Devletin gücü, otorite yapısındaki bireyler tarafından, kimi zaman küçük, kimi zaman ise oldukça büyük yetkilerle kullanılır. Bu gücün kötüye kullanılması, bireyleri mağdur edebilir, kamuya zarar verebilir ve adalet duygusunu zedeleyebilir. Görevi kötüye kullanma suçu, devlet gücünün doğru ve şeffaf bir şekilde kullanılmasını sağlamaya yönelik temel denetim araçlarından biridir.

Görevi kötüye kullanma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 257. maddesinde düzenlenmiş olup, kamu görevlilerinin görev gereklerine aykırı hareketleri sonucu kişilerin mağduriyetine, kamunun zarar görmesine veya kişilere haksız menfaat sağlanmasına neden olan fiilleri kapsamaktadır. Bu suçun cezalandırılabilmesi için Yargıtay, belirli objektif cezalandırma koşullarının varlığını aramaktadır.

Yargıtay’ın Tanımı ve Suçun Unsurları

Yargıtay’ın Değerlendirmesi:
Görevi kötüye kullanma suçunun cezalandırılabilmesi için şu unsurların varlığı aranır:

- Kişilerin mağduriyeti,

- Kamunun zarar görmesi,

- Kişilere haksız menfaat sağlanması.
(Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 18/01/2018 tarihli, 2014/8230 esas, 2018/214 karar)

Eğer bu koşullar oluşmamışsa, fiil disiplin hukuku kapsamında değerlendirilir; suç teşkil etmez. Ancak, menfaat sağlama, zimmet veya irtikap gibi daha ağır suç unsurlarına dönüşmemesi gereklidir.

5237 sayılı TCK'nın 257. maddesine göre, görevi kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için norma aykırı davranışla birlikte kişilerin mağduriyetine neden olunması, kamunun zarar görmesi veya kişilere haksız menfaat sağlanması gerekmektedir. Bu sonuçları doğurmayan norma aykırı davranışlar suç olarak kabul edilemez. Somut olayda, bu unsurların ne şekilde gerçekleştiği yeterince tartışılıp değerlendirilmeden hüküm kurulması bozma nedeni olmuştur.
(Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 2.4.2018, E. 2014/10538, K. 2018/2398)

Suçun Aradığı Mağduriyet Kriteri

Görevi kötüye kullanma suçunun işlenmiş sayılması için yalnızca ekonomik zarar oluşması gerekmez. Mağduriyet, bireysel hakların veya çıkarların ihlali ile de gerçekleşebilir.

“5237 sayılı TCK’nın 257/1. maddesinde sözü edilen mağduriyet, yalnızca ekonomik zarar değil, diğer bireysel hakların ihlalini de kapsar.”
(Yargıtay 4. Ceza Dairesi 22/01/2008 tarihli, 2006/6107 esas, 2008/673 karar)

Kamu Görevlisi Kavramının Kapsamı

Geniş Kapsamlı Tanım:
 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, “kamu görevlisi” kavramını memur teriminden daha geniş bir şekilde ele almaktadır. Yargıtay’ın tanımı şu şekildedir:
"Kamu faaliyetinin yürütülmesinin ihaleye dayalı olarak, özel hukuk kişilerince üstlenilmesi durumunda ise bu kişilerin kamu görevlisi sayılmayacağı anlaşılmakla..." (Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 15/01/2018 tarihli, 2014/10287 esas, 2018/127 karar)

Bu, kamu görevlisi statüsünün kamu hukukuna dayalı bir yetki ve görev ilişkisine dayanmasını gerektirir.

Memur ve Kamu Görevlisi Ayrımı

Memur Tanımı:
 Doktrin ve Yargıtay kararlarına göre, memur, devletin hukuki yetkilerini kullanarak tasarruf veya fiillerde bulunan ve bunlara amme hukuku usulüne uygun şekilde iştirak eden kişidir. Ancak, yeni kanunda getirilen kamu görevlisi kavramı, bu tanımdan daha geniş bir çerçeveye sahiptir. Yargıtay bu konuda şu görüşe sahiptir:
“Kamu görevlisi deyimi; devletin ulusal kanunlarına göre bu görevi ifa ettiği ve ceza kanunu uygulamasında da 'memur', 'devlet memuru', 'belediye başkanı', 'bakan' veya 'hakim' olarak yapılan tanım çerçevesinde değerlendirilmelidir.”

“Görevi kötüye kullanma suçunun tali niteliği karşısında, aynı eylem nedeniyle hem rüşvet hem de görevi kötüye kullanma suçunun oluşmasının mümkün olmadığı gözetilmeksizin…”
(Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesi’nin 02/11/2017 tarihli, 2017/623 esas, 2017/1708 karar)

Örnek Kararlar:

- “Kamu görevlisi sıfatı olmayan Özel E. Hastanesinde görev yapan bir doktorun neden kamu görevlisi sayıldığı gerekçelendirilmemiştir.”
(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesi’nin 14/12/2017 tarihli, 2017/2598 esas, 2017/2601 karar)

- “…… Bankası …. Şubesinde müdür olan katılanın, 25.11.2000 tarihinde yürürlüğe giren 4603 sayılı Yasanın 1. maddesinin 2 ve 5. bentleri uyarınca …. Bankası'nın özel hukuk statüsüne tabi anonim şirket haline dönüştürülmesi ve personeli hakkında 233 ve 399 sayılı Yasa gücünde kararnamelerin uygulanması olanağının ortadan kaldırılması karşısında, Ceza Hukuku uygulamasında kamu görevlisi sayılmayacağı gözetilmeden…” (Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 10/10/2016 tarihli, 2016/5125 esas, 2016/15698 karar)

Özel Kanunlarla Kamu Görevlisi Sayılanlar


“…1163 sayılı Kanunun 62. maddesinde, suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden ve özellikle kooperatifin para ve malları, bilanço, tutanak, rapor ve başka evrak, defter ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılacakları belirtilen yönetim kurulu üyesi sanıkların…”
(Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 13/11/2014 tarihli, 2013/6181 esas, 2014/10883 karar)

SUÇUN OLUŞMADIĞI HALLER

Kusur ve Mağduriyetin Yokluğu: “Zamanaşımının durduğu gözetilmeden, mahkeme kararıyla ırza geçme ve alıkoyma suçundan açılan davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesinde, sanığın bir kusurunun bulunmadığı ve sanığın eylemi sonucu 5237 sayılı yasanın 257. maddesinde öngörüldüğü üzere kişilerin mağduriyeti ya da kamu zararına neden olma ya da kişilere haksız kazanç sağlanması söz konusu olmadığından, görevi savsama suçunun oluşmayacağı gözetilmeden hükümlülük kararı verilmesi yasaya aykırıdır.”(Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 18/12/2009 tarihli, 2009/13409 esas, 2009/20758 karar)

Şüpheden Uzak Delil Bulunmaması Nedeniyle Beraat

Sanıkların, üzerlerine atılı görevi kötüye kullanma suçunu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak, mahkumiyetlerine yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesiyle verilen beraat hükümlerinde isabetsizlik görülmemiştir.
(Yargıtay 15. Ceza Dairesi, E. 2016/599, K. 2018/287, T. 15.1.2018)

Görevi Kötüye Kullanma Suçunun Unsurlarının Oluşmaması

Resmi araçların yetersizliği nedeniyle köylülerden toplanan ve ilgili hesaba yatırılan 1040 TL’nin, görevin yerine getirilmesi amacıyla harcandığı ve haksız kazanç sağlanmadığı gerekçesiyle görevi kötüye kullanma suçunun oluşmadığı kabul edilmiş; beraat kararlarında isabetsizlik bulunmamıştır.
(Yargıtay 15. Ceza Dairesi, E. 2014/3991, K. 2016/2677, T. 23.3.2016)

Vekalet ve Masraf Ücretlerinin Usule Uygun Olması

Sanığın vekalet ve masraf ücretlerinden dolayı güveni kötüye kullanma suçundan cezalandırılması talep edilmişse de, alınan ücretin usule uygun olduğu ve herhangi bir haksız kazanç sağlanmadığı belirlenmiştir. Ayrıca, görevi kötüye kullanma suçuna ilişkin kasıt unsurunun bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararları isabetli kabul edilmiştir.
(Yargıtay 15. Ceza Dairesi, E. 2018/9142, K. 2020/4465, T. 3.6.2020)

Suçun Unsurlarının Oluşmaması

Sanığın, vekil olarak görevlendirildiği tarihte yasal temyiz süresinin zaten geçmiş olduğu ve temyiz talebinin reddedilmesine sebebiyet vermediği, dolayısıyla müvekkilinin zararına neden olmadığı tespit edilmiştir. Yasal unsurları oluşmayan suçtan beraat yerine mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedeni sayılmıştır.
(Yargıtay 15. Ceza Dairesi, E. 2014/1869, K. 2017/5878, T. 9.2.2017)

Hukuki İlişki ve Maddi Unsurun Yokluğu:
 “...Tüm bunlar dikkate alınarak, sanık ile katılan arasında vekalete dayalı hukuki ilişki bulunduğu gibi, alınan ve de verilen paralar hususunda anlaşarak sözleşme imzaladıkları; dolayısıyla görevi kötüye kullanma suçunun olayda mevcut olmayıp taraflar arasındaki ilişkinin hukuki nitelikte olduğu anlaşılmış, bu itibarla G.Ş.’nin üzerine atılı suçun maddi unsuru oluşmayan eyleminde beraati yerine yetersiz gerekçe ile sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş ise de...” (Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi’nin 22/02/2018 tarihli, 2018/435 esas, 2018/446 karar)

Görevle İlgili Sırların Açıklanması:
 “...Bu itibarla somut olayda göreve ilişkin sırrın açıklanması suçunun unsurları itibariyle oluşmayacağı, ancak Bilgi Toplama Yönergesi’nin 21/f maddesine göre sanığın polis memuru ………’den görevi gereği bilgi alma imkanı bulunduğu da gözetilip, …… ya da avukatı dışında üçüncü bir şahsa telefonla bilgi vermek suretiyle kamunun zararı veya kişilerin mağduriyetine neden olma ya da kişilere haksız menfaat sağlama biçimindeki objektif cezalandırma koşullarından birinin gerçekleşip gerçekleşmediği ve eyleminin TCK’nın 257/1. maddesi uyarınca icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturup oluşturmayacağı denetime imkan verecek şekilde tartışılmak suretiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken...”( Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 10/01/2018 tarihli, 2014/10023 esas, 2018/90 karar)

Görev Başında Bulunmama: “Görev başında bulunmamanın başlı başına görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmayacağı, suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı gerekçeleriyle karar yerinde gösterilmelidir.” (Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 09/01/2018 tarihli, 2014/10088 esas, 2018/75 karar)

Menfaati Zıt Kişiler Aleyhine Avukatlık:
 “...1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 38/b maddesine aykırı olarak aynı işte menfaati zıt olan kişiler aleyhine avukatlık yaptığı, bu şekilde görevi kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, katılanın, bu davalar nedeniyle talep ettiği alacak hakkını başkasına temlik ettiği; zaten söz konusu davaların katılan aleyhine de sonuçlanmadığı; bu tarihten önce de katılanın sanığı belirtilen dosyalardan azlettirdiği ve bu eylem nedeniyle katılanın bir zararının oluşmadığı dikkate alınarak, TCK’nın 257. maddesindeki suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.”( Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 15/01/2018 tarihli, 2017/34328 esas, 2018/296 karar)

Norma Aykırılık ve Teşebbüs:
 “...Diğer yandan, görevi kötüye kullanma suçunun oluşumu için norma aykırı davranışın yeterli olmadığı, objektif cezalandırma şartlarından birinin gerçekleşmesi gerektiği ve objektif cezalandırma şartı öngörülen suçlarda teşebbüs hükümlerinin uygulanamayacağı; olayımızda, sanığın tanıktan parayı alırken suçüstü yakalandığı hususları da gözetildiğinde, sanığın norma aykırı eyleminin görevi kötüye kullanma suçunu da oluşturmayacağı, disiplin hukukunun konusunu oluşturacağı gözetilerek, müsnet suçtan beraat kararı verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması...” ( Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 27/11/2017 tarihli, 2014/9394 esas, 2017/4998 karar)

İşçilerin Haklarının Ödenmesi:
 “...Mevzuat hükümlerine aykırı olarak hizmet alımı ihalesi ile muhtelif büro işlerinde çalıştırılmak üzere personel istihdam edilmiş ise de, yaptıkları iş karşılığında kendilerine maaş ödenmesi ve hak ettiklerinden fazlaya ilişkin ödeme yapıldığına yönelik bir iddianın da olmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, objektif cezalandırma koşullarının gerçekleşmediği gözetilerek, tebliğnamedeki eylemlerin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğundan bahisle bozma isteyen düşünceye iştirak edilmediği gibi, O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları da yerinde görülmediğinden reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükümlerin onanmasına...”( Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 18/12/2017 tarihli, 2014/1033 esas, 2017/5423 karar)

Devlet Zararının Telafisi:
 “Devlet zararının ödenmesi, suçun oluşmasını önlemeyecektir.”
(Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 25/09/2007 tarihli, 3062/780 karar)

Haksız Kazancın Tanımı: “...Kişilere haksız kazanç sağlanmasına yönelik madde gerekçesinde yapılan örneklendirmelerde, hep maddi kazancın esas alındığını görmekteyiz. Sonuç olarak… kişiye haksız kazanç sağlanmasına yönelik ilgilinin mal varlığında bir artış meydana gelmediği...” denilmek suretiyle kazancın maddi/ekonomik kazancı kapsadığı belirtilmesine karşın, aynı dairenin 19/11/2008 tarihli, 2007/3568-2008/20883 karar sayılı ilamında; “...Haksız kazanç görev gereklerine aykırı davranılmak suretiyle kişilere haksız bir yarar sağlanmasıdır.” demekle kavramı genişletmiştir.
(Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 20/09/2007 tarihli, 16/39 karar)

Kusurun Yokluğu:
 “...Sanık tarafından ilgili belediyeye yıkım için müracaatta bulunulduğu; katılan tarafından sanığın azledildiği tarihe kadar yıkım işlemlerinin gerçekleştirilemediği; azledilen sanığın masraf adı altında aldığı 4000 TL’yi faizi ile birlikte geri iade ettiği olayda, sanık avukatın aldığı parayı iade ettiği; yıkım işleminin bizzat katılan tarafından durdurulduğu ve bilirkişi raporuna göre binanın yıkılması halinde çevredeki binaların zarar göreceği gerekçesiyle sanık hakkında verilen beraat hükmünde bir isabetsizlik görülmemiş; dosya kapsamı itibariyle sanığın suç işleme kastının olmadığının anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki eksik inceleme nedeniyle bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suç açısından sanığın kastının bulunmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanın beraat kararının kanuna aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle...”
(Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 18/01/2018 tarihli, 2016/177 esas, 2018/534 karar)

İCRAÎ DAVRANIŞLARLA GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA

Memuriyet Koşulları ve Haksız Kazanç: “Sanıkların, memuriyet koşulları oluşmayan kişiyi işe başlatarak haksız bir unvanda haksız yere maaş almasına neden olmak suretiyle gerçekleştirdikleri eylemlerin, icrai davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu ve bu suçu TCK'nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işledikleri halde, haklarında TCK'nın 257/1 ve 53/5. maddelerinin uygulanmaması karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.”
(Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 09/01/2018 tarihli, 2014/10078 esas, 2018/74 karar)

