TBK m. 49 kusurlu ve hukuka aykırı fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür der. Hatta bu maddenin devam eden meşhur bir ikinci fıkrası vardır, her başımız sıkıştığında, ortaya çıkan sonuç hukuka uygun ama adalet duygumuza zarar veriyorsa kullandığımız, der ki haksız fiil hukuk düzenince yasaklanmamış olsa bile, ahlaka aykırı olarak sırf başkasına zarar vermek için yapılıyorsa, gene tazminat imkanı vardır.
Mesela zinada bulunan eş diğeriyle yaptığı akte aykırı davrandığı için tazminat sorunluluğu vardır. Ya bu fiili beraber gerçekleştirdiği kişi? Akitin tarafı değil, onun bir sorumluluğu yok ancak sırf diğer eşe zarar vermek için bunu yapmışsa gene bu maddenin ikinci fıkrasına gideriz. Önümüzdeki yazılarımızda zinada 3. Kişinin sorumluluğu irdeleyeceğimiz için şimdilik bizim zihinsel engellinin tazminat yükümlülüğünde kalalım.
TMK m. 8 her insanın hak ehliyeti olduğunu ve borçlara ehil olmada diğer insanlarla eşit olduğunu söyler. Ancak devamı TMK m. 9 ise fiil ehliyetine sahip olanın borç altına girebileceğini söyler.
Demek ki hak ehliyeti herkeste var iken, borç altına girebilmek için fiil ehliyetine de sahip olmak gerekir ve bunun için de kimlerin fiil ehliyetine sahip olduğuna bakmamız gerekir. Neyse ki bizim Medeni Kanun şiir gibi yazılmıştır ve hemen devamındaki TMK m. 10 yardımımıza yetişir; ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her erginin fiil gücü vardır.
TMK m. 11 18 yaşın doldurulmasıyla ya da evlenmeyle erginliğe ulaşacağımızı söyler. Bir istisnası TMK m. 12 ile gelir; 15 yaşını dolduran küçük kendi isteği ve velisinin rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.
Bizi daha çok ilgilendiren kısmı TMK m. 13; akıl zayıflığı olanın ayırt etme gücü yoktur. Neden? TMK m. 14 ayırt etme gücü olmayanın fiil ehliyeti de yok der. Fiil ehliyeti olmayınca n’oluyor, TMK m. 15 eylemleri hukuki sonuç doğurmaz diyor.
Ve son bir madde, TMK m. 16, ayırt etme gücüne sahip küçük ve kısıtlılar haksız fillerinden sorumlulardır. Demek ki kilit nokta ayırt etme gücü. Zihinsel engellinin ayırt etme gücü var mıdır?
Derecesine göre değişir, hafif düzeyde zihinsel engelliyse, e-KPPS’ye girip kamuda işe yerleşebiliyorsa, özel sektördeki İşK m. 30 gereği kontenjandan yararlanabiliyorsa, kısıtlı da olsa bir ayırt etme gücü olduğundan bahsedilebilir. Zaten tamamiyle akıl hastası bile olsa TMK m. 405 gereğince kısıtlanacak, kısıtlanmamışsa, bir vasisi yoksa belli bir akıl zayıflığı olsa da kısmen belli bir fiil ehliyeti olduğu kabul edilir.
Bizim bir de TBK m. 65’imiz vardır; hakkaniyet gerektiriyorsa, hakim ayırt etme gücü bulunmayanın verdiği zararın karşılanmasına hükmedebilir. Yani mahalle zengininin akıl hastası çocuğu gidip de bir dükkana zarar verirse, ödettirilir bu kişinin kendi varlığından. Bu madde akıl zayıflığı durumlarında evleviyetle uygulanır. Bir de TBK m. 66 vardır, adam çalıştıranın sorumluluğu diye. Her işveren işgörenlerinin kendilerine verilen görev esnasında başkalarına verdikleri zarardan yükümlülerdir. Zaten bir zihinsel engelli bir işte sigortalı olarak çalışabiliyorsa, kanunun aradığı anlamda akıl zayıflığı yok demektir, aksi kabul edilseydi bu madde iş sahibine orantısız sorumluluk yüklerdi.
Özgür TÜRKEŞ