Yargıya yönelik eleştirilere değinen Bakan Tunç, eleştiri kisvesi altında adaletin sarsılmaz temellerine yöneltilen haksız ithamların, hukuk sistemine katkı sunmak yerine gölgelemeyi amaçladığını kaydetti.

Adalet Bakanı Tunç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni'nde konuşma yaptı.

Mesleğe kabul edilen genç hakim ve savcıların, millet adına adalet dağıtma sorumluluğunu üstlenerek kutsal bir göreve ilk adımlarını attığını dile getiren Bakan Tunç, "Adalet Akademisinde aldığınız titiz ve nitelikli eğitimle, hukukun üstünlüğüne bağlı kalarak, milletimizin adalet beklentisine cevap verme yolunda hazır ve kararlısınız." dedi.

ADALET, HAKKANİYET DENGESİNDE DURAN TERAZİNİN DİLİ VE MAZLUMUN DUASINA CEVAP OLAN YEGANE IŞIKTIR

Genç hakim ve savcıların yargı teşkilatına güç katacağına yürekten inandığını belirten Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Bugün, 2 yıl süren adaylık eğitimlerini tamamlayan 27. Adli Yargı döneminden 512 hakim ve 332 Cumhuriyet savcısı, avukatlık mesleğinden geçen 13. Adli Yargı döneminden 77 hakim ve 64 Cumhuriyet savcısı ve 17. İdari yargı döneminden 90 hakim olmak üzere toplam 1075 hakim ve savcımızın kurayla atamalarını gerçekleştireceğiz." diye konuştu.

Bakan Tunç, adaletin, sadece bir kavram değil, ilahi bir emanet olduğunu, insanlığın vicdanında yeşeren hakkın hak edene teslim edilmesiyle, huzurun ve düzenin nefesi olan en yüksek ideal olduğunu vurguladı.

"Adalet, hakkaniyet dengesinde duran terazinin dili ve mazlumun duasına cevap olan yegane ışıktır." ifadelerini kullanan Bakan Tunç, şöyle devam etti:

"Adalet, karanlıkta kaybolmuş bir insanlığın mirasını aydınlatan meşaledir. Adaletsiz hayat, çileli bir yolken, adalet üzerine kurulu bir hayat ise cennet tasavvurudur. Adalet sisteminde hakkaniyetten şaşmadan verilen her adil hüküm, toplumun adalete olan inancını bir tuğla daha yükseltecektir. Bu uğurda özveriyle çalışırken her hakim ve savcı, hukuk devletinin bir gereği olarak tarafsızlığın bayrağını her daim zirvede dalgalandırmalı, bağımsızlığını hiçbir güce boyun eğdirmemelidir. Bunun da teminatı, kürsüde vakar ve ciddiyetle görev yapan hakim ve savcılarımızdır. Bugün, yargı camiamıza katılan siz genç hakim ve savcılarımızın da bağımsız ve tarafsız yargının tesisi doğrultusunda, adaletin sesi olmak ve mazlumun duasını almak için büyük bir aşkla, fedakarca çalışacağınıza yürekten inanıyoruz."

CEZA ADALETİ SİSTEMİNE İLİŞKİN DÜZENLEMELER TBMM'NİN TAKDİRİNE SUNULACAK

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 23 yıl önce Türkiye'yi 4 temel sütun üzerinde yükseltme sözü verdiklerini belirterek, bunların eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik olduğunu anımsattı.

Bu kapsamda adalet alanında sessiz devrim niteliğinde reformlar yapıldığına değinen Bakan Tunç, yargı teşkilatının modern adliye binalarıyla fiziki altyapısının güçlendirildiğini, yargının insan kaynağının da nicelik ve nitelik açısından güçlendirildiğine işaret etti.

Son iki yılda 3 bin 369 hakim ve savcının yargı teşkilatına katıldığını hatırlatan Adalet Bakanı Tunç, "Böylece 2002 yılında 9 bin 349 olan hakim-savcı sayımız, 25 bin 695'e yükselmiştir. Ayrıca 1554 hakim-savcı adayımız ve 1075 hakim savcı yardımcımız da eğitimlerine devam ediyor. 1000 hakim-savcı yardımcısının da alım süreci devam ediyor." diye konuştu.

