ÖZ:
Tek satıcılık (distribütörlük) sözleşmesi, yapımcının üretmiş olduğu mallarının tamamını veya bir kısmını belirli bir yer veya bölgede tekele (inhisara) sahip olarak satmak üzere tek satıcıya bedeli karşılığında göndermeyi, tek satıcının da söz konusu malları kendi adına ve hesabına ait olmak üzere satmak suretiyle malların sürümünü arttırmayı üstlenmiş olduğu bir sözleşmedir. Bu tanımdan da yola çıkarak ifade etmek gerekirse tek satıcılık sözleşmesinin “yapımcı” ve “tek satıcı” olmak üzere iki tarafı bulunmaktadır. Tek satıcılık sözleşmesi hukuki niteliği öğretide tartışmalı olmakla beraber bir kısım yazarlar, adı geçen sözleşmenin satış; vekalet; komisyon; acentelik sözleşmelerinden farklılık arz etmekle birlikte kendine özgü(sui generis) sözleşme olarak ifade edilmektedir. Bununla birlikte, acentelik sözleşmesinde sözleşme müvekkil tarafından acentenin kusuru olmaksızın ve haklı bir sebep olmaksızın feshedilmiş olması veya acente, müvekkilinin feshi haklı kılacak eylemleri ile feshedilmiş olması halinde acente TTK m.122 hükmü şartları uyarınca müvekkilden denkleştirme tazminatı talep etme hakkı bulunmaktadır. Ancak, tek satıcılık sözleşmesinin feshi halinde tek satıcının yapımcıdan denkleştirme tazminatı talep edebileceğine dair doğrudan bir kanuni düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte, sadece TTK m.122 f.5 de hakkaniyete uygun düşmesinde halinde acentelik sözleşmesinde uygulama alanı bulan denkleştirme tazminatının tek satıcılık sözleşmesinde bakımından da uygulanabileceğini belirtilmektedir. İş bu çalışmamızda öncelikli olarak tek satıcılık sözleşmesi hakkında genel birtakım bilgilere yer verilmiş olup; akabinde tek satıcılık sözleşmesi ile acentelik sözleşmesinin karşılaştırılması yapılmış ve son olarak acentelik sözleşmelerine özgü olarak düzenlenmiş olan “denkleştirme tazminatının” tek satıcılık sözleşmeleri bakımından uygulanma alanı bulup bulmayacağı meselesi tartışılmıştır.
1. GİRİŞ:
Global dünyada ekonomi ve sanayi alanında yaşanan gelişmeler neticesinde dünya ticaret hacmi genişlemiş bulunmaktadır[1]. Buna binaen büyük çapta üretim yapan yapımcılar, sürekli ve güvenilir bir şekilde mallarının tanınırlığını arttırmak amacıyla tek satıcılık sözleşmesini ticari yaşamlarında araç olarak kullanmaktadırlar[2]. Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse tek satıcılık sözleşmesi ticari hacmi büyük olan yapımcıların üretmiş olduğu mallarının sürümünü tek satıcılar aracılığı ile artırmak amacıyla kullanılan yasal mevzuatımızda düzenlenmemiş önemli bir sözleşmedir.
Tek satıcılık sözleşmesi kapsamında tek satıcılar, yapımcılar ile aralarındaki sözleşme uyarınca yapımcının mallarını bedelini ödemek suretiyle satın ve devralmakta ve akabinde bağımsız bir şekilde kendi adına ve hesabına olmak üzere belirli bölgede yapımcının mallarını satmakla birlikte yapımcının mallarını sürümünü arttırma faaliyetinde bulunmaktadır. Özellikle uzun süreli/soluklu tek satıcılık sözleşmelerinde tek satıcı yapımcının malları bakımından ve dolasıyla da yapımcı açısında önemli ölçüde bir müşteri portföyü kazandırmaktadır. Bu açıdan bakıldığında tek satıcı sayesinde yapımcı önemli ölçüde maddi kazanç veya menfaat elde etmektedir. Hal böyle ile uygulamada yapımcılar bazen tek satıcı ile aralarındaki tek satıcılık sözleşmesini haksız surette ya da tek satıcıya yüklenemeyecek sebeplerden dolayı feshetmekte oldukları görülmektedir. Yapımcı tarafından yapılan haksız fesih sonucunda tek satıcılık sözleşmesinde tek satıcı, yapımcı lehine önemli ölçüde müşteri portföyü kazandırmış olmasına karşılık mağdur olmaktadır. Ancak, yasal mevzuatımızda tek satıcılık sözleşmesinin haksız surette fesheden yapımcıya karşı tek satıcının müşteri tazminatı talep edebileceğine doğrudan bir hüküm bulunmamaktadır. Sadece, TTK m.122 f.5 de acentelik sözleşmelerine özgü denkleştirme tazminatının tek satıcılık sözleşmesi bakımından da hakkaniyet ilkesi gereğince uygulanabileceğini belirtmektedir.
