1. GİRİŞ
Kamulaştırmasız el koyma ve hukuki el koyma, idarenin mülkiyet hakkına müdahalesine yönelik iki temel kavramdır. Her iki kavram da özel mülkiyet hakkının korunması ve kamu yararı gözetilmesi açısından büyük önem taşır. Bu çalışmada, teknik terimlerin tanımları, hukuki dayanakları, tarihsel olarak günümüze kadar gelişimi ve yargılama usulleri detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
2. KAMULAŞTIRMASIZ EL KOYMA
Kamulaştırmasız el atma, idareye taşınmazı kullanma ve kamulaştırma işlemi yapmadan taşınmazı elde etme imkânı sağlamaktadır. Böyle bir kamulaştırma işlemi olmadığından, kullanılan taşınmazın devrini meşrulaştırma ve belli bir hukuki güvence sağlama imkânı sunan tek unsur, idare tarafından kullanımın yasal olmadığının tespit edildiği ve bireylere kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat ödenmesine hükmedildiği mahkeme kararıdır. Kamulaştırmasız el atma uygulaması, hukuki planda taşınmazların maliki olarak kalan başvurucuları, herhangi bir kamu yararı gerekçesi ile eylemini haklı kılmayan idareye karşı dava açmak zorunda bırakmaktadır. Böyle bir kamu yararı gerekçesinin gerçekliği ancak daha sonra mahkemeler tarafından değerlendirilmektedir. Başka bir deyişle kamulaştırmasız el atma -her ne olursa olsun- idare tarafından istenerek neden olunmuş kanuna aykırı bir durumun mazur görülmesine ve idarenin kanuna aykırı davranışından fayda sağlamasına yol açmaktadır. İdareye resmî kamulaştırma kurallarının ötesine geçme imkânı sağlayan böyle bir uygulama, kişilerin öngörülemez ve keyfî durumlarla karşılaşması tehlikesini taşımaktadır. Söz konusu uygulama, yeterli derecede hukuki güvence temin edecek ve gerektiği şekilde gerçekleştirilen bir kamulaştırmanın alternatifini oluşturacak nitelikte değildir (Celalettin Aşçıoğlu, § 57).
Etkili başvuru hakkı anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya (yeterli giderim sağlama) elverişli idari ve yargısal yollara başvurabilme imkânı sağlanması olarak tanımlanabilir (Y.T. [GK], B. No: 2016/22418, 30/5/2019, § 47; Murat Haliç, B. No: 2017/24356, 8/7/2020, § 44).
Kuşkusuz Devletin pozitif yükümlülükleri nedeniyle mülkiyet hakkı bakımından koruyucu ve düzeltici bazı önlemler alması gerekmektedir. Koruyucu önlemler mülkiyete müdahale edilmesini önleyici; düzeltici önlemler ise müdahalenin etkilerini giderici, diğer bir ifadeyle telafi edici yasal, idari ve fiilî tedbirleri kapsamaktadır. Mülkiyet hakkına müdahalenin malik üzerinde doğurduğu olumsuz sonuçların mümkünse eski hâle döndürülmesi, mümkün değilse malikin zarar ve kayıplarının telafi edilmesini sağlayan idari veya yargısal birtakım hukuki mekanizmaların oluşturulması devletin pozitif yükümlülüklerinin bir gereğidir
a) Tanımı ve Hukuki Niteliği Kamulaştırmasız el koyma, idarenin bir taşınmaza kamulaştırma işlemi yapmaksızın fiilen veya hukuken el koymasıdır. Bu durum idarenin mülkiyet hakkına hukuka aykırı şekilde müdahalesi anlamına gelir ve Anayasa'nın mülkiyet hakkını güvence altına alan hükümlerine aykırıdır.
b) Tarihsel Gelişim Kamulaştırmasız el koyma kavramı Türk hukuk sistemine ilk kez 16.05.1956 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile girmiştir. Uzun yıllar fiili el atma şartı aranmış, ancak 2010 yılında Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararıyla hukuki el koyma da bu kapsamda değerlendirilmiştir.
c) Unsurları
1. Kamulaştırma yetkisine sahip bir kamu kurumu tarafından yapılması
2. Özel mülkiyetteki taşınmazlara yönelik olması
3. Hukuka aykırı olması
4. El koymanın kalıcı olması (süreklilik unsuru)
d) Yargılama Usulü ve Görevli Mahkeme Kamulaştırmasız el koyma davaları, Medeni Kanun hükümlerine göre adli yargıda görülür. Yazılı yargılama usulüne tabi olup bu davalara adli tatilde bakılmaz. 2022 yılında yapılan yasa değişikliğiyle görevli mahkeme olarak asliye hukuk mahkemeleri belirlenmiştir.
e) Dava Türleri
1. El Atmanın Önlenmesi Davası: İdarenin taşınmaza müdahalesinin durdurulması için açılan davadır. Yargıtay kararlarına göre, müdahale devam ettiği sürece her zaman açılabilir.
