Günümüz hukuk uygulamalarında avukat ve vekil ilişkisi, ödeme yöntemleri ve bildirim şartı önemli tartışma konuları arasında yer almaktadır. Bilhassa mahkeme ilamlarının icrası sürecinde asile veya vekile yapılan ödemelerin geçerliliği ve nasıl değerlendirileceği, hem uygulamadaki farklılıkları hem de Yargıtay içtihatlarını gözler önüne sermektedir. Bu yazımızda, konuya ilişkin temel hususları; avukat-vekil ilişkisini, avukatların tahsilatı icra yoluyla yapma yöntemlerini, haricen yapılan ödeme transferlerinde bildirim şartını ve ilgili Yargıtay kararlarını ele alarak özetleyeceğiz.

1. Avukat ve Müvekkil Arasındaki İlişki

Avukat ile müvekkil arasındaki ilişki, hukuk pratiğinin temel taşlarından biri olan vekalet ilişkisidir. Vekalet sözleşmeleri TBK m.502 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Avukat, müvekkili adına hukuki işlemleri yürütür. Bahse konu ilişki, bir yetki devri değil yalnızca yetkilendirme işlemidir. Zira vekalet sözleşmesi kurulduktan sonra dahi vekil eden, vekilin yapabildiği bütün işlemleri bizzat kendisi de yapabilir. Güven esasına dayalı olan vekalet sözleşmesi kapsamında vekil olarak atanan kişinin yetkisi dahilinde yaptığı bütün işlemlerden vekil eden sorumludur. Hal böyle iken vekil ve vekil edenin bir bütün olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

2. Avukatların  Cebri İcra (İcra Takibi) Yoluyla Tahsilat Yapması

Hukuk camiasında yaygın bir uygulama, avukatların ilama bağlı alacakları icra yoluyla tahsil etmeleridir. Avukatlar, müvekkillerinin alacaklarını, vekâlet ücretlerini ve ilgili masrafları, icra takibi başlatılarak tahsil ederler. Bu uygulama, hem meslek içi teamülün bir parçası hem de uygulamadaki pratik bir zorunluluk olarak değerlendirilir.

3. Asile veya Vekile Haricen Para Transferi Yapıldığında Bildirim Şarttır.

Ödeme transferleri esnasında, müvekkile (asile) veya vekile yapılacak ödemelerin, ilgili tarafa bildirilmesi büyük önem taşır. Bildirim şartı, ödemelerin kısmi ödeme olarak değerlendirilmemesi ve alacaklının, ödemeden haberdar edilip icra takibi başlatmaması açısından kritik bir unsurdur. Ödeme, eğer bildirimsiz gerçekleştirilirse, alacaklının ödeme gerçekleştiğini fark etmemesi nedeniyle, ödeme kısmi ödeme olarak kabul edilir; bu durumda, öncelikle faiz, masraf ve vekâlet ücretine mahsup edilir. Bu durum, borçlunun mağduriyetine yol açabileceği gibi, İİK'nın 33.maddesi uyarınca takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin itfa itirazı tartışma konusu olmaktadır.

4. Bildirim Şartına İlişkin Yargıtay Kararları

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2014/7894 esas, 2014/8474 karar ve 28.04.2014 tarihli emsal kararıyla bildirim yapılmaksızın yapılan ödemelerin kısmi ödeme sayılacağı hususu kabul edilmiştir. Bahse konu Yargıtay kararı;

"Alacaklı tarafından borçlu aleyhine Ankara 9.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2012/690 Esas-2013/555 Karar sayılı ilamına dayanılarak ilamlı icra takibine başlandığı; borçlunun İcra Mahkemesi'ne başvurarak, takip konusu borcun icra emri tebliğinden önce dosya numarası da belirtilerek ALACAKLI VEKİLİNİN BANKA HESABINA ÖDENDİĞİNDEN İCRA TAKİBİNİN İPTALİNİ İSTEDİĞİ, ALACAKLI VEKİLİNİN TARAFINA BİLDİRİM YAPILMADAN ŞAHSINA AİT BANKA HESAP NUMARASINA YAPILAN ÖDEMEDEN 17.02.2014 TARİHİNDE HABERDAR OLDUĞU, icra takibinden sonraki ödeme olması nedeniyle dosya borcunun tamamının ödenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep ettiği, mahkemece borçlu tarafından yatırılan 5865 TL yönünden ödeme sebebi ile icranın geri bırakılmasına karar verildiği, anlaşılmıştır.

