Giriş             

Marka kavramının kullanımı, sanılanın aksine oldukça eski tarihlere dayanmaktadır. İnsanların ilkel yaşamdan modern hayata geçişleriyle birlikte ticari faaliyetlerin de yaygınlaşmasıyla ticari mal ve hizmetlere ilişkin ayırt edici unsurluları öne çıkartmayı gerekli kılacak bir takım ihtiyaçlar zaruri olmuştur. Bunlardan biri kamu hukuku açısından ekonomik suçlar arasında yer alan marka hakkına ilişkin düzenlemeler ve diğeri ise özel hukuk açısından TTK kapsamında haksız rekabete ilişkin düzenlemelerdir.

Eski çağlardan Cumhuriyet dönemine, oradan da günümüze kadar gelişen teknoloji ve ihtiyaçlara binaen mevzuatı da zamanın gerekliliklerine uygun hale getirme ihtiyacı hâsıl olmuştur. Öyle ki cumhuriyet döneminde yürürlükte olan 551 sayılı Markalar Kanunu ve akabinde ise dönemin gerekliliklerini uygun 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kabul edilerek gerek uluslararası standartlara uyumlu gerekse Türk hukukunda ortaya çıkacak uyuşmazlıklara ilişkin çözüm getirecek nitelikte değişikliklere gidilmiştir. Tıp Ceza Hukuku, Ekonomi Ceza Hukuku gibi Marka Ceza Hukuku da oldukça geniş muhteviyata sahip, konu ve Yargıtay içtihatları itibariyle hem özel hukuku hem de kamu hukukunu ilgilendirmektedir. Kanun koyucu Sınai Mülkiyet Kanununda ceza hukukunu ilgilendiren suç tiplerini m. 30/1, 30/2, 30/3 ve 30/4 te düzenlemiştir. İnternet ortamında işlenebilecek marka suçlarını da m.7/3b de düzenleyerek “İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması” nı marka hakkına tecavüz teşkil eden fiil olarak m.29 da zikretmiştir. Marka hukuku ve cezai boyutuyla suç tipleri oldukça kapsamlı bir muhteviyatı teşkil ettiği için çalışmamızda marka hakkına tecavüz teşkil eden fiiller izah edilecek, özel hukuk boyutuyla ilgili haksız rekabet müessesesine kısaca değinilecek; internet ortamında işlenebilecek olan marka hakkına tecavüz suçlar izah edildikten sonra yargı kararları doğrultusunda ele alınacaktır.

1- Kavramsal Çerçeve, Tarihçe ve İlgili Mevzuat

“Marka” kelimesi kavramsal olarak ele alındığında, “Bir ticari malı, herhangi bir nesneyi tanıtmaya, benzerinden ayırmaya yarayan özel ad veya işaret; alametifarika[1] şeklinde tanımlanmaktadır.  Her ne kadar 6769 sayılı kanunda doğrudan markanın tanımına yer verilmese de “Marka olabilecek işaretler” başlıklı 4. maddesinde “bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerden ayırmayı sağlayacak unsurlar”[2]sıralanmış ve bunlar da “işaret”, “ayırt edicilik” ve “açıklık ve kesinlik”  olarak zikredilmiştir. Yargıtay’ın vermiş olduğu bir kararda ise bir markanın imtiyaz sahibinin rızası dışında kullanımı neticesinde oluşacak olacak marka tecavüzü suçunu nitelendirirken aynı şekilde markada bulunması gereken unsurlara atıf yapmıştır.[3]

SMK m.4 te de zikredildiği üzere işaret unsurundan anlaşılan markanın her türlü şekli/işareti içereceği gibi her markanın bir işaret; ancak her işaretin bir marka olmadığını[4] belirtmek gerekir. Markanın ayırt edicilik unsurundan anlaşılması gereken ve belirleyici temel işlevi olan bu unsurla birlikte ticari mal ya da hizmeti teşkil eden markanın tıpkı kişilerin ismi gibi ferdileşmesini sağlamaktır.[5] Açıklık ve Kesinlik unsuru ise markanın sicile kayıtta markanın imtiyaz sahibi tarafından koruma altına alınan konunun sicilde açık ve kesin olarak anlaşılabilecek şekilde gösterilmesini ifade etmektedir.[6] 

Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin Marka Örneğinin gösterimi başlıklı 7. Maddesinde açıklık ve kesinlik unsuruna detaylıca yer verilmiştir.[7] Nitelik itibariyle ise marka hakkının, SMK m.148/1 de hukuki işlemler başlığı altında devredilebilir bir hak olduğu, miras yoluyla intikalinin mümkün olduğu, lisansa konu olup rehin verilebileceği gibi aynı şekilde teminat olarak gösterilip haczedilebileceği ve en nihayetinde sözleşme serbestisi ilkesi sebebiyle diğer hukuki işlemlere de konu olabileceği ilgili kanunda düzenlenmiştir.[8]

Marka çeşitleri ise mülga 551 sayılı Markalar Kanunu m. 2 de ferdi markalar, müşterek markalar ve birlik markası olarak ayırmıştı, lakin akabinde yürürlüğe giren Mülga Markaların korunması Hakkında KHK ve SMK da ise böyle bir ayrım yapılmamakla birlikte markaların amaçlarına göre (ticari marka-hizmet markası) ve marka sahipliği (bireysel markalar, ortak markalar ve garanti markaları)[9] yönünden bir tasnife tabi tutmak mümkündür.

Marka haklarının kazanılması hususunda SMK m.7 de açık bir hüküm mevcuttur. Buna göre bir markanın kazanılması, Türk Patent ve Marka Kurumuna başvurarak, başvurulan markanın tescil edilip sicile işlenmesi ile mümkün hale gelmektedir. Aynı şekilde markanın kaybedilmesi hususu da SMK m.9 da düzenlenmiştir. Birinci fıkraya göre “tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde haklı bir sebep olmaksızın tescil edilen mal veya hizmetlerin Türkiye’de ciddi bir şekilde kullanılmaması durumunda[10] tescilin iptali mümkündür.

