Günümüz ceza hukukunda, bireyin kendi yaşamına kendisinin son vermesi yani intihar, kişinin kendi eliyle istemli olarak canına son vermesi suç olarak düzenlenmemiştir.  Kişinin kendi yaşamına son vermesi fiili, kişi artık hayatta olmadığı için cezalandırmaya mahal vermeyecek bir duruma sebep olmakta olup ceza hukukunun konusu, yaşayan kişilerin eylemlerinden ibarettir. Dolayısıyla suç olarak düzenlenmemiş bu eyleme teşebbüs edilmesi de ceza hukuku sistematiği gereği suç sayılmamaktadır.

Suç olarak kabul edilen intihara yönlendirme suçu, Türk Ceza Kanunu'nun 84. maddesinde ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. Bu maddede üç farklı suç düzenlemesine yer verilmiştir. Birinci fıkrada, intihar eylemini başkalarına azmettiren, teşvik eden, bir kişinin intihar kararını güçlendiren veya başkasının intiharına yardım eden fiiller suç olarak kabul edilmiştir. Üçüncü fıkrada ise intihar teşviki suçunu içeren durumlar ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Dördüncü fıkrada ise intihar eylemini başkalarını sevk etme veya zorlama eylemleri suç kapsamında değerlendirilmiştir. Bu çalışmada, aynı madde içinde düzenlenen ancak farklı suç türlerini içeren bu hükümler incelenmektedir.

765 sayılı TCK’nun 454. maddesinde “intihara ikna ve yardım suçu” düzenlemesiyle suçun oluşabilmesi için failin hem ikna hem de yardım fiillerinde bulunması kümülatif olarak aranan unsurları arasında yer almaktaydı. Ayrıca bu madde gereğince ölümün gerçekleşmesi intihara yönlendirme suçu bakımından cezalandırılabilme şartı olarak kabul edilmiş ve ölümün gerçekleşmemesi halinde fail cezalandırılmamaktaydı.

5237 sayılı TCK’da 84. maddenin 1. fıkrasında bir başkasını intihara teşvik etme, azmettirme, başkasının intihar kararını güçlendirme veya başkasının intihar etmesine herhangi bir biçimde yardım etme eylemleri, 2. fıkrasında, intihara teşvik veya yardım suçunun neticesi nedeniyle ağırlaşmış hali maddenin 3. fıkrasında, başkalarının intihara alenen teşvik edilmesi ayrı bir suç olarak, 4. ve son fıkrasında, yaptığı eylemin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle, cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulacağı kabul edilmiştir.

KORUNAN HUKUKİ DEĞER

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi birçok uluslararası anlaşma tarafından güvence altına alınan yaşam hakkı bireylerin doğuştan sahip olduğu ve müdahale edilemeyecek temel hakların en başında gelmektedir. Dolayısıyla intihara yönlendirme suçu, insanın yaşam hakkının kutsallığına ve bütünlüğüne dayanılarak doğrudan bu hakka yönelmesinden ötürü bu düzenlemeyle kişinin yaşam hakkı güvence altına alınmak istenmiştir.

MADDİ UNSURLAR

SUÇUN KONUSU

Suç işleyen her eylemin bir öznesi vardır ve suçun konusu denildiğinde, genellikle tipik eylemin gerçekleştirildiği kişi veya şey akla gelmektedir. Buna göre, suçun ne olduğunu, hangi eylemin veya davranışın hukuka aykırı kabul edildiğini ve suçun ne tür bir zarara veya tehlikeye yol açtığını ifade eder. Bu suçun işlenmesi için failin belirli bir eylemde bulunması veya birtakım icra hareketlerini gerçekleştirmesi gerektiğinden icrai bir suç olup aynı zamanda bir zarar tehlikesi suçudur. Dolayısıyla suçun oluşması için zararın gerçekleşmemesi veya tamamlanmaması önemli değildir, sadece zararın ortaya çıkma ihtimali suçun varlığı için yeterlidir.[1] Madde gerekçesinde “İntihara teşvik veya yardımın cezalandırılabilmesi için, kişinin intihar etmesi şart değildir” denilerek suçun konusu olan yaşayan mağdurun hayatı olup kişinin intihar etmesi aranmamıştır.

