ÖZ:

Anonim ortaklığının sona ermesi sebepleri TTK m.529’da genel olarak düzenlenmiştir. Bunun haricinde özel sona erme sebepleri ise TTK m.530 ve m.531’de düzenlenmiştir. Anonim ortaklığının özel sona erme sebeplerinden birisi de TTK m.531’de düzenlenmiş olan “haklı sebeple fesihtir”. Bu fesih sebebine göre, kapalı anonim ortaklıklarda sermayenin onda birini (halka açık anonim ortaklıkta sermayenin yirmide birini) oluşturan pay sahipleri tarafından haklı sebeplerin varlığı halinde ortaklığın merkezinde bulunan asliye ticaret mahkemesinde dava açmak suretiyle ortaklığın feshedilmesini talep edebilmektedir. Sermaye sahiplerinin anonim ortaklığının feshini talep edebilmesi için dava dilekçesinde gösterilen sebebinin haklı sebep teşkil etmesi gerekmektedir. Gösterilen sebeplerin haklı olup olmadığını mahkeme takdir edecektir. Diğer bir ifade ile asliye ticaret mahkemesi anonim ortaklığın feshi davasında sermaye sahipleri tarafından gösterilen fesih sebebinin haklı olup olmaması bakımından geniş bir takdir yetkisini haizidir. Açılan dava sonucunda asliye ticaret mahkemesi, sermaye sahiplerinin göstermiş olduğu sebebin haklı sebep teşkil etmiş olduğuna kanaat getirirse o durumda anonim ortaklığın feshine veya TTK m. 531 f.1, c.2 hükmü uyarınca, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir. Bu çalışmamızda öncelikli olarak anonim ortaklığın haklı sebeple feshi davası hakkında genel olarak bilgi verdikten sonra söz konusu bu davanın usuli bakımından özellik arz eden bazı hususlar üzerinde durulması amaçlanmıştır.

1. GİRİŞ:

Anonim ortaklığın genel sona erme sebepleri haricinde bir takım özel sebeplerde bulunmaktadır. Anonim ortaklığın özel sona ermesi sebepleri (kanunda yer alan diğer hükümler saklı olmak üzere) arasında “organ eksikliği”(TTK m.530) ve “haklı sebeplerle fesih” (TTK m.531) olmak üzere iki hali düzenlenmiştir.

Anonim ortaklığın özel sona erme sebeplerinden olan ve konumuzun esasını teşkil eden anonim ortaklığının haklı sebeple feshi kurumu 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun[1] (TTK) 531. Maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir: “Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.”

TTK’nın 531. Maddesinde kendisine yer bulan anonim ortaklığın haklı sebeplerle feshi gerek teorik gerekse uygulama açısından önemli bir hüküm ve sonuç doğuran yeni bir kurumdur. Adı geçen bu kurum ile kanunda belirli oranda sermaye paylarını temsil eden pay sahiplerinin haklı sebeplerin varlığı halinde mahkemeden ortaklığın feshini talep edebileceğini, mahkemenin de sermaye pay sahiplerinin göstermiş olduğu sebebin haklı olduğunu kanaatine varırsa o durumda ortaklığım feshine veya davacı sermaye pay sahiplerinin karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı-sermaye pay sahiplerinin ortaklıktan çıkmasına ya da duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verecektir. Bu bakımdan haklı sebeple fesih davası maddi hukuk ve usul hukuku bakımından bünyesinde bazı özellikler arz etmektedir.

Bu sebeple çalışmamızda öncelikli olarak anonim ortaklığın haklı sebeple feshi kurumu hakkında genel birtakım bilgilere yer verilecek akabinde bu kurumun usul hukuku anlamında özellik arz etmiş olduğu hususlara teori ve mahkeme uygulaması ışığında değineceğiz.

2. HAKLI SEBEPLE FESİH KURUMUNA GENEL BAKIŞ:

Anonim ortaklığın özel sona erme sebepleri arasında yer alan “haklı sebeple fesih” kurumu 6102 sayılı TTK’nın 531. Maddesinde açık bir şekilde hüküm altına alınmıştır. Haklı sebeple fesih kurumu ilk defa 6102 sayılı yeni TTK ile ticaret hukukumuza girmiştir[2]. 6762 sayılı eski TTK döneminde kanunda anonim ortaklığın haklı sebeple feshi kurumu açık bir şekilde düzenlenmemişti[3].

6762 sayılı eski TTK döneminde anonim ortaklığın haklı sebeple feshi mümkün olup olmadığı hususu gerek öğretide gerekse yüksek yargı uygulamalarında tartışma konusu olmuştur[4]. Bu kapsamda öğretide ağırlıklı olan görüş, anonim ortaklığının haklı sebeple feshini sermaye payı sahipleri tarafından dava konusu edilemeyeceği belirtilmektedir[5]. Buna karşılık öğretide azınlıkta kalan diğer bir görüşe göre ise, anonim ortaklığın haklı sebeplerle feshi gündeme gelebileceğini belirtilmektedir[6].

Yargıtay ise 6762 sayılı TTK döneminde vermiş olduğu kararlarında anonim ortaklığının haklı sebeplerle feshinin mümkün olmadığını vurgulamıştır[7].

Buna karşılık 6102 sayılı yeni TTK’nın 531. Maddesinde anonim ortaklığının haklı sebeple feshi kurumu ilk defa yasal bir düzenlemeye kavuşmuştur[8]. 6102 sayılı TTK sayesinde yasa koyucu azınlık pay sahiplerine anonim ortaklığın haklı sebeple feshini talep etme hakkının tanımıştır[9].

