Fıkra gibi gerçekler vardır. Gerçek gibi fıkralar vardır.

         Ancak bu kadarını duyduğunuz ve hatta dinlediğiniz zaman siz de şaşıracaksınız ve belki de ağzınızdan “Vay be” sözcükleri dökülecek.

         Bildiğiniz üzere...

         NASA; Amerika’nın ve dünyanın en büyük Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin adı. Uzay çalışmalarından sorumlu olan kurum. Cape Canaveral diye bilinen dev uzay üssünde; fırlatma rampaları, uzay kontrol merkezleri, telekomünikasyon sistemleri gibi sayısız tesisleri bulunuyor. Ve aklımıza hayalimize gelen gelmeyen, gıpta ile baktığımız işleri yapıyor.

         Bu uzay üssünden 1977 yılında Voyager 1 isimli bir uzay aracı fırlatıldı. Bu güne kadar Jüpiter ve Satürn’ü ziyaret eden, 815 kiloluk bu insansız uzay aracı, güneş sistemi ve ötesine gidecek bir “uzay sondası” olarak tanımlanıyor. 2010 yılı sonu itibariyle 17.4 milyar km. yol alan Voyager 1, güneş sisteminden çıkmış olup, bu güne kadar dünyadan en uzak noktaya gitmiş insan yapımı olarak güneş sistemi dışındaki yolculuğuna devam ediyor.
         Bundan sonraki ilk yıldız sistemine varması tam 40 bin yıl alacak olan aracın, NASA ile bağlantısı ve iletişimi en fazla 15 yıl daha sürebilecek. Dünya ile olan haberleşmeyi en az 2020 yılına kadar tutacak gücü oluşturması bekleniyor. Bu iletişim kesildikten sonra da, insan yapımı bu araç binlerce yıl daha yoluna devam edecek.

Voyager 1 , uzayda birilerine rastlaması durumunda, dünya hakkında bir çok bilginin kayıtlı olduğu ve paslanmasın diye “altınla kaplanmış bir plak” da taşıyor.

Plak’ta; dünya ve doğa olaylarını yansıtan bir takım ses kayıtları bulunuyor. Rüzgar eşliğinde tam bir kurt uluması bunlardan biri. Yıldırım çakması, yer sarsıntısı, at arabası sesleri yanında, bir anne ile çocuğun sevgi dolu sesleri de bulunuyor.

Dünyanın farklı yerlerinden bu seslerin yer aldığı değişik bilgileri uzaya gönderen NASA'nın ses plağında, yolda karşılaşılacak 'uzaylılara' selam vermek için tam 55 dilde selamlama cümlelerine de yer veriliyor. Halen konuşulan veya pek rastlanmayan diller yanında, eskiden konuşulan diller de bu listede yer alıyor. Örneğin; İngilizce, Fransızca, Almanca yanında Mandarin Çincesi, Pencap diline ek olarak, Hitit, Urdu. Akad, Sümer dilleri dahi bulunuyor.

Listede yer alan isimlerin üzerine gelip “tıkladığınız” zaman orijinal seslenişleri duyuyor ve İngilizce yazılışını okuyorsunuz. Bunları dinlemeniz için yapacağınız tek şey ; “http://voyager.jpl.nasa.gov/spacecraft/languages/languages.html” sayfasına girmek.

 Her millet, 55 dilde, bir kaç kelime ile, uzayda karşılarına çıkabilecek olanlara “iyi niyet ve selamlarını” yolluyorlar.

İngilizce olarak, çok tatlı ve yumuşak tonlu bir çocuk sesi "Hello from the children of planet Earth" Yani “Dünya gezegeni çocuklarından selam” diyor.

Ses tonu itibariyle, insanın gözünde çok güzel bir kadını canlandıran Fransız bayan “bonjur demond-hello everybody” yani kısaca “Herkese merhaba” diyor.

Hitit dilinde yalnızca “Aşşuli-Hail” yani “Merhaba” sözcüğü var.

ArapYıldızlardaki arkadaşlarımıza merhaba, umarız bir gün karşılaşırız” diye sesleniyor.

RusSelamlar Size hoş geldiniz” diyor.

Urdu dilinde ilk kelime “Esselamünaleyküm” ancak bunu tercüme edememişler ve devamında “Barış sizinle olsun. Biz bu dünyanın sakinleri olarak size selamlarımızı gönderiyoruz” deniyor.

Sert sesli bir Alman bayan “Herkese içten selamlar” diyor.

Zambiya (İla)’lı bir vatandaş ise “Sizlere iyilik diliyoruz” diye sesleniyor.

Görüldüğü üzere, yeryüzünde önceden yaşamış veya halen yaşamakta olan çeşitli milletten, ırktan insanlar; Voyager 1 aracılığıyla uzaya 55 farklı dilde mesaj yollayıp “merhaba” diyorlar.

 

Buraya kadar her şey normal ama bundan sonrasına inanamayacaksınız.

Türkçe mesaj ise gayet bozuk bir Türkçe ve koyu bir Arapça vurgusu ile   şöyle “Sevgili Türkçe bilen arkadaşlarımız, sabahı şeriflerinizi hayrolsun

Bu mesajı bırakana “sormak” lazım;

Uzaydaki adam senin nereden arkadaşın oluyor ?

Bu uzaylının Türkçe bildiğini nereden biliyorsun ?

Bu mesajı “sabahleyin” okuyacağını nereden biliyorsun ki, sabahı şerifini hayırlıyorsun ?

Her dilden sesli olarak yayınlanan mesajın altında İngilizcesi yazılı. Uzaya roket yollayan zavallı garibim NASA yetkilisinin kafası o kadar karışmış ki, bu saçmalığı tam olarak tercüme edememiş. Şu şekilde yazmış “Dear Turkish-speaking friends, may the honors of the morning be upon your heads” yani bu satırları okuyan şöyle bir anlam çıkaracak “Sevgili Türkçe konuşan arkadaşlar, sabahın onurları başınızın üzerinde olsun”.

 

Haydi buyrun…

Bağnazlığın nereden ve nasıl katlanarak geldiğini farketmeyen aymazlar “Sabahı şerifleriniz hayrolsun”.

 

Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı