Rekabet hukuku, haksız rekabet ve rekabet yasağı birbirine yakın görünen ve bu sebeple oldukça sık karıştırılabilen hukuki kurumlardır. Rekabet kelime olarak her üç kavram içerisinde yer alsa da üçü de birbirinden ayrı hatta birbirine zıt hukuki durumlar oluşturabilmektedir. Bu kapsamda bu üç kurumu genel hatlarıyla karşılaştırmalı olarak açıklamaya çalışacağız.

Öncelikle, rekabet hukukuna baktığımızda teşebbüslerin birbirine yakınlaşması yasaklanmaktadır. Nitekim, rekabet, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da (“4054 sayılı Kanun”) tanımlandığı üzere mal ve hizmet piyasalarındaki teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verilebilmesini sağlayan yarışı ifade etmektedir. Rekabet hukuku da bu kapsamda teşebbüsler arasındaki yarışı düzenleyen hukuktur. Rekabet hukukunun 4054 sayılı Kanun’da düzenlenen 3 temel esası vardır. Bunlar, teşebbüslerin birbirleri ile rekabeti bozucu anlaşma yapmaları, teşebbüslerin hâkim durum oluşturmak üzere birleşme veya devralma işlemi yapmaları ve hâkim durumda olan teşebbüslerin sahip oldukları ekonomik güçlerini diğer teşebbüsler üzerinde kötüye kullanmalarıdır. Temel olarak bu üç durum piyasada rekabeti bozucu davranışlara sebep olduğundan yasaklanmaktadır. Teşebbüslerin rekabet bozucu anlaşma yapmaları yasaklansa da 4054 sayılı Kanun’da öngörülen şartlar çerçevesinde söz konusu davranışlara izin verilebilmektedir. Ancak her ne kadar ilgili şartlarla bu davranışlara izin verilse de yine de rekabetin sürecek olması esastır. Son olarak teşebbüslerin rekabeti bozucu davranışları 4054 sayılı Kanun kapsamında yaptırımlara tabi tutulmuştur.

Diğer yandan haksız rekabet; rakipleri ezmek, onları ekonomik faaliyet alanından uzaklaştırmak amacı taşıyan ve kanuna, kurallara, ahlaka ve/veya dürüstlük kurallarına aykırı nitelikteki davranışlar olarak tanımlanmaktadır.[1] Haksız rekabet 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(“TBK”) 57. maddesinde ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun(“TTK”) 54 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. TBK 57. maddesinde gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarla zarar verici davranışlar haksız rekabet teşkil eden davranışlar olarak nitelendirilmiştir. TTK md.54’de ise haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması olarak belirtilmiştir. Tanımdan ve her iki kanunda yer alan hükümlerden görüleceği üzere haksız rekabet, taraflar arasındaki yarışın dürüstlük kuralı içerisinde olmasını düzenleyen bir hukuki kurumdur. Diğer bir ifade ile taraflar dürüstlük kuralına aykırı olarak rekabet ederek birbirlerine zarar veremezler. Ancak taraflar birbirine zarar vererek rekabet ederlerse ilgili hükümler çerçevesinde zarar görenin zararını tazmini öngörülmektedir.

Rekabet yasağı; rekabet hukuku ve haksız rekabette olan yarışı tamamen ortadan kaldırmaya yönelik bir kurumdur. Rekabet yasağı ile taraflar arasında rekabet yapılması yasaklanmaktadır. Anayasa gereği kişilerin çalışma ve girişim özgürlüğü esastır. Ancak rekabet yasağı ile bu temel hakkın sınırlanması söz konusu olmaktadır. Bu sebeple rekabet yasağı ancak kanunla ve belli şartlar altında mümkün olabilmektedir. Rekabet yasağının uygulamada en çok iş sözleşmelerinde görülmektedir. İşçinin, çalıştığı işletmede edindiği bilgi ve tecrübeleri, işçinin iş yeri değiştirmesiyle rakip tarafından öğrenilmesini istemeyen veya işçinin kendisine karşı kullanmasını istemeyen işveren, kanunda gösterilen şartlar dahilinde işçiye rekabet yasağı yükümlülüğü getirebilmektedir. TBK’nın 444. maddesinde işçinin iş sözleşmesi sona ermesinden sonra işvereni ile rekabet etmesi veya rakip firmada çalışması veya rakip firma ile menfaat ilişkisi kurması yazılı sözleşme ile yasaklanabileceği düzenlenmektedir. Devamında yer alan 445. maddesinde de rekabet yasağının kural olarak 2 yıl olduğu belirtilmiştir. TBK’nın 554. maddesinde tacir yardımcılarına yönelik rekabet yasağı düzenlenmektedir. Bu madde ile tacir yardımcılarının aksi kararlaştırılmadıkça çalıştıkları işletme ile rekabet etmeleri yasaklanmaktadır. TBK md.626 ile de adi şirket ortaklarının ortaklığa karşı rekabet etmeleri yasaklanmıştır.