TTK m.531’e göre, halka kapalı anonim ortaklıkta sermayenin onda birini temsil eden pay sahipleri, halka açık anonim ortaklıkta ise sermayenin yirmide birini temsil eden pay sahipleri tarafından haklı sebeplerin varlığı halinde, ortaklık merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde dava açmak suretiyle ortaklığın feshine karar verilmesini veya başkaca bir çözüm yöntemine karar verilmesini talep edebileceğini, asliye ticaret mahkemesinin ise yapmış olduğu yargılama sonucunda pay sahiplerince gösterilen sebebin haklı olduğuna kanaat getirmesi halinde anonim ortaklığının feshine veya davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verecektir.

Kanun koyucu TTK m.531’de anonim ortaklığının haklı sebeple fesih kurumunu düzenlemekle gerek halka açık anonim ortaklıklar gerekse halka kapalı anonim ortaklıklar bakımından uygulanabileceğine belirtmiştir[10].

Anonim ortaklık pay sahiplerinin mahkemeden anonim ortaklığın feshini veya diğer bir çözüm yöntemlerine karar verilebilmesinin talep edebilmesinin nirengi noktası “haklı sebep veya sebeplerdir”. Diğer bir ifade ile pay sahiplerinin anonim ortaklığın feshi kurumuna başvurabilmeleri için haklı sebep veya sebeplerin olması gerekmektedir. TTK m.531’de anonim ortaklığın feshine sebep olabilecek hangi olay veya olguların ya da işlemlerin haklı sebep teşkil edeceğine dair herhangi bir düzenleme mevcut değildir[11]. Haklı sebep kavramı her somut uyuşmazlık bakımından değişkenlik arz eden göreceli bir kavramdır[12]. Pay sahipleri tarafından gösterilen sebeplerin haklı sebep teşkil edip etmediği bakımından takdir etme yetkisi mahkemeye ait olmakla birlikte bu takdir yetkisi kullanılırken ortaklığın tarihçesi, sermaye yapısı ve ortak sayısı, esas sözleşmedeki hükümler gibi kıstaslar gözetilmesi gerekecektir[13]. Pay sahipleri tarafından ileri sürülen sebebin haklı sebep teşkil edip etmediği hususunda her ne kadar mahkemenin takdir yetkisi var ise de mahkeme bu konuda sınırsız bir yetkiye haiz değildir. Mahkeme, takdir yetkisini kullanırken kamu düzenine ilişkin emredici hükümler, evrensel hukuk ilkeleri, şirket türüne özgü temel özellikler ve somut olayın özellikleri gibi hususlar gözetmesi gerekmektedir[14].

Özetle ifade etmek gerekirse öğretide, davacı pay sahipleri bakımından ortaklığın devamı objektif olarak “çekilmez veya beklenilmez hal” aldığı durumlar anonim ortaklığın feshi davasında haklı sebebin olarak kabul edileceğini belirtmektedir[15].

Buna karşılık öğretide[16], “şirketin, çoğunluk pay sahibi tarafından kötü yönetilmesi sebebiyle, mali sıkıntı içinde bulunması”, “şirket kasasının sistematik bir şekilde boşaltılması”, “mali açıdan hiçbir geçerli sebep bulunmamasına rağmen, en az 3-4 yıl boyunca kâr payı dağıtılmaması”, “azınlık pay sahiplerinin haklarının sistematik bir şekilde ve sürekli olarak kısıtlanması”, “genel kurulun sürekli olarak toplantıya davet edilmemesi”, ”şirket amacı ile bağdaşmayan faaliyetler”, “şirket organlarının çalışamayacak şekilde bloke edilmesi (toplanmasının ve/veya karar almasının engellenmesi)”, gibi durumlar anonim ortaklığın feshini talep etmek bakımında haklı sebep teşkil edebileceği belirtilmektedir. Bu ve bunun gibi haklı sebep teşkil edebilecek olay veya olgular çoğaltılabilir.  

Pay sahipleri tarafından TTK m.531’e göre açılan anonim ortaklığım haklı sebeple fesih davası sonucunda mahkeme davanın şartları oluştuğunu ve bu arada gösterilen sebebin haklı sebep teşkil etmiş olduğu kanaatine varırsa o durumda ilgili anonim ortaklığın haklı sebeple feshine veya fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.

3. FESİH DAVASININ USUL HUKUKU BAKIMINDAN ARZ ETMİŞ OLDUĞU BAZI ÖZELLİKLER:

Bir önceki başlık altında anonim ortaklığının haklı sebeple feshi davası bakımından genel birtakım bilgilere yer vermiş bulunmaktayız[17]. Bu başlık altında ise haklı sebeple fesih davasının hukuki niteliği, dava açma süresi, tarafları, görevli ve yetkili mahkeme, yargılama usulü, zaman bakımından uygulama ve yargılama sonucunda verilecek kararlar gibi usuli konular hakkında alt başlıklar halinde açıklamaya gayret edeceğiz.

3.1. Hukuki Niteliği:

Öğretide bir görüş[18], anonim ortaklığın haklı sebeple fesih davası “koruyucu nitelikte bir yenilik doğuran bir dava” olduğu belirtilmiştir.

Diğer bir görüş[19] ise, anonim ortaklıkların haklı sebeple feshi davasının koruyucu ve engelleyici niteliği itibarıyla ortaklıklar hukukuna ilişkin “bozucu yenilik doğurucu“ bir dava olarak nitelendirmiştir.

Bir başka görüş ise, anonim ortaklığın haklı sebeple fesih davası, dava sonucunda ortaklığın feshine veya diğer kabul edilebilir bir çözüme karar verilebileceğini içeren alternatif çözümlü inşai nitelikte bir eda davası olduğu belirtilmektedir[20].