Yetkilerin Kişisel Amaçlarla Kullanılması: “Savcılık muhâbere bürosunda yazman olarak çalışan sanığın, daireye ait faks cihazını kullanarak ve Cumhuriyet Başsavcılığı’na ait imza kaşesini basmak suretiyle Turkcell’e yazı yazıp, bir tahkikata esas olmak üzere ayrıldığı nişanlısı Hasan’ın yeni cep telefon numarası ile yeni ev adresini öğrenmek istemesinden ibaret eyleminin, TCY’nin 252. ve 281. maddelerinde yazılı suçu oluşturduğu gözetilmeden beraat kararı verilmesi yasaya aykırıdır.” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 12/11/2003 tarihli, 28301/11258 karar)

Kamu Zararına Neden Olmak:
 “…sanıkların, okulun güvenlik kamera sistemi kurulması ve kurulan kamera sistemine ait malzemelerin piyasa fiyatlarından yüksek fiyatta alım yapmak suretiyle kamu zararına neden oldukları; doğrudan temin usulü ile yapılan alımın, mevzuatta belirtildiği şekilde gerekli komisyonlar kurularak ve onaylar alınarak yapıldığı; ancak yaklaşık maliyet komisyonu ve piyasa araştırma komisyonunun kendilerine verilen görevi gereği gibi yapmayarak kamu zararına sebebiyet verdikleri kanaati belirtilmiş olmakla…” (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesi’nin 15/02/2018 tarihli, 2017/2703 esas, 2018/404 karar)

Usulsüz Mali İşlemler:
 “…Korkut İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde tahakkuk memuru olarak görevlendirilen sanığın, görevlerinin gereklerine aykırı olarak hazırladığı ve ilgili bankaya gönderdiği hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmayan listeler ile ilçede görevli öğretmenlerin maaşlarından kesinti yapılmasına sebebiyet vermekten ibaret eyleminin, 765 sayılı TCK'nın 240. maddesi (5237 sayılı TCK'nın 257/1. maddesi) kapsamında görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı…”( Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 17/01/2018 tarihli, 2017/4191 esas, 2018/430 karar)

Görev İhmali: “PTT’de çalışan memurun, yönteme aykırı bir biçimde APS gönderisini kontrol etmeden kabul etmekten ibaret eyleminin, 765 sayılı TCK’nın 230. maddesi kapsamında olduğu…” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 22/02/2005 tarihli, 13734/1280 sayılı ilam)

Borç ve Faiz İşlemleri:
 “…Olay tarihinde S.S. …… Konut Yapı Kooperatifi yönetim kurulu başkan ve üyesi olan sanıkların, görev yaptıkları dönem içerisinde gerçek kişilerden borç para alıp faiz ödenmesine neden olmak ve sigorta prim borçlarının ödenmesinde gecikme göstermek suretiyle görevi kötüye kullandıkları…”
(Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 16/01/2013 tarihli, 2011/11657 esas, 2013/373 karar)

İHMALİ DAVRANIŞLARLA GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA

Görev İhmali Nedeniyle Zarar Oluşması:
 “…Sanıklar İrfan ve Burak'ın, anılan yol yapımında yapı denetim görevlisi olarak görev aldıkları; sözleşme ve şartnamede belirtilen anılan şirketin alması gerekli işaretlemeye ilişkin önlemleri almaması hususunda görevlerinin gereklerini yerine getirmekte ihmal göstermek suretiyle, atılı suçu işledikleri dosya kapsamından anlaşılan sanıklar hakkında, TCK'nın 257/2. maddesi gereğince mahkûmiyet hükmü kurulması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde beraat hükmü kurulması…”
(Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 10/01/2018 tarihli, 2017/7574 esas, 2018/215 karar)

