Yargıtay ceza dairelerinin verdikleri kararlara dair istatistikleri incelediğimde bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissetim. Kullanacağım istatistikler, Yargıtayın kendi sitesinden alınmıştır[1].
Yargıtay ceza dairelerinin, verdikleri kararlardan yalnızca bozma ve onama kararlarını alıp yüzdeyle ifade edeceğim. Örneğin Ceza Genel Kurulu, 2024 yılında 60 onama, 100 bozma kararı vermiştir. Diğer kararları dahil etmeyeceğim. Buna göre Kurulun bu iki kararları doğrultusunda bozma oranı 100/160 yani %63’tür. Aşağıda vereceğim istatistikler bu şekilde hesaplanmıştır.
İstatistikleri paylaşamaya geçmeden önce belirtelim ki, objektif açıdan yerel mahkeme kararı doğru, Yargıtayın kararı hatalı olabilir. Ancak Yargıtay, denetim merci ve son söz sahibi olduğundan yerel mahkeme, aksi kanaatte olsa dahi, Yargıtayın nihai kararlarına uymalıdır.
Bahsettiğimiz hesaplama yönetime göre Yargıtay ceza dairelerinin son 5 yıldaki bozma oranları aşağıdaki gibidir:
- 2024: % 39
- 2023: % 44
- 2022: % 48
- 2021: % 51
- 2020: % 54
Görüleceği gibi yıllara göre bir iyileşme var. Ancak, 5 yıllık ortalama göre ceza yargılaması sonucu verilen kararların %47’si, yani neredeyse yarısı bozuluyor. Kuşkusuz ki bu, bir başarı örneği değil.
Bazı özel durumlar ise çok şaşırtıcı. Örneğin, uyuşturucu madde suçlarında görevli 10. Ceza Dairesinin verdiği bozma kararlarının oranı %80’lere varabilmiş. Yani, verilen kararların %80’i bozulmuş. 2024 yılında bu oran %73.
Bir mahkemece verilen kararın hata barındırma olasılığının %80 olduğu gerçeği karşısında, yargıçların doğru karar verdiğine veya vereceğine inanmak nasıl mümkün olur?
Bu istatistiklerden çıkan sonuç şudur: bir yargılamada sanık hakkında verilen karar, %50 olasılıkla hatalıdır. Hatta uyuşturucu madde ticareti suçundan yargılanan sanık hakkında %70-80 olasılıkla hatalı bir karar verilecektir. Herhangi bir meslek alanında böyle bir hata payı kabul edilebilir değildir.
Örneğin, bir hekimin teşhis ve tedavi sürecinde %50-80 hata payı olduğunu düşünelim. Herhalde kimse bu hekime tedavi olmak istemez. Başka bir deyişle, kimse canını bu hekime emanet etmeyi düşünmez. Ancak, ceza yargılamasında sanıklar, özgürlüklerini zorunlu olarak yargıçlara emanet etmektedir.
Bu sonuçlar, hukuka olan güveni sarsmakla beraber hemen her karara karşı yasa yollarına başvurulmasını zorunlu kılmakta ve Yargıtay’ın dünyada eşi benzeri olmayan bir şekilde binlerce dosya arasında kalmasına neden olmaktadır.
Kanımca bu soruna çözüm olarak yargıç ve savcıların mesleğe alınmasında liyakat ilkesinin öne çıkarılması, staj sürecinin çok daha verimli geçirilmesi ve meslek içi eğitimlere önem verilmesi gerekmektedir.
----------
[1] https://www.yargitay.gov.tr/kategori/84/istatistikler (Erişim Tarihi: 06.04.2025).