TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

TAMER KARATAŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/3612)

 

Karar Tarihi: 4/7/2022

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Habip OĞUZ

Başvurucu

:

Tamer KARATAŞ

Vekili

:

Av. Ertuğrul ÖZKANLI

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza davasında cezayı azaltabilecek ya da ortadan kaldırabilecek bir olgunun araştırılması talebinin reddedilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 16/1/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurucunun gerekçeli karar hakkı, masumiyet karinesi ile silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddialarına ilişkin şikâyetinin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) nitelikli dolandırıcılık suçundan soruşturma başlatılmış ve 16/1/2018 tarihli iddianame ile müsnet suçtan cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.

6. Başsavcılığın iddianamesinde;

i. Müşteki Y.Y.nin müracaatında, 23/7/2013 tarihinde hatırlayamadığı bir hattan banka adı altında arayan kişinin kredi kartı bilgilerini istediğini, bu kişiye inanarak istenilen bilgileri paylaşması sonucunda M.İ. isimli iş yerinden bilgisi dışında işlem yapıldığını beyan ederek şikayetçi olduğu,

ii. Yapılan araştırmalarda müştekiye ait kredi kartı ile sanal pos aracılığıyla gerçekleştirilen işleme ilişkin IP numarasının C. Ltd. Şti.ne ait olduğunun ve yetkilisinin başvurucu olduğunun belirlendiği,

iii. Başvurucu hakkında 62 adet soruşturma, 136 adet ceza dava dosyasının bulunduğu, birçok kez yakalama emri düzenlendiği, bu nedenle savunmalarına itibar edilmediği tespitlerine yer verilmiştir.

7. Başsavcılığın iddianamesinin Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) kabulü ile başvurucu hakkında yargılamaya başlanmıştır.

8. 27/9/2019 tarihli altıncı celsede başvurucu müdafii; 27/9/2019 tarihinde Mahkemeye sunmuş olduğu beyan ve talep dilekçesinin ekinden de anlaşılacağı üzere bu işlemi yapan firmanın çağrı merkezinde alt bayilik verilen C.I.M. Şirketi olduğunu, bu hususta araştırma yapılmasını ve delil olarak Mahkemede değerlendirilmesini talep etmiş, talep Mahkemece reddedilmiştir.

9. Mahkeme, başvurucu müdafiinin işlemi yapan şirketin araştırılması hususundaki talebini şu gerekçelerle reddetmiştir:

"Harcamaya ilişkin IP detay bilgisine yönelik müzekkere cevabında IP numarasının 213.74.[*.*] olduğu, işlem zamanının 23/07/2013, saatinin 11:04:31.009938 olarak belirtildiği, ayrıca BTK müzekkere cevabında bu IP numarasının sahibi olduğu kurumsal kimliğin sanığın sahibi bulunduğu [C.T.] Pazarlama İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi olarak gözüktüğünün bildirilmesi karşısında sanık müdafinin bu konudaki tevsi tahkikat talebinin reddine..."

10. Mahkeme, duruşmaya devamla başvurucunun değişen suç vasfına göre başkasına ait banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçundan hapis ve adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.

11. Mahkemenin gerekçeli kararının ilgili kısmı şöyledir:

"... Sanık Tamer Karataş'ın soruşturma aşamasında, [C.T.] Pazarlama şirketinin sahibi olduğunu, bu iş yerinde yaklaşık 100 adet bilgisayar bulunduğunu, bu bilgisayarlar ile dışarıdan çağrı merkezi hizmeti verebilmek adına firmaların kendisinden kiralama işlemi gerçekleştirdiğini beyan ederek suçlamaları kabul etmediği, sanık Tamer Karataş'ın mahkememiz huzurunda alınan savunmasında suç tarihinde Mecidiyeköy'de [P.P.de] işyerinin olduğunu, bu iş yerinde dışarıya çağrı merkezi hizmeti verebilmek adına bilgisayar bulunduğunu, dışardan firmalar gelerek çağrı merkezi hizmeti verebilmek için hizmet alımı gerçekleştirdiğini, katılan [Y.Y.] ile yapılan telefon görüşmesinin yapıldığı telefon hattı ve numarasının şirketi [C.T.ye] ait olmadığını, katılan [Y.Y.] yönünden kendisinin ya da şirketinin bir ilgisi bulunmadığını beyan ederek suçlamaları kabul etmediği,