2. Bedel Davası: Kamulaştırmasız el koyma nedeniyle taşınmazını kaybeden malik tarafından, taşınmazın bedelinin ödenmesi için açılır. Anayasa Mahkemesinin genel kararlarında taşınmazın bedelinin peşin ödenmesi gerektiğine hükmetmiştir.
3. Tazminat Davası: İdarenin hukuka aykırı müdahalesi nedeniyle taşınmaz malikinin uğradığı zararın karşılanması için açılır. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi kararlarında, taşınmazın değerine ek olarak ecrimisil (haksız işgal tazminatı) talep edilebileceği belirtilmiştir.
4. Ecrimisil Davası: İdarenin taşınmazı kullanması nedeniyle malik tarafından uğranılan gelir kaybını telafi etmek için açılır. Yargıtay, ecrimisil talebinde bulunabilmek için taşınmazın haksız şekilde işgal edilmiş olması gerektiğine dikkat çekmiştir.
3. HUKUKİ EL KOYMA
a) Tanımı ve Hukuki Niteliği Hukuki el koyma, idarenin fiili müdahalede bulunmaksızın, imar planları veya idari tasarruflarla taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını kısıtlamasıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2010 tarihli kararıyla, bu tür müdahaleler de kamulaştırmasız el koyma kapsamına alınmıştır.
b) Unsurları
1. Kamulaştırma yetkisine sahip bir kamu kurumu tarafından yapılması
2. Hukuka aykırı olması
3. İmar planı veya idari tasarrufla yapılması
c) Yargılama Usulü ve Görevli Mahkeme Hukuki el koyma davaları, yazılı yargılama usulüne tabidir ve adli tatilde görülmez. Görevli mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesidir.
d) Hukuki El Koymanın Özellikleri ve Uygulama Alanı
1. İmar Planlarına Dayalı Müdahale: Hukuki el koyma genellikle imar planları ve idari tasarruflarla ortaya çıkar. İdarenin, mülkiyet hakkını kısıtlayan plan veya kararları hukuki el koyma kapsamında değerlendirilir.
2. Tazminat Hakkı: Hukuki el koyma nedeniyle taşınmaz maliki, taşınmaz üzerindeki kullanım hakkının sınırlandırılması veya fiilen kaybedilmesi nedeniyle tazminat talep edebilir.
3. Sürekli ve Kalıcı Etki: Hukuki el koyma, taşınmaz üzerindeki hakların kalıcı şekilde kısıtlanmasına yol açar ve bu durum malikin mülkiyet hakkını ihlal eder.
4. KAMULAŞTIRMASIZ EL KOYMA VE HUKUKİ EL KOYMA ARASINDAKİ FARKLAR
Kriterler |
Kamulaştırmasız El Koyma |
Hukuki El Koyma |
Müdahale Biçimi |
🟢 Fiili ve doğrudan müdahale |
🔵 İdari tasarruf veya imar planı yoluyla müdahale |
Yargılama Usulü |
🟢 Yazılı yargılama usulü |
🔵 Yazılı yargılama usulü |
Görevli Mahkeme |
🟢 Asliye hukuk mahkemesi |
🔵 Asliye hukuk mahkemesi |
Dava Türleri |
🟢 El atmanın önlenmesi, bedel, tazminat, ecrimisil davaları |
🔵 İptal davası, tam yargı davası |
Hukuki Dayanak |
🟢 Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararları |
🔵 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Anayasa Mahkemesi kararları |
5. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Kamulaştırmasız el koyma ve hukuki el koyma, idarenin özel mülkiyet hakkına müdahalesini düzenleyen iki kritik kavramdır. Hukukun üstünlüğü ilkesi gereği idarenin, mülkiyet hakkına müdahalesi ancak yasal prosedürlere uygun olarak gerçekleştirilmeli ve kişilerin mülkiyet hakları tam anlamıyla korunmalıdır.
Genel anlamda bakıldığında, idarenin kamulaştırmasız veya hukuki el koyma işlemleri karşısında müvekkillerin haklarını korumak için detaylı bir inceleme ve yargı yoluna başvuru gereklidir. İlgili mevzuat, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi kararları ışığında, hukuka aykırı el koyma işlemleriyle ilgili açılacak davalarda; mülkiyetin korunması, tazminat taleplerinin etkin bir şekilde ileri sürülmesi ve el atmanın önlenmesi gibi konularda titizlikle hareket edilmelidir. Özellikle, hak kaybı yaşanmaması için zamanaşımı sürelerine dikkat edilmeli ve gerekli hukuki süreçler vakit kaybetmeden başlatılmalıdır.
KAYNAKÇA
1. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu
2. Türk Medeni Kanunu
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
4. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı
5. Anayasa Mahkemesi Kararları
6. Danıştay 6. Dairesi Kararları
7. Gökhan Taneri, "Kamulaştırmasız El Atma ve Hukuki El Koyma", 2022