Bir taşınırın teslimine ilişkin olarak alınan bir ilamın ifası için, ilam ile birlikte icra dairesine başvurulması halinde; icra müdürlüğü tarafından örnek 2 icra emri düzenlenir. Düzenlenen icra emrinde  icra emrinin borçlu tarafa tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde teslimine karar verilen taşınırın teslim edilmesi, bu müddet içinde teslim edilmemesi halinde icra mahkemesinden veya yargılamanın yenilenmesi yolu ile ait olduğu mahkemeden yahut Yargıtay'dan icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmesi yazılıdır.

Yukarıda izah edildiği şekilde, örnek 2 icra takibi bir taşınırın teslimine ilişkindir. Şayet taşınırın teslimine ilişkin ilamda ilam vekalet ücreti, yargılama gideri gibi alacak kalemleri var ise, bu alacak kalemleri için ayrıca bir örnek 4-5 takip talebi hazırlanmalıdır ve alacak kalemleri örnek 4-5 icra emri ile borçludan talep edilmelidir.

Bu husus İcra ve İflas Kanunu 24. MaddedeBir taşınırın teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde o şeyin teslimini emreder. İcra emrinde; alacaklı ve borçlunun ve varsa mümesillerinin adları ve soyadları ile şöhret ve yerleşim yerleri hükmü veren mahkemenin ismi ve hükmolunun şeyin neden ibaret olduğu, ilamın tarih ve numarası ve icra mahkemesinden veya istinaf veya temyiz yahut iadei muhakeme yoliyle ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılması hakkında bir karar getirilmedikçe cebri icraya devam olunacağı yazılır.”  Şeklinde hüküm altına alınmıştır.

İlamın icraya konulmasından sonra taraflar protokol yaparak ilamın icrasına ilişkin yeni bir tarz belirleyebilirler. Protokoldeki imzalar icra müdürlüğünde ikrar edilirse, İİK. 33 mahiyetindeki belge nedeni ile icranın geri bırakılması istenebilir. Bu hususta Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2008/12-587 Esas 2008/636 Karar sayılı ilamı ile “ Borçlu vekili taraflar arasında yapılan ve imzası inkar edilmeyen protokol hükümlerine göre yeni bir kira akdi yapıldığını, infazda tarafların anlaştığı ve ilam haricinde yeni bir hukuki durum meydana geldiğini ilamın infazının istenemeyeceğini iddia ederek tahliyenin infazına yönelik icra müdürlüğünün 17.10.2007 tarihli kararının iptalini talep etmiştir. Bu talep, İİK.nun 26. maddesinin birinci fıkrasının göndermesi ile uygulanması gerekli İİK. 24. maddesinde öngörülen icranın geri bırakılması niteliğindedir.” Şeklinde hüküm kurulmuştur.

Madde devamında ise “ Borçlu, bu emri hiç tutmaz veya eksik bırakır ve hükmolunan taşınır veya misli yedinde bulunursa elinden zorla alınıp alacaklıya verilir. Yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri alınır. Vermezse ayrıca icra emri tebliğine hacet kalmaksızın haciz yoliyle tahsil olunur. Taşınır malın değeri, ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur” hükmü yer almaktadır. İcra emrine göre yasal süre içerisinde yedindeki taşınırı teslim etmeyen ve icranın geri bırakılması kararı ibraz etmeyen borçlu için; yedinde bulunan taşınırı veya taşınırın mislinin bulunması halinde mislini icra yolu ile zorla teslim etmenin önünde kanunen herhangi bir engel kalmayacaktır. Taşınırın veya mislinin borçlunun yedinde olup olmadığını öğrenmek için icra takibinin kesinleşmesi akabinde, icra kanalı ile tespite gidilecektir. Taşınırın veya mislinin borçlu yedinde olmadığının tespit edilmesi halinde, takip dayanağı ilamda taşınırın değerinin belirlenip belirlenmediğine bakılacaktır. Şayet ilamda taşınır bedeli belirli ise, icra takibi bu tutar üzerinden alacak takibine dönüşecektir ve alacaklı borçlu yönünden takip bedeli ile haciz talebinde bulunabilecektir.

Bir diğer ihtimal ise, takip dayanağı ilamda teslimine karar verilen taşınırın değerinin ilamda yazılmadığı halidir. Bu durumda ise taşınırın değeri icra müdürlüğü tarafından tespit edilecektir. Taşınırın değerinin ilamda yazılı olması hali ile ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu  2017/8-1678 Esas 2021/757 Karar sayılı ilamı ile “ İİK’nın 24. maddesinin 4. fıkrasındaki “taşınır malın değeri ilamda yazılı olmadığı” düzenlemesi anlamında ilamda ziynet eşyalarına ilişkin değerlerin yazılı olduğunun kabul edilebilmesi için "taşınır malın aynen teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine" şeklinde terditli bir hüküm kurulması gerekir. Ancak takip dayanağı ilamda sadece aynen iadeye hükmedilmiş olup, bulunamadığı takdirde ne kadar lira bedelin tahsil edileceğine hükmedilmemiş, terditli bir hüküm kurulmamıştır. İlamda gösterilen değerler ise harcın hesaplanması için gösterildiğinden taşınır malın değeri ilamda yazılı sayılamaz. İlamda harcın hesaplanabilmesi için gösterilen değerlerin ziynet eşyalarının başına yazılmış olması da, mahkemenin verdiği kararı değiştirmez. 

