Sosyal medya kullanımının artması sonucunda birçok hukuki problem ortaya çıkmıştır. Bunlardan en önemlisi de sosyal medyada ana babanın çocuklarını denetimsiz bir şekilde paylaşmasıdır. Bu paylaşımlar sonucunda, ana baba ile çocuğun menfaatleri çatışmaktadır. Ana babanın velayet hakkı ile çocuğun kişilik hakkının ihlal edilmesi ve kişisel verilerinin izinsiz paylaşılması sorunları karşı karşıya gelmektedir. Bu çatışma sonucunda, anayasal bir hak olan velayet hakkının sınırlandırılması gerekebilmektedir. Bununla birlikte, Türk Medeni Kanunu’nun kişiliği korumaya yönelik ve velayete ilişkin yaptırımları, çocuğunun haklarını ihlal eden ana babaya karşı hüküm ifade edecektir. Ayrıca, Çocuk Koruma Kanunu kapsamında çocuklara özgü bazı tedbirlere de başvurulabilecektir.

Ana babaların çocukları üzerindeki velayet hakkı, sorumlulukları da beraberinde getirmektedir. Söz konusu hak ve yükümlülük Anayasa, Türk Medeni Kanunu ve Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi sayesinde koruma altına alınmıştır. Velayet hakkı gereğince çocuğun kişilik hakkının korunması ve geliştirilmesi, malvarlığının korunması için gereken her türlü özeni göstermekle yükümlüdür.

Ebeveynler, sosyal medyada bilinçsizce yaptıkları paylaşımlar neticesinde çoğu zaman farkında bile olmadan çocukların mahremiyetini, kişilik hakkını ve unutulma hakkını ihlal etmektedir. Bu paylaşımlar herkese açık bir şekilde yapıldıktan sonra kontrol altına alınamayacağı gibi dünyanın bambaşka yerinde yaşayan kişilere bile çocuğunu ifşa etmektedir. Ayrıca çocuğun istismar edilmesi tehlikesi ile karşı karşıya bırakmaktadır. Sosyal medyada fotoğraf veya video şeklinde çocuğun paylaşılması sonucunda başka kullanıcılar çocuğun görüntüsünü veya sesini kopyalamakta, kesip yapıştırmak suretiyle değiştirilmekte ve kontrolsüz olarak başka platformlarda paylaşmaktadır.

A) Sharenting Kavramı

Türkçe karşılığı paylaşma olan ‘sharing’ kavramı ile ebeveynlik anlamına gelen ‘parenting’ sözcüklerinin birleştirilmesiyle ‘Sharenting’ kavramı oluşturulmuştur. Kavramın şu an Türkçe bir karşılığı bulunmamakla birlikte yapılan araştırmalarda “paylaş-anababalık” olarak yer almaktadır. Buna ek olarak, doktrinde “over-sharenting” olarak anılan kavram ise, ebeveynlerin çocuklarına ilişkin ses ve görüntüleri çok sık ve aşırı paylaşmaları halini ifade etmektedir. Özetle, ebeveynlerin çocuklarını dahil ederek sosyal medyada içerik paylaşımında bulunması denilebilir.

Sharenting durumu, ebeveynlerin çocuklarını genellikle rızasını almadan aşırı derecede paylaşması, çocuklarına sosyal medyada paylaşımlarıyla dijital kimlik oluşturması, çocuğun yaşamının mahremiyeti de barındıran anlarının çevrim içi bir şekilde aleniyet kazanması, çocuk istismarına sebep olabilecek içerik oluşturulması ve ticari bir amaç uğruna çocukların istismar edilmesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır

