T.C.
Yargıtay
Ceza Genel Kurulu
2007/17.HD-16 E., 2007/28 K.
"İçtihat Metni"
İİY.nın 331. maddesinde yazılı alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mevcudunu eksiltmek suçunun takibinin İİY.nın 346. ve devamı maddeleri uyarınca icra mahkemesine başvuru ile yapılması gerektiği gerekçesiyle Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca 11.11.2005 gün ve 2005/21150 sayı ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara, şikayetçi vekilince yapılan itirazın Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığınca, 30.12.2005 gün ve 1028/1295 sayılı müteferrik karar ile kabulü ile kovuşturmaya yer olmadığına kararının kaldırılmasına ve şüpheliler hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame düzenlenmesine ilişkin karara karşı,
Adalet Bakanınca yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 17. Hukuk Dairesince 21.03.2006 gün ve 12336 sayı ile;
01 Haziran 2005 tarihinde kabul edilip aynı günlü mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda Değişiklik yapılmasına Dair 5358 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile İİK'nun 331. maddesindeki eylemin müeyyidesi, hapis ve adli para cezasına dönüştürülmüş ise de suçun tabi olduğu yargılama usulüne ilişkin 349. maddede herhangi bir değişiklik yapılmadığından, anılan suça ilişkin yargılamanın şikayet prosedürüne uygun olarak yapılması zorunlu olduğundan, Tarsus Ağır Ceza Mahkemesinin 30.12.2005 tarihli ve 2005/1028-1295 müteferrik sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca bozulmasına, sonraki işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 10.01.2007 gün ve 60772 sayı ile;
"Borçlunun alacaklısını zarara sokmak kastiyle mevcudunu eksiltme suçu, İİY'nın 331. maddesinin 5. fıkrası uyarınca şikayete tabi ise de, anılan suç alacaklının şikayeti üzerine Cumhuriyet savcısınca soruşturularak, iddianame ile açılacak davada kovuşturma CMY'nın genel hükümlerine göre yapılacaktır.
Bu itibarla, kovuşturmaya yer olmadığı kararına yönelik itirazın Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığınca kabulüne karar verilmesi yasaya uygun olup, yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi yerine kabulüne karar verilmesi yasaya aykırılık oluşturacaktır" gerekçeleriyle itiraz yasayoluna başvurularak, Özel Dairenin yasa yararına bozma isteminin kabulüne ilişkin kararının kaldırılmasına, Adalet Bakanının yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Uyuşmazlık konusu somut olaydaki uyuşmazlıklar; İİY'nın 331. maddesinde düzenlenmiş bulunan, alacaklısını zarara sokmak kasdiyle mevcudunu eksiltmek suçundan,
a- Şikayetin C.Başsavcılığına mı yoksa İcra Ceza Mahkemesine mi yapılacağı,
b- Bu suçla ilgili soruşturmanın C.Başsavcılığınca mı yoksa yetkili İcra Ceza Mahkemesince mi yerine getirileceği,
c- Yetkili İcra Ceza Mahkemesine verilen dilekçenin dava açılması yönünden yeterli sayılıp sayılamayacağı ve 5271 sayılı CMY'nın 170 vd. maddelerine uygun olarak iddianame düzenlenmesinin gerekip gerekmediği,
Noktalarında toplanmaktadır.
2004 sayılı İİY'nın uyuşmazlıkla ilgili hükümleri;
Alacaklısını zarara sokmak kasdiyle mevcudunu eksilten borçluların cezası:
Madde 331- (Değişik: 17/7/2003-4949/89 md.; 31.5.2005-5358/1 md.)
Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
……..
Bu suçlar alacaklının şikâyeti üzerine takip olunur.
Görev ve birleştirme yasağı :
Madde 346 - (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md. ;31.5.2005-5358/18 md.)
Bu Kanun hükümlerine göre disiplin veya tazyik hapsine icra mahkemesi karar verir.
…..
