TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ARİN POÇAL VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/1066)

 

Karar Tarihi: 2/10/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Soner GÖÇER

Başvurucular

:

1. Arin POÇAL

 

 

2. Aslıhan POÇAL

 

 

3. Çetin POÇAL

 

 

4. Harun POÇAL

 

 

5. Sadun POÇAL

 

 

6. Şiyar POÇAL

Vekilleri

:

Av. Nevroz UYSAL ASLAN

 

 

Av. Rojhat DİLSİZ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; Cizre'de uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasında ölen bazı kişilerin cenazelerini almak için çatışma bölgesine giden gruba ateş açılması neticesinde ölüm olayı meydana gelmesi ve konuya ilişkin etkili soruşturma yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının, cenazenin defnedilmesi sürecinde zorluklarla karşılaşılması nedeniyle de kötü muamele yasağı, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile din ve vicdan özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 16/12/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

4. PKK terör örgütü 12/8/2015 tarihinden itibaren Cizre ilçesinin de dâhil olduğu bazı merkezlerde öz yönetim ilan etmiştir. Öz yönetim ilan ettiği bölgelerde patlayıcıyla tuzaklanmış hendekler kazmak ve barikatlar kurmak suretiyle yalıtılmış bölgeler oluşturmaya çalışan PKK terör örgütü, kamuda hendek olayları olarak adlandırılan ve aylarca devam eden bu süreçte roketatarlar, keskin nişancı tüfekleri, patlayıcılar ve otomatik saldırı tüfekleri kullanarak terör saldırıları düzenlemiştir. Okullar, hastaneler, barajlar, adliye binaları, ambulanslar gibi temel kamu hizmetlerini sağlayan eşya ve binaların yanında sivilleri de hedef alan bu terör saldırılarında 335 sivil hayatını kaybederken 2.106 kişi yaralanmıştır. Terör saldırılarında 859 güvenlik görevlisi ve Derik kaymakamı şehit olmuş, 4.711 güvenlik görevlisi yaralanmıştır. Bu terör eylemlerinin engellenmesi, halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla sözde öz yönetim ilan edilen bazı bölgelerde mülki idare amirliklerince sokağa çıkma yasakları uygulanarak terörle mücadele operasyonları başlatılmıştır (hendek olayları, öz yönetim ilanları, PKK terör örgütünün şehir savaşı stratejisi ve sokağa çıkma yasakları hakkında arka plan bilgisi ile ayrıntılı açıklamalar için bkz. Gazal Kolanç ve diğerleri [GK], B. No: 2017/37897, 5/7/2022, §§ 16-28, 67, 346-348).

5. Başvuru konusu olay, operasyonların gerçekleştirildiği ve sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı dönemde yaşanmıştır.

6. 20/1/2016 tarihinde başvurucuların yakını A.P. ve birkaç yaralı, Cizre Belediyesince kullanılan cenaze aracıyla Cizre Devlet Hastanesine getirilmiştir. Genel adli muayene raporuna göre A.P. hastanenin acil servisine ateşli silahla yaralanmış ve kalbi durmuş olarak getirilmiş; entübe edilerek kendisine kalp masajı uygulanmış ancak nabız alınamaması nedeniyle ölü kabul edilmiştir.

A. Olaya İlişkin Yürütülen Soruşturma Süreci

7. Ölüm olayı üzerine Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) resen soruşturma başlatmıştır.

8. 20/1/2016 tarihinde Cumhuriyet savcısı huzurunda, kamera kaydı ve fotoğraf çekimi ile kayıt altına alınmak suretiyle A.P.nin cesedi üzerinde ölü muayene işlemi yapılmıştır. Ceset üzerindeki kıyafetlerin ceplerinden A.P. adına düzenlenmiş nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, banka kartı ve belediye meclis üyesi kartı çıkmıştır. Muayene sonucunda kesin ölüm nedeninin tespit edilememesi nedeniyle klasik otopsi işlemi yapılması gerektiği mütalaa edilmiştir. Cesedin üzerinden çıkarılan kıyafetler, kriminal inceleme yapılabilmesi için muayene sırasında hazır bulunan olay yeri inceleme ekibine teslim edilmiştir. Olay yeri inceleme ekibi cesedin elleri ile yanağından svap örnekleri, ayrıca parmak ve avuç izleri almıştır.

