ÖZ

Bir borç ilişkisi kapsamında borçlu taraf, alacaklıya aralarındaki hukuki ilişkinin şartları uyarınca taahhüt etmiş olduğu bir şeyi verme, yapma veya yapmaması gerekmektedir. Ancak, borçlu taraf, sözleşme veya daha üst bir kavramla ifade etmek gerekirse hukuki ilişki uyarınca alacaklıya taahhüt etmiş olduğu borcunu( bir şeyi vermeyi, yapmayı, yapmamayı vs.) yerine getirmez ise o durumda alacaklı taraf, borçlunun malvarlığına dava ve cebri icra yoluyla başvurma imkanına sahiptir. Bununla birlikte, alacaklı taraf, borçlu tarafından kendisine teslim edilmiş olduğu bir taşınırı veya kıymetli evrakı, borcun muaccel olması ve söz konusu taşınır eşya ve kıymetli evrakında alacaklının alacağı ile bir bağlantının olması halinde, borçlu tarafından kendisine rıza ile zilyetliği teslim edilen taşınır eşyayı veya duruma göre kıymetli evrakı borç ödeninceye kadar hapsedebilir. İşte alacaklıya kanun gereği bahşedilen bu hak hapis hakkıdır.  Borç yine ödenmez ve borçlu tarafından teminat gösterilmez ise o durumda alacaklı, borçluya daha önce bildirimde bulunmak şartıyla, zilyetliği kendisinde olan ve hapsedilen taşınır veya kıymetli evrakı, İİK m.145 ve devamına göre Taşınır Rehninin Paraya Çevrilmesi Yoluyla Takip usullerine göre paraya çevirterek alacağını öncelikle alma hakkına sahiptir. Ve fakat, alacaklının, hapis hakkının paraya çevrilmesi yoluna girmiş olması halinde borçlu ( veya üçüncü şahıs), paraya çevrilmeye ve hapis hakkına konu edilen taşınırın veya kıymetli evrakın, üçüncü kişinin mülkü, rehni veya diğer türden bir sınırlı ayni hakkının olduğunu belirterek istihkak iddiasında bulunabilir. Böyle bir durumda, borçlunun veya üçüncü şahsın istihkak iddiası, İİK 150/g maddesi atfı uyarınca İİK 96 ve devamı maddelerine göre görülüp karara bağlanması gerekmektedir. Bizler çalışmamızda öncelikli olarak, hapis hakkı, hapis hakkının hukuki niteliği, şartları gibi konular üzerinde duracağız akabinde hapis hakkının paraya çevrilmesi sırasında borçlunun ve/veya üçüncü şahsın istihkak iddiası meselesi üzerinde duracağız.

I. GİRİŞ:

Borçlu-(lar), her zaman, bir sözleşme( hukuki işlem) gereği alacaklı tarafa taahhüt etmiş olduğu borcunu( bir şeyi vermeyi, yapmayı veya yapmamayı, vs.) gereği gibi veya hiçbir surette yerine getirmezler. Borçlunun borcunu hiç ya da gereği gibi yerine getirmediği takdirde alacaklı, alacağını alabilmek için dava ve cebri icra suretiyle takip hakkı elde ederek borçlunun malvarlığına müracaat edebilir. Ancak, kanundaki belirli bazı şartlar dahilinde alacaklı taraf hapis hakkını haiz olabilir. Hapis hakkı, borçlu tarafından alacaklıya tevdi edilmiş olan taşınır eşya veya kıymetli evrakın, borcun muaccel olması ve tevdi edilen taşınır eşya ya da kıymetli evrakın alacaklının alacağı ile bağlantılı olması halinde borç ödeninceye kadar alacaklıya söz konusu tevdi edilen taşınırın yahut kıymetli evrakı hapsedebilir; eğer, halen daha borç ödenmemişse( ve ayrıca teminat gösterilmemiş ise) o durumda alacaklı taraf, borçluya daha önceden bildirimden bulunmak suretiyle hapis hakkını dolayısıyla hapis hakkına konu kıymetli evrakı veyahut taşınır eşyayı taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız veya duruma göre ilamlı takip usulüne göre paraya çevirtme imkanı veren, yasal bir rehin hakkıdır.