İşte bu yüzden bizler adı geçen çalışmamızda öncelikle tek satıcılık sözleşmesi hakkında genel birtakım bilgilere yer vereceğiz. Akabinde tek satıcılık sözleşmesinin acentelik sözleşmesi ile karşılaştırılması yapılacak ve nihayetinde acentelik sözleşmesi bakımından uygulama alanı bulan TTK m.122 vd. düzenlenen denkleştirme tazminatının tek satıcılık sözleşmeleri bakımından uygulama alanı bulunup bulunmayacağı meselesine cevap aranacaktır.
2. GENEL OLARAK TEK SATICILIK SÖZLEŞMESİ:
2.1. Tanımı:
Tek satıcılık sözleşmesi, öğretide, yapımcı ile tek satıcı arasında yapılan, yapımcının üretmiş olduğu mallarının tamamını veya bir kısmını belirli bir coğrafi bölgede inhisar olarak satmak üzere tek satıcıya göndermeyi üstlenmiş olduğunu, tek satıcının da yapımcının kendisine göndermiş olduğu malları kendi adına ve hesabına satmakla beraber yapımcının mallarının sürümünü arttırmayı üstlenmiş olduğu, sürekli borç doğuran, çerçeve niteliğinde bir sözleşme şeklinde tanımlanmaktadır[3].
Yargıtay kararlarında ise tek satıcılık sözleşmesi, “ticari hayatın gerekleri doğrultusunda, sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde ortaya çıkmış sui generis bir sözleşmedir. Tek satıcılık sözleşmesi, yapımcı ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde öyle bir sözleşmedir ki, bununla yapımcı, mamüllerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede tekele sahip olarak satmak üzere tek satıcıya bedeli karşılığında göndermeyi, buna karşılık tek satıcı da, sözleşme konusu malları kendi adına ve hesabına satarak bu malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunma yükümlülüğünü üstlenmiş olduğu” sözleşme olarak tanımlanmaktadır[4].
2.2. Hukuki Niteliği:
Tek satıcılık sözleşmesi hukukumuzda açık bir şekilde düzenlenmemiş olmakla beraber uygulama ortaya çıkan ihtiyaçlar nedeniyle sözleşme özgürlüğü kapsamında ortaya çıkmış bir sözleşme türüdür[5].
Öğretide tek satıcılık sözleşmesinin hukuki niteliği tartışmalıdır. Öğretide bir görüş tarafından, tek satıcılık sözleşmesi hukuki niteliği itibarıyla kendisine özgü(sui generis) isimsiz bir sözleşme olarak ifade edilmektedir[6].
Öğretide yer alan diğer bir görüş ise tek satıcılık sözleşmesinin karma nitelikte bir sözleşme olarak nitelendirilmektedir[7].
Bununla birlikte öğretide bazı yazarlar tek satıcılık sözleşmesinin taraflarından olan “tek satıcının” ticaret hukuku sistematiği içerisinde bir tacir yardımcısı olduğunu belirtmektedirler[8].
Yargıtay’a göre ise, tek satıcılık sözleşmesi, ticari hayatın gerekleri sonucunda sözleşme özgürlüğü kapsamında ortaya çıkmış sui generis bir sözleşmedir[9].
Gerçekten de tek satıcılık sözleşmesi, yapımcının üretmiş olduğu malları belirli bir yer ile sınırlı olmak üzere münhasıran tek satıcı tarafından satılmak üzere tek satıcıya satın ve teslim etmeyi, tek satıcının da kendi adına ve hesabına olmak üzere söz konusu malları sözleşme uyarınca belirlenen coğrafi bölgede satma ve yapımcının mallarının sürümünü arttırmayı üstlenmiş olduğu, kanunda düzenlenmemiş, sürekli borç ilişkisi doğuran kendine özgü(sui generis) bir sözleşmedir.
2.3. Unsurları:
2.3.1. Belirli Bir Bölgede Tek Satıcılık Hakkının Tanınması:
Tek satıcılık sözleşmesinin temel unsurlarından biriside yapımcının tek satıcıya belirli bir bölge ve belirli bir süre için tekel hakkı tanımasıdır[10]. Yapımcı tek satıcılık sözleşmesi ile tek satıcıya sözleşmede belirtilen coğrafi bölgede üçüncü kişilere mallarını doğrudan satış yapmamayı üstlenmektedir[11]. Ayrıca yapımcı tekel hakkı tanımış olduğu tek satıcıya sözleşme gereğince mallarını teslim etme yükümlülüğü altına girmektedir[12].
