1-Limited Şirketlerde Ortaklıktan Çıkma

Bilindiği üzere özel hukuk sözleşmelerinde sözleşme serbestliği ilkesi bulunmaktadır. Bu ilkeye göre sözleşme taraflarının sözleşmeyi yapma, yapmama veyahut akdedilmiş olan sözleşmeyi sona erdirme yetkisi bulunmaktadır. (Çimrin, s.43) Şirketlerin de kurulmasının temelinde bir sözleşme olduğu için sözleşme ortakları arasındaki ilişkinin taraflar açısından çekilemez hale gelmesi durumunda şirketin varlığını sona erdirmeksizin ortak yahut ortakların kendi iradeleri ile şirketten ayrılmaları söz konusu olabilmektedir. Şirketler hukukunun en temel ilkelerinden biri şirketin devamlılığı olduğu için uygulanabilecek en son çözüm şirketin feshiş olması nedeniyle şirket ortaklarından birinin ortaklıktan ayrılması şirketin devamlılığı açısından uygun bir çözüm olabilmektedir. Limited şirketlerde ortak ve şirket arasındaki ilişkiyi sonlandıran her durum ayrılma olarak tanımlanabilmektedir. (Dirikkan, s.18) Bahse konu ayrılma çıkma ve çıkarılma şeklinde gerçekleşmektedir. Ortaklıktan çıkma hakkı ortağın kendi iradesini kullanarak şirketten ayrılması olarak tanımlanabilmektedir. (Çamoğlu, s.56). Çıkma hakkı kişisel ve koruyucu bir haktır. Çıkma hakkı ortaklık sıfatını sona erdiren bir hal olduğu için yenilik doğuran bir haktır. Limited şirketlerde ortağın tek taraflı olarak şirketten ayrılması kural olarak kanun koyucu tarafından kabul edilmediğinden ortağın şirketten kendi iradesi ile çıkması ya esas sözleşmeye konulacak bir hükümle ya da hukuken temellendirilmiş bir haklı sebeple mümkün olmaktadır (Çimrin, s.44)

Çıkma hakkı TTK madde 638’inci maddesinde (1) Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara bağlayabilir. (2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” şeklinde ifadelere yer verilerek düzenlenmiştir.

1.1-Çıkma Hakkının Esas Sözleşmeye Bağlanması

TTK madde 638/1 kapsamında ortağın şirketten çıkabilmesi şirket esas sözleşmesinde tanımlanabileceği gibi bu husus belli şartlara da bağlanabilecektir. Ayrıca, şirket sözleşmesi kapsamında belirlenen çıkma hakkının TBK 26. ve 27.maddeleri gereğince kanunun emredici hükümlerine, kişilik hakları ile kamu düzenine aykırı olmaması, ayrılma akçesinin de çok yüksek miktarda belirlenmesi ya da tamamen kaldırılması mümkün değildir. (Poroy, Tekinalp ve Çamoğlu, s.424). Yine sözleşme ile ortaklara çıkma hakkı tanınması ihtiyari nitelikte olduğu için şirket sözleşmesinde ortağa çıkma hakkı verilmemesi yahut belirli şartlar altında verilmesi de ihtimal dahilindedir. Eğer şirket sözleşmesinde çıkma hakkı yok ise haklı sebeplerin varlığı halinde ortak mahkemeden çıkma hakkını talep edebilecektir. (Aydın , s.27)

Ortaklara çıkma hakkı eğer yukarıda ifade edildiği üzere şirket sözleşmesi ile sağlanmışsa ortaklıktan çıkmayı talep eden ortak, bu hakkını ortaklığa yönelmiş tek taraflı varması gereken irade beyanıyla herhangi bir şekil şartı olmaksızın kullanabilir. Ortağın çıkmak için dava açmasına gerek yoktur. Buna ek olarak, çıkma beyanı şirket müdürlerine yöneltilmelidir.

Ortaklıktan çıkmak için sözleşmede özel şartlar öngörülmüşse ve bu şartların somut olay özelinde gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti için ise ortak veya şirket, çıkma sebebinin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda bir tespit davası açabilecektir.

