ÖZ:

Bankaların 5411 sayılı Bankacılık Kanununda(BanK) yer alan bir ya da birden fazla sebeplerin gerçekleşmesi halinde faaliyet izninin kaldırılmasına karar verilebilir. Bankaların faaliyet izninin kaldırılması halinde söz konusu bankanın yönetim ve denetim yetkisi BanK m. 106 f.1 hükmü uyarınca Tasarruf Mevduatı Sigortası Fonuna(TMSF) intikal eder. TMSF,, yönetimi ve denetimi kendisine geçen bankadaki sigortalı mevduatı ve katılım fonunu doğrudan veya ilan edeceği bankalar aracılığı sigortalı mevduat ve katılım fonu sahiplerinin ödeyerek alacaklılar yerine bankanın doğrudan doğruya iflasını talep eder. Yapılan bu talep üzerine mahkeme bankanın iflasına karar vermiş olması halinde TMSF iflas masasına Devletin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının alacaklılarından sonra ve fakat İcra ve İflas Kanunun(İİK) 206. Maddesinde yer alan üçüncü sıradaki tüm imtiyazlı alacaklardan önce olmak üzere alacaklı sıfatıyla iştirak edecektir. Bununla birlikte, TMSF,  İİK’ da belirli bazı hükümler saklı olmak üzere, iflas dairesi, iflas idaresi ve alacaklılar toplanmasına ait görev ve yetkileri kapsamında bankaların tasfiyesini gerçekleştirecektir. Diğer bir ifade ile TMSF, İİK da yer alan bazı hükümler istisna olmak üzere genel iflas tasfiyelerindeki iflas dairesine, iflas idaresine ve de alacaklılar toplanmasına ait olan yetki ve görevlerini kullanarak iflas eden bankanın tasfiyesini gerçekleştirmektedir. Bu kapsamda TMSF, normal iflasın tasfiyesinde, tasfiyenin türüne göre iflas idaresi veya iflas dairesi gibi sıra cetvelini düzenlemek zorundadır. Alacaklılar sıra cetveline karşı koyma imkanına sahiptirler. Ancak, 5411 sayılı BanK’ da açıkça sıra cetveline karşı koyma yolları, bu manada itiraz davası düzenlememiştir. Bu çalışmamızda bankaların iflası halinde iflas tasfiyesini yürüten TMSF’nin tanzim etmiş olduğu sıra cetveline itiraz davasında görevli mahkemenin veya daha doğru bir ifade ile görevli yargı yerinin neresi olduğuna dair cevap aranacaktır.

1. GİRİŞ:

Sosyal, ekonomik ve ticaret hayatımızın içerisinde önemli yer tutan bankaların kurulması, işleyişi, denetlenmesi, alınması gereken tedbirler, iflas sebepleri ve iflasa ilişkin belirli bazı kurallar özel olarak düzenlenmiştir[1]. Bu anlamda bankaların kuruluşu ve faaliyet izni, işleyişi,  denetlenmesi, faaliyet izninin iptali ve kaldırılması, birleşmesi, bölünmesi, iradi tasfiyesi, sınırlamalar, alınması gereken önlemler, faaliyet izninin kaldırılması ve fona devri, iflasın tasfiyesinde ilişkin kurallar ve hükümler 5411 sayılı Bankacılık Kanununda[2] özel olarak düzenlenmiştir.

5411 sayılı Bankacılık Kanunu(BanK) kapsamında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fon’una(TMSF) önemli ölçüde görev ve yetki verilmiştir. Bankaların faaliyet izinlerinin kaldırılmasına karar verildiğinde ilgili bankanın yönetim ve denetim yetkisi TMSF’ye intikal etmektedir(BanK m.106 f.1). TMSF,  yönetimi ve denetimi kendisine intikal eden bankada yer alan sigortalı mevduat ve katılım fonlarını, kanunda belirtilen usul ve esaslar dahilinde mevduat ve fon sahiplerine ödemek suretiyle alacaklıların yerine ilgili bankanın iflasını doğrudan doğruya  talep etmek zorunda olup; mahkeme bankanın iflasına karar verilmesi halinde TMSF,  İİK m.206 de yer alan sıraya göre Devlet ve sosyal güvenlik kuruluşların alacaklarından sonra ve fakat üçüncü sıradaki tüm imtiyazlı alacaklardan önce gelmek üzere imtiyazlı alacaklı sıfatıyla iflas masasına iştirak edecektir(BanK m. 106 f.3, m. 106 f.5, c.1).

Aynı şekilde TMSF, İİK da yer alan birkaç hüküm saklı olmak üzere iflas dairesi, iflas idaresi ve alacaklılar toplanmasına ait görev ve yetkilerini kullanarak bankaların iflasını tasfiye etme yetkisini haizdir(BanK m. 106 f.5, c.2).

İşte bu yüzden bizler çalışmamızda öncelikli olarak bankaların iflası hakkında akabinde sıra cetveli ve sıra cetveline itiraz davası hakkında genel birtakım bilgilere yer verilecektir. Ve son olarak da bankaların iflas tasfiyesi sürecinde TMSF tarafından hazırlanan sıra cetvelini itiraz davasında görevli yargı yolu hakkında yargı kararları kapsamında açıklamalarda ve değerlendirmelerde bulunacağız.