Son olarak öğretideki bir görüşe göre, inşai davanın, davacının mahkemeden bir hukuki ilişkinin kurulması veya mevcut bir hukuki ilişkinin sona erdirilmesi ya da mevcut bir hukuki ilişkinin sona erdirilmesini isteyebileceği bir dava türü olduğunu, bu itibarla anonim ortaklığının hukuki varlığının sona erdirilmesi dönük olarak açılan anonim ortaklığının haklı sebeplerle feshi davasının da inşai nitelikte bir dava olduğu belirtilmektedir[21].

Bununla birlikte öğretide, anonim ortaklığının haklı sebeplerle feshi davasının terditli dava olup olmadığı yönünden birtakım tartışmalar yapılmış olup; nihayetinde TTK m.531 f.1, c.2’de yer alan “Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir” şeklindeki hüküm gereğince davacı talep sonucunda birden fazla talebini aralarında aslilik- fer’ilik ilişkisi kurmak suretiyle ileri sürmüş olsa bile mahkeme, davacıların dava dilekçesinde göstermiş olduğu sebeplerin haklı sebep olduğuna kanaat getirmesi halinde ortaklığın feshi yerine, diğer bir çözüm yöntemine de karar verebileceğinden, diğer bir deyişle mahkeme davacının dava dilekçesindeki taleplerinin sırası ile bağlı olmaksızın karar vereceğinden söz konusu bu davanın terditli dava olmadığını kanaat getirilmiştir[22].

Kanaatimizce de anonim ortaklığın haklı sebeplerle feshi davası, azınlık pay sahipleri tarafından açılan, anonim ortaklığının hukuken mahkeme kararı ile sona erdirilmesini sonucu doğurabilecek bir inşai karakterli bir davadır.

3.2. TTK m.531 Hükmünün Zaman Bakımından Uygulanması:

Daha öncede ifade ettiğimiz gibi anonim ortaklığının haklı sebeple feshi kurumu 6102 sayılı TTK’nın 531. Maddesi ile ilk defa yasal bir hükümle Türk ticaret hukukumuza kazandırılmıştır. 6762 sayılı Eski TTK döneminde adı geçen kurum yasal olarak düzenlememişti.

Bununla birlikte, TTK m.531 hükmünün zaman bakımından uygulaması bakımından belirli bazı soru veya sorunlar ortaya çıkmaktadır.

Bu soru veya sorunlardan ilki şudur: TTK m.531 hükmü 6762 sayılı eski TTK döneminde kurulan anonim ortaklıklar hakkında uygulama alanı bulabilecek midir?

Öğretide, kural olarak 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun 2. Maddesinin 1. Fıkrasının a bendine göre, 6102 sayılı Yeni TTK’nın yürürlüğe girmesinden önce gerçekleşen hukuki olaylara 6762 sayılı Eski TTK hükümlerinin uygulanacağını, ancak, anonim ortaklık pay sahiplerinin hakları, bu anlamda anonim ortaklığın haklı sebeple feshini talep etme hakkının kanunda belirlenmiş olduğu, bu hakkın esas sözleşme ile değiştirilmesinin mümkün olmadığını, bu sebeple de 6103 sayılı Kanunun 3. Maddesi uyarınca TTK m.531’de kendisine yer bulan anonim ortaklığının haklı sebeplerle feshi kurumunun 6762 sayılı eski TTK döneminde kurulmuş olan anonim ortaklıklar bakımından da uygulanması gerektiğini belirtilmektedir[23].

İkinci soru veya sorun ise şudur: 6762 sayılı eski TTK döneminde anonim ortaklık esas sözleşmesine anonim ortaklığın haklı sebeplerle feshi bakımından konulan hükümlerin 6102 sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden itibaren geçerli olup olmayacağı sorunudur.

Öğretide, esas sözleşmeye TTK m.531’de öngörülen şartlar dahilinde hükümler konulmuş ise o durumda söz konusu bu hükümler 6102 sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden sonrada geçerli bir şekilde varlığını sürdürebileceğini belirtilmektedir[24]. Buna karşılık, 6762 sayılı TTK döneminde konulan hükümler TTK m.531’de öngörülen şartlardan daha ağır ise o durumda söz konusu bu hükümler 6103 sayılı Kanunun 3 ve 22. Maddesi uyarınca 01.07.2014 tarihine kadar geçerli olup; bu tarihten sonra bahsi geçen hükümler 6102 sayılı TTK hükümlerine uygun hale getirilmediği sürece TTK m.531 hükmü uygulama alanı bulacağı öğretide haklı olarak ifade edilmektedir[25].

Üçüncü soru veya sorun ise şudur: 6762 sayılı Kanun döneminde meydana gelmiş olay veya olguların 6102 sayılı TTK’nın 531. Maddesi hükmüne dayalı olarak açılan anonim ortaklığın haklı sebeplerle feshi davasında dayanılıp dayanılamayacağı hususudur.

Yargıtay, 6762 sayılı TTK döneminde meydana gelen hukuki olay ve/veya hukuki işlemlere dayalı olarak 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girmesinden sonra 531. Madde uyarınca anonim ortaklığın haklı sebeple feshini talep edilebileceğini, adı geçen bu davanın ikame edilebilmesi için 6762 sayılı TTK döneminde meydana gelen olay veya işlemlerin 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girmesinden sonra devam ediyor olmasına ya da  6762 sayılı TTK döneminde meydana gelen olay veya işlemler ile 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girdikten sonra meydana gelen olay veya işlemler arasında bağlantı olmasına gerek olmadığını yerleşik içtihatlarında vurgulamıştır[26].