1.2-Haklı Sebep

Bilindiği üzere çıma müesesi sermaye şirketlerinin yapısı ve ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. Zira, sermaye şirketlerinde sermayenin korunması ilkesi söz konusudur. Yasa koyucu anonim şirketler için çıkma ve çıkarılma gibi bir müeseseye gitmemiştir. Ancak limited şirketler açısından böyle bir müesese söz konsudur. Haklı sebepde ortakların şirketten çıkmasını sağlayan önemli bir meseseden biridir. Zira, haklı sebep ahde vefa ilkesinin istisnalarından birini oluşturmakta olup haklı sebebin olması halinde ortağın şirkette kalması beklenemeyeceğinden ortaklara haklı sebebe dayanarak çıkma hakkını kullanması sağlanmaktadır. Kanun koyucu da TTK 638/2’de “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” şeklinde ifadelere yer vererek haklı sebebin varlığı halinde ortaklara şirketten çıkmak için dava açma hakkı tanımıştır.  Ayrıca bu davanın şirkete karşı açılması gerekmektedir. Yargıtay da bir içtihadında; “Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; 6102 sayılı TTK'nın 638/2. maddesindesi kapsamında, her ortağın haklı sebeplere dayanmak şartıyla şirketten çıkmasına izin verilmesini mahkemeden talep edebileceği, somut olayda davacının, davalı diğer ortak ile anlaşmazlıkları ile şirket iş ve işlemleri sebebiyle açılan davaların varlığını ortaklıktan ayrılma sebebi olarak ileri sürdüğü, bu davalara konu edilen sözleşmelerin şirket adına tesisinde davacının imzalarının bulunduğu, sözleşmeler gereği yapılan bir kısım tahsilatların davacı tarafından gerçekleştirildiği, ortaklar arasında şirket adına yapılan tahsilatlarının akıbetine ilişkin ihtilafların bulunduğu, davacının haklı neden olarak ileri sürdüğü hususlarda kusursuz veya daha az kusurlu olması gerekirken mevcut delil durumuna göre bu koşulun gerçekleşmediği, ayrıca şirket ortaklığından ayrılmaya izin verilmesi istemli davanın, salt şirkete yöneltilerek açılması yeterli iken davada taraf sıfatı olmayan ortağa davanın yöneltilmesi doğru olmadığından mahkemece ortağa yönelik açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin de doğru olduğu, dolayısıyla mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” (Yargıtay Kararı - 11. HD., E. 2021/3860 K. 2022/7704 T. 2.11.2022) şeklinde ifadelere yer vererek işbu davanın doğrudan şirkete karşı açılması gerektiği aksi takdirde pasif husumet yokluğundan reddedileceğini açık ve net bir şekilde oraya koymuştur. Haklı sebepler açısından ise Yargıtay taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinin sürdürülebilir olup olmadığını denetlemektedir. Mesela bir içtihadında; “Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, ortaklar arasında ortaklık ilişkisinin devam edebilmesi için güvene dayalı bir ilişki tesis edilmesi gerektiği, süreç içerisinde taraflar arasında bu anlamda bir birliktelik kalmamış ise ortaklığı yürütmenin taraflara ve şirkete herhangi bir faydasının kalmayacağı, zira limited şirketlerin nitelikleri itibariyle ortaklık yapısında kişi unsuru ağır bastığı” (Yargıtay Kararı - 11. HD., E. 2021/6313 K. 2022/4505 T. 6.6.2022) şeklinde ifadelere yer vererek ortaklık ilişkisinin devamı için taraflar arasında güvene dayalı bir ilişki olması gerektiğini öne süren zira limited ortaklıklarda kişi unsurunun ağır bastığını ifade eden yerel mahkeme kararını onamıştır. Dolayısıyla, limited ortaklarda ortaklar arasındaki ilişkinin devamı için taraflar arasındaki güven ilişkisinin sürsürülebilirliği büyük öenm arz etmektedir. Yine Yargıtay benzer bir içtihadında; “…..Asıl dava, TTK'nın 638/2 maddesi gereğince açılan limited şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payının tahsiline, bu talebin kabul edilmemesi halinde şirketin haklı nedenle feshi istemine ilişkindir…… Davacı taraf, haklı sebep olarak şirket ana sözleşmesinden talimatı olmaksızın kendisinin müdürlüğüne ilişkin maddenin tescil esnasında beyan verilmek suretiyle değiştirildiğini ve diğer ortak tarafından çalışanların yanında kendisine hakaretler edildiğini ileri sürmüş ve ispatı için tanık beyanlarına dayanmıştır…… Mahkemece dinlenen tanık beyanlarından şirketin iki ortağının geçinemediği ve dava dışı ortak tarafından davacı ortağa hakaret edildiği, ortaklığın çekilmez bir halde olduğu…… “şirket ortaklık sözleşmesi” başlıklı sözleşmede davacının kurulacak şirkette müdür olacağının kararlaştırıldığı, davalı şirketin ticaret sicili kayıtlardan da davacının, davalı şirketin ana sözleşmesiyle müdür olarak atandığı, tescil esnasında ortakların vekilince verilen beyan üzerine ana sözleşme değiştirilerek davacının müdürlüğüne ilişkin kısmın çıkarıldığı…..  davacının çıkma talebinin haklı nedenlere dayandığı anlaşılmaktadır.” (Yargıtay Kararı - 11. HD., E. 2019/3224 K. 2020/2963 T. 17.6.2020) şeklinde ifadelere yer vererek ortakların geçinemediği hal ve durumlarda ortaklıktan çıkma talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Yargıtay başka bir içtihadında “……Ortağın bilgi almak için her seferinde genel kurula ve mahkemeye başvurmak zorunda kalması halinde bu durum şirketten çıkma talebi için haklı sebep oluşturabilir…..” (Yargıtay Kararı - 11. HD., E. 2018/4372 K. 2018/6663T. 24.10.2018) şeklinde ifadelere yer vererek ortalardan birinin sürekli bilgi almak vb işlemler için mahkemeye başvurma durumunun olduğu hallerde de ortaklıktan çıkma için haklı sebebin varlığı kabul edilmektedir.