2. BANKALARIN İFLASINA GENEL BAKIŞ:

Bankalara ilişkin temel düzenleme 5411 sayılı Bankacılık Kanununda(BanK) yer almaktadır. Bankacılık kanunun “Amaç” kenar başlıkla birinci maddesinde, kanunun finansal piyasalarda güven ve istikrarın sağlanması, kredi sisteminin etkin bir şekilde işlemesi ile tasarruf sahiplerinin hak ve yetkilerini korumaya yönelik olarak usul ve esasları düzenlemeyi amaç edinmiş olduğu belirtmiştir.

Banka tanımları ve banka türleri yine adı geçen BanK’da “tanımlar” kenar başlıklı üçüncü maddesinde açık bir şekilde düzenlenmiştir. Öğretide ise banka, müşterilerin yani tasarruf sahiplerinin tasarruf mevduatı olarak biriktirmiş olduğu paraları toplayan(pasif bankacılık işlemleri), bunları belirlenen ve değişen oranlardaki faizler ile diğer müşterilere kredi ve ödünç veren(aktif bankacılık işlemleri) bankacılık kanununa tabi olarak mali ve ticari bir kuruluş olarak tanımlanmaktadır[3].

Yukarıda da izah ettiğimiz üzere, bankalar sosyal, ekonomik ve ticari hayatımızın ayrılmaz bir parçası halinde gelmiştir. Bu yüzden bankaların denetimi, çalışma usulleri, denetlenmesi, alınması gereken tedbirler, iflas sebepleri, iflasın tasfiyesine ilişkin bazı kurallar özel olarak düzenlenmiştir[4]. Bu anlamda, bankaların Bankacılık Kanunu kapsamında yapılan denetim sonucunda kanuna aykırılık tespit edilmiş olması halinde birtakım tedbirler öngörülmüş olup; bu minvalde denetim sonucunda bankanın mali bünyesinin zayıflamış olduğu tespit edilmiş olması halinde bankanın mevduat kabul etme ve bankacılık yapma yetkisinin kaldırılarak, ilgili bankanın yönetim ve denetim yetkisi TMSF’ye intikal etmektedir[5].

Bankalarda kuruluşları bakımından anonim şirket şeklinde kurulması zorunlu olup; bu yüzden bankalarda anonim şirketler (ticaret şirketleri) gibi iflasa tabidir[6].

2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda(İİK) yer alan adi yani takipli( genel iflas veya kambiyo senetlerine özgü iflas yolu)iflas yolları ve doğrudan doğruya iflas yolları ile iflas sebepleri aynı zamanda bir anonim şirket olan bankalar hakkında da uygulama alanı bulacaktır[7]. Ancak, buna karşın öğretide bir görüşe göre, hem takipli iflas yollarına hem de doğrudan doğruya ilişkin sebeplerin birçoğu Bankacılık Kanununda yer alan bir banka için önleyici, iyileştirici veya faaliyet izinin kaldırılarak bankanın yönetim ve denetim yetkisini TMSF’ye devrinin intikali gerektiren sebepler mahiyetinde olduğu, bu sebeple de İİK da yer alan iflas sebepleri ile iflas yollarının teorik olarak uygulanmasının mümkün olmadığı hususu belirtilmektedir[8].

Bununla birlikte, BanK’ unda bir bankanın iflası hemen gerçekleşmemektedir. Bankaların iflası belirli bazı aşamalardan geçtikten sonra gerçekleştirilmektedir. Buna göre, BanK’ da bankaların iflasın öncesinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu(BDDK) tarafından aşamalı bir şekilde bazı tedbirler uygulanmakta ve bu tedbirlerin sonuç vermemesi halinde bankanın iflası gündeme gelecektir[9]. Bankalar hakkında uygulanacak önlemler, denetimler, önleme planları, düzeltici,  iyileştirici ve kısıtlayıcı tedbirler ile faaliyet izninin kaldırılması ile TMSF’ye devir gibi meseleler BanK m.65-71 arasında düzenlenmiştir. BDDK, bankalar hakkında yapmış olduğu denetim sonucunda banka işlemlerinin kanuna aykırılık görmesi halinde ilgili banka hakkında öncelikli olarak BanK 65-70. Madde hükümleri arasında yer alan önleyici, iyileştirici ve kısıtlayıcı tedbirlere uygulayacak, bu tedbirlerin sonuç vermemesi veya daha doğru bir ifade ile bankanın mali bünyesinin güçlendirilmesinin mümkün olmaması kanaatine varılmış olması halinde BDDK bankanın faaliyet izninin kaldırılması ile yönetim ve denetim yetkisi TMSF’ye devredilmesini karar verecektir(BanK m.71).