Öğretide ise, Yargıtay’ın görüşünün aksine, 6762 sayılı TTK döneminde meydana gelen olay veya işlemlere dayalı olarak 6102 sayılı TTK’nın 531. Maddesine dayalı olarak anonim ortaklığının haklı sebeplerle feshi davasının açılabilmesi için, 6762 sayılı TTK döneminde meydana gelen olay veya işlemlerin 6102 sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden sonra devam ediyor olması veya etkisini devam ettirmesi ya da 6102 sayılı TTK’nın yürürlük tarihinden sonra meydana gelen olay veya işlemler arasında bağlantılı olması gerektiğini savunulmaktadır[27].

Öğretide yer alan bizimde katılmış olduğumuz diğer bir görüş ise, 6762 sayılı TTK döneminde meydana gelen olay veya işlemlere dayalı olarak 6102 sayılı TTK’nın 531. Maddesine uyarınca anonim ortaklığın haklı sebeplerle feshi davası açılabilmesi için 6762 sayılı dönemde meydana gelen olay veya işlemlerin haklı sebep teşkil etmesi ve 6102 sayılı TTK’nın yürürlüğe girdikten sonrada olay veya işlemlerin devam ediyor olması ya da etkilerini devam ettiriyorsa veyahut 6762 sayılı kanun döneminde meydana gelmiş, haklı sebep ağırlığına ulaşmamış ve fakat 6102 sayılı TTK  döneminde meydana gelen yeni olaylar/işlemler ile bir bütün olarak değerlendirildiğinde haklı sebep oluşturması gerekmektedir[28]. Öğretide bizimde katılmış olduğumuz görüşe ilave olarak mahkeme ayrıca bu tarz davalarda doğruluk ve dürüstlük kuralların (MK 2) gözetmesi gerekmektedir.

3.3. Yetkili ve Görevli Mahkeme:

TTK’nın 531. Maddesine dayalı olarak azınlık pay sahiplerinin anonim ortaklığın haklı sebeple feshini gerçekleştirebilmesi için inşai bir dava açması gerekmektedir. Diğer bir ifade ile azınlık pay sahipleri haklı sebepler olsa bile fesih ihbarda bulunmak suretiyle anonim ortaklığın feshini gerçekleştiremeyecektir. Azınlık pay sahipleri mutlaka TTK m.531 hükmüne dayalı olarak dava açması gerekmektedir.

TTK m.531 hükmüne göre, azınlık pay sahipleri anonim ortaklığın haklı sebeplerle feshini ortaklık merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi nezdinde dava açmak suretiyle ileri sürmesi gerekmektedir[29].

3.4. Davanın Tarafları:

Anonim ortaklığının haklı sebeple fesih davasında davayı kim veya kimler tarafından açılacağını veya diğer bir ifade ile bu davanın davacılarını açıkça TTK m.531’de düzenlemiştir. Adı geçen bu maddeye göre, davacı,  “kapalı anonim ortaklıklarda sermayenin en az onda birini” ve “halka açık ortaklık da yirmide birini “ temsil eden payların sahipleridir. Kanun koyucu bu surette azınlık pay sahiplerine münhasıran böyle bir hak tanımıştır[30]. Ve ayrıca kanun koyucu anonim ortaklığın hak sebeplerle feshini talep ve dava etme tekelini münhasıran azınlık pay sahiplerine tanımıştır[31].

İntifa hakkı sahiplerinin fesih davasını açıp açmayacağı hususu tartışmalıdır[32]. Ancak, öğretide, Hanağası, anonim ortaklığın haklı sebeple feshi davası sonucunda verilecek olan feshi kararı veya ortaklıktan çıkarma kararları ya da kabul edilebilir diğer bir çözüm yöntemlerine dair kararlar dikkate alındığında intifa hakkı sahiplerinin söz konusu bu davayı açmayacağını belirtilmektedir[33].

Azınlık pay sahipleri ise birden fazla kişiden oluşması halinde davayı kim ya da kimler tarafından açılacağı hususu tartışmalıdır. Bu anlamda öğretide bir görüş, payın bölünmezliği ilkesi gereğince ortaklığa ilişkin bir hakkın ortak bir temsilci aracılığı ile kullanılması gerektiğini, bu itibarla da fesih davasının ortak bir temsilci aracılığı ile açılması gerektiği ifade edilmektedir[34]. Bu konuda öğretide ileri sürülen diğer bir görüş ise, pay üzerinde paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyeti söz konusu ise o durumda pay sahipleri mecburi dava arkadaşlığı şeklinde hep birlikte dava açması gerektiği hususu ileri sürülmektedir[35].

Azınlık pay sahiplerinin iflas etmiş olması halinde söz konusu davayı tartışmalı olmakla birlikte iflas idaresi tarafından açılacak veya açılmış olan davaya iflas idaresi devam edecektir.[36]Eğer, iflas idaresi davayı masa adına takip etmede fayda görmez ise o durumda dava takip yetkisi talepte bulunan iflas alacaklısına veya alacaklılarına ikinci alacaklılar toplanması tarafından alınacak karar uyarınca devredilecek olup; dava takip yetkisini devralan iflas alacaklısı veyahut iflas alacaklıları TTK m.531’e göre fesih davasını açacak veya açılmış olan davayı takip edecektir[37]. Eğer, iflas alacaklıları da İİK m.245 hükmü uyarınca dava takip yetkisini devralmaz ise o durumda müflis söz konusu davayı kendisi açacaktır[38].