Söz konusu bu tekel hakkı yer, zaman veya sözleşmeye konu mallar bakımından belirli bir sınırlamaya tabi tutulması gerekmektedir[13]. Öğretide, tek satıcılık sözleşmesinde tek satıcıya uzun süre boyunca tekel hakkının tanınmış olmasının ekonomik özgürlüğün ahlaka aykırılık sonucu doğurmamakta olduğu belirtilmekte birlikte buna gerekçe olarak da tek satıcılık sözleşmesinde tek satıcının, yapımcının mallarının sürümünü arttırma yükümlülüğü uzun vadeli planlama, yatırım ve organizasyonu gerektirmiş olduğu ifade edilmektedir[14].
2.3.2. Süreklilik:
Tek satıcılık sözleşmesi yapımcı ile tek satıcı arasındaki ticari faaliyet sonucunda ortaya çıkan iki taraflı sürekli bir borç doğuran sözleşmedir[15]. Diğer bir ifade ile yapımcı ve tek satıcı arasındaki sözleşme süreklilik arz etmektedir. Bununla birlikte, tek satıcılık sözleşmesinin bir yıl veya daha az süreli yapılmış olması tek satıcılık sözleşmesinin sürekli borç doğuran bir sözleşme olma niteliğini ortadan kaldırmaz[16]. Çünkü tek satıcılık sözleşmesinin niteliği bunu gerektirmektedir. Zira, adı geçen bu sözleşme ile tek satıcı yapımcının mallarını kendi adına ve hesabına sözleşmede belirtilen yerde satmak ve yapımcının mallarının sürümünü arttırmakla yükümlüdür. Söz konusu sürüm artırma faaliyeti de kısa sürede olabilecek bir olay veya olgu değildir. Bu yüzden tek satıcılık sözleşmesinin süreklilik arz etmesi gerekmektedir.
2.3.3. Tek Satıcının Kendi Adına ve Hesabına Hareket Etmesi:
Tek satıcı tek satıcılık sözleşmesinde kendi adına ve hesabına hareket etmektedir[17]. Tek satıcı kendi adına ve hesabına hareket etmek suretiyle yapımcının mallarını, kendisine tekel tanınmış olan coğrafi bölgede satma ve yapımcının mallarının sürümünü arttırma faaliyetinde bulunmaktadır. Diğer bir söyleyişle tek satıcının yapmış olduğu faaliyetten karı ve zararı kendisine ait bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında tek satıcılık sözleşmesinde tek satıcı hem ekonomik hem de hukuki manada bağımsızdır[18].Tek satıcılık sözleşmesinin bu unsuru veya özelliği sayesinde yapımcı mallarının sürümünü parasal yük altına girmeden arttırma imkanı bulmaktadır[19].
Tek satıcı kural olarak çalışma düzenini ve programını kendisini belirleme imkanı olmakla beraber sözleşmede bu konuda bazı yükümlülükler öngörülebilir[20].
Tek satıcının kendi adına ve hesabına hareket etmiş olması acente, komisyonculuk, pazarlamacılık gibi sözleşmelerden ayrılmaktadır[21].
2.3.4. Pazarlama, Satış ve Sürümü Arttırma Faaliyeti:
Tek satıcılık sözleşmesinde tek satıcı tekel hakkına sahip olarak coğrafi olarak belirli bölgede kendi adına ve hesabına yapımcının mallarını satma imkanına haiz imkanına sahip olmakla beraber tek satıcıda yapımcıya ait malları satarak yapıcımın mallarının sürümünü arttırma, mallarının reklamını yapma, satış sonrasında servis vermekle yükümlüdür[22].
3. TEK SATICILIK SÖZLEŞMESİNİN ACENTELİK SÖZLEŞMESİ İLE KARŞILAŞTIRILMASI:
Acentelik sözleşmesi hüküm ve sonuçları, tarafların hak ve yükümlülükleri, sona ermesi gibi meseleler 6102 sayılı Tük Ticaret Kanunun[23] 102 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Acentecilik sözleşmesi TTK da tanımlanmamıştır. Buna karşılık, TTK m.102 f.1’de acentenin tanımı aynen şu şekilde yapılmıştır: “Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.”
Buradan hareketle de acente ile müvekkili arasında yapılan sözleşme acentecilik sözleşmesi olarak tanımlanmaktadır.
Acentecilik sözleşmesi ile tek satıcılık sözleşmesi, ekonomik işlevleri, süreklilik unsuru, tek satıcının ve acentenin bağımsız tacir olma özellikleri gibi nedenlerle birbirleri bakımından benzerlik arz etmektedir[24].
Ayrıca hem acentecilik sözleşmesi ile hem de tek satıcılık sözleşmesi sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşme niteliğindedir[25]. Ve yine, hem acente hem de tek satıcı tacirin mallarını pazarlamak ve sürümünü arttırma faaliyetinde bulunmaktadır[26].
Görüldüğü üzere, hem acentelik hem de tek satıcılık sözleşmesi belirli ölçüde benzerlik arz etmektedir.