BDDK tarafından bir bankanın faaliyet izninin kaldırılması ile yönetim ve denetim yetkisi TMSF’ye intikal edecektir(BanK m.106 f.1). Faaliyet izninin kaldırılması kararı Resmi Gazetede yayımlanması tarihinden itibaren banka hakkında ihtiyati tedbir dahil olmak üzere banka hakkındaki her türlü icra ve iflas takibi durur ve de yeni icra ve iflas takibi yapılamaz(BanK m. 106 f.2, c.1). Bunun haricinde, TMSF hariç olmak üzere üçüncü kişilerce banka hakkında açılmış davalar ile başlatılmış olan icra ve iflas takipleri, mahkeme, icra ve iflas daireleri tarafından TMSF’ye bildirilecektir(BanK m. 106 f.2, c.2). Böyle bir hükmün öngörülmesinin amacı, faaliyet izni kaldırılan bankanın kısa bir süre sonra zaten iflası istenecek olduğundan bu arada geçen süre içerisinde bazı alacaklıların öncelik kazanmalarının önüne geçmek olduğu öğretide haklı olarak ifade edilmektedir[10].

Yönetimi ve denetimi kendisine intikal eden TMSF sigortalı mevduatı ve sigortalı katılım fonunu doğrudan veya ilân edeceği başka bir banka aracılığı ile ödeyerek, mevduat ve katılım fonu sahipleri yerine bankanın doğrudan doğruya iflasını isteyecektir(BanK m.106 f.3,c.1). TMSF mevduat ve fon sahiplerine alacaklarını ödeyerek en büyük alacaklı hali gelecektir[11]. Öte yandan BanK m. 106 f.3’e göre, TMSF mevduat ve fon sahiplerinin alacaklarını ödeyerek ilgili bankanın doğrudan doğruya iflasını istemek zorundadır. Bu hüküm kapsamında bankanın iyileştirilmesi sürecine gidilemeyecektir[12].

TMSF tarafından yönetimi ve denetimi kendisine intikal eden bankanın iflasına karar verilmiş olması halinde TMSF, iflas masasına, İİK m.206 da yer alan üçüncü sıradaki tüm imtiyazlı alacaklılardan önce ve fakat Devletin ve sosyal güvenlik kuruluşların 6183 sayılı Kanun kapsamında yer alan alacaklarından sonra gelmek üzere imtiyazlı alacaklı sıfatıyla iştirak edecektir(BanK m.106 f.5, c.1)[13].

Öte yandan TMSF, İİK’da yer alan bazı hükümler istisna olmak üzere iflas eden bankanın tasfiyesini iflas dairesi, iflas idaresi ve alacaklılar toplanmasına ait yetki ve görevleri kapsamında yürütmeye yetkilidir(BanK m.106 f.5, c.2). Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, TMSF, 5411 sayılı BanK kapsamında iflas idaresi, iflas dairesi ve alacaklılar toplamasına ait yetki ve görevleri haiz olacaktır[14].

Görüldüğü üzere, BanK da yer alan iflas sebebi öğretide, “mali bünyenin güçlenmesine imkan olmaması” olarak ifade edilmekle birlikte bu iflas sebebi maddi iflas sebebi olarak kabul edilmektedir[15].

Netice olarak ifade etmek gerekirse, bankaların iflası genel kapsamı itibarıyla İİK’da yer alan kurallara uyarınca gerçekleştirilmekle birlikte BanK’da bu konuya özgü özel özellikli birtakım kurallar bulunmaktadır.

3. SIRA CETVELİ VE SIRA CETVELİNE İTİRAZ DAVASI:

İflasın adi tasfiye prosedürüne göre yürütülmüş olması halinde iflas idaresinin görevleri arasında sıra cetvelini düzenlemektedir(İİK m.232 vd.). Buna göre, iflas idaresinin teşekkül ettirilmesinden ve iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına bilmek için kanun öngörülen bir aylık süre geçtikten sonra iflas idaresi en geç iki ay içerisinde İİK m.206 ve İİK m.207 yer alan hükümlerine göre sıra cetveli düzenlenmesi gerekecektir.

İflas idaresi, tanzim etmiş olduğu sıra cetvelinde kabul ettiği bütün iflas alacakları, miktarı ve sıralarını sıra cetvelinde gösterecektir[16] . İflas idaresi tarafından kabul edilen sınırlı ayni haklarda( rehin, intifa, irtifak vs.)sıra cetvelinde gösterilecektir[17] . Aynı şekilde, iflas idaresi tarafından kabul edilemeyen alacakların ve sınırlı ayni hakların ret gerekçeleri de sıra cetvelinde gösterilecektir[18] .

İflas idaresi İİK m.206 ve İİK m.207’ye göre hazırlamış olduğu sıra cetvelini iflas dairesine teslim edecektir(İİK m.232 f.1, İİK m. 234 f.1). İflas idaresi, sıra cetvelini iflas dairesine teslim ettikten sonra sıra cetvelini İİK m.234 f.1 ve İİK m.166 f.2 hükümleri uyarınca ilan ettirecektir. Ayrıca iflas idaresi, iddiaları kısmen veya tamamen reddedilen alacaklıları ve varsa sınırlı ayni hak sahiplerine durumu yani sıra cetvelini yazılı olarak bildirecektir[19].

Bununla birlikte, sıra cetvelinin ilanı veya tebliğ edildiği tarihten itibaren on beş gün içerisinde iflasa karar veren yerdeki asliye ticaret mahkemelerinde bir ya da birkaç iflas alacaklısı, diğer bir iflas alacaklısının sıra cetvelinde göstermiş olduğu alacak miktarına(esasına)  ve/veya sırasına itiraz ederek iflasta sıra cetveline itiraz davası açılabilir[20].

