T.C.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu

Ceza Genel Kurulu

2022/386 E.  ,  2024/323 K.

"İçtihat Metni"


İTİRAZ

İtirazname No : 2021/117085
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 10. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 222-970

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık ...'nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 188/3-5, 62, 52/2-4, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis ve 30.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba; sanık ...'in aynı Kanun'un 188/3-5, 192/3, 62, 52/2-4, 53, 58 ve 63. maddeleri gereğince 6 yıl 3 ay hapis ve 12.500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba; sanık ...'nin ise TCK'nın 188/3, 39, 62, 52/2-4, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 8320,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 18.05.2018 tarihli ve 5-213 sayılı, sanık ... yönünden resen istinafa tabi hükümlerin, sanıkların müdafileri tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince 12.09.2019 tarih ve 105-18 sayı ile sanıklar ... ve... yönünden; "...Bir suç işleme icrası kapsamında birden fazla kişiye uyuşturucu madde sattıkları anlaşılmasına rağmen, hakkında TCK’nın 43. maddesinin uygulanmaması, aleyhlerinde istinaf başvurusu bulunmadığından davanın yeniden görülme sebebi sayılmamıştır." eleştirisiyle istinaf başvurularının esastan reddine, sanık ... yönünden ise; "...Hakkında TCK'ın 37. maddesi anlamında, diğer sanık ile birlikte suça konu eylemi gerçekleştiren kişi sıfatında olduğu gözetilmeden, TCK'nın 39. maddesi gereğince yardım eden sıfatındaki kişi olarak nitelendirilerek eksik ceza belirlenmesi, aleyhine istinaf başvurusu bulunmadığından, davanın yeniden görülme sebebi sayılmamıştır." eleştirisiyle ve "1- Temel cezanın belirlenmesine ilişkin paragrafta yer alan '1000 GÜN' ibaresinin çıkartılarak yerine '5 GÜN' ibaresinin yazılması, 2-TCK'nın 39/1 maddesinin uygulanmasına ilişkin paragrafta yer alan '500 GÜN' ibaresinin çıkartılarak yerine '2 GÜN' ibaresinin yazılması, 3- TCK'nın 62/1 maddesinin uygulanmasına ilişkin paragrafta yer alan '416 GÜN' ibaresinin çıkartılarak yerine '1 GÜN' ibaresinin yazılması, 4- TCK'nın 52/2. maddesi uyarınca gün para cezasının adli para cezasına çevrilmesine ilişkin paragrafında yer alan '8.320' ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine '20' ibaresinin yazılmasına, 5- Sanığa hürriyeti bağlayıcı cezanın yanında verilen adli para cezasının sanığın ekonomik ve şahsi halleri, para cezasının miktarı da göz önüne alınarak sanık hakkında adli para cezasının takside bağlanmasını düzenleyen 5237 sayılı TCK.nun 52/4 maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın hüküm fıkrasından çıkarılmasına," denilmek suretiyle düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Sanık ... hakkındaki kesin nitelikteki karara karşı Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308/A maddesi uyarınca itiraz yoluna başvurması üzerine, talebi inceleyen Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince 24.09.2019 tarih ve 105-18 sayı ile; sanık hakkındaki 12.09.2019 tarihli ve 105-18 sayılı düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararının kaldırılmasına, adı geçen hakkındaki davanın duruşma açılarak yeniden görülmesi amacıyla yeni bir esasa kaydına karar verilmiş, bu karar doğrultusunda da dosya söz konusu dairenin 2019/1380 esas sırasına kaydedilmiştir.
Sanıklar ... ve... hakkındaki kararların Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı ve sanıkların müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 18.11.2020 tarih ve 1418-7847 sayı ile;

"Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- İlk derece mahkemesi Cumhuriyet savcısının istinaf isteğinin, istinaf incelemesinde gözönüne alınması gerektiğinin gözetilmemesi,

2- Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, 11/06/2017, 08/07/2017, 19/07/2017, 27/07/2017, 13/10/2017 tarihlerinde aynı suçu birden fazla işleyen sanıklar hakkında, zincirleme suç nedeniyle TCK'nın 43. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Dosyanın gönderildiği Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince, sanıklar ... ve... hakkındaki dava 2021/222 esas sırasına kaydedilmiş, anılan Dairenin 21.01.2021 tarihli ve 1380-41 sayılı kararı ile de sanık ... hakkındaki 2019/1380 esas sayılı davanın, aralarında hukuki ve fiili bağlantı olduğu gerekçesi ile 2021/222 esas sayılı dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir.

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince duruşma açılarak yapılan yargılama neticesinde 22.06.2021 tarih ve 222-970 sayı ile CMK'nın 280. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.05.2018 tarihli ve 5-213 sayılı mahkûmiyet hükümlerinin kaldırılmasına, sanık ...'un TCK’nın 188/3-5, 43, 62, 52/2-4, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 22 yıl 6 ay hapis ve 45.000,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba; sanık ...'un aynı Kanun'un 188/3-5, 43, 192/3, 62, 52/2-4, 53, 58 ve 63. maddeleri gereğince 8 yıl 4 ay hapis ve 16.660,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba; sanık ...'in ise TCK'nın 188/3, 62, 52, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis ve 80,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiştir.