Borç ödenmemesi üzerine, alacaklı taraf kanun gereği ve yine kanunun belirlemiş olduğu şartlar dahilinde kendisine bahşedilmiş olan hapis hakkını paraya çevrilmesi yoluna girişebilir. Bu girişim sürecinde, borçlu( veya çoğu kere üçüncü şahıs), hapis hakkına dolasıyla paraya çevrilmeye konu olan taşınırın veya kıymetli evrakın kendi mülkü olduğunu, üzerinde kendisine ait rehin hakkının, hapis hakkının veya irtifak hakkının vs. bulunduğu diğer bir deyişle sınırlı ayni hakkının bulunduğunu ileri sürerek istihkak iddiasında bulunabilir.

Çalışmamızda öncelikle hapis hakkı, hukuki niteliği, şartları, paraya çevrilmesi gibi konular üzerinde akabinde de hapis hakkının paraya çevrilmesi sürecinde borçlunun veyahut üçüncü şahsın ileri sürmüş olduğu istihkak iddiası, istihkak iddiasının inceleme prosedürü, incelenme zamanı gibi konular hakkında açıklamalarda bulunacağız.

II. HAPİS HAKKI:

Hapis hakkı, temelde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun[1] 950. Maddesinde düzenlenmiştir. TMK m.950 ve devamında düzenlenen hapis hakkı” genel nitelikteki hapis hakkıdır”. Zira, TMK m.950 dışında sair kanunlarda ve TMK’nın ilgili maddelerinde hapis hakkına ilişkin özel özellikte birtakım hükümler yer almaktadır. Bu manada, Komisyoncunun( TBK m.541), Ardiyeci’nin( TBK m.574), Kiralayanın( TBK m.336-338, 362), otelci, hancı, umumi ahır ve garaj sahiplerinin( TBK m.580), Arazi Malikinin( TMK m.752 f.2; TBK m.68), İyiniyetli Zilyedin( TMK m. 989, 994), Acentacı’nın( TTK m.119), Taşıyıcının( TTK m.913), Taşıma İşleri Komisyoncusunun( TTK m. 923-924), Avukatların( 1136 sayılı Avukatlık Kanunu m.166) hapis hakkı özel olarak TMK m. 950 den ayrı bir şekilde düzenlenmiştir[2].

  TMK m.950 de hapis hakkı şu şekilde hüküm altına alınmıştır:

Alacaklı, borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya kıymetli evrakı, borcun muaccel olması ve niteliği itibarıyla bu eşyanın alacak ile bağlantısı bulunması hâlinde, borç ödeninceye kadar hapsedebilir.

Zilyetlik ve alacak ticarî ilişkiden doğmuşsa, tacirler arasında bu bağlantı var sayılır.

Alacaklı, borçluya ait olmayan taşınırlar üzerinde de zilyetliğin iyiniyetle kazanılmasının korunduğu ölçüde hapis hakkına sahip olur.”

TMK m.950 de yer alan düzenlemeden hareketle, Hapis hakkı, borçlu tarafından alacaklıya tevdi edilmiş olan taşınır eşya veya kıymetli evrakın, borcun muaccel olması ve tevdi edilen taşınır eşya ya da kıymetli evrakın alacaklının alacağı ile bağlantılı olması( veya ticari ilişki kapsamında karine olarak bağlantının varlığı) halinde borç ödeninceye kadar alacaklıya söz konusu tevdi edilen taşınırın yahut kıymetli evrakı hapsedilebilen; eğer, halen daha borç ödenmemişse( ve ayrıca teminat gösterilmemiş ise) o durumda alacaklı taraf, borçluya daha önceden bildirimden bulunmak suretiyle hapis hakkını dolayısıyla hapis hakkına konu kıymetli evrakı veyahut taşınır eşyayı taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız veya duruma göre ilamlı takip usulüne göre paraya çevirtme imkanı veren, yasal bir rehin hakkı, şeklinde tanımlanabilir.