Marka hakkının oluşumu noktasında ise temel olarak iki sistem benimsenmiştir: ilk kullanma sistemi ve tescil sistemi. İlk kullanma sisteminde, ABD’de 1946 tarihli Lanham Kanunu kapsamında düzenlenen ve markanın ilk defa tescil eden tarafından imtiyaz hakkı tanınması öngörülürken, Avrupa topluluğu ve Türk Hukuku tarafından benimsenen sistem ise tescil sistemidir.[11]

Tarihsel süreçte marka kavramının kullanışı itibariyle kısaca ve konu başlığıyla alakalı olduğu kadarıyla belirtmek gerekirse ilk markaya ilişkin örnekler M.Ö. 5000 li yıllara kadar uzanmakta, özellikle topraktan yapılmış mutfak eşyalarının sahiplerinin kim olduğunu belirlemek amacıyla kullanıldığı bilinmektedir.[12] Ortaçağ döneminde gelindiğinde ise, kamu makamlarının bir belde, beylik ve krallığı simgelemek adına kullandıkları işaretler ve lonca adı verilen ve esnaf ve zanaatkârlarından oluşan meslek gruplarının bir malın kalitesini belirleyip diğer düşük kalitedeki mallardan ayrılması yönüyle marka kavramının ikili bir ayrıma tabi tutulduğu görülmektedir.[13]  Osmanlı devletinde ise marka örneklerine rastlamak mümkündür[14] ve aşamalı bir şekilde markaya ilişkin düzenlemeler Osmanlı devletinde hukuk sisteminin bir parçası haline gelmiştir.[15] Cumhuriyet döneminde ise Osmanlı dönemindeki Markaya ilişkin düzenleme bir süre yürürlükte kalmış ve 1965 yılında Türkiye’nin Paris Konvansiyonu ve Madrid Anlaşmasını kabul etmesinin ardından bu anlaşmaya uygun 551 sayılı Markalar Kanunu yürürlüğe girmiştir.[16] Bu kanun daha sonra mülga kanun hükmüne geçmiş ve akabinde ise dönemin gerekliliklerini uygun 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kabul edilerek 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

2- Marka Hakkına Tecavüz Suçu, Türleri ve Suçun Unsurları

SMK kapsamında kanun koyucu, markanın korunması ve hangi eylemlerin ceza hukuku bakımından suç teşkil edeceğine yönelik düzenlemeler yapmıştır. Bu doğrultuda genel hatlarıyla irdelendiğinde SMK’nın 4. ve 32. maddeler arasında “marka” ilişkin düzenlemeler olup 146-165. maddeleri ise diğer sınai haklarla bazı ortak hükümleri ihtiva etmektedir. Buradan hareketle belirtmek gerekir ki marka hakkına tecavüz eylemlerinin bir kısmı kanun koyucu tarafından tecavüz suçu olarak düzenlenmiş, diğer kısmı ise suç dışında bırakılıp rekabet hukuku kapsamında ele alınmıştır. Neticeten, SMK kapsamında ihlal edilmesi durumunda tek suç teşkil eden sınai hak[17] ta marka hakkıdır.

SMK’nın marka hakkına tecavüze ilişkin cezai hükümler başlıklı 30. maddesinde başkasına ait marka hakkına iktibas ve iltibas suretiyle tecavüzün suç teşkil edeceği hüküm alınmıştır.[18] Belirtmek gerekir ki SMK m. 29 da marka hakkına tecavüz sayılacak fiiller sıralanmıştır. Bu doğrultuda marka hakkına tecavüz suçunun vücut bulabilmesi, diğer bir ifadeyle fiilin tipe uygun hale gelmesi suçun iktibas ve iltibas suretiyle işlenmesine bağlıdır. Eğer marka hakkına tecavüz suçu SMK m.29 daki fiiller gerçekleşse dahi iktibas ve iltibas suretiyle fiil gerçekleşmiyorsa, bu durumda fail de bir cezai yaptırımla karşılaşmayacaktır.[19]

Kanun koyucu devamındaki fıkrada ise marka işaretinin kaldırılması suçunu düzenlemiştir. Kanun metninde zikredildiği şekliyle “Madde 30/2: Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.[20] Bilindiği üzere markaların üzerinde hukuki koruma altında olduğunu belirten ifadeler mevcuttur. (R) Registered işareti markanın artık sicile kayıtlı tescilli bir marka olduğunu, (TM) Trade Mark işareti ise tescil süreçleri henüz tamamlanmamış ticari marka olduğunu ve (C) Copyright ise geniş anlamda fikri mülkiyet hakkı içerisinde olduğunu temsil eden “Telif Hakkı” anlamına gelmektedir.[21] Esas itibariyle ise bu işaretin kaldırılması suç olarak tanımlanmıştır.

Devamındaki maddede ise kanun koyucu yetkisiz tasarrufta bulunma suçunu düzenlemiştir. Buna göre “Madde 30/3: Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.”[22]

İktibas suretiyle marka hakkına tecavüz suçunda markanın birebir taklit edilmesi durumu söz konusu olmaktadır. Mülga 551 Sayılı Markalar Kanununun 47/1-a. maddesi ile iktibasın tanımına, “Başkasına ait tescilli bir markanın biçim, mana veya bunlardan birisi itibariyle eşini veya ebat yahut renk itibariyle veyahut dikkatle bakılmadıkça farkına varılmayacak kadar cüzi surette değiştirilmiş şeklini kullanan kimse bu markayı aynen kullanmış sayılır[23] şeklinde yer verilmiştir.

İltibas kelime olarak “andırışma[24], “karıştırma[25]” anlamında tekabül etmekte olup, bu durumda iltibas halinde marka hakkına tecavüz durumunda ise başkasının imtiyaz sahibi olduğu bir markanın tüketicilerin karıştırmalarına sebebiyet verecek derecede benzerinin kullanılması durumu meydana gelmektedir.[26] Bir markanın iltibas suretiyle tecavüze uğraması hususunda ise Yargıtay bir kararında iltibas edilen markanın bilirkişi marifetiyle taklidin olup olmadığının tespit edilmesinin bir zorunluluk olduğunu vurgulamıştır.[27] Ayrıca, Yargıtay bir kararında “Advanced Micro Deviced Inc. (AMD) şirketinin ABD.de bilgisayar aksamı, entegre devre imal ve ticareti ile tanındığını ve “AMD” markasının 1970 yılından beri tescilli olarak kullanıldığını, bu şirketin ürünlerinin Türkiye’de diğer şirket tarafından pazarlandığını, buna karşın davalının …bu tescilli markasının müvekkil markası ile iltibasa sebebiyet verdiğini ileri sürerek, davalıya ait markanın hükümsüzlüğünü, sicilden terkinini, davalı eyleminin haksız rekabet olduğunun tesbiti ve önlenmesini, maddi durumun ortadan kaldırılmasını talep ve dava ettiği davada Yargıtay, “AMD” ibaresinin terkinine ve maddi durumun ortadan kaldırılmasına, diğer istemlerin reddine karar[28] vermiştir.