Rekabet yasağına ilişkin TBK’nın yanında TTK’nın 123. maddesinde de belli şartlar dahilinde acenteler için rekabet yasağı düzenlenmiştir. Yine, TTK’nın kollektif şirket ortaklarına yönelik 230. maddesi, anonim şirket yönetim kurulu üyelerine yönelik 396. madde, komandite şirket ortaklarına yönelik 572. maddesi ve limited şirket müdürlerine yönelik 626. maddesi ile rekabet yasağı düzenlenmiştir. Bu ve diğer düzenlemeler ile rekabet yasağı kapsamında kural olarak kişi veya teşebbüslerin rekabet etmesi yasaklanmaktadır. Bununla beraber rekabet yasağına aykırı davranılması halinde tazminat ödenmesi öngörülebilmektedir.

Diğer yandan başta da belirtildiği üzere bazen söz konusu hukuki kurumlar karıştırılabilmektedir. Ve hatta son derece ilginç sonuçlar çıkabilmektedir. Bu konuda en güzel örneklerden birisi -ki aynı zamanda rekabet hukukuna ilişkin bir örnek- Mersin Mut ilçesinde faaliyet gösteren 10 internet kafeye ilişkin Rekabet Kurulu kararıdır. Söz konusu teşebbüsler bir araya gelerek saatlik ücretin yıllardır 1 TL olmasından dolayı 1,5 TL olması yönünde oybirliği ile karar alırlar. Ancak bir süre sonra teşebbüslerden birinin fiyatı tekrar 1 TL yapması üzerine söz konusu kafenin haksız rekabette bulunduğu gerekçesiyle Rekabet Kurumu’na başvuruda bulunarak saatlik ücretin 1,5 TL olması talebinde bulunurlar. Bu noktada hemen ifade etmek gerekir ki 2016 yılında yapılan bu şikâyet ülkenin tamamında Rekabet Kurumunun işlevinin hala tam olarak bilinmediğinin de bir göstergesi olmaktadır. Dolayısıyla Kurum’un kendisini daha çok anlatması gerektiği de ifade edilecektir.

Kararı incelediğimizde, öncelikle teşebbüslerin bir araya gelerek fiyat belirlemesi kartel olup rekabet hukuku açısında per se(kesin) yasaktır. Dolayısıyla 4054 sayılı Kanun kapsamında yaptırım söz konusu olacaktır. Hal böyle iken söz konusu internet kafeler Rekabet Kurumu’na bir kafenin fiyat tarifesine uymadığı ve aykırılığın giderilmesine yönelik talepte bulunmuşlardır. Rekabet Kurulu kararında[2] fiyat tespitinin 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesinde yasaklandığı ve bu yasağın ihlal teşkil etmesi için etki meydana getirmesi gerekmediği, ancak söz konusu anlaşmanın uygulanmadığı, farklı fiyatların uygulandığının görüldüğü ayrıca incelenen pazarın çok küçük olduğunu ifade ederek soruşturma açılmamasına bununla beraber bu uygulamadan kaçınılması gerektiğine ilişkin uyarı verilmesine karar vermiştir. Söz konusu kararda görüleceği üzere teşebbüsler anlaşmalarına rağmen buna uymamayı haksız rekabet olarak görmekle beraber rekabet hukukuna per se aykırılığın farkında değillerdir.

