TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YAĞMUR DÖNMEZ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/26124)

 

Karar Tarihi: 22/1/2025

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Ali Erdem ŞAHİN

Başvurucular

:

1. Yağmur DÖNMEZ

 

 

2. Ali Hıdır TEKİN

 

 

3. Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası

Vekili

:

Av. Candan DUMRUL KADIYORANOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, kamu görevlilerinin sendika kararına istinaden katıldıkları protesto eyleminden dolayı disiplin cezası ile cezalandırılmaları nedeniyle sendika haklarının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucular, başvuruya konu olayların yaşandığı tarihte Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünde (DSİ) mütercim veya veri hazırlama kontrol işletmeni (VHKİ) olarak görev yapmaktadır. Başvurucular ayrıca Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonuna (KESK) bağlı Enerji, Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikası (ESM) üyesidir.

3. Türkiye, 15 Temmuz 2016 gecesi silahlı bir darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmıştır. Darbe teşebbüsünün savuşturulmasının ardından ise ülke genelinde olağanüstü hâl (OHAL) ilan edilmesine karar verilmiştir. OHAL süresince yirmi dört kanun hükmünde kararname (KHK)(667-690 sayılı) çıkarılmıştır. Bu KHK'larla genel ve soyut normlar ihdas edilerek alınan tedbirlerin yanı sıra kişiler hakkında doğrudan etki doğurucu nitelikte işlemler de yapılmıştır (15 Temmuz darbe girişimine ilişkin geniş arka plan bilgisi için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017).

4. Somut olay ise terör örgütlerine veya devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna Millî Güvenlik Kurulunca karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerine yönelik kamu görevinden çıkarma tedbirini de içeren, 29/10/2016 tarihli ve 29872 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (675 sayılı KHK) etrafında şekillenmiştir. Anılan KHK kapsamında Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğünde (YEGM) görev yapan bazı sendika üyelerinin de kamu görevinden çıkarılması üzerine kurum yemekhanesinde uygulamayı protesto eden konuşmalar yapılması ve anılan kişilerin uğurlanması amacıyla bir sendika kararı alınmıştır.

5. Başvurucular, söz konusu karara istinaden YEGM yemekhanesinde öğle arasında personelin yemek yediği esnada yapılan toplantıya katılmıştır. Yaklaşık on kişinin katıldığı eylemde Sendika Başkanı M.Ş. ve görevlerine son verilen kişilerden M.E.A. ve Ö.F.K. açıklamalarda bulunmuştur. Bunun yanında katılımcıların bazılarının çeşitli sloganlar attığı ve bazılarının ise "Geri Döneceğiz" yazılı kâğıt dövizler taşıdığı kamera kayıtlarına ve tutanaklara yansımıştır.

6. Başvurucular hakkında anılan eyleme katıldıkları gerekçesiyle disiplin soruşturması başlatılmıştır. Başvurucular; ifadelerinde işten çıkarılan arkadaşlarının eşyalarını toplamak için güvenlik görevlileri nezaretinde arkadaşlarının odalarına gittiklerini, oradan da veda konuşmalarını dinlemek için YEGM yemekhanesine geçtiklerini, konuşmaların ardından grubun olaysız bir şekilde dağıldığını belirtmiştir.

7. Soruşturma neticesinde başvurucuların bir kamu kurumunda izinsiz olarak gerçekleştirilen protesto gösterisine katıldıkları ve gösteriyi gerçekleştiren grupla beraber hareket ettikleri, Yağmur Dönmez'in gösteride kullanılan dövizleri dağıtmanın yanı sıra slogan atarak, Ali Hıdır Tekin'in ise aynı gösteride döviz kaldırarak gösteriye katkı sağladıkları değerlendirilmiştir. Nihayetinde başvurucuların 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (B) bendinin (d) alt bendi olan "Hizmet dışında devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak" uyarınca kınama cezası ile cezalandırılmalarına karar verilmiştir.

8. Başvurucular, disiplin cezalarının iptali istemiyle idare mahkemelerine başvurmuştur. İlk derece mahkemeleri, başvurucular hakkında yapılan ceza soruşturmasında eylemin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı değerlendirilerek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini ve eylemin sendikal faaliyet kapsamında kaldığını belirterek dava konusu işlemlerin iptaline karar vermiştir.

9. Davalı idare, iptal kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Bölge idare mahkemeleri, başvurucuların başka bir kurumun yemekhanesinde diğer insanların ve kurumun huzurunu bozacak davranışlarda bulunduğunu, sendika kararının KHK ile görevlerine son verilen sendika üyelerine destek amacıyla alındığını, bu nedenle sendikal faaliyet niteliğinde olmadığını belirtmiştir. Nihayetinde bölge idare mahkemeleri, eylemlerin başvurucuların görev ve meslekleri ile herhangi bir şekilde ilişkisi olmadığı ve protesto gösterisinin sendikaların çekirdek faaliyet alanlarına dâhil olmadığı gerekçeleriyle ilk derece mahkemesi kararlarının kaldırılmasına ve davaların reddine kesin olarak karar vermiştir. Başvurular süresi içinde yapılmıştır.