9. Bir gün sonra Cumhuriyet savcısı huzurunda kamera kaydı ve fotoğraf çekimi ile kayıt altına almak suretiyle otopsi işlemi yapılmıştır. Otopsi işlemi öncesinde A.P.nin cesedi kimlik tanığı olan O.A.ya gösterilmiş ve O.A. gösterilen cesedin amcasının oğlu A.P. olduğunu tam ve net olarak teşhis etmiştir. İşlem sırasında çekilen vücut tomografisinde üst çene kemiğinin sol tarafında bir ateşli silah mermi çekirdeği imajı görülmüş; ayrıca sol omuz kemiği alt ucunda, 0,7 cm çapında ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası tespit edilmiştir. Gömlekli, üzerinde yiv ve set izleri bulunan deforme ateşli silah mermi çekirdeği çıkarılarak işlem sırasında hazır bulunan olay yeri inceleme ekibine teslim edilmiştir. Yapılan otopsi neticesinde, cesede isabet eden bir ateşli silah mermi çekirdeğinin müstakilen öldürücü olduğu, atışın elbiseli bölgeye denk gelmesi nedeniyle atış mesafesinin tayini için elbiselerin atış artığı bakımından incelenmesi gerektiği, kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı olarak gelişen kot ve kafatası kırıkları ile birlikte iç organ yaralanmasıyla gelişeniç kanama, beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu meydana geldiği tespit edilmiştir.

10. A.P.nin cenazesini hastaneye getiren cenaze aracı şoförü C.C. alınan beyanındaŞırnak Milletvekili F.S.nin Alo 110 hattına gelen ihbarı üzerine Kale Mahallesi İpekyolu Camisi önüne gittiğini, seyyar satıcı aracı üzerinde iki ceset ileİMC TV muhabirinin de aralarında olduğu yaralı beş şahıs gördüğünü, Şırnak Milletvekili F.S.nin de orada olduğunu, buradan bir ölü ve bir yaralı aldığını, Ulu Cami'nin yanında da iki yaralı görmesi üzerine onları da aldığını ve hastaneye getirdiğini, cenazeleri aldığı sırada olayın bittiğini, insan kalabalığını görmediğini, olayın nasıl meydana geldiğini bilmediğini söylemiştir.

11. Başsavcılık, kolluğa yazdığı 22/2/2016 tarihli yazı ile ölüm olayının gerçekleştiği yerin tespit edilmesi, olay yerinde inceleme yapılması, olay yerini gören araçlar dâhil tüm kamera kayıtlarının belirlenmesi, telsiz kayıtlarının gönderilmesi, tanıkların tespiti ile beyanlarının alınması, ayrıca ölüm olayına ilişkin yazılı ve görsel basın ile internet ve sosyal medya paylaşımlarının incelenmesi talimatını vermiştir.

12. Cumhuriyet savcısı, A.P.nin eşi olan başvurucu Aslıhan Poçal'ın 21/4/2016 tarihinde müşteki sıfatıyla vekil ve tercüman eşliğinde ifadesini almıştır. Aslıhan Poçal ifadesinde eşinin belediye meclisi üyesi olduğunu, ölüm olayını televizyon kanalı İMC'de gördüğünü, bu haber kanalında yayımlanan görüntülere göre eşinin de içinde yer aldığı kalabalık bir sivil gruba kolluğun kullandığı zırhlı araçtan ateş açıldığını ve eşinin yere düştüğünü, grupta yer alan İMC TV muhabirince görüntülerin kaydedildiğinin söylendiğini ifade etmiştir. Ayrıca görüntüleri izlediğinde olay yerinin Nusaybin Caddesi üzerinde bulunan A... Petrol isimli benzin istasyonu civarı olduğunu, eşinin de yer aldığı grubun bu benzin istasyonunun olduğu yerden yolun karşısına geçmek isterken 100 metre kadar uzaktaki zırhlı araçtan gruba ateş açıldığını ileri sürmüştür.