Hatalı Tıbbi Uygulama:
 “…Dosyada bulunan 17/07/2010 tarihli Ilgaz Devlet Hastanesi’nin raporuna göre, katılan F.D.’nin bulantı, kusma, karın hassasiyeti şikayeti nedeniyle Çankırı Devlet Hastanesi’ne sevk edildiğinin anlaşılmasına ve Yüksek Sağlık Şurası'nın kararına göre, sanığın karın bölgesindeki şikayetlere göre konsültasyon yaptırması gerekirken bu işlemi eksik bıraktığının anlaşılması karşısında, görevinin gereklerine aykırı davranışla mağduriyete neden olduğu gözetilerek mahkûmiyet kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde beraatine karar verilmesi…”( Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 31/01/2018 tarihli, 2014/10476 esas, 2018/313 karar)

Avukatın Yükümlülüklerini Yerine Getirmemesi:
 “Tokat Barosu’nda kayıtlı avukat olan sanığın, davalı katılan vekili sıfatıyla, Tokat Aile Mahkemesi’nin 2008/3... esasına kayden açılan boşanma davasında maddi-manevi tazminat talepleri yönünden verilen 20/07/2010 tarih ve 2008/374 Esas, 2010/420 sayılı kararı temyiz etmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 30/11/2011 tarih ve 2010/20205 Esas, 2011/20344 Karar sayılı onama ilamı sanığa tebliğ edildikten sonra, sanığın bu kararı katılana bildirip, vekaletname kapsamında yetkisi dahilinde olan karar düzeltme yoluna gidilip gidilmeyeceği hususunda katılanın iradesini öğrendikten sonra sonucuna göre hareket etmesi gerekirken, yasal süresi içerisinde karar düzeltme yoluna başvurmayarak katılanın mağduriyetine sebebiyet verdiği ve ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun unsurlarının oluştuğu halde sanığın mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi…” (Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 09/01/2018 tarihli, 2014/10305 esas, 2018/34 karar)

Duruşma Talebinin Eksik İşlenmesi:
 “Edremit Sulh Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürü olan sanığın, katılanın davalısı olduğu mahkemenin 2009/9.. Esas sayılı dosyasının kararını duruşma istemli olarak temyiz etmesine rağmen, gerekli formu doldururken duruşma istemini işaretlemediği; bunun sonucunda da temyiz incelemesine gönderilen dosyaya masrafın eksik aktarılması nedeniyle Yargıtay 18. Hukuk Dairesi tarafından incelemenin duruşmasız olarak yapılıp kararın onandığı, sanığın bu şekilde katılanın duruşma hakkını kısıtlayarak mağduriyetine sebebiyet verdiği ve görevi kötüye kullanma suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu gözetilmeden, dosya kapsamı ve oluşa uygun düşmeyen gerekçelerle yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde beraat kararı verilmesi…” (Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 08/01/2018 tarihli, 2014/10319 esas, 2018/7 karar)

Mahkeme Kararını Temyiz Etmemek: "…Erzurum Barosu’na kayıtlı avukat olarak görev yapan sanığın, müdafisi olduğu mağdurun suça sürüklenen çocuk sıfatıyla yargılandığı Erzurum 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2006/88 esas sayılı dosyası kapsamında verilen mahkûmiyet kararını, bu doğrultuda verilen bir talimat olmamasına rağmen temyiz etmeyerek mağduriyetine neden olmak suretiyle ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu işlediği ve bu itibarla hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması gerektiği gözetilmeden, dosya kapsamına uygun düşmeyen yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde beraatine karar verilmesi…"(Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 22/11/2018 tarihli, 2017/6671 esas, 2018/9299 karar)

Gerekçeli Kararların Zamanında Yazılmaması:
 Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bir kararında, 813 adet dava dosyasının gerekçeli kararının makul sürede yazılmaması şeklinde gerçekleşen ve kişilerin mağduriyetine neden olan eylemlerin zincirleme biçimde ihmâl suretiyle görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğunu kabul etmiştir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 09/06/2015 tarihli, 2014/5.MD-69 esas, 2015/192 karar)

