1. Giriş
Son yıllarda küresel ticaretin şekillendiği alanlardan biri de jeopolitik kaynaklı ekonomik gerilimlerdir. ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşları, özellikle son günlerde Donald Trump yönetiminin Çin’e yönelik yeni gümrük tarifeleri uygulamasıyla yeniden alevlenmiştir. Bu gelişmeler, yalnızca taraf ülkeleri değil, global tedarik zincirine entegre olmuş Türkiye gibi ülkeleri de etkilemektedir.
Bu makalede, tarifelerin ve ekonomik gerilimlerin Türk hukuk sistemine, özellikle Gümrük Kanunu, uluslararası ticaret hukuku, uyarlama davaları (TBK m.138) ve menşe kuralları bağlamında etkileri analiz edilecektir.
2. Küresel Ticaret Gerilimi: ABD-Çin İlişkileri
2.1 Tarihsel Arka Plan
ABD-Çin ticaret savaşı, 2018 yılında ABD'nin Çin menşeli ürünlere yüksek oranlı ek vergiler getirmesiyle başlamış, karşılıklı yaptırımlar zincirleme reaksiyonla devam etmiştir. Bu ticari müdahaleler; DTÖ kurallarını, ikili ve çok taraflı anlaşmaları, ayrıca yatırım ortamlarını sarsmıştır.
2.2 2025 Gelişmeleri
2025 Mart ayında Başkan Donald Trump, Çin menşeli ürünlere uygulanan tarifeleri %20 seviyesine çıkardığını açıklamıştır. Gerekçeler arasında Çin'in "fentanil üretimini durdurmaması" gibi diplomatik söylemler olsa da esas etkenin ekonomik korumacılık olduğu açıktır. Çin de misilleme olarak ABD ürünlerine yeni vergiler getirmiştir.
2 Nisan 2025 itibarıyla yürürlüğe giren yeni düzenleme, başta elektronik cihazlar, çipler, güneş panelleri, elektrikli araç bataryaları ve medikal ekipmanlar olmak üzere yaklaşık 200 milyar dolarlık Çin menşeli ürünü kapsayan geniş çaplı bir tarife listesini içermektedir. Bu ürün gruplarına getirilen yeni tarifeler %25 ila %50 arasında değişmektedir. Bu artışlar, özellikle Çin'den ithalat yapan Amerikan firmaları için ciddi bir maliyet baskısı yaratmakta ve dolaylı olarak küresel tedarik zincirlerine de zarar vermektedir.
Bu durum, yalnızca ikili ticaret ilişkilerini değil, Çin ve ABD ile doğrudan veya dolaylı ekonomik ilişkileri olan üçüncü ülkeleri de etkilemektedir. Türkiye, hem Çin’den ithalat hem de ABD’ye ihracat yapan firmalarıyla bu gelişmelerden doğrudan etkilenen bir ülke konumundadır. Örneğin, ABD pazarına üretim yapan ve Çin'den ara malı ithal eden bir Türk şirketi, artan maliyetler nedeniyle kâr marjını koruyamaz hale gelebilir. Aynı şekilde Çin’den gelen malların fiyatlarındaki dalgalanmalar, Türk iç piyasasında enflasyonist baskılar doğurabilir.
3. Uluslararası Hukuk Çerçevesinde Gümrük Tarifeleri
3.1 Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Kuralları
DTÖ Anlaşmaları, en çok gözetilen ülke ilkesi (MFN), ulusal muamele ilkesi ve gümrük tarifeleri üzerinden yapılan sınırlamaları düzenler. Ülkeler, anlaşmalı tarifeler dışında vergi artışına gidecekse, bunun DTÖ kurallarına uygun olarak gerekçelendirilmesi gerekir.
ABD’nin tarifeleri bu açıdan istisnai durumlar (ulusal güvenlik, kamu sağlığı) üzerinden savunulsa da DTÖ kararlarına göre birçok uygulama haksız bulunmuştur (bkz. DS543).
3.2 Türkiye’nin Konumu
Türkiye, 1995 yılından bu yana AB ile Gümrük Birliği içerisindedir. Bu durum, üçüncü ülkelere karşı AB ile paralel bir dış ticaret politikası sürdürmesini zorunlu kılar. Türkiye, DTÖ üyesi olup MFN ilkesi kapsamında hareket eder; fakat serbest ticaret anlaşmalarıyla (STA) belirli ülkelere avantaj tanımaktadır.
4. Türk Gümrük Hukuku ve Ekonomik Gerilimlerin Yansımaları
4.1 4458 Sayılı Gümrük Kanunu’nun Uygulaması
Gümrük Kanunu’na göre Türkiye’ye ithalat yapılırken ürünlerin menşe ülkesine göre tarifeler belirlenir. Çin'den gelen ürünlerde herhangi bir STA bulunmadığı için MFN tarifesi uygulanmaktadır. Ancak ABD'nin uyguladığı tarifeler, ticaretin yönünü etkileyerek Türkiye'nin ithalat-ihracat dengesine müdahale etmektedir.