Hükümlerin Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı ve sanıkların müdafileri ile sanıklar ... ve .... tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 16.02.2022 tarih ve 17463-1558 sayı ile; "Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/05/2018 tarihli, 2018/5 esas ve 2018/213 sayılı gerekçeli kararının, süre tutum dilekçesi vererek istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısına tebliği yerine, 5271 sayılı CMK’nın 275/2. maddesine aykırı olacak şekilde, başka bir Cumhuriyet savcısına UYAP sistemi üzerinden görüldü yapılmak üzere gönderildiğinin, Cumhuriyet savcısının süre tutum dilekçesi ile ilgili olarak Mahkemesince, itiraz yoluna konu olabilecek şekilde CMK'nın 276. maddesi gereğince istinaf isteminin reddi yönünde de bir karar verilmediği gibi Cumhuriyet savcısının süre tutum dilekçesi fark edilmeden ve dikkate alınmadan, sadece sanıklar ve müdafilerin istinaf başvuruları değerlendirilerek Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince, 12/09/2019 tarihli hükmün kurulduğunun, istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısının gerekçeli istinaf dilekçesini, söz konusu gerekçeli kararın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince tebliğinden hemen sonra 25/09/2019 tarihinde hazırladığının anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir." açıklamasıyla sanıklar .... ve... hakkındaki temyiz istemlerinin esastan reddine, sanık ... yönünden ise "Sanığın tekerrüre esas alınan Antalya 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.01.2016 tarih, 2014/897 esas ve 2016/38 karar sayılı ilamı uyarınca 2. kez mükerrir olduğunun gözetilmemesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 12.04.2022 tarih ve 117085 sayı ile; "İtirazımızın özü; ilk derece mahkemesi Cumhuriyet savcısının, sanıklar hakkında geçerli bir aleyhe istinaf başvurusunun bulunmaması ve bu bağlamda, Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesince sanıklar hakkında ilk derece mahkemesi hükmünden daha ağır cezaya hükmedilmemesi gerektiğine ilişkindir.

...5271 sayılı CMK'nın 273/5. maddesi 'Cumhuriyet savcısı, istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte yazılı isteminde açıkça gösterir. Bu istem ilgililere tebliğ edilir. İlgililer, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde bu husustaki cevaplarını bildirebilirler.',

Aynı Kanun'un 275/2. maddesi 'Hüküm, istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısına veya ilgililere gerekçesiyle birlikte açıklanmamışsa; hükme karşı istinaf yoluna başvurulduğunun mahkemece öğrenilmesinden itibaren gerekçe, yedi gün içinde tebliğ edilir.' şeklinde düzenlenmiştir.

5271 sayılı CMK'nın 273/5. uyarınca Cumhuriyet savcısının, istinaf yoluna başvururken, başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte göstermesinin zorunlu olduğu hususunda Yüksek Daireniz ile Cumhuriyet Başsavcılığımız arasında görüş ayrılığı bulunmamaktadır. İnceleme konusu olayda uyuşmazlık; ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının, bizzat istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısına tebliğinin gerekip gerekmediği, buna bağlı olarak ilk derece mahkemesi Cumhuriyet savcısının verdiği 26.09.2019 havale tarihli gerekçeli istinaf layihasının süresinde olup olmadığı ve sonuç olarak geçerli bir istinaf başvurusu bulunup bulunmadığına ilişkindir.

Öncelikle, CMK'nın 275/2. maddesindeki düzenleme, gerekçeli kararın mutlaka istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısının kendisine tebliğ edilmesi şeklinde değerlendirilmemelidir. Zira, Cumhuriyet savcısı, yapmış olduğu tüm işlemleri, nezdinde görev yaptığı başsavcılık adına yapmakta olup şahsı adına değil kurumu adına hareket etmektedir. CMK'nın 275/2. maddesindeki düzenlemenin, gerekçeli kararın muhakkak istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısına tebliğ edilmesi gerektiği şeklinde değerlendirilmesi, bir yandan kararı istinaf eden Cumhuriyet savcısının, şahıs olarak davanın tarafı olarak kabul edilmesi sonucunu doğuracak, öte yandan Cumhuriyet savcısının ölümü, emekli olması, hastalık nedeniyle uzun süreli raporlu olması gibi durumlarda belirsizliğe neden olacaktır.

CMK'nın 276/1. fıkrasındaki 'İstinaf istemi, kanuni sürenin geçmesinden sonra veya aleyhine istinaf yoluna başvurulamayacak bir hükme karşı yapılmışsa ya da istinaf yoluna başvuranın buna hakkı yoksa, hükmü veren mahkeme bir kararla dilekçeyi reddeder.' şeklindeki düzenlemede ise, Cumhuriyet savcısının istinaf dilekçesinde gerekçe göstermemesi hususu sayılmamış olup hükmü veren mahkemenin, Cumhuriyet savcısının istinaf dilekçesinde gerekçe göstermemesi nedeniyle istinaf istemini reddetme yetkisi bulunmamaktadır.

