TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

M. K.  BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/34191)

 

Karar Tarihi: 24/10/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Çağlar ÖNCEL

Başvurucu

:

Vekili

:

Av. Bengül BERBER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, özel etüt eğitim merkezi açılmasına izin verilmemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 4/10/2019 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü sunmuştur. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

A. Başvuru Konusu Dava Süreci

8. Başvurucu 8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında özel etüt eğitim merkezi (etüt merkezi) açmak için 1/9/2016 tarihinde Muğla İl Millî Eğitim Müdürlüğüne (İl Müdürlüğü) başvurmuştur. İl Müdürlüğü anılan talebin incelenmesi için Maarif Müfettişleri Başkanlığına yazı yazmış, bu yazıya verilen cevapta; etüt merkezi açılmak istenilen binada engelli erişimi için asansörün olmadığını, faaliyet göstermesi için yeterli donatımın bulunmadığını ve binanın Fethiye İlçe Millî Eğitim Müdürlüğünce (İlçe Müdürlüğü) mühürlendiğini bildirmiştir.

9. Başvurucu 27/9/2016 tarihinde İlçe Müdürlüğüne sunduğu dilekçe ile binadaki eksiklikleri gidermek istediğini beyan ederek mührün kaldırılmasını talep etmiştir. İl Müdürlüğünün 11/10/2016 tarihli yazısında "Etüt merkezi olarak açılmak istenilen kurumun Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Hükumetine karşı aleni bir kalkışmada bulunan FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkisi olduğu yönünde duyumlar bulunmakta olup, bu nedenle kurumun açılması uygun olmayacağından" talebin reddedildiği bildirilmiştir.

10. Başvurucu 9/12/2016 tarihinde Muğla Valiliği (İdare) aleyhinde Muğla 2. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Başvurucu; dava dilekçesinde idari işlemin masumiyet karinesine aykırılık teşkil ettiğini, etüt merkezini açmak için mevzuatta belirtilen tüm koşulları yerine getirmesine rağmen somut dayanak içermeyen bilgilere itibar edildiğini belirterek işlemin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; başvurucunun daha önce Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) kapsamında kapatılan Özel Fethiye A.F. Dershanesinde öğretmen olarak görev yaptığının belirlenmesi nedeniyle etüt merkezi açmasına izin verilmediğini beyan etmiştir.

11. Mahkeme 17/7/2018 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucunun daha önce FETÖ/PDY kapsamında kapatılan bir öğretim kurumunda öğretmen olarak görev yaptığı, ayrıca başvurucu hakkında Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde (Ağır Ceza Mahkemesi) FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan dava açıldığı ifade edilmiştir. Gerekçede, her ne kadar başvurucu hakkındaki yargılamanın devam ettiği görülse de davalı İdarenin bu aşamada kamu hizmeti niteliğindeki eğitim ve öğretim faaliyetine izin vermemesi yönündeki dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu sonucuna varılmıştır.

12. Başvurucu istinaf talebinde bulunmuştur. İstinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki hususları tekrar ederek, Mahkemenin gerekçesinde belirtilen soruşturmanın idari işlemin tesis edilmesinden sonra başlatılması nedeniyle ret kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür. İzmir Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) 18/12/2018 tarihinde Mahkemenin kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun -temyiz kanun yolu açık olmak üzere- reddine karar vermiştir. Başvurucu temyiz talebinde bulunmuş, Danıştay Sekizinci Dairesi (Danıştay) 13/6/2019 tarihinde Bölge İdare Mahkemesinin kararının temyiz kanun yolu açık olmayan kararlardan olması nedeniyle temyiz talebinin incelenmeksizin reddine karar vermiştir.

13. Başvurucu, nihai hükmü 4/9/2019 tarihinde öğrenmiş ve 4/10/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. Ceza Yargılaması Süreci

14. Başvurucu hakkında 23/01/2017 tarihinde FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan iddianame düzenlenmiştir. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda 2/10/2019 tarihinde başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve yasal koşullarının oluşması nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucunun dershanede görev yaptığı süre içinde örgüt mensupları arasında düzenlenen sohbet toplantılarına ve Zaman gazetesiyle ilgili protesto gösterisine katılmak suretiyle hiyerarşik yapı dâhilinde kalarak örgütün amaçları doğrultusunda hareket ettiğini belirtmiştir. Ayrıca, başvurucunun teşhis ve beyanları gereğince etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandırılarak cezasında indirime gidildiği açıklanmıştır.