Marka hakkına tecavüz suçunun unsurları sırasıyla ele alınacak olursa öncelikle suçun faili açısından mademki suç tipe uygun bir haksızlığı ifade ediyorsa, bu durumda SMK m. 30/1 de suçun faili için kanun koyucu özel bir vasfı aramıyorsa bu durumda faili “herkes” olabilir.[29] Suçun konusu ise tescili mümkün, SMK m.4 te belirli işaretlerle somut olarak varlığını gösteren “marka”dır.[30] 

Suçun mağduru ise, SMK m. 30/1 de “…başkasına ait marka hakkına iktibas ya da iltibas suretiyle…” şeklinde zikredildiği üzere suçun mağduru marka sahibidir ve tüzel kişiler ise suçtan zarar görendir.[31] Suçun fiili açısından ise öncelikle başkasına ait bir markanın hakkına iktibas yahut iltibas suretiyle tecavüz ederek “mal üretmek veya hizmet sunmak, satışa arz etmek veya satmak, ithal ya da ihraç etmek, ticari amaçla satın almak, bulundurmak, nakletmek veya depolamak[32] filleri kanun koyucu tarafından yaptırım altına alınmıştır. Buradan hareketle belirmek gerekir ki iktibas yahut iltibas suretiyle marka hakkına tecavüz suçu yasak suç vasfını haiz olduğundan icrai suç niteliğindedir. Kanun metninden de anlaşılacağı üzere ilgili maddede “veya”, “ya da” ifadeleri sıklıkla kullanıldığı için birbirinden bağımsız herhangi bir hareketin gerçekleşmesi suçun vücut bulması için yeterli sayılmıştır.[33] Bu husus nedensellik bağı açısından da önem arz etmektedir, çünkü hareketin gerçekleşmesiyle netice oluştuğu için hareket ve netice arasında illiyet bağı aranmasına gerek yoktur.[34] Suçun, hareketin tipte belirtilmesi nedeniyle iktibas yahut iltibas suretiyle marka suçunun bağlı hareketli suç vasfını taşıdığı aşikâr olup aynı şekilde hareketin neticeden ayrılamaması sebebiyle de sırf hareket suçu niteliğini taşımaktadır.[35] Suçun meydana gelmesi için kanun koyucu bir zararın ortaya çıkmasını ön şart olarak aramadığı için marka hakkına tecavüz suçu bir tehlike suçudur.[36]

Marka suçunun tipikliğinin manevi unsuru olaraksa öncelikle şunu belirtmek gerekir ki TCK m.21 de de zikredildiği üzere bir suçun oluşabilmesi kastın varlığına bağlı olup devamındaki madde 22’de ise taksirle işlenebilecek fiillerin de yine kanunda belirtilmesi gerekmektir.[37] Buradan hareketle, kural olarak iktibas ya da iltibas suretiyle marka hakkına tecavüz suçunda fail bu suçu ancak kasten işleyebilecek, SMK m. 30/1 de sıralanan failin ürettiği, sunduğu, satışa arz ettiği, sattığı, ithal veya ihraç ettiği, satın aldığı, bulundurduğu, naklettiği ve depoladığı mal yahut hizmetin mütecaviz işaretli olduğunu bilmesi gerekecek ve en nihayetinde suçun da bir unsuru olan markanın Türkiye’de tescil şartının varlığını da failin bilmesi gerekecektir.[38] Kastın doğrudan kastla mı yoksa olası kastla mı işlenebileceği noktasında doktrinde görüş ayrılıkları olsa da “iktibas veya iltibas suretiyle marka hakkına tecavüz suçunun mal üretme, hizmet sunma, satışa arz etme, satma, ithal veya ihraç etme seçimlik hareketlerinin hem doğrudan hem de olası kastla, ticari amaçla gerçekleştirilmesi gereken satın alma, bulundurma, nakletme ve depolama fiillerinin sadece doğrudan kastla işlenebileceğini”[39] belirtmek yerinde olacaktır.

Hukuka aykırılık unsuru kapsamında hukuka uygunluk nedenleri çerçevesinde marka hakkına iktibas ve iltibas suretiyle tecavüz suçu, “kanun hükmünü yerine getirme” (TCK m. 24/1), “meşru savunma” (TCK m. 25/1), “hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası” ( TCK m. 26) hallerinin dışında SMK’ya özgü hukuka uygunluk nedenleri bulunmaktadır. “SMK’nın 5/3. maddesinde yer alan “Önceki Marka Sahibinin Muvafakat Vermesi”, 7/5. maddesinde düzenlenen “Dürüstçe Kullanım Hakkı”, 8. maddesinde düzenlenen “Markanın Başvuru Eserinde Yer Alması”, 152. maddesinde düzenlenen “Tükenme İlkesi”, 153. maddesinde düzenlenen “Kişisel İhtiyaç Ölçüsünde Kullanma ve Tazminat Ödeyenden Satın Alma” hukuka uygunluk halleri olarak sıralanabilir.”[40] Temel olarak ilgili mevzuat hükümleri kapsamında hukuka uygunluk nedenlerini bu şekliyle tasnif etmek yerinde olacaktır, nitekim konu başlığı kapsamında yargı kararları irdelendiğinde uyuşmazlıklara konu olan hukuka uygunluk nedenleri burada zikredildiği şekliyle yer bulmaktadır.

Suçun özel görünüş şekli kapsamında teşebbüs ele alınacak olursa, kural olarak hareketin tamamlanması ile suçun oluştuğu, ayrıca neticenin aranmadığı suçlara sırf hareket suçu denildiği ve bu sebeple teşebbüsün mümkün olmayacağı yukarıda belirtilmişti. Ancak bu durumun bir istisnası olarak hareket parçalara bölünebiliyorsa, iktibas ya da iltibas suretiyle marka hakkına tecavüz suçunda teşebbüs mümkün hale gelmektedir.[41] Nitekim Yargıtay da vermiş olduğu bir kararda teşebbüsün, hareketin parçalara bölünmesi durumunda mümkün olduğunu şeklinde hüküm tesis etmiştir.[42]

İştirak açısından ise marka suçları da, TCK m.37, 38 ve 39’daki iştirak hükümlerinden farklılık göstermemektedir. Marka hakkına tecavüz eden kişi bizzat suçun faili olduğu gibi birini bu suç işlenmesine alet eden kişi de dolaylı fail olur.[43] Misal olarak taklit bir iPhone’u 9 yaşındaki kardeşine sattıran kişi bu suçun dolaylı faili olabilecektir.

