TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
NURCAN TAŞ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2021/7065) |
|
Karar Tarihi: 19/11/2024 |
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Recai AKYEL |
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
İrfan FİDAN |
|
|
Yılmaz AKÇİL |
Raportör |
: |
Kemal ÖZEREN |
Başvurucu |
: |
Nurcan TAŞ |
Vekili |
: |
Av. Murat Ali ALKUSAL |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, eşlerden birinin borcundan dolayı aile konutunun haczedilemeyeceğine ilişkin olarak diğer eş tarafından yapılan itirazın aktif dava ehliyeti olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucunun eşi aleyhine Erzurum 5. İcra Müdürlüğünün 2019/2810 sayılı dosyası kapsamında ilamsız takip, Erzurum 2. İcra Müdürlüğünün 2019/8510 sayılı dosyası kapsamında kambiyo senetlerine özgü takip başlatılmış ve başvurucunun eşine ait taşınmaza haciz konulmuştur.
3. Başvurucu ve başvurucunun eşi, hâline münasip ev şikâyetinin kabulü ile birlikte haczin kaldırılması ve satışın durdurulması talebiyle Erzurum 1. İcra Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Dava dilekçesinde söz konusu taşınmazda ikamet edildiği, mevcut emlak piyasası gözönüne alındığında bahse konu taşınmazın ortalama düzeyde bir ailenin yaşadığı standartların altında bir mesken olduğu ve hâline münasip ev niteliğinde bulunduğu belirtilmiştir. Alacaklı taraf ise bahse konu taşınmazın başvurucunun hâline münasip evi olmadığını, bu hususun bilirkişi raporu ile tespit edilebileceğini belirterek davanın reddedilmesini talep etmiştir.
4. Mahkeme 21/1/2021 tarihinde başvurucunun meskeniyet şikâyetinin aktif husumet ehliyeti bulunmadığından, başvurucunun eşinin meskeniyet şikâyetinin ise süre aşımı nedeniyle reddine kesin olarak karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, borçlunun hâline münasip evinin haczedilmezlik şikâyetinde bulunma hakkının borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlı olduğu, başvurucunun her iki takip dosyasında da borçlu sıfatının bulunmadığı ve icra takibinde taraf sıfatının olmadığı belirtilmiştir.
5. Başvurucu, nihai hükmü 2/2/2021 tarihinde öğrendikten sonra 26/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Komisyon başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Başvurucu; aile konutunun haczedilmesine karşı borçlunun eşinin ve evde yaşayan diğer aile üyelerinin de yargı yoluna gitmekte hukuki yararının olduğunu, aile konutu güvencesinden kaynaklanan haklarını ileri sürebilme ve bunları yargı mercilerine taşıyabilme imkânına sahip olduğunu, Mahkemenin ise bu hususları gözardı ettiğini belirterek mülkiyet hakkının ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığının görüş yazısında ilgili mevzuata ve Anayasa Mahkemesi kararlarına değinilmiş, yapılacak incelemede bunlarla birlikte somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, karşı beyanda bulunmamıştır.
8. Başvuru, aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.
9. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
10. Anayasa'nın 20. ve 41. maddelerinde düzenlenen aile hayatına saygı hakkı kapsamında devlet için söz konusu olan yükümlülük, sadece belirtilen hakka keyfî surette müdahaleden kaçınmakla sınırlı olmayıp öncelikli olan bu negatif yükümlülüğe ek olarak aile yaşamına etkili bir biçimde saygının sağlanması bağlamında pozitif yükümlülükleri de içermektedir. Söz konusu pozitif yükümlülükler, bireyler arası ilişkiler alanında olsa da aile yaşamına saygıyı sağlamaya yönelik tedbirlerin alınmasını zorunlu kılar (Murat Atılgan, B. No: 2013/9047, 7/5/2015, § 26; Emine Göksel [GK], B. No: 2016/10454, 12/12/2019, § 34). Devletin söz konusu pozitif yükümlülüğü, etkili mekanizmalar kurma, bu kapsamda gerekli usule ilişkin güvenceleri sunan yargısal prosedürleri sağlama ve bu suretle yargısal ve idari makamların bireylerin, idare ve özel kişilerle olan uyuşmazlıklarında etkili ve adil bir karar vermelerini temin etme sorumluluğunu da içermektedir (Marcus Frank Cerny [GK], B. No: 2013/5126, 2/7/2015, §§ 36, 40; Semra Özel Üner, B. No: 2014/12009, 26/10/2016, § 36; Emine Göksel, § 38; Muteber Bayraktar, B. No: 2019/28943, 8/2/2023, § 11).
