Öncelikle yazımızın asıl konusunu oluşturan Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kurumu, Hapis Cezasının Ertelenmesi ve Seçenek Yaptırımların uygulanması bakımından öncelik- sonralık ilişkisini doktrindeki görüşler ve yargıtay kararları ışığında değerlendirmeden önce söz konusu kurumların genel hatlarıyla tanımlarına yer vereceğiz.
1-) Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (CMK m.231)[1]; Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklı kalmak kaydı ile Sanığın üzerine atılı suçtan( Anayasanın 174. Maddesinde koruma altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlar ve sair kanunlardaki suçlar hariç olmak üzere) dolayı yapılan adil bir yargılama sonucunda neticeten sanık hakkında mahkemece verilen iki yıl ya da daha az süreli hapis cezası veya miktarı ne olursa olsun adli para cezasında, sanığın daha önceden kesinleşen kasten işlenebilen herhangi bir suçtan dolayı mahkum edilmemiş olması, sanığın kişilik özellikleri ve yargılama sürecinde ki tutum ve davranışları ile bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkemede kanaat oluşturup işlenen suç nedeniyle kamunun veya mağdurun uğramış olduğu zararlar sanık tarafından aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen gidermiş olması halinde sanığın kabulü halinde (basit yargılama usulünün uygulandığı davalarda sanık tarafından yazılı olarak karşı çıkmadığı, itiraz etmediği takdirde)[2] sanık hakkında mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi durumunda sanığın beş yıl süre ile kanunda yer alan bir ya da birkaç denetime tabi tutulması, denetim süresi boyunca( beş yıllık süre boyunca) sanığın kasten işlenebilen bir suç işlememiş ve mahkemece öngörülen denetimler eksiksiz olarak yerine getirmesi halinde kamu davasının düşeceği, ancak sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde veya denetim görevini yerine getirmemesi halinde açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanacağını durumunu içeren, açıklanması geri bırakılan hükmün sanık hakkında herhangi bir hukuki sonuç doğurmayan ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 231. Maddesinde düzenlenen, cezanın kişiselleştirilmesine yarayan karma bir ceza hukuku kurumdur[3].
2-) Hapis Cezasının Ertelenmesi (TCK m.51)[4]; Sanığın üzerine atılı suçtan dolayı yapılan adil bir yargılama sonucunda neticeten sanık hakkında mahkemece verilen iki yıl ya da daha az süreli hapis cezasında (suçun işlendiği tarihte 18 yaşından doldurmamış ve 65 yaşını doldurmuş alan kişiler için üst sınır üç yıl olarak uygulanır) kişiler, sanığın daha önceden kesinleşen kasten işlenebilen herhangi bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olması, sanığın yargılama sürecinde ki tutum ve davranışları, göstermiş olduğu pişmanlık sebebiyle ile bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkemede kanaat oluşturup işlenen suç nedeniyle kamunun veya mağdurun uğramış olduğu zararlar mahkemece takdir edilmesi( şart koşulması ) halinde sanık tarafından aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen gidermiş olması halinde sanık hakkında mahkemece hapis cezasının ertelenmesi kararının verilmesi durumunda sanığın bir yıldan üç yıla kadar( denetim süresinin alt sınırı işlenen suç sebebiyle sanık hakkında verilen sonuç cezadan az olmamak kaydı ile) kanunda yer alan bir ya da birkaç denetime tabi tutulması, denetim süresi boyunca sanığın kasten işlenebilen bir suç işlememiş ve mahkemece öngörülen denetimler eksiksiz olarak yerine getirmesi (iyi halli olarak geçirmesi) halinde sanığın mahkum olduğu hapis cezasının yasa gereği ceza infaz kurumunda infaz edilmiş sayılacağını, Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, infaz hâkiminin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine infaz hâkimliğince karar verileceğini öngören 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 51. Maddesinde düzenlenen cezanın kişiselleştirilmesine yarayan karma bir ceza hukuku kurumudur[5].