Söz konusu dönemde, mevzuatın da çağın ihtiyaçları ve milletin beklentilerini karşılayacak şekilde yenilendiğini aktaran BakanTunç, "Her bir düzenleme, toplumsal barışı güçlendiren bir köprü, adaleti daha erişilebilir kılan bir mihenk taşı olmuştur." dedi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, güven veren, şeffaf, öngörülebilir ve erişilebilir bir adalet sistemi inşa edildiğini belirterek, şunları söyledi:

"Bu dönüşüm, yalnız bugünün değil, geleceğin hukuk anlayışını da inşa edecek köklü bir mirastır. Adaletin bu kutlu yolculuğunda kararlılıkla yürümeye devam ediyoruz. Bu kapsamda hukukun üstünlüğünü esas alan, gecikmeyen ve öngörülebilir bir adalet sistemi vizyonuyla hazırladığımız Türkiye Yüzyılı'nın ilk Yargı Reformu Strateji Belgesini, geçtiğimiz hafta milletimizle paylaşmıştık. Adalet Bakanlığı olarak, belgede yer alan 264 faaliyetimizi, yol haritamız olan eylem planlarımız doğrultusunda hayata geçirmeye başladık. Öncelikle ceza adaletinin etkinliğinin artırılmasına yönelik hedefler doğrultusunda düzenlemeleri içeren çalışmalarımızı, Gazi Meclisimizin takdirlerine sunuyoruz."

YARGI MENSUPLARININ ONURLU MÜCADELESİNE SAHİP ÇIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, hakim ve savcıların adaletin hakkıyla tecellisi için ülkenin dört bir yanında canla başla görev yaptığını belirterek, "Bu gerçeğe rağmen, ne yazık ki devam eden soruşturma ve kovuşturmalar üzerinden yargı teşkilatımızı yıpratmaya yönelik mesnetsiz ve sorumsuz iddia ve açıklamalar yapıldığına üzülerek şahit oluyoruz." ifadelerini kullandı.

Yargı kararlarının eleştirilebileceğine dikkati çeken Bakan Tunç, hukukun, aklın ve vicdanın sınavından geçerek olgunlaşacağını kaydetti.

Yapıcı eleştirilerin hukukun ruhunu besleyeceğini, yargının terazisini daha adil hale getireceğine işaret eden Adalet Bakanı Tunç, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ne var ki eleştiri kisvesi altında adaletin sarsılmaz temellerine yöneltilen haksız ithamlar, hukuk sistemine katkı sunmak yerine gölgelemeyi amaçlamaktadır. Yargı bağımsızlığını hedef alan, tarafsızlığı tartışmaya açmayı ve güven duygusunu zedelemeyi amaçlayan bu söylemler adalete değil, vesayet özlemiyle yanıp tutuşan karanlık zihinlere hizmet etmektedir. Türkiye, son yıllarda yüksek standartlı demokrasisiyle adaletin teminatı olan bağımsız ve tarafsız yargıyı güçlendirmiştir. Geçmişte darbecilerin safında duran yargı mensuplarının gölgesi altında ezilmeye çalışılan adalet teşkilatı, prangalarından kurtularak bugün milli iradenin yanında yer almaktadır. Türk yargısı, 12 Eylül'ün karanlığına da 28 Şubat'ın zorbalığına da 15 Temmuz'un ihanetine de hesap sormuştur. Bugün, yargı vesayetin emir eri değil, hukukun savunucusudur. Milletin hakkını, hukukunu koruyan bir adalet anlayışı, vesayet sevdalılarını rahatsız ediyorsa, bu adaletin doğru yerde durduğunun en büyük ispatıdır. Bu nedenle, hukukun üstünlüğüne, yargının bağımsızlığına ve yargı mensuplarının onurlu mücadelesine sahip çıktık, sahip çıkmaya devam edeceğiz."

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: TÜRK YARGISI SADECE TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VERİR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yargı bağımsızlığına vurgu yaparak, "Türk yargısı sadece ve sadece Türk milleti adına karar verir. Türk milleti adına karar verenlere ise kimse ayar veremez." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları ile İdari Yargı Hakimleri Kura Töreni'ne katıldı.

Türk yargısının, 15 Temmuz gecesi korku duvarlarını yıkıp attığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkesin özellikle de siyasi figürlerin özenli, sorumlu ve dikkatli bir dil kullanması gerektiği kanaatinde olduklarını söyledi.

