Teşhise ilişkin hükümler, PVSK Ek m.6/9 vd. fıkralarında düzenlenmiştir.

Buna karşın yüzleştirme ise, CMK m. 52/2 “Tanıklar, kovuşturma evresine kadar ancak gecikmesinde sakınca bulunan veya kimliğin belirlenmesine ilişkin hallerde birbirleri ile ve şüpheli ile yüzleştirilebilir.

TEŞHİS - PVSK EK - MADDE 6

Polis, olaydaki failin, gözaltına alınan şüpheli ile aynı kişi olup olmadığının belirlenmesi bakımından zorunlu olması halinde, Cumhuriyet savcısının talimatıyla teşhis yaptırabilir. Tanıklıktan çekinebilecek olanlar, teşhiste bulunmaya zorlanamaz.

İşleme başlanmadan önce, teşhiste bulunacak kişinin faili tarif eden beyanları tutanağa bağlanır.

Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin birden fazla ve aynı cinsten olması, aralarında yaş, boy, ağırlık, giyinme gibi görünüşe ilişkin hususlarda benzerlik bulunması gerekir.

Teşhis için gerekli olması halinde, şüphelinin görünüşü ile ilgili gerekli değişiklikler yapılabilir.

Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin her birinde, teşhis sırasında bir numara bulundurulur. Teşhiste bulunan kişi ile teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin birbirini görmemesi gerekir. Teşhis işlemi en az iki kez tekrarlanır ve teşhiste bulunması istenen kişiye, şüphelinin teşhis edilecek kişiler arasında yer almıyor olabileceği hatırlatılır.

Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin, bu işlem sırasında birlikte fotoğrafları çekilerek veya görüntüleri kayda alınarak, soruşturma dosyasına konur. Şüphelinin fotoğrafı üzerinden de teşhis yaptırılabilir. Ancak tek bir fotoğraf veya aynı kişinin farklı fotoğrafları üzerinden teşhis yaptırılamaz.

Değişik kişilerin fotoğraflarının aynı büyüklük ve özellikte olmaları gerekir.

Teşhis işlemi tutanağa bağlanır.

BEDEN MUAYENESİ YÖNETMELİĞİ

Beden Muayenesi Yönetmeliği'nin "Fizik kimliğin tespiti" başlıklı 15 inci maddesi; "Üst sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı şüpheli veya sanığın, kimliğinin teşhisi için gerekli olması hâlinde, Cumhuriyet savcısının emriyle, fotoğrafı, iris görüntüsü, beden ölçüleri, diş izi, parmak ve avuç içi izi, bedeninde yer almış olup teşhisini kolaylaştıracak eşkâl bilgileri, kulak, dudak gibi organların bıraktığı kimlik tespitine yarayabilecek vücut izleri ile sesi ve görüntüleri, fizik kimliğin tespitinde kullanılan diğer teknik yöntemler ile kayda alınarak, soruşturma ve kovuşturma işlemlerine ilişkin dosyaya konulur. "

Fizik kimliğin tespitinde, öncelikli olarak elin iç yüzeyindeki derinin özel kıvrımlı şekilleri olan parmak ve avuç içi izleri, fotoğrafı ve eşkâl bilgileri kullanılır. Bu işlemler olay yeri inceleme ve kimlik tespit konusunda özel eğitim almış uzman kolluk mensubu tarafından yapılır.

Fizik kimliğin tespiti açısından, kişinin ağzındaki dişlerin incelenmesi ve diş izlerinin alınması diş tabibi tarafından yapılır.

Soruşturma veya kovuşturma aşamasında da hâkim veya mahkeme kararıyla "fizik kimliğinin tespitine ilişkin işlemler yaptırılabilir" şeklindedir.

TEŞHİS

Doktrinde teşhis belirli ayrımlara tabii tutulmuştur. Buna göre teşhis; seçimlik ve tekil teşhis, gizli ve açık teşhis veya fotoğraf teşhisi olarak sınıflandırılmıştır.

Seçimlik teşhis: Bu teşhiste aralarında şüphelinin de gözaltına alındığı bir çok kişi yan yana dizilir tanıktan bu kişiler arasında failin kim olduğunu seçmesi istenir.

Tekil teşhis: Bu teşhiste tanığa sadece şüpheli gösterilir ve onun olmadığı sorulur.

Açık teşhis: Bu teşhiste, teşhise tabi tutulanlar ve teşhisi yapacak tanık veya mağdurlar birbirlerini görürler ve açık bir şekilde teşhis yapılır.