3-) Seçenek Yaptırımlar (TCK m.50)[6]; Sanığın üzerine atılı suçtan dolayı yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında mahkemece verilen kısa süreli hapis cezaları[7] suç failinin kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere, suç sonucunda ortaya çıkan zarara, suçta kullanılan araca, ölçülülük ilkesi, menfaatler dengesi gibi kriterlere bağlı olarak mahkemece takdiren adli para cezasına (taksirli suçlarda münferit olarak verilen hapis cezası uzun ya da kısa süreli olup olmadığına bakılmaksızın adli para cezasına çevrilebilir), mağdurun ya da kamunun işlenen suç sebebiyle uğramış olduğu zararın sanık tarafından aynen iadesine, suçtan önceki hale getirme ya da tazmin suretiyle giderilmesine, sanığın belirli bir yere gitmekten veya belirli bir etkinlikleri yapmaktan yasaklanmasına, sanığın kanunun belirlemiş olduğu süre ile gönüllü olarak kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına, veya kanunda yer alan diğer seçenek yaptırımlarına çevrilmesine karar verilmesi içeren, kararın kesinleştikten sonra ilgili cumhuriyet başsavcılıklarınca hükümlüye usulüne uygun şekilde yapılan tebligata rağmen hükümlü tarafından seçenek yaptırımlarının gereğini hiç yapmaz ise ya da devam ettirmezse kısa süreli hapis cezası infaz hakimliğinin kararı ile derhal infaz edilmesini öngören 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 50. Maddesinde düzenlenen bir kurumdur[8]. Görüldüğü üzere, sanığın üzerine atılı suçtan dolayı yapılan yargılama sonucunda mahkemece verilen kısa süreli yani bir yıl ya da daha süreli hapis cezalarının yine mahkemece takdiren adli para cezasına veya kanunda sınırlı olarak sayılan (numerus clausus) seçenek (alternatif) yaptırımlara çevrilebilir. Bu husus hâkimin takdir yetkisindedir. Sanığın daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine hâkimin takdiri olmaksızın yasa gereği mahkeme tarafından çevrilir (TCK m.50/3). Ancak sanığın üzerine atılı suç için kanunda hapis cezası ile adli para cezası seçimlik olarak yer almış ise o durumda mahkeme hapis cezasını seçmiş ise artık bu hapis cezası adli para cezasına çevrilemez. Fakat kanunda yer alan sınırlı olarak düzenlene adli para cezası dışında ki diğer tedbirlerden herhangi birine çevrilebilir.
Maddi ceza hukuku ve karma nitelikte ki kurumlara dair tanımlarda ve açıklamalarda bulunduktan sonra bu kurumların uygulanması bakımından sıra sorunun olup olmadığı hususunda açıklamalarda bulunacağız ve bu hususta yüksek mahkeme kararlarına yer vereceğiz.
Acaba hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hapis cezasının ertelenmesi ve kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımlara çevrilmesi kurumlarının uygulanması bakımından herhangi bir sıra var mıdır? Ya da bu kurumlar birlikte uygulanabilir mi? Şeklindeki sorulara cevap vermeden önce suçu işleyen fail veya failler hakkında mahkemece hükmedilecek olan hapis cezasının miktarı daha doğru bir ifade ile alt ve üst sınırı önem arz etmektedir.
Eğer sanık hakkında mahkemece hükmedilecek olan hapis cezası iki yıl ya da bir yılın altına düşmeyen (bir yıl dahil değil) daha kısa süreli hapis cezası ise ya da adli para cezası ise mahkeme öncelikli olarak CMK m.231 de düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun sanık hakkında uygulanıp uygulanmaması açısından resen menfi ya da müsbet bir karar vermeden sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasından daha dezavantajlı hukuki sonuç doğuran (sabıka kaydı vs.) Hapis cezasının ertelenmesi kurumunu uygulayamaz. Görüldüğü üzere, sanık hakkında hükmedilen hapis cezası bir yılın üstünde ve iki yılın altında ise o durumda diğer şartları da taşımak kaydı ile sanık hakkında öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu hâkim tarafından yasa gereği tatbik edilir. Aynı şekilde sanık hakkında mahkemece hükmolunan hapis cezası iki yıl ya da daha kısa süreli bir hapis cezası (bir yılın altına) ise o durumda yasa gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu tatbik edilmeden sanık hakkında hapis cezasının ertelenmesi kurumunda olduğu gibi seçenek yaptırımlara çevrilme kurumu uygulanmaz. Ve yine hâkim sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunu müsbet şekilde tatbik ettikten sonra söz konusu ceza hakkında erteleme kararı veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar veremez (CMK m. 231/7)[9]. Ancak mahkeme sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanması bakımından menfi bir karar verir ise (uygulanmasına yer olmadığına dair karar) o durumda hâkim takdir yetkisini kullanarak şartlarını taşıması