Bu konuda önem arz eden diğer bir husus ise, davacı olabilecek pay sahiplerinin kanunda belirtilen pay oranına hangi anda sahip olması gerektiğini meselesidir. Davacı pay sahiplerinin dava açıldığı anda kapalı anonim ortaklıklar bakımından sermayenin onda birine, halka açık anonim ortaklıklar bakımından ise sermayenin yirmide birine sahip olunması gerekmekle birlikte, acaba pay sahiplerinin kanunda öngörülen pay oranında haklı sebebe vücut veren olay veya işlemlerin gerçekleşmiş olduğu tarihte de bu pay oranına sahip olunması gerekir mi ? Öğretide, davacı pay sahiplerinin sadece davanın açıldığı tarihte değil aynı zamanda anonim ortaklığın feshini gerektirecek olan ve haklı sebep teşkil edebilecek olan olay veya işlemlerin gerçekleşmiş olduğu tarihte de kanunun belirtmiş olduğu pay oranına sahip olması gerektiği belirtilmektedir[39] . Bu görüşü savunan yazarlar, haklı sebep teşkil edebilecek olan olay veya işlemler gerçekleşmiş olduğu tarihte henüz kanunun belirtmiş olduğu pay oranına sahip olmadığı dönemde azınlık pay sahiplerinin çoğunluğun tahakkümüne maruz kaldığını, korunmaya muhtaç olduğunu, ortaklığın devamı kendileri bakımından çekilmez olduğunu ileri sürememesi gerektiğini gerekçe olarak belirtmektedirler[40].

Öte yandan davacı- azınlık pay sahiplerinin haklı sebep teşkil eden veya edecek olan olay ya da işlemlerin ortaya çıkması bakımından kusurunun olması halinde dava hakkının olup olmadığı hususu öğretide tartışmalıdır. Bu anlamda öğretide bir görüş, kural olarak davacı- azınlık pay sahiplerinin haklı sebep teşkil edecek olan işlem veya eylemlerin ortaya çıkmasında kusuru var ise o durumda MK 2 gereğinde bu azınlık pay sahiplerinin TTK m.531’e göre dava açma hakkının olmadığını savunmaktadır[41]. Ancak bu görüşü savunan bir yazar, her somut olayın özellikleri saklı kalmak kaydı ile eğer anonim ortaklıkta uyuşmazlıklar kalıcı bir hale gelmiş ise o durumda azınlık pay sahipleri söz konusu bu uyuşmazlığın ortaya çıkmasında kusuru olsa bile dava açma hakkının olduğunu, zira, mahkeme TTK m.531’e göre sadece ortaklığın feshine değil, davacıların ortaklıktan çıkarılmalarına da karar verebileceğini belirtmektedir[42].

Öğretide yer alan diğer bir görüşe göre ise, azınlık pay sahiplerinin haklı sebep teşkil edecek olan olay veya işlemlerin ortaya çıkmasında kusurlu olsa bile TTK m.531 hükmüne dayalı olarak dava hakkının olduğu, zira, kanun koyucunun bu noktada haklı sebep bakımından kusur şartını öngörmemiş olduğunu belirtmektedir[43].

Bununla birlikte TTK m.531’e dayalı olarak azınlık pay sahipleri tarafından açılacak olan davada husumet anonim ortaklığa yöneltilmesi gerekmektedir[44]. Eş söyleyişle, anonim ortaklığın feshi davasında davalı anonim ortaklık tüzelkişiliğidir. Anonim ortaklık tüzelkişiliğini de bu davada yönetim kurulu temsil edecektir[45]. Ancak, menfaat çatışması olması halinde kayyım atanması gündeme gelebilecektir. Ayrıca anonim ortaklığın fesih veya diğer sona erme halleri kapsamında sona ermemiş ve tasfiye aşamasına girmemiş olması gerekmekte olup; eğer dava açıldıktan sonra böyle bir durum meydana gelmiş ise mahkeme o durumda davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı vermesi gerekecektir[46].

Son olarak, TTK m.531 hükmü uyarınca azınlık pay sahipleri tarafından açılan davaya fer’i müdahaleye değinmekte fayda vardır. Bilindiği üzere fer’i müdahale kurumu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 66. Maddesinde düzenlenmiştir. Bahsi geçen maddeye göre, fer’i müdahale, açılmış ve devam eden bir davada, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan tarafın yanında ve ona yardımcı olmak anlamında tahkikat aşamasının bitimine kadar katılma imkanı veren kurumdur. Bu öz açıklamadan sonra belirtmek gerekir ki, öğretide, davada taraf olarak bulunmayan çoğunluk pay sahiplerinin davalı anonim ortaklık yanında fer’i müdahil olarak davaya katılabileceğini, bu noktada çoğunluk pay sahiplerinin hukuki yararı olduğunu, zira, açılan davada söz konusu pay sahiplerinin de hukuki durumu etkileneceği hususu haklı olarak belirtilmektedir[47]. Ve yine, ortaklık çalışanları da ortaklık yanında fer’i müdahil olarak katılabileceğini, zira, bu kişilerin mahkemece verilebilecek fesih kararı sonucunda ortaklık ile aralarındaki hizmet (veya iş) sözleşmesinin sona ereceğini, bu nedenle de davaya fer’i müdahil olarak katılmasında hukuki yararının olduğu kabul edilmektedir[48]. Buna karşılık ortaklıktan alacaklı olan kişilerin fer’i müdahil olarak fesih davasına katılmasında hukuki yararı bulunmadığı, zira, ortaklık alacaklılarının alacaklarını tasfiye aşamasında tahsil etmelerinin mümkün olduğu ileri sürülmektedir[49].