İnceleme konusu dosyada, Cumhuriyet savcısı .... tarafından verilen 18.05.2018 tarihli istinaf dilekçesinde, CMK'nın 273/5. maddesi uyarınca 'istinaf yoluna başvurma nedenleri gerekçeleriyle birlikte' gösterilmediği gibi 'hangi sanık/sanıklar hakkında ve lehe mi yoksa aleyhe mi istinaf yoluna başvurulduğu' hususunda da hiçbir açıklama bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince, 26.07.2018 tarihli yazıyla gerekçeli karar, hükmü istinaf eden Cumhuriyet savcısı ...'ye tebliğ edilmesi hususu da belirtilerek, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı Duruşma Savcıları Bürosuna gönderilmiş, UYAP sisteminden yapılan incelemeye göre; adli tatil nedeniyle karar 09.08.2018 tarihinde görüldü savcısı .... tarafından okunmuş ancak herhangi bir istinaf layihası verilmemiştir. Bu itibarla ilk derece Cumhuriyet savcısınca verilmiş geçerli bir istinaf dilekçesi bulunmadığı için, Cumhuriyet savcısının hangi sanık/sanıklar hakkında, lehe mi yoksa aleyhe mi istinaf yoluna gidildiği belirtilmeyen müddeti muhafaza dilekçesinin, sanıklar aleyhine yapılmış geçerli bir istinaf başvurusu olarak kabul edilmesine olanak bulunmamaktadır.

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesince yapılan istinaf incelemesi sonucu verilen 12.09.2019 tarihli istinaf başvurularının esastan reddi kararından sonra Antalya Cumhuriyet savcısı ... tarafından verilen ve sanıkların aleyhine istinaf nedenlerinin belirtildiği dilekçenin de, istinaf incelemesinin tamamlanmasından sonra verilmesi nedeniyle incelemeye konu edilmesi mümkün değildir.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunca 1412 sayılı Kanun döneminde verilen 17.05.1939 tarihli 1938/25 esas ve 1939/45 karar sayılı kararda da; Cumhuriyet savcısının, temyizinin sanığın lehinde ve aleyhinde olduğunu belirtmemesi ve layiha da vermemesi hâlinde, layiha verilmeksizin temyiz olunan karar mahkûmiyet kararı ise, Cumhuriyet savcısının temyizindeki maksat belli olmadığı için sanık aleyhine gidilemeyeceğinden temyiz tetkikatının lehte yapılmasının icap edeceği ve fakat davayı temyiz etmesindeki maksadı bildiren layîha kanuni müddet geçtikten sonra ve temyiz tetkikatı yapılmazdan evvel temyiz dairesine geldiği taktirde bu layihada gösterilen esbap nazara alınarak gösterilen bozma sebepleri sanık aleyhinde ise temyiz tetkikatının aleyhte yapılmasının gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda, Cumhuriyet savcısınca, ilk derece mahkemesi hükmüne yönelik geçerli bir istinaf başvurusu bulunmadığı için, Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.05.2018 tarihli hükmünden daha ağır cezaya hükmedilemeyeceği değerlendirildiğinde,

1- Antalya Cumhuriyet savcısının istinaf isteminin CMK'nın 273/5. maddesindeki koşulları taşımadığından reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

2- (1) numaralı bozma nedenine göre; tüm sanıklar hakkında geçerli bir aleyhe istinaf başvurusu bulunmadığı hâlde, sanıklar ... ve ... hakkında TCK'nın 43. maddesinin uygulanması, sanık ...'nin ise TCK'nın 37. maddesi uyarınca uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sorumlu tutulması suretiyle 'aleyhe değiştirme yasağına' aykırı olarak sanıklar hakkında fazla ceza tayini,

İsabetsizliklerinden, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin hükümlerinin bozulması gerektiği," görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 10. Ceza Dairesince 25.05.2022 tarih ve 6635-6795 sayı ile; "...İlk derece mahkemesi olan Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.05.2018 tarihli, 2018/5 esas ve 2018/213 sayılı kararının tefhiminden sonra, duruşma savcısının, karar tarihi olan 18.05.2018'de istinaf istemini gösterir süre tutum dilekçesini 5271 sayılı CMK'nın 273. maddesine uygun olacak şekilde verdiği açıktır. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf edildiği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin 12.09.2019 tarih, 2019/105 esas ve 2019/18 sayılı kararından da anlaşılacağı üzere, istinaf dairesi, ilk derece duruşma savcısının istinaf dilekçesini fark etmeksizin hüküm kurmuş, bu hususu ancak Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının 23.09.2019 tarihli temyiz ve itiraz dilekçeleri üzerine fark etmiştir. Bu nedenle de, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararını, istinaf süre tutum dilekçesi veren Cumhuriyet savcısına tebliğ ettiği, kararı tebliğ alan Cumhuriyet savcısının ise 25.09.2019 tarihinde gerekçeli istinaf dilekçesini verdiği anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle dosyada üzerinde durulması gereken husus, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının bizzat kararı istinaf eden Cumhuriyet savcısına tebliğinin gerekli olup olmadığı değil, 5271 sayılı CMK hükümleri kapsamında, Cumhuriyet savcısının, hükmün açıklanmasından sonra 7 gün içerisinde istinaf başvurusuna ilişkin süre tutum dilekçesi vermesinden sonra, gerekçeli istinaf dilekçesi vermesi için bir süre sınırlaması koyan, belirlenen süre içerisinde mahkemesine verilmemesi halinde, istinaf isteminin geçersiz sayılması sonucunu doğuran bir düzenlemenin bulunup bulunmadığıdır. CMK'nın 273. ve 275. maddeleri değerlendirildiğinde usulüne uygun olarak süre tutum dilekçesinin verilmesinden sonra, Cumhuriyet savcısının istinaf başvurusunun geçersiz sayılmasına neden olacak bir süre sınırlaması getirilmemiştir, bu nedenle de yasal düzenlemeler ve dosya kapsamına göre Cumhuriyet savcısının istinaf isteminin geçersiz sayılmasına olanak bulunmamaktadır." şeklindeki açıklamayla itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KAPSAMI VE KONUSU