15. Başvurucu, anılan karara karşı Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesine itiraz etmiş; yapılan inceleme sonucunda HAGB kararının usul ve kanuna uygun olduğunun belirlenmesi nedeniyle 25/11/2019 tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar verilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

16. 5580 sayılı Kanun'un 3. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

Bir kurumda öğretime başlayabilmek için kurum açma izni alınması zorunludur. İzin başvuruları ilgili millî eğitim müdürlüğüne yapılır. Valilikçe yapılan inceleme sonucunda açılması uygun görülen okullar dışındaki kurumlara kurum açma izni verilir. Valilikçe açılması uygun görülen okullara ilişkin başvurular ise kurum açma izni verilmek üzere Bakanlığa gönderilir.

Kurum açma izni talebinin valilikçe reddedilmesi hâlinde, kurucu veya kurucu temsilcisi tarafından taleplerinin reddine ilişkin işlemin tebliğinden itibaren onbeş iş günü içinde Bakanlığa itirazda bulunulabilir. İtiraz, Bakanlıkça onbeş iş günü içinde karara bağlanır.

Kurum açma izni alınmadıkça, kuruma öğrenci kaydı yapılamaz.

..."

17. 5580 sayılı Kanun'un 4. maddesi şöyledir:

"Özel öğretim kurumlarının gerçek kişi kurucularında, tüzel kişi kurucularının yönetim organlarında, kurucu temsilcilerinde ve personelinde; 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası ya da affa uğramış olsa bile Devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar, Devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, millî savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ve 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında işlenen suçlardan ceza almamış olması veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması, terör örgütlerine ya da Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ya da iltisakı yahut bunlarla irtibatı olmaması şartı aranır."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Anayasa Mahkemesinin 24/10/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

19. Başvurucu; kamuda atanamadığı için özel sektörde öğretmenlik yaptığını, çalıştığı dershanenin FETÖ bağlantısı nedeniyle kapatılması neticesinde işsiz kaldığından etüt merkezi açmak için talepte bulunduğunu beyan etmiştir. Anılan talebinin kapatılan eğitim kurumunda çalışması ve hakkındaki ceza yargılaması bulunması nedenleriyle haksız şekilde reddedildiğini ifade eden başvurucu, masumiyet karinesine aykırı hareket edildiğini belirtmiştir. Başvurucu ayrıca, söz konusu süreçte öğretmenlik lisansı iptal edilmemişse de Bölge İdare Mahkemesinin kararı neticesinde öğretmenlik yapma imkânının fiilen ortadan kalktığını ancak Danıştayın hatalı değerlendirmesi neticesinde temyiz talebinin esasının incelenmediğini vurgulayarak mülkiyet hakkının, din ve vicdan özgürlüğünün, ifade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı ile kanunilik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

20. Bakanlık görüşünde; uyuşmazlığın özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenmeyi gerekli kılan asgari ağırlık düzeyinde olup olmadığı incelenirken başvurucunun yargılandığı davada mahkûm olduğunun dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Görüşte, başvurucuya yönelik idari işlemin dayanağının 5580 sayılı Kanun olduğu belirtilerek başvurunun incelenmesinde söz konusu idari işlemin ulusal güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeninin korunması gibi meşru amaçları taşıyıp taşımadığı ve demokratik toplum düzeni için gerekli olup olmadığı hususlarının değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Görüşte son olarak, başvurucunun anayasal haklarının ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği vurgulanmıştır.

B. Değerlendirme

21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).

1. Uygulanabilirlik Yönünden

22. Başvurucunun iddialarının, FETÖ/PDY ile bağlantısı olduğu gerekçesiyle etüt merkezi açmasına izin verilmemesine ilişkin olduğu görülmüştür. Mesleki hayata yönelik bu tür tedbirlerin ya da müdahalelerin hangi durumlarda özel hayat bağlamında uygulanabilir olduğu hususunda belirlenen ölçütler C.A. (3) kararında açıklanmıştır (aynı kararda bkz. §§ 90-96). Başvuru dosyası incelendiğinde, bir terör örgütüyle bağlantılı olarak kabul edilerek mesleğine ilişkin sınırlama getirilmesinin mesleki ve özel ilişkilere ciddi etkilerinin olacağı öngörülebilir.