3.5. Dava Açma Süresi:

Kanun koyucu, TTK m.531 hükmü uyarınca açılacak olan anonim ortaklığın haklı sebeplerle feshi davası bakımından herhangi bir dava açma süresi bakımından herhangi bir düzenlemeye yer vermemiştir. Diğer bir ifade ile anonim ortaklığının haklı sebeple feshi davasında herhangi bir süre ile sınırlandırılmamıştır.

Her ne kadar TTK m.531 hükmüne dayalı olarak açılacak olan haklı sebeple fesih davasında kanun koyucu herhangi bir süre öngörmemiş ise de öğretide bu davanın makul süre içerisinde açılması gerektiğini, bu durumun dürüstlük kuralı ve ortaklığın hukuki güvenliğinin bir gereği olduğunu belirtilmektedir[50].

Kanaatimizce de kanun koyucu bahsi geçen dava hakkında dava açma süresi bakımından herhangi bir süre öngörmemiş ise de bu davanın süresiz bir şekilde açılacağı şeklinde anlaşılmaması gerekmektedir. Bu bakımından öğretide de haklı olarak ifade edildiği üzere söz konusu bu davanın açılabilmesi süresinin sınırı; doğruluk ve dürüstlük kuralı (MK 2) ile sınırlıdır. Böylelikle, azınlık pay sahipleri haklı sebep teşkil etmiş olabileceğini düşündüğü olay veya işlemlerin ortaya çıkmış olduğu tarihinden itibaren makul süre içerisinde haklı sebeple fesih davası açması gerekmektedir. Aksi halde somut olayın özellikleri dikkate alınmak suretiyle azlık pay sahiplerinin davası MK 2 anlamında reddedilmesi gerekecektir.

3.6. Uygulanan Yargılama Usulü:

Anonim ortaklığın haklı sebeple feshi davasında uyuşmazlık pay sahipleri ile anonim ortaklık arasında gerçekleştiği için söz konusu bu davalarda TTK m.1521 hükmü gereğince basit yargılama usulü uygulanacaktır[51]. Bu itibarla, anonim ortaklığın haklı sebeple feshi davasında cevaba cevap dilekçesi ve ikinci cevap dilekçesi verilemeyecek olup; iddianın ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağı davacı bakımından dava dilekçesinin; davalı bakımından ise cevap dilekçesinin verilmesi ile başlamaktadır[52].

Fesih davasına bakan mahkeme, tarafların dinlenmesi, delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemlerinin yapılmasını HMK m.320 f.2’de yer alan duruşma hariç, iki duruşmada tamamlar (HMK m.320 f.3, c.1). “Duruşmalar arasındaki süre bir aydan daha uzun olamaz. İşin niteliği gereği bilirkişi incelemesinin uzaması, istinabe yoluyla tahkikat işlemlerinin yürütülmesi gibi zorunlu hâllerde, hâkim gerekçesini belirterek bir aydan sonrası için de duruşma günü belirleyebilir ve ikiden fazla duruşma yapabilir” (HMK m.320 f.3, c.2).

Ve ayrıca ifade etmek gerekirse, kanun koyucu, TTK m.531’de fesih davası açısından özel bir ihtiyati tedbir öngörmediği için davacılar tarafından bu yönde bir talep olması halinde mahkeme HMK hükümleri uyarınca ihtiyati tedbire karar verecektir[53].

3.7. Davaya Son Veren Taraf Usul İşlemleri:

Anonim ortaklığın haklı sebeplerle feshi davasında davacıların davasından feragat etmesi mümkündür[54]. Davacı-azınlık pay sahipleri davadan feragat etmişse o durumda dava maddi anlamda kesin hüküm teşkil edecek ve azınlık pay sahipleri aynı sebeplerle tekrardan dava açmayacak olup; ancak, yeni sebeplere dayalı olarak tekrardan fesih davası açmak mümkün olacaktır[55].

Ancak, fesih davasında davaya son veren taraf usul işlemlerinden olan kabul veya sulh ile davanın sona erdirilmesinin mümkün olup olmaması meselesi ise öğretide tartışmalıdır.

Öğretide bir görüşe göre, kabul veya sulh ile anonim ortaklığın haklı sebeple fesih davasının sona erdirilebileceği belirtilmektedir[56].

Öğretide yer alan diğer bir görüşe göre ise, anonim ortaklığın haklı sebeple feshi davasının tarafların üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabileceği bir dava türü olmadığı bu sebeple de söz konusu bu davanın kabul veya sulh yoluyla sona erdirilmesinin mümkün olmadığı belirtilmekle birlikte, buna gerekçe olarak da, anonim ortaklığının haklı sebeple feshi davasının son çare (ultima ratio) olduğu, söz konusu bu dava sadece pay sahiplerini değil aynı zamanda ortaklığın kendisini, çalışanlarını ve ortaklıkla hukuki ilişki içerisinde olan üçüncü kişilerin hukuki ve fiili durumlarını etkilemiş olduğunu, mahkeme açılan dava sonucunda durumun gerekmesi halinde ortaklığın feshi yerine TTK m.531 f.1, c.2’de yer alan alternatif bir takım çözüm yöntemlerine de karar verebileceğini ve yine söz konusu davalar bakımından ortalığın yargılama sonucunda feshi yerine alternatif bir takım çözüm yöntemine karar verme yetkisinin münhasıran mahkemeye tanınmış olduğu ileri sürülmektedir[57].

