Ülkemizde 20.07.2016 tarihinden itibaren bölge adliye mahkemeleri göreve başlamıştır. Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlamasıyla birlikte üzerinde durulan hususlardan biri de bu mahkemelerin incelemelerinin kapsamının ne olduğudur. Zira bölge adliye mahkemelerinin incelemelerinin kapsamını belirleyen Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesinde bu mahkemelerin gösterilen istinaf sebepleriyle bağlı olduğu hükme bağlanmıştır. Bunun istisnasını ise kamu düzenine aykırılık halleri oluşturmaktadır. Bölge adliye mahkemelerinin bir üst mahkeme olarak gösterilen istinaf sebebiyle bağlı olması Türk hukukçularının alışkın olmadığı bir normdur. Zira bölge adliye mahkemeleri göreve başlayıncaya kadar yegâne kanun yolu mahkemesi olarak görev yapan Yargıtay bakımından bu tip bir sınırlama söz konusu değildi. İstinaf kanun yolunun uygulamaya girmesiyle birlikte bölge adliye mahkemesinin incelemesinin sınırının ne olacağı ve bunun Yargıtay’ın yapacağı temyiz incelemesini etkileyip etkilemeyeceği tartışma konusu olmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu vermiş olduğu 25.03.2021 tarihli kararla[1] bu konulara temas etmiştir. Kanaatimizce karar ela aldığı konu bakımından kanun yolu düzenlememiz bakımından gölgede kalmış bazı hususları aydınlığa kavuşturması bakımından önem arz etmektedir. Kara konu olan olayda davacının hangi tarihteki ücretinin sendikal tazminatın hesabında dikkate alacağı üzerinde durulmuştur. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi direnme kararında sendikal tazminatın davacının işe başlatılmadığı tarihteki ücreti esas alınarak hesaplanması hatalı ise de bu husus istinaf yoluna başvuran davalı tarafından istinaf sebebi olarak ileri sürülmediği gibi aynı zamanda kamu düzenine de ilişkin olmadığından dikkate alınmaması gerektiğini ifade etmiştir. YHGK temyiz üzerine yaptığı inceleme neticesinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi’nin direnme kararını isabetli bulmuştur. YHGK vermiş olduğu kararda istinaf sebeplerinin türleri üzerinde durmuştur. Yüksek Mahkemeye göre istinaf sebepleri maddi hukuk kurallarına aykırılık, usul hukuku kurallarına aykırılık ve vakıa tespitlerindeki hatalar olmak üzere üçe ayrılabilir. Usul hukuku kurallarına aykırılık teşkil eden istinaf sebepleri ise mutlak istinaf sebepleri ve nispi istinaf sebepleri olmak üzere ikiye ayrılır. Yargıtay’a göre maddi hukuk kurallarına aykırılık ve usul hukukuna ilişkin mutlak istinaf sebepleri istinaf dilekçesinde ileri sürülmese de mahkemece resen incelenebilir. Kanaatimizce bu görüşe bütünüyle katılmak güçtür. Zira HMK m. 355, 1, c. 1 uyarınca istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Bunun istisnasını ise kamu düzenine aykırılık halleri teşkil etmektedir.[2] Bu itibarla bilhassa maddi hukuk kurallarına aykırılık istinaf dilekçesinde istinaf sebebi olarak ileri sürülmemiş ve aynı zamanda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık da teşkil etmemekte ise bu husus bölge adliye mahkemesi tarafından kendiliğinden dikkate alınamaz.[3] Yani burada hâkimin hukuku re’sen uygulaması ilkesi (HMK m. 33) uygulanamaz. Bu itibarla anılan kararda temsil edilen görüşe bütünüyle katılmak mümkün değildir. Çünkü kararda hem kısmen hatalı olarak maddi hukuk kurallarına aykırılığın bölge adliye mahkemesince resen inceleneceği belirtilmiş hem de isabetli olarak karara konu olan olayda sendikal tazminatın hangi ücret üzerinden belirlenmesi gerektiği noktasında mahkeme tarafından yapılan hatanın kendiliğinden göz önünde bulundurulamayacağı ifade edilmiştir.