10. Komisyon tarafından 2020/28031 numaralı başvurunun 2020/26124 numaralı başvuru ile birleştirilmesine, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Gerçek Kişi Başvurucular Yönünden

11. Başvurucular, sendika kararı üzerine katıldıkları protesto gösterisi nedeniyle disiplin cezası aldıklarını belirterek bu müdahalelerin sendika hakkını, adil yargılanma hakkını, ifade özgürlüğünü ve özel hayata saygı hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı görüşünde; somut olayda toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına bir müdahalenin bulunup bulunmadığı, bulunduğu düşünüldüğü takdirde müdahalelerin meşru bir amacı haiz olup olmadığı, şikâyete konu edilen disiplin cezalarının meşru amaç ile orantılı olup olmadığı, kararların demokratik toplum düzeninin gereklerinden olup olmadığı, bu anlamda ilgili ve yeterli gerekçeler içerip içermediği hususu değerlendirilirken ilgili ulusal ve uluslararası mevzuat hükümleri ile yargı içtihatlarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

12. Anayasa Mahkemesi, önceki kararlarında kamu görevlileri sendikalarının faaliyet alanlarına ilişkin oldukça geniş açıklamalarda bulunmuştur (Ahmet Parmaksız [GK], B. No: 2017/29263, 22/5/2019, §§ 50,62; Ayfer Altuntaş ve İkbal Ünzile Gürsoy, B. No: 2018/24874, 31/3/2022, §§ 26,36). Anılan kararlarda sendika üyelerinin çalışma koşulları, yükümlülükleri, iş güvenlikleri ve sağlık koşulları gibi konuların sendikaların çekirdek faaliyet alanlarından olduğu vurgulanmıştır. Buna göre somut olaya konu protesto gösterisinin (bkz. § 4) kamu görevinden çıkarılan sendika üyesi kamu görevlilerine destek verme amacıyla yapıldığı yani çekirdek alana ilişkin olduğu anlaşıldığından gösteriye katılan başvuruculara yapılan müdahalelerin sendika hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (çekirdek alan üzerinden yapılan benzer değerlendirmeler için bkz. Nigar Hürel ve diğerleri, B. No: 2017/16800, 22/11/2022, §§ 13,15; Hasan Taş ve diğerleri, B. No: 2020/21790, 10/7/2024, § 11)

13. Öte yandan söz konusu belirlemenin eylemin amaç yönüyle sınırlı olarak (çekirdek hak, baskı grubu ayrımı) incelenmesinin bir sonucu olduğu, kamu görevlilerinin sendikalarla kurdukları üyelik veya yöneticilik gibi bağların meseleleri otomatik olarak sendika hakkı ile ilişkilendirmeyeceği gibi bu kimselere tabi oldukları statü hukukunun getirdiği sorumluluk ve sınırlamaların dışında bağımsız, alternatif veya ikame bir kimlik kazandırmayacağı da hatırlanmalıdır. Başka bir deyişle meselenin sendikal hak bağlamında incelenmesinin kişilerin eylemlerini otomatik olarak meşrulaştırmayacağı açıktır (İdris Gürkan, B. No: 2018/24432, 7/6/2023, §§ 17-24; Hasan Taş ve diğerleri, B. No: 2020/21790, 10/7/2024, § 12).

14. Ancak uygulamada yargı mercileri, sendika kaynaklı eylemleri salt sendika hakkı kapsamında kalıp kalmadığı yönünden sınırlı olarak incelemekte ve eğer eylemler sendika hakkı kapsamında değilse davaları reddetmektedirler. Oysa yapılması gereken eğer bir fiil sendika hakkı kapsamında görülmüyorsa hangi temel hakkın kullanımı niteliğinde olduğunun tespit edilerek ilgili menfaatler arasında bir dengeleme yapılmasıdır. Eğer sendikal bir eylem ise bu durumda da sendika hakkı ile kamu hizmetinin gereği gibi- sürekli ve düzenli- yürütülmesi için başvuruculara statü hukuku çerçevesinde yüklenen ödevler arasında bir dengeleme yapılması gerekir. Zira yukarıda da zikredildiği gibi meselenin sendikal hak bağlamında incelenmesi kişilerin eylemlerini otomatik olarak meşrulaştırmamaktadır (sendika kararından kaynaklanmasına rağmen ifade özgürlüğünden incelenen kararlar için bkz. Elif Özkan, B. No: 2018/7757, 8/6/2021, §§ 18-21; Ayfer Altuntaş ve İkbal Ünzile Gürsoy, § 36); toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkından incelenen kararlar için bkz. Güven Çelik ve Kadri Dursun, B. No: 2018/5060, 8/6/2023, § 10; Kamuran Kılınç, B. No: 2018/5549, 18/10/2023, § 9; Hasan Taş ve diğerleri, B. No: 2020/21790, 10/7/2024, § 13)

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

16. Sendika hakkına yapılan müdahalenin dayanağı olan 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin birinci fıkrasının B bendinin (d) alt bendinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır. Müdahalenin devlet memurunun itibar ve güveninin sağlanmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve Anayasa'nın 51. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeninin korunması meşru amacını taşıdığı değerlendirilmiştir.