Az yukarıda da belirttiğimiz üzere, bir ya da birden fazla iflas alacaklısı yine diğer bir iflas alacaklısının sıra cetvelinde gösterilen alacağına, esasına, miktarına veya sırasına itiraz etmek isteyebilir. Uygulama da çoğu kere, itiraz sebepleri, alacağın geçersiz olduğu, sona ermiş olduğu, muvazaalı olduğu veya alacağın kısmen veya tamamen herhangi bir sebeple sona ermiş olduğunu ya da sıranın kanuna aykırı olarak belirlenmiş olduğu yönündedir. İşte bu tarz sebeplerle bir ya da birkaç iflas alacaklısının diğer bir iflas alacaklısına karşı açmış olduğu dava iflasta sıra cetveline itiraz davasıdır. Uygulama bu şekilde açılan dava “kayıt terkini(silme) davası” olarak adlandırılmaktadır[21]

İflasta sıra cetveline itiraz davasında görevli ve yetkili mahkeme İİK m. 235 f.1, c.1 hükmü uyarınca iflasa karar veren yerdeki asliye ticaret mahkemesidir[22]. Ancak, asliye ticaret mahkemesinin iflasa karar veren mahkeme olması zorunlu değildir[23] .

Davacı, alacağı ya da mülkiyet dışında istihkak iddiası kısmen veya tamamen kabul edilen bir ya da birkaç iflas alacaklısıdır. Diğer bir ifade ile itiraz davasını bir iflas alacaklısı açacağı gibi birden fazla iflas alacaklısı da açabilir. Ancak, iflas alacaklısı veya alacaklılarının bu davayı açabilmeleri için alacağının kısmen veya tamamen kabul edilmesi gerekmektedir. Eğer, alacağı sıra cetveline hiç geçirilmemiş veya tamamen reddedilmişse o durumda iflas alacaklısı/alacaklıları iflasta sıra cetveline itiraz davasının açması mümkün değildir[24] . Bununla birlikte alacağı sıra cetveline geçirilmemiş ya da tamamen reddedilmiş olan iflas alacaklısı, iflas masasına karşı açacağı kayıt kabul davası sonucunda alacağını iflas masasına yazdırmışsa o durumda kayıt terkini davasını açabilecektir[25] . Ve fakat, kayıt kabul davası hemen sonuçlanması mümkün olmadığı için alacaklı olduğunu iddia etmiş olduğu kişi kayıt kabul davası ile birlikte süreyi geçirmemek adına kayıt terkini davası da açması gerekmektedir[26] . Eğer her iki davada açılmışsa o durumda kayıt terkini davasına bakan mahkeme, kayıt kabul davasının sonucunu bekletici mesele yapıp hasıl olacak sonuca göre karar vermesi gerekecektir[27].

Davalı ise, alacağına ve/veya sırasına itiraz edilen iflas alacaklısıdır[28] . Bu dava davacı ile aynı sırada veya daha üst sırada yer alan iflas alacaklısı karşı açılabilir[29]

Dava açma süresi kural olarak sıra cetvelinin ilan edildiği tarihten itibaren on beş gündür[30]. Ancak, iflas alacaklıları iflas masasına alacak kaydı yaptırırken tebligata elverişli bir adres bildirmekle birlikte gerekli tebliğ masraflarının yatırıp; iflas idaresi kararlarından kendisine tebliğ edilmesini talep etmiş olması halinde, sıra cetveline itiraz davası, sıra cetvelinin iflas idaresi tarafından tebliğ edildiği tarihten itibaren on beş gün içerisinde açılması gerekmektedir(İİK m.235 f.1, İİK m. 223 f.3, c.5, c.6).

İflasta sıra cetveline itiraz(kayıt terkini) davasında ispat yükü davalı iflas alacaklısına ait olup; davalı iflas alacaklısı alacağın varlığını ve miktarını ispat etmekle yükümlüdür[31] .

Bu dava basit yargılama usulüne tabi olup; yargılama da bu usule göre yapılmaktadır(İİK m. 235 f.3,c.2).

Yapılan yargılama sonucunda mahkeme davacı iflas alacaklısı veya iflas alacaklılarının davasının kabulüne karar vermiş olması halinde, davalı iflas alacaklısına sıra cetveli uyarınca ödenecek olan pay ile, sıra gözetilmeksizin( yargılama giderleri de dahil olmak üzere) davacı iflas alacaklıların alacakları ödenir akabinde arta kalan bir miktar olursa bu miktar sıra cetveline göre diğer iflas alacaklılarının alacakları ödenir(İİK m.235 f.3)[32].

İflasta sıra cetveline itiraz davalarının yukarıda belirmiş olduğumuz türünden başka diğeri ise kayıt kabul davasıdır[33]. İflas dairesi veya iflas idaresi hazırlamış olduğu sıra cetvelinde iflas alacaklılarının alacaklarını veya mülkiyet dışındaki istihkak iddialarını kısmen veya tamamen reddetmiş olması halinde alacağı veya istihkak iddiası kısmen ya da tamamen reddedilen iflas alacaklıları, sıra cetvelinin ilan edildiği tarihten itibaren on beş gün içerisinde iflasa karar veren yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iflas masasına karşı yani tasfiyenin türüne göre iflas idaresi veya iflas dairesine karşı sıra cetveline itiraz( kayıt kabul) davası açılabilir[34]. Dava açan iflas alacaklısı alacağını/istihkak iddiasını ispat etmiş olması gerekmektedir.