22. İİK’nın 24. maddesinin Millet Meclisi Adalet Komisyonu gerekçesinde belirtilen “Hüküm fıkrasında sarahaten belirtilmiş olan değer”den kasıt, hüküm fıkrasında "borçlunun elinde bulunan falan taşınır malın teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine"  şeklinde terditli bir hüküm kurularak bedele de hükmedilmiş olması demektir.

23. İİK’nın 24. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesinde açıkça belirtildiği üzere  “Taşınır malın değeri, ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur.” Bu durumda icra dairesince ziynet eşyalarının değeri haczin yapıldığı tarihteki rayice göre tespit edilmelidir.” Şeklinde hüküm kurulmuştur.

 Bedel tespitinde önemli olan iki husus;

1. Taşınırın değerinin haczin yapıldığı tarihteki rayicine göre belirlenmesi

2. İcra müdürlüğünün bağlı olduğu yerde borsa veya ticaret odası var ise bu odalardan bedelin sorulması, yoksa bilirkişi marifetiyle bedelin belirlenmesidir.

İcra marifetiyle taşınırın bedelinin değerinin tespit edilmesi halinde faiz, borçlu tarafa gönderilen muhtıranın tebliğinden itibaren başlar.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/8-1678 Esas 2021/757 Karar sayılı ilamı ile “ Taşınır teslimi İİK’nın 24. maddesinde düzenlenmiştir. Taşınır tesliminden maksat, taşınır bir malın bir kişiden (borçludan, davalıdan) alınarak diğer bir kişiye (alacaklı, davacıya) verilmesine ilişkin ilamların icrasıdır (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Anakara 2013, s. 959).

17. Takip talebini (ve ilamı) alan icra dairesi, bir icra emri düzenleyerek bunu borçluya gönderir. Burada (2) örnek nolu icra emri düzenlenir. Bundan başka, alacaklı isterse, taşınır teslimi hakkındaki ilamda hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti için, borçluya ayrıca (4-5) örnek icra emri gönderilir. (2) örnek icra emrini alan borçlu, (yedi gün içinde veya daha sonra) taşınır malı icra dairesine teslim ederse, icra dairesi de bu taşınır malı alacaklıya teslim eder ve bununla icra takibi sonuçlanır (Kuru, s. 959-960).

18. İcra emrini alan borçlu, yedi gün içinde taşınır malı teslim etmez (veya noksan teslim eder) ve (Yargıtaydan, icra mahkemesinden veya yargılamanın iadesi yoluna başvurmuş ise yargılamanın iadesi davasına bakan mahkemeden verilmiş) bir icranın geri bırakılması kararı da gösteremezse, alacaklının talebi ile ilamda yazılı olan taşınır mal, icra dairesi tarafından borçludan zorla alınarak alacaklıya teslim edilir. Burada, iki ihtimal ile karşılaşılır:

(i) Taşınır mal borçlunun elinde (yedinde) ise, ilamda yazılı olan taşınır mal (veya misli), icra dairesi tarafından borçludan zorla alınıp alacaklıya teslim edilir (m. 24/3). 

(ii) Taşınır mal borçlunun elinde değil ise, ilamda yazılı olan taşınır mal (veya misli) borçlunun elinde (yedinde) bulunamazsa, bu hâlde borçlu artık aynen ifaya zorlanamaz. Taşınır mal (teslim) borcu, kanundan ötürü, para borcuna dönüşür; yani, borçlu, malın bedelini (değerini) para borcu olarak (alacaklıya) ödemek zorundadır (m. 24/4). Bu hâlde de iki ihtimal ortaya çıkabilir:

I-Teslimine hükmolunan taşınır malın değeri ilamda yazılı ise, borçlu, elinde bulunmayan taşınır malın ilamda yazılı olan bu değerini para olarak ödemek zorundadır (m. 24/4- c. l ve 2). Bu durum, alacaklının (davacının) "taşınır malın aynen teslimi, bulunamazsa bedelinin tahsili" talebiyle bir terditli dava açmış olması ve mahkemenin de (hüküm fıkrasında) "taşınır malın aynen teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine" şeklinde terditli hüküm vermiş olması hâlinde söz konusu olabilir.

