TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

G. G. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/51671)

 

Karar Tarihi: 22/1/2025

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Aydın DEMİREL

Başvurucu

:

Vekili

:

Av. Emre AKARYILDIZ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; hukuka aykırı yakalama ve gözaltı tedbiri nedeniyle açılan davada ödenen tazminatın yetersiz olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, hukuka aykırı arama kararından kaynaklı zararın tazmin edilmemesi sebebiyle özel hayata saygı ve konut dokunulmazlığı hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Cumhuriyet Başsavcılığı) tarafından başvurucu hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği isnadıyla yürütülen soruşturma kapsamında başvurucunun evinde arama yapılmış, başvurucu 1/12/2016-5/12/2016 tarihleri arasında beş gün ve 26/1/2017-27/1/2017 tarihleri arasında iki gün gözaltında kalmış, her iki gözaltı süreci sonrasında da serbest bırakılmıştır.

3. Müsnet suçtan yürütülen yargılama sonucunda Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi 10/7/2018 tarihinde başvurucunun beraatine karar vermiştir.

4. Beraat kararının kesinleşmesi sonrasında başvurucu iki farklı tarihte evinde haksız olarak arama yapıldığını ayrıca hukuka aykırı olarak iki kez yakalanıp gözaltına alındığını ayrıca haksız elkoyma tedbiri uygulandığını belirterek 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesi uyarınca tazminat davası açmıştır. Başvurucu 1.500 TL maddi, 75.000 TL manevi tazminatın ödenmesini talep etmiştir. Dava dilekçesinde aramanın ölçüsüz şekilde gerçekleştirildiğine dair bir iddia bulunmamaktadır.

5. Ankara Batı 4. Ağır Ceza Mahkemesi (4. Ağır Ceza Mahkemesi) 5/12/2019 tarihinde başvurucunun maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile haksız yakalama ve gözaltı tedbiri uygulanması nedeniyle başvurucuya 325,18 TL maddi, 1.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar vermiştir. 4. Ağır Ceza Mahkemesi "... silahlı terör örgütü üyesi suçu isnadıyla 01/12/2016-05/12/2016 tarihleri arasında 5 gün, 26/01/2017-27/01/2017 tarihleri arasında 2 gün olmak üzere toplam 7 gün gözaltına alındığı, ilk gözaltı işleminin sonunda adli kontrol talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliğince adli kontrol kararı ile serbest kaldığı, ikinci gözaltı işlemi sonucunda ise emniyetten serbest bırakıldığı, yapılan yargılama sonucunda Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nin... kararı ile davacı hakkında 'Beraat' verildiği, kararın ... kesinleştiği, bu nedenle davacının haksız yere gözaltına alındığının sabit olduğu, ... davacının ... maddi tazminat olarak gözaltında geçirdiği sürelerde mahrum kaldığı kazanç kaybını talep ettiği, ... gözaltına alınıp ... dönemde gündelik işlerde yevmiyeli olarak çalıştığı, dosyaya davacının gözaltına alınmadan öncesine ait gelirini gösterir herhangi bir belge ve SGK kaydının ibraz edilmediği, bu itibarla kazanç kaybının 2016 ve 2017 yılı asgari ücretin net tutarının esas alınarak hesaplanması gerektiği değerlendirilerek, Mahkememizce ... hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda ... 325,18 TL maddi tazminatın... ödenmesi,..." gerekçesine dayanmıştır.

6. Başvurucu ve davalı Maliye Hazinesi karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Başvurucu istinaf başvuru dilekçesinde, hükmedilen tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu ayrıca haksız arama ve elkoyma işlemleri nedeniyle de tazminat talep etmesine rağmen 4. Ağır Ceza Mahkemesince bu talepleri hakkında bir değerlendirme yapılmadığını ve bu yüzden adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu yapılan aramanın ölçüsüz olduğunu dile getirmemiştir.

7. İstinaf kanun yolu başvurusu Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) tarafından 27/10/2021 tarihinde düzeltilerek esastan reddedilmiştir.

"...

Haksız arama ve el koyma işlemleri yapıldığı iddiasına dayalı talebin manevi tazminat kapsamı içerisinde değerlendirilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

...

... her bir dönem için ayrı ayrı (net asgari ücret üzerinden) maddi ve manevi tazminat takdiri ile faiz başlangıcının da buna göre belirlenmesi gerekirken, anılan sürenin tamamı üzerinden, üstelik hatalı hesaplama içeren bilirkişi raporuna itibarla tek bir maddi ve manevi tazminata hükmolunması ... 325,18 TL maddi tazminatın gözaltı tarihi olan 01/12/2016 tarihinden itibaren ibaresinin çıkartılması ve yerine 216,83 TL. maddi tazminatın 01/12/2016 tarihinden itibaren, 93,60 TL. maddi tazminatın da 26/01/2017 tarihinden itibaren ibaresinin yazılması; 1000 TL manevi tazminatın gözaltı tarihi olan 1/12/2016 tarihinden itibaren ibaresinin çıkartılması ve yerine 400,00 TL. manevi tazminatın 1/12/2016 tarihinden itibaren, 200,00 TL. manevi tazminatın da 26/1/2017 tarihinden itibaren ibaresinin yazılması sureti ile... "