B) Sharenting Eyleminin Hukuki Açıdan Değerlendirilmesi

Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşmeler açısından Sharenting değerlendirildiğinde; Çocuk Haklarına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin bazı maddeleri Sharenting ve Over- sharenting durumunda çocuğun mahremiyeti ve özel hayatının, hem anne babaya karşı hem de dışarıdaki üçüncü kişilere karşı korunması gerektiğine değinilmiştir. BM Çocuk Hakları Hakkında Sözleşmesi’nde çocukların mahremiyetine ilişkin konu, 16. maddede ‘“1- Hiçbir çocuğun özel yaşantısına aile, konut ve iletişimine keyfi ya da haksız bir biçimde müdahale yapılamayacağı gibi, onur ve itibarına da haksız olarak saldırılamaz. 2- Çocuğun bu tür müdahale ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır.” şeklinde bahsedilmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ise doğrudan çocuk haklarına ilişkin düzenlemeler bulunmamaktadır.  Ancak anlam ve önemi gereğince hak ve özgürlük ilkeleri çocuklar için de geçerlidir. AİHS’nin 8. Maddesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 16. maddesi ile benzer olup, özel hayatına, aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkını düzenlemektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası açısından Sharenting değerlendirildiğinde; Anayasanın 41. Maddesinde ‘Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.’ diyerek genel anlamda çocuğa zarar veren ve onu tehdit altında bırakan her eylemin engellenebileceğini ve durum gerektirse çocukların ebeveynlerine karşı korunabileceği anlamı çıkmaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığı 07/03/2017 tarihli 2017/12 sayılı bir genelge yayınlamıştır. Söz konusu genelgede Sharenting eylemini ilgilendiren önemli korumalar ve kısıtlamalar mevcuttur. Genelgede, Facebook, Youtube, Twitter gibi sosyal medya platformlarında öğrenci resimleri, videoları, öğretmen resimleri ve videoları paylaşılmaması gerektiğini, yapanlar hakkında yasal işlem başlatılacağı belirtilmiştir. Netice itibariyle, çocuğun sosyal medyada paylaşılması, kişilik haklarına ve mahremiyetine saldırı teşkil etmektedir. Mağdur çocuğun yasal yollara başvurabilmesi adına diğer hukuki hakları da saklı kalmak koşulu ile 5651 Sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun” oluşturulmuş ve kişilere tedbir ve yaptırım uygulanmasını sağlanmıştır.

Ebeveynin velayet hakkının sınırını çocuğun üstün yararı, kişilik hakkı ve mahremiyeti oluşturur.  Ebeveyn, sosyal medya paylaşımları aracılığıyla ifadelerini özgürce paylaşma hakkı olsa bile ana babanın ifade özgürlüğü ile çocuğun menfaatleri çatıştığı durumlarda çocuğun korunmasına öncelik verilmelidir. Ebeveyn tarafından yapılan sosyal medya paylaşımları çocuğun kişilik hakları ihlal edebilecek, çocuğu istismar edici, gurur şeref ve haysiyetini kırıcı şekilde yapılması velayetin sınırlandırılmasını gündeme getirir. Daha da ileri bir boyut olarak velayet kaldırılabilir. Çocuğun haklarının ihlali durumunda alınabilecek önlemler açısından hakime takdir hakkı tanımıştır.

Örnek olarak, sosyal medyada sık sık çocuklarının görüntülerini paylaşan Blogger anneye eski eşi tarafından açılan boşanma davasında, eşinin “Çocuklarımı reklam malzemesi yapıp para kazanıyor, istismara davetiye çıkarıyor” beyanı üzerine, mahkeme babaya haklı bularak anneye çocuklarının fotoğraflarını paylaşmasını yasaklamış, ayrıca velayetlerin de babaya verilmesine karar vermiştir. Bu durumda ebeveynlerin, çocuğun kişilik hakkını, değerlerini ve kişisel verilerini koruması, velayet hakkının başlıca yükümlülüğü olduğu unutulmamalıdır.

Roma Hukuku’nda ebeveynlerin çocukları üzerindeki velayet hakkı değerlendirildiğinde ‘Pater Familias’ olarak anılan aile babaları, aile üzerindeki kısıtlanamaz. güçlü etkisi nedeniyle, çocuklarının yaşaması veya ölmesi konusunda karar verme yetkisine sahipti. Gelinen şu zamanda ise velayet hakkı, çocuğun üstün yararın sağlaması açısından ebeveynlere yükletilen hak ve ödevlerden ibarettir.

