OLAY
Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde yaşayan 8 yaşındaki Narin 21 Ağustos 2024 tarihinde evden çıkarak Kur’an kursuna gitti. Ancak narin bir daha geri dönmedi. Akrabaları ve köylüler Narin’i her yerde aramaya başlarken durum güvenlik güçlerine de bildirildi.
Ulaşılan görüntülerde Narin, 21 Ağustos günü saat 15.15'te Narin'in 4 arkadaşıyla yürüdüğü ve ardından ayrılarak tepe yolunu kullanıp, evine doğru gittiği görülüyor. Güvenlik güçlerinden farklı kamu kurumlarına, yerel yönetimlerden sivil toplum örgütlerine kadar birçok kurum ve kuruluş, arama çalışmalarında yer aldı. Arama ekipleri, mahallenin çevresindeki kayalıkları, dere ve sazlık alanları, tarım alanlarını, tarlaları ve tarım arazilerini, boş alanları, mahallenin içindeki boş evleri, ahırları ve samanlıkları, evlerin bahçelerini detaylı bir şekilde inceledi.
Olaya dair başlatılan soruşturma kapsamında aile fertleri dahil onlarca kişinin ifadesi alındı. Kırsal mahallenin giriş ve çıkışların arama noktası kuruldu. Geçiş yapan araçların tümü arandı. Güran’ın kaybolduğu saatlerde yoldan geçtiği tespit edilen yaklaşık 150 araç sürücüsü sorgulandı. Ayrıca kimi metruk evlerde arama yapıldı. 11 bin dönümden fazla alanda arama çalışması yapıldı.
Güran’ın ağabeyi E.Güran, 29 Ağustos’ta kolunda bulunan ısırık izlerinden kaynaklı gözaltına alındı. E.G.’nin kolundaki ısırık izinin kime ait olduğu tespit edilemeyince, 30 Ağustos’ta serbest bırakıldı. Ağabeyin gözaltına alındığı gün Diyarbakır Sulh Ceza Hakimliği tarafından Güran’a ilişkin haberlere yayın yasağı kararı getirildi.
4 Eylül Çarşamba günü, soruşturma savcısı eşliğinde jandarma tarafından yer altı görüntüleme cihazı ile arama yapıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Tavşantepe Mahallesi Muhtarı ve aynı zamanda Narin Güran'ın amcası S.G, 2 Eylül'de çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklandı. 1 Eylül’de ise Güran’ın amcası ve aynı zamanda Çulî Mahallesi muhtarı olan Salim Güran’ın gözaltına alındı. 2 Eylül’de savcılık ifadesi alınan Güran, “aracında Narin Güran’a ait DNA örnekleri bulunduğu ve çelişkili ifade verdiği” gerekçeleriyle tutuklama istemiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildi. Güran, “Kasten öldürme” ve “Kişi hürriyetinden yoksun kılma” suçlamalarıyla tutuklandı. Amca Güran’ın, “Narin aracıma hiç binmedi. Kapıyı açık bıraktığımda kendi binmiş olabilir” dediği iddia edildi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, amca Güran’ın aracındaki DNA örnekleriyle, Narin’in annesi Yüksel Güran ve babası Arif Güran’dan alınan DNA örneklerinin uyuşmasından kaynaklı tutuklandığını belirtti.
S.G.’nin avukatı Seda Toğrul ise yazılı bir açıklama yaparak tutuklamanın hukuka aykırı olduğunu savundu. Avukat beyanında; "Müvekkilim S.G.'nin tutuklanmasına dayanak delil araçtaki DNA örneği ile WhatsApp yazışmalarını silmesi gerekçe gösterilmiştir. Bu tutuklanma için yeterli somut delil değildir. Yeğenin amcasının arabasına binmesi olağan bir durumdur. Kaldı ki DNA örneği materyalin cinsi ve bulunduğu yere göre 1 ay ile 6 ay kalabilmektedir. Kaldı ki Yargıtay 1. Ceza Dairesinin bu konuda emsal teşkil eden yerleşik içtihatları vardır.“Ortada Narin’e ait bir ceset bulunmadığı halde kasten adam öldürmeden sevki hukuka aykırıdır."dedi.
Soruşturmanın genişleterek, Narin'in bir diğer amcası A.R.G.'nin de evinde arama başlatıldığı belirtildi.
19 gündür aranan sekiz yaşındaki Narin Güran'ın cansız bedeni 8 Eylül Pazar günü sabah saatlerinde bulundu. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Narin'in ölümüne ilişkin 21 şüpheli hakkında gözaltı talimatı verildiğini açıkladı. Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu,"8 Eylül 2024 Pazar günü, mahallenin yakınından geçen Eğertutmaz Deresi'nde yapılan aramada kayıp çocuk Narin Güran kıyafetleriyle birlikte dere kenarında çuval içerisinde üzeri taşla gizlenmiş vaziyette 08.45 sıralarında ölü bulunmuştur. İlk bulgulara göre Güran'ın öldürüldükten sonra bir çuvalın içine konup dere kenarına getirildiği, burada derenin kenarında suyun içine yerleştirildiği, üzerinin ağaç dalları ve taşlarla doğal görüntü verilerek kapatıldığı anlaşılmıştır. Yeniden arama çalışması kapsamında bu bölge yeniden aranmış ve ekiplerce kayıp kızımızın cenazesine ulaşılmıştır."