İçtima açısından aynı şekilde TCK m. 42 de belirtilen birleşik suç, m.43 te zikredilen zincirleme suç ve m. 44 te düzenlenen fikri içtima hükümleri somut olaya göre SMK m.30 da zikredilen marka hakkına tecavüz suçunda da geçerli olacaktır.[44] Örnek verilecek olursa Hugo Boss, DS Damat, Vakko gibi farklı ticari işletmelerin markalarının taklit ürünlerini satan kişinin eylemi, tek bir fiille birden fazla mağdura yönelmesi seebiyle bu doğrultuda zincirleme suç hükümleri kapsamında değerlendirilebilecektir.[45] Bu durumda tüzel kişi olarak ilgiler suçtan zarar gören sıfatı vasfını haiz olacaklardır. Yargıtay ise bir kararında bu durumda zincirleme suç hükümlerinin tesis edilebileceğini karara bağlamıştır.[46]

Etkin pişmanlık müessesi de SMK m.30/7 de düzenlenmiş olup sadece taklit edilerek üretilmiş markaların iktibas suretiyle tecavüzü etkin pişmanlık kurumu tarafından faile ceza verilmemesi yahut cezada indirim yapılmasını sağlar. Muhakeme açısından ise SMK m.30/6 bakımından marka hakkına tecavüz suçu şikâyete bağlı bir suç olup CMK m.253/1 uyarınca uzlaştırma hükümleri kapsamında zorunlu dava şartı kapsamında uygulanır. Davaya bakacak görevli mahkeme ise SMK m.157 uyarınca “fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir.[47]

3- İnternet Ortamında Marka Hakkına Tecavüz Suçları

İnternet ortamında markalara yönelik tecavüz suçlarına geçmeden önce ön bilgi mahiyetinde belirtmek gerekir ki sanal ortam üzerinden iletişim, alışveriş, eğitim gibi faaliyetlerin yaygınlaşmasıyla beraber kişisel ve ticari alanda pek çok devrim yaşanmıştır. Bu gelişmelerin hukuk açısından önemli bir sonucu da sanal ortamda ihlal edilen fikri ve sınai mülkiyet hakkı ihlallerinin artmasıdır. Zira sanal ortamın nispeten daha az kontrol edilebilir ve izlenebilir oluşu anılan hakların sanal ortamlarda daha yaygın şekilde ihlal edilmesine sebebiyet vermiştir. Yapısı, hitap ettiği kitleler ve merkeziyetsiz oluşundan dolayı bu hakların sanal ortamda korunması daha da önemli ve salt marka hukukuna dayandırılamayacak kendine özgü bir ihlal türü[48]  olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu cümleden olarak mevzuata bakılacak olursa SMK “Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları” başlıklı 7. maddesinin 3. fıkrasının ‘d’ bendine göre “İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması” halinde marka sahibinin bunun önlenmesini isteme hakkı bulunmaktadır. Düzenlemeden ve gerekçesinden[49] de anlaşılacağı gibi ihlalin oluşumu için öncelikle marka ihlalinde bulunduğu ileri sürülecek kişinin buna dair meşru bir hak veya menfaate sahip olmaması beklenmektedir.

Yargı uygulaması da bu yönde olup ayrıca yukarıdaki kısımlarda da zikredildiği üzere SMK m. 7/3-d hükmünün tatbiki için öncelikle SMK m. 29’da addedilen tecavüz hallerinin oluşumu ön şart olarak aranmaktadır.[50]  Bunun da sağlanması halinde SMK m. 7 ve m. 29’a atfen m. 149’daki önlemler mahkemeden talep edilebilecektir. İhlal için aranacak bir diğer şart da ihlale konu eylemlerin “ticari etki yaratacak” tarzda zuhur etmeleridir. Bu hüküm aynı zamanda SMK m. 153/1 hükmünde yer alan “Sınai mülkiyet hakkı sahibi, hakkına tecavüz eden tarafından piyasaya sürülmüş ürünleri kişisel ihtiyaçları ölçüsünde elinde bulunduran veya kullanan kişilere karşı, bu Kanunda yer alan hukuk davalarını açamaz veya ceza davası açılması için şikâyette bulunamaz” şeklindeki düzenleme ile de uyum halindedir. Yargı uygulaması bunun aynı zamanda TTK m. 54 ve devamındaki hükümlere göre “Haksız Rekabet” oluşturduğu yönündedir.[51]

  Bu nedenle Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi de SMK kapsamında ticari bir mahiyeti olmasa ve bu açıdan “marka ihlali” anlamına gelmese de talep konusu eylemlerin TTK’ya göre Haksız Rekabet teşkil ettiğinin anlaşılması halinde bu eylemler hakkında internet ortamında haksız rekabetin önlenmesi kapsamındaki (erişim engelleme gibi) tedbirlerin alınmasında hukuken herhangi bir mahzur görmemiştir.[52]

4- Markanın İnternette Kullanılması Suretiyle Oluşan Marka Hakkına Tecavüz Suçu

SMK m. 7/3-d deki hüküm uyarınca markanın internet ortamında aynısının ya da benzerinin ticari etki doğuracak biçimde kanunda da belirtildiği üzere meşru bir ilişki veya hakkı olmadan yönlendirici kod, alan adı, anahtar sözcük ya da başka bir suretle marka ihlalini teşkil ettiği gibi aynı şekilde imtiyaz sahibine de SMK m.7/2 uyarınca bu haksız kullanımı engelleme hakkı verir.[53] Nazara almak gerekir ki ilgili madde düzenlenirken WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü) ve ICANN Tahkim düzenlemelerine atıf yapılmış internet ortamında marka hakkına tecavüz suçlarına konu olan uyuşmazlıkların yalnızca marka hukukuna özgü ilklere göre değil de aynı zamanda WIPO ve diğer alan adı tahkim merkezlerinin aldığı kararlar dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.[54] Nitekim Yargıtay’ın içtihat niteliğindeki bir kararında da bu hususa vurgu yaparak önüne gelen somut uyuşmazlığa ilişkin hüküm tesis ederken marka hakkına internet ortamında tecavüz suçuna dair yalnızca Türk hukuku mevzuatı değil, uluslararası düzenlemelerin de nazara alınması gerektiğini vurgulamıştır.[55]

Kanun metninde de vurgulanan markanın ticari etki yaratacak şekilde alan adı olarak ihlal edilmesi hususuna ilişkin Yargıtay bir kararında bu duruma emsal teşkil edecek hüküm tesis etmiştir. Sundukları hizmetin ücretsiz olması, herhangi bir satış yapmaması ve de üyelik talep etmemesine binaen ticari etki yaratmadığı için dolayısıyla marka hakkına tecavüz de olamayacağını belirten ilk derece mahkemesi kararına karşı Yargıtay, internet üzerinden reklam gelirlerinin tesis edilmesi gerekçesiyle bozma kararı vermiştir.[56]

5- Markanın Alan adı Kullanılması Suretiyle Oluşan Marka Hakkına Tecavüz Suçu

Gerek teknolojik gelişmeler gerekse ticari hayatın doğası gereği rekabet ortamının mevcudiyeti sebebiyle tescil edilen bir markanın tüketicilerine daha hızlı ulaşmak ve gelir sağlamak adına internet sitelerini kullanmanın zarureti sebebiyle, belirli sayı kombinasyonlarından oluşan alan adları (Alan Adları Sistemi- DNS: Domain Name System) bu amaca hizmet adına geliştirilmiştir.[57] Kural olarak ülkemizde alan adları ODTÜ tarafından tescil edilmekte olup, alanla adları bakımından ise geçerli olan temel hukuk kuralı “ilk gelen alır” prensibidir.[58]