3.8. Yargılama Sonucunda Verilebilecek Kararlar:

Anonim ortaklığın feshi davası sonucunda mahkemenin ne tür kararları verebileceği hususu TTK m.531 f.1, c.2’de aynen şu şekilde düzenlenmiştir: “Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir

Mahkeme azınlık pay sahiplerinin açmış olduğu dava sonucunda gösterilen sebeplerin haklı sebep teşkil etmediğine kanaat getirirse o durumda davanın reddine karar verecektir[58]. Buna karşılık mahkeme gösterilen sebeplerin haklı sebep olduğuna kanaat getirirse o durumda hemen anonim ortaklığının feshine karar veremeyecek olup; TTK m.531’e göre davacıların, ortaklıktan paylarının gerçek değerlerinin ödenmek suretiyle çıkarılmalarına veya duruma göre diğer bir makul ve kabul edilebilir çözüm yöntemine karar verecektir[59]. Buradan hareketle, kanun koyucu mahkemeye ortaklığın feshi karar verebilmesi noktasında “son çare (ultima ratio)” ilkesi benimsemiştir[60].

Kanun koyucu usul hukukuna hakim olan taleple bağlılık ilkesine TTK m.531 hükmü ile mahkemeye ortaklığın feshi yerine diğer alternatif çözüm yöntemine karar verme noktasında takdir yetkisi tanımla önemli bir istisna getirmiştir[61].

Görüldüğü üzere, kanun koyucu TTK m.531’de fesih haricinde iki ayrı şekilde karar verebileceği hususunu düzenlemiştir. Bunlardan ilki, davacı azınlık pay sahiplerinin ortaklıktan paylarının gerçek değeri ödenmek suretiyle çıkarılmaları karar verecektir[62].

Bunun haricinde mahkeme duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüm yöntemine karar verecektir. Mahkeme, duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüm yöntemine göre karar verirken anonim ortaklığının temel yapısına, azınlık ve diğer pay sahiplerinin menfaatlerini gibi hususları dikkate alması gerekecektir[63]. Bununla birlikte, kanun koyucu duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüm yönteminin neler olduğu hususunda açık bir düzenlemeye yer vermemiştir. Öğretide, “kar dağıtımına karar verme”, “yönetim kuruluna azlıktan temsilci atama”, “genel kurul veya yönetim kurulu kararlarını tadili ya da iptali yetkisi”, “mahkemenin esas sözleşmeyi değiştirme yetkisi”, “ortaklık varlıklarının veya iştiraklerinin satılması”, “ortaklığın azınlık ve çoğunluk arasında bölüm yoluyla paylaştırmasına karar verme yetkisi”, gibi hususların duruma uygun düşen ve kabul edilebilir çözüm yöntemi olarak kabul edilmektedir[64]. Az yukarıda da belirtmiş olduğumuz üzere, mahkeme ortaklığın feshi kararı yerine duruma uygun düşen ve kabul edilebilir bir çözüm yöntemine karar verirken azınlığı çoğunluğa mahkum etmeyecek şekilde, anonim ortaklığın temel yapısına uygun olacak bir karar verecektir[65].

4. SONUÇ:

Anonim ortaklığının özel sona erme sebeplerinden birisi de TTK m.531’de düzenlenmiş olan “haklı sebeple fesihtir”. Bu sona erme sebebine göre, kapalı anonim ortaklıklarda sermayenin onda birini (halka açık anonim ortaklıkta sermayenin yirmide birini) oluşturan pay sahipleri tarafından haklı sebeplerin varlığı halinde ortaklığın merkezinde bulunan asliye ticaret mahkemesinde dava açmak suretiyle ortaklığın feshedilmesini talep edebilmektedir.

Sermaye sahiplerinin anonim ortaklığının feshini talep edebilmesi için dava dilekçesinde gösterilen sebebinin haklı sebep teşkil etmesi gerekmektedir. Gösterilen sebeplerin haklı olup olmadığını mahkeme takdir edecektir. Diğer bir ifade ile asliye ticaret mahkemesi anonim ortaklığın feshi davasında sermaye sahipleri tarafından gösterilen fesih sebebinin haklı olup olmaması bakımından geniş bir takdir yetkisini haizidir.

Açılan dava sonucunda asliye ticaret mahkemesi, sermaye sahiplerinin göstermiş olduğu sebebin haklı sebep teşkil etmiş olduğuna kanaat getirirse o durumda anonim ortaklığın feshine veya TTK m. 531 f.1, c.2 hükmü uyarınca, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilecektir. Diğer bir ifade ile azınlık pay sahipleri tarafından açılan ortaklığın feshi davasında mahkeme ortaklığın feshine karar vermesi bakımından “son çare (ultima ratio)” ilkesi caridir. Bunun haricinde mahkeme duruma uygun ve kabul edilebilir diğer bir çözüm yöntemine karar verirken anonim ortaklığın temel yapısına uygun, taraf menfaatlerini gözetecek, ölçülülük ilkesine uygun ve çoğunluğu azınlığa mahkum etmeyecek şekilde takdir yetkisini kullanması gerekecektir.

----------------------

[1] RG, T.14.2.2011, S. 27846

[2] Nomer- Nomer-Ertan, F.. (2015)., “Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi Davası-TTK M. 531 Üzerine Düşünceler”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, Cilt:73, Sayı:1, s.421.

[3] Nomer-Nomer-Ertan, s. 421.

[4] Nomer-Nomer-Ertan, s. 421.

[5] Nomer-Nomer-Ertan s. 421’de zikredilen yazarlar.

[6] Nomer-Nomer-Ertan, s. 422’de zikredilen yazarlar.

[7] Bkz:Yarg. TD 26.03.1963, E.63/3484, K.63/4856 [Batider 1964 C.2, S.4, s.711-714, 713]; Yarg. 11. HD 7.6.1979, E.2160/ K.3061 [YKD 1980, Cilt 6, S. 1516-1519]: Nomer-Nomer-Ertan, s.421.