Öğretide genel olarak, hapis hakkı, alacaklının, kanuni şartların varlığı halinde kendisine borçlu tarafından tevdi edilmiş olan ve geri vermekle yükümlü olduğu taşınır eşya veya kıymetli evrakı, alacağının güvencesi olarak alıkoyma ve paraya çevirtme yetkisi veren bir hak olarak tanımlanmaktadır[3].

Yargıtay kararlarında[4] ise, hapis hakkının kanuni bir rehin hakkı olduğunu, İİK m. 23 f.2 de de hapis hakkının menkul yani taşınır rehni kapsamında olduğu; bu sebeple, alacaklı tarafın hapis hakkını İİK m.145 ve devamı maddelerine göre, paraya çevirtebileceğini ifade edilmektedir.

Hapis hakkının hukuki niteliği öğretide tartışmalı olmakla birlikte bu konuda birçok görüş ileri sürülmektedir. İleri sürülen bu görüşler içerisinde baskın olanı ise, hapis hakkının “bir ayni hak “ olduğu görüşüdür. Hapis hakkının ayni hak mahiyetinde olduğunu ileri süren görüşüne dayanak olarak hapis hakkının işlevi, kanundaki yeri ve meydana geliş şekli esas alınmaktadır. Kanaatimizce de, hapis hakkı hukuki niteliği itibariyle bir ayni hak daha doğru bir ifade ile sınırlı ayni hak olduğu yönündedir. Zira, hapis hakkı, Türk Medeni Kanununda “Taşınır Rehni” bölümünün “Teslime Bağlı Rehin ve Hapis Hakkı” ayrımı içerisinde düzenlenmiştir. Ve yine, İİK m.23 f.2 de taşınır rehnin kapsamında “hapis hakkını” da yer vermiştir. Bununla birlikte, hapis hakkının kurulması şartları, alacaklı tarafa sağlamış olduğu alıkoyma ve kanundaki şartlar dahilinde paraya çevirtme yetkisi gibi hususlar dikkate alındığında hapis hakkının hukuksal anlamda bir sınırlı ayni hak daha özelde kanuni bir taşınır rehni olduğu hususu daha ağır basmaktadır.

Hapis hakkının konusunu, ancak niteliği itibariyle paraya çevrilmesi mümkün olan taşınır eşyalar oluşturabilir(TMK m.951). Bu anlamda, mektup, diplomalar, aile fotoğrafları gibi parasal değeri olmayan eşyalar ve taşınmaz üzerinde hapis hakkı kurulması mümkün değildir[5]. Eş deyimle, bu nitelikteki eşyalar hapis hakkının konusunu teşkil etmezler.

Hapis hakkının geçerli bir şekilde hüküm ve sonuç doğurabilmesi için gerekli olan şartları genel olarak şöyledir:

Alacaklı, borçlunun rızası dahilinde kıymetli evraka veya taşınır eşyaya zilyet olması gerekmektedir. Bu cümleden olmak üzere, alacaklının hapis hakkına konu eşyayı, kıymetli evrakı borçlunun kendi özgür iradesine bağlı rızası ile zilyet olması gerekmektedir. Tam aksine, eğer alacaklı taraf, borçlunun rızası dışında veyahut özgür iradesine dayalı olmayan rızası kapsamında taşınır eşyaya veyahut kıymetli evraka zilyet olması halinde hapis hakkı geçerli olarak kurulmuş olmaz. Öğretide, alacaklının, üçüncü kişiye ait olup da borçluya bırakılmış olan taşınır eşya üzerinde TMK m.988 ve 950 f.3 kapsamında hapis hakkının kazanılacağı ifade edilmektedir[6].

