I- Genel Olarak

Cebrî İcra Kanunu Taslağı ile getirilmek istenen önemli düzenlemelerden birisi de icra ve iflas hukukunda elektronik işlemlere ilişkindir. Söz konusu düzenleme ile icra ve iflas işlemlerinin elektronik ortamda yürütülmesi kural hâline getirilmekte ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP), bu işlemlerin temel yürütme platformu olarak açıkça tanımlanmaktadır.

Taslakta öngörülen düzenleme şu şekildedir:

Elektronik işlemler

Madde 46- (1) Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP), adalet hizmetlerinin elektronik ortamda yürütülmesi amacıyla oluşturulan bilişim sistemidir.

(2) İcra ve iflas dairelerince yapılacak her türlü icra ve iflas iş ve işlemlerinde UYAP kullanılır; her türlü veri, bilgi, belge ve karar, UYAP vasıtasıyla işlenir, kaydedilir ve saklanır.

(3) Usulüne göre güvenli elektronik imzayla oluşturulan elektronik veriler senet hükmündedir. Güvenli elektronik imza, elle atılan imzayla aynı ispat gücünü haizdir.

Güvenli elektronik imza, kanunlarda güvenli elektronik imzayla yapılamayacağı açıkça belirtilmiş olan işlemler dışında, elle atılan imza yerine kullanılabilir.

Güvenli elektronik imzayla oluşturulan belge ve kararlarda, kanunlarda birden fazla nüshanın düzenlenmesini ve mühürleme işlemi yapılmasını öngören hükümler uygulanmaz.

(4) Zorunlu nedenlerden dolayı fiziki olarak düzenlenen belge veya kararlar, yetkili kişilerce güvenli elektronik imzayla imzalanarak UYAP’a aktarılır ve gerektiğinde UYAP vasıtasıyla ilgili birimlere iletilir. Bu şekilde elektronik ortama aktarılarak ilgili birimlere iletilen belge ve kararların asılları, gönderen icra ve iflas dairesinde saklanır, ayrıca fiziki olarak gönderilmez. Ancak, belge veya kararın aslının incelenmesinin zorunlu olduğu hâller saklıdır.

(5) Elektronik ortamdan fiziki örnek çıkartılması gereken hâllerde, icra ve iflas dairesi tarafından belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek, imzalanır ve mühürlenir.

(6) Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter.

(7) Elektronik işlemlerin UYAP vasıtasıyla yapılmasına dair usul ve esaslar, Adalet Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

II- Düzenlemenin Değerlendirilmesi

Öncelikle ifade etmek gerekir ki bu düzenleme ile icra ve iflas hukukunda elektronikleşme istisna olmaktan çıkarılarak kural hâline getirilmektedir. Bu yaklaşım, çağdaş yargı sistemlerinde giderek yaygınlaşan dijital dönüşüm hedefiyle uyumlu olmakla birlikte, beraberinde bazı hukuki ve pratik sorunları da gündeme getirmektedir.

Bu sebeple çalışmamızda, taslak düzenlemenin hem olumlu hem de olumsuz yönleri birlikte ele alınacaktır.

A- Getirilmek İstenen Düzenlemenin Olumlu Yönleri

Taslağın 46. maddesi ile getirilen düzenlemenin mevcut duruma sağlayacağı en önemli katkısı, icra ve iflas işlemlerinde hız, standartlaşma ve izlenebilirlik sağlamasıdır. Zira, UYAP üzerinden gerçekleştirilen işlemler sayesinde dosya akışları şeffaflaşacak; evrak kaybı ve işlem gecikmeleri büyük ölçüde önlenebilecektir. Özellikle icra dairelerinin yoğun iş yükü dikkate alındığında, bu düzenlemenin adalet hizmetlerinin daha etkin sunulmasına ciddi katkı sağlayacağı kuşkusuzdur.