Yıllık İzin “…Sanığın, yıllık izinlerle ilgili idare mahkemesinin iptal kararlarını, 2577 sayılı Kanun’un 28. maddesinde belirtilen 30 günlük süre içerisinde uygulamadığı sabit olmakla birlikte, söz konusu kararların belediyeye tebliğ edildiği tarihlerde katılanın kesintisiz ve uzun süreli sağlık istirahatinde bulunması, istirahat bitimi olan 22/11/2007 tarihinde 120 gün izin verilerek kararların gecikmeli olarak uygulanması karşısında…, sanığın aktif bir davranış içermeyen eylemlerinin TCK'nın 257/2. maddesinde düzenlenen ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeyerek yazılı şekilde TCK'nın 257/1. maddesi uyarınca hüküm kurulması…” (Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 21/12/2015 tarihli, 2013/15070 esas, 2015/17576 karar)

Hastane İcap Nöbetindeki İhmaller:
 “...Nöbetçi olmasına rağmen hastaneye ulaşamayacak bir mesafede icap nöbetinde bulunması nedeniyle eyleminin, tıp kurallarına uygun olmayan bir davranış teşkil ettiği ve TCK'nın 257/2. maddesindeki ihmâl suretiyle görevi kötüye kullanma suçu kapsamında değerlendirilerek, sanığın atılı suçtan cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden…” (Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 09/01/2018 tarihli, 2016/4747 esas, 2018/187 karar)

Tutanağı Encümenin Güncemine Getirmeme

Sanıkların, 154 yapının İmar Kanunu’na aykırı olduğuna dair tutulan yaptırım tutanaklarını belediye encümeninin gündemine getirmemek suretiyle gerçekleştirdikleri eylemlerinin, ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçunu düzenleyen TCK 257/2. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak, yerel mahkeme tarafından yanlış şekilde TCK 257/1. maddesi uygulanarak hüküm kurulması bozma nedeni olarak kabul edilmiştir. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 27.9.2017, E. 2017/2081, K. 2017/4084)

Hastaları Görmeden İlaç Yazma ve Görevi Kötüye Kullanma Suçu

Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 04.02.2014 tarihli kararında ve Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin benzer kararlarında belirtildiği üzere, eczaneden gelen ya da hasta yakınları tarafından getirilen sağlık karnelerine, hastaları görmeden ancak belirtilen hastalık tanısıyla uyumlu ilaç yazma şeklindeki eylemler, bir bütün olarak "görevi kötüye kullanma" suçu kapsamında değerlendirilmektedir.
(Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 26.4.2017, E. 2015/19, K. 2017/3158)

Teşebbüs

Görevi Kötüye Kullanma Suçunda Teşebbüs:
Görevi kötüye kullanma suçunda neticeler, objektif cezalandırılma koşulu olarak görülür. Bu nedenle, teşebbüs hükümleri bu suç tipinde uygulanmamaktadır.
(Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 01/05/2008 tarihli, 2007/21 esas, 2008/10 karar; 02/03/2009 tarihli, 2007/2915 esas, 2009/3623 karar; 17/04/2008 tarihli, 2007/27 esas, 2008/8 karar)

İçtima

Genel Kural:
Görevi kötüye kullanma, tali ve tamamlayıcı bir suç tipidir. Görev gereklerine aykırı davranış başka bir suçu oluşturmadığında bu suç uygulanır. Ancak bir kişinin ölümü veya yaralanması durumunda, görevi kötüye kullanma yerine ilgili asli suçlar devreye girer.


Örnek Kararlar:

- Resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturan bir eylemde ayrıca görevi kötüye kullanma suçundan hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.
(Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 19/12/2017 tarihli, 2017/4404 esas, 2017/9121 karar)

- Yol üzerinde uyarıcı işaret koymamak suretiyle oluşan kazada, taksirle yaralama suçundan hüküm verilmesi gerekir.
(Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 10/01/2018 tarihli, 2017/7574 esas, 2018/215 karar)

- Doktorların hastaları görmeden reçete yazmaları durumunda eylemin zincirleme şekilde sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını oluşturabileceği belirtilmiştir.
(Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 30/01/2018 tarihli, 2014/10491 esas, 2018/300 karar)