FAİL VE MAĞDUR

İntihara yönlendirme suçunun faili herhangi bir kişi olabilir, suç düzenlemesinde faile herhangi bir nitelik atfedilmemiştir. Suçun mağduru da herhangi bir kişi olabilir. Yani intihara yönlendirme eylemleri kendisine karşı gerçekleştirilen herkes bu suçun mağdurudur.

FİİL VE İLLİYET BAĞI

Kanun hükmünde “intihara azmettirmek”, “intihara teşvik etmek”, “intihar kararını kuvvetlendirmek”, “intihara herhangi bir şekilde yardım etmek” şeklinde çok sayıda seçimlik hareket öngörülmüştür. Suç düzenlemesinde birden fazla hareketin birbirinden ayrı olarak öngörülmüş olması ve herhangi birinin gerçekleşmesiyle suçun vuku bulması durumunda seçimlik hareketli suçtan söz edilir. Seçimlik hareketlerin tümünün birden yapılması suçun birden fazla kez işlendiği anlamına gelmeyip TCK’nın 61. maddesine göre cezanın yukarı sınırdan belirlenmesinde etkili olmaktadır[2]. Mağdurun kendi yaşamına son vermesi cebir, tehdit veya hile kullanılması neticesinde gerçekleşmesi halinde intihara yönlendirme suçu değil, dolaylı faillik suretiyle kasten öldürme suçu meydana gelmektedir[3].

Sırasıyla seçimlik hareketleri ele almak gerekirse intihara azmettirme, aklında intihar etme düşüncesi olmayan bir kişiyi intihar etmesi için karar verdirmeye yönlendirmek anlamına gelmektedir.  Azmettirme eylemi, intihara yönlendirilen kişinin belirli veya belirlenebilir olması gerektiği için, azmettirilen kişi veya kişilerin belirlenebilir olması gerekmektedir[4].

İntihara teşvik etmek, intihar etme eylemi bakımından mevcut bir düşüncesi olan mağdurun intihara net biçimde karar vermesine yönelik hareketlerde bulunmaktır. Azmettirmeden farklı olarak mağdurun intihar etme düşüncesi hiç bulunmayıp, failin bu “tohumları mağdurun aklına ekmesi sonucu intihar etmesi” yerine varolan intihar düşüncesinden emin olmayan mağdura bu kararı verdirtmek amaçlanır.

İntihar kararını kuvvetlendirmek ise, hâlihazırda intihar kararını vermiş olan kimsenin failin bu kararın varlığını bilerek ve isteyerek intihar kararını desteklemesidir. Nitekim Yargıtay “Sanık E. D. ile maktul Zeynep'in bir süre önce internette tanıştıkları, Zeynep'in kendisini K. A. olarak tanıttığı ve yazışmalarda erkek gibi davrandığı, bunun sonucunda aralarında duygusal bir ilişkinin geliştiği, bir süre sonra yine internet üzerinden Zeynep'in açıklaması üzerine onun aslında erkek olmadığını öğrenen E. D. önce ilişkiye son vermek istediği, daha sonra ise ilişkiyi sürdürme kararı aldıkları, önce Tokat'ta buluştukları, sonra da birlikte yaşamak için Antalya'ya gidip olaydan yaklaşık bir ay önce orada bir ev tutarak birlikte yaşamaya ve aynı zamanda cinsel yönden de birlikte olmaya başladıkları, bu arada Zeynep'in ameliyatla erkek olmak istediği ve bunun için çaba harcadığı, daha sonra Zeynep'in bunu başaramaması üzerine artık yaşamanın anlamsız olduğu yönünde değerlendirmede bulunarak önceden konuştukları birlikte intihar etme fikrini hayata geçirmeye karar verdikleri, Zeynep'in İstanbul'a gidip babasının olduğunu söylediği bir tabanca ile döndüğü, olay günü iki adet intihar mektubu yazıp birlikte kahva1tı yaptıktan sonra, tabanca ile intihar etmek üzere yan yana oturdukları, evvela kimin önce intihar edeceği konusunda konuştukları, ikisinin de bir diğerinden önce intihar etmek istediği, daha sonra Zeynep'in baskın çıkması üzerine, öncelikle Zeynep'in tabancayı alıp kafasına dayayarak tetiğe basmak suretiyle intihar edip öldüğü, ardından E. D. de tabancayı aldığı, kafasına dayadığı ve tetiğe bastığı ancak merminin sıkışması üzerine silahın ateş almadığı, bir kaç kez denemesine rağmen silahı ateşlemeyi başaramadığı, bunun üzerine annesine telefon ederek yardım istediği ve kolluk güçlerinin E. D. ile maktulün bulunduğu yere geldikleri olayda; Her ne kadar; maktulün intihar etme kararı üzerinde sanığın kendisine ait intihar etme kararının etkili olduğu ve onun kararını takviye ettiği söylenebilirse de, sanığın kararının münhasıran kendi intiharına ilişkin olması ve bunun dışında maktulün intiharına yönelik herhangi bir söz veya hareketinin bulunmaması ve hatta intihar anında sanık ve maktulden her birinin bir diğerinin intiharını istemek bir yana öncelikle kendisinin intihar etmek istediğinin açıkça anlaşılması…” şeklindeki değerlendirmesinde intihar kararını kuvvetlendirmek ile kişinin bizzat bu kararı sonucu intihar etmesi hakkında görüş belirtmiştir[5].