13. Başsavcılık; müştekinin beyanı sonrası aynı gün kolluğa yazdığı müzekkereyle, 20/1/2016 tarihinde cenaze taşıyan kalabalık bir grubun Nusaybin Caddesi üzerinde bulunduğu sırada çıkan çatışmaya ilişkin görüntülerin sosyal medya paylaşım siteleri ile video yükleme sitelerinden temin edilmesini ve gönderilmesini talep etmiştir. Kolluğun 4/5/2016 tarihinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'ne (UYAP) kaydedildiği anlaşılancevabi yazısında talimatın yerine getirildiği ifade edilerek olaya ilişkin olarak sosyal medya paylaşım siteleri ile video yükleme sitelerinden temin edilen görüntülerin yazı ekinde yer alan CD/DVD'de gönderildiği belirtilmiştir.

14. Soruşturma sırasında yapılan UYAP sorgusu neticesinde A.P.nin daha önce açılan kamu davasında örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dâhil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan 2 yıl 11 ay 10 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği görülmüştür. A.P. hakkında devam eden başkaca adli bir tahkikat veya yakalama emri bulunmadığı gibi A.P.nin aranan şahıslardan olmadığı tespit edilmiştir.

15. Soruşturma kapsamında 11/6/2016 tarihinde Cumhuriyet savcısınınhuzurunda dinlediği gizli tanık Güvercin, A.P.yi fotoğraflarından teşhis etmiştir. Gizli tanık, şahsın ismini H. olarak bildiğini, Bostancı Sokak'ta bulunan evdeki örgüt üyesi şahısları kaçırmak için faaliyette bulunduğunu, ölen örgüt üyesi şahısları alma bahanesiyle sağ olan örgüt üyesi şahısları battaniyeye sarıp sedye ile kaçırmaya çalıştığını ve nihayetinde A.P.nin çatışmalarda öldüğünü beyan etmiştir.

16. A.P.nin ölümü olayı ile ilgili olarak internet siteleri ve sosyal medya hesapları üzerinde yapılan araştırma neticesinde kollukça düzenlenen İnternet Tespit Tutanağı'na göre örgüte müzahir olduğu değerlendirilen yps-online.com isimli internet sitesinde A.P.nin ölümü A.P.nin terör örgütünün silahlı bölümlerinden olan YPS'nin mensubu olduğundan bahisle sahiplenilmiştir.

17. Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 16/3/2016 tarihli raporunda A.P.den alınan svaplarda atış artıklarına rastlanmadığı, A.P.nin kıyafetindeki delik etrafında atış artıklarının tespit edildiği, söz konusu deliğin ateşli silahla uzak mesafeden yapılan atış sonucu meydana geldiği bildirilmiştir. Aynı Müdürlüğün 25/4/2016 tarihli raporunda ise A.P.nin vücudundan çıkarılan deforme mermi çekirdeği hakkında, beraberinde kovan olmaksızın merminin gönderilmesi sebebiyle silahı tespit edilemeyen olaylar arşivinde karşılaştırma yapılamadığı ifade edilmiştir.

18. Başsavcılıkça kolluğa yazılan 14/11/2017 tarihli müzekkereyle, A.P.nin öldüğü yerde olay yeri incelemesi yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa olay yerinde kovan bulunup bulunmadığı sorulmuş; ayrıca kolluk görevlilerinin telsiz konuşmaları, kamera kayıtları tetkik edilerek ve tanıklar dinlenerek olay günü A.P.nin de içinde olduğu grubun ne tür eylemlerde bulunduğunun tespit edilmesi, yürüyüşe katılanlar arasında başka yaralanan veya ölen olup olmadığının araştırılması istenmiştir. Kolluk 26/3/2018 tarihli cevabi yazıyla olay yeri tespit edilemediği için olay yerinde inceleme yapılamadığını, bu nedenle boş kovan da bulunamadığını, olaya ilişkin herhangi bir tanık veya fail tespit edilemediğini, ayrıca ölüm olayına ilişkin herhangi bir telsiz görüşme kaydı olmadığını, A.P. ile birlikte hastaneye getirilen kişilerin açık kimlik bilgilerini bildirmiştir.