Mahkeme açılan kayıt kabul davasının kabulüne karar vermiş olması halinde sıra cetveli yeniden düzenlenecektir[35].

4. HUKUKİ SORUN:

BDDK tarafından bir banka hakkında BanK’nun m.65-70 hükümleri arasındaki alınan iyileştirici ve düzeltici birtakım tedbirlere rağmen bankanın mali bünyesinde bir düzelme imkanı olmaması halinde BDDK bankanın faaliyet iznin kaldırılması ile yönetim ve denetim yetkisini TMSF’ye devrine karar verecektir.

TMSF kendisine yönetim ve denetimi intikal eden bankadaki sigortalı mevduat ve katılım fonuna dair alacakları, fon ve mevduat sahiplerine ödeyerek alacaklılar yerine münhasıran bankanın doğrudan doğruya iflasını asliye ticaret mahkemesinden talep edecektir(BanK m. 106 f.3, c.1).

TMSF’nin talebi üzerine mahkeme ilgili bankanın iflasına karar vermiş olması halinde TMSF İİK’nun 166 ncı, 218 inci, 219 uncu, 223 üncü, 234 üncü, 236 ncı, 249 uncu, 251 inci ve 254 üncü maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas dairesi, alacaklılar toplanmasına ve iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye etme yetkisini haizdir(BanK m. 106 f.5, c.2). Bilindiği üzere iflasta sıra cetveli düzenleme yetkisi İİK m.232 hükmü uyarınca iflas idaresine aittir[36]. Bu kapsamda TMSF’de iflas idaresine ait yetkileri kullanacağına göre, TMSF İİK m.206, İİK m.207 ve BanK’da yer alan hükümlere uygun bir sıra cetveli düzenlemesi gerekecektir[37].

TMSF tarafından hazırlanan sıra cetveli her zaman doğru olmayabilir. Bu anlamda bir ya da birkaç iflas alacaklısının alacağı veya istihkak iddiası kısmen ya da tamamen sıra cetveline geçirilmemiş/kabul edilmemiş olabilir veyahut bir ya da birkaç iflas alacaklısını diğer bir iflas alacaklısının sırasına veya alacağına itiraz etme durumu gündeme gelebilir. Dahada açık bir şekilde ifade etmek gerekirse TMSF tarafından hazırlanan sıra cetveline ilişkin çeşitli sebeplerle itiraz davası yani kayıt terkini veya kayıt kabul davası gündeme gelebilir. Adi iflasta sıra cetveline itiraz davasında görevli mahkeme İİK m.235 f.1, c.1’de yer alan düzenlemeye göre, iflasa karar veren yerdeki asliye ticaret mahkemesi olduğu belirtilmiştir. Oysa, BanK kapsamında TMSF tarafından tanzim edilen sıra cetveline itiraz davası bakımından ne İİK’da ne de BanK’da açık bir düzenleme yer almamaktadır.

Yargıtay somut birkaç uyuşmazlığa dair temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu yerleşik içtihatlarında TMSF’nin düzenlemiş olduğu sıra cetveline karşı açılacak olan itiraz davalarında, TMSF’nin kamu tüzelkişiliğine haiz olduğu, TMSF’nin İİK’nun 166 ncı, 218 inci, 219 uncu, 223 üncü, 234 üncü, 236 ncı, 249 uncu, 251 inci ve 254 üncü maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas dairesi, alacaklılar toplanmasına ve iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye etme yetkisini haiz olduğunu, bu kapsamda TMSF’nin İİK’da yer alan kurallara göre tek yanlı bir idari karar ile sıra cetveline düzenlemiş olduğunu, davacıların sıra cetveline ilişkin itirazlarına dair davalara idari yargı da bakılması gerektiği, bu denli uyuşmazlıklar bakımından adli yargı görevli olmadığına karar vermiştir. Söz konusu kararlardan[38] birisi özetle şöyledir: “Dava, kayıt kabul istemine ilişkindir. …/… Dairemizin 2014/7272 E., 2015/3936 K. sayılı dosyası kapsamındaki belgelerden; BDDK'nın 03.07.2003 tarih ve 1085 sayılı kararı ile 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 14/3. maddesine dayalı olarak davalı bankanın bankacılık işlemlerini yapma ve mevduat kabul izninin kaldırıldığı, yönetim ve denetimi aynı Kanun'un 16/1. maddesi uyarınca TMSF'na intikal ettiği, TMSF tarafından 4389 sayılı Kanun'un 16/3. maddesine dayalı olarak davalı bankanın doğrudan iflasının talep edildiği, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 08.06.2005 tarih ve 2004/132 Esas, 2005/361 E. sayılı kararı ile davalı bankanın iflasına karar verildiği, kararın 20.04.2006 tarihinde kesinleştiği, TMSF Tasfiye Dairesi'nin 2005/1. sayılı dosyası ile tasfiye işlemlerine başlandığı, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 106. maddesinin 5. fıkrası hükmü gereği alacaklılar toplantısı görev ve yetkisinin Fon'da olması nedeniyle, Bankası T.A.Ş. İkinci Alacaklılar Toplantısı yerine kaim olmak üzere Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Kurulu'nca 28.12.2006 tarih ve 658 sayılı kararın alındığı, bu kapsamda Fon Kurulu'nun 23.05.2005 tarih ve 251 sayılı kararı ile, iflas idare memuru olarak Serhat Güler, Ertuğrul Tanrıyakul ve İsmet Tuğul'un, adı geçenlerin istifa etmeleri üzerine yine Fon Kurulu'nun 25.10.2007 tarih ve 524 sayılı kararı ile , 06.05.2010 tarih ve 144 sayılı kararı ile ve 02.02.2012 tarih ve 49 sayılı kararı ile iflas idare memuru olarak atandıkları anlaşılmıştır.

