İnsan Onurunu Koruma İradesi: Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi
Yaşamın son dönemlerinde yalnızlık, fiziksel güçsüzlük ve sosyal güvencesizlikle mücadele eden bireyler için insanca bir yaşamı sürdürmek, toplumun en temel sorumluluklarından biridir. Ölünceye kadar bakma sözleşmeleri, bu sorumluluğun hukuki bir yansıması olarak ortaya çıkmış; bireyin bakım ve gözetim ihtiyacını karşılamayı amaçlayan, sosyal yönü ağır basan bir araç haline gelmiştir.
Ancak bu sözleşmelerin insani yönü kadar, istismar edilme riski de dikkat çekicidir. Aile bağlarının zayıfladığı, bireylerin toplumsal yabancılaşma hissiyle yüzleştiği modern dünyada, özellikle mirasbırakanın malvarlığını mirasçılardan kaçırma niyetiyle hareket ettiği durumlarda, bu sözleşmelerin gerçek amacından uzaklaştığı ve ihtilaflara zemin hazırladığı gözlemlenmektedir.
Çalışmamız, bireylerin hayatlarının son dönemlerindeki yalnızlık, bakım ihtiyacı ve sosyal güvencesizlik sorunlarına hukuki bir çözüm olarak sunulan ölünceye kadar bakma sözleşmelerinin uygulamadaki sorunlarını ele alacaktır.
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi Nedir?
Bilindiği gibi, ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim söz konusu sözleşme, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 611. (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 511.) maddesinde şu şekilde tarif edilmiştir:
“Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.”
Bu tanımdan anlaşılacağı üzere ölünceye kadar bakma sözleşmesi, taraflara karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir sözleşmedir. Taraflardan her birinin üstlendiği edim, diğer tarafın üstlendiği edimin sebep ve karşılığını oluşturduğundan bu sözleşmeler tam iki tarafa borç yükleyen ivazlı sözleşme türlerindendir. Bakım borçlusu, bakım alacaklısına özellikle uygun gıda ve konut sağlamak, hastalığında gerekli özenle bakmak ve onu tedavi ettirmek zorundadır (TBK m. 614/2).
(Yargıtay 7. HD., E. 2024/2206, K. 2024/3454, T. 12.6.2024)
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmelerinde Süre Şartı Var Mıdır?
Ölünceye kadar bakma sözleşmesi iki yana borç yükleyen, karşılıklı edimleri havi, talih ve tesadüfe bağlı bağımsız bir sözleşmedir. Bu itibarla; akdin düzenlenmesinden sonra bakılacak olanın az veya çok yaşaması bakım alacaklısının bakılmadığı anlamına gelmez.
(Yargıtay 14. HD., E. 2001/6968, K. 2001/7851, T. 13.11.2001)
Ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir.
(Yargıtay 1. HD., E. 2000/8865, K. 2000/9517, T. 06.07.2000)
Bakım Borçlusunun Borcu Nedir?
Bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme, giydirme, hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerir. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu sosyal konumuna ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır.
(Yargıtay 1. HD., E. 2022/437, K. 2022/4625, T. 08.06.2022)
Mirasbırakanın sağlığında bakım koşulunun yerine getirilmediğine dair bir ihtaratı veya açtığı bir davanın bulunmadığı dosya kapsamıyla sabittir. Bu durumda murise davalı tarafından bakıldığının bir bakıma kabulü gerekir. (YHGK, T. 03.07.2013, E. 2013/1-77, K. 2013/1007):
Bakım Borcu Yerine Getirilmezse Ne Olur?
Yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları TBK'nın 617. (BK'nın 517.) maddesinde açıklanmıştır. Sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hâle gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi feshetme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması hâlinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır.
Öte yandan, TBK'nın 617/son (BK'nın 517/son) maddesi hükmüne göre;
“Hâkim, sözleşmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceği gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliğinden, aile topluluğu içinde yaşamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir bağlayabilir.”
(Yargıtay 1. HD., E. 2022/437, K. 2022/4625, T. 08.06.2022)
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi İrade Sakatlığı Nedeniyle Feshinde Süre Sınırı Var Mı?
