Evcil hayvanlar insanların hayatında çok büyük yer kaplamaktadırlar. Hatta çoğu zaman bir aile üyesi gibi, sahiplenenler için adeta evlat gibi görülürler. Bu sebepledir ki, evcil hayvanların hukuki statüsü belli başlı durumlarda önem kazanmakta ve çözülmesi gereken bir problem haline gelebilmektedir. Bu durumlardan birisi ise evcil hayvanların boşanma davalarındaki statüsüdür. Onları bir eşyayı paylaşırmış gibi mi paylaşmamız gerekecek yoksa bir çocuğun velayetinde nasıl hareket ediliyorsa öyle mi hareket etmemiz gerekecek?

Klasik hukuka göre hayvanlar eşya olarak görülmektedirler. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanuna baktığımızda hayvanların hukuki statüsü hakkında açıkça bir madde bulamasak ta kanunun 1. maddesini incelediğimizde; ‘‘Bu Kanunun amacı; insan, hayvan ve çevre sağlığı gözetilmek kaydıyla hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır.’’ Denmiştir. Bu maddeyle hayvanlara bir eşyaya gösterilecek muameleden daha farklı, daha itinalı bir muamele gösterilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir. Aynı kanunun 4.maddesinde hayvanların korunmasına ve rahat yaşamlarına ilişkin ilkeler belirtilmiştir. Ayrıca Türkiye, Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesine taraftır ve bu sözleşmede de ev hayvanının refahı ve muhafazası için maddeler bulunmakta ve bu maddeler hayvanların bir eşya değil bir canlı olduğunu açıkça göstermektedir.

Evcil hayvanların boşanma davalarındaki statüsü, doğrudan kanunlarda bir hükmün kapsamında düzenlenip ele alınmadığından genel hükümler ve Yargıtay içtihatları çerçevesinde değerlendirilmektedir. Buna göre evcil hayvanların boşanma davalarındaki statüsü 2 ana başlık altında toplanabilir; Mal rejimi tasfiyesi kapsamında evcil hayvanlar ve Evcil hayvanların velayeti veya bakımı.

Mal rejimi tasfiyesine göre; Evcil hayvanlar, eşler tarafından evlilik birliği içinde edinilmişse, edinilmiş mal olarak kabul edilebilirler. Bu sebeple mal rejiminin tasfiyesi sırasında evcil hayvanın maddi değeri, artık değerin hesaplanmasında dikkate alınabilir. Yargıtay kararına göre; ‘’..tarafların evlilik birliği içerisinde aldıkları köpeğin eşya hukukuna ve mal rejimine tabi bir varlık olması ancak doğrudan mal rejimi kapsamında bir talebin bulunmayıp sadece iadesinin istendiği, kişisel mal olarak kabulünün yapılamayacağı ve dava konusu ise mal rejiminden kaynaklı davaların ayrıca açılabileceği hususları dikkate alınarak köpek yönünden yapılan talebin reddi ile fiili olarak yanında bulundurduğu tarafta kalmasının devamına karar verilmiştir.’’ 2. Hukuk Dairesi 2023/9869 E., 2024/7727 K.

Bu içtihat, evcil hayvanların hukuken "eşya hukuku ve mal rejimine tabi bir varlık" olduğunu belirtmektedir. Kararda, evlilik birliği içerisinde edinilen bir köpeğin "kişisel mal" olarak kabul edilemeyeceği ve doğrudan mal rejimi kapsamında bir talep bulunmadığı, sadece iadesinin istendiği bir durumda, köpeğin fiili olarak yanında bulunduran tarafta kalmasına karar verildiği görülmektedir. Ayrıca, mal rejiminden kaynaklı davaların ayrıca açılabileceği vurgulanmıştır.

Evcil hayvanların velayeti veya bakımı başlığına göre; Türk yargı sisteminde evcil hayvanların "velayeti" veya "paylaşımı" konusunda doğrudan emsal teşkil edecek nitelikte bir Yargıtay içtihadı bulunmamaktadır. Bunun temel nedeni, yukarıda belirtildiği gibi, evcil hayvanların hukuken eşya statüsünde kabul edilmesidir. Velayet kavramı ise çocuklara özgüdür.