Ancak, benzer olaylarla ilgili olarak UYAP kayıtlarının incelenmesinde sanık Tamer Karataş hakkında 62 adet soruşturma 136 adet ceza dava dosyasının bulunması tekerrüre esas olmayan çok sayıda benzer eylemlerden mahkumiyete ilişkin adli sicil kaydının bulunması, sanık tarafından her ne kadar yapılan telefon görüşmesinin yapıldığı telefon hattı ve numarasının şirketi [C.T.ye] ait olmadığı katılan [Y.Y.] yönünden kendisinin ya da şirketinin bir ilgisi bulunmadığı beyan edilmişse de katılana ait [...] kredi kartı ile 23/07/2013 tarihinde [M.E.] isimli iş yerinden sanal pos aracılığıyla 12 taksitli toplam 700,00 TL tutarında gerçekleştirilen işleme ilişkin IP numarasının [C.T.] Ltd. Şti.ye ait olduğunun BTK'nın 01.04.2016 tarihli yazısı ve [G.B.nin] 01.05.2014 tarihli yazısından anlaşılması ve yetkilisinin sanık olduğunun sanığın kabulünde olmasına göre sanığın savunmasının hayatın olağan akışına ters düşüp, suçtan ve olası cezadan kurtulmaya yönelik olduğu, sanığın üzerine atılı eylemi işlediği..."

12. Başvurucunun istinaf talebi, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesinin (Ceza Dairesi) 9/12/2018 tarihli kararı ile esastan reddedilmiş ve Mahkemenin kararı kesinleşmiştir.

13. Başvurucu 16/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

14. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun "Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması" kenar başlıklı 245. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Başkasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse, kart sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır."

B. Uluslararası Hukuk

15. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri yönünden ilgili uluslararası hukuk için bkz. Ruhşen Mahmutoğlu, B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 46-49.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

16. Anayasa Mahkemesinin 4/7/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Silahların Eşitliği ve Çelişmeli Yargılama İlkelerinin İhlal Edildiği İddiası

1. Başvurucunun İddiaları

17. Başvurucu; yargılamaya konuyu işlemi gerçekleştiren kişinin kendisi olmadığına ilişkin evraklar ile işlemin gerçekleştirildiği cihazın işlem yapıldığı sırada C.I.M. firmasına kiralandığını gösterir telefon kiralama sözleşmesi ve çağrı merkezi hizmet kiralama sözleşmesinin Mahkeme tarafından değerlendirilmeye tabi tutulmadığının, bu konuda bir araştırma yapılmadığını, Mahkemenin gerekçeli kararında başvurucu hakkında henüz sonuçlanmamış birçok soruşturma ve kovuşturma olduğu gerekçesiyle suçu işlediği yönünde bir karineye ulaştığının, böylece silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin, gerekçeli karar hakkının ve masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

18. Anayasa’nın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesi şöyledir:

 “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."

19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özünün adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine ilişkin olduğu ve bu kapsamda bir inceleme yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

i. Genel İlkeler

21. Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes iddiada bulunma, savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Anayasa'nın anılan maddesinde adil yargılanma hakkından ayrı olarak iddia ve savunma hakkına birlikte yer verilmesi, taraflara iddia ve savunmalarını mahkeme önünde dile getirme fırsatı tanınması gerektiği anlamını da içermektedir (Mehmet Fidan, B. No: 2014/14673, 20/9/2017, § 37).

22. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "... ile adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerine Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Bu itibarla anılan ilkelerin adil yargılanma hakkının kapsam ve içeriğine dâhil olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Anılan ilkelere uygun yürütülmeyen bir yargılamanın hakkaniyete uygun olması olanaklı değildir (Murat Polat ve Sebahattin Ünlü, B. No: 2014/13254, 7/11/2019, § 42;Ruhşen Mahmutoğlu, B. No:2015/22, 15/1/2020, § 56).

23. Ceza davasında ulaşılması amaçlanan temel amaç, maddi gerçeğin adil yargılanma hakkına uygun olarak ortaya çıkarılmasıdır. Çelişmeli yargılama ilkesi, bu amacın gerçekleştirilmesinin en önemli unsurlarındandır. Anılan ilke taraflara dava dosyası hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını gerektirmektedir. Dolayısıyla ceza davalarında mahkemenin kararını etkilemek amacıyla dosyaya sunulan görüş ve delillerden sanığın haberdar olmasına, bunlara karşı etkili bir şekilde karşı çıkmasına fırsat verilmesi gerekir (Tahir Gökatalay, B. No: 2013/1780, 20/3/2014, § 25; Cezair Akgül, B. No: 2014/10634, 26/10/2016, §§ 27-31).

24. Çelişmeli yargılamanın bir amacı da dosyaya bir görüşün/talebin girmesini sağlamakla sınırlı olmayıp onun mahkemece dikkate alınarak bir sonuca ulaşmasını sağlamaktır. Çelişmeli yargılama ilkesi, sanığın aleyhindeki delillerin çelişmeli bir usul ile mahkemeye sunulmasını da gerektirir. Böylelikle sanıklar delilin davayla ilgisini ve ağırlığını değerlendirerek güvenirliği hususundaki iddia ve itirazlarını dile getirebilecektir (Cezair Akgül, § 28).

