Ceza kanunları, toplumun varlığını güvence altına almak için bireysel özgürlüklere sınırlamalar getirmek amacıyla bir sistem kurmaktan başka, ortaklaşa hayat şartlarını korumak, bu şartları geliştirmek ve toplumu belirli hedeflere yöneltmek için toplumsal bilinci değiştirmek gibi eğitici ve yönlendirici bir fonksiyona sahiptir. Aynı zamanda kanunlar, kurallara aykırı davrananları özgürlüğü bağlayıcı cezalarla ıslah etmeye çalışmanın yanı sıra suçluları topluma yeniden kazandırabilmek için çeşitli yaptırımlar ve yöntemler içermektedir. Bu durumda kişi ilk defa veya toplumsal baskı sebebiyle suç işlemişse bu suç dolayısıyla kendisine verilecek cezanın infazı toplum barışı açısından bir gereklilik arz etmeyebilir. Bu kişinin cezaevine girmeden de toplum düzenine uygun davranması sağlanabilir. Bu durumda duruşması yapılan sanığa verilecek hükmün belirli şartlarla geri bırakılması şeklinde tanımlanan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu da bu anlamda bir ceza siyaseti olarak yerini almaktadır. Cezanın bir gereği olarak da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, ilk olarak, ilk defa suç işlemiş kimseler ve özellikle çocuk suçluların hapis cezası ile cezalandırılmalarının doğuracağı zararların dengelenmesi düşüncesi ile kabul edilmiş ve uygulanmaya başlanmıştır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, ilk olarak herhangi bir kanuni düzenleme olmaksızın, hâkimler tarafından 19. yy. ın başlarında İngiltere’de uygulanmaya başlanmış, yargı içtihatlarına dayanan bu sistem, daha sonra 1879 tarihinde yasallaşmıştır. Bu Kanuna göre, kişinin suçluluğu tespit olunmakta ancak mahkûmiyetine karar verilmemekteydi. Suçlu kendisine tanınan deneme süresi içinde iyi hal sahibi olacağına dair hâkime söz vermekteydi. Ayrıca bu Kanun, para cezalarında uygulanmadığı gibi daha önceden mahkûmiyeti bulunanlar hakkında da uygulanmıyordu.
Anglo-Sakson Hukuk Sisteminde uygulanan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun, Kara Avrupası ülkelerine geçmeside biraz güç olmuştur. Bu dönemlerde, Kara Avrupası ülkelerinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu yerine cezaların infazının ertelenmesine ilişkin düzenlemeler yer almaktaydı. İlk örneklerine baktığımızda ise 31.05.1888 yılında Belçika’da kabul edilen “Şarta Bağlı Mahkûmiyet” (La Condamnation Conditionelle) Kanunu ile 26.03.1891 yılında Fransa’da kabul edilen Berenger Kanunlarıdır. Bu kanunlarda, cezaların infazının ertelenmesi kurumu düzenlense bile deneme süresinde suçlu herhangi bir şarta tabi tutulmuyordu. Kara Avrupa’sında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumuna ilk olarak İsviçre, 1937 yılında çıkardığı Kanunla 14-18 yaş arası çocuklar için yer vermiştir. Bu düzenleme, Anglo-Sakson Hukuk Sistemi gözetilerek yapıldığı için deneme süresi içinde suçlunun gözetimi esası kabul edilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu bu şekilde, 20. yy. ın ortalarından itibaren Kara Avrupası ülkeleri mevzuatında yerini almaya başlamış, günümüzde ise tüm Avrupa ülkeleri tarafından düzenleme altına alınmıştır. Bu şekilde ilk olarak Anglo-Sakson Hukuk Sisteminde uygulanmaya başlayan ve Kara Avrupası hukukunu etkileyerek Avrupa ülkeleri mevzuatında yerini alan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu ile amaçlanan, suç işleyen kişiyi mümkün olduğu kadar damgalamamak ve toplum ile uyumlu olmasını sağlamaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu bir usul hükmü olarak Ceza Muhakemesi Kanunu’nda düzenlense de doğurduğu sonuçlar itibariyle aynı zamanda bir maddi hukuk kurumudur. Çünkü açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen mahkûmiyet hükmü, sanık hakkında belirli bir süre ve yükümlülüklere bağlı olarak hiçbir hukuki sonuç doğurmamakta ve öngörülen sürenin geçmesi ve yükümlülüklere uygun davranıldığında kamu davasının düşmesine karar verilerek sanık ile ceza davası arasındaki ilişki tamamen kesilmektedir.