8. Nihai karar başvurucuya 8/11/2021 tarihinde tebliğ edilmiş ve başvurucu 12/11/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne, yargılama giderlerini ödemekten geçici olarak muaf tutulmasına ayrıca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasınakarar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

10. Başvurucu; hukuka aykırı olarak yakalanması ve gözaltında tutulması nedeniyle hükmedilen maddi ve manevi tazminatın yeterli olmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) bu iddia bakımından sunduğu görüşünde, başvurunun kanun yolu şikayeti niteliğinde olup olmadığının ayrıca başvurucu lehine tazminata hükmedilmiş olmakla başvurucunun mağdur sıfatının devam edip etmediğinin başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinde gözetilmesi gerektiğini, başvurunun esası bakımından ise Ağır Ceza Mahkemesince ihlal tespiti yapılarak tazminata hükmedildiğinin değerlendirmede dikkate alınması gerektiğini bildirmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

11. Açıkça dayanaktan yoksun olmayıp kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. Anayasa Mahkemesi Gülseren Çıtak ([G.K.], B.No:2020/1554, 27/4/2023) kararıyla haklarında kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı verilenlerin 5271 sayılı Kanun’un 141. maddesinde öngörülen tazminat yolunu tükettikten sonra yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmadığı ve ödenen tazminatın yetersiz olduğu iddiasıyla yaptıkları bireysel başvurularda başvuru yollarının tüketilmiş kabul edilebilmesi için yalnızca 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi kapsamında bir tazminat davasının açılmasının yeterli olacağı sonucuna varmıştır. Zira bu hükümle yakalama, gözaltı ve tutuklamanın daha sonra verilen kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararıyla hukuka aykırı hale geldiğinin kabul edildiği, dolayısıyla 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca açılan tazminat davalarının Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında olduğu değerlendirilmiştir. Bu çerçevede bu bent kapsamında açılan davalarda hukuka aykırılık kanun gereğince kabul edildiğinden ağır ceza mahkemesince bu bende dayanılarak tazminat ödenmesi durumunda Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında yapılacak inceleme tazminat miktarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (Gülseren Çıtak, §§ 36-39).

13. Somut başvuruda, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ihlal tespiti yapılmış ve bir miktar tazminata hükmedilmiş olmakla başvuruda yapılacak inceleme hükmedilen tazminat miktarlarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (M.E., B. No: 2018/696, 9/5/2019, § 47).

14. Bu bağlamda yargı mercilerinin tazminat için somut olayın koşullarına göre takdir yetkisi bulunmakla birlikte meydana gelen ihlalle orantılı olmayan önemsiz miktarda bir tazminat Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasına aykırı olacaktır. Öte yandan tazminat miktarı Anayasa Mahkemesinin benzer davalarda verdiği tazminat miktarına göre kayda değer ölçüde düşük olmamalıdır. Bununla birlikte hükmedilen miktarın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarından belirli ölçüde düşük olması tek başına Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiği anlamına gelmez. Tazminatın Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla uyumlu olup olmadığı değerlendirilirken somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerekir (M.E., § 48).

15. Başvurucunun maddi tazminat talebiyle ilgili olarak Ağır Ceza Mahkemesi bilirkişi raporunda ilgili yıl asgari ücreti uyarınca yapılan hesaplama sonucu başvurucunun hukuka aykırı yakalama ve gözaltı tedbiri nedeniyle mahrum kaldığı tutar olarak hesaplanan miktarda maddi tazminata hükmetmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi de kararda hükmedilen miktarı düzelterek onamıştır. Bu veriler ışığında belirlenen maddi tazminat miktarının davanın koşullarında orantısız olduğu söylenemeyecektir.

16. Somut başvuruya konu tazminat davasını inceleyen Ağır Ceza Mahkemesi'nin beraat kararıyla sona eren yargılama sırasında başvurucunun yedi gün süreyle gözaltında tutulması nedeniyle 1.000 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince bu miktar toplam600 TL olarak düzeltilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince ödenmesine karar verilen manevi tazminat miktarı somut olayın koşullarında ve manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin yukarıda belirtilen kriterler çerçevesinde değerlendirildiğinde -tazminata karar veren yargı merciinin karar verdiği tarih itibarıyla- Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda ödenmesine karar verdiği veya verebileceği tazminat miktarına göre düşüktür (Anayasa Mahkemesinin gözaltının hukukiliği ile ilgili iddialarda bir günlük gözaltı süresi için ödenmesine karar verdiği tazminat miktarı yargı merciinin karar tarihi olan 2021 yılı için asgari 800 TL, 2025 yılı için ise 3.330 TL’dir). Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilen tazminatın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarıyla aynı olması gerekmemekle birlikte somut olayın şartlarında ödenmesine hükmedilen miktarın düşük olduğu anlaşılmıştır.

