Günümüzde; ev sahiplerinin, mevcut kiracılarını taşınmazından tahliye etmesine yönelik hukuki yollardan birisi örnek 14 icra takibidir. Ev sahibi tarafından örnek 14 tahliye taahhüdüne dayalı icra takibi yapılabilmesi için usulüne uygun düzenlenmiş bir tahliye taahhüdü bulunması, taahhüt tarihinden itibaren 1 ay içerisinde icra dairesine başvurulmuş olması yeterlidir. Tahliye emri kendisine tebliğ olan borçlunun 7 gün içerisinde itiraz etmesi veya 15 gün içerisinde taşınmazı tahliye etmesi gereklidir.

Elinde tahliye taahhüdü bulunmayan taşınmaz maliki, borçlunun kira borcunun bulunması halinde bu kez örnek 13 icra takibi yoluna başvurabilir. Asıl olarak kira alacağından kaynaklanan örnek 13 ödeme emrine karşı borçlu; 7 gün içerisinde icra dairesine itiraz edebilir veya 30 günlük ödeme süresi içerisinde dosya borcunu dosyaya ödeyebilir.

Hem örnek 13 hem de örnek 14 icra takiplerinde borçlu tarafın itiraz etmesi halinde takibe devam edilebilmesi için alacaklı tarafından icra hukuk mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna başvurulur. Örnek 13 ve örnek 14 takiplerinde itirazın kaldırılmasına yönelik olarak;

İ.İ.K. m.269/b “ Borçlu itirazında kira akdini ve varsa mukavelenamede kendisine izafe olunan imzayı reddettiği takdirde alacaklı; noterlikçe re'sen tanzim veya imzası tastik edilmiş bir mukavelenameye istinat ediyorsa icra mahkemesinden itırazın kaldırılmasını ve ihtar müddeti içinde paranın ödenmemesi sebebiyle kiralananın tahliyesini istiyebilir. Borçlunun akde ve şartlarına dair mukabil iddia ve def'ilerini aynı kuvvet ve mahiyette belgelerle tevsik etmesi lazımdır. Akdi reddeden borçlu bu itiraz sebebiyle bağlıdır. İtirazın varit olmadığı tahakkuk ettikten sonra ödeme, takas veya sair bir def'ide bulunamaz. Takip yukarda yazılı belgelere istinat etmemesi sebebiyle alacaklı umumi hükümler dairesinde dava açmaya mecbur kalırsa ihtarlı ödeme emri, Borçlar Kanununun 260 ve 288 inci maddelerinde yazılı ihtar yerine geçer”  ve,

İ.İ.K. m.275İtiraz vukuunda kiralıyan icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Tahliye talebi noterlikçe res'en tanzim veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir mukaveleye müstenit olup da kiracı kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve mahiyette bir vesika gösteremezse itiraz kaldırılır. Aksi takdirde itirazın kaldırılması talebi reddolunur. İtirazın kaldırılması üzerine tahliye ve teslim icra edildikten veya kaldırılma talebi reddolunduktan sonra kiracının veya kiralıyanın umumi hükümlere göre mahkemeye müracaat hakları saklıdır.”  Hükümleri mevcuttur. İlgili hükümlere göre örnek 13 ve örnek 14 icra takiplerine itiraz eden borçlunun itirazına karşılık olarak alacaklı icra hukuk mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna başvuracaktır, davanın kazanılması halinde ilgili takiplere devam olunacaktır.

Fakat İ.İ.K.’da da açıkça hüküm altına alındığı üzere, alacaklı icra hukuk mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna başvurmak zorunda olmayıp genel mahkemelerde tahliye davası da açabilir. Alacaklı tarafından hem itirazın kaldırılması hem de itirazın iptali yoluna başvurulması yönünde herhangi bir kanuni engel yoktur. Genel mahkemelerde tahliye davası açılması yoluna başvuran alacaklının davayı kazanması halinde, ilam ile birlikte icra dosyasına başvurması ve takibe işbu haliyle devam etmesi içtihatlara göre mümkün değildir. Zira örnek 13 ve örnek 14 esas olarak ilamsız bir takiptir ve genel mahkemelerden alınan bir ilam ile ilamsız bir takibin devamı hukuken mümkün olmayacaktır.

Konu ile ilgili olarak ;

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2006/15021 Esas 2006/16723 Karar

“ Alacaklı Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak borçlunun oluşan temerrüt nedeniyle tahliyesini talep etmiş ve anılan mahkemece istem doğrultusunda tahliyeye karar verilmiştir. Alacaklı bu ilama istinaden borçlu hakkında yeniden Tire İcra Müdürlüğünün 2006/667 Esas sayılı dosyasında takibe geçmiş bulunmaktadır. Borçlunun bu takibin mükerrer olduğundan bahisle icra mahkemesine başvuruda bulunduğu ve mahkemece alınan bu ilamın 2005/1848 takip sayılı  dosyada işleme konulması gerekirken ayrı bir takip konusu yapılması doğru olmadığı görüşüyle takibin iptal edildiği anlaşılmaktadır.

2005/1848 takip sayılı dosyada takibin kesinleşmesi üzerine alacaklının İİK.nun 269/a m. uyarınca icra mahkemesine başvurup tahliye kararı alması gerekirken bu yolu tercih etmeyip sulh hukuk mahkemesine dava açarak aldığı tahliye kararına dayanarak işbu takibi başlatmıştır. 2005/1848 sayılı dosyada icra takibinin sürdürülebilmesi için İİK.nun 269/a m. uyarınca icra mahkemesinden  karar alması zorunludur. Sulh Hukuk Mahkemesinden almış olduğu tahliye kararına dayanarak bu dosyada takibi sürdürmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenlerle mahkemece şikayetin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.”