Bununla birlikte tek satıcılık sözleşmesi ile acentelik sözleşmesi arasındaki belirli bazı farklılıklar vardır. Şimdi ise her iki sözleşme arasındaki farklılıklara yer vereceğiz:
Acentelik sözleşmesinde acente müvekkilinin olan tacirin adına ve hesabına hareket ederken; tek satıcılık sözleşmesinde tek satıcı ise yapımcının değil kendi adına ve hesabına hareket etmektedir[27].
Tek satıcılık sözleşmesinde tek satıcının yapımcıdan almış olduğu malları kendi inhisar bölgesinde üçüncü kişilerle kendi adına ve hesabına yapmış olduğu satış sözleşmelerden doğan sorumluluk veya rizikolar yapımcıya değil tek satıcıya ait iken; acentelik sözleşmesinde acente müvekkili olan tacir adına ve hesabına birtakım sözleşmeler yaptığı için söz konusu bu sözleşmelerden doğan sorumluluklar acenteye değil müvekkili olan tacire aittir[28].
Acentecilik sözleşmesinde acentenin yapmış olduğu işin karşılığında müvekkili olan tacirden belirli bir miktar ücret ve gelir elde etmekteyken; tek satıcılık sözleşmesinde ise tek satıcının geliri ise yapımcıdan almış olduğu malların satışından elde etmiş olduğu kardır[29].
Tek satıcılık sözleşmesi, acentecilik sözleşmesine göre bağımsızlık unsuru daha kapsamlıdır[30].
Tek satıcılık sözleşmesinde tek satıcıya tanınan tekel hakkı sözleşmenin zorunlu unsuru iken; acentecilik sözleşmesinde ise acenteye tekel(inhisar) hakkını tanınması zorunlu bir unsur değildir[31].
Tek satıcılıkta sözleşmesinde tek satıcının yapımcıya ait malların sürümünü arttırma yükümlülüğü asli bir yükümlülük iken; acentecilik sözleşmesinde ise acentenin müvekkili olan tacirin mallarının sürümünü arttırma yükümlülüğü sadakat borcundan doğan yan bir yükümlülüktür[32].
4. TEK SATICILIK SÖZLEŞMESİNDE DENKLEŞTİRME TAZMİNATI:
Denkleştirme tazminatı 6102 sayılı TTK öncesinde yasal mevzuatımızda açık bir şekilde düzenlenmemişti[33]. 6762 sayılı eski TTK döneminde acenteye denkleştirme tazminatının ödenip ödenmemesi hususu tartışmalı olmakla beraber öğretide bir kısım yazarlar TTK m.134 hükmü bağlamında acenteye denkleştirme tazminatının ödenmesi gerektiğini ileri sürmekteyken; bir kısım yazarlar tarafından TTK m.134 hükmünün denkleştirme tazminatı ödenebileceği şeklinde yorumlanamayacağını ifade etmektedir[34].
6762 sayılı TTK’nın 134. Madde hükmünü Yargıtay bazı kararlarında denkleştirme tazminatı olarak kabul etmiştir[35] . Aynı şekilde Yargıtay söz konusu kararında acentenin TTK m.134 hükmü bağlamında denkleştirme tazminatının talep edebilmesi için sözleşmenin sona ermesinde acentenin kusurunun olmamasını aramıştır[36].
Ancak, öğretide bazı yazarlar tarafından TTK m.134’de yer alan düzenlemenin acenteye denkleştirme tazminatının ödenebileceği dair bir hüküm olarak yorumlanamayacağını, bu konuda bir yasal boşluğun olduğu bu sebeple de bu boşluğun mehaz İsviçre Borçlar Kanunu ve Alman Ticaret Kanunda yer alan düzenlemelerin ve yine yabancı hukuk sistemindeki meselelerin dikkate alınmak suretiyle doldurulması gerektiği ileri sürülmüştür[37].
Yine öğretide, 6762 sayılı eski TTK döneminde tek satıcılık sözleşmesi bakımından da acentelik sözleşmesinde olduğu gibi hakkaniyet ilkesi gereğince denkleştirme tazminatının ödenmesi gerektiği ileri sürülmüştür[38]. Diğer bir ifade ile tek satıcılık sözleşmesi kapsamında tek satıcıya denkleştirme tazminatı ödenip ödenmemesi hususundaki kanuni boşluğun MK m.1 anlamında doldurulması hakim tarafından doldurulması gerektiği, boşluğun doldurulmasında mehaz İsviçre hukukundaki acentelik sözleşmesinde acentenin talep edebileceği denkleştirme tazminatına dair usul ve esaslara ilişkin hükümlerden yararlanması gerektiğini ileri öğretide ileri sürülmüştür[39]. Buna gerekçe olarak da, tek satıcının acente gibi yapımcının mallarının sürümünü arttırmakta ve böylelikle de yapımcıya önemli ölçüde müşteri portföyü kazandırmakta olduğu ileri sürülmektedir[40]
Görüldüğü üzere, 6762 sayılı eski TTK döneminde acenteye ve tek satıcıya denkleştirme tazminatının ödenip ödenmeyeceği meselesi tartışmalıdır.