TBK’nın 39. maddesinde öngörülen bir yıllık süre içerisinde sözleşmeyle bağlı olmadığını ilk el davalı ...ye bildirdiği, eldeki davada da davacılar, yapılan bu temlikle ilgili aynı hukuki sebep ile mirasbırakana tebaan dava açtıklarına göre, davanın süresinde açıldığı dosya kapsamı ile sabit olup, işin esasının incelenmesi gerekirken, mahkemece TBK’nın 39. maddesine yanlış anlam yükleyerek, sözleşmeden dönme olgusunun “dava açma” olarak kabul edilmesi suretiyle, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddedilmesi doğru değildir.
(Yargıtay 1. HD., T. 05.04.2021, E. 2020/824, K. 2021/2024)
Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Hâl böyle olunca, öncelikle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığının açıklığa kavuşturulması gerekirken.
(Yargıtay 1. HD., T. 28.05.2019, E. 2016/18284, K. 2019/3429)
Vesayet Altındaki Kişiler İçin Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi Düzenlenebilir Mi?
Medeni Kanunu’nun 392. maddesi çerçevesinde 405/1 ve 406/4 dikkate alındığında her şeyden önce dikkat edilmesi gereken durum vesayet altında bulunan kişinin korunması olduğundan, burada vesayet altındaki kişinin paylı taşınmazının ölünceye kadar bakma sözleşmesi karşılığında temlik edilmesi yolunda vasinin izin istemesi ve bu iznin vesayet altındaki H.K.’nin yararına olup olmayacağı hususları dikkate alınmadan hüküm verilmiş olmasının usul ve hukuka aykırı olduğu yönündedir.
(Yargıtay 2. HD., E. 1974/187, K. 1974/213, T. 17.01.1974)
Bakım Borçlusu Sözleşme Karşılığı Kendisine Devredilen Taşınmazı Başkasına Devredebilir Mi?
Bilindiği üzere ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi ile bakım borçlusuna devir ve temlik edilen taşınmazın başkasına devredilmesini önleyen bir yasa hükmü yoktur. Esasen bu husus mülkiyet hakkının bir sonucudur.
(Yargıtay 1. HD., T. 24.06.2008, E. 2008/2122, K. 2008/7908)
Sözleşmeye Konu Olan Taşınmazlar Hakkında Tedbir Almak Mümkün Müdür?
Ne var ki ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi ile bakım alacaklısı hayatı boyunca bakılıp gözetilmeyi isteme gibi daha az teminatlı bir kişisel hak karşılığında taşınmazın mülkiyetini devretmektedir. İşte yasa koyucu sözleşmenin yanları arasındaki bu dengesizliği gidermek amacıyla bakım alacaklısı yararına devrettiği taşınmaz üzerinde TMK 807 ve 808 maddeleri yanında BK 513 (TBK m. 613) maddesi ile de yasal bir ipotek hakkı bahşetmiştir.
(Yargıtay 1. HD., E. 2008/2122, K. 2008/7908, T. 24.06.2008)
Bakım alacaklısı yasalarla kendisine tanınan bu ipotek hakkını temlik tarihinden itibaren üç aylık süre içerisinde herkese karşı ileri sürebilirse de söz konusu hak düşürücü süre geçtikten sonra üçüncü kişilere karşı ipotek hakkını kullanabilmesi tapu siciline tescil ettirmesine bağlıdır. Başka bir anlatımla; bakım alacaklısının, değinilen hak düşürücü süre içerisinde tapuya tescil ettirmediği takdirde yasal ipotek hakkını, muvazaalı temlikler dışında üçüncü kişilere karşı kullanmasında yasal olanak yoktur.
(Yargıtay 1. HD., T. 05.05.2005, E. 2005/4672, K. 2005/5674)
Sözleşmeye Dayanarak Tapu İptali ve Tescil İstemiyle Dava Açılabilir Mi?
Ölünceye kadar bakma sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.
(Yargıtay 14. HD., E. 2014/10882, K. 2014/14103, T. 09.12.2014)
Gelecekte Bakıma Muhtaç Olma İhtimaline Binaen Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi Yapılabilir Mi?
Bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu olmadığından bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
(Yargıtay 1. HD., T. 20.01.2021, E. 2019/3683, K. 2021/276)
Bakım borcu yükümlülüğünün yerine getirilmediği gerekçesiyle sözleşmenin feshini de bakım alacaklısı isteyebilir.