Bu kapsamda Yargıtay kararları kapsamında haklı sebep kavramını dürüstlük kuralı bakımından ortaklık ilişkisinin devamının taraflardan beklenmeyeceği hal ve şartlar olarak tanımlayabiliriz. Zira, kanun koyucu bu konuda net bir sınır belirtmemiş ve takdiri yargı mercilerine bırakmıştır.

1.2.1-Haklı Sebep Davasının Arabuluculuğa Tabi Olup Olmadığı

Burada bir diğer önemli husus ise bu davanın zorunlu arabuluculuğua tabi olup olmadığıdır. Uygulamada yerel mahkemeler ve bölge adliye mahkemeleri tarafından çıkma ve ayrılma payı davasından önce arabuluculuğa başvurulmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan dava reddedilmektedir. Örnek olarak ; “……Dava, TTK'nın 638. maddesine dayalı haklı nedenle şirket ortaklığından çıkma ve ayrılma akçesi ile geçmiş yıllara ait dağıtılmadığı iddia olunan kar payı alacağının tahsili davasıdır…… 7155 sayılı Kanun'un 20'nci maddesi ile eklenen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)'nun 5/A-1 maddesinde, ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğu, 7155 sayılı Kanun'un 23'ncü maddesi ile eklenen 6325 sy m.18/A-2 maddesinde ise, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir. Anılan yasal düzenleme karşısında arabuluculuğa başvurmadan dava açılması halinde işin esasına girilmesi mümkün değildir…. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, ilk derece mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacı tarafça zorunlu arabuluculuğa tabi olan ortaklıktan çıkma ve belirli bir paranın ödenmesine ilişkin çıkma payının ödenmesi davası yönünden arabulucuya başvuru yapılmamış olmasına, 6325 sayılı Kanun'un 18/A maddesi gereğince arabuluculuk son tutanağının aslının ya da onaylı örneğinin bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine…..” (Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. HD T:03.11.2021, E:2020/68, K:2021/1655) şeklindeki karar ifade edilebilir. Dolayısıyla, ortaklıktan çıkma davası ayrılma payı ile birlikte açılıyorsa dava şartı arabuluculuk müesesine başvurulmasını önermekteyiz.

