Emekli Asliye Hukuk Hakimi Turan Ateş, Hukukihaber.net’e seçim yasakları ve seçim hileleriyle ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Siyasi partilerin üzerine, seçim sürecinde oldukça önemli görevler düştüğüne dikkat çeken Ateş, "Siyasi partilerin, seçim mevzuatını bilen, bu konularla ilgilenen bir tane bile uzmanı yok" dedi. 

MEHMET ALİ AY / HUKUKİ HABER

36 yıl seçim hakimliği yaptıktan sonra emekli olan ve ardından avukatlık yapmaya başlayan Av. Turan Ateş'le, seçim yasakları ile seçimlerde yapılan hileleri konuştuk.

İşte Av. Turan Ateş'le yaptığımız röportajın ilk bölümü;

Seçim güvenliği konusunda, toplumda bir kaygı tabi ki var. Seçim sadece sandığa gitmekle olmuyor. Bunun öncesinde seçmen yazımı diye birşey var. Bir kişinin seçmen olup-olmadığına önce seçim kurulu başkanı yani seçim hakimi daha sonra da seçim kurulu karar verir. 2009 seçimleriyle birlikte bu yetki, seçim kurulu başkanlarından ve seçim kurulundan alınarak nüfus müdürlüklerine verildi. İkametgaha dayalı oldu. Şu an yetki nüfus müdürlerindedir. Seçim de en büyük hata budur. Kişi ölmüş, ancak ölü kaydı verilmemiş, bu kişiler bile seçmen gözüküyor. Daha sonra bunlar ayıklanmak zorunda kalınıyor. Bu ciddi bir karışıklığa sebebiyet veriyor. 

TÜRKİYE’DE HİÇ BİR DÖNEM…

90’lı yıllardan önce vatandaşlık numarası yoktu. O nedenle bir kişi belki 2-3 yerde seçmen olarak yazılıyordu. Ama mürekkep olayı çıktıktan sonra bunun önüne geçildi. Bir defa oy kullanan kişinin ikince kez oy kullanması mümkün değildi. Türkiye’de hiçbir dönem, son seçimlerde yaşanan sıkıntılar yaşanmamıştır.  

SEÇİM SUÇLARINDA ZAMAN AŞIMI 2 YILDAN, 6 AYA DÜŞÜRÜLDÜ!

Seçim suçlarında zaman aşımı eskiden 2 yıldı, şimdi 6 aya düşürüldü. Zaten bu altı ayı geçirmek çok kolay, evrak gitti-geldi derken bu 6 ay doluyor. 6 ayı da, 2 yılı da geçiştirmek çok kolay. Bu sebepten dolayı seçim suçlarından ceza alan olmuyor. 

“PARTİLER SEÇİM MEVZUATINI BİLMİYOR”

Siyasi partiler seçim güvenliği noktasında üzerine düşeni tam olarak yapabiliyor mu?

Siyasi partilerimizin, seçim mevzuatını bilen, bu konularla ilgilenen bir tane bile uzmanı yok. Her şey kendi düzenlerine göre gidiyor, kendi düzenlerine göre yürütülüyor. Bu güne kadar beni bu konu da sadece bir parti davet etti. Ben bugüne kadar 20’nin üzerinde seçim yönetmiş birisiyim. Bu konuda kitap da yazdım. Daha çok medya haberlerine göre hareket ediyorlar. 

‘CUMHURBAŞKANI’NIN SEÇMENİN İRADESİNE TESİR EDECEK ŞEKİLDE MESAJ VERMESİ YANLIŞTIR’

Cumhurbaşkanı devletin başıdır, devleti içte ve dışta temsil eder. Cumhurbaşkanı seçildiği andan itibaren bir siyasi partiye üyeliği varsa bu kayıt kendiliğinde düşer. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da o kaydı iptal ettirir. Her gönülde tabi ki bir aslan yatar. Ama Cumhurbaşkanı bağımsızdır, Anayasaya göre böyle de olmak zorundadır. 

Şimdi bir seçim süreci başlamış, bu süreçte sayın Cumhurbaşkanı’nın meydanlarda miting yapar gibi, bir partinin lehine seçmenin iradesine tesir edecek şekilde mesaj vermesi yanlıştır. Seçim sürecinde tüm kamu görevlileri tarafsızdır ve buna göre hareket etmelilerdir.  Hiçbir siyasi parti lehine çalışma yapamazlar. Seçim sürecinde sıkıyönetim yasası uygulanır. Seçim yasaklarının başlamasıyla birlikte vali ve kaymakamların dahi yetkileri sınırlandırılır. İl ve ilçe seçim kurulu başkanlarının, vali ve kaymakamların yetkilerini kullanabildiği gibi vali ve kaymakamlara talimat verme yetkisi de vardır. 

DEVLETİN ARAÇLARINI DAHİ KULLANAMAZLAR!

Seçim yasakları oy verme gününe 10 gün kala başlar. Yasağın başlamasının ardından Başbakan, bakanlar, devletin tüm birim ve kurumları seçim meydanlarına gidip gelmek için devletin araçlarını dahi kullanmazlar. Propaganda amaçlı çalışamazlar. Örneğin; ilçedeki bir kaymakam ya da ildeki bir vali, o şehre gelen ne bir bakanı ne de başbakanı karşılayamaz ve uğurlayamaz. 

HİÇ YEMEK YAPMAMIŞ BİRİNE  ‘MİSAFİR GELECEK’ YEMEK YAP DİYORUZ…

YSK’nın kararlarını ve çalışma yapısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben hukuk adamıyım, yasalar çerçevesinde konuşurum, yasal mevzuata göre hareket ederim. Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) ağır eleştiriler yaptım. Yüksek Seçim Kurulu’nun 6 üyesi Yargıtay’dan, 5 üyesi ise Danıştay’dan geliyor. 
Danıştay’dan gelen üyelerin seçim hakimliği tecrübeleri hiç yok. Çünkü idari yargıya, idari mahkemesi hakimlerine seçim kurulu başkanlıkları, seçim hakimliği yapmalarının önü kapalı. Belki de şu an YSK’daki 11 üyeden hiç birinin seçim hakimliği tecrübesi bile yok. Bu hiç yemek yapmamış birine, ‘misafirimiz var’ al şu malzemeleri yemek yap demek gibi bir şey…

RÖPORTAJIN 2. BÖLÜMÜ İÇİN TIKLAYIN!


(Hukukihaber.net)