19. Başsavcılık 28/1/2020 tarihinde kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiş, A.P.nin güvenlik güçlerinin kanunun verdiği yetkiye dayanarak kullandığı silahlı güç neticesinde ve meşru müdafaa hâli kapsamında öldürüldüğünü kabul etmiştir. Kararda özetle şu tespit ve kabullere yer vermiştir:

i. Tam olarak tespit edilememekle birlikte soruşturma konusu olay İpekyolu Camisi civarında gerçekleşmiştir. Dönemin Şırnak Milletvekili F.S.nin sokağa çıkma yasaklarını protesto etmek amacıyla organize ettiği yürüyüş sırasında gruptan kolluk görevlilerine saldırıda bulunulmuş, kolluk görevlilerinin buna karşılık vermesi üzerine A.P. ölmüş, bazı şahıslar da yaralanmıştır.

ii. Gizli tanık Güvercin'in beyanı, ölüm olayının terör örgütüne müzahir internet sitelerince sahiplenilmesi, A.P.nin daha önce terör suçundan mahkûm edildiği dikkate alındığında terör örgütü yapılanması içinde hareket ettiği anlaşılan A.P. olay tarihinde örgüt mensuplarıyla birlikte hareket ederek güvenlik güçlerine karşı eylem ve faaliyet gösterdiği esnada, güvenlik güçlerince meşru müdafaa hakkı kapsamında öldürülmüştür.

20. Başvurucular, karara itiraz etmiş; olay günü sivil bir heyetin çatışma bölgesindeki yaralıları ve cenazeleri alarak ellerinde beyaz bayraklarla güvenli bölgeye geçtikleri sırada güvenlik güçlerinin zırhlı iki araçtan ateş açtığını ileri sürmüştür. Dilekçelerinde başvurucular; olay öncesine, olay anına ve sonrasına ilişkin çok net görüntüler olduğunu, grup içinde yer alan ve kendisi de saldırı neticesinde yaralanan muhabir R.T.nin görüntüleri çektiğini ifade ederek bu görüntülere ulaşılabilecek internet sayfası linklerine yer vermiştir. Başvuruculara göre olay yeri çatışma sahası olmadığı gibi grup içinden güvenlik güçlerine karşı bir saldırı da yapılmamıştır.

21. İtirazı inceleyen Cizre Sulh Ceza Hâkimliği 5/6/2020 tarihli kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karardaki benzer gerekçelerle itirazın reddine karar vermiştir.

22. Başvurucular, nihai kararı 16/11/2020 tarihinde öğrendikten sonra 16/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. Olay Anına İlişkin Görüntüler

23. Başvurucular olay anına ilişkin görüntülere ulaşılabileceğini ifade etikleri bir kısım internet sayfası linkinin, başvuru formu ekinde de CD içinde görüntülerin olduğunu bireysel başvuru formunda belirtmiştir.

24. Her ne kadar başvuru formunda olay anına ilişkin görüntülerin 2 No.lu CD'de yer aldığı ifade edilmiş ise de 2 No.lu CD'nin boş olduğu ancak 1 No.lu CD'de olay anına ilişkin görüntülerin "Cizre-Nusaybin Caddesi 20 Ocak 2016" isimli MP 4 dosyasında yer aldığı görülmüştür.

25. Bahsi geçen görüntü dosyası ve başvuru formunda linkleri verilen görüntü ve haber içerikleri incelendiğinde şu hususlar öne çıkmaktadır:

i. CD içindeki 5 dakika 19 saniyelik görüntü; olay öncesini, olay anını ve olay sonrasını içeren üç kısımdan oluşmaktadır ancak görüntüler sıralı değildir. Görüntülerin 04.10-05.19 dakika arası olay öncesi cesetlerin taşınmasına, 00.00-00.20 saniye arası karşıya geçişe, 00.20-04.10 dakika arası ise ateş açılması ve sonrasına ilişkindir.

ii. 04.10-05.19 dakika arasında yer alan ve olay öncesinde cesetlerin taşınmasına ilişkin görüntülere göre aralarında birkaç yaşlı kadının da bulunduğu, üzerinde günlük kıyafetler olan yaklaşık 30 kişilik bir grup, tekerlekli araba üzerinde battaniyelere sarılı iki beden taşımakta ve önde yürüyen bir erkek elinde beyaz bayrak niyetiyle sopa ucuna bağlı bir bez bulundurmaktadır. Sonrasında grupta yer alan kişiler, yerde yatan bir erkek cesedini battaniye arasına alarak elde taşımaya başlamıştır. CD'nin devamında tekerlekli araba üzerinde battaniyelere sarılı iki beden ile yerde battaniyeye sarılı iki beden görülmektedir.