Çocuğun kişilik hakkı sosyal medya paylaşımları aracılığıyla ihlal edildiği durumlarda saldırıya son vermek için sosyal medya hesaplarının silinmesi, saldırı tehlikesinin önlenmesi amacıyla ileride tekrar çocuk hakkında paylaşım yapılmamasına karar verilmesi talep edilebilir. Maddi tazminat talep edebilmek için haksız fiilin unsurları olan fiil, hukuka aykırılık, zarar, kusur ve hukuka aykırı fiil ile zarar arasında illiyet bağının bulunması gerekir.  Sharenting eylemine uyarlarsak, sosyal medyada geçerli rıza olmadan çocuğun kişisel verisi bulunmalıdır. Bu durum hukuka aykırı fiil anlamına gelir. Bu paylaşım sonucunda çocuğun kişilik hakkı maddi veya manevi zarara uğramış olmalıdır. Sharenting eylemi çoğunlukla kişilik hakkını manevi yönden ihlal ederek objektif bir azalmaya yol açar. Kanımca, manevi zararın ortaya çıkması için illa elem, ızdırap veya keder duymasına gerek yoktur. Ayırt etme gücü olmayan çocuğun kişilik hakkı, ebeveynin sosyal medya paylaşımları neticesinde ihlal edildiğinde, manevi tazminatı talep edebilmenin koşulları oluştuğu kabul edilir ve çocuk yönünden hukuken koruma sağlanmış olur.

Çocuğun bağımsız bir kişiliği olduğundan hem ana babanın hem de üçüncü kişilerin bu alana saygı duymasını gerekir. Bu anlamda çocuğun kişilik hakkının ihlal edilmemesi gerekir. Özellikle ana babanın velayet hakkının altına sığınarak çocuğunun menfaatine aykırı olacak bir biçimde kişilik hakkını ihlal etmekten uzak durması gerekir. Çünkü çocuk bedensel, zihinsel, ekonomik ve sosyal yönden güçsüz ve bağımlıdır. Ayrıca çocuk ana babasına teslim edilmiş bir obje değildir. Çocuğun bu şekilde güçsüz ve bağımlı olması ana babanın çocuk üzerinde her türlü tasarrufta bulunmasını gerektirmez.

Ebeveynin sosyal medyada yaptığı paylaşım ile çocuğun kişilik hakkı ihlal edildiğinde çocuk, unutulma hakkını talep edebilir. Arama motorlarından isim, soy isim aramalarında geçmişten çıkarma talepleri, 6698 Sayılı KVKK’ya göre yapılmaktadır. Buna ek olarak, içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi ise 5651 Sayılı Kanun’daki düzenlemelere göre yapılmaktadır.

C) SONUÇ

Netice itibariyle, ebeveynlerin sosyal medyada çocuklarını paylaşırken sonuçları hakkında bilgilendirilmesi ve farkındalığının artması için çalışmalar yapılmalı, kullandıkları sosyal medya hesaplarında çocukla ilgili olan paylaşımların üçüncü kişilerin göremeyeceği şekilde gizlilik ayarları yapılmalıdır. Çocukla ilgili paylaşımlarda ayırt etme gücüne sahip çocuğun rızasının alınması, ayırt etme gücü olmayan çocuk yönünden ise çocuğun menfaatinin ön planda tutulması gereklidir. Çocuğun kişisel verilerini içerecek şekilde paylaşım yapılmamasına dikkat edilmesi gereklidir. Çocuğun unutulma hakkı konusunda da farkındalığını arttırıcı çalışmalar yapılması hem çocuğun hakkının bilincinde olması hem de etkin şekilde kullanması anlamında önemlidir.  

Av. Şeyma ERDEM