5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 106/5. maddesi; " Fon bu Kanunun uygulanması ile sınırlı olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 166'ıncı, 218'inci, 219'uncu, 223'üncü, 234'üncü, 236'ıncı, 249'uncu, 251'inci ve 254'üncü maddelerindeki yetki ve görevler hariç olmak üzere iflas idaresi, alacaklılar toplantısı ve iflas idaresi görev ve yetkilerine sahip olarak bankayı tasfiye eder." hükmünü içermektedir.

TMSF, iflas idaresi görev ve yetkilerini haiz olarak iflas tasfiyesini yürüttüğüne göre, bu sıfatla düzenlenen sıra cetvelinin de TMSF'nin kamu gücüne dayalı olarak Bankacılık Kanunu uyarınca tek yanlı olarak aldığı idari karara dayalı bir işlemi olduğu kuşkusuzdur. İflas idaresinin İİK'ndaki haiz olduğu yetkilere TMSF'nin sahip olması, bu hükümlerden yararlanması bu sonucu değiştirmemektedir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 107. madde uyarınca devir alınan alacaklar nedeniyle Fon'a borçlu olanların iflası halinde 132/9. bent uyarınca Fon'un bir ya da iki temsilcisinin katılımı ile oluşan ve İcra hakiminin seçtiği iflas idaresinin somut olayda söz konusu olmadığı, tamamının Fon'un gösterdiği adaylardan oluştuğu, iflas idaresinin Fon adına tasfiyeyi yürüttüğü anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 07.02.2011 tarih ve 2010/69 E., 2011/5 K. sayılı kararında da, TMSF'nin düzenlediği sıra cetvelinin iptaline idari yargının karar verebileceği sonucuna varılmıştır.

Bu durumda mahkemece, tüzel kişiliği haiz Fon tarafından İcra İflas Kanunu hükümlerinden yararlanılarak düzenlenen ve idari işlem niteliğinde bulunan sıra cetvelinin dava konusu edildiği, davalı Müflis Bankası A.Ş.'nin iflas idaresinin TMSF adına tasfiye yürüttüğü, gerçek hasmın TMSF olduğu, bu cetvelde davacının alacağı ile ilgili alınan kararın iptalini amaçlayan davacının alacağının bulunup bulunmadığı, alacağı varsa cetvelin davacı alacağı ile ilgili kısmının iptali ile ilgili inceleme yapıp karar vermenin Adli Yargının görevi dahilinde olmadığı, anılan kararın iptali üzerine idarece yeni bir karar alınarak davacının alacağının cetvele kayıt ve kabulüne karar verileceği gözönünde bulundurulup, HMK'nın 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, hak düşürücü sürenin geçmiş olması sebebiyle reddi doğru olmamış, 12.08.2014 olan dava tarihinin gerekçeli karar başlığında 20.08.2014 olarak yazılması hatalı olmuş ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, davacının temyiz itirazları .../... incelenmeksizin, HUMK'nın 438/son maddesi uyarınca, gerekçesi değiştirilerek ve hüküm fıkrasında yapılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamaya gereksinim göstermediğinden, HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması, gerekçeli karar başlığındaki dava tarihinin aşağıdaki gibi düzeltilmesi gerekmiştir.”

Uyuşmazlık Mahkemesi ise güncel tarihli vermiş olduğu kararlarında, TMSF tarafından hazırlanan sıra cetvelinin idari işlem niteliğinde kabul edilemeyeceğini, zira, BanK m.106 f.5 hükmünde TMSF’nin yetki ve görevine ilişkin getirilen sınırlamalar, İİK m.235 f.1 hükmü bağlamında sıra cetveline itiraz davalarının  iflasa karar veren asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği, iflas idaresi üyelerinin gösterilen adaylar içerisinde icra mahkemesi tarafından seçilmiş olduğu meseleleri gözetildiğinde uyuşmazlığın adli yargıda çözümlenmesi gerektiğini dolasıyla da uyuşmazlığın idari yargı kolunda çözümlenemeyeceğini içtihat altına almıştır. Söz konusu kararlardan[39] birisi özetle şöyledir: “Somut olayda, Asya Katılım Bankası A.Ş.'nin, BDDK'nın kararı ile 5411 sayılı Kanun uyarınca Fona devredildiği, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 16.11.2017 tarihli kararı ile 5411 sayılı Kanun uyarınca anılan Bankanın iflasına karar verildiği, Müflis Asya Katılım Bankası A.Ş. İflas İdaresi'nin 2004 sayılı Kanun gereği üç kişiden oluştuğu ve üyelerinin, gösterilen adaylar arasından icra tetkik merciince seçildiği anlaşılmış olup;  açılan davada, müflis Bankanın 5411 sayılı Kanun uyarınca Fon'a devredilmesi, bu Kanunun 106. maddesinin 5. fıkrasında Fon'un yetki ve görevlerine getirilen sınırlamalar, 2004 sayılı Kanunun 235. maddesinin 1. fıkrasının sıra cetveline itiraz ile ilgili davaların iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine açılacağına dair hükmü ve üyeleri, gösterilen adaylar arasından icra tetkik merciince seçilen müflis bankanın iflas idaresinin dava konusu işleminin idare hukuku kapsamında "idari işlem" olarak nitelendirilemeyeceği hususları bir arada değerlendirildiğinde;  davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.”

