"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2023/1268
Karar No : 2024/2735
TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI):... Nolu Barosu
VEKİLİ : Av. ...
2-(DAVALI) : ... Barolar Birliği
VEKİLİ : Av. ...
DİĞER DAVALI : ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 08/11/2022 tarih ve E:2021/1679, K:2022/6334 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 07/11/2020 tarih ve 31297 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri ile Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in; 2. maddesiyle aynı Yönetmelik'in 4. maddesinin 1. fıkrasına (a) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (b) bendinin ve 3. maddesiyle Yönetmelik'in 5. maddesine eklenen 7. fıkrasında yer alan, "...eşitlik gözetilerek..." ibaresinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 08/11/2022 tarih ve E:2021/1679, K:2022/6334 sayılı kararıyla;
Davaya konu edilen düzenlemelerin, 7249 sayılı Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 15. maddesi ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 77. maddesinde yapılan değişiklik ile beş binden fazla avukat bulunan illerde asgari iki bin avukatla bir baro kurulabilmesi yönünde getirilen yasal değişikliğin bir gereği olarak düzenlendiği; Avukatlık Kanunu'nun 177. maddesi gereği birden fazla baronun bulunduğu illerde eşit temsil esasıyla oluşturulan adli yardım bürolarına adli yardım hizmeti yanında CMK görevlendirmelerinin de verildiği, büronun, hangi baroya kayıtlı olduğuna bakılmaksızın o ildeki tüm avukatlar arasından eşitlik gözeterek belirlediği müdafi veya vekilin kayıtlı olduğu baro tarafından görevlendirilmesini sağladığı,
Bir ilde birden fazla baro kurulmasını öngören 7249 sayılı Kanun’un incelendiği Anayasa Mahkemesinin 10/12/2020 tarih ve 31330 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 01/10/2020 tarih ve E:2020/60 K:2020/54 sayılı kararı ile 7249 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle 1136 sayılı Kanun’un 177. maddesine eklenen 2. fıkra yönünden iptal isteminin reddine karar verildiği,
Buna göre, Anayasa yargısı denetiminden geçerek Anayasa'ya aykırı olmadığına karar verilen 7249 sayılı Kanun'un 15. ve 20. maddeleriyle 1136 sayılı Kanun'da yapılan bir ilde birden fazla baro kurulabilmesine olanak tanıyan yasal düzenlemelerin gereğini ve uygulamaya konulmasını sağlama amacıyla CMK görevlendirmelerinde uygulanacak usul ve esaslara ilişkin hükümler ihtiva eden dava konusu düzenlemelerde üst hukuk normlarına aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle,
davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, birden fazla baronun bulunduğu illerde adli yardım bürosundan müdafi veya vekil görevlendirilmesinin istenilmesinin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 156. maddesine aykırı olduğu, nitekim anılan yasa maddesinde, müdafi görevlendirmelerinin soruşturma veya kovuşturmanın yapıldığı yer barosu tarafından yapılacağının düzenlendiği, dava konusu Yönetmelik değişikliğiyle birlikte barodan önce bürodan avukat isteme ve büronun belirlediği yöntemle müdafi/vekil görevlendirilmesini sağlama esasına geçildiği, baro yerine büro sistemini öngören bu düzenlemelerin ancak yasa konusu olabileceği, Yönetmelik'le anılan değişikliklerin getirilmesinin davalı idarenin yetki aşımına sebebiyet verdiği ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden Türkiye Barolar Birliği tarafından, Dairece, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun uyarınca dava konusu Yönetmelik'in Birliklerinin görüşünün alınması suretiyle Adalet Bakanlığı tarafından yayımlanacağı kuralına yer verildiğinden bahisle husumet itirazları yerinde görülmemişse de, dava konusu Yönetmelik değişikliğine ilişkin olarak görüşlerinin alınmadığı, hasım mevkinde olmamaları gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, davacının isteminin reddi gerektiği savunulmuş, davacı tarafından ise savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT :
2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun "Dava dairelerinin görevleri" başlıklı 27. maddesinde, "Dava dairelerinden Üçüncü, Dördüncü, Yedinci ve Dokuzuncu daireler vergi dava dairesi; diğer dava daireleri ise idari dava dairesi olarak görev yapar.
İdari dava daireleri ile vergi dava daireleri kendi aralarında işbölümü esasına göre çalışır. Özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde dava daireleri arasındaki iş bölümü aşağıdaki esaslar uyarınca Başkanlık Kurulu tarafından belirlenir.
1. İptal davaları ve idari sözleşmelerden doğan davalar yönünden, daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde uyuşmazlığın kaynaklandığı mevzuat esas alınır.
2. Tam yargı davaları yönünden işbölümü;
a) Zarara neden olan idari işlemden doğan uyuşmazlığı çözmekle görevli daireye göre,
b) Zarar idari eylemden kaynaklanmışsa hizmetin niteliğine göre,
belirlenir.
3. Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlere ilişkin davalarda vergi dava daireleri arasındaki işbölümünün belirlenmesinde uyuşmazlığın kaynaklandığı mevzuat esas alınır.
4. Temyiz incelemesi yapmakla görevli daire, aynı konuda ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülecek davalara bakmak ve olağanüstü kanun yolları incelemelerini de yapmakla görevlidir.
5. İdare mahkemeleri arasında görev ve yetkiye ilişkin uyuşmazlıklarda ve bağlantılı davalarda merci tayini, uyuşmazlığın esasını çözümlemekle görevli idari dava dairesince yapılır.
