Bu yazımızda, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 406. maddesinin son fıkrasında düzenlenen işçinin işverenden avans talep etmesine dair düzenleme incelenecektir. Ayrıca, 854 sayılı Deniz İş Kanununun 6 ve 30. maddelerindeki avans düzenlemelerine temas edilecektir.
İş hayatında zaman zaman işçiler, bazı hallerde ücretin normal ödenme zamanı öncesi işverenden avans talep etmeye mecbur kalmaktadırlar. 4857 sayılı İş Kanunu ile 5953 sayılı Basın İş Kanununda avans ödenmesine dair bir kural yer almamakla beraber, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 406. maddesinin son fıkrasında bu konuda bir düzenlemeye yer verilmiştir. Ayrıca, 854 sayılı Deniz İş Kanununun 6 ve 30. maddelerinde avans hakkında düzenlemelere yer verilmiştir.
(Mülga) 818 sayılı Borçlar Kanununun 327. maddesine karşılık gelen, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 406. maddesinin son fıkrası şöyledir: “İşveren, işçiye zorunlu ihtiyacının ortaya çıkması hâlinde ve hakkaniyet gereği ödeyebilecek durumda ise, hizmetiyle orantılı olarak avans vermekle yükümlüdür.”
Bu düzenlemeye göre, işçinin işverenden avans talep edebilmesi için üç şartın bir araya gelmesi gerekir.
- Her şeyden önce işçinin zorunlu bir ihtiyacı ortaya çıkmalıdır.
- İşverenin avansı hakkaniyet gereği ödeyebilecek durumda olması gerekir.
- İşçi, hizmeti ile hak ettiği diğer bir ifadeyle o güne kadar çalıştığı günlerin toplamı kadar avans tutarını talep edebilir.
İşçiye ödenecek avans miktarı zamanından, alacağın muaccel hale gelmesinden önce yapılan bir ödemedir ve ödeme tarihinde ücret alacağından düşülür. Ücretin işçinin banka hesabına yatırılması zorunlu olan işyerlerinde, avansın da banka aracılığıyla ödenmesi gerekir.[1]
854 sayılı Deniz İş Kanununun 6. maddesinde, iş sözleşmesinde, avans şartlarının bulunması gerektiği belirtilmektedir. Aynı Kanunun 30. maddesinde ise, “İşveren veya işveren vekili, gemiadamlarının istekleri halinde kendilerine hizmet akdinde yazılı esaslara göre avans ödemeye zorunludur.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, avans hakkında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunundaki şartların sayılmadığı, iş sözleşmesine atıf yapıldığı görülmektedir. Ancak, yine de, avans ödemesinin geminin şartları ve imkanları dahilinde değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Her hak için olduğu gibi, avans talep etme hakkının da Türk Medeni Kanunu m. 2 ve 3 de düzenlenen iyiniyet ve dürüstlük kuralına uygun olarak kullanılması gerektiği açıktır. İşverenden sık sık veya her ay avans talep etme davranışının hukuken korunması kanaatimizce isabetli olmaz. Ayrıca, işçinin böyle bir davranışının işyeri düzenini bozacağı da ortada olup, 4857 sayılı İş Kanununun 18. maddesinde belirtilen geçerli fesih sebepleri arasına gireceği fikrindeyiz.
Elbetteki, iş sözleşmelerinde veya toplu iş sözleşmelerinde işçi lehine hükümlerin bulunması halinde, sözleşmede yer alan hükümler uygulanır. İşyeri uygulamalarında da işçi lehine olan uygulamalar geçerlidir. Yani, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 406. maddesinin son fıkrasındaki düzenleme nisbi emredicidir. Mesela, iş sözleşmeleri, toplu iş sözleşmeleri veya işyeri uygulamaları ile işçinin avans talep edebilmesi için zorunlu ihtiyaç şartı aranmayabilir. Bu tür düzenlemeler bulunmadığı takdirde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 406. maddesinin son fıkrası uygulanır.
İşçinin kanuni şartlarına uygun olarak talep ettiği avansı ödenmezse, işçinin hangi yola başvurabileceği hususunda özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi vermiş olduğu bir kararında, (mülga) Borçlar Kanununun 327. maddesinde anılan kayıt ve şartlar altında işçinin işverenden avans isteyebileceğine göre avansın verilmemesinin haklı fesih sebebi olduğunu belirtmiştir.[2]