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2019/1200 Esas 2020/350 KararDavalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine, örnek no:13 tebliğ edilmek sureti ile ilamsız icra takibi yapılmış, borçluya 24.11.2017 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmesi üzerine 30.11.2017 tarihinde borca itiraz edilmiş, alacaklı tarafından İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesinin 11.12.2018 tarih, 2018/51 esas 2018/1112 karar sayılı ilamı ile itirazın iptali davası açılarak tahliye ve borca itirazın kısmen iptaline dair hüküm alınmış, karar davalı vekilinin yüzüne karşı verilmiş, 09.01.2019 tarihli talep ile tahliye işleminin yapılması istenilmiş, 11.01.2019 tarihinde tahliye işlemi için gidilmiş, 23.01.2019 tarihinde açılan dava ile 11.01.2019 tarihli tahliye işleminin iptali, anahtarın taraflarına teslimi, kapak hesabının yeniden yapılması istenilmiş, mahkemece şikayetin reddine karar verilmiştir.

Davacı tahliye işlemi yönünden istinaf talebinde bulunmuştur. İstinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; alacaklı Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak itirazın iptalini ve borçlunun temerrüdü nedeniyle  tahliyesini talep etmiş ve mahkemece istem doğrultusunda itirazın iptaline ve tahliyeye karar verilmiştir. Alacaklı bu ilamı ibraz ederek takibe devam edilmesini istemiş ve tahliye gerçekleştirilmiştir.

Alacaklı İİK.nun 269 ve devamı maddeleri uyarınca icra mahkemesine başvurup tahliye kararı alması gerekirken, bu yolu tercih etmeyip sulh hukuk mahkemesine dava açarak aldığı tahliye kararına dayanarak takibe devam edilmesini istemiştir. İstanbul 1. İcra Müdürlüğünün 2017/38247 sayılı dosyasında icra takibinin sürdürülebilmesi için İİK.nun 269/a m. uyarınca icra mahkemesinden  karar alması zorunludur. Sulh Hukuk Mahkemesinden almış olduğu tahliye kararına dayanarak bu dosyada takibi sürdürmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenlerle ve  şikayetin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile HMK'nun 353- (1) b) 2) maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında aşağıdaki hüküm kurulmuştur.”

( Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/7258 Esas 2021/2893 Karar onama kararı )

 

Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2024/2041 Esas 2024/ 2304 Karar

“ Uyuşmazlık, usul ekonomisine aykırı takip başlatıldığı iddiası ile takibin iptali talebine ilişkindir. 

Tahliye taahhüdüne dayalı taşınmazların ilamsız takibinde, borçlunun örnek 14 no'lu tahliye emrine itiraz üzerine duran takibe devam edilebilmesi için kiraya verenin İİK'nun 275/I fıkrası hükmüne göre icra mahkemesinden, kiracının itirazının kaldırılmasını istemek zorundadır. Ancak kiraya veren, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemek zorunda olmayıp, sulh hukuk mahkemesinde de tahliye davası açabilir. Sulh mahkemesinden alacağı tahliye ilamını İİK'nun 26. maddesi uyarınca ilamlı icra yolu ile ayrı bir takip yapabilir. İİK'nun 269/d ve 274/son maddelerinde aynı Kanun'un 67. maddesine gönderme olmadığından sulh hukuk mahkemesinde itirazın iptali ve tahliye davası açılamaz ve bu dava sonucunda alınacak ilamla, ilamsız tahliye takibine devam edilemez. Sulh hukuk mahkemelerinden verilen itirazın iptali ve tahliye ilamları, ilamlı icra yolu ile takibe konabilir ve borçluya İİK'nun 26. maddesine göre icra emri çıkarılmak sureti ile ilamın infazı istenebilir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2008/13801 Esas - 2008/17341 Kararı Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2020/7258 Esas - 2021/2893 Karar sayılı kararı)

Somut olayda, borçlu hakkında tahliye taahhüdüne dayalı olarak başlatılan takibe itiraz edilmesi üzerine alacaklı tarafından Sulh Hukuk Mahkemesinde itirazın iptali davası açılmış olup; itirazın iptali ilamına dayalı olarak  İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğü’nün 2022/17888 Esas  sayılı dosyasında takibe devam imkanı bulunmadığından bu durumda mükerrer takipten bahsedilmesi mümkün değildir.

Dairemizce yapılan değerlendirmeler neticesinde; HMK.nın 355.maddesine göre istinaf incelemesinin dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceği,  ancak kamu düzenine aykırılık görülmesi halinde bu hususun  resen nazara alınabileceği, dosya kapsamı, mevcut delil durumu dikkate alındığında, şikayetin reddine ilişkin kararda mahkemenin vaka ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, hükümde kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediği anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”

Şeklinde hükümler kurulmakla, borçlu itirazı neticesinde genel mahkemelerde açılan tahliye davasından alınan ilamın , ilgili icra dairesinin devamı için yeterli ve hukuken geçerli olmadığı; genel mahkemelerden alınan ilama dayalı olarak açılan yeni bir icra dosyasının mükerrer takip olmadığı açıkça bildirilmiştir.