TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
İSMAİL ŞEN BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2020/12395) |
|
Karar Tarihi: 2/4/2024 |
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Recai AKYEL |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
İrfan FİDAN |
|
|
Yılmaz AKÇİL |
Raportör |
: |
Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA |
Başvurucu |
: |
İsmail ŞEN |
Vekili |
: |
Av. Gizem BIDIK |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kolluk görevlilerinin şiddetine maruz kalınması ve olay yönünden etkili ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının; konuta izinsiz girilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile konut dokunulmazlığı hakkının; adli kontrol yükümlülüğünün yerine getirilmesi sırasında zorluk çıkarılması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucu, görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediği iddiasıyla 16/9/2019 tarihinde saat 02.00 sıralarında gözaltına alınmış, aynı gün tutuklanması istemiyle sevk edildiği Aliağa Sulh Ceza Hâkimliğince adli kontrol güvenlik tedbiri uygulanarak serbest bırakılmıştır.
3. Başvurucunun iddiasına göre başvuruya konu olay şu şekilde meydana gelmiştir:
i. Başvurucunun eşi A.Ş.nin beyanları doğrultusunda müşterek evlerine gelen jandarma görevlileri, otizm hastası üç yaşındaki müşterek çocuğu alma girişiminde bulunmuştur.
ii. Yakasından tutarak duvara dayamak suretiyle fiziksel şiddet uygulayan kolluk görevlilerinden kendini korumak isteyen başvurucu, yaralama kastı olmaksızın girişimde bulunmuş ancak görevli memura direnme suçunu işlediği iddiasıyla gözaltına alınmıştır.
iii. Başvurucu, nezarethaneye alınmadan önce kolluk görevlilerinin fiziksel şiddetine maruz kalmış ve hakarete uğramıştır. Nezarethanede kendisine yemek ve su verilmemiş, su ihtiyacı da tuvalet musluğundan karşılanmıştır.
iv. Başvurucunun maruz kaldığı fiziksel şiddet nedeniyle yaralanmalarını gören avukatı, aynı gün Aliağa Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) müracaat ederek şikâyetçi olmuştur.
v. Başvurucu olaydan iki gün sonra işitme kaybı şikâyetiyle gittiği hastanede kulak zarının patlaması nedeniyle operasyon geçirmiştir.
4. Aliağa İlçe Jandarma Komutanlığına (İlçe Jandarma Komutanlığı) görevlileri tarafından 16/9/2019 tarihinde düzenlenen Olay Yeri Görgü Tespit ve Araştırma Tutanağı'na göre, başvurucunun eşi A.Ş., babası F.Y. ve kardeşi Y.Y. ile birlikte İlçe Jandarma Komutanlığına gelmiştir. Başvurucunun eşi A.Ş., başvurucu tarafından aldatılması nedeniyle müşterek evden çıktığını ve kardeşinin evine gittiğini, otizm hastası müşterek çocuğun başvurucu ile kaldığını, çocuğun sağlığı ve hayatından endişe duyduğunu söyleyerek yardım istemiştir. Üç katlı müstakil ev olduğu görülen olay yerine gidildiğinde A.Ş. ile babası ve abisi, A.Ş. ile başvurucunun müşterek evlerinin bulunduğu ikinci kata çıkmıştır. Kısa bir süre sonra gelen bağrışma sesleri üzerine yukarı çıkıldığında başvurucunun Y.Y.ye kafasıyla vurmaya teşebbüs ettiği görülmüş, başvurucu duvara yaslanarak saldırı engellenmiştir. Başvurucu bu sırada jandarma astsubay O.T.nin burnuna yumruk atmış, jandarma astsubay M.Ö.nün göğsüne yumrukla vurmuştur. Takviye kuvvet çağrılmış ve kelepçelenen başvurucu devriye aracına alınmıştır. Cumhuriyet savcısının talimatı ile gözaltına alınan başvurucu gözaltı giriş raporu alındıktan sonra karakol binası girişinde kaçma girişiminde bulunmuş ve Jandarma Uzman Çavuş O.D.nin kolunu kelepçe ile çizmiş, Jandarma Uzman Çavuş U.A.nın bacağına tekme atmıştır. Direnen başvurucu, yere yatırılarak zor kullanılmak suretiyle etkisiz hâle getirilmiştir. Olayın meydana geldiği karakol bölümlerinde kamera bulunmadığından görüntü kaydı elde edilememiştir.