Son olarak intihara yardım etme, intihar kararını vermiş olan kişinin intihar etmesi sonucuna ulaştıran ve intiharını kolaylaştıran her türlü eylemleri kapsamaktadır. Yardım etme maddi veya manevi yardım suretiyle gerçekleştirilebilir. Örnek olarak intihar amaçlı ilaç temin edilmesi[6], uçurum kenarına götürme, nasıl acısız intihar edileceğini gösterme maddi nitelikteki yardım; intihar etmesi durumunda ardından bırakacağı ailesine yardım edeceğini vaat etme ise manevi anlamda yardım etmedir[7].

ETCK’nun aksine mağdurun kendi canına son vermesi veya buna teşebbüs etmesi objektif cezalandırılabilme şartı olarak düzenlenmediğinden ötürü muhatabın intihar girişiminde bulunması failin hareket ve neticesini etkilemeyip temel cezanın tayini esnasında göz önünde bulundurulur. Dolayısıyla failin sırf hareket suçu olan intihara yönlendirme suçu bakımından kendisine isnat edilecek olan intihara azmettirme, teşvik etme, intihar kararını kuvvetlendirme ya da herhangi bir şekilde yardım etme niteliğinde olan fiillerini gerçekleştirmesiyle suç işlenmiş olacaktır.

Kısacası suçun temel şekli bakımından nedensellik bağının varlığını aramak gerekmez çünkü sırf hareket suçlarında, suçun oluşması için kanunda belirtilen hareketin yapılması yeterlidir. Bu suç bakımından belirtilen hareketlerin yapılmasıyla suç işlenmiş olacaktır[8].

MANEVİ UNSUR

İntihara yönlendirme suçu bakımından failin genel kastı aranmaktadır. Fail, TCK madde 21/1 anlamında bilerek ve isteyerek mağduru intihar etmeye sürükleyecek olan azmettirme, teşvik etme, intihar kararını kuvvetlendirme ve yardım etme fiillerini işlemesi gerekmektedir.

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Suçun bir diğer unsuru olarak hukuka aykırılık, gerçekleştirilen fiile hukuk düzeni tarafından cevaz verilmemesi, fiilin tüm hukuk düzeni ile çelişki ve çatışma hâlinde olmasıdır. Yalnızca istisnai hâllerde hukuk düzeni, hukuka uygunluk nedenleri olarak tanımladığımız durumlarda şartların sağlanması halinde fiil artık suç teşkil etmez ve hukuka aykırılığı ortadan kaldırır[9].