TCK ‘DA HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİYE BIRAKILMASI
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kurumu, hukukumuza 15.07.2005 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile sadece 18 yaşından küçük sanıklar için uygulanabilirliği olan bir kurum olarak girmiştir. Sonrasında, 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile yapılan değişiklik ile 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde düzenlenen kurumun, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi suçlarla sınırlı olmak üzere yetişkin sanıklar için de uygulanabileceği kabul edilmiş, ancak aynı kanun ile Çocuk Koruma Kanunun 23. maddesinde yapılan değişiklik ile CMK’nun 231. maddesinde düzenlenen kurumun uygulanma şartlarına atıf yapılmak suretiyle çocuk suçlular bakımından kurumun uygulanabilirlik alanı daraltılmıştır. 23.01.2008 tarih ve 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile yapılan değişiklik sonrasında ise, kurumun uygulanma alanı hem hükmolunacak hapis cezasının süresi artırılmak hem de takibi şikâyete tabi olmayan suçlar da kapsama dahil edilmek suretiyle genişletilmiş ve yürürlüğe girdiği andan itibaren birçok değişikliğe uğratılmıştır. Ancak bazı özel ceza kanunları kapsamındaki suçlar kurumun uygulama alanı dışına çıkarılmış, mahkemenin sanığın suçlu olduğuna kanaat getirmesi, kurumun uygulanması açısından yeterli kabul edilmiştir.
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kurumu, sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade etmekte ve bu nedenle de doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe de sahiptir. HAGB kurumu bu özelliği nedeniyle, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak, kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca düşmesi sonucunu doğurmaktadır. Başka bir söylemle, HAGB kurumunun sanık ile Devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
HAGB kararı, kişinin medeni, siyasi veya özel yaşamına hiçbir kısıtlama getirmeden adeta sanığa ikinci bir şans tanımakta ve karar, suç işleyen kişinin hayatında ceza hukuku müdahalesini adeta askıya almaktadır. Kısaca HAGB olarak ifade edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması Ceza Muhakemesi Kanunun 231. maddesinde düzenlenen bir usul kuralıdır. Kanunda düzenlenen bazı şartların mevcudiyeti halinde ceza yargılamasında hâkim sanık aleyhine tesis etmiş olduğu hükmün açıklanmasını geri bırakabilir. Geri bırakılan hüküm için öngörülen denetim süresi dolduğunda sanık hakkındaki hüküm de tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkar, sabıkaya geçmez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması için birtakım şartlarında bir arada bulunması gerekir. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun HAGB kararı için aradığı tüm şartlar vücut bulmadan, hâkim, HAGB kararı verme yetkisine sahip değildir. HAGB verilmesi şartlarına bakacak olursak bu şartlar kanunun 231. maddesinde ifade edilmiştir:
Buna göre öncelikle sanık aleyhine tesis edilen sonuç cezasının 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası veya adli para cezası olması gerekmektedir. 2 yıl üzerinde sonuç cezaya hükmolunan bir sanık hakkında HAGB kararı verilmesi mümkün değildir. Diğer bir şart sanığın sabıkasının temiz olmasıdır. Bunu biraz açmak gerekirse kanun daha önce süresi ne olursa olsun kasıtlı bir suçtan dolayı mahkumiyetin olmamasını şart koşmaktadır. Taksirle işlenen suçlardan dolayı alınan mahkumiyetler hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine engel teşkil etmeyecektir. Ayrıca sanığın kişilik özellikleri ile hal ve hareketlerinden bir daha suç işlemeyeceği doğrultusunda hâkimde kanaat oluşması gerekmektedir.
HAGB kararını vermek tamamen hâkimin takdirindedir, dilerse hükmü doğrudan açıklayabilir. İşte hâkimin takdirini belirleyen unsur da sanığın hal ve hareketleri ile hâkimde uyandırdığı kanaattir. Son bir şart olarak mağdurun veya kamunun uğradığı zararın karşılanmasıdır. Mahkeme işlenen suç dolayısıyla bir zarar mevcutsa bu zararın karşılanması için sanığa süre verebilir. Verilen süre sonunda zararın karşılanmış olması halinde ve diğer şartlar da mevcutsa hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve denetimli serbestlik kararı verilebilecektir. Denetim süresince başkaca bir suç işlenmemesi halinde sanık hakkındaki dava düşürülür. Ancak uygulamada bunun için sanığın başvurması beklenmektedir. Hükmü veren mahkemeye yazılacak bir dilekçe ile denetim süresinin sona erdiği, HAGB kararının sabıkadan silinmesi hususunda talepte bulunulması halinde gerekli işlemler mahkeme kalemi tarafından gerçekleştirilecektir. Denetim süresi boyunca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar sabıka kaydında ve arşiv bölümünde gözükmez. HAGB kararını ancak mahkemeler kendi sistemlerinden yapacakları sorguda görebilmektedirler. Bazı suçlarda ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyeceğine dair özel kanunlarda düzenlemelerde vardır. Bu hallerde sanık hakkında HAGB kararı verilemez.