Başvuru bu hali ile İİK'nun 33/1. maddesine dayalı, icra emri tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazıdır.

6098 sayılı T.B.K'nun 100. (Eski 818 sayılı BK 84. ) maddesinde, ''Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. '' hükmü yer almaktadır.

Somut olayda, dayanak ilamdaki alacak, yargılama gideri, ilam vekalet ücreti ve faizlerinin tahsili amacıyla toplam 5.888.51 TL üzerinden icra takibinin 13.02.2014 tarihinde başlatıldığı, icra emrinin borçlu vekiline 17.02.2014 tarihinde tebliğ edildiği, 13.02.2014 tarihinde 5865 TL ödemenin alacaklı vekilinin adı, ilamın esas ve karar numarası belirtilerek alacaklı vekiline havale edildiği anlaşılmaktadır. DOSYA KAPSAMINDA BU ÖDEMEDEN TAKİPTEN ÖNCE ALACAKLI VEKİLİNİN HABERDAR EDİLDİĞİ İSPATLANAMADIĞINDAN, ANILAN ÖDEMENİNİN KISMİ ÖDEME OLDUĞUNUN KABULÜ GEREKİR." Bahse konu kararda bildirimsiz yapılan ödemelerin kısmi ödeme sayıldığı vurgulanmıştır. Bu karar, borçlunun ödeme yaptığı halde, alacaklının haberdar edilmemesi durumunda, ödemenin asıl borçtan düşülemeyeceğini ortaya koyar.

(Benzer mahiyette Yargıtay 12.HD'nin 2018/5383  Esas, 2019/2083 Karar, İstanbul BAM 22.HD. 2022/2458 Esas, 2024/772 Karar, İstanbul BAM 21.HD. 2022/3394 Esas 2023/2071 Karar sayılı ilamları)

Bildirimsiz yapılan ödemeler sonucunda alacaklının icra takibi başlatmasının haklı olduğu belirtilmiş ve ödemelerin bildirim şartının yerine getirilmemesi halinde, kısmi ödeme kabul edileceği hükmedilmiştir.

Bu kararlar, ödeme transferlerinde bildirim yapılmasının ne denli önemli olduğunu ortaya koyarak, hem avukatların hem de müvekkillerin haklarının korunmasına yönelik önemli bir teminat sağlamaktadır.

5. Sonuç ve Özet

Özetle, vekil varken asile veya vekile yapılan ödeme, bildirimin doğru şekilde gerçekleştirilmesine bağlıdır. Bildirim şartının yerine getirilmemesi durumunda, ödeme kısmi ödeme olarak değerlendirilebilir; bu da, öncelikle faiz, masraf ve vekâlet ücretine mahsup edilmesine yol açar. Yargıtay içtihatları da bu hususu destekler nitelikte olup, bildirimsiz yapılan ödemelerin geçerliliğini tartışmaya açmaktadır.

Bu bağlamda, hukuk camiasında ödeme transferlerinde bildirim şartının eksiksiz yerine getirilmesi, hem avukatların hem de müvekkillerin haklarının korunması açısından büyük önem arz etmektedir. Avukatların tahsilat yöntemleri ve bildirimin gerekliliği konusundaki içtihatlar, uygulamadaki kararsızlıkları ortadan kaldırarak, icra takibi sürecinde yaşanabilecek hukuki anlaşmazlıkların önüne geçilmesine yardımcı olmaktadır.

Av. Mehmet Ali OĞUZHAN