iii. 00.00-00.20 saniye arasında yer alan karşıya geçiş anına ilişkin görüntülere göre en önde ellerinde beyaz bayrak niyetiyle kullandıkları ve sopa ucuna bağlı bir bez bulunan yaşlı bir kadın ile yaşlı bir erkeğin olduğu grup, yaklaşık altı şerit eninde olup ortasında refüj bulunan, ikiye ayrılmış bir yoldan (refüjün yaya geçidi aralığından) karşıya geçmektedir. Gruptan birkaç kişi ise üzerinde battaniyeye sarılı beden ya da bedenler olan tekerlekli bir araba itmektedir. Kadraj yolun sağ tarafına çevrildiğinde yolun sağında bir benzin istasyonu, yolun sonunda ise yaklaşık 100 metre kadar ileride tank ya da zırhlı bir araç vardır. Görüntüleri çeken kişi tank ya da zırhlı araca zum yaptığında (görüntünün 20. saniyesi) görüntü kesintiye uğramıştır. Kesinti bittiğinde grubun en önündeki kişiler orta refüje girmiştir, grubun geri kalanı ile görüntüyü çeken kişi henüz refüjün birkaç metre gerisindedir.

iv. Birkaç saniye sonrası olduğu anlaşılan son görüntüye göre görüntüleri kaydeden kişi orta refüjü birkaç metre geçmiştir. Tam o sırada (görüntünün 21. saniyesi) bir ya da birkaç el silah sesi duyulmakta, kişiler eğilerek yolun karşısına koşmaktadır. Birkaç saniye sonra (görüntünün 30. saniyesi) seri silah atış sesleri işitilmektedir. Görüntüleri çeken kişi kamerayı sol arkasına doğru hafifçe çevirdiğinde -soruşturma dosyasında yer alan teşhis fotoğrafı ve internet üzerinden yapılan açık kaynak taramasıyla ulaşılan fotoğraflarından tespit edildiği üzere- başvurucuların yakını A.P. kadraja girmiştir. Eğilerek ilerleyen, üzerinde günlük kıyafetleri olan A.P. sol elinde sigara tutmaktadır, A.P.nin sağ eli ise boştur. Görüntünün 1. dakikasının 12. saniyesinde, görüntüleri çeken kişi kamerayı kayıt yapar vaziyette yere bıraktığı sırada A.P. olduğu düşünülen kişi sırtüstü yatmakta ve burnundan kan gelmektedir.

IV. İLGİLİ HUKUK

26. İlgili hukuk için bkz. Gazal Kolanç ve diğerleri, §§ 208-251.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

27. Anayasa Mahkemesinin 2/10/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi

28. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

29. Başvurucular, A.P.nin güvenlik güçlerince öldürüldüğü olayda yaşam hakkının esas ve usul boyutları bakımından ihlal edildiğini iddia etmiş; aynı olaylara dayanarak adil yargılanma haklarının da ihlal edildiğini belirtmiştir. Anılan iddiaları kapsamında başvurucular, A.P.nin örgüt üyesi olmadığını, çatışma bölgesindeki yaralıları ve cenazeleri çıkarmak isterken güvenlik güçlerince öldürüldüğünü, silahsız olduğunu, Başsavcılıkça olaya ilişkin görüntülerin dikkate alınmadığını, olay yeri incelemesi yapılmadığı gibi telsiz kayıtlarının da celbedilmediğini, soruşturmanın etkisiz olduğunu ileri sürmüştür.

30. Bakanlık görüşünde; suç işlenmesinin önlenmesi ve diğer kişilerin yaşamlarının korunması amacı kapsamında mutlak zorunlu ve orantılı bir güç kullanımı sonucu gerçekleşen ölüm olayında yaşam hakkının esası bakımından ihlal edilmediğine karar verilmesi gerektiği, derhâl başlatılan soruşturmada olayın gerçekleşme koşullarını ortaya çıkaracak tüm delillerin toplanarak soruşturmanın makul bir sürede tamamlanması karşısında yaşam hakkının usul boyutu bakımından da bir ihlal olmadığı ifade edilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.