6. Vergi mahkemeleri arasında görev ve yetkiye ilişkin uyuşmazlıklarda ve bağlantılı davalarda merci tayini, uyuşmazlığın esasını çözümlemekle görevli vergi dava dairesince yapılır.
7. İşbölümünde idari ve vergi dava dairelerinden herhangi birinin görevinde olduğu belirlenmemiş davalara bakmak üzere birer idari ve vergi dava dairesi görevlendirilir.
8. İşbölümünde aynı mevzuattan kaynaklanan uyuşmazlıkların birden fazla dairede çözümlenmesi konusunda farklı esaslar belirlenebilir.
Dairelerden birinin yıl içinde gelen işleri normal çalışma ile karşılanamayacak oranda artmış ve daireler arasında iş bakımından bir dengesizlik meydana gelmiş ise takvim yılı başında ikinci fıkrada belirlenen usule göre bir kısım işler başka daireye verilebilir.
Bu madde uyarınca alınan kararlar Resmî Gazetede yayımlanır ve yayımı izleyen ay başından itibaren uygulanır." hükmü yer almaktadır.
2575 sayılı Kanun'un Ek 1. maddesinde ise, "İki dava dairesinin görevine ilişkin davalar, ilgili dava dairesinin isteği üzerine o dava dairelerinin birlikte yapacakları toplantıda karara bağlanır. Bu toplantıya daire başkanlarından kıdemlisi başkanlık eder. Toplanma ve görüşme yeter sayısı dokuzdur. Kararlar oy çokluğuyla verilir.
Bu davalar, davanın açıldığı dairenin esas ve karar numaralarını alır." hükümlerine yer verilmiştir.
Danıştay Başkanlık Kurulunun 19/07/2023 tarih ve 2023/33 sayılı kararı ile değişik 18/12/2020 tarih ve 2020/62 sayılı kararında, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları mevzuatından kaynaklanan davaların ve temyiz başvurularının Danıştay Sekizinci Dairesince, vergi davalarına bakan dava daireleri hariç diğer dava dairelerinin görevi dışında kalan uyuşmazlıklardan doğan davaların ve temyiz başvurularının ise Danıştay Onuncu Dairesince çözümleneceği kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu Yönetmelik'in 1136 sayılı Avukatlık Kanunu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a dayanılarak hazırlandığı, uyuşmazlığın Avukatlık Kanunu'nun uygulanmasından kaynaklanan kısmının Sekizinci Dairece; Ceza Muhakemesi Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un uygulanmasından kaynaklanan kısmının ise Onuncu Dairece çözümlenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar, davaya konu edilen düzenlemeler, 7249 sayılı Kanun'un 15. maddesi ile 1136 sayılı Kanun'un 77. maddesinde yapılan değişiklik ile beş binden fazla avukat bulunan illerde asgari iki bin avukatla bir baro kurulabilmesi yönünde getirilen yasal değişikliğin bir gereği olarak düzenlenmişse de, gerek davacının, düzenlemelerin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 156. maddesine aykırı olduğu iddiası, gerekse, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun uyarınca dava konusu Yönetmelik'in Türkiye Barolar Birliğinin görüşünün alınması suretiyle Adalet Bakanlığı tarafından yayımlanacağı kuralı bulunmasına rağmen, husumet itirazında bulunan Türkiye Barolar Birliğinin, dava konusu Yönetmelik'in Birliklerinin görüşü alınmaksızın tesis edildiğinin ileri sürülmesi karşısında, uyuşmazlığın Avukatlık Kanunu'nun uygulanmasından kaynaklanan kısmının Sekizinci Dairece; Ceza Muhakemesi Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un uygulanmasından kaynaklanan kısmının ise Onuncu Dairece çözümlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca uyuşmazlığın, Danıştay Sekizinci ve Onuncu Dairelerince oluşturulacak Müşterek Kurulca değerlendirilerek yeniden karara bağlanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacı ile davalı idarelerden Türkiye Barolar Birliğinin temyiz istemlerinin kabulüne;
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 08/11/2022 tarih ve E:2021/1679, K:2022/6334 sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4.Kesin olarak, 11/11/2024 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 27. maddesi gereğince, Danıştay dava daireleri arasındaki işbölümüne ilişkin olarak hazırlanan Danıştay Başkanlık Kurulunun 19/07/2023 tarih ve 2023/33 sayılı kararı ile değişik 18/12/2020 tarih ve 2020/62 sayılı kararının "Dairelerin İşbölümü" başlıklı kısmının "Sekizinci Daire" başlıklı bölümünün, (d) bendinde "Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları mevzuatından" kaynaklanan davaları ve temyiz başvurularını çözümlemenin, Danıştay Sekizinci Dairesinin görevinde olduğu kurala bağlanmıştır.
Uyuşmazlığa konu Yönetmelik'in 1. maddesi ile Ceza Muhakemesi Kanunu Gereğince Müdafi ve Vekillerin Görevlendirilmeleri İle Yapılacak Ödemelerin Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik'in 3. maddesinde yer alan "Dayanak" hükmünün değiştirilerek, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 177. maddesinin de dayanak mevzuat kapsamına dahil edildiği ve davaya konu düzenlemelerin de Avukatlık Kanunu'nun 177. maddesi dayanak alınarak tesis edildiği görülmektedir.
Buna göre uyuşmazlığın, 1136 sayılı Kanun hükümlerinin değerlendirilmesi suretiyle karara bağlanması gerektiği anlaşıldığından, davanın görümü ve çözümünün yukarıda anılan Danıştay Başkanlık Kurulu Kararı uyarınca Danıştay Sekizinci Dairesinin görevinde olduğu sonucuna ulaşıldığından, işin esasının incelenerek karar verilmesi gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.