(Yargıtay 14. HD., T. 09.12.2014, E. 2014/10882, K. 2014/14103)
Borçlar Kanunu'nun 511. ve takip eden maddelerinde öngörülen ölünceye kadar bakma akdi mevcuttur. Bu tür akitlerde, bakım alacaklısının mutlaka akit tarihinde bakıma muhtaç olması şart değildir.
(YHGK, T. 18.02.2004, E. 2004/1-47, K. 2004/85)
Birden Fazla Bakım Borçlusunun Bulunduğu Durumlarda Borçlulardan Biri Bakım Alacaklısından Daha Önce Ölürse Ne Olur?
Ölünceye kadar bakma akdinde bakım borçlusunun birden fazla olması ve bu bakım borçlularından birisinin bakım alacaklısından önce vefatı etmesi hâlinde ölünceye kadar bakma akdinden kaynaklı yükümlülüklerinin ve sorumluluklarının diğer bakım borçlusu tarafından yerine getirilmesi hâlinde vefat eden bakım borçlusunun kazanımı zayi olmaz, vefat eden bakım borçlusunun mirasçıları bu hakka sahip olur.
(Yargıtay 14. HD., T. 19.10.2015, E. 2015/10740, K. 2015/9169)
Bakım Alacaklısı Öldükten Sonra Mirasçılarının Sözleşme Konusu Taşınmazı Devir Borcunun Kapsamı Nedir?
Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirim borcu ile yükümlüdür.
(Yargıtay 14. HD., T. 02.02.2007, E. 2006/15384, K. 2007/823)
Sözleşme Kurulduktan Sonra Mirasçı Olanlar Sözleşmenin İptali İçin Dava Açabilir Mi?
Mirasbırakanın muvazaalı temlikinden sonra evlat edindiği veya evlendiği kişinin yahut ana rahmine düşen çocuğun muris muvazaasına dayanarak tapulu taşınmazlar hakkında açtığı iptal ve tescil davalarında dava açabileceği kabul edilmeli.
(YHGK., T. 01.03.2000, E. 2000/1-126, K. 2000/143)
Sözleşmenin İptali İçin Açılan Davaya Tüm Mirasçılar Katılmazsa Ne Olur?
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tüm mirasçılar adına tescil isteğine ilişkindir. Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu göz ardı edilerek davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.
(Yargıtay 1. HD., T. 06.12.2012, E. 2012/8995, K. 2012/14620)
Bakım Yapan Taraf Açacağı Davayı Kime Yöneltmelidir?
Bu tür davaların kayıt maliki veya malikleri ya da onların mirasçılarına husumet yöneltilmek suretiyle açıldığı takdirde dinlenebilme olanağı kazanır.
(Yargıtay 1. HD., T. 08.12.2004, E. 2004/12890, K. 2004/13476)
Ölünceye kadar bakma akdiyle devredilen taşınmazlar bakımından davanın kabulüne, bağış suretiyle devredilen taşınmazlar bakımından ise ayrı bir değerlendirme yapılması gerekir.
(Yargıtay 1. HD., T. 07.11.2018, E. 2015/18100, K. 2018/14244)
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin Muris Muvazaası Nedeniyle İptali İçin Hangi Sürede Dava Açılmalıdır?
Bu nedenledir ki muvazaa hukuksal sebebine dayalı tapu iptali davalarının açılması herhangi bir süreye tabi değildir.
(Yargıtay HGK., E. 1990/3-645, K. 1991/75, T. 13.02.1991)
Ölünceye kadar bakım sözleşmesinin muvazaalı olarak yapıldığı her zaman ileri sürülebilir.
(Yargıtay 7. HD., T. 29.09.2021, E. 2021/157, K. 2021/1234)
Her ne kadar mahkemece aradan kırk bir yıl geçtikten sonra muvazaa iddiası ile dava açılması hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilmiş ise de muris muvazaası iddiası ile açılan iptal ve tescil / tazminat davaları hak düşürücü süreye tabi bulunmadığından ve her zaman dava açılabileceğinden hakkın kötüye kullanılmasından bahsedilemez.
(Yargıtay 1. HD., T. 26.06.2018, E. 2015/10396, K. 2018/11510)
Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin Mirasçıların Saklı Payını Etkileyip Etkilemediği Nasıl Tespit Edilir?