23. Öte yandan kamuya atanamayan ve özel sektörde çalışma olanakları sınırlandırılan başvurucu hakkındaki işlemin başkalarıyla mesleği çerçevesinde ilişki kurabilme ve geliştirebilme imkânının önemli ölçüde zayıflamasına, mesleğini devam ettirebilmesi, sosyal ve mesleki itibarını koruyabilmesi açısından ciddi sonuçlar doğurmasına yol açacağı anlaşılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun etüt merkezi açmasına izin verilmemesinin özel hayatına dair bilgilere dayandığı ayrıca fesih işleminin başvurucunun özel hayatına ciddi şekilde etki ettiği ve bu etkinin belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığı görülmüştür. Neticede gerek nedene gerekse sonuca dayalı olarak somut başvurunun özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenebilir nitelikte olduğu belirlendiğinden anılan kararda belirtilen ilkelerden ayrılmayı gerektiren bir yön bulunmadığı değerlendirilmiştir.

2. Kabul Edilebilirlik Yönünden

24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

3. Esas Yönünden

25. Özel hayata saygı hakkına yönelik negatif ve pozitif yükümlülükler arasındaki sınırların kesin biçimde tanımlanması ve birbirinden ayrılması her zaman mümkün değildir. Devlet için öngörülen negatif yükümlülükler, her durumda özel hayata saygı hakkına keyfî surette müdahaleden kaçınmayı gerekli kılar. Pozitif yükümlülükler de özel hayata saygı hakkının korunmasını ve bireyler arası ilişkiler alanında olsa da özel hayata saygının güvencelerini sağlamaya yönelik olaya özgü tedbirlerin alınmasını zorunlu kılar (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Adnan Oktar (3), B. No: 2013/1123, 2/10/2013, § 32; Ömür Kara ve Onursal Özbek, B. No: 2013/4825, 24/3/2016, § 46; Tamer Mahmutoğlu [GK], B.No: 2017/38953, 23/7/2020, § 98).

26. Başvurucunun etüt merkezi açma talebinin İdarece reddedildiği dolayısıyla somut olaydaki hukuki ilişkinin kamu gücünün etkisi altında şekillendiği ve başvurucunun özel hayatına yönelen müdahalenin kamu kurumunun ret işleminden kaynaklandığı dikkate alındığında başvurunun devletin negatif yükümlülükleri bağlamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. C.A. (3) [GK], B. No: 2018/10286, 2/7/2020, § 104).

a. Müdahalenin Varlığı

27. Başvurucunun etüt merkezi açma talebinin reddine ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu iddiasının yargı mercilerince reddedilmesi ve bu suretle eğitim faaliyetinden alıkonulması nedeniyle başvurucunun mesleki hayatına müdahalede bulunulduğu sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ret işleminin sonucu olarak kamusal bir makam tarafından başvurucunun özel hayatına saygı hakkına bir müdahalede bulunulduğu açıktır.

b. Müdahalenin İhlal Oluşturup Oluşturmadığı

28. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

29. Yukarıda belirlenen müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşullara uygun olmadığı takdirde Anayasa’nın 20. maddesini ihlal edecektir. Bu sebeple sınırlamanın Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanun tarafından öngörülme, meşru amaç taşıma, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama kriterlerine uygun olup olmadığının belirlenmesi gerekir (Halil Berk, B. No: 2017/8758, 21/3/2018, § 49; Süveyda Yarkın, B. No: 2017/39967, 11/12/2019, § 32; Şennur Acar, B. No: 2017/9370, 27/2/2020, § 34; R.G. [GK], B. No: 2017/31619, 23/7/2020, § 82).

i. Kanunilik

30. Başvuru konusu müdahalenin 5580 sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca gerçekleştirildiği ve kanunilik ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiştir.

ii. Meşru Amaç

31. Somut olayda başvurucunun daha önce FETÖ/PDY kapsamında kapatılan bir öğretim kurumunda öğretmen olarak görev yaptığı, ayrıca başvurucu hakkında Ağır Ceza Mahkemesinde FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan dava açıldığı dikkate alınarak bu aşamada başvurucunun kamu hizmeti niteliğindeki eğitim ve öğretim faaliyetine izin verilmediği anlaşılmıştır.