Yeni 6102 sayılı TTK ile birlikte söz konusu bu tartışmalar “denkleştirme tazminatı” ödenmesi kurumunun TTK m.122 ile düzenleme alanı bulmak suretiyle büyük ölçüde sona ermiştir.
6102 sayılı TTK’nın 122. Maddesi ile söz konusu alandaki boşluğun mehaz İsviçre ve Alman hukuklarında bu konuda yer alan düzenlemeler ışığında bir düzenleme yapılmış olduğunu, bu surette denkleştirme kurumunun yasal bir düzenleme altına alınmış olduğu TTK m.122’nin madde gerekçesinde belirtilmiştir[41].
TTK m.122 f.1’e göre, acentenin müvekkilinden denkleştirme isteminde bulunabilmesi için sözleşmesinin sona ermesi sonrasında acentenin kazandırmış olduğu müşteriler sayesinde müvekkili bu müşteriler sayesinde önemli ölçüde menfaat elde etmesi veya acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve somut olayın koşulları ile hakkaniyet ilkesine uygun düşmesi gerekmektedir[42].
Acentenin sözleşmeyi müvekkilinin haksız bir eylemi olmadan feshetmişse veya müvekkilin sözleşmeyi acentenin kusuru nedeniyle haklı bir sebebe dayalı olarak feshetmişse o durumda acente TTK m.122 bağlamında müvekkilinden denkleştirme isteminde bulunması mümkün değildir(TTK m.122 f.3).
Acentenin şartları taşıması halinde denkleştirme tazminatını sözleşmenin sona ermesinden itibaren 1 yıl içerisinden talep etmesi gerekmektedir(TTK m.122 f.4, c.2).
“Denkleştirme tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır”(TTK m. f.2).
Bununla birlikte, konumuz bağlamında ifade etmek gerekirse acentelik sözleşmeleri bakımından uygulama alanı bulan denkleştirme tazminatına dair hükümlerin hakkaniyete aykırı düşmedikçe tek satıcılık sözleşmesi ile sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşmelerin sona ermesinde de uygulanabileceği hususu TTK m.122 f.5 de açıkça düzenlenmiştir. Söz konusu hüküm aynen şöyledir: “Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.”
Böylelikle, TTK m.122 f.5 hükmü ile tek satıcılık sözleşmeleri bakımından denkleştirme tazminatı meselesi uygulama alanı bulabilecektir.
Yukarıda yer vermiş olduğumuz acenteye özgü denkleştirme tazminatına dair TTK m.122 hükmünü tek satıcılık sözleşmesi bakımından uygulama şartları şu şekilde olacaktır:
--Tek satıcılık sözleşmesini tek satıcı tarafından yapımcının feshi haklı gösterecek bir eylemi olmaksızın feshetmişse veya tek satıcının kusuru sebebiyle sözleşme yapımcı tarafından haklı bir sebeple feshedilmiş olması halinde tek satıcı denkleştirme isteminde bulunamayacaktır. Tersinden ifade etmek gerekirse, sözleşeme tek satıcı tarafından yapımcının eylemleri sebebiyle haklı sebeple feshedilmiş olması halinde veya yapımcı tarafından tek satıcının kusuru olmaksızın yapımcı sözleşmeyi feshetmiş olması gerekmektedir.
-- Tek satıcılık sözleşmesinin sona ermesinden sonra, tek satıcının yapımcıya kazandırmış olduğu müşteriler sayesinde yapımcı söz konusu bu müşteriler sayesinde önemli ölçüde menfaat elde etmiş olması ya da tek satıcı, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından yapımcıya kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, tek satıcı yapımcıdan uygun bir tazminat isteyebilir.
--Tek satıcı denkleştirme istemini tek satıcılık sözleşmesinin sona ermesi tarihinden itibaren bir yıl içerisinde ileri sürmesi gerekmektedir.