25. Taraflar arasında hakkaniyete uygun bir dengenin sağlanmasını amaçlayan silahların eşitliği ilkesi ise davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32). Bu usul güvencesi uyuşmazlığın her iki tarafına da savunmasının temel dayanağı olan delilleri sunma imkânı tanınmasını (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 18), iddia makamı tarafından gösterilen ve edinilen maddi bilgilerin açıklanmasını, ceza yargılamasında sanığın aleyhine bir hukuki durumun yaratılmamasını da kapsamaktadır (Yankı Bağcıoğlu ve diğerleri [GK], B. No: 2014/253, 9/1/2015, §§ 63, 64).

26. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten mahkemeye aittir. Bu konuda değerlendirme yapmak Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Bununla birlikte yargılamanın adil yargılama hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine gerektiği ölçüde riayet edilip edilmediği Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır. Anılan ilkeler kapsamında yapılacak incelemede, delillere ilişkin olarak iddia ve savunma makamı arasında oluşturulan dengesizlik iddialarının da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilmesi gerekir. Özellikle sanığın kendisinin elde etme olanağı bulunmayan deliller bakımından yargı makamlarınca savunmaya bunların aksini ortaya koyma hususunda makul imkânların sunulması gerekir (Murat Polat ve Sebahattin Ünlü, § 46; Ruhşen Mahmutoğlu, § 60).

ii. İlkelerin Olaya Uygulanması

27. Somut olayda başvurucu Mahkemeden, müşteki ve Başsavcılığın iddiasının aksine suçu işlemediğine ilişkin işlemin gerçekleştirildiği cihazın işlem yapıldığı sırada C.I.M. firmasına kiralandığı, böylece müştekinin dolandırılmasına ilişkin işlemin kendisi tarafından gerçekleştirilmediği iddiasının araştırılmasını istemiştir. Mahkeme ise IP numarasının başvurucunun sahibi olduğu şirkete ait olduğu gerekçesiyle başvurucunun talebini reddetmiştir.

28. Başvurucu istinaf dilekçesinde de Mahkeme dosyasına sunduğu ve işlemi yapan kişinin C.I.M. firması çalışanı S.E. adlı kişi olduğunu gösteren evrakların dosyada sabit olduğu hâlde incelenmediğini ileri sürmüştür. Buna rağmen Ceza Dairesi istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.

29. Belirli bir davaya ilişkin olarak delilleri değerlendirme ve gösterilen delilin davayla ilgili olup olmadığına karar verme yetkisi kural olarak yargılamayı yürüten mahkemeye aittir. Ancak Mahkemece dava konusu işlemin gerçekleştirildiği cihazın kimlere kiraya verildiği yönünde bir araştırma yapılmadığı gibi işlem yapıldığı sırada C.I.M. firmasına kiralandığına ilişkin başvurucunun dosyaya sunduğu bilgi ve belgelerle ilgili bir araştırma ve inceleme de yapılmamıştır. Keza başvurucu ile C.I.M. firması arasında bir sözleşmenin olup olmadığı hususu da gerekçeli kararda tartışılmamıştır. Mahkeme savunmanın ileri sürdüğü bu argümanlarla ilgili olarak araştırma ve inceleme yapılmamasına gerekçe olarak başvurucu hakkında devam eden soruşturma ve kovuşturmalar ile başvurucunun adli sicil kaydında gözüken benzer eylemleri göstermiştir. Somut olayda, Mahkemenin mahkûmiyete gerekçe gösterdiği olguların varlığı yönünden sadece katılanın beyanlarını ve iddia makamının gösterdiği delilleri dikkate alması, buna karşılık başvurucunun aynı olguların aksini ispat için gösterdiği delillerle ilgili inceleme ve araştırma yapmaması başvurucuyu katılan ve iddia makamı karşısında önemli ölçüde dezavantajlı konuma düşürmüştür. Bu durum, yargılamayı bir bütün hâlinde adil olmaktan çıkarmıştır.

30. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

31. Başvurucu, adil yargılanma hakkı kapsamındaki başka güvencelerin de ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

32. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verildiğinden başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamında ileri sürdüğü diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

C. Giderim Yönünden

33. Başvurucu; ihlal tespiti, yargılamanın yenilenmesi ve 50.000 TL manevi, 10.000 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur.

34. Tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin usul ve esaslar 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinde yer almaktadır.

35. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

36. İhlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun manevi tazminat talebi kabul edilmemiştir. Ayrıca başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zararla ilgili bilgi ve belge sunmadığından maddi tazminat talebi reddedilmiştir.

37. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 446,90 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 4.946,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2018/561, K.2019/433) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

E. 446,90 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 4.946,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 4/7/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.