Giriş
Avrupa Birliği, uyguladığı çevre politikalarıyla sürdürülebilirliğin sağlanması ve bu sayede enerji ve ulaştırma gibi alanların da bu duruma entegresini hedeflemektedir. Bu amacın gözlendiği Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) ile hem AB sermayesinin korunması hem de refah seviyesinin çevre kaynaklı etkenlerden korunması istenmiştir. AYM ile gerçekleştirilmek istenen hedefler doğrultusunda “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” (SKDM) oluşturulmuştur. SKDM’nin temel amacı karbon kaçağını önleyerek iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve sera gazı emisyonlarını azaltmaktır. AB’nin başlattığı bu sürece ülkemiz de Ticaret Bakanlığı’nca hazırlanan rapor ile dahil olmuş ve Avrupa Komisyonu “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının Oluşturulması” kanununu yayınlamıştır. Makalemizde de SKDM süreci öne çıkan özellikleriyle anlatılmak istenmiştir.
SKDM’nin Amacı
Düzenleme ile amaçlanan, karbon kaçağının önlenerek Avrupa’da rekabetin korunması, emisyon azaltım hedefinin AB’den az olan ülkelere kaçışının engellenmesidir. “Fit for 55” olarak adlandırılan AB’nin iklim nötrlük yolunda 2030 iklim hedefinin gerçekleştirilmesinin yer aldığı paketin bir bölümüdür. Hedeflenen iklim nötr durumuna ulaşmak için gerçekleştirilen bir araçtır.
Böylece SKDM sayesinde ithal ve yerli ürünler için eşdeğer karbon fiyatlandırması belirlenerek AB’nin emisyon azaltma hedefinin olumsuz etkilenmesine neden olacak mevcut mekanizmalar değiştirilecektir. Hedeflenen duruma pek çok madde girerken uygulamalara konu edilen alanlar çimento, elektrik, gübre, demir-çelik ve alüminyum sektörleri olsa da bu sektörlerin artacağı beklenmektedir. Belirtilen kanuna göre bu mekanizma Norveç, İzlanda, İsviçre, Lihtenştayn, AB dışındaki tüm ülkelerde uygulama alanı bulacaktır.
Uygulamaya Geçişi
SKDM’nin uygulamaya geçmesi için Avrupa Komisyonu Ocak 2023 ile Aralık 2025 yıllarını kapsayan bir geçiş aşaması öngörmektedir. 3 yıl sürecek olan bu geçiş aşamasında raporlama sorumluluğu bulunmaktadır. Bu raporlamaların üçer aylık dönemler için yapılması ve belirtilen şartları taşıması gerektiği ifade edilmektedir. Mali yükümlülükler ise 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren geçerli olacaktır. Avrupa Komisyonu ve konseyince 2026 yılından 2035 yılına kadar Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)’deki ücretsiz tahsisatların ise kademeli şekilde iptaline bağlı olarak SKDM’nin diğer ürün gruplarını da kapsayacak şekilde tamamen uygulamaya girmesi hedeflenmektedir. Ürün gruplarının kapsamı açısından Avrupa Komisyonu ve Avrupa Parlamentosunun görüş ayrılıkları bulunmaktadır.
SKDM’nin İşleyiş Süreci
İlk olarak Avrupa Komisyonu tarafından merkezi bir kayıt sistemi oluşturularak sisteme dahil olan ülkeler ve yer alan ürünleri üreten tesislerin işletmecileri sisteme kayıt yaptırmalıdır. AB üyesi ülkelerde ise ithalatçı firmalar adına beyanname verecek temsilcilerin “yetkili otorite” olarak belirlenen kuruluşlara başvurarak yetki almaları gerekecektir. Yetkili temsilciler, temsil ettikleri ithalatçılar tarafından SKDM kapsamında yer alan ürünlerin ithalatıyla ilgili beyan sunacaktır. Ürünlere ait sera gazı emisyonları, AB gümrük sahasına ithal edildiği zamana kadar çıkmış üretimle ilgili doğrudan emisyonlar olarak belirlenecektir. Dolaylı emisyonların ise bu kapsamda olup olmadığı geçiş dönemi sonrasında yapılacak olan değerlendirilmelere bırakılmıştır. İthal edilen ürün bazında hesaplanacak sera gazı emisyonlarının AB emisyon ticaret sisteminde akredite edilmiş olan ülkeler ya da karşılıklı birbirini tanıyan ülkelerin ilgili kuruluşlarca akredite doğrulayıcılar tarafından doğrulanması gerekecektir. Alınması gerektiği ifade edilen SKDM sertifikaları ithal edilen ürünle ilgili her bir tondaki CO2 eşdeğeri sera gazı emisyonunu ifade eder. SKDM sertifikalarının fiyatlandırılması 10. maddede belirtildiği üzere açık arttırma platformlarında yürütülen tüm AB Emisyon Ticaret Sistemi tahsisat ihalelerinin kapanış fiyatlarının ortalaması olarak haftalık bazda hesaplanacaktır. Bu ortalama fiyat ise her haftanın son iş gününde AB Resmî Gazetesinde yayınlanacak ve takip eden haftada satışlarda uygulanacaktır.
SKDM kapsamında yer alan ürünlerin üretildiği ülkelerde mevcut olan bir karbon fiyatlaması mevcut olabilir. Bu durumda fiyatlama, kanıtlarıyla birlikte yetkili otoriteye sunularak beyanname vermeye yetkili temsilci tarafından denkleştirmede kullanılabilecek SKDM sertifika sayısında azaltım talep edilebilecektir. Ülkemizde de bu konuda gerekli hazırlıkların yapılması için “Karbon Piyasalarına Hazırlık Ortaklığı Türkiye Programı” başlatılmıştır.
Sonuç
AB’nin karbon kaçağının önlenmesi amacıyla başlattığı sınırda karbon düzenleme mekanizması ile sürece dahil olan demir-çelik gibi sektörlerin ülkemiz için de oldukça önemli olduğu görülmektedir. SKDM bünyesine dahil olan kuruluşlardan bir kısmının zaten ülkemiz tarafından daha önce de uygulanmakta olan sera gazı emisyonlarının takibi hakkındaki mevzuat kapsamında raporlama ve doğrulama (İRD) süreçlerine tabi olduğu görülmektedir. Ancak İRD kapsamında yer almayan pek çok kuruluş için de artık bu zorunluluğun doğacak olduğunu görmekteyiz. Hali hazırda ulusal bir yükümlülüğü olmamasına karşın pek çok marka da karbon ayak izinin belirlenmesine yönelik çalışmalarda bulunmaktadır. İzleme ve raporlama süreçlerinin yanı sıra AB’ye ithal edilecek SKDM kapsamına dahil ürünlerin sera gazı emisyonlarının doğrulama süreçlerinin de yapılması gereklidir. Ülkemizde de sera gazı emisyon raporlarının doğrulanması için TÜRKAK tarafından akredite edilmiş doğrulayıcı kuruluşlar bulunmaktadır. Bu bağlamda TÜRKAK tarafından akredite edilmiş olan Türk Standartları Enstitüsü çalışmalar yapmaktadır.
Av. Begüm GÜREL (LL.M) & Hukuk Fakültesi öğrencisi Ceren ÖZCAN