Millet Meclisi Adalet Komisyonu gerekçesinde; "Bundan başka, Komisyonumuzda "ilâmda yazılı değer" tâbirinden ne anlaşılması gerektiği konusu müzakere edilmiş, bunun hüküm fıkrasında sarahaten belirtilmiş olan değer demek olduğu neticesine varılmıştır. Şu hâlde, hüküm fıkrasında "borçlunun elinde bulunan falan taşınır malın teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine" şeklinde bir sarahat yoksa, malın değeri ilâmda yazılı sayılmayacaktır. Bilhassa, davacının mahkemenin görevine ve alınacak harca esas olmak üzere dava dilekçesinde göstermiş olduğu değer ayrıca mahkemece takdir olunup hüküm fıkrasına alınmamışsa, malın değeri ilâmda yazılı sayılmayacak, bu halde (taraflar malm değerinde anlaşamazlarsa) icra memuru malın değerini takip (şimdi: haczin yapıldığı) tarihindeki rayice göre takdir edecektir" şeklinde belirtilmiştir.

II- Teslimine hükmolunan taşınır malın değeri ilamda yazılı değilse; alacaklı (davacı), dava dilekçesinde (talep sonucunda) yalnız taşınır malın teslimine karar verilmesini istemiş (bulunamazsa, bedelinin tahsili talebi ile terditli dava açmamış) ise, mahkeme, yalnız taşınır malın teslimine karar verebilir, bulunamazsa bedelinin tahsiline de (yani terditli hüküm) veremez (6100 sayılı HMK m. 26). Terditli dava açılmamış olması nedeniyle, ilamda yalnız taşınır malın teslimine karar verilmiş olması hâlinde, malın değeri mahkemenin görevi ve harç (ve vekâlet ücreti) hesaplanması için ilamda gösterilmiş olsa bile, taşınır malın değeri (İİK m. 24/4 anlamında) ilamda yazılı sayılamaz. Buna göre, teslimine hükmolunan malın değeri ilamda (hüküm fıkrasında) yazılı değilse, bakılır; eğer alacaklı ile borçlu taşınır malın değeri üzerinde anlaşırlarsa, borçlu, bu anlaşılan miktar parayı ödemek suretiyle (teslim) borcundan kurtulur. Eğer, alacaklı ile borçlu taşınır malın (ilamda yazılı olmayan) değeri üzerinde bir anlaşmaya varamazlarsa, yani bu değer ihtilaflı ise, o zaman taşınır malın değeri icra müdürü tarafından takdir olunur. İcra müdürü, taşınır malın değerini haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir eder (m. 24/5, c. 3). İcra müdürü, taşınır malın değerini takdir ederken, malın değerini borsa veya ticaret odalarından, bu kuruluşların bulunmadığı yerlerde, kendisi tarafından seçilecek bilirkişiden sorar ve alacağı cevaba göre taşınır malın değerini belirler (m. 24/5) ve bu bedeli bir muhtıra ile borçludan ister. İlgililerin (özellikle alacaklı ve borçlunun) icra müdürünün değer takdirine ve muhtıra tebliğine karşı icra mahkemesine şikâyet hakları vardır (m. 24/4) (Kuru, s. 960-962).

19. İlamda yazılı olan taşınır mal (veya misli) borçlunun elinde bulunamazsa, taşınır mal (teslim) borcu para borcuna dönüşür ve borçlu taşınır malın yukardaki esaslara göre tespit edilen değerini borçlanmış sayılır. Borçlu bu parayı icra dairesine ödemekle yükümlüdür. Borçlu bu parayı rızası ile ödemezse, ayrıca bir hükme ve icra emrine gerek kalmaksızın borçlunun bu borcu karşılamaya yetecek miktarda malı haczedilir; bu mallar satılarak bedelinden alacaklı tatmin edilir (m. 24/4). İİK’nın 24. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesinde "ayrıca icra emri tebliğine (ve dolayısıyla hükme) hacet kalmaksızın" denildiğinden, m. 24/4. hükmüne göre malın bedelini (doğrudan doğruya) talep etme hak ve yetkisi bulunan alacaklının, taşınır malın değeri için borçluya karşı alacak davası açmakta hukukî yararı yoktur (Kuru, s. 962)…

İİK’nın 24. maddesinin Millet Meclisi Adalet Komisyonu gerekçesinde belirtilen “Hüküm fıkrasında sarahaten belirtilmiş olan değer” den kasıt, hüküm fıkrasında "borçlunun elinde bulunan falan taşınır malın teslimine, bulunamazsa bedeli olan şu kadar liranın ödenmesine"  şeklinde terditli bir hüküm kurularak bedele de hükmedilmiş olması demektir.

23. İİK’nın 24. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesinde açıkça belirtildiği üzere  “Taşınır malın değeri, ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur.” Bu durumda icra dairesince ziynet eşyalarının değeri haczin yapıldığı tarihteki rayice göre tespit edilmelidir.” Şeklinde hüküm kurarak konuya açıklık getirmiştir.

Ticaret ve sanayi odasından bildirilen, bulunmayan yerlerde bilirkişi marifetiyle tespit edilen taşınır değerinin; borçlu taraf, tebliğden itibaren 7 günlük yasal süre içinde icra mahkemesine İİK. 16. maddesine göre şikâyette bulunma hakları vardır. Kıymet takdirinin kesinleşmesi akabinde menkulün değeri kesinleşir ve bu bedele göre haciz işlemlerine devam edilebilir.