ADALET HAKLIYLA HAKSIZI AYIRMAK, HAKLIYA HAKKINI TESLİM ETMEKTİR

Konuşmasına, bugünkü kura merasimiyle yeni görev yerleri belirlenecek 1075 hakim ve savcı adayını tebrik ederek başlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, göreve yeni başlayacak 1075 hakim ve savcı adayıyla adalet teşkilatındaki hakim ve cumhuriyet savcılarının toplam mevcudunun 25 bin 695'e çıktığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, böylece ülkenin dört bir yanında adalet hizmetlerinin hızlı, etkin ve sürdürülebilir şekilde ifası yolunda güçlü bir adım daha atıldığını söyledi.

Adaletin haklıyla haksızı ayırmak, haklıya hakkını teslim etmek, ölçü ve nizama kayıtsız, şartsız riayet etmek anlamına geldiğini ifade eden Erdoğan, "Bizim hem milli hem de manevi bünyemizde ölçü ve adalet tıpkı vücuttaki kanı deveran ettiren kalp gibi hayati rol üstlenir. İnanç ve kültür değerlerimizde dünyanın adalet ve ölçü ile kaim olduğunu bizlere telkin ediyor." dedi.

"Herhangi bir konuda hakemlik yaptığınız zaman adil olun." buyruğunun meselenin çerçevesini de net bir şekilde çizdiğini dile getiren Erdoğan, "Tarih ve kimliğimiz her bir dalını aşkla, dirayetle, hamiyetle süslediğimiz adalet çınarının üç kıta yedi iklime kök salmasıyla teşekkül etmiştir. Millet olarak yalnızca güçlü, muktedir ve müreffeh zamanlarımızda değil, en derin krizlerle, en çetin zorluklarla boğuştuğumuz günlerde bile adalet pusulasından şaşmamış bir müktesebatın sahipleriyiz. Zihin haritamızda zulüm ile adaletin bir arada bulunduğu tek bir nokta dahi yoktur." diye konuştu.

ELLERİYLE GÖZLERİNİ KAPATAN SADECE KENDİNİ KARANLIĞA MAHKUM EDER

Adaleti diğer her şeyden üstün gören, onu devletin temeline yerleştiren bir geleneğin bugünkü temsilcisi olduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birileri bu ifadelerimizi hamaset olarak algılayabilir. Birileri bunlara dudak bükerek, küçümseyerek bakabilir. Ama bu asırlar boyu süzülüp bizlere ulaşan muhteşem ve muazzam bir birikimden bahsettiğimiz gerçeğini değiştirmez. Elleriyle gözlerini kapatan sadece kendini karanlığa mahkum eder." şeklinde konuştu.

Türk milleti adına karar verecek olan genç yargı mensuplarından da meslek hayatında bu hassasiyetle çalışmalarını beklediklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hukuksuzlukları bir bıçak gibi kesip atmalı, gerektiğinde şekeri, gerektiğinde ise Hint otunu vermekten bir an olsun imtina etmemelisiniz. Unutmayın, adalet kapısına varıp da hakkını alamayan, boynu bükük, gözü yaşlı, kalbi kırık ayrılan her bir vatandaşımızın vebali hem bu dünyada hem de ahirette Allah muhafaza hepimizin üzerindedir. Bir dönem tek parti faşizminin 27 Mayıs'tan itibaren darbeci zihniyetin bu vesayet odaklarının etkisinde kalan yargı eski Türkiye'nin yargısıdır. Huzuruna gelen vatandaşa tepeden bakan, adalet yerine çözümsüzlük dağıtan yargı eski Türkiye'nin yargısıdır. 28 Şubat'ta olduğu gibi darbecilere alkış tutan, belli kesimlere imtiyaz tanıyan, ideolojik kamplara ayrılmış yargı, eski Türkiye'nin yargısıdır. Bizde yarım asrı bulan millete hizmet yolculuğumuzda bu yargı anlayışıyla hem de defalarca yüzleştik. Okuduğumuz bir şiirden ötürü hapse atılmamızdan, partimizin kapatılma davasına kadar pek çok kez bu zihniyetin gadrine uğradık. Demokrasimize asla yakışmayan bu gelenek, anlayış ve alışkanlıklar artık eskide kalmıştır. Bir daha o günlere Allah'ın izniyle geri dönüş olmayacaktır. Şurası da bir başka gerçektir, bugün yargı süreçlerine müdahale etmeye çalışan malum çevreler işte bu eski Türkiye'nin hayalini kurmakta, eski Türkiye'nin kendilerine sağladığı imtiyazları korumaya çalışmaktadır. Hukukun dışında oluşturulan ayrıcalıklı alanda siyaset yapmak, gazetecilik yapmak, bu alanda istedikleri gibi at oynatmak istiyorlar."