Failin kanunda sayılmış olduğu üzere mağduru intihara azmettirme, teşvik etme, başkasının intihar kararını kuvvetlendirme veya başkasının intiharına yardım etme eylemlerinden birisini ya da birden fazlasını meydana getirmesiyle tipiklik gerçekleşmiş olur. Hukuka aykırılığı ortadan kaldıran hukuka uygunluk nedenleri tüm suçlarda olduğu gibi intihara yönlendirme suçunda da uygulanabilir gözükse de pratik olarak hukuka uygunluk nedenlerinin bu suç açısından uygulanması mümkün gözükmemektedir[10]. Yine de ilgilinin rızası bakımından bir değerlendirme yaptığımızda intihara yönlendirilen kişinin dış dünyada değişikliğe sebep olması bakımından fiili kendi eliyle gerçekleştirmiş olup rızasını ortaya koymaktadır. Fakat bu rıza ceza kanunumuzun sistematiğinde kabul edilen ve fiili hukuka uygun hale getiren rıza olmayıp geçersiz bir rızadır.

NİTELİKLİ HALLER

TCK’nun 84. maddesinin 2. fıkrasında “İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” suretiyle daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hali düzenlenmiştir. İntiharın gerçekleşmesi, intihar etmeye yönlendirilen mağdurun buna yönelik hareketler sonucu yaşamını kaybetmesidir.

Maddenin 4. fıkrasında ise “İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulurlar.” şeklindeki düzenlemeyle kasten öldürme suçuna  (TCK m. 81) gönderme yapılmıştır.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ

TEŞEBBÜS

İntihara yönlendirme suçu, sırf hareketli bir suçtur. Sırf hareketli suç, suçun tamamlanması bakımından ayrıca neticenin gerçekleşmesi aranmayan, hareket dış dünyada vuku bulur bulmaz gerçekleşen suçtur. Bu suç bakımdan teşebbüs, yalnızca icra hareketlerinin bölünme imkânının bulunmasına göre somut olayda mümkün olabilecektir[11].

Dolayısıyla intihara yönlendirme suçu özelinde teşebbüsün varlığı tartışılmalıdır. Doktrindeki hâkim görüşe göre ise yukarıdaki açıklamalarımız kapsamında sırf hareket suçları teşebbüse elverişli olmadığından ötürü failin suç tanımındaki hareketi yapması ile suç tamamlanmakta ve teşebbüs mümkün değildir.

İŞTİRAK

İntihara yönlendirme suçunu birlikte işleyenler, TCK’nun 37/1. maddesi gereğince müşterek fail olarak, başka birini araç olarak kullanmak suretiyle işleyen fail TCK’nun 37/2 uyarınca dolaylı faillik kapsamında sorumludur.

Şeriklik bakımından ise intihara yönlendirme suçuna azmettirmeden (TCK m. 38) veya intihara yönlendiren kimseye yardımda bulunan kişi, bu suçun işlenmesine yardım eden olarak (TCK m. 39) şerik sıfatıyla sorumludur.

İÇTİMA

Aynı türden fikri içtima failin birden fazla kişiyi tek bir fiil ile intihara yönlendirmesiyle bu suç bakımından meydana gelecektir. Buna örnek olarak failin intihara yönlendirmesi sonucu gerçekleşen toplu intihar vakaları verilebilir bu halde TCK m. 43/2 gereğince failin cezası artırılacaktır.  Zincirleme suç bakımından ise örneğin failin intihara teşvik ettiği mağdurun silahın tutukluk yapması sonucu ölmemesi durumunda bu sefer ilaç verirse bu suç zincirleme olarak işlenmiş olacaktır.

Ayrıca, intihar etme girişiminde bulunan mağdurun bu doğrultudaki hareketleri sonucunda başka kişilere karşı suç işlenmesi durumunda bu neticeler bakımından kast ve taksirine göre sorumluluğu belirlenebilir.  Örneğin kendine doğrulttuğu silah ile intihar edecek olan kişinin başkasını yaralaması durumunda bu netice bakımından sorumluluğu meydana gelmektedir.