17. Sendika hakkına yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir (Tayfun Cengiz, B. No: 2013/8463, 18/9/2014, § 55; Abidin Aydın Tüfekçi, B. No: 2013/1315, 15/4/2015, § 52; Hikmet Aslan, B. No: 2014/11036, 16/6/2016, § 50). Bu itibarla müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu yönünden inceleme yapılacaktır.

18. Somut olayda başvurucular, üyesi olduğu sendikanın çağrısı üzerine bir kamu kurumunda izinsiz olarak düzenlenen protesto gösterisine katılmıştır. Başvuruculardan biri taşınan dövizleri dağıtmakla birlikte slogan atmış, diğeri ise döviz taşımıştır. İdare, anılan eylemlerin hizmet dışında devlet memuruna duyulan güven ve itibarı sarstığını değerlendirerek başvurucuları disiplin cezası ile cezalandırmıştır (bkz. §§ 5-7). Yargılama sürecinde ilk derece mahkemelerince verilen disiplin cezalarının iptaline ilişkin kararlar, istinaf kanun yolunda eylemlerin sendika hakkı kapsamında kalmadığı ve kurumun huzurunu bozduğu gerekçeleriyle kaldırılarak davalar reddedilmiştir (bkz. §§8, 9).

19. Anayasa Mahkemesi Hasan Taş ve diğerleri kararında başvuru konusu protesto gösterisine katılan başka kamu görevlilerine yapılan disiplin cezası şeklindeki müdahaleleri sendika hakkı kapsamında incelemiştir. Söz konusu kararda; öğle yemeği servisinde ve güvenlik görevlileri nezaretinde gerçekleştirilen eylemin olaysız bir şekilde sona erdiği ve idarenin kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi için gerekli tedbirleri alacak zamana sahip olduğu kabul edilmiştir. Bunun yanında eylem esnasında yemek servisinin devam etmesinin, eylemin idarenin işleyişine bir tehdit olarak algılanmadığını gösterdiği ifade edilmiştir. Son olarak başvurucuların eylemdeki rollerinin ne şekilde kamu görevlisine duyulan güven ve itibar duygusunu sarstığına veya kamu hizmetini etkilediğine dair idarece herhangi bir açıklamada bulunulmadığının altı çizilmiştir. Nihayetinde değerlendirmelerinde Anayasa Mahkemesinin kabul ettiği standartları uygulamayan idarenin ve bölge idare mahkemelerinin, başvurucuların disiplin cezası ile cezalandırılmalarının zorunlu toplumsal bir ihtiyacı karşıladığını ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya koyamadığı sonucuyla sendika hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

20. Bu itibarla somut olayın koşullarının Hasan Taş ve diğerleri kararında sözü edilen koşullarla (protesto gösterisi, disiplin cezaları, başvurucuların iddiaları, soruşturma raporu, bölge idare mahkemelerinin gerekçeleri) aynı olduğu anlaşıldığından bahse konu kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

21. Açıklanan gerekçelerle başvuruya konu demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmayan müdahaleler nedeniyle Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Tüzel Kişi Başvurucu Yönünden

22. Başvuru, münhasıran gerçek kişi başvurucuların aldığı disiplin cezalarına ilişkindir. Başvurucu tüzel kişi, başvuru formunda temel hak ve özgürlüklere ilişkin olarak herhangi bir iddia ileri sürmemiştir. Bu anlamda tüzel kişi başvurucunun ihlale konu edilen işlem nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkının doğrudan etkilendiği söylenemez. Bu nedenle başvurunun tüzel kişi başvurucu yönünden kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § § 39-47).

III. GİDERİM

23. Başvurucular ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve ayrı ayrı 50.000 TL tazminat istemlerinde bulunmuştur.

24. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). İhlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için manevi zararları karşılığında başvuruculara ayrı ayrı net 34.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gerçek kişi başvurucular yönünden sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Tüzel kişi başvurucu yönünden başvurunun kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin sendika hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesine (E.2019/2069, K.2020/377, E.2019/2400, K.2020/749)iletilmek üzere Ankara 11. İdare Mahkemesine (E.2018/1729, K.2019/915) ve Ankara 12. İdare Mahkemesine (E.2018/1843, K.2019/1483) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvuruculara net 34.000 TL manevi tazminatın AYRI AYRI ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 893,80 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.893,80 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.