Yetki kuralları usul hukukunu ilgilendiren kurallardandır. Nitekim 12/01/2011 tarihli 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun Birinci Bölüm İkinci Ayrım kısımda düzenlenen 5.maddesine göre; “ Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir.” şeklinde bir düzenlemeye tabidir.
Yine aynı kanunumuzun 6. maddesinde ise genel yetkili mahkemeler ile ilgili düzenleme yoluna gidilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun 6. Madde şu şekildedir; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” Söz konusu maddeye bakıldığında, genel yetkili mahkemenin tespitinde davalı tarafın esas alınarak bir düzenleme yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumun sebebi davacının davasını açarken hakkın kötüye kullanılmasının önüne geçilerek adil bir yargılamanın yapılmasına imkân sağlanması hedeflenmektedir. Eğer kanunumuz genel yetkili mahkemelerin tespitinde davacı tarafı esas alarak bir düzenleme yapmış olsaydı, davacı tarafın davalıyı zor durumda bırakacak şekilde hareket edebileceğini öngörerek bu şekilde bir düzenleme yoluna gittiği söylenebilir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun 7. maddesinde; “ Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır.” Şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Burada davalı sayısının birden fazla olduğu durumlarda yetkili mahkemenin tespitinde bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir demek suretiyle düzenleme yapılmıştır. Aynı maddenin 2. Fıkrasına bakıldığı zaman söz konusu fıkrada; “Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.” Şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Söz konusu düzenlemeye bakıldığında bu düzenlemenin davalı lehine yapılmış olan bir düzenleme olduğu görülmektedir. Davacı tarafın dava açarken, dava açma hakkını kötüye kullanıp davalı tarafı zor durumda bırakmaya çalışmasının önüne geçildiği açıkça ortadadır. Hukuk sistemimize göre hakkın kötüye kullanılması kabul edilebilecek bir durum değildir. Türk Medeni Kanunumuzun 2. Maddesinde düzenlenen; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” Şeklindeki düzenlemesi de bu duruma işaret etmektedir.
4721 sayılı medeni kanunumuzun İkinci Bölümünde Boşanma Hukuku üzerine düzenlemeler yapılmıştır. Esasında yetki ile ilgili kurallar usul hukukunu ilgilendiren kurallar olmasına rağmen Türk Medeni Kanunumuzun 168. Maddesinde boşanma davaları ile ilgili yetki hususu düzenlenmiştir. Söz konusu 168.madde şu şeklidedir; “Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.” Söz konusu madde metnine bakıldığı zaman; yetkili yerin, eşlerden birinin yerleşim yeri olabileceği düzenlenmiştir. Eşler farklı yerleşim yerlerine sahip olabilirler. Söz konusu düzenleme farklı yerde yerleşim yeri bulunan eşlerin boşanma davası açarken göz önünde bulundurması gerektiği yetki kurallını düzenlemiştir. Yine aynı madde de düzenlenen veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesi ibaresi de boşanma davası açmak isteyen tarafların dikkat etmesi gereken yetki kuralı düzenlenmiştir. Söz konusu maddenin lafzına bakıldığında “veya” ibaresi kullanıldığı için davacının seçimlik hakkı olduğu gündeme gelmektedir.
Mahkemelerin görev ve yetkileri kanunla düzenlenir (Anayasa m. 142). Bunun bir Anayasa ilkesi olarak kabul edilmesinin nedeni, bir kişinin kanunen tabi olduğu mahkemeden (doğal hakimden) başka bir mahkeme önüne çıkarılmasını önlemektir. (Kuru, Usul, s.51; Pekcanıtez/ Atalay/ Özekes, s. 68.; Arslan/ Yılmaz/Ayvaz Taşpınar/ Hanağası, s. 205.)
TMK m. 160 ve 168 hükümlerine göre boşanma ve ayrılık davaları ile evliliğin iptali davalarında yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı ay aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Diğer ifade ile evlenmenin sona ermesi hallerine ilişkin olmak üzere aynı yetki kuralları uygulanır. (Köseoğlu/Kocaağa, s. 349.)