Gerçekten de tek satıcılık sözleşmelerinde tek satıcının TTK m.122 şartlarını sağlamış olması halinde yapımcıdan denkleştirme tazminatı talep edebilmesi gerekmektedir. Çünkü daha öncede ifade ettiğimiz üzere tek satıcılık sözleşmeleri çoğu kere uzun süreli olarak yapılmaktadır. Ve tek satıcı, yapımcı ile aralarındaki sözleşme uyarınca yapımcıya ait malları kendisinden satın alıp; yine sözleşme gereğince kendisine inhisar edilen coğrafi bölgede yapımcıya ait malları satarak; yapımcıya ait malların sürümünü arttırmaktadır. Bu kapsamda tek satıcı yapımcının mallarının sürümünü arttırmak için büyük bir organizasyon içerisine girmekte, yatırımlar, reklamlar yapmakta ve benzeri iş ve işlemlerde bulunmaktadır. Diğer bir ifade ile tek satıcı tek satıcılık sözleşmesi uyarınca yapımcının mallarının sürümünü arttırmakta ve yapımcıya önemli ölçüde müşteri kazandırmaktadır. Buna karşılık uygulama da yapımcı, tek satıcılık sözleşmesini haklı bir sebep olmaksızın ve tek satıcının kusuru olmaksızın feshettiği veya tek satıcı, tek satıcılık sözleşmesini yapımcıya yüklenecek sebeplerden dolayı haklı sebeple feshettiği görülmektedir. Tek satıcılık sözleşmesinin bu şekilde feshi sonucunda, tek satıcı önemli ölçüde menfaat kaybetmekte; buna karşılık yapımcıda tek satıcının faaliyetleri sonucunda kazandırmış olduğu müşteriler sayesinde tek satıcılık sözleşmesinin sona ermesinin sonrasında da önemli ölçüde menfaat temin etmektedir. Bu yüzden hakkaniyet ilkesi ve somut olayın koşulları çerçevesinde tek satıcı, yapımcıdan denkleştirme isteminde bulunması gerekmektedir.
Nitekim, Yargıtayda vermiş olduğu birçok kararında tek satıcılık sözleşmesi kapsamında hakkaniyet ilkesi ve somut olayın özellikleri çerçevesinde tek satıcı, yapımcıdan denkleştirme tazminatı talebinde bulunabileceğini, bunun için denkleştirme tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığı meselesi her somut olay özelinde değerlendirilmesi gerektiğini içtihat altına almıştır. Söz konusu kararlardan biriside[43] özetle şu şekildedir: “…Dava, haksız feshe dayalı denkleştirme tazminatı istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “tek satıcılık sözleşmeleri”nin tanımı ve hukuki nitelikleri üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır. Tek satıcılık sözleşmesi, ticari hayatın gerekleri doğrultusunda, sözleşme serbestisi ilkesi çerçevesinde ortaya çıkmış sui generis bir sözleşmedir. Tek satıcılık sözleşmesi, yapımcı ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde öyle bir sözleşmedir ki, bununla yapımcı, mamüllerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede tekele sahip olarak satmak üzere tek satıcıya bedeli karşılığında göndermeyi, buna karşılık tek satıcı da, sözleşme konusu malları kendi adına ve hesabına satarak bu malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunma yükümlülüğünü üstlenir. Tek satıcılık sözleşmelerinde tek satıcının asgari alım, sürümü arttırmak için faaliyette bulunma, bilgi verme, müşteri hizmetlerini yerine getirme,yapımcının menfaatlerini koruma, sır saklama, rekabet yasağı gibi yükümlülükleri bulunmaktadır (Tandoğan Haluk, Borçlar Hukuku,Özel Borç İlişkileri, c:1, Ankara, 1985, s:27-28, 42vd., İşgüzar Hasan, Tek Satcılık Sözleşmesi, Ankara, 1989, s:14, 61-69 vd.). Tek satıcılık sözleşmesinin konusu mal ve hizmetler genellikle belli bir müşteri çevresi bulunan ve zorunlu olmamakla birlikte piyasada tanınmış bir marka içeren mal ve hizmetler olup içeriğine göre özel yasalarla da koruma altına alınabilir. Tek satıcılık sözleşmesinde, tek satıcıya o bölgede tekel hakkı tanınmakta olup, 6102 sayılı TTK.nın 122/5.maddesine göre acentelikle ilgili denkleştirme kuralları hakkaniyete aykırı düşmedikçe tek satıcılık sözleşmelerine de uygulanır. TTK.nın 122/1-a,b,c maddelerinde denkleştirme tazminatının talep edilme koşulları yer almaktadır. Davacı, davalı ile aralarında tek satıcılık sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin davalı tarafça haksız feshedildiğini ileri sürerek denkleştirme tazminatı istemekte, davalı ise aralarında tek satıcılık sözleşmesi bulunmadığını savunmaktadır. Mahkemece, taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesi olduğunun kabulü ile tazminat hesabı yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, taraflar arasındaki ilişki tek satıcılık sözleşmesinin unsurları yönünden değerlendirilmemiş; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise ‘’ ...taraflar arasındaki işin niteliği, kapsamı, tek satıcılık sözleşmesinin unsurları..’’ gibi soyut ifadelerle tek satıcılık sözleşmesinin varlığı kabul edilmiş; bu eksik incelemeye dayalı kabulden hareketle denkeleştirme tazminatı hesaplanması yoluna gidilmiştir. Ancak denkleştirme tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığı da karar yerinde tartışılmamıştır. Bir başka deyişle, tek satıcılık sözleşmesinin koşulları ve buna bağlı olarak portföy tazminatının koşulları bakımından somut bir değerlendirme yapılmaksızın sonuca varılmıştır. Bu itibarla mahkemece, tek satıcılık sözleşmesinin unsurlarının somut olay bakımından irdelenmesi gerekmektedir. Davalı tarafın defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle iddia edilen dönemde Türkiye’de davacı dışında başka gerçek veya tüzel kişiye mal satılıp satılmadığı yönünden de inceleme yapılarak, taraflar arasında tek satıcılık ilişkisi olduğunun somut gerekçelerle tespiti halinde, TTK’nın 122. maddesi çerçevesinde denkleştirme tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi ve tazminat koşullarının oluşması halinde Kanun’da belirtilen şekilde hesaplama yapılarak bir sonuca varılması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. Bu itibarla mahkemece, tek satıcılık sözleşmesinin unsurlarının somut olay bakımından irdelenmesi gerekmektedir. Davalı tarafın defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle iddia edilen dönemde Türkiye’de davacı dışında başka gerçek veya tüzel kişiye mal satılıp satılmadığı yönünden de inceleme yapılarak, taraflar arasında tek satıcılık ilişkisi olduğunun somut gerekçelerle tespiti halinde, TTK’nın 122. maddesi çerçevesinde denkleştirme tazminatının koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi ve tazminat koşullarının oluşması halinde Kanun’da belirtilen şekilde hesaplama yapılarak bir sonuca varılması gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir…”
5. SONUÇ:
Tek satıcılık(distribütörlük) sözleşmesi, yapımcının üretmiş olduğu mallarının tamamını veya bir kısmını belirli bir yer veya bölgede tekele(inhisara) sahip olarak satmak üzere tek satıcıya bedeli karşılığında göndermeyi, tek satıcının da söz konusu malları kendi adına ve hesabına ait olmak üzere satmak suretiyle malların sürümünü arttırmayı üstlenmiş olduğu bir sözleşmedir. Tek satıcılık sözleşmesinin “yapımcı” ve “tek satıcı” olmak üzere iki tarafı bulunmaktadır.
Tek satıcılık sözleşmesi hukuki niteliği öğretide tartışmalı olmakla beraber bir kısım yazarlar, satış; vekalet; komisyon; acentelik sözleşmelerinden farklılık arz etmekle birlikte kendine özgü(sui generis) sözleşme olarak ifade edilmektedir.
Bununla birlikte, acentelik sözleşmesinde sözleşme müvekkil tarafından acentenin kusuru olmaksızın ve haklı bir sebep olmaksızın veya acente müvekkilinin feshi haklı kılacak eylemleri ile feshedilmiş olması halinde acente TTK m.122 hükmü şartları uyarınca müvekkilden denkleştirme tazminatı talep etme hakkı bulunmaktadır. Ancak, tek satıcılık sözleşmesinde tek satıcının yapımcıdan denkleştirme tazminatı talep edebileceğine dair doğrudan bir düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte, sadece TTK m.122 f.5 de hakkaniyete uygun düşmesinde halinde acentelik sözleşmesinde uygulama alanı bulan denkleştirme tazminatının tek satıcılık sözleşmesinde bakımından da uygulanabileceğini belirtilmektedir.
TTK m.122 hükmü tek satıcılık sözleşmesi bakımından uygulandığında somut olayın özellikleri ve hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde, tek satıcılık sözleşmesinin tek satıcı tarafından yapımcının eylemleri sebebiyle haklı sebeple feshedilmiş olması halinde veya yapımcı tarafından tek satıcının kusuru olmaksızın yapımcı sözleşmeyi feshetmiş olması halinde, tek satıcılık sözleşmesinin sona ermesinden sonra, tek satıcının yapımcıya kazandırmış olduğu müşteriler sayesinde yapımcı söz konusu bu müşteriler sayesinde önemli ölçüde menfaat elde etmiş olması ya da tek satıcı, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından yapımcıya kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa o durumda tek satıcı tek satıcılık sözleşmesinin sona ermesinden itibaren bir yıl içerisinde yapımcıdan denkleştirme isteminde bulunma hakkını haizdir. Nitekim, Yargıtayda vermiş olduğu birçok kararında TTK m.122 hükmü şartlarının oluşması halinde tek satıcının yapımcıdan denkleştirme tazminatı adı altında tazminat istemeye hakkının olduğunu içtihat etmiştir.
Yunus ÇAK*
----------------
* Avukat, İstanbul Gedik Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Özel Hukuk Tezli Yüksek Lisans Öğrencisi.
[1] Ergenç-Akçar, A(2019), Tek Satıcılık Sözleşmesinde Müşteri Tazminatı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, s. 1 vd.