Türk Medeni Kanunu'nun 562. maddesi gereğince mirasbırakan, tasarruf edebileceği kısmı aştığında, saklı payı zedelenen mirasçı, iflası hâlinde iflas dairesinin veya mirasın geçtiği tarihte kendisine karşı ellerinde ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklılarının ihtarına rağmen tenkis davası açmazsa, iflas idaresi veya alacaklılar, alacaklarının elde edilmesi için gerekli olan oranda ve mirasçıya tanınan süre içinde tenkis davası açabilirler.
(Yargıtay 14. HD., E. 2018/911, K. 2019/3250, T. 09.04.2019)
Muris muvazaası ve tenkis davaları birleştirilince nitelikleri ve kurulan hüküm gereği, tek dava durumu doğmuş olur. Daha kapsamlı muvazaadan hüküm kurulunca dar kapsamlı tenkis davasının konusu kalmaz. Tenkis davası hakkında ayrıca hüküm kurulması gerekmez.
(Yargıtay 1. HD., E. 1992/4174, K. 1992/7441, T. 01.06.1992)
Tenkis davası esasen geçerli işlemler için tanınmış olduğu hâlde, muvazaaya dayanan iptal davası işlemin geçersizliği nedenine dayanır. Yani tenkis davaları özünde geçerli olan işlemler için açılabilir, geçerli olmayan işlemlerde tenkis uygulanamaz. Oysa muvazaa iddiasının özünde temliklerin geçerli olmadığı savı vardır.
(Yargıtay HGK., E. 2010/1-701, K. 2011/130, T. 13.04.2011)
Hangi Durumda Mal Kaçırma Kastı Bulunmadığı Kabul Edilir?
Ölünceye kadar bakma akdinin in'ikadı sırasında özel bakıma muhtaç bulunmamak veya akitten sonra çok kısa yaşamak, bu akdin mahfuz hisse kurallarını bertaraf maksadına matuf olduğunu kabule yeterli değildir.
(Yargıtay HGK., E. 1988/814, K. 1988/247, T. 16.03.1988)
Akit tarihinde davalının 19 yaşında üniversite öğrencisi olması ise, akdin talihe bağlı bir nitelik taşıdığı gözetildiğinde, ölünceye kadar bakma akdi yapılmasında engel bir durumu teşkil etmez. Öte yandan, mirasbırakandan mal kaçırma amacını taşıması için bir nedenin varlığı da iddia edilmediği gibi, kanıtlanmış da değildir.
(Yargıtay 1. HD., E. 2012/8665, K. 2013/1317, T. 05.02.2013)
Mirasbırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırma kastından söz edilemeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.
(Yargıtay 1. HD., E. 2013/17158, K. 2014/4081, T. 24.02.2014)
Temliki işlemin ivaz karşılığı ve ivazında bakım borcu olduğu, bakım borcunun da davalı tarafından yerine getirildiği, bu durumda, davalıya yapılan temlikin, muvazaalı olmadığı, mirasçıdan mal kaçırma amacıyla yapılmadığı sabit olup, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
(Yargıtay HGK., E. 2013/1-77, K. 2013/1077, T. 03.07.2013)
Mirasbırakanın, yatar vaziyette bakıma muhtaç hâle gelmese de, ileride böyle bir duruma düşmesi hâlinde kendini güvende hissetmek amacıyla taşınmazdaki payını temlik ettiği başkaca taşınmazların da bulunduğu anlaşılmaktadır.
(Yargıtay 1. HD., E. 2011/464, K. 2011/1604, T. 16.02.2011)
Davacı, mirasbırakanın ilk eşinden olma çocuğu olup, kendisinden mal kaçırıldığını, mirasbırakanın ikinci eşine yani davalıya taşınmazını muvazaalı devrettiğini iddia etmektedir. Somut olayda mirasbırakanın mal kaçırma amacı olduğu söylenemez. Zira, davalı (ikinci eş) evlilik süresi boyunca hasta olan mirasbırakanın bakımını yerine getirmiş, bu bakım bir minnet duygusu oluşturmuştur.