2. Değerlendirme

31. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucuların ihlal iddialarının yaşam hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

32. Anayasa'nın "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Devletin temel amaç ve görevleri .. kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır."

33. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

34. Anayasa'nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı ile dördüncü fıkrası şöyledir:

"Herkes, yaşama ... hakkına sahiptir.

...

Meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır."

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

35. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuruya konu olayda ölen A.P. başvurucu Aslıhan Poçal'ın eşi, diğer başvurucuların ise babalarıdır. Bu nedenle başvuruda, başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.

36. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Genel İlkeler

37. Yaşam hakkının öldürmeme yükümlülüğüne ilişkin maddi boyutu ile etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutuna ilişkin genel ilkelere Gazal Kolanç ve diğerleri kararında yer verilmiştir (aynı kararda bkz. §§ 320-331).

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

38. Somut olayda Başsavcılık, grup içinden kolluk görevlilerine yönelik saldırıda bulunulduğunu, A.P.nin de olay tarihinde örgüt mensuplarıyla birlikte hareket ederek güvenlik güçlerine karşı eylem ve faaliyet gösterdiğini, bu doğrultuda A.P.nin meşru müdafaa hakkı kapsamında güvenlik güçlerince öldürüldüğünü kabul etmiştir (bkz. § 19).

39. Yürütülen soruşturma sırasında başvurucu Aslıhan Poçal'ın beyanı sonrasında Başsavcılık, aynı gün kolluğa yazdığı müzekkere ile cenaze taşıyan kalabalık bir grubun Nusaybin Caddesi üzerinde bulunduğu sırada çıkan çatışmaya ilişkin görüntülerin sosyal medya paylaşım siteleri ile video yükleme sitelerinden temin edilerek gönderilmesini talep etmiş; kolluk sosyal medya paylaşım siteleri ile video yükleme sitelerinden olaya ilişkin olarak temin edilen görüntülerin CD/DVD'de gönderildiğini bildirmiştir. Kovuşturmaya yer olmadığına yönelik karara itiraz dilekçesinde başvurucular, olay öncesine, olay anına ve sonrasına ilişkin net görüntüler olduğunu, grupta yer alan ve kendisi de saldırı neticesinde yaralanan muhabir R.T.nin görüntüleri çektiğini ifade ederek görüntülere ulaşılabilecek internet sayfası linklerine yer vermiştir. Buna rağmen Başsavcılık veya Sulh Ceza Hâkimliği olay anına ilişkin görüntüleri incelememiştir.

40. Görüntüleri çektiği ve olay yerinde olduğu anlaşılan R.T.nin ya da olay yerinde bulunan başka birinin beyanına başvurulmamıştır. Olay yeri belli olmasına rağmen -olay yerinin belli olmadığından bahisle- olay yeri incelemesi yapılmamış, A.P.ye isabet eden merminin boş kovanı aranmadığı gibi güvenlik güçlerine yapıldığı ileri sürülen saldırıda kullanılan mermi kovanları da aranmamıştır. Dahası olay anında orada bulunan güvenlik gücü personelinin kimliğinin tespit edilerek beyanına başvurulmamıştır. Olay yerinde tank veya zırhlı araç benzeri bir araç olduğu görüntülerde yer almasına rağmen araç içi kamera görüntüleri elde edilmemiş, olay yeri belli olmadığından görüntülere ulaşılamadığı yönündeki kolluk yanıtı ile yetinilmiştir.

41. Gazal Kolanç ve diğerleri kararında detaylı analize konu -döneme hâkim olan- şartlar altında dahi olayın aydınlatılabilmesi için imkân dâhilinde tüm delillerin toplanması, hukukun üstünlüğüne olan inancın korunması ve hukuka aykırı eylemlere müsamaha gösterildiği veya kayıtsız kalındığı görünümü verilmemesi açısından kritik önemdedir. Yukarıda aktarılan safahatı içeren soruşturma sürecinde ölüm olayını çevreleyen şartların tespitine imkân sağlayan gerekli/yeterli bilginin toplanmadığı ve/veya irdelenmediği gözlemlenmiştir. Delillerin toplanması ve değerlendirilmesi Anayasa'nın 17. maddesinin gerektirdiği derinlikte yapılmamıştır. Soruşturma açısından kritik önemdeki deliller, somut olayın koşullarında özen yükümlülüğüne uygun olarak toplanmadığı gibi mevcut deliller de kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analize tabi tutulmamıştır.

42. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu ihlal edilmiştir.

43. Başsavcılık A.P.nin meşru müdafaa hakkı kapsamında güvenlik güçlerince öldürüldüğünü kabul etmiş ise de kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda bu sonuca ulaşılmasını makul gösteren delillere yer vermemiştir. A.P.nin güvenlik güçlerince mi, terör örgütü mensuplarınca mı açılan ateş sonucu mu öldüğü ya da güvenlik güçlerince açılan ateş sonucu ölmüş ise öncesinde grup içinden güvenlik güçlerine ateş açılıp açılmadığı açıklığa kavuşturulmamıştır. Yine Başsavcılık A.P.nin olay tarihinde örgüt mensuplarıyla birlikte hareket ederek güvenlik güçlerine karşı eylem ve faaliyet gösterdiğini kabul etmiş ise de bu kabulü gizli tanık Güvercin'in teşhis ve beyanına, ölüm olayının terör örgütüne müzahir internet sitelerince sahiplenilmesine, A.P.nin daha önce terör suçundan mahkûm edilmesine dayandırmıştır. Oysa başvurucuların sunduğu görüntülerde eğilerek ilerleyen, günlük kıyafet içindeki A.P.nin sol elinde sigara tuttuğu, sağ elinin ise boş olduğu görülmektedir. Dahası A.P.den alınan svaplarda atış artıklarına rastlanmamıştır. Bu noktada başvurucuların sunduğu görüntülerin kesintili olması, özellikle atış anından hemen öncesine ilişkin görüntülerin yer almadığı gözönünde tutulmalıdır (bkz. § 25). Ham görüntülerin celbedilerek incelenmesi ve yukarıda toplanması gerektiği ifade edilen delillerin toplanması sonrası, delillerin kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir analize tabi tutulması ile bir sonuca ulaşılması gerekir.

44. Başvuruya konu olayın gerçekleşme şartlarının belirlenememesi nedeniyle başvurucuların iddiaları ile adli makamların söz konusu kabulünün değerlendirilmesine olanak verecek yeterlilikte olacak şekilde Anayasa Mahkemesinin önünde bilgi veya bulgu yoktur. Dolayısıyla başvurucuların yaşam hakkının devletin öldürmeme yükümlülüğüne ilişkin maddi boyutunun ihlal edildiğine ilişkin şikâyetleri bu aşamada değerlendirilememiştir (benzer yöndeki bir karar için bkz. Yılmaz Adlığ, B. No: 2017/16475, 8/7/2020, §§ 33-34).

C. Kötü Muamele Yasağının, Özel Hayata ve Aile Hayatına Saygı Hakkı ile Din ve Vicdan Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia

45. Başvurucular, cenazenin defini sürecinde zorluklarla karşılaşmaları nedeniyle kötü muamele yasağı, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile din ve vicdan özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

46. Bu hak ihlali iddiaları bakımından başvurucular, bireysel başvuruda bulunmadan önce mevcut idari ve hukuksal yolların tüketilmesi şartını yerine getirmemiştir (benzer yöndeki karar için bkz.Gazal Kolanç ve diğerleri, § 399).

47. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile din ve vicdan özgürlüklerinin ihlal edildiği iddialarının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. GİDERİM

48. Başvurucular; ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması, ayrıca 500.000 TL maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

49. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği soruşturma mercilerince yapılması gereken iş yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

50. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvuruculara müştereken 200.000 TL manevi tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Başvurucular uğradıklarını iddia ettikleri zararla ilgili bilgi ve belge sunmadıklarından başvurucuların maddi tazminat talepleri reddedilmiştir.

VII. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Kötü muamele yasağının, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı ile din ve vicdan özgürlüklerinin ihlal edildiği iddialarının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin, yaşam hakkının usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Cizre Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No: 2016/205) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvuruculara net 200.000 TL manevi tazminatın MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. 18.800 TL vekâlet ücretinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.