Ancak, mahkemeler boşanma davalarında evcil hayvanların akıbetini belirlerken, çocuk velayetine ilişkin kararlarda uygulanan "çocuğun üstün yararı" ilkesine benzer bir yaklaşımla, hayvanın menfaatini ve eşlerin hayvanla kurduğu bağı göz önünde bulundurabilmektedir.

Evcil hayvanlar için velayet özel olarak düzenlenmese de hayvanın kime verileceği konusunda mahkeme bir karar vermek durumunda kalabilir. Bu kararı verirken dikkate alınabilecek faktörler şunlardır:

1. Hayvanla Kurulan Bağ: Eşlerden hangisinin hayvanla bağının daha güçlü olduğu, hayvanın bakımını daha çok üstlendiği ve hayvanın hangi eşle daha mutlu olacağı gibi sübjektif değerlendirmeler önemli olabilir.

2. Bakım Kapasitesi ve Yaşam Koşulları: Eşlerin hayvana özgü ihtiyaçlarını karşılama kapasiteleri, yaşam alanlarının hayvan için uygunluğu ve hayvanın alışkın olduğu ortamın devamlılığı gibi objektif kriterler değerlendirilir. Hayvanları Koruma Kanunu'nun 4. ve 5. maddeleri bu konuda yol göstericidir.

3. Çocukların Durumu: Eğer evlilik birliğinden doğan çocuklar varsa ve çocukların evcil hayvanla güçlü bir bağı bulunuyorsa, hayvanın çocukların velayetini alan eşe verilmesi, çocukların üstün yararı ilkesi doğrultusunda değerlendirilebilir.

4. Eşlerin Anlaşması: En ideal durum, eşlerin evcil hayvanın kime verileceği konusunda kendi aralarında anlaşmaya varmalarıdır. Bu anlaşma, boşanma protokolüne dahil edilebilir.

5. Hayvanın Edinilme Şekli: Hayvanın evlilik öncesinde mi, yoksa evlilik birliği içinde mi edinildiği, edinilmiş mallara katılma rejimi açısından önem taşıyabilir. Ancak, mahkemeler genellikle hayvanın sadece maddi değerini değil, duygusal değerini de göz önünde bulundurur.

Hâkim, tüm bu faktörleri değerlendirerek, Hayvanları Koruma Kanunu'nun temel ilkeleri ve hakkaniyet çerçevesinde, hayvanın menfaatine en uygun kararı vermeye çalışır. Bu karar, hayvanın bir eşe bırakılması şeklinde olabileceği gibi, belirli dönemlerde diğer eşle görüşme veya bakım sorumluluğunun paylaşılması gibi düzenlemeleri de içerebilir. Ancak, bu tür düzenlemeler "velayet" değil, "bakım sorumluluğu" veya "hayvanın kullanım hakkı" olarak nitelendirilir.

Boşanma şekillerine göre değerlendirildiğinde ise; Anlaşmalı boşanmalarda evcil hayvanın durumu boşanma protokolünde belirtilebilirken, çekişmeli boşanmalarda mahkeme hayvanın bir tarafa bırakılmasında zilyetliğe göre karar verebilir ve zilyetliğin ispatında da hayvanın mikroçipi, aşı karnesi, pasaportu, hayvan için yapılan harcamaların belgeleri önem taşır yahut hayvanın eşlerden birine bırakılmasını velayete benzer bir kapsamda değerlendirir ve eşlerin duygusal bağını, hayvanın refahını göz önünde bulundurabilir.

Sonuç olarak hayvanlar Türk Medeni Kanunu’na göre eşya niteliğinde sayılsalar da Hayvanları Koruma Kanunu ve taraf olduğumuz Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesinde hayvanların refahı ve muhafazasının önemi vurgulanmaktadır. Ayrıca mahkeme kararlarında da boşanma davalarında evcil hayvanın refahının ve eşlerin duygusal bağının dikkate alınması söz konusu olabilir. Bu sebeple evcil hayvanların boşanma davasındaki statüleri hakkında kanunlarda açık bir hüküm bulunmamakta, Yargıtay içtihatlarının ve kanundaki hükümlerin ışığında mahkemelerde karar verilebilmektedir.