Konu ile ilgili yüksek mahkeme kararları şu şekildedir;
- “Eşinden ayrı yaşamak durumunda olan kadının, başka bir yerde kalma olanağı bulunmadığı takdirde baba evine dönmesi ve burasının yerleşim yeri sayılması "hayatın olağan akışına uygun" düşer. Bu fiili karinenin aksinin kabulünü gerektirecek bir delil bulunmamaktadır (YHGK, 06.06.2007, 331-332).Davacı kadının kendi yerleşim yerinde de boşama davası açabileceği ve boşanma davasının kadının yerleşim yeri olan Kadirli'de açıldığı görülmekle işin esasının incelenmesi gerekirken; yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2.HD, Tarih: 25/01/2018, Esas No: 2016/9751 Karar No:2018/1095)
- "...Boşanma davalarında yetkiye ilişkin olarak TMK 168. maddesinde düzenleme mevcut olup, eşlerden birinin yerleşim yeri veya eşlerin son 6 ay birlikte oturdukları yerleşim yerindeki mahkemenin boşanma davalarında yetkili olduğu belirtilmiştir. Madde hükmüne göre birden fazla yer mahkemesi yetkili olduğundan, boşanma davalarında yetkili mahkemenin belirlenmesi açısından davacının tercih hakkı bulunmaktadır . Davcı eşin, TMK 168 madde hükmünde belirtilen yetkili mahkemelerden birinde dava açması halinde diğer eş yetki itirazında bulunamayacaktır..."(https://openaccess.gedik.edu.tr/server/api/core/bitstreams/4db43790-cc4e-40ce-973c-192b51f254a2/content)
- Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir (TMK. md. 168). Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir (TMK. md. 19/1). Yetki hususunda tercih hakkı boşanma davasını açan davacıya aittir.” ( Y. 2. HD, 04.07.2012, E. 2012/217, K. 2012/18598)
- Davacı kadın taraflar arasında meydana gelen olaylardan sonra Erzurum'a ailesinin yanına dönerek Erzurum Aile Mahkemesinde boşanma davası açmıştır. Yerleşim yeri bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir. (TMK.m.19/1) Davacı kadın sürekli kalma niyetiyle Erzurum'a ailesi yanına döndüğü ve kendi yerleşim yerinde boşanma davası açtığı gözetilmeden işin esasinin incelenmesi gerekirken, yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2005/21518 E., 2006/5959 K.)
- ..Boşanma davalarında yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir (TMK m. 168). Türk Medeni Kanunun 168. maddesinde gösterilen YETKİLİ MAHKEMELERDEN BİRİNİ SEÇME HAKKI DAVACIYA TANINMIŞTIR. ( Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/14994 E., 2016/6131 K.)
- “..Boşanma davalarında yetki kamu düzenine ilişkin olmayıp, davacı koca yerleşim yeri adresinde dava açarak seçimlik hakkını bu yönde kullanmıştır. Mahkemece, davanın esasına girilerek taraflara delillerini sunmaları için süre verilmesi, gösterdikleri takdirde delileri değerledirilip hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.” (2. Hukuk Dairesi 2013/12420 E. , 2013/18461 K.)
- “…Boşanma davalarında yetkili mahkeme eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. (TMK md.168) Türk Medeni Kanunun 168. maddesinde gösterilen yetkili mahkemelerden birini seçme hakkı davacıya tanınmıştır.” (2. Hukuk Dairesi 2012/23566 E., 2013/8998 K.)
- “...Dosya kapsamı ve tüm delillerden davacı kadının evlilik öncesi, evliliğin devamı ve ayrılık süresince oturduğu sürekli yerleşim yerinin Ankara olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemenin gerekçesinde de kabul edildiği gibi davacı evlilik öncesi son kez oturulan sürekli yerleşim yeri olan Ankara’da boşanma davasını açmıştır. Bu itibarla davalı tarafın mahkemenin yetkisine yönelik itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, tarafların nüfusa kayıtlı oldukları yerin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı vermesi usul ve yasaya aykırıdır.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 07.11.2007 Tarihli, 2007/1737 E., 2007/15263 K. )
- “Boşanma davalarında kesin yetki kuralı geçerli değildir. Boşanma veya ayrılığa ilişkin davalar, eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği gibi, davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesinde de açılabilir. (TMK.m.168) BU YERLERDEN BİRİNİ TERCİH DAVAYI AÇANA AİTTİR. Kesin yetki kuralının söz konusu olmadığı hallerde mahkemelerin yetkisine yönelik itirazlar, ilk itirazlardan olup (6100 s. HMK. md. 116/1-a) bu husus, mahkemece öncelikle ve esasa girilmeden ön sorunlar gibi incelenir ve karara bağlanır.” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 10.09.2015 Tarihli 2015/13946 E., 2015/15389 K.)
Yetki Kuralları doğal yargıç ilkesi ile de bağlantılı bir durum yaratmaktadır. Yetki kuralları saptanırken bu hususun da göz önünde bulundurulması gerektiği açıkça ortadadır.
Av. Mehmet Emin KÜLTÜR