5. Başvurucu hakkında Çiğli Bölge Eğitim Hastanesince (Hastane) düzenlenen 16/9/2019 tarihli gözaltı giriş muayene raporunda darp cebir bulgusu saptanmadığı belirtilmiştir. Başvurucu hakkında Aliağa Devlet Hastanesince düzenlenen aynı tarihli gözaltı çıkış muayene raporunda baş boyun muayenesinde sol gözde morluk ekimoz, boyun arkasında abrazyon, sol kulakta ağrı, sırtta abrazyon, sağ el bileği iç medialde abrazyon, sağ dizde ağrı, sağ tibiada ekimoz ve abrazyon bulunduğu tespit edilmiş, kati raporun ortopedi, kulak burun boğaz ve göz hastalıkları uzmanı tarafından verilmesinin uygun olduğu belirtilmiştir.
6. Hastanece olay günü Jandarma personeli O.T. hakkında düzenlenen adli muayene raporunda burunda şişlik, kanama ve kızarıklık tespit edildiği, basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği; M.Ö. hakkında düzenlenen raporda sol dirsek iç tarafında 2x2 cm'lik kızarıklık ile sol omuzda 2x2 cm'lik kızarıklık tespit edildiği, basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği; O.D. hakkında düzenlenen raporda sol kolda yüzeyel çizikler ile vücudun çeşitli bölgelerinde ağrı tespit edildiği; U.A. hakkında düzenlenen raporda sağ ve sol bacakta abrazyon ile vücudun çeşitli bölgelerinde ağrı tespit edildiği belirtilmiştir.
7. Başsavcılık tarafından 17/9/2019 tarihinde İlçe Jandarma Komutanlığına yazılan yazı ile olayın şüphelileri ile görgü tanıklarının tespiti ve ifadeleri alınmak üzere hazır edilmeleri, kamera kayıtlarının gönderilmesi ve başvurucuya nezarethanede yemek ile su verilip verilmediği hususunda kamera kayıtlarının gönderilmesi, tanıkların araştırılması istenmiştir.
8. İlçe Jandarma Komutanlığının 24/9/2019 tarihli cevabi yazısı ekindeki 21/9/2019 tarihli jandarma görevlileri tarafından düzenlenen kamera kaydı izleme tutanağında özet olarak, kamera sisteminin yerel saatten 1 gün 5 saat 48 dakika geriden geldiği, başvurucunun 14/9/2019 tarihinde saat 22.03'te nezarethaneye girişinin yapılmasından sonra 15/9/2019 günü saat 02.39'da ve 05.07'de lavabodan su içtiği, saat 08.13'te başvurucuya yemek verildiği belirtilmiştir. Cevabi yazı ekindeki 23/9/2019 tarihli tutanak içeriği ise 16/9/2019 tarihinde düzenlenen tutanak ile aynıdır.
9. Başsavcılık tarafından dinlenen tanık S.Ş. ifadesinde özetle, başvurucunun kardeşi olduğunu, evde yaşanan olaydan sonra başvurucunun kolluk aracına bindirilirken sadece boynunda çizik olduğunu ifade etmiştir. Şüpheli sıfatıyla ifadelerine başvurulan jandarma görevlileri U.A. ve O.D. ile konuyla ilgili tanık sıfatıyla beyanları alınan jandarma görevlileri H.F.T., M.A.K. ve M.Ö., alkollü olan başvurucunun kaçmaya teşebbüs ederken merdivenden yuvarlandığını, yerden kaldırılan başvurucunun saldırması üzerine bekleme odasına alındığını ifade etmiştir. U.A. ve O.D. ve M.Ö., kolluk tarafından düzenlenen ifade tutanaklarında ise karakolda direnen başvurucunun yere yatırıldığına, başvurucunun iri bir şahıs olması nedeniyle kaçmasını önlemek için zor kullanıldığına ilişkin beyanda bulunmuştur.