17. Açıklanan gerekçelerle, Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Özel Hayata Saygı Ve Konut Dokunulmazlığı Haklarının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

18. Başvurucu; haksız olarak evinde iki kez arama yapıldığı iddiasının belirlenecek tazminatın miktarını dolayısıyla yargılamanın sonucunu etkileyecek bir husus olmasına rağmen mahkemece değerlendirilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık bu iddia bakımından sunduğu görüşünde, yargı mercilerinin kararlarının gerekçelerine değinerek bu gerekçelerin yapılacak değerlendirmede dikkate alınması gerektiğini bildirmiştir.

19. Başvurucunun bu iddiaları özel hayata saygı ile konut dokunulmazlığı hakları kapsamında incelenecektir.

20. Anayasa Mahkemesi Mehmet Cengiz ve Rıdvan Cengiz kararında, arama işleminin hukuki olmaması nedeniyle özel hayata saygı ile konut dokunulmazlığı haklarının ihlal edildiği iddiası bakımından 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat yolunun aynı maddenin (1) numaralı fıkrasının (i) bendi uyarınca hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen kişilere tanınan bir yol olduğunu, ilgili Yargıtay kararına da değinerek, belirtmiştir. Bu kararda, söz konusu tazminat yolunun Anayasa Mahkemesine başvurmadan önce tüketilmesi gereken etkili bir başvuru yolu olmadığı ifade edilmiş ve hukuka uygun olmayan arama kararına dayalı ihlal iddiaları başvurucular hakkında yürütülen ceza yargılaması sonrasında yapılan bireysel başvuruda incelenmiştir (Mehmet Cengiz ve Rıdvan Cengiz, B. No: 2019/21704, 20/9/2023, §§ 28-31, 65).

21. Başvurunun bu kısmında süre aşımı nedeniyle kabul edilemezlik durumunun söz konusu olup olmadığının belirlenmesi gerekir. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği bireysel başvurunun başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Bu sadece başvurucunun şikâyetleri açısından makul bir başarı şansı sunabilecek ve bir çözüm sağlayabilecek nitelikte, kullanılabilir ve etkili başvuru yollarının dikkate alınmasına olanak sunar. Zira bir başvurucunun şikâyetlerine ilişkin etkili bir telafi kabiliyetini haiz olmayan yollara uygunsuz veya hatalı görülebilecek başvurular yapmasının bireysel başvuru süresi üzerinde herhangi bir etkisi olmayacaktır (S.K. [GK], B. No: 2018/24280, 17/3/2021, § 48).

22. Yukarıda da ifade edildiği üzere, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat yolu arama kararının ölçüsüz şekilde gerçekleştirilmesi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararların telafisine imkân veren bir yol olup, arama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararların telafisi bakımından ise etkili bir başvuru yolu değildir (Mehmet Cengiz ve Rıdvan Cengiz, §§ 64, 65).

23. Bu durumda, hukuka aykırı arama işlemine ilişkin özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine dair şikayetlerin adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiası ile birlikte ileri sürülmesi halinde, arama işlemine esas teşkil eden isnada ilişkin mahkûmiyetle sonuçlanan yargılama sonucunda verilen nihai kararın öğrenilmesinden itibarenotuz gün içinde bireysel başvuruda bulunulması gerekmektedir. Arama işlemine esas teşkil eden isnada ilişkin soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına ya da yargılama neticesinde beraate karar verilmesi halinde ise söz konusu bu yargısal yollar neticesinde verilen nihai kararların öğrenilmesinden itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruda bulunulması gerekmektedir.

24. Bu bilgiler ışığında ve etkili olmayan bir yargısal yola başvurulmasının bireysel başvuru süresi üzerinde herhangi bir etkisi olmayacağı dikkate alındığında somut başvurudaki özel hayata saygı ile konut dokunulmazlığı haklarının ihlal edildiği iddiası yönünden süre aşımı bulunduğu değerlendirilmektedir. Zira başvurucu, hakkındaki yargılamakapsamında verilen nihai kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde değil, hukuka aykırı arama işlemi nedeniyle yaşanan hak ihlali bakımından etkili bir giderim imkânı sunmayan 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat yolunu tükettikten sonra bireysel başvuruda bulunmuştur.

25. Açıklanan gerekçelerle, başvurunun bu kısmının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

26. Başvurucu ihlalin tespiti ve 75.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.

27. Anayasa Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak aynı maddenin dokuzuncu fıkrası yönünden kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Bu nedenle başvuruda tespit edilen söz konusu hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

28. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine ilişkin iddianınKABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Özel hayata saygı ve konut dokunulmazlığı haklarının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama yapılması için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine (E.2020/264, K. 2021/2940) iletilmek üzere Ankara Batı 4. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2018/33, K.2019/564) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

E. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.