[2]Bkz: Ergenç-Akçar, s. 1
[3] İşgüzar, H.(1989), Tek Satıcılık Sözleşmesi, Ankara, s. 14( İnan, T.(1993), Tek Satıcılık Sözleşmesi ve Üçüncü Kişiler, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Cilt: 17, Sayı: 2, s. 57’den naklen); Tandoğan, H.(1982), Tek Satıcılık Sözleşmesi, Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi, Cilt: 11, Sayı: 4, s. 1-2; Altınok-Ormancı, s. 467-468; Yeşiltepe, S. Ö.(2017), Tek Satıcılık Sözleşmesinde Tekel Hakkının Üçüncü Kişilere Karşı İleri Sürülmesi, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 2, s. 133-134(Anılış: Yeşiltepe, Üçüncü Kişilere Karşı İleri Sürülme).
[4] Yargıtay 11. HD., 31/03/2022 K.T., 2020/5477 E., 2022/2637 K., https://karararama.yargitay.gov.tr/, Erişim Tarihi: 09.12.2023.
[5] Yeşiltepe, S.Ö., Tek Satıcılık Sözleşmesinin Öğretide Benzer Olarak Belirtilen Sözleşmelerden Ayırt Edilmesi, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırmalar Dergisi, Cilt:14, Sayı: 3, S. 147-148(Anılış: Yeşiltepe, Benzer Sözleşmelerden Ayırt Edilmesi).
[6] İşgüzar, s. 19(Naklen, İnan, s.57);Yeşiltepe, Üçüncü Kişilere Karşı İleri Sürülme, s. 133;
[7] Bu konudaki görüş ve açıklamalar için bkz: Tandoğan, s. 13 vd.
[8] İnan, s.57-58.
[9] Bkz: Yargıtay 11. HD., 31/03/2022 K.T., 2020/5477 E., 2022/2637 K., https://karararama.yargitay.gov.tr/ , Erişim Tarihi: 09.12.2023.
[10] İnan, s. 58.
[11] İnan, s.58.
[12] Tandoğan, s. 2.
[13] Tandoğan, s.2.
[14] Tandoğan, s. 2.
[15] İnan, s.58.
[16] Tandoğan, s. 5.
[17] Altınok-Ormancı, s. 468;Tandoğan, s. 6; Yeşiltepe, Benzer Sözleşmelerden Ayırt Edilmesi, s. 152.
[18] İnan, s. 58;Altınok-Ormancı, s.468-469.
[19] Tandoğan, s. 6.
[20] Tandoğan, s. 6.
[21] Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz: Yeşiltepe, Benzer Sözleşmelerden Ayırt Edilmesi, s. 147-169;İnan, s. 58-59;Tandoğan, s.6.
[22] İnan, s. 59;Tandoğan, s.6; Altınok-Ormancı, s.468-469.
[23] RG, 14/2/2011 T., 27846 S.
[24] Tandoğan, s.8.
[26] Altınok-Ormancı, s.470.
[27] Yeşiltepe, Benzer Sözleşmelerden Ayırt Edilmesi, s.153;Altınok-Ormancı, s. 470.
[28] Yeşiltepe, Benzer Sözleşmelerden Ayırt Edilmesi, s.153.
[29] Yeşiltepe, Benzer Sözleşmelerden Ayırt Edilmesi, s.153.
[30] Yeşiltepe, Benzer Sözleşmelerden Ayırt Edilmesi, s.153.
[31] Yeşiltepe, Benzer Sözleşmelerden Ayırt Edilmesi, s.153.
[32] Benedic, M.(1975), Le Contrat De Concession De Vente Exclusive, Lausanne, S. 19(Tandoğan, S. 9)
[33] Bkz: Altınok-Ormancı, s. 474; Badak Aybar, Z.(2013), 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda Denkleştirme İstemi, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 24, s. 172 vd.
[34] Bu konudaki tartışma, görüş ve bu görüşü savunan yazarlar için bkz: Badak Aybar, s. 172-175.
[35] Yargıtay 11. HD., 1996/2189 E., 1996/3335 K.: Badak Aybar, s. 173
[36] Badak-Aybar, s. 173.
[37] Badak-Aybar, s. 175’de belirtilen yazarlar.; Altınok-Ormancı, s. 174-175.
[38] Altınok-Ormancı, s. 475-477.
[39] Altınok-Ormancı, s. 476-477.
[40] Altınok-Ormancı, s. 476.
[41]TTK m.122’nin madde gerekçesi için bkz: Legalbank Elektronik Hukuk Bankası, https://legalbank.net/belge/madde-122/1413997, Erişim Tarihi: 10.12.2023.
[42] Bu konuda detaylı bilgi için bkz: Badak-Aybar, s. 175 vd.
Anahtar Kelimeler: Tek Satıcılık (Distribütörlük) Sözleşmesi, Denkleştirme Tazminatı, Yapımcı, Tek Satıcı, Acentelik Sözleşmesi.
[43] Yargıtay 11. HD., 31/03/2022 K.T., 2020/5477 E., 2022/2637 K., https://karararama.yargitay.gov.tr/, Erişim Tarihi: 10.12.2023.