Hapis Hakkı ile ilişkili olan alacaklının alacağının geçerli ve muaccel olması gerekmektedir. Hapis hakkının, hüküm ve sonuç doğurabilmesi için alacaklının alacağının maddi hukuk bakımından tüm geçerlilik koşullarını(ehliyet, kamu düzeni, genel adaba ve ahlaka aykırılık, şekil, emredici hukuk kuralları, irade sakatlığı halleri, gabin, muvazaa, şart, rıza vs.) olumlu şekilde sağlaması gerekmektedir[7]. Bunun yanında alacağın kural olarak muaccel olması veyahut muaccel olmamakla birlikte borçlunun aciz haline düşmüş ya da iflas etmiş olması gerekmektedir[8]. Nitekim, TMK m. 952 de alacak yani borçlunun borcu muaccel olmasa dahi alacaklının hapis hakkının kullanabileceği hususu düzenlenmiştir.

Hapis hakkına konu taşınır eşya veya kıymetli evrak ile alacak (yani borç )arasında bağlantı bulunması gerekir. Kural olarak, alacaklıya borçlunun rızası ile teslim edilen kıymetli evrak ya da taşınır eşya ile alacaklının alacağı arasında bir illiyetin ya da bağlantının olması gerekmektedir. Kural bu olmakla birlikte, hapis hakkının tarafları yani alacak ile borçlu arasında bir ticari ilişki varsa o durumda alacaklının alacağı ile taşınır eşya veya kıymetli evrak arasında kanuni karine olarak bağlantı var olduğu kabul edilir. Ancak, kanaatimizce bu durumun aksi ispat edilebilir. Şöyle ki borçlu, söz konusu eşyaların yahut kıymetli evrakın ticari ilişki kapsamında verilmediğini, alacak ile eşyalar arasında bağlantının olmadığını yasal deliller ile ispat edebilir.

Hapis hakkının bertaraf edilmemiş olması gerekmektedir. Bu son şarttan hareketle, alacaklı taraf, bu hakkından sözleşme ile feragat etmiş ise veya taşınır eşya yahut kıymetli evrakın tesliminden önce talimat vererek hapis hakkının kullanmayacağını ifade etmiş ise o durumda hapis hakkı kurulmuş olmaz[9]. Ancak, istisnai olarak, borçlunun borç ödemeden aczi, taşınırın tesliminden sonra meydana gelmiş veya daha önce meydana gelmiş olmakla beraber alacaklı bu durumu teslimden sonra öğrenmiş ise; o şeyin belli bir yönde kullanılacağı konusunda alacaklı tarafından yüklenilmiş bir yükümlülük veya borçlunun teslim sırasında ya da daha önce verdiği talimatla bağdaşmasa bile, alacaklı hapis hakkını kullanabilir(TMK m.952 f.2) .

Yukarıda maddeler halinde belirtmiş olduğumuz şartların bir arada bulunması halinde hapis hakkı geçerli bir şekilde hüküm ve sonuç doğuracaktır.

III. HAPİS HAKKININ HÜKÜMLERİ VE PARAYA ÇEVRİLMESİ:

Geçerli bir şekilde kanunun belirtmiş olduğu şartlar dahilinde kurulan hapis hakkı, hak sahibine yani alacaklıya alıkoyma ve borç ödenmemesi halinde paraya çevrilme yetkisi verir.

Hapis hakkının hükümleri arasında ilk olarak, alacaklı tarafa, borçlunun kendisine olan borcunu yerine getirinceye kadar hapis hakkına konu taşınır eşyayı veya kıymetli evrakı alacak miktarı ile sınırlı[10] olmak üzere geri vermemek üzere alıkoyma yani hapis hakkına sahiptir[11]. Hapis hakkı, doktrindeki genel kabul görüşe göre, ayni hak niteliğinde olduğu için herkese karşı ileri sürülebilir[12].

Hapis hakkının hak sahibi olan alacaklıya ikinci olarak tanımış olduğu en önemli yetkisi ise paraya çevirtme yetkisidir.