1.3-Çıkmaya Katılma Hakkı

Çıkmaya katılma hakkı, çıkmak için talepte bulunmuş olan ya da çıkmak için dava yoluna başvuran ortağın yanında diğer ortakların çıkmaya katılması olarak tanımlanabilmektedir. Bu husus TTK 639’da “Ortaklardan biri şirket sözleşmesindeki hükme dayanarak çıkma istediği veya haklı sebeplerden dolayı çıkma davası açtığı takdirde, müdür veya müdürler gecikmeksizin diğer ortakları bundan haberdar ederler. Diğer ortaklardan her biri, haberin kendisine ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde; a) Şirket sözleşmesinde öngörülen haklı sebep kendisi yönünden de geçerliyse, kendisinin de çıkmaya katılacağını müdürlere bildirmek, b) Açacağı bir dava ile haklı sebepler dolayısıyla çıkma davasına katılmak, hakkına sahiptir.” Şeklinde ifade edilmiştir. Bu kapsamda ortaklardan biri çıkmak için bu isteğini şirkete yöneltmiş olması durumunda veya haklı sebeplere dayanarak çıkma davası açtığı takdirde müdürlerin bu durumu gecikmeksizin diğer ortaklara bildirme yükümlülüğü bulunmaktadır. Esas sözleşmeye dayanan çıkmaya katılma hakkının kullanılmasında TTK 639/1.maddesinde yer alan “…. Şirket sözleşmesinde öngörülen haklı sebep kendisi yönünden geçerli ise…” şeklindeki ifade gereği diğer ortakların da bu hakkı kullanırken aynı sebeplere dayanması gerekmektedir. Zira kanun koyucu bu durumu açık ve net bir şekilde belirtmiştir. Bu şekilde hem ortakların hem de şriketin menfaati ve devamlılığı korunmaktadır. Haklı sebebe dayanan çıkmaya katılma hakkının kullanılması da diğer ortakların açacağı davalar ile söz konusu olmaktadır. Bu durumda bahse konu davalar birleştirilerek görülmektedir.

2-Limited Şirketlerde Ortaklıktan Çıkarılma

Çıkarılma ortağın iradesi olmaksızın ortaklıkla iliğinin kesilmesi olarak da ifade edilebilmektedir. Başka bir deyişle ortağın rızası hilafına olarak şirketin iradesi ya da mahkeme kararı ile sona erdirilip şirketle ilişiğinin sona erdirilmesi şeklinde ifade edilebilmektedir (Gözüyeşil, s.676). Ortağın şirketten çıkarılmasına ilişkin TTK 640.maddesinde; “Şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir. (2 )Çıkarma kararına karşı ortak, kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir.(3)Şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması hâli saklıdır.” şeklinde ifadelere yer vermektedir.

2.1-Esas Sözleşmede Öngörülen Sebeplerle Genel Kurul Kararı ile Çıkarılma

Limited şirketlerde esas sözleşmede öngörülen sebeplerle genel kurul kararı ile ortakların ortaklıktan çıkarılması hususu ilk defa 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yukarıda ifade edilmiş olan 640’ıncı maddesi ile yürürlüğe girmiştir. Bu kapsamda bir ortağın genel kurul kararı ile ortaklıktan çıkarılması için bu konuyla ilgili muhakkak esas sözleşmede bir düzenleme olması gerekmektedir. (Çamoğlu, s.74) 6102 sayılı TTK 640/1.maddesi kapsamında yer alan ve şirket sözleşmesinde düzenlenen hususların gerçekleşmesi halinde, genel kurul TTK 621/1-h maddesi kapsamında yer alan “temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun” şekklinde şartların gerçekleşmesi halinde mümkün olmaktadır. Bahse onu oy nisabı esas sözleşmede kuruluş aşamasında çıkarmanı düzenlendiği hal ve şartlar için geçerlidir. Esas sözleşmede böyle bir düzeleme kuruluş aşamasında hiç yapılmadıysa çıkarma için değişiklik TTK 621/3 uyarınca ancak oybirliği ile yapılabileektir. Buradaki amaç da şirketin devamlılığı ve azınlığın korunmasıdır. Ayrıca, genel kurul bahse konu kararı verirken esas sözleşmede ifade edilen şartların gerçekleşmesi yeterli olup ayrıca, haklı sebebin oluşup oluşmadığının bir önemi bulunmamaktadır.