[8] Nomer-Nomer-Ertan, s. 421-422; Aker, H.(2016), “Anonim ve Limited Şirketlerde Ortaklık Sıfatının Sona Ermesi ve Özellikle Haklı Sebeple Fesih Davasına İlişkin Bazı Değerlendirmeler”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Cilt:32, Sayı:1, s.108-109.

[9] Aker, s. 108.

[10] Nomer-Nomer-Ertan, s. 422.

[11] Nomer-Nomer-Ertan, s.425.

[12] Çamoğlu, E.,(2015).,  “Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshinde Hakimin Takdir Yetkisi”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Cilt:31, Sayı:1, s. 8( Anılış: Çamoğlu, haklı sebep’dir. )

[13] Çamoğlu, Haklı Sebep, s. 8-9.

[14] Çamoğlu, Haklı Sebep, s. 9.

[15] Nomer-Nomer-Ertan, s.426.

[16] Nomer-Ertan, s. 426-427’de zikredilen yazar ve eserleri; ve ayrıca benzer şekilde örnekler için bkz: Aker, s. 111 vd.

[17] “2.Haklı Sebeple Fesih Kurumuna Genel Bakış” başlığı altında yapmış olduğumuz açıklamalar için bkz.

[18] Şahin, A.(2013), Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi, İstanbul, s. 55-56; Erdem, N.(2012), ), Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi, İstanbul, s.165 ( Naklen, Hanağası, E. ( 2016), “Anonim Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi Davasının Medenî Usûl Hukuku Perspektifinden Değerlendirilmesi”, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Cilt:32, Sayı:1, s. 203. )

[19] Pulaşlı, H.(2013), Yeni Şirketler Hukuku Genel Esaslar, Güncelleştirilmiş 2. Baskı, Ankara, s.574 (Naklen, Hanağası, s. 203.)

[20] Tekinalp, Ü. (2012), “Anonim Ortaklığın Haklı Sebeplerle Alternatif Çözümlü Fesih Davasının Bazı Usuli Sorunlar”, EUHFD, Cilt: 16, Sayı:3-4, s. 215(Naklen, Hanağası, s. 204).

[21] Hanağası, s. 205.

[22] Bkz: Hanağası, s. 205-207.

[23] Çağlar, H;  Kaşak, E. (2016), Anonim Şirketin Haklı Sebeple Feshine İlişkin TTK M. 531 Hükmünün Zaman Bakımından Uygulanması”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 65, Sayı:3, s.675.

[24] Çağlar/Kaşak, s. 676.

[25] Bkz: Çağlar/Kaşak, s. 676-677

[26] Bkz: Yargıtay 11. HD.,  28/01/2016 K.T., 2015/2939 E., 2016/937 K.; Yargıtay 11. HD., 02/06/2014 K.T.,          2014/3669 E., 2014/10238 K, https://karararama.yargitay.gov.tr/, Erişim Tarihi: 04.02.2024.; Ayrıca benzer kararlar için bkz: Çağlar/Kaşak, s. 678-679.

[27]  Çamoğlu, E. (2014), “Yeni Türk Ticaret Kanununun Zaman Açısından Uygulanması”, Yargı Dünyası, Sayı: 217, s.16. ( Anılış: Çamoğlu, zaman bakımından uygulama’dır).

[28] Çağlar/Kaşak, s. 681-682.

[29] Nomer-Ertan, s. 424-425.

[30] Hanağası, s. 207.

[31] Hanağası, s. 208.

[32] Söz konusu tartışmalar ve ileri sürülen görüşler için ayrıca bkz: Hanağası, s.210.

[33] Hanağası, s. 210.

[34] Erdem, s.175-176(naklen, Hanağası, s. 210).

[35] Hanağası, s. 211.

[36] Hanağası, s. 218

[37] Hanağası, s.218.

[38] Hanağası, s. 218-219.

[39] Nomer-Ertan, s. 424.

[40] Nomer-Ertan, s. 424.

[41] Çamoğlu, Haklı Sebep, s.8; Aker, s.119-120.

[42] Aker, s.119-120.

[43] Hanağası, s. 221.

[44] Nomer-Ertan, s.424; Hanağası, s.222.

[45] Hanağası, s.222.

[46] Hanağası, s. 224.

[47] Pekcanıtez, H.(1992), Medeni Usul Hukukunda Fer’i Müdahale, Ankara, s. 96 ( naklen, Hanağası, s. 225).

[48] Hanağası, s. 225.

[49] Şahin, s. 356( naklen, Hanağası, s. 225)

[50] Hanağası, s.226-227.; Hanağası, s.226-227’de zikredilen yazarlar.

[51] Hanağası, s.236.

[52] Hanağası, s. 237.

[53] Hanağası, s. 237.

[54] Hanağası, s. 258.

[55] Hanağası, s. 258-259.

[56] Şahin, s. 377 (naklen, Hanağası, s.259).

[57] Hanağası, s. 260.

[58] Nomer-Ertan, s. 428.

[59] Nomer-Ertan, s.428; Çamoğlu, Haklı Sebep, s. 9-10.

[60] Çamoğlu, Haklı Sebep, s. 10.

[61] Nomer-Ertan, s.428.

[62] Nomer-Ertan, s.430 vd.; Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz: Çamoğlu, Haklı Sebep, s. 10vd.

[63] Nomer-Ertan, s. 429 vd.

[64] Çamoğlu, Haklı Sebep, 14-18.

[65] Çamoğlu, Haklı Sebep, s. 14. ;Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz: Hanağası, s. 250.

Anahtar Kelimeler: Anonim Ortaklık, Haklı Sebep, Takdir Yetkisi, Usul Hukuku, Taleple Bağlılık İlkesi.