Bu düzenlemeler, 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kanunu md. 63/2 gereği, bu kanun kapsamındaki disiplin suçlarının ceza miktarı ne olursa olsun hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Ancak, disiplin suçu 26.02.2008 tarihinden önce işlenmişse hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümleri uygulanabilir. Karşılıksız çek keşide etme suçu (5491 sayılı Çek Kanunu md.5/10), imar kirliliğine neden olma suçu, Disiplin veya tazyik hapsi gerektiren fiiller (Örneğin, taahhüdü ihlal veya nafaka borcunun ödenmemesi suçu nedeniyle hükmedilen tazyik hapsi; duruşma disiplinine aykırılık nedeniyle hakim tarafından hükmedilen disiplin hapsi), Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar (CMK md.231/14). Özellikle belirtmek gerekir ki, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar bakımından 6352 sayılı Kanun m.105/2-b maddesi ile yapılan değişiklikle birlikte HAGB hükümleri uygulanabilmektedir. Örneğin, propaganda, örgüte yardım etme suçu vs. gibi suçları işleyenler diğer şartlar varsa hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumundan faydalanabilirler.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yolu ise açık tutulmuştur. Ceza Muhakemesi Kanunu 267 ve devamı maddelerine göre verilen karara itiraz edilebilmektedir. Kararın tefhim veya tebliği tarihinden itibaren 7 gün içerisinde HAGB kararına itiraz edilmesi gerekmektedir. İtiraz dilekçesi kararın veren mahkemeye sunulur. Mahkeme kararını yerinde görürse itirazı incelemekle görevli merciye gönderir. Asliye ceza mahkemelerinde itirazı mahkemenin yargı çevresindeki ağır ceza mahkemesi, ağır ceza mahkemelerinin itiraza tabi kararlarını ise sayı olarak bir sonraki ağır ceza mahkemesi inceler. Önceleri itiraz mercileri HAGB kararlarını sadece usulü şartları bakımından incelemekte iken son oluşturulan içtihadı görüşlere göre artık davanın esası bakımından da inceleme yapabilmektedirler. HAGB kararına karşı temyiz yolu kapalı olup bu kararlara ancak itiraz edilebilir. Fakat, sanığın temyiz dilekçesi itiraz dilekçesi olarak kabul edilmeli ve itirazı incelemeye yetkili mahkemeye gönderilmelidir (Yargıtay 15. Ceza Dairesi- 2014/16494 karar). Ayrıca Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, yargılanan kişiye verilen ikinci bir şanstır. HAGB kararı, kişinin mevcut hukuki statüsünde olumsuz bir değişiklik olmaması için düzenlenmiş bir kurumdur. Hakkında HAGB kararı verilen kişinin devlet memurluğu, milletvekilliği, avukatlık veya başkaca bir kamu hizmeti ifa etmesinin önünde hiçbir yasal engelde yoktur. Hakkında HAGB kararı verilen kişinin mahkumiyete esas cezası ne olursa olsun memuriyetten veya başkaca bir kamu görevinden atılması mümkün değildir.
Sonuç olarak HAGB kurumu, öngördüğü koşullar itibariyle sağlıklı bir şekilde uygulandığı takdirde, cezanın özel önleme amacına en iyi bir şekilde hizmet ederek suçlunun topluma kazandırılmasını sağlayan önemli kurumlardan biri halini alacaktır. Bu anlamda ilk defa suç işleyen kişilere; toplumdan kopmaması, topluma küsmemesi ve toplumla barışık olması amacıyla bir şans daha vererek mümkün olduğu kadar toplumda damgalanmalarının önüne geçmekte aynı zamanda suçluları cezaya hükmedilmiş olmanın psiko-sosyal etkilerinden de uzak tutmaktadır.
Av. Begüm GÜREL (LL.M.)
İpek MENGİLLİ (Hukuk Fakültesi Öğrencisi)
Kaynaklar
1) Mehtap ALÇİÇEK, HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI, yüksek lisans tezi, Ankara üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü kamu hukuku (ceza ve ceza usul hukuku) anabilim dalı, Ankara-2011
2) Halil ÇIĞLI, CEZA YARGILAMASINDA HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI, yüksek lisans tezi, Selçuk üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü kamu hukuku ana bilim dalı ceza ve ceza usul hukuku bilim dalı
3) Gülten İŞ ARKUN, TÜRK CEZA HUKUKUNDA KISA SÜRELİ HAPİS CEZALARINA SEÇENEK YAPTIRIMLAR, yüksek lisans tezi, Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Aralık, 2018
4) DR. EMİR KAYA, İNSAN HAKLARI AÇISINDAN HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI, www.ankarabarosu.org.tr › siteler Ankara barosu
5) PROF. DR. ERSAN ŞEN , aynı sanık hakkında birden fazla hagb kararı yasağı, https://www.hukukihaber.net/ayni-sanik-hakkinda-birden-fazla-hagb-karari-yasagi-makale,6139.html, 2018
6) Avukat Baran DOĞAN, https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/hukmun-aciklanmasinin-geri-birakilmasi.html
7) Av. İpek Biter Gündüz, HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI, http://ipekbiter.av.tr/blog/hukmun-aciklanmasinin-geri-birakilmasi-hagb-hakkinda-bilinmesi-gerekenler/