Borçlu, alacaklının hapis hakkını kullanarak rızası ile tevdi etmiş olduğu kıymetli evrakı veya taşınır eşyayı alıkoymasına rağmen halen daha borcunu ödememiş veya teminat gösterilmemiş ise o durumda alacaklı, borçlu tarafa daha önceden bildirimde bulunmak suretiyle hapis hakkına konu taşınır eşyayı veya kıymetli evrakı paraya çevirebilir( TMK m.951 f.3). Hapis hakkının paraya çevrilmesi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun 145 ve devamı maddelerinde düzenlenen “taşınır rehninin paraya çevrilmesi” takip yollarına göre gerçekleştirilecektir. Zira, İİK m.23 de icra ve iflas kanununun uygulaması bakımından taşınır rehninin kapsamına hapis hakkında girmiş olduğu belirtilmiştir. Aynı şekilde, TMK m.953 f.1 de alacaklının hapis hakkını, teslime bağlı taşınır rehni hükümlerine göre paraya çevrilmesinin talep edebileceğini hüküm altına almıştır. Bu sebeple, az öncede ifade ettiğimiz üzere, hapis hakkının taşınır rehnine ilişkin hükümler kapsamında paraya çevrilmesi gerekmektedir. Buna göre, Alacaklı taraf, İİK m.145 ve devamı maddelerine uygun şekilde taşınır rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplere özgü bir takip talebinde bulunması gerekmektedir.

IV. HAPİS HAKKININ PARAYA ÇEVRİLMESİ SÜRECİNDE İLERİ SÜRÜLEN İSTİHKAK İDDİASI:

Borçlunun veya üçüncü şahsın ya da borçlu ile üçüncü şahsın birlikte,  icra dairesi tarafından haciz yaptığı esnada ellerinde  bulunan haciz konusu bir malın ya da hakkın sadece borçlu veya üçüncü şahıs tarafından ya da borçlu ile üçüncü şahsın tarafından, üçüncü şahsın mülkü, sınırlı ayni hakkı( irtifak, taşınmaz yükü, rehin), tapu kayıtlarında şerh verilerek kuvvetlendirilmiş nisbi hakkı( alım, ön alım, geri alım, taşınmaz satış vaadi, kira vs.) bulunduğunu ileri sürmesi istihkak iddiası, üzerinde istihkak iddia edilen ve haciz konulmuş olan taşınır, taşınmaz, hak veya alacakların  hacizden kurtulmasını için açılan davaya da istihkak davası denmektedir[13].

 Hapis hakkının dolayısıyla taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takipte istihkak iddiası ve davası özel olarak düzenlenmiş değildir. İİK m.150 g hükmüne göre, hacizdeki istihkak iddiası ve davasına ilişkin hükümler kıyasen taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takiplere uygulanmasını belirtmektedir. Bu sebeple, hapis hakkının paraya çevrilmesi aşamasındaki istihkak iddiaları, istihkak iddialarının ileri sürülmesi, incelenmesi İİK m.96 ve devamına göre yapılması gerekmektedir. Ancak bir hususu ifade etmekte fayda vardır ki oda şudur; İİK m.99 da malın üçüncü şahıs elinde bulunduğu hal kapsamında istihkak prosedürünün işletilmesi mümkün değildir. Çünkü, hapis hakkına konu taşınır eşya veya kıymetli evrak alacaklının elinde bulunması gerekeceğinden ;söz konusu eşya veya kıymetli evrak üçüncü şahsın zilyetliğinde olamayacaktır. Zira, hapis hakkına konu eşyaların alacaklının zilyetliğinde bulunması hapis hakkının geçerli bir şekilde hüküm ve sonuç doğurabilmesi için gerekli olan şartlardan bir tanesidir.

