Türk Ticaret Kanunu'na göre "her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları" ticari dava olarak kabul edilir. Buna göre, bir davanın nispi ticari dava sayılabilmesi için iki şartın birlikte sağlanması gerekir.
- Her iki tarafın da tacir olması,
- Uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması.
Bu iki koşulun varlığı halinde dava ticari nitelik kazanır. Bu nedenle, tarafların tacir olup olmadığının tespiti, görevli mahkemenin belirlenmesi açısından önemli bir kriterdir.
Türk Ticaret Kanunu'nu 11. maddesinin 2. fıkrasında “Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” denilmektedir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2022/4860 E. , 2022/6779 K. Ve 20.09.2022 Tarihli ilamında ‘’6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 10. maddesinde, ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK'nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden, Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekecektir.’’ denilmektedir.
21.07.2007 tarihi 26589 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan 2007/12362 sayılı Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayicinin Ayrımına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararında ise
Aşağıda belirtilen şartları sağlayanların, esnaf ve sanatkâr olarak kabul edilmesine ve esnaf ve sanatkâr sicili ile esnaf ve sanatkârlar odalarına kaydedilmelerine karar verilmiştir.
- Basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar
- Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmî Gazete’de yayımlanacak esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olan
- Ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran
- Kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan
- Vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177. Maddesinin 1. Fıkrasının 1 ve 3 numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, 2 numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanlar
Ancak esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı kişiler, yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı belirli bir sınırı aşarsa, kendi istekleri dışında ticaret siciline kaydedilmemelidir. Ancak, bu sınırın altı katını aşanlar, esnaf ve sanatkâr sicili üzerinden ticaret siciline aktarılacaktır.
Aşağıda belirtilen şartları sağlayanların ise, tacir ve sanayici olarak kabul edilmelerine ve ticaret siciline ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bünyesindeki odalara kaydedilmelerine karar verilmiştir.
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar
- İşletme hesabına göre defter tutan ve esnaf ve sanatkar siciline kayıt olacaklar dışında kalanlar Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2016/5851 E., 2018/552 K. Ve 13.02.2018 Tarihli ilamında ‘’ Davalının dosyaya yansıyan sadece bu işi bile esnaf sayılma parasal sınırının çok üstünde olduğu anlaşıldığı gibi faaliyetinin bedeni çalışmasından çok sermayeye dayandığı da açıktır. Ticaret siciline kayıtlı olmak tacir sayılmanın koşulu değildir. Davalı, koşulları bulunduğu halde kendisini ticaret siciline kayıt ettirmemiş olsa bile yukarıdaki hükümlerin sonucu olarak tacir sıfatını taşıdığı açıktır. Bu nedenle her iki taraf da tacir olup dava konusu ticari işletmeleriyle de ilgili olduğundan davaya bakmaya asliye ticaret mahkemesi görevlidir.