HUKUK BAŞKA BİRŞEY KANUN BAŞKA BİRŞEY

Bazı çevrelerin en temel hukuk kaidelerini ihlal etmeyi kendilerine hak gördüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"İnsanların mahremine girmekten, kişisel haklarını gasbetmekten, malına, mülküne, onuruna el uzatmaktan çekinmiyorlar. Hukukun üstünlüğü ilkesinin kendilerini bağlamadığını düşünüyorlar. Kimi zaman konumları, kimi zaman meslekleri, kimi zaman da statüleri itibarıyla Anayasa ve yasaları çiğneyebileceklerini zannediyorlar. Ama yargının kapsama alanı dışında olmadıkları gerçeğiyle günden güne daha fazla yüzleşiyor, bunu kabul etmek zorunda kalıyorlar. 'Ben istediğimi yapar, istediğimi tehdit ederim. Kimse bana dokunamaz' hoyratlığı hakikatin sert duvarına eninde sonunda çarpacaktır."

Erdoğan, Türkiye'de kimsenin layüsel olmadığını vurgulayarak, "Kimse kendisini hukukun üstünde, erişim alanı dışında göremez. Hukuk başka bir şey, kanun başka bir şey. Biz hukuku kanunun üstünde gören bir milletiz. Olaya buradan bakacağız. Kanunu insanoğlu istediği gibi yazar, çizer, yapar. Ama hukuk o değil. Hukuk, hakkı, haklı olana teslim etmektir. Bunu yapacağız. Daha önce de farklı vesilelerle ifade ettim, nezaket kuralları içinde kalmak şartıyla yargının tasarruflarını tenkit edebilirsiniz. Verilen her kararı haklı bulmak, isabetli bulmak, kayıtsız, şartsız doğru kabul etmek zorunda da değilsiniz. İtirazlarınızı yine kanuni yollardan yapar, eleştirilerinizi yine üslubunca dile getirirsiniz." diye konuştu.

YARGIYI İTİBARSIZ HALE GETİRME, GÖREVİNİ YAPAN HUKUK İNSANLARINI TEHDİT ETME YOLUNA ASLA GİTMEDİK

Geçmişte mahkemelerin ve yüksek yargı organlarının bazı kararlarını kendilerinin de eleştirdiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Rezervlerimizi ifade ettik. Doğru bulmadığımız yönlerini kamuoyumuzla açıkça paylaştık. Hatta şahsımıza ve partimize yönelik aleni hukuksuzluklar karşısında bile mücadelemizi yine hukuk zemininde verdik. Yargıya parmak sallama, yargıyı itibarsız hale getirme, görevini yapan hukuk insanlarını tehdit etme yoluna asla gitmedik. Bugün de aynı tavrımızı muhafaza ediyoruz. Hepimiz yargının görevini layıkıyla, hakkaniyetle, uygun şekilde yerine getirebilmesi için gereken desteği vermekle mükellefiz. Yargıya intikal etmiş süreçlerin siyasi malzeme haline getirilmesi, hakim ve savcılarımızın baskı altına alınması, bilhassa ailesi ve çocukları üzerinden hedefe konulması, sorumsuzluğun daniskasıdır. Türk yargısı sadece ve sadece Türk milleti adına karar verir. Türk milleti adına karar verenlere ise kimse ayar veremez."

Türk yargısının, 15 Temmuz gecesi korku duvarlarını yıkıp attığını belirten Erdoğan, herkesin özellikle de siyasi figürlerin özenli, sorumlu ve dikkatli bir dil kullanması gerektiği kanaatinde olduklarını söyledi.

Şehit Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz başta olmak üzere adaletin tecellisi için çabalarken vefat eden tüm şehitlere, adalet teşkilatının tüm mensuplarına Allah'tan rahmet dileyen Erdoğan, Türkiye'nin dört bir yanında kimi zaman hayatlarını riske atma pahasına cansiparane görev yapan adalet teşkilatı mensuplarına da ülke ve millet adına teşekkürlerini iletti.

GÜNCEL İHTİYAÇLARI KARŞILAMAYAN MEVZUAT HÜKÜMLERİNİ GÖZDEN GEÇİRDİK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 yıllık iktidarları boyunca hukuk ve yargı sistemini insana hizmet eden işlevsel bir yapıya kavuşturmak amacıyla çok önemli reformları ve uygulamaları devreye aldıklarını, zamanın gerisinde kalan, güncel ihtiyaçları karşılamayan mevzuat hükümlerini gözden geçirdiklerini anlattı.