(Yargıtay 1. HD., E. 2013/21651, K. 2014/11683, T. 12.07.2013)
Muris üzerinde kalan diğer taşınmazların değerleri belirlenmemiş, sözleşmenin gerçekten edim karşılığı bir ölünceye kadar bakma sözleşmesi olup olmadığı açıklığa kavuşturulmamıştır. Hal böyle olunca, murisin gerçek iradesinin açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
(Yargıtay 1. HD., E. 2011/13879, K. 2012/1666, T. 20.02.2012)
Somut olayda, temlik tarihinde 60 yaşında olduğu, bakım borcunun yerine getirilmediğinin kabulü zorunlu olup, somut olgulara göre temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
(Yargıtay 1. HD., E. 2012/2777, K. 2012/5536, T. 10.05.2012)
Mirasbırakanın temlik tarihinde 82 yaşında ve yatalak olduğu, davalı kızı tarafından bakıldığı, diğer çocukları ile bir ihtilafının olmadığı tanıklar tarafından ifade edilmektedir. Muvazaa olgusu davacılarca kanıtlanmış değildir.
(Yargıtay 1. HD., T. 07.09.2015, E. 2014/9824, K. 2015/10454)
Hangi Durumlarda Mal Kaçırma Kastı Bulunmadığı Kabul Edilir?
1. Bakım Amacı Taşıyan Sözleşmelerin Gerçekliği:
Ölünceye kadar bakma akdinin in’ikadı sırasında özel bakıma muhtaç bulunmamak veya akitten sonra çok kısa yaşamak, bu akdin mahfuz hisse kurallarını bertaraf maksadına matuf olduğunu kabule yeterli değildir.
(Yargıtay HGK., E. 1988/814, K. 1988/247, T. 16.03.1988)
2. Minnet ve Aile İlişkileri:
Akit tarihinde davalının 19 yaşında üniversite öğrencisi olması, akdin talihe bağlı bir nitelik taşıdığı gözetildiğinde, ölünceye kadar bakma akdi yapılmasında engel bir durum teşkil etmez... Öte yandan mirasbırakandan mal kaçırma amacını taşıması için bir nedenin varlığı da iddia edilmediği gibi, kanıtlanmış da değildir.
(Yargıtay 1. HD., E. 2012/8665, K. 2013/1317, T. 05.02.2013)
3. Hak Dengesinin Gözetilmesi ve Denkleştirme:
Mirasbırakan sağlığında hak dengesini gözeten, kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırma kastından söz edilemez.
(Yargıtay 1. HD., E. 2013/17158, K. 2014/4081, T. 24.02.2014)
4. Bakım Borcunun Yerine Getirilmesi:
Temliki işlemin ivaz karşılığı ve ivazında bakım borcu olduğu, bakım borcunun da davalı tarafından yerine getirildiği, bu durumda temlikin muvazaalı olmadığı, mirasçıdan mal kaçırma amacıyla yapılmadığı sabit olup, davanın reddine karar verilmesi gerekir.
(Yargıtay HGK., E. 2013/1-77, K. 2013/1077, T. 03.07.2013)
5. Güvenlik Arayışı:
Mirasbırakanın, ileride bakıma muhtaç hale gelmesi hâlinde kendini güvende hissetmek amacıyla taşınmazdaki payını temlik ettiği, başka taşınmazların da bulunduğu anlaşılmaktadır.
(Yargıtay 1. HD., E. 2011/464, K. 2011/1604, T. 16.02.2011)
6. Minnet Duygusu ve Karşılıklılık:
Mirasbırakanın ikinci eşine temlikte bulunması, davalının evlilik süresi boyunca hasta olan mirasbırakanın bakımını yerine getirmesi sebebiyle bir minnet duygusu oluşturmuştur. Ayrıca temlik tamamen karşılıksız yapılmamıştır.
(Yargıtay 1. HD., E. 2013/21651, K. 2014/11683, T. 12.07.2013)
7. Sözleşmenin Gerçek İrade ile Yapıldığı:
Sözleşmenin gerçekten edim karşılığı bir ölünceye kadar bakma sözleşmesi olduğu, mal kaçırma kastı ile hareket edilmediği araştırılmalı ve murisin gerçek iradesi açıklığa kavuşturulmalıdır.
(Yargıtay 1. HD., E. 2011/13879, K. 2012/1666, T. 20.02.2012)
8. Bakım Borcunun Yerine Getirilmesi ve Dava Açılmaması:
Somut olayda, temlik tarihinde 60 yaşında olduğu, akdin yapıldığı tarihten itibaren bakılmadığı yönünde dava açılmadığı, davalının bakım borcunu yerine getirdiği kabul edilmiştir.