- ……. Devlet Hastanesi'nde doktor olarak görev yapan sanığın düzenlediği Genel Adli Muayene Formu’nda resmi yazı unsurlarının (gönderen makam, tarih, yazı numarası, doktorun adı-soyadı, kaşesi, sicil numarası ve mühür) eksik olduğu, bu nedenle belgenin hukuki sonuç doğurmaya elverişli olmadığı ve resmi belgede sahtecilik suçunun unsurlarını taşımadığı tespit edilmiştir. Yargıtay, sanığın eyleminin TCK 257. maddesi kapsamında görevi kötüye kullanma suçu oluşturabileceği dikkate alınmadan resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulmasının bozma nedeni olduğuna karar vermiştir. (Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 26.12.2016, E. 2016/12325, K. 2016/8795)

- Kooperatif başkan ve yönetim kurulu üyelerinin, 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ait defter ve belgeleri tutmayarak görevlerini ihmal ettikleri iddiasıyla açılan davada, sanıkların aynı eylem nedeniyle Silifke Ağır Ceza Mahkemesi’nde (2009/91 Esas) yargılandıkları gerekçesiyle kamu davasının reddine karar verilmiştir. Ancak, anılan kararda sanıkların yalnızca 2003 ve 2004 yıllarına ait defterleri tutmamak suçundan mahkum edildikleri anlaşılmıştır. Bu durumda, ilgili dosyanın incelenerek suç ve iddianame tarihlerine göre hukuki kesinti oluşup oluşmadığı ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı değerlendirilmelidir. Hukuki kesinti varsa ayrı ceza verilmesi gerektiği dikkate alınmadan eksik incelemeyle kamu davasının reddine karar verilmesi bozma nedeni olmuştur.
(Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 24.4.2018, E. 2018/2572, K. 2018/3021)

İştirak

İhale Usulsüzlüğünde Azmettirme:
Belde belediye başkanının, ihale usulsüzlüğü yaparak belirli bir firmayı avantajlı hale getirdiği tespit edilmiştir. Azmettiren diğer kişinin sorumluluğu, eksik ceza tayini nedeniyle bozma nedeni sayılmıştır.
(Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 19/12/2017 tarihli, 2017/1284 esas, 2017/5471 karar)

Zamanaşımı

Görevi Kötüye Kullanma Suçunda Süreler:
Görevi kötüye kullanma suçunda zamanaşımı süresi, suçun türüne ve ceza miktarına göre 8 yıllık asli zamanaşımı süresi gözetilerek dava düşürülmelidir.
(Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 08/01/2018 tarihli, 2017/1625 esas, 2018/8 karar)

Etkin Pişmanlık

Yasa Değişikliği ve Pişmanlık:
Kanunda yapılan değişikliklerle, “kazanç” yerine “menfaat” kavramı getirilmiş ve cezalar hafifletilmiştir. Sanıkların duruşma sırasındaki tutumları ve pişmanlıkları da hükmün açıklanmasının geri bırakılması ya da cezanın ertelenmesi açısından dikkate alınmalıdır.
(Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 10/01/2018 tarihli, 2014/10097 esas, 2018/92 karar)

Zararın Tazmini:
Suç nedeniyle oluşan zararın tazmini, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları için önemli bir unsurdur. Ancak zarar tazmini suçun oluşumunu ortadan kaldırmaz.
(Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 18/12/2017 tarihli, 2017/5869 esas, 2017/5404 karar)

Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği ve Görevi Kötüye Kullanma Suçları

Olayın Özeti:
Sanıkların, sahte olduğu iddia edilen imzaları bilerek ve farkında olarak atıp atmadıkları değerlendirilmiştir.

Yargıtay’ın Değerlendirmesi:

- Bilerek ve farkında olarak imzalanmışsa: Eylem, kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçunu oluşturur.

- Gerekli özen gösterilmeden imzalanmışsa: Eylem, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturur. (Yargıtay 21. Ceza Dairesi, 12.12.2016, E. 2015/7961, K. 2016/752)

Av. Gökhan BİLGİN & Hukuk Öğrencisi Burcu Simay DEMİR