İtirazın kapsamına göre inceleme, sanıklar hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; İlk Derece Mahkemesinin 18.05.2018 tarihli ve 5-215 sayılı hükümlerine yönelik 18.05.2018 havale tarihli süre tutum dilekçesiyle istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısının, Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin sanıkların ve inceleme dışı sanıkların müdafilerinin istinaf başvurularını dikkate alarak gerçekleştirdiği inceleme neticesinde verdiği 12.09.2019 tarihli ve 105-18 sayılı kararından sonra dava dosyasına sunduğu ve aleyhe istinaf gerekçelerini içeren 25.09.2019 tarihli istinaf dilekçesinin geçerli bir istinaf başvurusu olarak kabulünün mümkün olup olmadığının ve buna bağlı olarak aleyhe değiştirme yasağının ihlal edilip edilmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; yazılı isteminde, istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte göstermeyen ve/veya istinaf talebinin sanığın lehinde mi yoksa aleyhinde mi olduğuna ilişkin iradesini istinaf (inceleme)/karar tarihine kadar açıkça belirtmeyen Cumhuriyet savcısına, istinaf incelemesinden sonra ve fakat temyiz aşamasında dilekçesi açıklattırılmak suretiyle bu kez aleyhe istinaf dilekçesi doğrultusunda ilk hükümde öngörülen cezalardan daha fazla cezaya hükmedilmesinin CMK'nın 283/1 ve 307/5. maddelerine muhalefet oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca 15.12.2017 tarih ve 20582-2925 sayı ile; sanıklar ile inceleme dışı sanıklar.... ... ... ve .... hakkında TCK'nın 188/3-5, 53, 54, 58 ve 63. maddeleri uyarınca uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açıldığı,

Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 18.05.2018 tarih ve 213-20582 sayı ile; uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık ...'un, TCK'nın 188/3-5, 62, 52/2-4, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis ve 30.000,00 TL; sanık ...'un aynı Kanun'un 188/3-5, 192/3, 62, 52/2-4, 53, 58 ve 63. maddeleri gereğince 6 yıl 3 ay hapis ve 12.500,00 TL; sanık ...'in TCK'nın 188/3, 39, 62, 52/2-4, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 8320 TL adli para cezasıyla; inceleme dışı sanık ...'nın TCK'nın 188/3-5, 62, 52/2-4, 53 ve 63. maddeleri gereğince 12 yıl 6 ay hapis ve 25.000,00 TL; inceleme dışı sanık ...'in TCK'nın 188/3-5, 192/3, 62, 52/2-4, 53 ve 63. maddeleri gereğince 6 yıl 3 ay hapis ve 12.500,00 TL; inceleme dışı sanık Huriye'nin TCK’nın 188/3, 39, 62, 52/2-4, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 8.320,00 TL; inceleme dışı sanık ...'nin ise TCK'nın 188/3, 62, 52/2-4, 53 ve 63. maddeleri gereğince 8 yıl 4 ay hapis ve 16.660 TL adli para cezasıyla cezalandırılmalarına karar verildiği,

Cumhuriyet savcısının huzurunda sanıkların müdafileri ile sanıklar ... ve... ile inceleme dışı sanıkların yüzüne karşı, sanık ...'in ise yokluğunda tefhim edilen söz konusu hükümlere yönelik olarak Cumhuriyet savcısının; "Usul ve yasaya aykırı hususları içermesi nedeniyle, yukarıda zikredilen kararın bozulması için istinaf yoluna gidilecektir. İstinaf layihamızı hazırlamak üzere, gerekçeli kararın Başsavcılığımıza tebliği, kamu adına talep olunur." şeklindeki ifadeleri içeren 18.05.2018 düzenleme ve havale tarihli süre tutum dilekçesi ile hangi sanık/sanıklar ya da inceleme dışı sanık/sanıklar hakkında başvurulduğuna ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmaksızın ve yine lehe veya aleyhe herhangi bir gerekçe de göstermeksizin istinaf yoluna başvurduğu,

İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın; "Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan sanıklar ... ve arkadaşları hakkında mahkemizden verilen kararı istinaf talebinde bulunan Cumhuriyet savcısı ...’ye tebliğ edilmek üzere ekte sunulmuştur." açıklamalarını içeren 26.07.2018 tarihli yazı ekinde Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı Duruşma Savcıları Bürosuna gönderildiği, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi üzerinden yapılan incelemeye göre; gerekçeli kararın Cumhuriyet savcısı ... tarafından 09.08.2018 tarihinde incelenip istinaf başvurusuna ilişkin herhangi bir dilekçe verilmeksizin görüldüsünün gerçekleştirildiği, sanık ... yönünden resen istinafa tabi hükümlerin, sanıkların ve inceleme dışı sanıkların müdafileri tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyanın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine gönderildiği,

İlk Derece Mahkemesince hazırlanan 24.09.2018 tarihli dosya gönderme formunda; Cumhuriyet savcısı ...'nin 18.05.2018 tarihli, inceleme dışı sanıklar ile sanıkların müdafilerinin istinaf başvurularının belirtildiği,