Aynı şekilde SMK m. 7/3d de aranan şartlar alan adları özelinde incelenip “alan adının, ticaret alanında kullanıldığının kabulü için aynı zamanda bu alan adının ticari bir faaliyet kapsamında “ekonomik bir kazanç elde etmek amacıyla” kullanılması gerekmektedir.[59] Bu hususta ise Yargıtay, alan adının ticaret alanında kullanım şartının yerine gelip gelmediğinin tespitini alan adının içeriğine bakarak karara bağlamıştır.[60]

Alan adlarının kullanımında marka hakkına tecavüz bakımından hukuku uygunluk nedeni olarak dürüstlük kuralına uygun hareket edilip edilmediğine göre hüküm tesis etmiştir. Bu durumda, dürüstlük kurallarına uygun hareket eden davalı lehine davanın reddine karar vermiştir.[61]

6- Markanın Anahtar Kelime Kullanılması Suretiyle Oluşan Marka Hakkına Tecavüz Suçu

Burada öncelikle belirtmek yerinde olacaktır ki anahtar kelime kullanılması suretiyle cezai yaptırım iltibas ve iktibas suretiyle marka hakkına tecavüz durumunda SMK m.30/1 kapsamında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Ancak Yargıtay kararlarında anahtar kelime kullanmak suretiyle marka hakkına tecavüz suçuna ilişkin bir uyuşmazlık saptanamamıştır. Bununla birlikte, marka hakkına tecavüz durumunda genellikle literatürde anahtar kelime reklamcılığı olarak isimlendirilen bu kullanım esas itibariyle Google tarafından geliştirilip tüketicilerin arama motorlarından bir nevi arama yaptıktan sonra indekslenen sonuçların en üstünde yer alan ve açık bir şekilde ücretli/sponsorlu ibaresi olan reklamlardır.[62] SMK m.7/3d kapsamında markanın meşru bir bağlantı veya hakkı olmayan biri tarafından ticari etki yaratacak şekilde anahtar sözcük (adwords) kullanımı halinde marka sahibi bu fiili engelleme hakkına sahiptir. Bu duruma örnek bir Yargıtay kararında “davacıya ait... markasının davalı tarafından internet ortamında ticari etki yaratacak şekilde yönlendirici kod, anahtar sözcük ve reklamlarda vb. biçimde kullanmasının markaya tecavüz ve haksız rekabet yarattığının tespiti ile davacının... markasına tecavüzün ve haksız rekabetin men’ ine[63],” şeklinde hüküm tesis etmiştir.

Alan adı marka hakkına tecavüzde olduğu gibi burada da ticari işletmeler daha fazla tüketiciye ulaşmak adına üçüncü kişilere sahip markayı anahtar kelime olarak tercih etmektedirler. Gerek AB mevzuatı gerekse Yargıtay, marka hakkına tecavüz suçunda arama motorunun bir tüzel kişilik olarak cezai sorumluluğu noktasında benzer kararlar vermiştir. Bu doğrultuda Yargıtay hizmet sağlayıcıların anahtar kelime kullanılması suretiyle oluşan marka ihlalleri karşısında “5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun kapsamında düzenlenen internet hizmet sağlayıcılarının sorumsuzluğunu düzenleyen hükümler kapsamında” ilgili kanuna yaparak, uyuşmazlığı marka hukuku boyutuyla değil de 5651 sayılı kanun kapsamında değerlendirmektedir.[64] Bir önceki başlığa paralel nitelikte olan hukuka uygunluk koşulu ise dürüstlük kuralına riayet edilmesine bağlıdır.

7- Markanın Yönlendirici Kod (Metatag) Kullanılması Suretiyle Oluşan Marka Hakkına Tecavüz Suçu

Anahtar kelimelerden farklı bir yapıya sahip olarak metatag (yönlendirici kod) arama motorlarında yapılan arama sırasında kodlara gizlenen meta tag ler sayesinde uyum sağlayarak tüketici yahut kullanıcı kodların gizlendiği web sitelerine yönlendirilmektedir. Bunun mahsur doğuracak kısmı şudur ki sitenin içerisine gömülecek olan yönlendirici kodun istenmeyen sitelere markayı yönlendirerek itibar kaybına sebebiyet verebilecektir.

 Marka hakkının ihlal edildiği bu yönteme ilişkin Yargıtay’ın vermiş olduğu bir kararda “C.." markasının Google Adwords reklamları ve kendilerine ait web adreslerinin kaynak kodlamalarında meta-taging yöntemi kullanılmak kaydı ile anahtar kelime olarak belirlendiği ve bu sayede davacıya ait "c.." markası ile google arama motoru üzerinden herhangi bir kişi tarafından arama yapıldığında kendi web siteleri olan www. Bitmeyenkartus. com. tr. ile www.g...com adlı sitelerden, …davacı adına tescilli olan “cesceros” markasının davalı tarafından Google Adwords reklamları aracılığı ile www.b..k...com.tr internet sitesinin kaynak kodlarında meta-tag olarak kullanmak suretiyle davalı tarafın marka haklarına karşı gerçekleştirdiği ihlalin ve haksız rekabetin men'ine”[65] şeklinde meta tag (yönlendirici kod) ile ilgili oluşan haksızlık unsuruna dikkat çekmiştir.

Özellikle tanınmış markaların bu durum karşısında tecilli markalarının meta tag olarak önlenmesini talep hakkı olması gerekliliğine[66] ilaveten “ihlalin varlığı için sayfanın içeriği, haklı kullanım hallerinin mevcut olup olmadığı, farklı mal ve hizmetler için kullanılan tanınmış markanın itibarının zedelenip zedelenmediği göz önünde bulundurulmalıdır.”[67]

Sonuç

Marka, belirli bir ticari mal yahut hizmetin muadillerinden farklı olmasını sağlayarak, diğer bir ifade ile anonimleşmesinin önüne geçerek imtiyaz sahiplerine özgüleyen bir işarettir. Teknolojik gelişmeler, meri mevzuatları marka hakkına tecavüz suçlarının ceza hukuku boyutuyla güncel hale getirilmesini zorunlu kıldığı için Türk hukukunda da mülga kanunlar olmuş olup yerlerine uluslararası metinlere uygun kanunlar ihdas edilmiştir. Bu sebepledir ki özellikle alan adı ile ilgili uyuşmazlıklarda kanun koyucu kanun gerekçesinde WIPO ve ICANN gibi otoritelerin düzenlemelerine atıfta bulunmuştur.

Marka hakkı herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir hak olması hasebiyle SMK m. 7 de de zikredilen şekliyle markanın başkası tarafından kullanılmasına izin verme noktasında mutlak hak yetkisine sahiptir. Gerek alan adıyla marka hakkına tecavüz suçlarında gerekse meta tag vasıtasıyla web sitelerine gömülen ancak kullanıcıların göremediği kodlar aracılığıyla marka sayesinde işareti kullanan kişi tıklanma sayesinde haksız bir kazanç sağlayabilecektir. İstenilmeyen uzantılara yönlendirme de mümkün olabilmektedir, bu durum ise marka itibarı için olumsuz bir durum teşkil etmektedir.