(Yargıtay 1. HD., E. 2012/2777, K. 2012/5536, T. 10.05.2012)
9. Mal Kaçırma Kastının Kanıtlanamaması:
Mirasbırakanın temlik tarihinde 82 yaşında olduğu, davalı kızı tarafından bakıldığı, diğer çocukları ile bir ihtilafının bulunmadığı ifade edilmektedir. Muvazaa olgusu davacılarca kanıtlanmamıştır.
(Yargıtay 1. HD., T. 07.09.2015, E. 2014/9824, K. 2015/10454)
Hangi Durumlarda Mal Kaçırma İradesinin Varlığı Kabul Edilmelidir?
1. Tüm Taşınmazların Devredilmesi ve Makul Ölçülerin Aşılması:
Mirasbırakanın yalnızca bir kısmını devrederek bakım akdini gerçekleştirme imkânı olmasına rağmen sahip olduğu tüm taşınmazları temlik etmesi ve temlik edilen taşınmazların değerinin makul ölçüleri aşar nitelikte bulunması, mirasbırakanın gerçek iradesinin bakım sözleşmesi yapmak değil, mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğu sonucuna varılmasını gerektirir.
(Yargıtay 1. HD., E. 2013/13609, K. 2014/16101, T. 21.10.2014)
2. Taşınmaz Değerinin Makul Olmaması:
Bakım akdi ile yapılan temliklerde mirasbırakanın asıl amacının kendisine baktırmak mı, yoksa mirasçılardan mal kaçırmak mı olduğunun açıklığa kavuşturulması gerekir. Özellikle devredilen taşınmazların toplam değerinin, üzerinde bırakılan taşınmazların toplam değerinden oldukça fazla olduğu durumlarda, mirasbırakanın asıl amacının mirasçılardan mal kaçırmak olduğu anlaşılır.
(Yargıtay 1. HD., T. 14.06.2021, E. 2020/2253, K. 2021/3255)
3. Tek Taşınmazın Tamamının Devredilmesi:
Mirasbırakanın başka taşınmazı bulunmadığı hâlde, bir katını vererek bakımını sağlayabilecekken, dört katlı binanın tamamını devretmesi ve diğer mirasçılarla olan sosyal ilişkilerinin durumu, mal kaçırma iradesini ortaya koyar.
(Yargıtay 1. HD., T. 19.10.2021, E. 2020/1600, K. 2021/5759)
4. Araştırma Yapılmadan Hüküm Kurulması:
Mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazlar dışında başka taşınmazlarının olup olmadığının araştırılması, var ise değerlerinin belirlenerek temlikin makul sınırlar içinde kalıp kalmadığı ve muvazaanın bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.
(Yargıtay 1. HD., T. 09.12.2020, E. 2019/3386, K. 2020/6554)
5. Dargınlık veya Kızgınlık Nedeniyle Yapılan Temlikler:
Mirasbırakanın tek malvarlığını oluşturan meskenin tamamını, ölümüne yakın zamanda diğer mirasçıları ile dargınlığı nedeniyle kızgınlık sonucu devretmesi, mal kaçırma iradesini gösterir.
(Yargıtay 14. HD., E. 2008/4324, K. 2008/5566, T. 29.04.2008)
6. Hak Dengesinin Gözetilmemesi:
Davalıya temlik edilen taşınmazın değeri itibarıyla makul bir düzeyde olmadığı ve mirasbırakanın sağlığında hak dengesini gözeten bir paylaştırma yapmadığı açıktır.
(Yargıtay 1. HD., E. 2011/5463, K. 2011/10508, T. 18.10.2011)
7. Bağış Amacı ile Gizli Temlik:
Mirasbırakanların taşınmazlardaki paylarını bağışladıkları hâlde, bağışı gizlemek amacıyla ölünceye kadar bakma akdi ile devretmiş gibi gösterdikleri durumlarda mal kaçırma iradesinin varlığı kabul edilir.
(Yargıtay 1. HD., E. 2013/21672, K. 2014/5815, T. 18.03.2014)
Mirasçılardan veya Borçlulardan Mal Kaçırmak İçin Yapılan Temliklerin Akıbeti
1. Danışıklı İşlemler ve Alacaklı Hakları:
Borçluya ait ev eşyalarının haczini engellemeye yönelik danışıklı işlemler alacaklının haklarını etkilemez.