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince 12.09.2019 tarih ve 105-18 sayı ile inceleme dışı sanıkların ve sanıkların müdafilerinin istinaf başvuruları dikkate alınarak dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; sanıklar ... ve... yönünden istinaf başvurularının esastan reddine, sanık ... yönünden ise TCK'nın 188. maddesinin 3. fıkrası uyarınca hükmolunan temel adli para cezasının "5 gün" ve buna bağlı olarak TCK'nın 39 ve 62. maddeleri uygulandıktan sonra belirlenen sonuç adli para cezasının "20 TL" olarak düzeltilmesi ve hüküm fıkrasından sanık hakkında tayin olunan adli para cezasının TCK'nın 52/4. maddesi uyarınca taksitlendirilmesine ilişkin kısmın çıkarılması suretiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği,

Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı tarafından 23.09.2019 tarihli iki ayrı dilekçe ile; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince, İlk Derece Mahkemesi Cumhuriyet savcısının 18.05.2018 tarihli istinaf başvurusu değerlendirilmeden inceleme yapıldığı, Cumhuriyet savcısının 18.05.2018 tarihli oturumda açıkladığı esas hakkındaki mütalaası dikkate alındığında, 18.05.2018 tarihli süre tutum dilekçesinin sanıkların aleyhine olduğunun değerlendirilmesi gerektiği ifade edilerek, sanıklar ... ve... yönünden; adı geçenler hakkında TCK'nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gerekçesiyle temyiz yoluna, sanık ... yönünden ise; sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan TCK'nın 37. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği gerekçesiyle CMK'nın 308/A maddesinde düzenlenen itiraz yoluna başvurulduğu,

Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının yaptığı itirazı inceleyen Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince 24.09.2019 tarih ve 105-18 sayı ile; sanık ... hakkındaki 12.09.2019 tarihli ve 105-18 sayılı düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararının kaldırılmasına, adı geçen hakkındaki davanın duruşma açılarak yeniden görülmesi amacıyla yeni bir esasa kaydına karar verilmiş, bu karar doğrultusunda söz konusu Dairenin 2019/1380 esas sırasına kaydedilen davanın 24.09.2019 tarihli tensip tutanağındaki ara karar uyarınca, Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.05.2018 tarihli ve 5-213 sayılı gerekçeli kararının, 18.05.2018 tarihli süre tutum dilekçesiyle istinaf talebinde bulunan Cumhuriyet Savcısı ...'ye tebliğ edilmesine karar verildiği, adı geçen Cumhuriyet savcısının da, sanıklar ... ve... ile inceleme dışı sanıklar ... ve ... hakkında TCK'nın 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması, sanık ... hakkındaki temel cezaların alt sınırdan daha fazla uzaklaşılarak belirlenmesi, sanık ... ile inceleme dışı sanık ... hakkında belirlenen temel cezaların alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi, sanık ... ile inceleme dışı sanık ...’in cezalarında TCK'nın 192. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükmü uyarınca yapılan indirimin alt sınırdan ya da alt sınıra yakın bir oran üzerinden yapılması, sanık ...’in uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan TCK'nın 37. maddesi kapsamında asli fail olarak cezalandırılması gerektiği gerekçelerini ve bu bağlamda aleyhe istinaf nedenlerini içeren 25.09.2019 tarihli dilekçesini Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine sunduğu,

Sanıklar ... ve... hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı ile sanıkların müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 18.11.2020 tarih ve 1418-7847 sayı ile; istinaf incelemesi yapılırken ilk derece mahkemesi Cumhuriyet savcısının istinaf başvurusunun da dikkate alınması ve sanıklar hakkında TCK’nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliklerinden bozulmasına karar verildiği,

Dosyanın gönderildiği Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince, sanıklar ... ve... hakkındaki dava 2021/222 esas sırasına kaydedildiği, anılan Dairenin 21.01.2021 tarihli ve 1380-41 sayılı kararı ile de sanık ... hakkındaki 2019/1380 esas sayılı davanın, aralarında hukuki ve fiili bağlantı olduğu gerekçesi ile 2021/222 esas sayılı dava ile birleştirilmesine karar verildiği, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince duruşma açılarak yapılan yargılama neticesinde 22.06.2021 tarih ve 222-970 sayı ile CMK'nın 280/2. maddesi uyarınca, Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.05.2018 tarihli ve 5-213 sayılı mahkûmiyet hükümlerinin kaldırılmasına, sanık ...'un TCK'nın 188/3-5, 43, 62, 52/2-4, 53, 58 ve 63. maddeleri uyarınca 22 yıl 6 ay hapis ve 45.000,00 TL adli para cezasıyla; sanık ...'un aynı Kanun'un 188/3-5, 43, 192/3, 62, 52/2-4, 53, 58 ve 63. maddeleri gereğince 8 yıl 4 ay hapis ve 16.660,00 TL adli para cezasıyla; sanık ...'in ise TCK'nın 188/3, 62, 52, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis ve 80 TL adli para cezasıyla cezalandırılmalarına hükmolunduğu,

Söz konusu hükümlerin Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı ve sanıkların müdafileri ile sanıklar ... ve Çetin tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 16.02.2022 tarih ve 17463-1558 sayı ile; sanıklar Çetin ve... hakkındaki temyiz istemlerinin esastan reddine, sanık ... hakkındaki hükmün ise adı geçenin tekerrüre esas alınan ilam uyarınca ikinci kez mükerrir olduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.

V. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar

Karar tarihi itibarıyla CMK'nın "Kanun yollarına başvurma hakkı" başlıklı 260. maddesi;

"(1) Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır.

(2) Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresindeki asliye ceza mahkemelerinin; bölge adliye mahkemesinde bulunan Cumhuriyet savcıları, bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı kanun yollarına başvurabilirler.

(3) Cumhuriyet savcısı, sanık lehine olarak da kanun yollarına başvurabilir.",

"İstinaf istemi ve süresi" başlıklı 273. maddesi;

"1- İstinaf istemi, hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. Tutuklu sanık hakkında 263 üncü madde hükmü saklıdır.

2- Hüküm, istinaf yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar.

3- Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, mahkemelerinin yargı çevresi içerisindeki asliye mahkemelerinin hükümlerine karşı, kararın o yer Cumhuriyet başsavcılığına geliş tarihinden itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna başvurabilirler.

4- Sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanların dilekçe veya beyanında, başvuruya ilişkin nedenlerin gösterilmemesi inceleme yapılmasına engel olmaz.

5- Cumhuriyet savcısı, istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte yazılı isteminde açıkça gösterir. Bu istem ilgililere tebliğ edilir. İlgililer, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde bu husustaki cevaplarını bildirebilirler.",

"İstinaf başvurusunun etkisi" başlıklı 275. maddesi;

"1- Süresi içinde yapılan istinaf başvurusu, hükmün kesinleşmesini engeller.

2- Hüküm, istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısına veya ilgililere gerekçesiyle birlikte açıklanmamışsa; hükme karşı istinaf yoluna başvurulduğunun mahkemece öğrenilmesinden itibaren gerekçe, yedi gün içinde tebliğ edilir.",

"İstinaf isteminin hükmü veren mahkemece reddi" başlıklı 276. maddesinin 1. fıkrası;

"İstinaf istemi, kanunî sürenin geçmesinden sonra veya aleyhine istinaf yoluna başvurulamayacak bir hükme karşı yapılmışsa ya da istinaf yoluna başvuranın buna hakkı yoksa, hükmü veren mahkeme bir kararla dilekçeyi reddeder.",

"Sanık lehine başvurma hâlinde verilecek hüküm" başlıklı 283. maddesi ise; "İstinaf yoluna yalnız sanık lehine başvurulmuşsa, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz."

Hükümlerini içermektedir.

Davasız yargılama olmaz ilkesi ve CMK'nın 276. maddesinin birinci fıkrası gereğince, istinaf incelemesi yapılabilmesi için; aleyhine istinaf yoluna başvurulabilecek bir hükme karşı, hak sahipleri tarafından, süresi içerisinde, usulüne uygun bir istinaf davasının açılması gerekir. Bu kuralın istisnasını ise, CMK'nın 272. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; "Ancak, onbeş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re’sen incelenir." düzenlemesi oluşturur.

İstinaf yoluna başvuran taraf, ilk derece mahkemesinin hükmüne hangi bakımdan itiraz ettiğini ya da bu kararın hangi nedenlerle bozulmasını istediğini dilekçesinde gösterebilir. Özellikle hukuka aykırı bulunan hususların başvuru dilekçesinde gösterilmesi, ilgili ceza dairesinin dikkatinin bu konulara çekilmesi ve istinaf istemindeki gerekçelerin değerlendirilmesi açısından önemlidir. Bununla birlikte CMK'nın 273. maddesine göre; Cumhuriyet savcısı dışında, kanun yoluna başvuru hakkı olanların istinaf başvurularında istinaf nedenlerini göstermeleri zorunlu değildir. İstinaf incelemesinde gerekçe gösterme yükümlülüğü, CMK'nın 273. maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; "Cumhuriyet savcısı, istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte yazılı isteminde açıkça gösterir..." şeklindeki düzenlemeyle Cumhuriyet savcısı için öngörülmüştür. Bu hâliyle, istinaf isteminde bulunan Cumhuriyet savcısı, başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte göstermek zorundadır.

Emredici düzenlemelere rağmen istinaf isteminde bulunan Cumhuriyet savcısı, başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte göstermez ve buna bağlı olarak da iradesinin sanık lehine mi, aleyhine mi olduğu açıkça anlaşılamaz ise, kanun yolu incelemesi yapacak olan merciin nasıl bir usul takip etmesi gerekeceği hususunun; adil/dürüst yargılama hakkı parametreleri ve aleyhe bozma yasağı ilkesinin gerekleri doğrultusunda, hakkaniyete uygun bir muktezaya bağlanması icap eder.
Yargılamanın temel sujelerinden biri olarak, kamu/cumhur adına iddia makamını temsil eden Cumhuriyet savcılarına usul kanunlarınca tanınan hakların, aynı zamanda görevleri gereğince (5235 sayılı Kanun'un 16-22. maddeleri) yapmakla yükümlü oldukları bir sorumluluk olduğunda kuşku yoktur. Yargı sistemindeki etkin konumları da nazara alındığında; karar merciine, iddia makamının zikredilen hak ve yükümlülüklerinin tarzı icrası hususunda özellikle savunmanın aleyhine sonuç doğuracak biçimde dilekçe açıklattırma gibi yasal dayanağı da olmayan bir mükellefiyet yüklenemez.