Ayrıca, Yargıtay anahtar kelimesi durumunda arama motorlarının sorumluluğu açısından SMK m.7/2 ye atıf yapılmadan marka ve işaret ve kullanılan mal ve hizmetler açısından inceleme yapmamaktadır.

Marka hakkına tecavüz suçunun neticesi bakımından sadece imtiyaz sahibinin zararının tazmini meselesinin ötesinde toplumu da ilgilendiren boyutu vardır. Gerek istihdamdan ülkedeki yatırıma gerekse piyasa ve ülke ekonomisinin korunmasından tüketicinin korunmasına kadar birçok alanı etkileyen bir mesele olarak marka hakkına tecavüz hususu, cezai müeyyide olarak SMK m.30 da öngörülen cezaların daha caydırıcı hale gelmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu doğrultuda TCK m.61 de zikredilen cezanın şahsileştirilmesi kurumundan yararlanarak cezada takdiri indirimle birlikte failin cezasının hafifletilebileceği ihtimali karşısında marka hakkına tecavüz suçunun toplumsal etkileri bakımından ceza adaletinin hakkaniyetli tesis edilmesi gerektiğini belirtmek yerinde olacaktır.

Av. Cihad Furkan ELİAÇIK

Kaynakça

ALTINSOY Feyza Yazgı, Markanın Ceza Normları ile Korunması, Polis Akademisi Güvenlik Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2021

ARSEVEN Haydar, Nazari ve Tatbiki Alamet-i Farika, İsmail Akgün Matbaası, İstanbul 1951

ARTUK Mehmet Emin/GÖKÇEN Ahmet/ALŞAHİN Mehmet Emin/ÇAKIR Kerim, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, 17. Baskı, Ankara, 2023

BAŞBÜYÜK İsa, Marka Hakkı İhlalinden Doğan Cezai Sorumluluk, Adalet Yayınevi, 2. Baskı, Ankara, 2018

BULUT Emrah, Marka Hakkına Karşı İşlenen Suçlar ve Yaptırımları, Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2019

DİŞLİ, Esra, Marka Hakkının İnternet Ortamında İhlali, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2016

ENSARİ Dilan, Türk Hukukunda Marka Hakkı ve Marka Hakkına Karşı İşlenen Suçlar, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep, 2019

ERGİŞİ Funda, Marka Hakkına Tecavüz Halinde Cezai Sorumluluk, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2010

GÜLDÜZ GÜREL, Elif, Marka Hakkının İnternet Ortamında İhlali, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2023

GÜNEŞ İlhami, Sınai Mülkiyet Kanunu Işığında Uygulamalı Marka Hukuku, Adalet Yayınevi, Haziran 2018

HATİPOĞLU Esra, Tescilli Markaya İnternet Yoluyla Tecavüz: 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Yer Alan Durumlar ve Adwords Uygulamaları, Bilge Yayınevi, Ankara 2014

İLKHAN Seyrani, Marka Hakkinin Ceza Normlari ile Korunmasi, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2018

ÖZDEMİR Süleyman Emre, Marka Suçları (SMK m.30), Adalet Yayınevi, Ekim 2022

ÖZDEMİR, Süleyman Emre, Marka Suçları (SMK m.30), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmış Doktora Tezi, İstanbul, 2021

ÖZMEN, İktibas veya İltibas Suretiyle Marka Hakkının İhlalinden Doğan Cezai Sorumluluk, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2018

TOKGÖZ Cennet Betül, Sınai Mülkiyet Haklarının İhlalinde Cezai Sorumluluk, Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Mersin, 2021

UÇAK Umay, Türk Ceza Hukukunda Marka Hakkına Tecavüz Suçları, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2023

VAROL Gülşah, Markanın Kullanılması Kavramı ve Kullanmamanın Sonuçları, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2010

AYM, Bireysel Başvuru Kararı, Naif Şaşma, B. No: 2015/3782, 9/1/2019, R.G. Tarih ve Sayı: 20/3/2019-30720

İstanbul 2. Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, E. 2018/174, K.2021/269, K. 23.09.2021

Bakırköy 1. Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, E.2018/380, K. 2022/30, K.15.02.2022

Yargıtay 11. H. D., 26.11.2014 T. ve 2014/11312 E., 2014/18437 K

Yargıtay 11. H.D. , 02.12.2014 T. ve 2014/10178 E., 2014/18794 K.

Yargıtay 11. H.D. 03.06.2014 T. ve 2013/3630 E., 2014/10378 K.

Yargıtay 11. H.D. 26.09.2018 T. ve 2018/3688 E., 2018/5727 K.

Yargıtay 11. H.D., 14.12.2015 T. ve 2015/6062 E., 2015/13423 K.

Yargıtay 11. H.D., 18.06.2002 T. ve 2002/2084 E., 2002/6269 K.

Yargıtay 19. C. D, 16.06.2021 T. ve 2020/6708 E., 2021/6735 K.

Yargıtay 7. C.D., 09.07.2014 T. ve 2014/12208 E., 2014/14626 K.

Yargıtay C.G.K., E. 2020/167 K. 2020/444 5.11.2020 T.

Yargıtay H.G.K. 15.01.2014 T. ve 2013/1138 E., 2014/16 K.

Yargıtay. 11. H.D. E. 2013/11325, K. 2914/19, T. 6.01.2014

Yargıtay. 19. C. D. 19.12.2016 T. ve 2016/11676 E., 2016/23685 K.

https://mevzuat.tbmm.gov.tr/Kanun/KanunDetay?YasamaKanunId=f72877c0-41e1-037b-e050-007f01005610&kanunNumarasi=6769#step-2

https://sozluk.adalet.gov.tr/Harf/%C4%B0

https://sozluk.gov.tr

https://www.mevzuat.gov.tr/File/GeneratePdf?mevzuatNo=23528&mevzuatTur=KurumVeKurulusYonetmeligi&mevzuatTertip=5

https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6769.pdf

https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6769.pdf

https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6769.pdf

https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6769.pdf

-------------------

[1] TDK, Güncel Türkçe Sözlük, https://sozluk.gov.tr/ (Erişim Tarihi: 09.12.2023).

[2] İlgili maddenin tam metni; “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir.” Bkz: https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6769.pdf (Erişim Tarihi: 09.12.2023).

[3] Yargıtay C.G.K., E. 2020/167 K. 2020/444 5.11.2020 T.

[4] ÖZDEMİR, Süleyman Emre, Marka Suçları (SMK m.30), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmış Doktora Tezi, İstanbul, 2021, s. 38.

[5] ÖZDEMİR, s. 17.