Haksız rekabet bakımından ise şöyle bir örnek verilebilecektir. www.ropet.com.tr alan adına karşı Opet tarafından ikame edilen davada “… davalı şirketin, benzin istasyonu hizmeti sunmak ve petrol ürünleri satmak şeklindeki ticari faaliyetinde kullandığı "R ROPET" ibareli işaret ile davacının marka ve ticaret unvanının ayırt edici unsuru olan "OPET" ibareli markası arasında görsel ve sescil olarak, iki markanın ilişkilendirilmesine olanak sağlayacak derecede benzerlik bulunduğu, kapsamlarının aynı türden ürün ve hizmetleri içerdiği, bu nedenle de davalı şirketin eylemlerinin davacının marka ve ticaret unvanı tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet yaratacağı[3] …” gerekçesiyle ropet.com alan adının kapatılmasına karar verilmiştir. Görüldüğü üzere iki teşebbüsten birinin diğeri üzerinden haksız menfaat sağlamak üzerine rekabette bulunması dürüstlüğe aykırılık teşkil ettiğinden haksız rekabet meydana gelmektedir.

Diğer yandan rekabet yasağına ise şöyle bir örnek verilebilecektir. İş sözleşmesinde rekabet yasağına ilişkin şu örnekte, sözleşme ile getirilen sınırlamanın uygun olduğu görülmektedir. Yargıtay “Dava; rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırılık sebebiyle sözleşmede belirlenen cezai şartın ve uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. … taraflar arasındaki sözleşmede yer alan rekabet yasağına dair hükmün yasal düzenlemelere aykırı bulunmadığı, koşullarının ve sınırlandırılmasına dair hükümlerinin geçerli olduğu, davalının davacı şirkette operasyon sorumlusu ve sonrasında hat geliştirme lideri olarak çalıştığı, böylece özellikle Fransa ülkesine yapılan taşımacılık faaliyetleriyle ilgili olarak yapılan anlaşma ve verilen fiyatlar yönünden edindiği bilgilerin ticari sır olarak nitelendirilebileceği, davalının davacı şirketteki görevinden istifası sonrasında davacı şirketle aynı alanda faaliyet gösteren başka bir firmada çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, rekabet yasağına aykırı eylemlerine rağmen mahkemenin davalının çalışma hürriyeti kapsamında geçimini sağlamak için çalışması gerektiği gerekçesi yerinde olmadığı … cezai şart talep koşullarının gerçekleştiği[4] …” yönelik kararıyla ticari sırlara sahip çalışana yönelik rekabet yasağı ve cezai şartın geçerli olduğu ve böylece işçinin rakip firmada çalışmasıyla rekabet yasağını ihlal ettiği ve cezai şartı tazmin edebileceğine ilişkin karar vermiştir.

Nihayetinde, Rekabet hukuku esas olarak tarafların birbiri ile yarışını istemektedir. Buna karşı rekabet yasağı ise taraflar arasındaki yarışı ortadan kaldırmaktadır. Görüldüğü üzere iki kurum birbirine tamamen zıttır. Haksız rekabet ise tarafların yarışması olmakla beraber yarışın dürüstlük kuralı içerisinde olmasını istemektedir. Bu noktada elbette rekabet hukuku da hukuka ve kanunlara uygun bir yarışı öngörmektedir. Ancak haksız rekabet ile rekabet hukuku kapsamında incelenen ticari davranışlar farklılaşmaktadır. Sonuç itibariyle her üç kurumda “rekabete” ifadesi olsa da her üç kurum farklı hukuki düzenlemelere yöneliktir.

Av. Oğuzhan Taçkın

--------------------------------

[1] Aktaran, Çağlar Özel/Semih Sırrı Özdemir, Türk Hukukunda Haksız Rekabete İlişkin Düzenlemeler D.E.Ü. Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Şeref Ertaş’a Armağan, C. 19, Özel Say, 2017, sf.193

[2] Rekabet Kurulu, 23.02.2017 tarih ve 17-08/94-41 sayılı kararı

[3] Yargıtay 11. HD 04.02.2019 tarih ve E. 2017/3688 K. 2019/815 sayılı kararı

[4] Yargıtay 11. HD 07.12.2017 tarih ve E. 2016/6456 k.2017/7011 sayılı kararı