32. Özellikle kamu gücünü kullanan idarelerin millî güvenliğin ve kamu düzeninin korunması ile kamu hizmetinin sürdürülebilirliğinin sağlanması amacını taşıdıkları durumlarda takdir yetkilerinin daha geniş olduğu söylenebilir. Dolayısıyla özel hayata saygı hakkına müdahale teşkil eden mesleğe ilişkin tedbirlerde millî güvenliğin ve kamu düzeninin korunmasının, kamu hizmetinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasının hakkın doğasından kaynaklanan bir sınırlandırma nedeni olarak kabul edilebileceği değerlendirilmektedir. Bu bağlamda somut olay özelinde İdare tarafından başvurucunun özel hayata saygı hakkına yönelen müdahalenin söz konusu sınırlama nedenlerine dayandığı ve bu suretle meşru amaç unsurunu taşıdığı sonucuna varılmıştır.

iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk ve Ölçülülük

 (1) Genel İlkeler

33. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir. Açıktır ki bu başlık altındaki değerlendirme, sınırlamanın amacı ile bu amacı gerçekleştirmek üzere başvurulan araç arasındaki ilişki üzerinde temellenen ölçülülük ilkesinden bağımsız yapılamaz. Çünkü Anayasa’nın 13. maddesinde demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmama ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama biçiminde iki ayrı kritere yer verilmiş olmakla birlikte bu iki kriter bir bütünün parçaları olup aralarında sıkı bir ilişki vardır (Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45).

34. Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması, başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendisini göstermesi gerekmektedir. Amaca ulaşmaya yardımcı olmayan veya ulaşılmak istenen amaca nazaran bariz bir biçimde ağır olan bir müdahalenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığı söylenemeyecektir (Ferhat Üstündağ, § 46).

35. Orantılılık ise sınırlamayla ulaşılmak istenen amaç ile başvurulan sınırlama tedbiri arasında dengesizlik bulunmamasına işaret etmektedir. Diğer bir ifadeyle orantılılık, bireyin hakkı ile kamunun menfaatleri veya müdahalenin amacı başkalarının haklarını korumak ise diğer bireylerin hak ve menfaatleri arasında adil bir dengenin kurulmasına işaret etmektedir. Dengeleme sonucu müdahalede bulunulan hakkın sahibine terazinin diğer kefesinde bulunan kamu menfaati veya diğer bireylerin menfaatine nazaran açıkça orantısız bir külfet yüklendiğinin tespiti hâlinde orantılılık ilkesi yönünden bir sorunun varlığından söz edilebilir (Ferhat Üstündağ, § 46).

36. Başvurucunun ifa ettiği görevin çocukların eğitilmesini içeren öğretmenlik mesleği olduğu da dikkate alınmalıdır. Öğretmenlik mesleği, niteliği gereği çocukların sağlıklı yetiştirilmeleri ve haklarının korunması ile yakından bağlantılıdır. Bu bağlamda öğretmenlik mesleğinin muhatap kitlesinin çocuklar olması nedeniyle gözetilmesi gereken menfaatlerden birinin çocukların sağlıklı yetiştirilmeleri ve haklarının korunması olduğu dikkate alındığında öğretmenlik mesleğinin daha özellikli bir konumu olduğu açıktır. Bu nedenle öğretmen olarak görev yapanların diğer kişilerin tabi olmadığı bazı sınırlamalara tabi olmaları doğaldır (Z.A., B. No: 2013/2928, 18/10/2017, § 70).

37. Buna göre özel hayata saygı hakkına yapılan bir müdahale, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez.

 (2) İlkelerin Olaya Uygulanması

38. Somut olayda başvurucunun özel etüt merkezi açmak için yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine yapılan yargılamada Mahkeme tarafından başvurucunun daha önce FETÖ/PDY kapsamında kapatılan bir öğretim kurumunda öğretmen olarak görev yaptığı ve başvurucu hakkında Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan dava açıldığı ifade edilmiştir. Ayrıca Mahkemenin gerekçesinde eğitim ve öğretim faaliyetlerinin kamu hizmeti niteliği vurgulanmıştır.