Kanaatimizce de TMSF tarafından bir bankanın iflas tasfiyesi kapsamında tanzim etmiş olduğu sıra cetveline karşı açılacak olan itiraz davalarından adli yargıda yolu içerisinde dolasıyla da asliye ticaret mahkemeleri nezdinde çözümlenmesi gerekmektedir. Zira, her ne kadar TMSF kamu tüzelkişiliğine sahipse de sıra cetvelini BanK m. 106 f.5 atfı uyarınca İİK m.206, m.207, m.235 hükümleri uyarınca tanzim etmektedir. Bu anlamda TMSF’nin hazırlamış olduğu sıra cetveli adli işlem niteliğindedir. Diğer bir ifade ile TMSF’nin kamu tüzelkişiliğine haiz olması sıra cetvelinin tanzim edilmesine dair işlemi tek başına idari bir işlem yapmayacaktır. Çünkü, TMSF’nin tanzim etmiş olduğu sıra cetveli İİK ve BanK’nu kapsamında tasfiyeye yani özel hukuka ilişkin bir işlemdir. Bu yüzden TMSF tarafından tanzim edilen sıra cetveline karşı itiraz davası adli yargıda çözümlenip karara bağlanması gerekmektedir. Kaldı ki, bu tarz uyuşmazlıkların daha iyi bir şekilde çözümlenmesi, hukuka uygun bir karar verilebilmesi, uyuşmazlığın niteliği, bu tarz davalarda adliye mahkemelerinin görevli olmasından ayrılmayı gerektirecek nedenlerin olmaması gibi hususlar dikkate alındığında bu tür uyuşmazlıklarda adliye mahkemelerinin görevli olması gerekmektedir.

Konuya dair son bir hususa değinmek gerekirse, yüksek mahkemeler ve derece mahkemeleri arasındaki bu konuya dair ortaya çıkan uyuşmazlıkların nihayete erdirilmesi bakımından açık bir kanuni düzenleme şarttır.

5. SONUÇ:

Bankaların 5411 sayılı Bankacılık Kanununda(BanK) yer alan bir ya da birden fazla sebeplerin gerçekleşmesi halinde faaliyet izninin kaldırılmasına karar verilebilir. Bankaların faaliyet izninin kaldırılması halinde söz konusu bankanın yönetim ve denetim yetkisi BanK m. 106 f.1 hükmü uyarınca Tasarruf Mevduatı Sigortası Fonuna(TMSF) intikal eder.

TMSF, yönetimi ve denetimi kendisine geçen bankadaki sigortalı mevduatı ve katılım fonunu doğrudan veya ilan edeceği bankalar aracılığı sigortalı mevduat ve katılım fonu sahiplerinin ödeyerek alacaklılar yerine bankanın iflasını talep eder. Yapılan bu talep üzerine mahkeme bankanın iflasına karar vermiş olması halinde TMSF iflas masasına Devletin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının alacaklılarından sonra ve fakat İcra ve İflas Kanunun(İİK) 206. Maddesinde yer alan üçüncü sıradaki tüm imtiyazlı alacaklardan önce olmak üzere alacaklı sıfatıyla iştirak edecektir. Bununla birlikte, TMSF İİK’ da belirli bazı hükümler saklı olmak üzere, iflas dairesi, iflas idaresi ve alacaklılar toplanmasına ait görev ve yetkileri kapsamında bankaların tasfiyesini gerçekleştirecektir. Diğer bir ifade ile TMSF, İİK da yer alan bazı hükümler istisna olmak üzere genel iflas tasfiyelerindeki iflas dairesine, iflas idaresine ve de alacaklılar toplanmasına ait olan yetki ve görevlerini kullanarak iflas eden bankanın tasfiyesini gerçekleştirmektedir. Bu kapsamda TMSF, normal iflasın tasfiyesinde, tasfiyenin türüne göre iflas idaresi veya iflas dairesi gibi sıra cetvelini düzenlemek zorundadır.

TMSF’nin hazırlamış olduğu sıra cetveline karşı açılacak olan sıra cetveline itiraz davalarında görevli yargı yeri tartışmalı olmakla beraber güncel Yargıtay’ın kararlarının aksine Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarına göre bu tarz davaların adli yargı koluna dair hukuk mahkemeleri tarafından karara bağlanacağını içtihat etmiştir.