Ardından Adalet Bakanı Adalet Bakanı Yılmaz Tunç gözaltına alınanların sayısının 24'e çıktığını duyurdu. Tunç, ifade işlemlerinin devam ettiğini aktardı. Gözaltına alınanlar arasında, Narin Güran'ın annesi, babası, iki ağabeyi, üç amcası da bulunuyor.
Ardından Narin Güran’ın cenazesi otopsi için Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Adli tıp ön raporunda boynunda boğma izi bulunduğu, 15 gün suda kaldığı, ayağında kırık olduğu tespit edildi. Otopsi işleminde Narin'in bedeninden tam 91 numune alındığı öğrenildi. Yaklaşık 10 saat otopsi işlemleri gece saatlerinde sona erdi. Ayrıca, küçük kızın bedeninin bir çuval içinde bulunduğu, sol bacağının diz kısmından kopuk olduğu ve kemik parçalarının inceleme için İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'na gönderildiği bildirildi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Narin'nin cansız bedeninden alınan örneklerin bir kısmının İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca inceleneceğini ve kesin ölüm sebebine ilişkin raporun bu incelemeden sonra belirleneceğini ifade etti.
Gözaltına alınan kişilerden ismi verilmeyen birinin “Muhtar cesedi çuval içerisinde bana verdi. Çuvalı alıp dereye götürdüm" dediği belirtildi.
İŞLEMLER
Yayın Yasağı Kararı
TCK 285. madde kapsamında düzenlenmiş olup soruşturmanın gizliliği korunmak amaçlanır. “Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. “ Bu maddede, soruşturma evresinde yapılıp alenî olmayan gizli işlemlerin, yani ceza usulüne ilişkin kanunların netice ve içeriklerinin gizli olduğunu belirttiği işlem içeriklerinin yetkisiz kişilerce öğrenilmesinin sağlanması, suç olarak tanımlanmıştır.
Olaydaki Arama Kararları
Türk Hukuku’nda iki türlü arama olup, bunlar idari/önleyici arama veya önleme araması ve adli, yani suç kolluğu tarafından yapılan aramadır. Önleme Aramasını düzenleyen 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun “Önleme araması” başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Polis, tehlikenin veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla usulüne göre verilmiş sulh ceza hakiminin kararı veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde mülki amirin vereceği yazılı emirle; kişilerin üstlerini, araçlarını, özel kağıtlarını ve eşyasını arar; alınması gereken tedbirleri alır, suç delillerini koruma altına alarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre gerekli işlemleri yapar”.
Önleme aramaları, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu kapsamına giren toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapıldığı yerde veya yakın çevresinde, Özel hukuk tüzel kişileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya sendikaların genel kurul toplantılarının yapıldığı yerin yakın çevresinde, Halkın topluca bulunduğu veya toplanabileceği yerlerde, Eğitim ve öğretim özgürlüğünün sağlanması için her derecede eğitim ve öğretim kurumlarının idarecilerinin talebiyle ve 20 nci maddenin ikinci fıkrasının (A) bendindeki koşula uygun olarak girilecek yüksek öğretim kurumlarının içinde, bunların yakın çevreleri ile giriş ve çıkışlarında, Umumî veya umuma açık yerlerde, Her türlü toplu taşıma araçlarında, seyreden taşıtlarda yapılabilmektedir.
Adli arama, suçun işlenmesinden sonra söz konusu olan ve şüpheli, sanık ya da hükümlünün yakalanması ve/ veya suçun delillerine ulaşılması amacıyla gerçekleştirilen aramadır. Adli arama için şüpheli ya da sanığın yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe bulunması gereklidir. Şüpheli veya sanığın üstünün, eşyasının, konutunun, işyerinin veya ona ait diğer yerlerin aranabilecektir. Arama kararını verme yetkisi, kural olarak, hâkime aittir. Kolluk, arama kararı alınmasını talep ettiğinde, makul suç şüphelerini belirtilen ayrıntılı ve gerekçeli bir rapor hazırlayarak Cumhuriyet savcısına başvurmalıdır. İstisna olarak, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler. Ancak, konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama, hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabilir.
Otopsi
CMK’nın 86. maddesinde, ölü muayenesinin nasıl yapılacağı hususu düzenlenmiştir. Buna göre ölünün muayenesi Cumhuriyet Savcısının huzurunda ve bir hekim görevlendirilerek yapılacaktır. Ölü muayenesinden veya otopsiden önce, ölünün kimliği özellikle kendisini tanıyanlara gösterilerek belirlenir. Şüpheli veya sanık tespit edilebildiği takdirde, ölüyü teşhis etmesi amacıyla ona da gösterilebilir. Ölünün adli muayenesinde, tüm tıbbi belirtiler, bilhassa ölüm zamanı ile ölüm nedeni tespit edilmeye çalışılır.
Sonuç olarak, sır perdesinin aralanmaya başladığı cinayette birçok delilin ortaya çıkmaya başladığı, başta otopsi raporunun içeriği bununla birlikte ifade veren kişilerden birkaçının beyanları, cenazenin oraya taşınma işlemleri ve gizli tanığın birtakım itirafları dikkate alındığında işin organize bir cinayet olduğu ve istismar gibi durumların da gündeme geleceği bu aşamada anlaşılmaktadır.
(Bu köşe yazısı, Avukat Maşallah MARAL tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)