10. Başvurucu Başsavcılık tarafından müşteki şüpheli sıfatıyla alınan ifadesinde, olay günü akşam saatlerinde arkadaşlarıyla mangal yakıp alkol aldığını, sonrasında eve gelip uyuduğunu, kapının çalması üzerine kayınpederi F.Y., kayınbiraderi Y.Y., eşi A.Ş. ve jandarma görevlilerinin aşağıda bulunduğunu gördüğünü, alkollü olduğu için geçen konuşmaları hatırlamadığını, duvara doğru götürüldüğü sırada kurtulmak için yumruk attığını, doktor raporu alındıktan sonra karakolda kömür kazanının bulunduğu katta 15-20 kişinin fiziksel şiddetine maruz kaldığını, yemek ve su verilmediğini belirtmiştir.
11. Başvurucu 18/10/2019 tarihli dilekçesiyle kulağında duyma güçlüğü bulunması nedeniyle hastaneye gittiğinde kulak zarı patlaması teşhisiyle operasyon geçirdiğini, buna ilişkin raporun ise kendisine verilmediğini belirterek kati raporun dosya kapsamına alınması talebinde bulunmuştur. Başvurucu 29/11/2019 tarihli dilekçesiyle hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak yönündeki adli kontrol tedbirini yerine getirmek için karakola gittiğinde kendisine zorluk çıkartıldığını, imza atmasını zorlaştırıcı eylemlere maruz kaldığı belirterek şikâyetçi olmuştur. Başsavcılık tarafından başvurucunun iddialarının araştırılarak kamera kayıtlarının gönderilmesi için İlçe Jandarma Komutanlığına yazılan yazıya verilen cevapta, başvurucuya adli kontrol yükümlülüğünün yerine getirilmesi sırasında zorluk çıkartılmadığı, kamera kayıtlarının muhafaza süresinin on gün olması nedeniyle temin edilemediği bildirilmiştir.
12. Başsavcılık tarafından jandarma personeli hakkında görevi kötüye kullanma suçundan yürütülen soruşturma neticesinde 29/1/2020 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Kararda özetle, kelepçeli olarak karakola getirilen başvurucunun kaçmaya çalıştığı sırada merdivenlerden düştüğü, iri yapılı olması nedeniyle orantılı güç kullanılarak başvurucuya müdahale edildiği, müdahalenin başvurucunun yere yatırılmasıyla son bulduğu, başvurucunun vücudundaki yaralanmanın kaçmak isterken merdivenden düşmesi neticesinde meydana gelen sürtünme ve sıyrıklardan ibaret olduğu, başvurucuya yemek ve su verildiğine ilişkin kamera kayıtlarının bulunduğu, başvurucunun 29/11/2019 tarihli dilekçesinde adli kontrol yükümlülüğünün yerine getirilmesi sırasında psikolojik şiddete maruz kaldığı iddiasının araştırılması için yazılan yazıya kayıtların muhafaza süresinin on gün olması nedeniyle temin edilemediğine ilişkin cevap verildiği, şüphelilerin orantısız güç kullandığına ilişkin delil bulunmadığı gerekçesi açıklanmıştır.
13. Başvurucunun karara itirazı Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hâkimliğince 20/2/2020 tarihinde reddedilmiştir.
14. Başvurucu, nihai kararı 27/2/2020 tarihinde öğrendikten sonra 23/3/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15. Başsavcılık tarafından başvurucu hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret suçlarını işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında Aliağa 2. Asliye Ceza Mahkemesince 16/2/2021 tarihinde başvurucunun görevi yaptırmamak için direnme suçundan 8 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan 442 gün karşılığı 8.840 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, her iki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Kararda başvurucunun evde bulunulduğu sırada O.T. ve M.Ö.yü yumruk atarak yaraladığı, karakolda O.D.nin kolunu kelepçeyle çizdiği ve U.A.nın bacağına tekme attığı belirtilmiştir. Başvurucunun karara yaptığı itiraz reddedilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Kötü (İnsan Haysiyetiyle Bağdaşmayan) Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
16. Başvurucu, yakalama sırasında orantısız güç kullanıldığını, gözaltında fiziksel şiddete ve hakarete maruz kaldığını, temiz su ile yiyecek verilmediğini, etkili ceza soruşturması yürütülmediğini belirterek Anayasa'nın 17. ve 36. maddeleri ile güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde özetle, yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarının dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