YAPTIRIM VE MUHAKEME USULÜ

İntihara yönlendirme suçu soruşturma ve kovuşturma makamları tarafından re’sen yürütülmektedir. Asliye ceza mahkemesi görevli olup yetkili mahkeme suçun işlendiği yer mahkemesidir. Yaptırım açısından intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İntihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır İntiharın gerçekleşmesi durumunda ise kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Dava zamanaşımı ise intihara azmettirme, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendirme ya da başkasını intiharına herhangi bir şekilde yardım etme bakımından 8 yıl, alenen teşvik etmede 15 yıl, intiharın gerçekleşmesi durumunda da 15 yıldır.

 

(Bu köşe yazısı, Avukat Maşallah MARAL tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

KAYNAKÇA

TEZCAN Durmuş, ERDEM Mustafa Ruhan, ÖNOK R. Murat, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayınları, 17. Baskı, 2019.

HUYSAL Ayşegül, Türk Ceza Kanunu’nda İntihara Yönlendirme Suçu, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2019.

ARTUK,  Mehmet Emin , GÖKCEN Ahmet, v.dğr., Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınları, 13.Baskı.

CENTEL Nur, ZAFER Hamide, ÇAKMUT Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriş, Beta Yayınları, 9.Bası.

İÇER Zafer, “İntihara Yönlendirme Suçu (TCK m.84)”, SÜHFD., C. 28, S. 1, 2020, s. 295-347.

DEMİRBAŞ Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 8. Baskı, s.254.

-----------------

[1] CENTEL Nur, ZAFER Hamide, ÇAKMUT Özlem, Türk Ceza Hukukuna Giriş, Beta Yayınları, 9.Bası, s.260-261. 

[2] ARTUK,  Mehmet Emin , GÖKCEN Ahmet, v.dğr., Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınları, 13.Baskı, s.319.

[3] TEZCAN Durmuş, ERDEM Mustafa Ruhan, ÖNOK R. Murat, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayınları, 17. Baskı, 2019, s.203-204.

[4] Tezcan vd., s.205; HUYSAL Ayşegül, Türk Ceza Kanunu’nda İntihara Yönlendirme Suçu, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2019, s.72.

[5] Y. 1.CD. E. 2010/6485, K. 2013/3121, T. 11.04.2013

[6] Y. 1. CD. E. 2013/4118 K. 2013/7481 T. 04.12.2013: “Evli ve iki çocuk babası olan 31 yaşındaki sanık B. ile 16 yaşındaki mağdur K.'in arkadaşlık yapmasını ailelerinin onaylamaması üzerine, B.'in 11.03.2010 tarihinde K.'in telefonuna mesaj çekerek “benimle her şeye var mısın” dediği, K.'in de “evet” şeklinde cevap vermesi üzerine, bu kez de mağdureden öldürecek bir ilaç getirmesini istediği, 12.03.2010 tarihinde K.'in evden 4 kutu ilaç alarak okul çıkışı B. ile buluştuğu, birlikte Mersin'den Erdemli'ye gittikleri, burada bir pansiyonda kaldıkları, 14.03.2010 tarihinde B.'in K.'e ilaçları getirip getirmediğini sorduğu, K.'in de getirdiğini söylemesi üzerine ilaçları paylaştıkları, önce K.'in içmeye başladığı, B.'in de ilaçları içtiği, bir süre sonra hastaneye gittikleri ve tedavi sonucu yaşama döndürüldükleri olayda, intihar etmeyi sanık B.'in teklif ettiği ve intihar etmekte kullanılan ilaçları sanığın isteği üzerine mağdurenin temin ederek getirdiği anlaşılmakla…”

[7] Huysal, s.76-78; İÇER Zafer, “İntihara Yönlendirme Suçu (TCK m.84)”, SÜHFD., C. 28, S. 1, 2020, s. 311.

[8] Tezcan vd.,205-208; Huysal, s.67-68.

[9] DEMİRBAŞ Timur, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 8. Baskı, s.254.

[10] Tezcan vd.,210.

[11] Artuk, Gökcen, v.dğr., s.334.