(Yargıtay HD., E. 2011/8659, K. 2011/9428, T. 18.10.2011)
2. Gizli Bağış ve Muvazaa:
Mirasbırakan ile sözleşmenin karşı tarafı, bağış sözleşmesini görünürdeki bir satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle gizlediklerinde, diğer mirasçılar tarafından bu temliklerin muris muvazaası nedeniyle geçersiz olduğunun ileri sürülebileceği kabul edilir.
(Yargıtay 1. HD., E. 2012/2585, K. 2012/6582, T. 05.06.2012)
3. Bakım Akdinin Gerçekliğinin Araştırılması:
Malvarlığı içerisinde ölünceye kadar bakma akdine konu taşınmazların konumu ve değeri saptanmamışsa, mal kaçırma amacı olup olmadığı ortaya konulmalıdır.
(Yargıtay 1. HD., E. 2013/17995, K. 2014/5013, T. 05.03.2014)
Bakım Alacaklısının Açacağı Dava
1. Bakım Borcunun Yerine Getirilmemesi ve Sözleşmenin Feshi:
Davacı, davalının eski eşi olduğunu, davalının bakıp gözetme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, hırsızlık yaptığı ve malvarlığını ele geçirdiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, tarafların boşanmaları nedeniyle sözleşmenin ifa edilme olanağının kalmadığı ve davalının kusurlu olduğu gerekçesiyle davayı kabul etmiştir.
(Yargıtay 1. HD., T. 27.06.2019, E. 2016/11467, K. 2019/4180)
2. Bakım Yükümlülüğünün Yerine Getirildiğinin Kanıtlanması:
Davacı, gelecekte bakılmayacağı endişesiyle dava açmış, ancak davalının bakım borcunu yerine getirdiği anlaşılmıştır. Bakım borcu yerine getirilmediğinde dava açılması her zaman mümkün olmakla birlikte, bakım borcu ifa ediliyorsa bu endişeye dayalı dava reddedilmelidir.
(HGK, T. 05.02.2014, E. 2013/2400, K. 2014/68)
3. Ekonomik Nedenlerle Bakım Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi:
Davacıya bir süre bakım sağlanmış, ancak davalının ekonomik durumu bozulduğu ve eşinin davacı ile ilişkilerinin kötüleştiği gerekçesiyle bakım borcunun yerine getirilemediği anlaşılmıştır. Eski Borçlar Kanunu’nun 517. maddesi uyarınca, hâkim tarafların birlikte yaşamalarına son vererek davacıya uygun bir irat tahsis edebilir.
(Yargıtay 1. HD., T. 24.06.2008, E. 2008/2122, K. 2008/7908)
Tenkis mi Muris Muvazaası mı?
1. Her İki Davanın Açılabilmesi:
Muvazaaya ilişkin açılmış bir dava derdest iken tenkis davası açılabilir. Muvazaa davasının reddi, tenkis talebinin incelenmesine engel değildir.
(HGK, T. 03.02.1982, E. 1979/1-464, K. 1982/77)
2. Tenkis ve Muvazaa Taleplerinin Ayrımı:
Hukuki nitelemede tenkis talebine göre hüküm kurulmalı, muvazaa talepleri araştırılmalıdır. Tenkis koşullarının oluşup oluşmadığına göre karar verilmelidir.
(Yargıtay HGK., T. 22.12.2010, E. 2010/2-648, K. 2010/7684)
3. Yetkili Mahkemenin Belirlenmesi:
Hukuki ehliyetsizlik ve muvazaa davası birlikte açıldığında, yetkili mahkeme daha kapsamlı olan muvazaa davasına göre belirlenir.
(Yargıtay 1. HD., T. 15.04.2017, E. 2017/4035, K. 2017/884)
4. Kesin Yetki Kuralları ve Taşınmazın Bulunduğu Yer:
Muris muvazaasına dayalı davalarda taşınmazların bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
(Yargıtay 1. HD., T. 05.11.2008, E. 2008/9024, K. 2008/11241)
5. Talep Dışına Çıkılamayacağı:
Davacının talebinin açıkça tenkis olduğunu belirtmesi hâlinde hâkim, muvazaa nitelemesi yaparak talep dışına çıkamaz.
(HGK, T. 22.12.2010, E. 2010/2-648, K. 2010/7684)