İstinaf kanun yoluna ilişkin düzenlemelerin (CMK'nın 272-285. maddeleri), mülga 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun temyize ilişkin 305-326. maddeleri ile büyük oranda benzer olduğu görülmektedir. Zikredilen usul normlarının kısaca karşılaştırılması, mes'elenin vuzuha kavuşturulması bakımından önemlidir. Zira konuyla ilgili içtihadı birleştirme kararları, CMUK'un temyize dair düzenlemelerinin yorumundan ibarettir.

Mülga CMUK'a göre; temyiz eden taraf hükmün hangi cihetine itiraz ve neden dolayı bozulmasını taleb etmekte olduğunu temyiz istidasında veya beyanında veyahut layihasında gösterir. Temyiz için istinad edilen sebeplerde muhakeme usulüne müteallik hukuki bir kaideye mi yoksa kanuni diğer hükümlere mi muhalefet etmiş olmasından dolayı itiraz olunduğu gösterilir. Birinci hâlde kanuna muhalif olan vak'alar izah olunur (CMUK'un 313. maddesi).

Temyiz dilekçesinde veya beyanında temyiz sebepleri gösterilmemişse temyiz dilekçesi için belirlenen sürenin bitmesinden yahut gerekçeli karar henüz tebliğ edilmemişse tebliğinden itibaren bir hafta içinde hükmü temyiz olunan mahkemeye bu sebepleri ihtiva eden bir layiha da verilebilir. Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesinde, temyiz sebeplerini göstermemiş ise; temyiz isteğinin sanığın lehinde veya aleyhinde olduğunu açıkça belirtmesi gerekir. Ancak layihanın verilmemesi veya istida veya beyanda temyiz sebeplerinin gösterilmemesi temyiz tetkikatı yapılmasına mani değildir (CMUK'un 314. maddesi).

Temyiz isteği kanuni sürenin geçmesinden sonra yapılmış veya temyiz edilemeyecek bir hüküm temyiz edilmişse yahut temyiz edenin buna hakkı yoksa, hükmü temyiz olunan mahkeme bir karar ile temyiz dilekçesini reddeder (CMUK'un 315. maddesi). Yargıtay, süresi içinde temyiz dilekçesinin verilmediğini veya beyanının yapılmadığını, hükmün temyiz edilemez olduğunu, temyiz edenin buna hakkı olmadığını görürse, temyiz isteğini reddeder, görmezse incelemesini yapar (CMUK'un 317. maddesi).

Mer'i CMK'ya göre de; ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, on beş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re'sen incelenir (CMK'nın 272. maddesi).

Sanık ve anılan Kanun'a göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanların dilekçe veya beyanında, başvuruya ilişkin nedenlerin gösterilmemesi inceleme yapılmasına engel olmaz (CMK'nın 273/4. maddesi).
Cumhuriyet savcısı, istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte yazılı isteminde açıkça gösterir (CMK'nın 273/5. maddesi). İstinaf istemi, kanuni sürenin geçmesinden sonra veya aleyhine istinaf yoluna başvurulamayacak bir hükme karşı yapılmışsa ya da istinaf yoluna başvuranın buna hakkı yoksa, hükmü veren mahkeme bir kararla dilekçeyi reddeder (CMK'nın 276/1. maddesi).

Bölge adliye mahkemesine başvurunun süresi içinde yapılmadığının, incelenmesi istenen kararın bölge adliye mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının, başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması hâlinde istinaf başvurusunun reddine karar verilir (CMK'nın 279/1-b maddesi).

Görüldüğü üzere gerek mülga gerekse mer'i usul kanunlarına göre, (ilk derece mahkemelerince verilen hükümlere karşı başvurulacak kanun yolu bakımından) temyiz veya istinaf istidasında, beyanında ya da layihasında temyiz veya istinaf sebeplerinin gösterilmemesi temyizin ya da istinafın reddi sebebi olarak düzenlenmemiştir. Bu husus Cumhuriyet savcısı dâhil olmak üzere, temyiz veya istinaf hakkı olan herkes için geçerlidir. Dahası Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesinde, temyiz sebeplerini göstermemesi durumunda en azından temyiz isteğinin sanığın lehinde mi yoksa aleyhinde mi olduğunu açıkça belirtmesi gereğine işaret edilmesine rağmen belirtilmemesinin bir yaptırıma bağlanmadığı görülmektedir. Uygulamada bu boşluk, yasal bir dayanağı olmadığı hâlde somut olayda olduğu gibi, Cumhuriyet savcısına iradesinin lehe mi, aleyhe mi olduğunun açıklattırılması şeklinde doldurularak sürdürülegelmiştir.

Konuya ilişkin verilmiş iki ayrı içtihadı birleştirme kararı, sorunun çözümüne katkı sunar ve ışık tutar niteliktedir. Bunlardan ilki; re'sen temyiz incelemesine tabi olmakla birlikte Cumhuriyet savcısının aleyhe temyizinin bulunmadığı hâllerde hükmün sanık aleyhine bozulamayacağına dair 17.12.1930 tarihli ve 26-32 sayılı, ikincisi ise; Cumhuriyet savcısının temyiz istidasında ya da temyiz inceleme/karar tarihine kadar verilmesi mümkün temyiz layihasında, temyiz sebeplerinin ve/veya temyiz talebinin sanığın lehinde mi yoksa aleyhinde mi olduğunun belirtilmemesi hâlinde, temyiz incelemesine konu hüküm mahkûmiyete ilişkin ise Cumhuriyet savcısının temyiz iradesinin sanık lehine olduğunun kabulünde zorunluluk gören 17.05.1939 tarihli ve 24-25 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararlarıdır.

