Bildiğiniz üzere savcılığın Av. K. 79.maddesine dayanarak açtığı, baro yönetim kurulu üyelerinin görevden alınması talepli dava üzerine yönetim kurulu üyelerimiz SEÇİMSİZ bir genel kurul organize ettiler.

Oysa savcılığın amacı yönetimi görevden almak ise yönetim tarafından yapılması gereken şey "seçimli" bir genel kurul organize edip tekrardan Kaboğlu'nun seçilmesini sağlamak olmalıydı. 

İşte o zaman açılan dava da konusuz kalırdı. Belli ki buna cesaret edemediler...

O halde biz neden toplanıyoruz? 

Henüz seçilmeleri üzerinden 4 ay bile geçmemişken işler nasıl bu noktaya geldi?

Baro yöneticileri CMK ücretlerinin arttırılmasını istediği için mi bu dava açıldı yoksa 2 teröriste "insancıl hukuk" adı altında baro kurumsal hesabından şefkat talep ettikleri için mi?

Seçilmesi üzerinden 1 saat bile geçmemişken başkan İbrahim, avukatlar üzerindeki vergi yükünden mi bahsetti yoksa Anayasamızın ilk 4 maddesini değiştirme fantezilerinden mi?

Mensubu olduğu baronun bu hale düşmesinden rahatsız olmayan tek bir meslektaşım olduğunu düşünmüyorum. Açılan davaya da baromuz yanında müdahil oldum, pek çok meslektaşım da aynı duyarlılığı gösterdi. Bence bu yeterlidir. 

Peki hafta sonu 60bin avukat Haliç'e toplansak ne değişecek? Dava açılmamış mı sayılacak?

Eğer seçim yapılsa idi bu mümkündü.

Yargının gözü mü korkacak?

O zaman biz hafta sonu neden toplanıyoruz?

Anayasa dersi dinlemek için mi?

Ümit Özdağ'ın adını anmaktan korkanlardan, sadece "kendi mahallesinden" olanlara dokunulunca sesi çıkanlardan hukuk ve demokrasi dersi almak için mi?  

Hafta sonu 6 bin avukatı bulma konusunda başkan İbrahim'e başarılar diliyorum.

Bu memleket de baromuz da "hoca"lardan çok çekti, hala da çekiyoruz...