----------------------

[1] Atalay, O. (1997). Bankaların İflasında İflas Tasfiyesi. Şükrü Postacıoğlu’na Armağan, İzmir, s.271.

[2] RG, T. 1/11/2005, S.25983 (Mükerrer)

[3] Kaplan, İ.( 2006),  Bankaların Gözetimi, Denetimi ve Hukuki Sorumluluk, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Cilt: 23, Sayı: 3, s. 7.

[4] Atalay, s. 271.

[5] Albayrak, H.(2008), Bankaların İflası, Terazi Hukuk Dergisi, Cilt: 3, Sayı:24, s. 58.

[6] Albayrak, s. 59.

[7] Albayrak, s. 59 vd.

[8] Albayrak, s. 61; Aynı görüş için bkz: Tercan, E.(2003),  4389 Sayılı Bankalar Kanuna Göre, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun ve Tasarruf Mevduati Sahibi Alacaklılarının, Bir Bankanın İflası Halinde, İflas Masasına İmtiyazlı Alacaklı Olarak Yazılmaları, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Cilt:22, Sayı:1, s. 39 vd.

[9] Albayrak, s.64.

[10] Albayrak, s. 71.

[11] Albayrak, s.73.

[12] Albayrak, s.75.

[13] Yücel, M. T; Kale, S. (2016). Fona devredilen bankanın iflas tasfiyesi. İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:3, Sayı: 1, s. 72.

[14] Yücel/Kale, s. 73.

[15] Albayrak, s. 64.

[16] Kuru, B; Aydın, B.(2022), İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 7. Baskı, Ankara: Yetkin Yayınları, s. 452; Ayrıca bkz: Atalı, M; Ermenek, İ; Erdoğan, E.( 2022), İcra ve İflas Hukuku, Ankara: Yetkin Yayınları, s. 608-610.

[17] Kuru/Aydın, s.452.

[18] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s.609; Kuru/Aydın, s. 452

[19] Kuru/Aydın, s. 453.

[20] Kuru/Aydın, s. 454-455.

[21] Kuru/Aydın, s. 454.

[22] Kuru/Aydın, s. 454; Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 612-613; Pekcanıtez, H; Atalay, O; Sungurtekin-Özkan, M; Özekes, M.( 2019), İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 6. Baskı, İstanbul: Oniki Levha Yayınları, s. 451.

[23] Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin-Özkan/Özekes, s. 451.

[24] Karakaş, C.F.(1996), İcra ve İflas Hukukunda Sıra Cetveli, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, s. 234

[25] Karakaş, s. 234.

[26] Karakaş, s. 234

[27] Karakaş, s. 234

[28] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 613.

[29] Coşkun, M.(2023), Hacizde ve İflasta Sıra Cetveli, 2. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, s. 1228.

[30] Kuru/Aydın, s. 454

[31] Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin Özkan/Özekes, s. 451; Coşkun, s. 1243.

[32] Kuru/Aydın, s. 455; Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 613.

[33] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 613.

[34] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 613

[35] Atalı/Ermenek/Erdoğan, s. 613

[36] Atalay, s. 286.

[37] Atalay, s. 286-287.

[38] Yargıtay 23. HD., 29.02.2016 K.T.,   2015/4757 E., 2016/1217 K; Aynı yöndeki kararlar için bkz: Yargıtay 23. HD., 23.06.2015 K.T.,   2014/8060 E., 2015/4819 K.; Yargıtay 23. HD., 03.07.2015 K.T., 2014/6417 E., 2015/5232 K.; Yargıtay 23. HD., 17.10.2017 K.T., 2015/7940 E. ,  2017/2722 K.; Yargıtay 23. HD., 01.10.2015 K.T., 2014/10826 E. ,  2015/6184 K.; Yargıtay 23. HD., 11.06.2015 K.T., 2014/5898 E., 2015/4495 K.; Yargıtay 23. HD., 11.01.2016  K.T., 2015/721 E.  ,  2016/9 K.; Yargıtay 23 HD., 20.01.2020 K.T.,  2020/148 E. ,  2020/257 K., https://karararama.yargitay.gov.tr/,  Erişim Tarihi: 31.12.2023.

[39] Uyuşmazlık Mahkemesi, 22.06.2020 K.T., 2020/231 E., 2020/373 K.; Benzer yöndeki kararlara bkz: Uyuşmazlık Mahkemesi, 31.01.2022 K.T., 2021/584 E., 2022/9 K.; Uyuşmazlık Mahkemesi, 07.06.2021 K.T., 2021/310 E., 2021/350 K., ; Uyuşmazlık Mahkemesi, 26.10.2020 K.T., 2020/540 E., 2020/582 K.; Uyuşmazlık Mahkemesi, 22.06.2020 K.T., 2020/185 E., 2020/411 K.; Uyuşmazlık Mahkemesi, 28.09.2020 K.T., 2020/438 E., 2020/493 K., https://kararlar.uyusmazlik.gov.tr/, Erişim Tarihi: 31.12.2023.

Anahtar Kelimeler: Bankaların İflası, TMSF, Sıra Cetveli, İtiraz Davası, İdari Yargı.