[6] ALTINSOY Feyza Yazgı, Markanın Ceza Normları ile Korunması, Polis Akademisi Güvenlik Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2021, s.9.

[7] İlgili Yönetmelikte zikredildiği şekliyle: “Madde 7, (3) Başvurunun üç boyutlu marka olarak tescilinin talep edildiği hallerde bunun başvuru formunda açıkça belirtilmesi, ayrıca koruma konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayacak şekilde işaretin tek bir yönden veya farklı açılardan görünümünü içeren gösterimlerinin Kuruma sunulması gerekir. Bu gösterimler, en fazla altı farklı açıdan görünümü içerecek ve markanın bütünlüğünü bozmayacak şekilde olmalıdır.” : https://www.mevzuat.gov.tr/File/GeneratePdf?mevzuatNo=23528&mevzuatTur=KurumVeKurulusYonetmeligi&mevzuatTertip=5 (Erişim Tarihi: 09.12.2023).

[8] TOKGÖZ Cennet Betül, Sınai Mülkiyet Haklarının İhlalinde Cezai Sorumluluk, Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Mersin, 2021, s.221.

[9]TOKGÖZ, s.31.

[10] https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6769.pdf (Erişim Tarihi: 09.12.2023).

[11] VAROL Gülşah, Markanın Kullanılması Kavramı ve Kullanmamanın Sonuçları, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2010, s.5-6.

[12] TEKİNALP Ü., Fikri Mülkiyet Hukuku (Fikri Mülkiyet), 5. Baskı, İstanbul 2012, s. 353; YILMAZ, A. L., Marka Olabilecek İşaretler ve Mutlak Tescil Engelleri, İstanbul 2008, s. 3; CAMCI, Ö. Marka Davaları, İstanbul 1999, s. 1. (Aktaran: DİŞLİ, Esra, Marka Hakkının İnternet Ortamında İhlali, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2016, s.3. )

[13] TEKİNALP, Fikri Mülkiyet, s. 353; ÖZDAL, s. 5., (aktaran: Dişli, a.g.e., s.4)

[14] I. Mustafa, kendisi için özel bir karışımla zil üretimi yapan Avendis’e zillerinin meşhur olmasıyla birlikte imtiyaz sahibi mahiyetinde “Zilciyan” soyadını vermiş ve daha sonra Avendis Zilciyani IV. Murat’tan izin almak suretiyle Samatya’da “Zildijian” ismiyle atölyesini açmıştır.; COHAN John, Zildijian: A History of the Legendary Cymbal Makers, Hal-Leonard Publishing, 1999, s.8. (Aktaran: ÖZDEMİR Süleyman Emre, Marka Suçları (SMK m.30), Adalet Yayınevi, Ekim 2022, s.33.) 

[15] Sanayi Devrimini müteakiben yabancı menşeli ürünlerin Osmanlı pazarına giriş yapmasıyla birlikte yerli müteşebbisler kendi ürünlerini yabancı muadillerinden farklılaştırmak adına marka kullanma yoluna gitmişler ve Türk hukukunda marka ilk defa önce 16 sene yürürlükte kalan 1871 tarihli Nizamname ve daha sonra 1888 tarihli Fabrikalar Malumatıyla Eşyayı Ticariyyeye Mahsus Alamat-i Farikalara Dair Nizamname’de düzenlenmiştir. ; ARSEVEN, s.4; Arkan, Cilt I, s.12; Paslı, Uluslararası Antlaşmalar, s.32; Akay, Osmanlı Devleti, s.373-374; Yılmaz, s. 26. (Aktaran, ÖZDEMİR, a.g.e., s.33.) 

[16] GÜNEŞ İlhami, Sınai Mülkiyet Kanunu Işığında Uygulamalı Marka Hukuku, Adalet Yayınevi, Haziran 2018, s.2.

[17] UÇAK Umay, Türk Ceza Hukukunda Marka Hakkına Tecavüz Suçları, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2023, s.99-100.

[18] Tam metin için bkz: “Madde 30- (1) Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. “ : https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6769.pdf (Erişim Tarihi: 12.12.2023).

[19] ALTINSOY, s.59.

[20] ÖZDEMİR, s.93.

[21] TOKGÖZ, s.97-98.

[22] https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6769.pdf (Erişim Tarihi: 12.12.2023).

[23] ARSEVEN Haydar, Nazari ve Tatbiki Alamet-i Farika, İsmail Akgün Matbaası, İstanbul 1951, s. 135. (aktaran: Küçük, s. 34.; aktaran: TÖKGÖZ, s.86.)

[24] TDK, Güncel Türkçe Sözlük: https://sozluk.gov.tr/ (Erişim Tarihi: 13.12.2023).

[25] https://sozluk.adalet.gov.tr/Harf/%C4%B0 (Erişim Tarihi: 13.12.2023).

[26] ÖZDEMİR, s.135.

[27] Yargıtay 19. C. D, 16.06.2021 T. ve 2020/6708 E., 2021/6735 K. : https://www.lexpera.com.tr   İlgili karar özetle; “Tescilli bir markanın iktibas veya iltibas yolu ile taklit edilip edilmediğinin tespiti açısından ise; sanıktan ele geçirilen taklit ürünün, varsa ve elde edilmesi olanaklı ise orijinal ürünün, olanaklı olmaması halinde ise, Türk Patent ve Marka Kurumundan getirtilecek marka tescil belgelerinin renkli ve onaylı suretleri ile karşılaştırmayı sağlayacak fotoğrafların elde edilerek dosyaya eklenmesi ve bu şekilde bilirkişi raporu ve bu rapora dayanak olan hükmün temyiz denetimine sunulması gerekmektedir.”

[28] Yargıtay 11. H.D., 18.06.2002 T. ve 2002/2084 E., 2002/6269 K. https://www.lexpera.com.tr

[29] BAŞBÜYÜK İsa, Marka Hakkı İhlalinden Doğan Cezai Sorumluluk, Adalet Yayınevi, 2. Baskı, Ankara, 2018, s.88-89.

[30] ENSARİ Dilan, Türk Hukukunda Marka Hakkı ve Marka Hakkına Karşı İşlenen Suçlar, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep, 2019, s.49.

[31] BULUT Emrah, Marka Hakkına Karşı İşlenen Suçlar ve Yaptırımları, Beykent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2019, s.33-35.

[32] https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6769.pdf (Erişim Tarihi: 14/12/2023).

[33] ÖZMEN, İktibas veya İltibas Suretiyle Marka Hakkının İhlalinden Doğan Cezai Sorumluluk, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2018, s.48.

[34] SAYAR, s.64.

[35] İLKHAN Seyrani, Marka Hakkının Ceza Normları ile Korunması, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2018, s.103.

[36] ERGİŞİ Funda, Marka Hakkına Tecavüz Halinde Cezai Sorumluluk, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2010, s.50.