Az yukarıda istihkak iddiasının ve davasının tanımına yer vermekle, hapis hakkı, sınırlı ayni hak niteliğinde olduğundan söz konusu hak ancak taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takip usullerine uygun şekilde paraya çevrileceğinden dolayı istihkak iddiasının incelenmesi hapis hakkının paraya çevrilmesi aşamasında yapılabilecektir. Zira, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takiplerde haciz aşaması yoktur. Bu yüzden, hapse ve paraya çevrilmeye konu taşınır eşyanın veya kıymetli evrakın, mülkiyetinin üçüncü kişiye ait olduğunu veya üçüncü kişinin üzerinde sınırlı ayni hakkının olduğunu( intifa, irtifak, hapis hakkı, rehin hakkı vs.) borçlu tarafından ileri sürülmesi veyahut üçüncü şahıs tarafından ileri sürülse dahi istihkak iddiasının incelenmesi ancak rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takipte satış aşamasında mümkündür. Nitekim, yargıtay uygulaması bu yöndedir: “Davalı alacaklılar, kira alacağından dolayı hapis hakkına dayanarak kiralanan işyerindeki menkul malların tespitini talep etmişler, 16.04.2008 tarihli tespit sırasında; kiracı şirket yetkilisi Pınar, satışa sunulan araçların A... Otomotiv San. Tic. A.Ş.'ye ait olduğunu ileri sürmüştür. Söz konusu menkullerin tespitinden sonra alacaklılar vekili, 29.04.2008 tarihinde rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçmiştir. Hapis hakkı, kanundan doğan bir tür rehin hakkıdır. İİK'nın 23/2. maddesine göre menkul rehni "... alacak vs. haklar üzerindeki rehinleri de" ifade eder. Taşınır rehni tabiri, teslime bağlı rehinleri, TMK'nın 940. maddesinde öngörülen rehinleri, ticari işletme rehnini, hapis hakkını, alacak ve sair haklar üzerindeki rehinleri de kapsar. Bu nedenle alacaklı, kendisine tanınan hakkı kullanarak taşınır rehninin paraya çevrilmesine ilişkin yolla İİK'nın 145 ve devamı maddeleri uyarınca takip yapabilir. Nitekim alacaklı, borçluya karşı hapis uygulanan menkuller için menkul rehninin paraya çevrilmesi yoluyla 29.04.2008 tarihinde takibe geçmiştir. İstihkak iddiası, hacizli mala istihkak davası hakkındaki hükümlere tabidir (İİK m. 96-99, 150/g). Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takipte, haciz aşaması olmadığı için, istihkak iddiaları paraya çevirme aşamasında (rehinli malın satışının istenmesinden sonra) incelenir (İİK m. 150/g). Somut olayda şikayet tarihi (24.04.2008) itibariyle henüz rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlamamış, dolayısıyla paraya çevirme aşamasına da geçilmediği için bu aşamada istihkak iddiasının incelenmesi mümkün değildir.” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2008/22953 E., 2009/4625 K.);Hapis hakkı, kanundan doğan bir tür rehin hakkıdır. İİK'nun 23/2. maddesine göre menkul rehni “... alacak vs. haklar üzerindeki rehinleri de” ifade eder. Taşınır rehni tabiri, teslime bağlı rehinleri, TMK'nun 940. maddesinde öngörülen rehinleri, ticari işletme rehnini, hapis hakkını, alacak ve sair haklar üzerindeki rehinleri de kapsar. Bu nedenle alacaklı kendisine tanınan hakkı kullanarak taşınır rehninin paraya çevrilmesine ilişkin yolla İİK'nun 145 ve devamı maddeleri uyarınca takip yapabilir. Nitekim alacaklı, borçluya karşı hapis uygulanan menkuller için menkul rehninin paraya çevrilmesi yoluyla 29.04.2008 tarihinde takibe geçmiştir. İstihkak iddiası, hacizli mala istihkak davası hakkındaki hükümlere tabidir (İİK'nun 96-99. m. 150/g.). Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takipte, haciz aşaması olmadığı için, istihkak iddiaları paraya çevirme aşamasında (rehinli malın satışının istenmesinden sonra) incelenir (İİK. m. 150/g.). Somut olayda şikayet tarihi (24.04.2008) itibariyle henüz rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlamamış, dolayısıyla paraya çevirme aşamasına da geçilmediği için bu aşamada istihkak iddiasının incelenmesi mümkün değildir.”(Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2008/22953 K. 2009/4625 T. 05.03.2009)