halinde yasal, somut, yeterli, yargılamanın taraflarını tatmin edici ve taraf menfaatlerine uygun düşen gerekçelerini belirtmek suretiyle dilerse sanık hakkında hapis cezasının ertelenmesi kurumunu dilerse de kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımları kurumunu tatbik edebilir. Hapis cezasının ertelenmesi kurumu ile kısa süreli hapis cezalarının seçenek yaptırımları kurumunun uygulanması bakımından öncelik ya da sonralık ilkesi yoktur. Bu iki kurumdan birisinin sanık hakkında tatbik edilmesi hâkimin somut ve yasal gerekçeli takdir yetkisine kalmıştır. Yeri gelmiş iken hemen belirtmek gerekir ki; Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kanunda sınırlı olarak sayılan seçenek yaptırımlardan birine çevrilir (hâkimin takdir yetkisi bulunmamaktadır). Bu durumda hükmolunan hapis cezası ertelenemez. Aynı şekilde hâkim seçenek yaptırımların tatbikine olumlu bir şekilde karar vermiş ise o durumda söz konusu ceza hâkim tarafından ertelenemez.
Sonuç olarak; Mahkeme, sanık hakkında alınan cezanın alt ve üst sınırı ve kanunda ki diğer şartlar dikkate alınmak suretiyle öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanması bakımından olumlu ya da olumsuz şekilde karar verilmeli daha sonra varılan sonuca göre (olumsuz karar çıkması halinde), hapis cezasının ertelenmesi kurumu ya da seçenek yaptırımların kurumunun tatbiki hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmesi gerekmektedir. Buna göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu ile diğer iki kurumun uygulanması bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu öncelikli konumda yer almakta, hapis cezasının ertelenmesi kurumu ile seçenek yaptırımların uygulanması bakımından TCK m.50/3 de ve varsa diğer kanunlardaki istisnai hükümler saklı kalmak kaydı ile öncelik ya da sonralık ilişkisi yoktur. Bu iki kurumdan birisinin uygulanması bakımından hâkim takdir yetkisi sahiptir[10]. Tabi ki hâkim takdir yetkisini kullanırken tarafların durumu, suç konusu fiil nedeniyle ortaya çıkan zarar, zararın miktarı veya ağırlığı, suçta kullanılan araç, suç nedeniyle kamu düzenin ihlal derecesi, etkisi, suç failinin suç kastı, tarafların menfaatleri, suç failinin yargılamada ki pişmanlığı içeren davranışları, ölçülülük ilkesi ve dosyadaki diğer tüm delilleri dikkate alması gerekmektedir. Nitekim yargıtay da benzer görüştedir.
Konuya dair bazı yargıtay kararları; Bütün bu bilgi ve belgeler bir arada ele alınıp değerlendirildiğinde; Somut olayda sanık hakkında belirlenen 1 yıl 8 ay hapis cezası, TCY.nın 49/1. maddesi uyarınca uzun süreli hapis cezası niteliğindedir. Belirlenen bu yaptırımın kısa süreli olmaması nedeniyle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazında ileri sürüldüğü gibi, sair tedbirlerden birisine çevrilmesi yasal olarak olanaksız olup, ancak suçun taksirle işlenen türden oluşu nedeniyle hapsin adli para cezasına çevrilmesi olanağı bulunmaktadır. Özgürlüğü bağlayıcı cezanın, öncelikle paraya mı çevrileceği veya erteleneceği sorununa gelince; Yasa koyucu, cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin her iki kurum yönünden bir öncelik sıralaması belirlememiş, gözetilecek ölçütleri göstermekle yetinerek hangisinin uygulanacağı hususunu hâkimin takdirine bırakmıştır. Cezanın kişiselleştirilmesinde hâkim, sanığın durumunu dosyadaki bilgi ve belgelere ya duruşmada edindiği izlenime göre değerlendirecek ve bu kurumlardan hangisinin uygulanacağını, ya da uygulanmasının gerekmediğini yasada öngörülen ölçütlere göre takdir edecektir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/9-160 E., 2007/192 K.)[11],
Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarına ilişkin) objektif koşulların varlığı halinde, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re ’sen mahkemece değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanacak, koşullarının bulunmadığı veya uygulanmaması yönünde kanaate ulaşıldığı taktirde ise diğer kişiselleştirme nedenleri değerlendirilebilecektir. Bu kararda da açıkça belirtildiği üzere, sanık hakkında sonuç cezanın tayininden sonra, hükmolunan cezanın iki yılı veya daha az süreli hapis cezası olması veya adli para cezası olması halinde, öncelikle yasal bir zorunluluk olarak 5271 sayılı Yasanın 231. maddesinin 5-14. fıkralarında düzenlenmiş bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının bulunup bulunmadığı, hiçbir isteme gerek kalmaksızın re ‘sen değerlendirilecek, olumsuz sonuca ulaşıldığı takdirde, cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddeleri ile 5237 sayılı Yasanın 50 ve 51. maddeleri yönünden bir değerlendirme yapılabilecektir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/9-7 E. , 2009/24 K.)[12]