Genel kurul kararının çıkarma kararı yenilik doğuran bir haktır. Bu kapsamda kararın tebliği önemli bir husustur. Yasa koyucu, TTK’nın 640/2’inci maddesi kapsamında ortağa, çıkarmaya ilişkin genel kurulun kararının noter vasıtasıyla gönderileceğini ifade ederek özel bir şekil şartı aramıştır.  Bu bildirim, şirket müdürleri tarafından yapılmaktadır. Hakkında genel kurul tarafından çıkarma yönünde kararı verilen ortak hakkında kararın tebliğ tarihi ile birlikte hüküm ve sonuçlar doğmaktadır. Bu haliyle ortak bildirimin kendisine tebliğ ile birlikte üç ay içerisinde çıkarma kararına karşı iptal davası açabilmekte bu kararı açmadığı takdirde ilgili karar kesinleşmektedir. Mahkemece, bu kapsamda hem iptal davası şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği denetlemekte hem de esas sözleşmede öngörülen çıkarılma sebeplerinin mevcut olup olmadığını incelemektedir.. Ancak yukarıda da ifade edildiği üzere mahkeme bu gibi durumlarda sebebin haklı olup olmadığı yönünde bir inceleme yapmamaktadır.

2.2-Haklı Sebeple Ortaklıktan Çıkarılma

Öncelikle bu davanın niteliği gereği bu konuya ilişkin  yani ortaklardan birinin çıkarılmasına ilişkin usulüne uygun bir genel kurul kararı alınması gerekmektedir. Dava açıldığında bu şartın noksanlığı halinde mahkemece şirkete bu konuda usulüne uygun bir genel kurul kararı alması için bir süre verilmekte ve bu kesin süre içerisinde ilgili şartın gerçekleşmemesi halinde dava özel dava şartı yokluğundan usulden reddedilmektedir. Bahse konu dava, genel kurul tarafından karar alınması akabinde şirket müdürü veya müdürleri tarafından açılmaktadır. Çıkarılması istenen kişi müdür ise bahse konu dava diğer müdürler tarafından açılmaktadır. Şirketin tek müdürünün bulunması ve genel kurul tarafından görevden alınmasına rağmen yerine TTK 630/1.maddesine göre yeni müdür atanmaması halinde, bir ilgilinin başvurması urumunda mahkemece, görevin yerine getirilmesi amacı ile TTK 426.maddesi gereğince atanacak olan temsil kayyımı ile dava açılmaktadır.

Çıkarma davası bakımından kanun koyucu herhangi bir süre öngörmemiştir. Ancak, herhangi bir süre öngörülmemiş olmasının bu konuda şirkete sınırısız bir zaman verileceği şeklinde yorumlanmasının hukuki belirsizlik yaratacağı kanaatindeyiz. Bu nedenle şirketin makul süre içerisinde işbu davayı açması gerektiği kanaatindeyiz. (Çimrin, s.115)

Ayrıca Yargıtay kararları kapsamında haklı sebep kavramını dürüstlük kuralı bakımından ortaklık ilişkisinin devamının taraflardan beklenmeyeceği hal ve şartlar olarak tanımlandığını ifade etmiş olduğumuz için aynı hususlara burada tekrardan yer vermeyeceğiz.

Kaynakça

1- Zeliha Çimrin, LİMİTED ŞİRKETLERDE ORTAKLIKTAN ÇIKMA VE ÇIKARILMA, Yüksek Lisans Tezi 2023.

2- Sema Aydın, “Limited Şirketlerde Ortaklıktan Çıkma ve Ayrılma Akçesi”, Terazi Hukuk Dergisi, 17/188, 2022.

3- Ersin Çamoğlu, Reha Poroy ve Ünal Tekinalp, Ortaklıklar Hukuku, ( Vedat Kitapçılık, II/2017).

4- Hanife Öztürk Dirikkan, Limited Şirket Ortağının Ayrılması ve Ayrılma Akçesi,( Yetkin Yayıncılık, 2005).

5- Ersin Çamoğlu, “Limited Şirketten Çıkma-I”, Yaklaşım Dergisi, 253/2014.

6- https://www.lexpera.com.tr