Bu Bapta yer alan suçlarla ilgili davalara, icra mahkemesinde bakılır.
Şikayet süresi :
Madde 347 - (Değişik: 18/2/1965-538/138 md. ;31.5.2005-5358/19 md.)
Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı şikâyet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer.
Yetki :
Madde 348 - (Değişik: 31.5.2005-5358/20 md.) Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı yetkili icra mahkemesi, icra takibinin yapıldığı yerdeki mahkemedir.
Muhakeme usulü :
Madde 349 - Şikayet dilekçe ile veya şifahi beyanla yapılır. Dilekçeyi veya dava beyanını alan icra mahkemesi duruşma için hemen bir gün tayin edip şikayetçinin imzasını alır ve maznuna celpname gönderir. Şahit gösterilmişse o da celbolunur.
İki taraf tayin olunan gün ve saatte icra mahkemesinin huzuruna gelmeğe veya vekil göndermeğe mecburdurlar.
İcabında merci, tarafların bizzat hazır bulunmasını emredebilir.
Maznun başka yerde ikamet ediyorsa istinabe yoliyle sorguya çekilir.
Maznun, şikayeti alan veya istinabe edilen icra mahkemesinin huzuruna gelmez veya müdafi göndermezse yahut bizzat bulunmasına lüzum görülürse zabıta marifetiyle getirilir. Bu suretle de bulundurulamazsa muhakeme gıyabında görülür.
Şikayetçi muayyen zamanda gelmez ve vekil de göndermezse şikayet hakkı düşer.
Gelmeyen şahitlere yapılacak muamele ile borçlunun gıyabında verilen karara karşı eski hale getirme talebi hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda yazılı hükümler tatbik olunur.
Duruşma :
Madde 350 - İcra mahkemesi iki tarafı ve delillerini dinler ve gerek tarafların gerek şahitlerin ifadelerini duruşma tutanağına geçirir.
Cumhuriyet Savcısı hazır bulundurulmaz.
Tahkikat:
Madde 351 - Şikayetçi dilekçe veya beyanında gösterilmiş olduğu delillerle bağlıdır.
Maznun müdafası için tahkikatın tevsiini ancak bir kere istiyebilir.
Karar:
Madde 352 - İcra mahkemesi iki tarafın ifadelerini ve bütün delillerini ve iddia ve müdafaalarını dinledikten sonra nihayet beş gün içinde kararını verir ve hulasasını Cumhuriyet Savcısına bildirir.
(Ek fıkra: 17/7/2003-4949/99 md.)Takibi şikâyete bağlı suçlarda dava ve cezanın 354 üncü maddede yazılı sebeplerle düşeceği kararda belirtilir.
Şeklindedir.
İİY'da 5358 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikler ve yeni yaptırım sistemi:
5237 sayılı TCY'sında, cürüm-kabahat ayrımı ve buna bağlı olarak da yaptırım sisteminde yer alan ağır-hafif hapis ayrımına son verilmesi üzerine, yasada kabahat olarak öngörülen bir kısım eylemler 5326 sayılı Kabahatler Yasası ile idari yaptırımı gerektiren eylemler olarak düzenlenmiş, bir kısım eylemler ise suç haline getirilmiş, bu sistem ve yaptırım değişikliğinin zorunlu sonucu olarak, özel Yasalardaki yaptırım sisteminin de 5237 sayılı Yasaya uyarlanması amacıyla 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe konulan 5252 sayılı Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Yasanın 7. maddesi ile yasalarda, yaptırımı hafif hapis ve hafif para cezası olarak öngörülen eylemler ve buna bağlı olarak, İcra ve İflas Yasası'nda, yaptırımı hafif hapis olarak öngörülen eylemler idari para cezası gerektiren kabahatlere dönüştürülmüştür.