Pek çok temel kanunu yenilediklerini anımsatan Erdoğan, hak arama yollarını açık ve işler tutarken, sisteme yeni kurumlar kazandırdıklarını, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruyla hak ve özgürlüklerin hukuki himayesini genişlettiklerini, kamu denetçiliğiyle idarenin demokratik denetimini başlattıklarını kaydetti.

Erdoğan, ceza infaz sisteminden alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerine, özlük haklarından yargıda hedef sürelerin yeniden belirlenmesine kadar geniş kapsamlı birçok yeniliği hayata geçirdiklerini belirterek, mevcut binaların fiziki ve teknik altyapısını tamamen yenilediklerini ifade etti.

Ağır iş yükü baskısı altındaki mahkemeler teşkilatını güçlendirdiklerini dile getiren Erdoğan, istinaf yargısıyla iki dereceli yargılamadan üç dereceli yargılamaya geçtiklerini belirtti.

ADLİYE TEŞKİLATIMIZA SİRAYET EDEN FETÖ VİRÜSÜNÜ ÖNEMLİ ÖLÇÜDE TEMİZLEDİK, TEMİZLİYORUZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargı mensubu ve personel sayılarını artırdıklarına işaret ederek, "Adliye teşkilatımıza sirayet eden FETÖ virüsünü attığımız kararlı adımlarla bünyeden önemli ölçüde temizledik ve temizliyoruz. Milletimizin talepleri ve değişen şartlara göre adalet sistemimizi sürekli güncelliyor, eksiklerini gideriyor, tıkanan noktaları açıyoruz. Güven veren bir adalet sisteminin inşası için ne yapılması gerekiyorsa onu yapmanın gayretindeyiz." diye konuştu.

Geçen hafta 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni tanıttıklarını anımsatan Erdoğan, "Yeni yargı reformuyla adil ve makul sürede yargılanma hakkı başta olmak üzere, kurumsal yapının güçlendirilmesi ve süreçlerin yeniden yapılandırılması, insan kaynakları kapasitesinin güçlendirilmesi, ceza adaleti sisteminin etkinliğinin artırılması, hukuk ve idari yargılama süreçlerinin daha müyessir hale getirilmesi ve adalete erişimin kolaylaştırılması hususlarında yeni yol haritamızı belirledik." dedi.

Adalet hizmetlerinin kalitesini yükseltmeye dönük yeni tedbirleri devreye aldıklarını bildiren Erdoğan, 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin, ülke, millet ve adalet teşkilatı için hayırlara vesile olmasını diledi.

Erdoğan, her konuda olduğu gibi adalet dairesinin pürüzsüz işleyişinde de aslolanın insan olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Adalet, insan içindir, ancak ve ancak insanla kaimdir. Türk milleti adına karar verirken birikimi, tecrübesi, müktesebatı yanında, hukukçunun mihmandarlarından bir diğeri de temiz vicdandır. Vicdanları rahatlatan bir karar vermek kadar, vicdanı rahat karar vermek de hayati öneme sahiptir. Bu konuda yaşanan ihmallerin bedelini geçmişte ödemiş bir ülkeyiz. Pusula olarak aklı ve vicdanı kendilerine yetmeyenlerin adalete güveni nasıl tahrip ettiklerini 17/25 Aralık başta olmak üzere birçok kez gördük. Yargıyı ideolojik, örgütsel ve ekonomik çıkarlarına alet edenler, hem adaleti araçsallaştırırlar hem de kendi varlık nedenlerine yabancılaştırırlar. Buradaki genç hakim ve savcılarımızın, vebali son derece ağır bir görevi icra ederken bunu her zaman akıllarında tutmalarını bekliyorum. İnanıyorum ki her biriniz zorluklar karşısında yılmadan, hukukun ve vicdanın sesi dışında hiçbir sese aldırmadan vazifenizi yapacaksınız. Gelecekte vereceğiniz kararlarla, ihtilafları sizler çözeceksiniz. Davalı tarafların adalet beklentisini karşılayacağınıza, vicdanları teskin edeceğinize, her dosyanın aynı zamanda bir insan olduğunu asla unutmayacağınıza yürekten inanıyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, görev yerleri belli olacak 1075 hakim ve savcıya vazifelerinde muvaffakiyetler diledi.