TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
M. K. BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2022/44415) |
|
Karar Tarihi: 19/11/2024 |
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Recai AKYEL |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
İrfan FİDAN |
|
|
Yılmaz AKÇİL |
Raportör |
: |
Şeyda Nur ÜN |
Başvurucu |
: |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza infaz kurumunda bulunan başvurucuya kargo yoluyla gelen bir kitap ayracının verilmemesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. 1999 doğumlu olan başvurucu, başvuru tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklu olarak Kayseri 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Ceza İnfaz Kurumu) bulunmaktadır. Başvurucu 2/3/2022 tarihinde Ceza İnfaz Kurumuna bir dilekçe yazarak kargo yoluyla kendisine gelen bir kitap ayracının verilmesini talep etmiştir. Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı (İdare ve Gözlem Kurulu) başvurucunun talebi hakkında yaptığı değerlendirme sonucu 16/3/2022 tarihinde "kitap ayracının üzerinde Selahattin Demirtaş isminin yazılı olduğu, başvurucunun kurumda bulunmasına sebep suç türü ve kitap ayracında yazan ismin başka bir ceza infaz kurumunda terör örgütünün propagandasını yapma suçundan bulunuyor olması hususu birlikte ele alındığında kitap ayracının kullanım amacının örgütsel mesajlar iletme amacı taşıdığı" gerekçesiyle başvurucunun talebinin reddine karar vermiştir.
3. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumunun kararına itiraz etmiş; itirazı inceleyen Kayseri 2. İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği) 21/3/2022 tarihinde "başvurucunun kendisine verilmesini talep ettiği kitap ayracında 'Selahattin Demirtaş' yazılı olduğu, adı geçenin geçmiş dönemde bir siyasi partinin genel başkanı olarak aktif siyaset içerisinde olduğu, dolayısıyla mevcut hukuki durumundan ari olarak Selahattin Demirtaş'ın siyasi bir kişi olduğu, dolayısıyla koğuş içerisinde (veya ileride koğuş değişikliği söz konusu olduğunda) adı geçen siyasi kişinin taraftarı olabileceği gibi karşıtı kimseler de bulunabileceği, taraftarı olan veya olmayan kişiler arasında olumsuz durumların yaşanabileceği ve yaşanabilecek olumsuz hadiselerin infaz kurumunun güvenliğini tehlikeye düşürebileceği" gerekçesiyle başvurucunun itirazının reddine karar vermiştir.
4. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin kararına da itiraz etmiştir. İtirazı inceleyen Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi 31/3/2022 tarihinde "kararın usul ve yasaya uygun olduğu" gerekçesiyle başvurucunun itirazını kesin olarak reddetmiştir.
5. Başvurucu, nihai hükmü 8/4/2022 tarihinde öğrendikten sonra 21/4/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
8. Başvurucu; kargo yoluyla gelen kitap ayracının kendisine verilmemesine yönelik olarak idare ve derece mahkemesi kararlarında yer alan gerekçelerin hukuka uygun olmadığını, bu gerekçelerle kitap ayracının verilmemesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini iddia etmiştir.
9. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; öncelikle bireysel başvuru formunda başvurucunun bir kitap ayracının kendisine verilmemesi nedeniyle ifade özgürlüğü bağlamında ne gibi bir mağduriyete uğradığını veya dezavantajlı bir konumda bırakıldığını somut ve ikna edici şekilde ifade edemediği ve bu nedenle kişi yönünden kabul edilemezlik kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Devamında esasa ilişkin bir inceleme yapılması hâlinde; söz konusu kitap ayracının süreli ve süresiz yayın kapsamında olup olmadığı ve başvurucunun ifade özgürlüğü hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı genel olarak bireysel başvuru formundaki iddialarını yineleyerek görüş yazısında yer alan hususları kabul etmediğini beyan etmiştir.
10. Başvuru, ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.
11. İfade özgürlüğü kişinin haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilmesi, düşünce ve kanaatlerinden dolayı kınanmaması, bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi, anlatabilmesi, savunabilmesi, başkalarına aktarabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir. Anayasa Mahkemesi çok sayıda kararında ifade özgürlüğünün demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemde olduğunu belirtmiştir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 33-35; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 42, 43; Tansel Çölaşan, B. No: 2014/6128, 7/7/2015, §§ 35-38).
12. Herkes gibi hükümlü ve tutuklular da Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65) ve bu bağlamda ifade özgürlüğüne de sahiptirler (Murat Karayel (5), B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27).
13. Öte yandan ifade özgürlüğünün mutlak bir hak olmadığı ve Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci maddesinde öngörülen sebeplerle sınırlanabileceği unutulmamalıdır. Bu bağlamda ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi kurumda güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahpusların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilecektir (Murat Karayel (5), § 29).
14. Ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülerin yayınlardan yararlanmasına ilişkin esaslar 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un ilgili hükümleri de gözetilerek Anayasa Mahkemesi tarafından şöyle belirlenmiştir:
i. Mahpus, ceza infaz kurumlarında bulunan emanet hesabına yatırılan paradan karşılanması şartıyla herhangi bir yayının kurumca satın alınarak kendisine verilmesini isteyebilir.
ii. Resmî kurumlar, üniversiteler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile Cumhurbaşkanı tarafından vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan dernekler tarafından çıkarılan gazete, kitap ve basılı yayınlar mahkemelerce yasaklanmaması şartıyla mahpusa ücretsiz olarak ve serbestçe verilir.
iii. Mahpus, kurum kütüphanesinden yararlanma imkânına sahiptir.
iv. Mahpus mensup olduğu dinin bayram günlerinde, yılbaşında ve nüfus kaydında belirtilen doğum günlerinde dışarıdan kargo yoluyla gönderilen ya da ziyaretçileri tarafından hediye olarak getirilen kitapları kabul etme hakkına sahiptir.
v. Eğitim ve öğretimine devam eden mahpusun ders kitapları herhangi bir engelleme olmadan kendisine verilir (İbrahim Kaptan (2), B. No: 2017/30723, 12/9/2018, § 31, Serdar Güzelçay ve diğerleri [GK], B. No: 2022/66987, 21/12/2023, § 35).
15. Yayınlardan yararlanma yöntemini bu şekilde açıklayan Anayasa Mahkemesi İbrahim Kaptan (2) ve H.Y. (B. No: 2018/22011, 27/7/2022) kararlarında, 5275 sayılı Kanun'da tutuklu ve hükümlülere kargo yoluyla gelen ya da ziyaretçileri aracılığıyla getirilen süreli ya da süresiz yayınların (ders kitapları hariç) ceza infaz kurumlarına kabul edilmesinin düzenlenmemiş olmasını ayrıntılı olarak değerlendirmiştir. Anayasa Mahkemesi 5275 sayılı Kanun'un tutuklu ve hükümlülere kargo yoluyla gelen ya da ziyaretçilerinin getirdiği süreli veya süresiz yayınların (ders kitapları hariç) teslimini öngörmediğini, bu nedenle yayınların bu şekilde temin edilemeyeceğini öncelikle kabul etmiştir. Ayrıca tutuklu ve hükümlülere kargo yoluyla gelen ya da ziyaretçilerinin getirdiği süreli ya da süresiz yayınların (ders kitapları hariç) tümünün kategorik olarak ceza infaz kurumlarına kabul edilmemesinin ifade özgürlüğüne yönelik bir ihlal oluşturmadığı sonucuna varmıştır (İbrahim Kaptan (2), §§ 33-37; H.Y., § 20).
16. Anayasa Mahkemesinin bu belirlemesi sonrasında 14/4/2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun'la 5275 sayılı Kanun'un mahpuslara hediye alma hakkı tanıyan 69. maddesi yeniden düzenlenmiş ve mahpuslara iki ayda bir hediye alma hakkı getirilerek yeni bir imkân sağlanmıştır. Anılan düzenleme gereğince tutuklu ve hükümlüler hediye olarak ancak kitap ve giyim eşyası kabul edebilecektir. Bu kapsamda söz konusu düzenleme sonrasında mahpuslar, iki ayda bir gönderilen kitapları kargo yoluyla gelse ya da ziyaretçileri tarafından getirilse dahi kabul etme hakkına sahip olmuş; böylelikle kargo yoluyla veya ziyaretçi aracılığıyla gelen kitaplara ulaşma, yayınlardan yararlanma yöntemleri arasına girmiştir (Serdar Güzelçay ve diğerleri § 37).
17. 5275 sayılı Kanun ve ilgili düzenleyici işlemler ile yukarıda yer verilen Anayasa Mahkemesi içtihatları gözönüne alındığında ceza infaz kurumunda bulunan tutuklu ve hükümlülere posta veya kargo yoluyla ve hediye alma hakkı kapsamında ancak kitap gönderilmesi mümkündür. Süreli yayınların ise posta/kargo yoluyla veya hediye alma hakkı kapsamında gönderilmesi mümkün olmayıp söz konusu yayınlardan ancak bedeli ödenmek koşuluyla ve ceza infaz kurumları aracılığıyla yararlanılması mümkündür. Somut olayda başvurucuya kargo yoluyla gönderilen kitap ayracının ise süreli veya süresiz yayın kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığı gibi hediye kapsamında gönderilmesi mümkün olan giyim eşyası olarak kabul edilmesi de mümkün değildir.
18. Bu kapsamda süreli veya süresiz yayın ile giyim eşyası olarak kabul edilemeyecek kitap ayracının posta veya kargo yoluyla başvurucuya gönderilmesi ilgili mevzuat hükümleri gereği mümkün olmadığından söz konusu kitap ayracının -idare ve derece mahkemelerinin gerekçelerinden bağımsız olarak- başvurucuya verilmemesinde açık bir ihlalin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.
19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
20. Bu kapsamda yukarıda açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 19/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.