39. 5580 sayılı Kanun'un 4. maddesinde (bkz. § 17) eğitim öğretim kurumları kurucu ve yöneticilerinde aranan şartlara yer verilmiştir. Eğitim öğretim kurumu yönetici ve kurucularında çalışanlara göre katı şartlar aranmasının, faaliyetin önemi ile yönetim yetkisinin faaliyet üzerindeki etkisi gözetildiğinde somut olayın koşullarına göre olağan sayılabileceği değerlendirilmiştir.

40. Somut olayda başvurucu kararlara dayanak olan kovuşturmanın sonuçlanmadığını ve hakkında terör örgütü üyesi olduğuna dair somut bir delil bulunmadığını iddia etmiş ise de başvuruya konu olayın başvurucunun ifa etmek istediği eğitim kurumu yöneticiliğinin özellikleri ile birlikte değerlendirmesi gereklidir. Anayasa Mahkemesi C.E. kararında, (C.E., B. No: 2016/436, 12/9/2019, § 64) okulların çocuklar ve gençler için çok kapsamlı bir öğrenme ortamı olduğunu, öğretmenlerin de hem kişilikleri hem de taşıdıkları sıfatları ile bu öğrenme ortamının yapı taşları olduğunu belirtmiştir. Kararda, bu nedenle öğretmenlerin gelişme çağında olan öğrencilerin hayata bakışlarının, tutum ve davranışlarının gelişmesinde örnek ve rol model olmak gibi bir görevi de ifa ettikleri vurgulanmıştır. Ayrıca öğretmenlerin kendilerini rol model olarak sunmasalar bile muhatap oldukları çocuklar ile gençlerin onlardan etkilenmelerinin ve onların olumlu ya da olumsuz davranışlarını örnek almalarının öğrenci/öğretmen ilişkisinin doğal sonucu olarak her zaman mümkün olduğu ifade edilmiştir. Etüt merkezinin de bir özel eğitim kurumu olduğu gözetildiğinde bu kurumlarda yönetici ya da kurucu olmanın, yönetim yetkileri de gözetildiğindeeğitim öğretim faaliyetinin önemine ilişkin anılan kararda belirtilen tespitler kapsamında kalacağı açıktır.

41. Buradan hareketle; etüt merkezi bağlamında eğitim ve öğretim kurumunun ve faaliyetinin açıklanan önemi gözetilerek başvurucu hakkında silahlı terör örgütüne ait bir okulda çalışması ve hakkında terör örgütü üyeliğinden kovuşturma olmasının, başvurucu tarafından eğitim öğretim kurumu açılmasını olumsuz yönde etkileyen bir unsur olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Eğitim öğretim kurumları kurucularının yönetim yetkisi özellikle bünyesinde çalışan öğretmelerin seçimi, niteliğini belirlemedeki yetkileri, onlar ve öğrenciler üzerindeki etkisi gözetildiğinde İdare ve Mahkemenin değerlendirmelerinin temelsiz olmadığı söylenebilir. Ayrıca idare ve yargı kararlarında yer verilen başvurucunun somut durumuna ilişkin değerlendirmelerin başvurucunun etüt merkezi kurmasına yönelik olduğu, özel sektörde öğretmenlik yapmasına ilişkin bir yasak içermediği; başvurucunun da bu yönde bir iddiasının bulunmadığı vurgulanmalıdır.

42. Ayrıca yargılama sürecinde başvurucunun katılımı ve savunması ile delillerini sunması sağlanmak suretiyle özel hayata saygı hakkının gerektirdiği usule ilişkin güvencelerden yararlandırılmış olduğu da dikkate alındığında; başvurucuya isnat edilen eylemlerin mahiyeti ve ifa edilen görevin önemi karşısında başvurucuya yönelen müdahalenin demokratik toplumun gereklerine uygun olmadığı ve ölçülü olmadığı söylenemez.

43. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

Engin YILDIRIM ve Kenan YAŞAR bu görüşe katılmamıştır.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE Engin YILDIRIM ve Kenan YAŞAR'ın karşı oyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 24/10/2024 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Başvuru, özel etüt eğitim merkezi açılmasına izin verilmemesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu özel etüt eğitim merkezi açmak için Muğla İl Millî Eğitim Müdürlüğüne başvurmuş, İdare bu talebi "Etüt merkezi olarak açılmak istenilen kurumun FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkisi olduğu yönünde duyumlar bulunmakta olup, bu nedenle kurumun açılması uygun olmayacağından" gerekçesi ile reddetmiştir.

3. İdarenin bu cevabına karşı açılan davanın reddi ve kesinleşmesi ile başvurucu süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

4. Çoğunluk kararında belirtildiği üzere somut başvuru özel hayata saygı hakkı kapsamında incelenebilir niteliktedir.

5. Anayasa uyarınca temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların öncelikle kanunla öngörülmüş olması gerekir. Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadına göre de Anayasa'nın 13. maddesinde yer alan kanunilik ölçütünün karşılanması için müdahale şekli anlamda bir kanuna dayanmalıdır (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 31).

6. Bununla birlikte temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin kanunların şeklen var olması yeterli değildir. Hukuk güvenliği açısından kanunun niteliği yani sınırlamanın erişilebilirliği, öngörülebilirliği ve kesinliği de önemlidir.

7. Anayasa Mahkemesinin 28/9/2022 tarihli ve E.2022/76, K.2022/112 sayılı kararıyla, 5580 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 9/5/2018 tarihli ve 7141 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle değiştirilen (1) numaralı fıkrasında yer alan “…veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması…” ibaresinin, anılan fıkrada yer alan “…personelinde…” ve “…anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar…” ibareleri yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Düzenlemeyle özel eğitim kurumlarını açmak ya da bu kurumlarda çalışmak isteyen kişiler yönünden anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan kovuşturma bulunmasının, bu kişilerin anılan faaliyetlerine engel olmayacağı sonucuna ulaşılmıştır.

8. Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararında çalışma hakkı kapsamında inceleme yaparak kovuşturma bulunmamasına ilişkin kuralla ulaşılmak istenen amaca, özel öğretim kurumlarına alım yönünden ilgili makamlara takdir yetkisi tanımak ya da ilgili makamlara kovuşturma sonuna kadar bekleme yetkisi vermek, hâlihazırda görev yapan personel yönünden ise kovuşturma durumunun iş sözleşmelerinin askıda kalması hâllerinden biri olarak kabulü gibi daha hafif tedbirlerle ulaşılmasının mümkün olduğu ifade edilmiştir. Nitekim buna benzer tedbirlerin çeşitli meslek grupları bakımından mevzuatta düzenlendiği vurgulanarak, kamu yararının sağlanması amacına daha hafif bir sınırlamayla ulaşılması mümkünken kişiler hakkında anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan kovuşturma bulunmaması şeklindeki sınırlamanın gerekli, dolayısıyla ölçülü olduğunun söylenemeyeceği belirtilmiştir (AYM, E.2022/76, K.2022/112 § 9).

9. Somut olayda, başvurucunun etüt merkezi açma talebini reddeden idarece söz konusu kurumun FETÖ/PDY ile irtibatlı olduğuna ilişkin duyumlar bulunduğu belirtilmiştir. Ayrıca derece mahkemelerinin kararlarında, başvurucunun daha önce FETÖ/PDY kapsamında kapatılan bir öğretim kurumunda öğretmen olarak görev yaptığı ifade edilerek 5580 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan, özel eğitim kurumlarının kurucuları ve personeli hakkında anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan kovuşturma bulunmaması gerektiğine ilişkin hüküm kapsamında değerlendirme yapıldığı anlaşılmıştır.

10. Buna göre her ne kadar bireysel başvuruya konu olan müdahalenin gerçekleştiği tarihte şekli anlamda bir kanunun varlığı hususunda şüphe bulunmasa da Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen iptal kararı dikkate alındığında başvurucu hakkında uygulanan kanun hükmünün kanunilik koşulunu sağlayacak nitelikte bir kapsama ve maddi içeriğe sahip olmadığı değerlendirilmiştir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Abdulkadir Tuncay, B. No: 2019/35343, 30/3/2022, § 50).

11. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği kanaati ile çoğunluk kararına iştirak edilmemiştir.

Üye

Engin YILDIRIM

Üye

Kenan YAŞAR