[37]ARTUK Mehmet Emin/GÖKÇEN Ahmet/ALŞAHİN Mehmet Emin/ÇAKIR Kerim, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, 17. Baskı, Ankara, 2023, s.411.

[38] ÖZDEMİR, s.198.

[39] Schulz, s. 103; Feiler, s. 114; Keskin, s. 175; Birtek, s. 509-510; Çetintürk, s. 713-714; Ensari, s. 94. (Aktaran: ÖZDEMİR, s. 199).

[40] TOKGÖZ, s.128.

[41] TOKGÖZ, s.140.

[42] Yargıtay. 19. C. D. 19.12.2016 T. ve 2016/11676 E., 2016/23685 K. www.lexpera.com.tr   “Sanığa ait iş yerinde ele geçirilen eşyaların, ürüne ait etiket ve kurdele olması; tescilli markaya ait bir ürün bulunmaksızın sadece etiket ve kurdelenin bulundurulmasının suç oluşturmayacağı, etiketin ve kurdelenin teşebbüs aşamasında kaldığı yönünde maddi delil olmayacağı gerekçesiyle sanık hakkında verilen mahkûmiyet kararının bozulmasına karar verilmiştir.” (Aktaran: TOKGÖZ, s.141.)

[43] ÖZMEN, s.92.

[44] ERGİŞİ, s.60.

[45] BULUT, s.70.

[46] Yargıtay 7. C.D., 09.07.2014 T. ve 2014/12208 E., 2014/14626 K. www.lexpera.com.tr  (Erişim Tarihi: 15.12.2023). “Aynı gün yapılan aramada farklı firmalar adına tescilli markaların taklidi olan ürünlerin bulunması karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 43. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları gereğince bir suç işleme kararının icrası kapsamında aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiile işlenmesi sebebiyle zincirleme suç kapsamında kaldığı gözetilmeden…

[47] https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.6769.pdf (Erişim Tarihi: 15.12.2023).

[48] GÜLDÜZ GÜREL, Elif, Marka Hakkının İnternet Ortamında İhlali, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2023, s. 35.

[49] TBMM Kanun ve Karar Bilgi Sistemi, https://mevzuat.tbmm.gov.tr/Kanun/KanunDetay?YasamaKanunId=f72877c0-41e1-037b-e050-007f01005610&kanunNumarasi=6769#step-2 , (Erişim Tarihi: 14/12/2023).

[50] İstanbul 2. Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, E. 2018/174, K.2021/269, K. 23.09.2021

[51] Bakırköy 1. Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, E.2018/380, K. 2022/30, K.15.02.2022,

[52] Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Kararı, Naif Şaşma, B. No: 2015/3782, 9/1/2019, R.G. Tarih ve Sayı: 20/3/2019-30720, https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/03/20190320-7.pdf (Erişim Tarihi: 14/12/2023).

[53] GÜREL, s.34.

[54] A.g.e, s.35.

[55] Yargıtay H.G.K. 15.01.2014 T. ve 2013/1138 E., 2014/16 K. www.lexpera.com.tr  “Dava dışı satıcı tarafından davalıya ait web sitesi aracılığıyla satışa sunulan ürünler üzerinde kullanılan markaların davacı adına tescilli olduğu ve satıcının eyleminin marka hakkına tecavüz oluşturduğu hususları mahkemenin de kabulündedir. Mahkemece, Türk Hukukunda “ internet ortamında yer sağlayıcısı” olan davalının marka hakkına tecavüzden kaynaklanan sorumluluğunu düzenleyen yasal bir mevzuat bulunmadığından, bu konuda Avrupa Birliği Elektronik Ticaret Direktifi ve ABD Dijital Milenyum Telif Hakları Yasası hükümleri ile 5846 Sayılı FSEK ek 4. maddesindeki servis ve bilgi içerik sağlayıcılarının sorumluluk şartını düzenleyen kısaca “uyar/kaldır olarak ifade edilen sistemin kıyasen dava konusu uyuşmazlığa da uygulanması suretiyle bu konudaki yasal boşluğun doldurulması gerekeceği…,”

[56] Yargıtay 11. H.D. 26.09.2018 T. ve 2018/3688 E., 2018/5727 K. www.lexpera.com.tr  

[57] HATİPOĞLU Esra, Tescilli Markaya İnternet Yoluyla Tecavüz: 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Yer Alan Durumlar ve Adwords Uygulamaları, Bilge Yayınevi, Ankara 2014, s.70.

[58] A.g.e. , s.72

[59] GÜREL, s.74.

[60] Yargıtay 11. H.D. , 02.12.2014 T. ve 2014/10178 E., 2014/18794 K. www.lexpera.com.tr  “…isminin bulunduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda, dava dışı ..Lojistik firmasının kendi internet sitesinin bulunduğu, dava konusu sitede alan adının .. Lojistik firmasına ait olduğunun belirtilmesi karşısında dava konusu alan adı ile dava dışı firma arasında irtibat bulunduğu ve karıştırılma ihtimalinin doğduğu, ticari amaçla alınan alan adlarında ''com.'' ibaresinin kullanıldığı da dikkate alındığında, dava konusu alan adının ticari amaçlı kullanılmak üzere alındığının anlaşıldığı, buna göre ticari etki yaratacak şekilde kullanım koşulunun oluştuğu anlaşılmaktadır.”

[61] Yargıtay 11. H.D., 14.12.2015 T. ve 2015/6062 E., 2015/13423 K. www.lexpera.com.tr   “Davalı şirketin 11 yıldan fazla davacının bayiliğini yaptığı ve ürünlerini sattığı, bu dönemde internet sitelerinin davacıların bilgisi ve rızası ile kullanıldığı, bayilik ilişkisi sona erince elde kalan ürünlerin satışını yapmak için internet alan adlarının kullanılmasının ticari hayatın bir zorunluğu olduğu, davalı eyleminin ticari dürüstlüğe uygun bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.”

[62] Tamer Soysal, “Marka Hukuku Perspektifinden İnternet Ortamında Anahtar Kelime (Meta-Tagging) ve Adwords Reklamcılık Uygulamaları”, Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, Cilt:6, Sayı: 12, Aralık 2018, s.693-722 (Adwords Reklamcılık), s.700. (Aktaran, GÜREL, s.88)

[63]  Yargıtay 11. H. D., 26.11.2014 T. ve 2014/11312 E., 2014/18437 K.: www.lexpera.com.tr

[64] Yargıtay. 11. H.D. E. 2013/11325, K. 2914/19, T. 6.01.2014: www.lexpera.com.tr (Aktaran: GÜREL, s.94)

[65] Yargıtay 11. H.D. 03.06.2014 T. ve 2013/3630 E., 2014/10378 K. www.lexpera.com.tr   

[66] HATİPOĞLU, s.79.

[67] ALLGROVE, s. 194.  (Aktaran: DİŞLİ, s.108.)