Öncelikle vurgulamak gerekir ki; ilk derece mahkemelerince verilen hükümlere karşı başvurulacak kanun yoluna ilişkin iki farklı Kanun'un usül hükümlerindeki ayniyete yakın benzerlikler itibarıyla, anılan İçtihadı Birleştirme Kararlarının CMK ile düzenlenen istinaf kanun yolu için de kıyas yoluyla tatbikine hiçbir hukuki engel yoktur.

Kaldı ki, iş bu İçtihadı Birleştirme Kararları ile varılan sonuçların benimsenmemesinin (ve Cumhuriyet savcısına dilekçesinin açıklattırılması usulünün devam ettirilmesinin), CMK'nın 283/1 ve 307/5. maddelerinde yer alan, doktrin ve uygulamada; aleyhe bozmama zorunluluğu, aleyhe düzeltme yasağı, aleyhe bozma yasağı ve lehe kanun yolu davası üzerine hükmü aleyhe değiştirmeme olarak ifade edilen kuralın, somut olayda olduğu gibi bertaraf edilerek işlevsiz kılınma riskini beslediği çok açıktır.

Zira anılan Kanun'un 283. maddesine göre, sanık lehine istinaf yoluna başvurulması hâlinde yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş cezadan daha ağır olamayacaktır. İstinaf davasını, sanık ya da onun lehine Cumhuriyet savcısı açtığı takdirde, istinaf yargılaması neticesinde sanığa verilecek cezanın daha ağır olması yasaklanmıştır. İstinaf denetiminin kapsamının ve inceleme üzerine kurulacak hükmün sınırlarının belirlenmesi bakımından Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf isteğinin sanığın lehinde mi yoksa aleyhinde mi olduğunun istinaf dilekçesinde açıkça belirtilmesi gereklidir. Bu açıklama süre tutum dilekçesinde yapılabileceği gibi sonradan ve fakat en geç inceleme/karar tarihine kadar verilecek gerekçeli dilekçesiyle de yapılabilecektir. Başvurunun lehe mi yoksa aleyhe mi olduğunun tespit edilemediği hâllerde ise talebin sanık lehine yapıldığının kabulü gerekecektir.

Şu hâle göre, Cumhuriyet savcısının istinaf dilekçesinde ya da istinaf (inceleme)/karar tarihine kadar verilmesi mümkün, gerekçeli istinaf layihasında; istinaf sebeplerini ve/veya istinaf talebinin sanığın lehinde mi yoksa aleyhinde mi olduğuna ilişkin iradesini açıkça belirtmemesi hâlinde, istinaf incelemesine konu hüküm mahkûmiyete ilişkin ise Cumhuriyet savcısının istinaf iradesinin sanık lehine olduğunun kabulü gerekir.

B. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde

İlk Derece Mahkemesinin 18.05.2018 tarihli ve 5-215 sayılı hükümlerine yönelik 18.05.2018 havale tarihli olan ve "Usul ve yasaya aykırı hususları içermesi nedeniyle, yukarıda zikredilen kararın bozulması için istinaf yoluna gidilecektir. İstinaf layihamızı hazırlamak üzere gerekçeli kararın Başsavcılığımıza tebliği, kamu adına talep olunur." şeklindeki lehe ya da aleyhe gerekçe içermeyen ve dosya kapsamı itibarıyla hangi sanık/sanıklara ya da inceleme dışı sanık/sanıklara ilişkin olduğuna dair herhangi bir açıklamaya yer verilmeyen süre tutum dilekçesiyle istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısının, Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinin aleyhe istinaf başvurusu bulunmadığını belirterek sanıkların ve inceleme dışı sanıkların müdafilerinin istinaf başvurularını dikkate alarak gerçekleştirdiği inceleme neticesinde verdiği 12.09.2019 tarihli ve 105-18 sayılı kararından sonra, aleyhe istinaf gerekçelerini içeren 25.09.2019 tarihli istinaf dilekçesine istinaden, bu kez aleyhe istinaf dilekçesi doğrultusunda ilk hükümde öngörülen cezalardan daha fazla cezaya hükmedildiğinin anlaşıldığı dosya kapsamında; istinaf incelemesine konu hüküm mahkûmiyete ilişkin olduğundan Cumhuriyet savcısının gerekçe içermeyen istinaf iradesinin sanıklar lehine olduğunun kabulü gerekir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 16.02.2022 tarihli ve 17463-1558 sayılı kararının tüm sanıklar yönünden KALDIRILMASINA,

3- Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin 22.06.2021 tarihli ve 222-970 sayılı mahkûmiyet hükümlerinin, süresi içinde yapılmış aleyhe bir istinaf başvurusu bulunmamasına karşın, sanıklar ... ve... hakkında TCK’nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanması; sanık ... hakkında ise adı geçenin uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu TCK’nın 37. maddesi kapsamında fail konumunda işlediği kabul edilmek suretiyle fazla cezaya hükmolunması ve buna bağlı olarak aleyhe değiştirme yasağına aykırı davranılması isabetsizliğinden BOZULMASINA,

4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.10.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.