İfade etmek gerekir ki, güvenli elektronik imzaya senet hükmü tanınması, işlemlerin geçerliliği ve ispat gücü bakımından önemli bir kolaylık getirmektedir. Bu sayede fiziki imza ve belge düzenleme zorunluluğu büyük ölçüde ortadan kalkmakta; işlemler daha düşük maliyetle ve daha kısa sürede tamamlanabilmektedir.

Fiziki belgelerin elektronik ortama aktarılmasına imkân tanınması, arşivleme ve belge yönetimi açısından da önemli bir ilerleme niteliğindedir. Bu yöntem, hem takip organ ve makamları hem de taraflar bakımından belgelere erişimi kolaylaştırmakta ve işlem güvenliğini artırmaktadır.

Elektronik işlemlerde sürenin gün sonunda bitmesi kuralı ise, süre hesaplamasında yeknesaklık sağlama amacına yöneliktir ve uygulamada yaşanan tereddütlerin giderilmesini sağlayacak niteliktedir.

B- Getirilmek İstenen Düzenlemenin Olumsuz Yönleri

Taslak düzenlemenin olumlu yönleri bulunmakla birlikte, bazı ciddi sakıncaları da barındırdığı görülmektedir.

Öncelikle düzenleme, elektronik sistemi büyük ölçüde zorunlu ve tek mecra hâline getirmekte; buna karşılık fiilî erişim sorunlarını yeterince dikkate almamaktadır. UYAP’ta yaşanması muhtemel teknik aksaklıklar, sistemsel yavaşlamalar veya erişim kesintileri, tarafların ve vekillerin iradesi dışında hak kayıplarına yol açabilecek niteliktedir. Uygulamada meydana gelmesi kuvvetle muhtemel bu durumlarda, sürelerin nasıl işleyeceğine veya tarafların haklarının nasıl korunacağına dair madde metninde açık bir düzenleme ve güvence bulunmamaktadır.

Güvenli elektronik imzanın senet hükmünde kabul edilmesi, her ne kadar pratik bir çözüm sunsa da, yetkisiz kullanım, sertifika güvenliği ve irade fesadı gibi olası ihtilaflarda ciddi ispat sorunlarını beraberinde getirebilir. Dolayısıyla bu alanlarda açık ve tatmin edici düzenlemeler öngörülmeyerek çözümün tamamen uygulamaya bırakılması, hukuki belirsizlik yaratma potansiyeli taşımaktadır.

Bunun yanında, fiziki belgelerin asıllarının hangi hâllerde inceleneceği ve bu talebin usulünün ne şekilde olacağının açıkça düzenlenmemiş olması, uygulamada takdir farklılıklarına ve keyfîliğe yol açabilecek bir alan bırakmaktadır.

Diğer bir husus ise, elektronik işlemlere ilişkin usul ve esasların büyük ölçüde yönetmeliğe bırakılması, kanunilik ilkesi bakımından tartışmalıdır. Diğer taraftan hak düşürücü süreler, ispat gücü ve erişim engelleri gibi temel konuların kanunla daha açık ve belirli şekilde düzenlenmesi, hukuki güvenlik ilkesinin gereğidir.

III- Sonuç

Sonuç olarak, Taslak madde 46 ile icra ve iflas hukukunun dijitalleşmesi yönünde önemli ve gerekli bir adım atıldığı söylenebilir. Bununla birlikte, düzenlemenin teknolojiyi merkeze alırken hak arama özgürlüğü, hukuki güvenlik ve fiilî erişilebilirlik ilkeleriyle yeterli dengeyi kuramadığı da açıktır.

Elektronikleşmenin sağladığı hız ve kolaylıkların, taraflar bakımından hak kaybına dönüşmemesi için, madde metninin daha açık güvenceler ve istisna mekanizmaları ile desteklenmesi gerekmektedir. Bu hâliyle düzenleme, doğru yönde atılmış bir adım olmakla birlikte, uygulamada ortaya çıkabilecek riskleri bertaraf edecek tamamlayıcı normlara ihtiyaç duymaktadır.