YHGK’nin kararının önem arz eden bir diğer yönü ise şu satırlardır: “Tüm yasal düzenlemeler ışığında her ne kadar Yargıtay’ın temyiz sebepleri ile bağlı olmaksızın kanunun açık hükmüne aykırılık hallerini inceleyebileceği öngörülmüşse de, istinaf incelemesinde ileri sürülmediği için istinaf dairesince incelenmeyen bir konunun temyizde ileri sürülmesi durumunda Yargıtay’ın bu temyiz sebebini incelemesi mümkün değildir. Diğer bir ifadeyle temyiz incelemesinin sınırlarından biri ve en önemlisi ileri sürülen temyiz sebebinin istinafta ileri sürülüp sürülmediği ve ileri sürülen sebebin istinaf mahkemesince hukuka aykırı olarak değerlendirilip değerlendirilmediği hususudur.” Gerçekten de şayet bir hukuka aykırılık istinaf dilekçesinde ileri sürülmemişse nasıl ki o hukuka aykırılık bölge adliye mahkemesince kamu düzenine aykırılık halleri bir kenara bırakılacak olursa dikkate alınamamaktaysa Yargıtay tarafından da incelemeyecektir. Başka bir deyişle, Yargıtay incelemesinin kapsamının tayini bakımından istinaf dilekçesi çok büyük bir önemi haizdir. Aksi düşüncenin, yani istinaf dilekçesinde ileri sürülmeyen sebeplerin de temyiz aşamasında ileri sürülebileceğinin kabulü HMK m. 355, 1, c. 1 hükmünü anlamsız hale getirecek, deyim yerindeyse kanunun dolanılması sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle YHGK’nin bu hususu açıkça ortaya koyması fevkalade isabetli olmuştur. Karar aynı zamanda istinaf dilekçesinin hazırlanması aşamasında taraflara ve doğal olarak avukatlara çok büyük iş düştüğünü ortaya koyması bakımından da önemlidir. Zira kararda belirtildiği üzere ilk derece mahkemesi kararı çeşitli açılardan hatalı olsa bile bunlar istinaf dilekçesinde ileri sürülmezse bunların daha sonra ileri sürülmesi olanaksız hale gelmektedir. Bunun istisnası yukarıda belirtildiği gibi kamu düzenine aykırılık halleridir. Kararda ise sendikal tazminatın hangi ücret üzerinden belirleneceği konusunda mahkeme hatalı bir karar vermiş ise de bu hata istinaf dilekçesinde dile getirilmediğinden karar o haliyle (değiştirilmeden) kalmıştır. Zira bu husus kamu düzenini ilgilendirmemektedir.
Özetle, kamu düzenine aykırılık halleri bir kenara bırakılacak olursa, istinaf sebebi olarak ileri sürülen hususlar aynı zamanda temyiz incelemesine de temel teşkil edeceklerdir. Hâkimin hukuku re’sen uygulayacağı ilkesi istinaf aşamasında uygulanamaz. Kanun’un (HMK m. 355) açık hükmü karşısında başka bir sonuca varılamaz. Yorum yoluyla Kanun’un açık hükmünün aşılması ya da görmezden gelinmesi mümkün değildir. Açıklanan bu gerekçelerle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun anılan kararı prensip olarak son derece isabetlidir.
Av. Dr. Cenk AKİL
-----------------
[1] YHGK 25.03.2021, Esas 2020/6, Karar 2021/342 sayılı kararı için bkz. https://www.hukukihaber.net/sendikal-tazminat-hesabinda-dikkate-alinacak-ucret-sendikal-tazminatin-istinaf-sebebi-yapilmamasi
[2] Bu konuda geniş bilgi için bkz. Sezin Aktepe Artık, “İstinaf Kanun Yolunda Kamu Düzeni Kavramı”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, 2018 (134), s. 257 vd.
[3] Aksi yönde: Murat Atalı, “Hâkimin Hukuku Re’sen Uygulama İlkesi ve İstinaf İncelemesinin Sebebe Bağlılığı”, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2022/2, s. 733 vd.