Ancak bu genel uyarlama hükmünün yetersiz olduğunu gören yasa koyucu, 01.06.2005 gün ve 25832 sayılı mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren, 31.5.2005 gün ve 5358 sayılı Yasa ile İcra ve İflas Yasasının 16. bab kapsamındaki fiilleri ikili bir ayrıma tabi tutarak, bir kısım eylemleri suç olarak, diğer bir kısım eylemleri ise, kabahat olarak düzenlemiştir. Bu kapsamda 337, 338/2, 339, 340, 341, 343 ve 344. maddelerdeki eylemler kabahat olarak düzenlenip, disiplin hapsi veya tazyik hapsi şeklinde yaptırımlara bağlanmış, 331, 332, 333, 333/a, 334, 335, 336, 337/a, 338/1, 342, 345/a, 345/b, maddelerindeki eylemler ise suç kapsamında sayılmış, hapis cezası veya adli para cezası biçiminde yaptırımlara bağlanmıştır. Bir kısım suçların re'sen takibi öngörülmüş ise de, diğer bir kısım suçların takibi şikayet koşuluna bağlanmış, bu husus suç tanımının yer aldığı maddelerde, "Bu suçlar alacaklının şikayeti üzerine takip olunur", "alacaklının şikayeti üzerine", "ilgilinin şikayeti üzerine", "zarar gören alacaklının şikayeti üzerine" ibareleriyle açıkça belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında varılan sonuçları şu şekilde belirtmek mümkündür;
1-İcra İflas Yasasında yer alan şikayete tabii kılınan suçlar dolayısıyla ve bu kapsamda anılan Yasanın 331. maddesinde düzenlenmiş bulunup da, kovuşturmasının şikayete tabii olduğu yönünde kuşku bulunmayan alacaklısını zarara sokmak kasdiyle mevcudunu eksiltmek suçundan, yapılan şikayet İİY'nın 347. maddede belirtilen süreler içinde, aynı Yasanın 348 ve 349. maddeleri uyarınca yetkili İcra Mahkemesine yapılmalıdır.
2-Bu suçlarla ilgili dava açma yöntemi, İİY'nın 349. maddesinde açıkça belirtilmiş bulunduğundan, şikayet Yasanın 346. maddesi uyarınca yetkili kılınan İcra Ceza Mahkemesine yapılmalı ve bu suçlarla ilgili soruşturmalarda 5271 sayılı Yasa hükümleri değil, İİY hükümleri uygulanmalıdır.
3- Şikayete tabi olduğu belirtilen bu suçlarla ilgili olarak, şikayetin doğrudan İcra Ceza Mahkemesine yapılması gerektiğinden, 5271 sayılı Yasanın 170. maddesi uyarınca iddianame düzenlenmesine gerek bulunmadığı gibi, anılan Yasanın 170. ve devamı madde hükümlerinin de bu suçlar yönünden uygulanmasına olanak bulunmamaktadır.
4-Yargıtay C.Başsavcılığınca ileri sürülen ve bu suça ait soruşturmanın C.Savcılığınca yapılması gerektiğine ilişkin olan görüşe yasal dayanak olarak gösterilen, 5320 sayılı Yasanın 9. maddesi hükmü, 1412 sayılı Yasanın 344 vd. maddelerinde düzenlenen şahsi dava türleriyle ilgili olup, bu hükmün İİY'nda yer alan suçlarda uygulama alanı bulunmamaktadır.
Anılan yasal düzenlemeler ve açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde ve özellikle İİY'nın 5358 sayılı Yasa ile değişik 346 ve 349. maddeleri hükümleri gözönüne alındığında, anılan suç türleriyle ilgili soruşturmanın C.Başsavcılığınca yapılmasına yasal olanak bulunmadığından, suçların ağırlığı ve adalet düşüncesiyle de olsa, yasakoyucu tarafından öngörülmeyen bir yöntemin uygulanması veya verilmeyen bir yetkinin kullanılmasının hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı sonucuna ulaşılmakla, yasal bir düzenleme konusu yapılabilecek bu hususta, Özel Dairece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından, yerinde görülmeyen Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 13.02.2007 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.