Gizli teşhis: Bu teşhis ise, teşhis edilecek kişiler ile teşhisi yapacak kişiler arasında bir araç ile teşhis yapılır ve teşhis edilen kişi ya kendisinin o an teşhise tabi tutulduğunu bilmez ya da biliyorsa da kendisini kimin teşhis edeceğini bilmez.

Fotoğraf teşhisi: Bu teşhiste teşhis edilecek kişi hazır değildir , teşhis edilecek kişinin fotoğrafları teşhisi yapacak kişiye gösterilerek teşhis işlemi gerçekleştirilir.

Öğretide teşhis sınıflandırılmış olsa da Türk hukuk sisteminde teşhis gerçekleşirken sadece şüpheli gösterilmez, aynı zamanda şüpheliye alternatif olarak benzer bir kaç kişi daha teşhise tabi tutulur ve teşhisi yapacak kişiden bu kişiler arasından teşhis yapması istenir ve teşhis edilen ile teşhisi yapacak kişilerin birbirlerini görmemeleri gerekmektedir.

Aynı zamanda şüpheli teşhis gerçekleşirken kendisinin teşhis olduğunu bilmektedir.

Bu bağlamda Türk hukuk sisteminde seçimlik teşhis, örtülü teşhis ve fotoğraftan teşhis uygulamasal anlamda tercih edilen şekildir.

Soruşturma aşamasında teşhis hem şüpheli açısından hem de mağdur açısından büyük önem taşımaktadır.

Hem suç işleyen kişilerin cezasını alması ve adil yargılanmanın gerçekleşebilmesi için hem de suçsuz kişinin yanlış teşhisle hürriyet hakkının kısıtlanması açısından çok önemli bir işlemdir.

Teşhis o an için görgü tanığının bilincine ve bilgisine bırakılan bir işlem olmasına rağmen yargılama açısından diğer deliller ile birlikte desteklendiğinde büyük önem arz etmektedir. Böylesine önemli bir konu olduğu için teşhis işleminin yargılama işlemine katkı sağlaması için usule uygun olarak yapılması zorunludur.

Zira usule uygun olarak yapılmayan teşhisler geçerli kılınmayacaktır ve elde edilen delilin sakatlanmasına yol açacaktır.

Teşhis işlemi gerçekleşirken çevre şartlarının etkisi o an ki fiziksel değişikler, görgü tanığının olayı ne kadar kavrayabildiği ya da ne kadar heyecanlı olup olmadığı, yine aynı şekilde görgü tanığının şüpheliyi ne açıdan gördüğü, ne kadar görebildiği, aradan ne kadar zaman geçtiği teşhisin doğru yapılması açısından dikkat edilmesi gereken hususlardır.

Kanunda teşhise ancak zorunlu olması halinde başvurulması düzenlenmiştir.

Sadece suçtan zarar gören veya etkilenen kişilerin görgü ifadelerine göre yargılama yapılması nesnel olmadığı için öncelikle varsa bilimsel somut deliller tercih edilir.

Görgü tanığının suçtan zarar gördüğü an yaşadığı öfke, acı vs duygularla yalan söylemesi veya hiç alakası olmayan bir kişiye husumet nedeniyle iftira atması gibi olası bir durum olduğu için ve ceza muhakemesinde görgü tanıklarının ifadesi önemli olduğu için mümkün oldukça diğer delillerle desteklenmelidir.

Ancak yine de somut bir olay karşısında mümkün ise teşhis yapılması gerekmektedir.

Teşhis işlemi, Cumhuriyet savcısının talimatı ile kolluk tarafından yerine getirilir. Kolluk Cumhuriyet savcısının izni ya da talimatı olmadan kesinlikle teşhis yapamaz. İstisna olarak çocuk şüpheliler bizzat Cumhuriyet savcısı huzurunda teşhis edilirler.

Teşhis işlemi gerçekleşmeden önce teşhisi gerçekleştirecek kişiden fail hakkında bilgiler ve faili tarif etmesi istenir.

Teşhiste yapacak kişi failin boyu, kilosu , fiziksel özellikleri , saç rengi, varsa belirgin izleri hakkında gördüğü kadar bilgi verir ve bu bilgiler kolluk görevlileri tarafından tutanağa yazılır ve teşhisi yapacak kişiye imzalattırılır.

Bu süreçte eğer olayın yaşandığı an ile teşhis arasında zaman farkı varsa şüphelinin kendini değiştirebileceği dikkate alınarak ona göre önlemler alınır.

Ayrıca kolluk görevlileri teşhisi yapacak kişiden şüphelinin eşkali hakkında beyan alırken kesinlikle karışmamaları ve algıda karışıklık yaratmamaları gerekmektedir.