11. Öte yandan Anayasa'nın 20. ve 41. maddelerinin aile konutuyla ilgili olarak devlete yüklediği pozitif yükümlülüklerin mülkiyet hakkından bağımsız olduğunun altı çizilmelidir (Emine Göksel, § 43). Sadece eşlerden birinin mülkiyetinde olsa bile aile konutu tüm aile bireylerince kullanılmakta yani tüm aile bireylerinin aile konutu üzerinde birlikte zilyetlikleri söz konusu olmaktadır. Ailenin sosyal ve ekonomik yaşamı açısından son derece önemli bir yere sahip olan aile konutu, eşlerin mutluluğu ve çocukların geleceği için bir güvence, evlilik kurumunun ve aile hayatının sürmesini sağlayan ve aileyi bir çatı altında toplayan en önemli unsurlardan biri olarak görülmektedir (Melahat Karkin [GK], B. No: 2014/17751, 13/10/2016, § 52; Emine Göksel, § 35; Muteber Bayraktar, § 12). Bu bağlamda aile konutunun haczedilmesine karşı borçlunun eşinin aile konutu güvencesinden kaynaklanan haklarını ileri sürebilme ve bunları yargı mercilerinde tartıştırabilme imkânına sahip olması gerektiği açıktır. Aksi takdirde ailenin yaşamını sürdürdüğü konutun aile konutu güvencesinden yararlanmasının hiçbir anlamının kalmadığı vurgulanmalıdır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Yıldız Eker [GK], B. No: 2015/18872, 22/11/2018, § 39; Emine Göksel, § 44).
12. Anayasa Mahkemesi Emine Göksel kararında aile hayatına saygı hakkının etkin şekilde kullanımı ve korunması hususundaki pozitif yükümlülükler çerçevesinde hakları doğrudan etkilenen aile bireylerine yargısal yollara başvurma hakkı tanınması gerekliliğini ortaya koymuştur. Kararda aile konutundan kaynaklanan anayasal güvencelerin ihlalinin tespiti, durdurulması ve giderilmesi amacıyla oluşturulacak mekanizmalara başvuru imkânının sadece konuta malik olan eş tarafından değil bazı durumlarda malik olmayan eş tarafından da kullanılabilmesi gerektiği, aile konutunun maliki olmayan eşin koruyucu yetkileri kullanmasının engellenmesinin devletin pozitif yükümlülüklerinin ihlali sonucunu doğurabileceği, aile konutunun haczedilmesine karşı borçlunun eşinin de yargı yoluna gitmekte hukuki yararının olduğu vurgulanmıştır. Bununla birlikte 9/6/1932 ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 82. maddesinde öngörülen haciz yasağının temel gayesinin borçlunun hâline münasip evinin haczedilmesini önlemek suretiyle borçlunun barınma hakkını korumak ise de hacze konu meskenin aynı zamanda aile konutu niteliğinde olması hâlinde borçlu ile alacaklının farklı menfaatlerinin dengelenmesinde artık Anayasa'nın 20. ve 41. maddelerinde öngörülen aile hayatına saygı hakkına yönelik güvencelerin de devreye girdiği vurgulanmıştır. Bu durumda haczedilen evin aile konutu olduğu hâllerde hâline münasip ev kavramının sadece borçlunun değil borçlunun ve ailesinin sosyal ve ekonomik durumuna uygun olan konut biçiminde anlaşılması gerektiği sonucuna varılmıştır (Emine Göksel, §§ 41-44; Muteber Bayraktar, §§ 13, 14).
13. Somut olayda başvurucunun aile konutu olduğunu belirttiği taşınmaz hakkında alacaklı tarafından iki farklı dosya kapsamında haciz işlemi yapılmış, meskeniyet iddiasına dayalı haczedilemezlik şikâyeti ise Mahkeme tarafından aktif husumet ehliyeti bulunmadığından reddedilmiştir. Mahkemenin anılan kararında haczedilemezlik şikâyetini ileri sürebilme ehliyetini icra takibine taraf olanlarla sınırlayan yorumu nedeniyle başvurucunun aile konutuna ilişkin olarak Anayasa’nın 20. ve 41. maddelerindeki güvencelerin gözetilmediği iddialarını öne sürme ve bunlara saygı gösterilip gösterilmediğini tartıştırma imkânı ortadan kaldırılmıştır. Bu bağlamda yargılama bir bütün hâlinde değerlendirildiğinde, taşınmazın üzerine konulan hacizden doğrudan etkilenecek başvurucunun aile konutuna ilişkin güvencelerden yararlanarak meskeniyet iddiasıyla dava açabileceği, dolayısıyla Mahkemenin uyuşmazlık konusu evin aile konutu olup olmadığına yönelik bir tartışma da yapmaksızın dava ehliyetine ilişkin daraltıcı yorumunun Anayasa’nın 20. ve 41. maddelerindeki güvencelere uygun olmadığı anlaşılmaktadır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Emine Göksel, § 45; Muteber Bayraktar, § 15).
14. Açıklanan gerekçelerle aile hayatına saygı hakkının öngördüğü pozitif yükümlülükler yerine getirilmediği anlaşılmakla Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
15. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
16. Başvuruda, tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin aile hayatına saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Erzurum 1. İcra Hukuk Mahkemesine (E.2020/252, K.2021/60) GÖNDERİLMESİNE,
D. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.