4.2 Menşe Kuralları ve İhlaller
ABD'ye karşı getirilen Çin tarifelerinden kaçınmak için bazı firmaların ürünleri “menşe saptırması” yaparak Türkiye gibi ülkeler üzerinden geçici etiket değişimiyle sevk ettiği iddiaları bulunmaktadır. Bu durum, Türk Gümrük Hukuku açısından yanıltıcı beyan, gümrük kaçakçılığı, ve idari para cezası yaptırımlarını doğurur (Gümrük Kanunu m.234 vd.).
4.3 Ticaret Politikası Savunma Araçları
Türkiye, ithalatta korunma önlemleri, anti-damping vergileri ve sübvansiyonlara karşı telafi edici vergiler gibi araçlarla yerli üreticiyi koruma altına alabilir. Ekonomik gerilimlerin yoğunlaştığı dönemlerde bu önlemler daha sık başvurulan yöntemlerdendir.
5. Uyarlama Davaları: Türk Borçlar Kanunu Kapsamında Sözleşmesel Korunma
5.1 TBK m.138 ve "Aşırı İfa Güçlüğü" Kavramı
Tarife artışları, özellikle dış ticarete dayalı uzun vadeli sözleşmelerde öngörülemez maliyet artışlarına neden olabilir. Türk Borçlar Kanunu’nun 138. maddesi, "sözleşmenin kurulduğu sırada öngörülemeyen olağanüstü bir durumun ifayı aşırı derecede güçleştirmesi" durumunda sözleşmenin uyarlanmasını veya feshedilmesini talep etme hakkı tanır.
5.2 Uyarlama Davalarının Ayrıntılı İncelemesi
- Kavramsal Temel: Aşırı İfa Güçlüğü ve Uyarlama
TBK m.138 uyarınca, sözleşmenin kurulmasından sonra öngörülemeyen olağanüstü bir durumun, taraflardan biri için borcun ifasını katlanılamaz hale getirmesi, sözleşmenin hak ve nesafet ilkeleri uyarınca uyarlanmasını gündeme getirir.
- Uyarlama Davasının Şartları:
- Sözleşme yürürlükte olmalı.
- Aşırı ifa güçlüğü oluşmalı.
- Öngörülemezlik koşulu sağlanmalı.
- Borçlu kusurlu olmamalı.
- İfa hâlâ talep ediliyor olmalı.
- Uygulama Alanları:
- Ticari satım sözleşmeleri
- Eser sözleşmeleri (inşaat vb.)
- Uluslararası nakliye sözleşmeleri
- Yargı Uygulaması:
- Görevli mahkeme: Asliye Ticaret Mahkemesi
- Bilirkişi raporlarıyla maliyet analizi yapılır
- Uygun görülürse mahkeme uyarlama yapar, değilse sözleşmeyi sona erdirir
- Yargıtay Kararları:
- Yarg. 13 HD, 2018/1954: “Ekonomik kriz nedeniyle sabit bedelli sözleşmede uyarlama hakkaniyete uygundur.”
- Yarg. 15 HD, 2015/2357: “Tarife artışı öngörülemez nitelikte olup ifayı aşırı derecede güçleştirmiştir.”
- Uluslararası Hukuk Boyutu:
- UNIDROIT İlkeleri (madde 6.2.2 – hardship): Taraflar arası denge bozulursa sözleşme uyarlanabilir.
- CISG doğrudan uyarlamadan bahsetmez; ancak bazı durumlarda UNIDROIT ile birlikte yorumlanarak dolaylı destek sağlar.
6. Sonuç ve Değerlendirme
ABD-Çin arasındaki ekonomik çekişmenin etkileri Türkiye’ye yalnızca ekonomik değil, hukuksal düzlemde de yansımaktadır. Gümrük tarifeleri; dış ticaret politikalarının yeniden şekillenmesine, Türk Gümrük Hukuku'nun daha korumacı reflekslerle hareket etmesine ve özel hukukta sözleşmelerin uyarlanması taleplerinin artmasına yol açmaktadır.
Türkiye'nin gerek uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerini, gerek iç hukuktaki dengeleyici mekanizmaları dikkate alarak hem ticaretin devamlılığını sağlamak hem de iç pazarı korumak adına dinamik ve öngörülü bir hukuk politikası yürütmesi elzemdir.
Kaynakça
1. 4458 sayılı Gümrük Kanunu
2. Türk Borçlar Kanunu (TBK) m.138
3. Dünya Ticaret Örgütü (GATT 1994, DSU)
4. DTÖ Uyuşmazlık Kararları: DS543 (ABD-Çin)
5. Anadolu Ajansı, Mart-Nisan 2025 Haberleri
6. Prof. Dr. Fikret Eren, “Borçlar Hukuku Genel Hükümler”
7. Ticaret Bakanlığı İthalat Rejim Kararları