Teşhisi yapacak kişinin teşhis öncesi fail hakkında verdiği beyanlar üzerine benzer tipte kişiler seçilir bu kişiler arasından teşhis yapılması istenir veya tanık failin kıyafetlerini net hatırlıyorsa benzer kıyafetler seçilerek şüphelilere denetletilebilir.

Teşhis, teşhise tabi tutulan şüphelilerin yan yana dizilmesiyle gerçekleşir. Yapılan bu teşhis işleminin mutlaka kayda alınması gerekir. Kayda alma, yazılı ve görsel olmak üzere iki çeşittir. Yazılı kayda almada yapılan teşhis işlemi tutanağa yazılır.

Görsel teşhis de ise teşhise tabi tutulan kişilerin fotoğrafları ve videoları kayda alınarak yazılı tutanaklarla birlikte mutlaka soruşturma dosyasına konur.

PVSK Ek m. 6/10 uyarınca, “Tanıklıktan çekinebilecek olanlar, teşhiste bulunmaya zorlanamaz.” hükmü getirilmiştir.

O halde, CMK m.45/1 uyarınca tanıklıktan çekinme hakkı olan kişilerden zorla teşhis yapmaları istenemez. Buna göre, şüphelinin nişanlısı, evlilik bağı kalmasa bile eşi, kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy ve altsoyu, üçüncü derece dâhil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları ile arasında evlatlık bağı bulunan kişiler teşhiste bulunmaya zorlanamazlar.

Bu kişilere teşhis yapması zorlanamaz ancak yapmak isterlerse bu durum herhangi bir engel teşkil etmez.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2014/13-676 E., 2016/262 K. Ve 24.05.2016 tarihli kararında ‘…Görgü tanığı bulunmayan olayda, sanık aleyhine değerlendirilebilecek tek delil, suça konu televizyonun evinde bulunduğu tanığın beyanlarıdır.

Olay mahallinde yapılan araştırma neticesinde sanığa ait parmak izi ya da başka bir emareye rastlanmamış, sanık tüm aşamalarda üzerine atılı suçlamayı kabul etmemiş, savunmalarının aksi her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle ispatlanamamıştır. Tanık çelişkili beyanlarda bulunmuş, teşhis işlemi de; “Şüphelinin fotoğrafı üzerinden de teşhis yaptırılabilir. Ancak tek bir fotoğraf veya aynı kişinin farklı fotoğrafları üzerinden teşhis yaptırılamaz. Değişik kişilerin fotoğraflarının aynı büyüklük ve özellikte olmaları gerekir.” şeklindeki yasal düzenlemelere aykırı olarak, yalnızca sanığın, fotoğrafı gösterilmek suretiyle gerçekleştirilmiştir.

Bu durum karşısında kanuna ve usulüne aykırı olarak yapılan teşhis işlemi ile kendisi de aynı suçların şüphelisi konumunda bulunan tanığın aşamalarda çelişkili ifadeleri dışında üzerine atılı suçları işlediğini ispatlar mahiyette, cezalandırılmasına yetecek, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı herhangi bir delil elde edilemeyen sanığın beraatı yerine cezalandırılmasına karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.’ hükmü ile usule aykırı teşhis işlemini yapıldığı için sanığın suçluluğunda şüphe olduğunu kabul etmiştir.

YÜZLEŞTİRME

Yüzleştirme, CMK madde 52/2’de “Tanıklar, kovuşturma evresine kadar ancak gecikmesinde sakınca bulunan veya kimliğin belirlenmesine ilişkin hallerde birbirleri ile ve şüpheli ile yüzleştirilebilir.” Şeklinde düzenlenmiştir.

Yüzleştirme, tanıkların veya şüphelilerin birbirini tutmayan ifadeleri söz konusu olduğu zaman bu tür çelişkilerin giderilmesi, hangi ifadeye değer verileceğinin tayin edilmesi ve yeni delillerin tayin edilmesi amacıyla tanıkların birbirleriyle veya şüphelilerle karşı karşıya getirilmesi işlemidir.

Yüzleştirmeye, kural olarak kovuşturma evresinde hâkim tarafından, ancak istisnai olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde soruşturma evresinde savcı ve emrindeki kolluk tarafından başvurulur. Yani kural olarak kovuşturma aşamasında yüzleştirme işlemi yapılabilir.

Yüzleştirme bir karşı karşıya getirme işlemidir. Aynı zamanda bir delil elde etme işlemidir. Kural olarak yüzleştirme kovuşturma aşamasında gerçekleştirildiği için müdafinin yüzleştirme sırasında hazır bulunmasına engel yoktur.