17. Başvurucunun iddiaları kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.
18. İspat külfetinin devlete geçtiği durumların söz konusu olmadığı hâllerde kötü muameleye uğramaları nedeniyle mağdur olduklarını ileri süren kişiler, kötü muamele yasağı kapsamına giren ağırlıkta bir muamele görmüş olabileceklerini gösteren emare ve delilleri -haklı bir gerekçeleri olmadığı sürece- zamanında yetkili makamlara sunma konusunda özenli davranmakla yükümlüdür. Olgulara dayanmayan yetersiz açıklamalar, iddiaların deliller ile desteklenmemesi hatta kimi zaman delillerin uyumsuzluğu veya kötü muamelenin yapıldığı yer, zaman ve diğer konulardaki çelişkili ifadeler gibi hususlar kötü muamelenin gerçekliğini şüpheye düşürür. Bu durumda iddianın savunabilir olduğundan, dolayısıyla bu iddialara ilişkin derhâl resmî bir soruşturma başlatılması gerekliliğinden söz edilemez. Kaldı ki iddialarını güçlü bir dayanakla birlikte yetkili merciler nezdinde dile getirmemeleri hâlinde mağdur olduğunu ileri süren kişilerin etkili bir soruşturma yürütülmesine ilişkin meşru (haklı) bir beklentiye girebileceklerinin söylenebilmesi mümkün değildir (Beyza Metin, B. No: 2014/19426, 12/12/2018, §§ 45-47).
19. Başvurucunun yakalama sırasında orantısız güç kullanıldığına ilişkin iddiası, gözaltı giriş raporunda buna ilişkin tespit bulunmaması ve başvurucu tarafından rapora itiraz edildiğine ilişkin bilgi/belge bulunmaması hususları da dikkate alınarak dosyadaki mevcut verilere göre savunulabilir nitelikte değildir. Bu bakımdan anılan iddia dayanaktan yoksundur.
20. Başvurucunun gözaltında sözlü şiddete maruz kaldığına ve temel ihtiyaçlarının karşılanmadığına ilişkin iddiası, kamera kayıtları, tutanak içerikleri ile dosyadaki mevcut verilere göre savunulabilir nitelikte değildir. Bu bakımdan anılan iddia dayanaktan yoksundur.
21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gözaltında fiziksel şiddete maruz kalınması nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
22. Güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerinin, tutumu nedeniyle kendisine karşı güç kullanılması kesin olarak gerekli olmayan bir kişiye karşı fiziksel güce başvurmaları ilke olarak Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal etmektedir. Kesin gerekli olduğu hâllerde güç, aşırıya kaçmadan kullanılmalı ve kişinin tutumuyla orantılı olmalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 81, 82).
23. Gözaltı veya tutukluluk gibi bireyin devletin kontrolü altında bulunduğu sırada bir yaralanma olayı meydana gelmiş ise bu olaya ilişkin olarak tatmin edici ve inandırıcı bir açıklama getirme yükümlülüğü yetkili makamlara aittir (S.D., B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 89, 90; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 95). Bunun sebebi bu tür olaylarda gerçekleşme koşullarına ilişkin bilgilerin çoğunlukla yetkili makamların erişiminde olmasıdır (Ferit Kurt ve diğerleri, B. No: 2018/9957, 8/6/2021, § 74).