V. SONUÇ:

Hapis hakkı, borçlu tarafından alacaklıya tevdi edilmiş olan taşınır eşya veya kıymetli evrakın, borcun muaccel olması ve tevdi edilen taşınır eşya ya da kıymetli evrakın alacaklının alacağı ile bağlantılı olması( veya ticari ilişki kapsamında karine olarak bağlantının varlığı) halinde borç ödeninceye kadar alacaklıya söz konusu tevdi edilen taşınırın yahut kıymetli evrakı hapsedilebilen; eğer, halen daha borç ödenmemişse( ve ayrıca teminat gösterilmemiş ise) o durumda alacaklı taraf, borçluya daha önceden bildirimden bulunmak suretiyle hapis hakkını dolayısıyla hapis hakkına konu kıymetli evrakı veyahut taşınır eşyayı taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız veya duruma göre ilamlı takip usulüne göre paraya çevirtme imkanı veren, yasal bir rehin hakkı, şeklinde tanımlanabilir.

Hapis hakkının paraya çevrilmesi, İİK m.145 ve devamı maddelerine göre yapılacaktır. Alacaklı, borçlunun kendisine olan borcunu ödememiş olması ve ayrıca borca teminat göstermemesi halinde hapsetmiş olduğu taşınır eşyayı veya kıymetli evrakı İİK m.23 ve İİK m.145 hükümleri uyarınca taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takip usulüne göre paraya çevrilmesini talep edebilecektir. Alacaklının, hapis hakkının paraya çevrilmesi için icra takibi başlattıktan sonra borçlu veya üçüncü şahıs hapis hakkına ve takibe konu taşınır veya kıymetli evrak hakkında istihkak iddiasında bulunabilir. Hapis hakkı dolasıyla da taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takipte ayrıca istihkak iddiası ve davası düzenlenmiş değildir. Taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde istihkak prosedürü İİK m.150/g atfı uyarınca İİK m.96 ve devamı maddelerine göre yani haciz yoluyla takiplerdeki istihkak prosedürüne göre çözümlenmektedir.

Bununla birlikte, taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde haciz aşamasın olmadığından dolayı borçlu veya üçüncü şahıs tarafından ileri sürülen istihkak iddiası takibin satış yani paraya çevirme aşamasında incelenip karar bağlanacaktır.

--------------

[1] Resmi Gazete, Tarihi : 8/12/2001 Sayı : 24607

[2] Ayan, M( 2017), Eşya Hukuku 3 Sınırlı Ayni Haklar, Seçkin Yayıncılık, 8. Baskı, s.306-307.

[3] Ayan, s.305; Koyuncu, İ.( 2019), Türk Medeni Kanunu’nda Hapis Hakkı, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, s. 5.

[4] Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2006/24464 E. , 2007/2587 K.( https://karararama.yargitay.gov.tr/) Erişim Tarihi: 14.07.2023.

[5] Ayan, s. 307.

[6] Ayan, s. 308.

[7] Ayan, s.309.

[8] Ayan, s. 309.

[9] Ayan, s. 310-311.

[10] Bu şart, sadece bölünebilir taşınır eşya bakımından geçerli olup; bölünmez nitelikteki taşınır eşya bakımından böyle bir sınırlama yoktur.

[11] Ayan, s. 311.

[12] Ayan, 312.

[13]Ayrıntılı bilgi için bkz: Kuru, B; Aydın, B( 2022), İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 7. Baskı, Ankara, s.188-197.

Anahtar Kelimeler: Hapis Hakkı, Paraya Çevrime, İstihkak İddiası, İİK m.150/g