İkisi de görevine 2013 senesinde başladı.
Birisi meslektaşlarını unuttu, fındık üreticisinin sorunuyla ilgilendi.
Diğeri işini yaptı, sıfırdan bir meslek dalı oluşturdu.
Birisi meslektaşları için henüz büyük bir başarı gösteremedi.
Diğeri “ihtiyari” olan kurumu bir çok alanda “zorunlu” yaptı.
Birisinin döneminde vekalet ücretleri enflasyon karşısında eridi.
Diğeri ücretlere zam üstüne zam yaptırdı.
Birisi meslektaşlarına “tuzu kuru” dedi.
Diğeri meslek mensuplarını korudu, onların arkasında durdu.
Birisi siyasete sıçramaya çalışıyor, olmuyor.
Diğeri terfi aldı.
Birisi, kamu hizmeti sayılan bir serbest mesleğin mensubu.
Diğeri 657’ye tabi Devlet Memuru.
Birisi ceza hukuku alanında profesör.
Diğerinin “Türkiye’de Avukatlık Mesleği ve Sorunları” isimli yüksek lisans tezi var.
Birisi, ülkemizdeki geçmişi 13 Ocak 1876 tarihli Mehakimi Nizamiye Dava Vekilleri Hakkında Nizamname’ye; kökeni ise Antik Yunan’a kadar dayanan bir mesleğin en üst kuruluşunun Başkanı.
Diğeri ise 7 yıllık bir kurumun 6 yıllık daire Başkanı.
Birisi Metin FEYZİOĞLU
Diğeri Hakan ÖZTATAR
Bu kıyası neden yaptım?
İkisi de aynı anda görevlerine başlamış. İki kurumun da son 7 yıllık gelişimi, arabuluculuğun başarısı ortada.
Malum bu ara konuşulan bir olağanüstü genel kurul talebi var.
Bir kısım Barolar, TBB Başkanından oldukça rahatsız ancak henüz yasal olarak zorunlu olan 10 Baro yönetimi cesaret edip ne olağanüstü genel kurul talep edebildi ne de ortak bir adayları var. Zaten ortak aday da bulunamayacak gibi.
Son seçimde ‘tek aday’ olarak seçilen Feyzioğlunu devirmeye, on Baronun delege sayısı da
yetmiyor.
Bence Sn. ÖZTATAR gibi kendini inandığı işe adayan bir bürokrat çevresinde Barolar birleşebilir. Zaten hakimliğe başlamadan evvel Avukatlık Stajını da tamamlamış. Avukatlık Kanunu m.184’e göre hakimlikte geçirdiği süre de Avukatlık kıdeminden sayılacaktır.
Oldu bu iş...
Av. Erdost BALCI