24. Somut başvuruda, başvurucunun gözaltına alınması sonrasında alınan raporda darp cebir izi bulunmadığının belirtildiği, gözaltı çıkış raporunda ise darp ve cebire işaret eden bazı bulguların tespit edildiği anlaşılmaktadır. Gözaltı çıkış raporundaki bulgular konusunda 16/9/2019 tarihli rapor ile jandarma personelinin kolluk ifadeleri ve bu personelin Başsavcılık tarafından alınan ifadeleri arasında çelişki bulunduğu görülmektedir. Başvurucunun gözaltı çıkış raporundaki bulgular, tutanak içeriğiyle ve soruşturma kapsamında dinlenen jandarma personelinin İlçe Jandarma Komutanlığında ifade ettiği "kaçmaya teşebbüs eden başvurucuya zor kullanılması" ve Başsavcılık tarafından alınan ifadelerde geçen "düşme" olguları ile uyumlu değildir. Yürütülen soruşturma sırasında da bu husus açıklığa kavuşturulamamıştır. Dolayısıyla başvurucunun yaralanması olayıyla ilgili olarak tatmin edici ve inandırıcı açıklama getirme yükümlülüğü yerine getirilmemiştir. Anayasa Mahkemesinin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında yasaklanan muamelelerle ilgili değerlendirmeleri gözetildiğinde başvurucunun yaralanmasına neden olan muamele, insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir muamele olarak kabul edilmelidir (bahsi geçen muamelelerle ilgili ayrıntılı açıklamalar için birçok karar arasından bkz. S.D., § 84-88; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, §§ 90-94). Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
İrfan FİDAN bu görüşe katılmamıştır.
25. Anayasa’nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesindeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- bir kimsenin devlet görevlilerinin 17. maddenin üçüncü fıkrasını ihlal eden bir muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir bir iddiada bulunması hâlinde etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci, gerektiği ölçüde kamu denetimine ve mağdurun erişimine açık olmalı; mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli; soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Ayrıca yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Ali Rıza Özer ve Diğerleri, §§ 101-103; S.D., §§ 111-114; Veli Saçılık (2), B. No: 2018/24614, 18/10/2022, § 16).
26. Somut olayda, yürütülen soruşturmanın şüphelilerin konuyla ilgili açıklamalarına aşırı değer verilerek neticelendirilmesi nedeniyle soruşturmanın bağımsızlığı hususunda soru işaretleri doğmuştur. Başvurucunun kesin adli raporu aldırılmamış, başvurucuda tespit edilen bulguların düşme ile uyumlu olup olmadığı araştırılmamış, başvurucunun kulağından ameliyat olması ve bu durumun gözaltı çıkış raporundaki bulgularla bağlantısını bulunup bulunmadığının tespiti için çaba gösterilmemiştir. Bu nedenle başvuruya konu maddi olayın açıklığa kavuşturulması ve olası bir sorumluluğun tespiti yönünde gerekli özenin gösterilmediği sonucuna ulaşılmıştır.
27. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
B. Diğer İhlal İddiaları
28. Başvurucunun evine izinsiz girilmesi nedeniyle konut dokunulmazlığı hakkının ve özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın Hülya Kar ([GK], B. No: 2015/20360, 27/2/2019) kararındaki ilkeler doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması; ifade alınması sırasında yasal hakların hatırlatılmadığı ve avukat atanmadığına ilişkin iddianın Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt (B. No: 2012/403, 26/3/2013) kararındaki ilkeler doğrultusunda başvuru yollarının tüketilmemesi; adli kontrol yükümlülüğünün yerine getirilmesi sırasında zorluk çıkarılması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın Bayram Gök (B. No: 2012/946, 26/3/2013) kararındaki ilkeler doğrultusunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedenleriyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
29. Başvurucu ihlalin tespiti ve yeniden soruşturma talebinde bulunmuştur.
30. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturma mercilerince yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin benzer yöndeki kararlar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
B. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE İrfan FİDAN'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE OYBİRLİĞİYLE,
D. Diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik kriterlerinin karşılanmaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
E. Kararın bir örneğinin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Aliağa Cumhuriyet Başsavcılığına (Soruşturma No: 2019/6409) GÖNDERİLMESİNE,
F. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/4/2024 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
1. Başvurucu, yakalama sırasında orantısız güç kullanıldığını, gözaltında fiziksel şiddete ve hakarete maruz kaldığını, temiz su ile yiyecek verilmediğini, etkili ceza soruşturması yürütülmediğini belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Başsavcılık tarafından jandarma personeli hakkında görevi kötüye kullanma suçundan yürütülen soruşturma neticesinde 29/1/2020 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Kararda özetle, kelepçeli olarak karakola getirilen başvurucunun kaçmaya çalıştığı sırada merdivenlerden düştüğü, iri yapılı olması nedeniyle orantılı güç kullanılarak başvurucuya müdahale edildiği, müdahalenin başvurucunun yere yatırılmasıyla son bulduğu, başvurucunun vücudundaki yaralanmanın kaçmak isterken merdivenden düşmesi neticesinde meydana gelen sürtünme ve sıyrıklardan ibaret olduğu, başvurucuya yemek ve su verildiğine ilişkin kamera kayıtlarının bulunduğu, şüphelilerin orantısız güç kullandığına ilişkin delil bulunmadığı gerekçesi açıklanmıştır.
3. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasıyla yasaklanan muamelelerin varlığına ilişkin iddialar, uygun delillerle desteklenmelidir. Bu delillerin değerlendirilmesinde ise sözü edilen delillerin iddiayı makul şüphenin ötesinde ispat edip etmediği gözetilmelidir. Bununla birlikte yeterince ciddi, açık ve tutarlı emareler ya da aksi ispat edilemeyen birtakım karineler de iddianın ispatı için yeterli kanıt teşkil edebilir (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 83).
4. Güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerinin, tutumu nedeniyle kendisine karşı güç kullanılması kesin olarak gerekli olmayan bir kişiye karşı fiziksel güce başvurmaları, kişi üzerindeki etkisi ne olursa olsun ilke olarak Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal eder. Kesin gerekli olduğu hâllerde de güç, aşırıya kaçmadan kullanılmalı ve kişinin tutumuyla orantılı olmalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 81).
5. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Ceza soruşturmasının Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği şekilde etkili olduğunun kabul edilebilmesi için soruşturmayı yürüten kişiler olaya karışan kişilerden bağımsız olmalı, soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci gerektiği ölçüde kamu denetimine açık olmalı, mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli ve soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Cezmi Demir ve diğerleri, §§ 111, 112, 114-117; Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 101-103). Ayrıca soruşturma sonunda verilen karar, kullanılan gücün gerekliliği ve orantılılığıyla ilgili bir değerlendirme içermelidir (bazı değişiklikliklerle birlikte bkz. Cebrail Bektaş ve Yüksel Şahin, B. No: 2015/4787, 25/9/2019, § 64).
6. Somut olayda başvurucunun gözaltına alınması sonrasında alınan raporda darp cebir izi bulunmadığının belirtildiği, gözaltı çıkış raporunda ise darp ve cebire işaret eden bazı bulguların tespit edildiği anlaşılmaktadır. Başvurucunun gözaltı çıkış raporundaki bulgular, jandarma personelinin İlçe Jandarma Komutanlığında ifade ettiği "kaçmaya teşebbüs eden başvurucuya zor kullanılması" ve Başsavcılık tarafından alınan ifadelerde geçen "düşme" olguları soruşturma aşamasında tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır.
7. Başsavcılığın tespitlerinde de geçen başvurucunun kaçmaya çalıştığı sırada merdivenlerden düştüğü, iri yapılı olması nedeniyle orantılı güç kullanılarak başvurucuya müdahale edildiği, müdahalenin başvurucunun yere yatırılmasıyla son bulduğu, başvurucunun vücudundaki yaralanmanın kaçmak isterken merdivenden düşmesi neticesinde meydana gelen sürtünme ve sıyrıklardan ibaret olduğu hususlarında ayrıntılı inceleme yapılmamıştır. Öte yandan anılan olayların başvurucunun yaralanmasına sebebiyete verebileceği de açıktır. Dolayısıyla öncelikle soruşturma aşamasında olayların açıklığa kavuşturulmasının sağlanması, başvurucunun yaralanmasının ne şekilde meydana geldiğinin ortaya konulması gerekir. Başvurucunun kesin adli raporu aldırılmamış, başvurucuda tespit edilen bulguların düşme ile uyumlu olup olmadığı araştırılmamış, başvurucunun kulağından ameliyat olması ve bu durumun gözaltı çıkış raporundaki bulgularla bağlantısının bulunup bulunmadığının tespiti için çaba gösterilmemiştir. Bu nedenle öncelikle başvuruya konu maddi olayın açıklığa kavuşturulması gerekir.
8. Sonuç olarak, başvurucunun yaralanmasının doğrudan kamu görevlilerinin müdahalesi sonucu meydana gelip gelmediği ortaya konulmadığı için kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edilmediği kanaatine vardığımdan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.
Üye İrfan FİDAN |