--------------------
[1]CMK M.231/5-14; … (5) (Ek: 6/12/2006-5560/23 Md.) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder. (68)
(6) (Ek: 6/12/2006-5560/23 Md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
Gerekir. (Ek cümle: 22/7/2010- 6008/7 Md.) Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
(7) (Ek: 6/12/2006-5560/23 Md.) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
(8) (Ek: 6/12/2006-5560/23 Md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. (Ek cümle: 18/6/2014-6545/72 Md.) Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine,
Karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.
(9) (Ek: 6/12/2006-5560/23 Md.) Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
(10) (Ek: 6/12/2006-5560/23 Md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
(11) (Ek: 6/12/2006-5560/23 Md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
(12) (Ek: 6/12/2006-5560/23 Md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
(13) (Ek: 6/12/2006-5560/23 Md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
(14) (Değişik: 23/1/2008 – 5728/562 Md.) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174’üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.
[2] CMK 251/4; Mahkemece, koşulları bulunması hâlinde; kısa süreli hapis cezası seçenek yaptırımlara çevrilebilir veya hapis cezası ertelenebilir ya da uygulanmasına sanık tarafından yazılı olarak karşı çıkılmaması kaydıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir.
[3]Ayrıntılı bilgi için bknz; ÖZTÜRK B. / ERDEM R. M., (2016), Ceza ve Güvenlik Tedbirleri, Seçkin Yayıncılık, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, 16. Baskı, İstanbul-İzmir, s. 465-471
[4] TCK m. 51; (1) İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;
a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,
Gerekir.
(2) Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi halinde, infaz hâkimi kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhal salıverilir.
(3) Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz.
(4) Denetim süresi içinde;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) On sekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine,
Mahkemece karar verilebilir.
(5) Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek infaz hâkimine verir.
(6) Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir.
(7) Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, infaz hâkiminin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine infaz hâkimliğince karar verilir.
(8) Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.
[5] Ayrıntılı bilgi için bknz; ÖZTÜRK B. / ERDEM R. M., (2016), Ceza ve Güvenlik Tedbirleri, Seçkin Yayıncılık, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, 16. Baskı, İstanbul-İzmir, s. 451-464
[6]TCK m. 50; (1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre;
a) Adlî para cezasına,
b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,
d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,
e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,
f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya,
Çevrilebilir.
(2) Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.
(3) Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.
(4) Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz.
(5) Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.
(6) Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, infaz hâkimliği kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(7) Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, infaz hâkimliğince tedbir değiştirilir.
[7] TCK m. 49/2’ye göre, sanık hakkında mahkemece hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası kısa süreli hapis cezası niteliğindedir.
[8] Ayrıntılı bilgi için ayrıca bknz; ÖZTÜRK B. / ERDEM R. M., (2016), Ceza ve Güvenlik Tedbirleri, Seçkin Yayıncılık, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, 16. Baskı, İstanbul-İzmir, s. 439-450
[9]CMK m.231/7; Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
[10] ÖZTÜRK B. / ERDEM R. M., (2016), Ceza ve Güvenlik Tedbirleri, Seçkin Yayıncılık, Uygulamalı Ceza Hukuku ve Güvenlik Tedbirleri Hukuku, 16. Baskı, İstanbul-İzmir, s. 457.
[11]Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/9-160 E., 2007/192(https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/)
[12] Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/9-7 E., 2009/24 K. (https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/)