Kambiyo senetleri (bono, poliçe, çek) ile ilgili genel hükümler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) düzenlenmiştir. Bununla birlikte çeklere özel 5941 Sayılı Çek Kanunu mevzuatımızda yer almaktadır.
6102 s. Türk Ticaret Kanunu’na göre güvenilir bir ödeme aracı olan çek, görüldüğünde ödenen bir kambiyo senedidir. Çekte bilindiği üzere vade yoktur. Ancak 5941 s. Çek kanunu geçici madde 3/5 hükmü gereğince; “31/12/2020 tarihine kadar , üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce muhatap bankaya ibraz edilen çek ödenemez.” Bu nedenle çekte tıpkı poliçe ve bonoda olduğu gibi vade tarihi yaratılmış olup üzerinde yazılı düzenleme tarihinden itibaren ibraz süreleri içerisinde ödenmesine imkan tanınmıştır.
Çekin kıymetli evrak niteliğinde olmasına birtakım özel hükfümler bağlanmış olduğundan, çekin muhafazası önem arz etmektedir. Zira, çekin istem dışı olarak üçüncü kişilerin eline geçmesi halinde, çek bedelinin tahsil edilmesi ve hak kaybının yaşanması ihtimali bulunmaktadır.
Ancak çekin kaybolması, çalınması, yanması veya üzerine bir şey dökülmesi gibi çekin hamili tarafından ibrazının veya çek üzerinde yazılı olan hakkın saptanmasının imkansız olması halinde zayi olan çek için iptal davası açma zarureti doğacaktır. Eğer ki çek, geçici bir süreliğine elden çıkmışsa veya senedin kimin elinde olduğu biliniyorsa bu durumda iptal davası değil istirdat davası açılması gerekmektedir.
Çekin zayi olması halinde, çek üzerinde hak sahibi olan kişi, Asliye Ticaret Mahkemesi’nde çekin iptali davası açabilir.Zayi olan çek nedeniyle açılacak olan çek iptali davasını kimin açabileceği Türk Ticaret Kanunu’nda yer almaktadır.
Türk Ticaret Kanunu 651. Madde 2. fıkra:
“Kıymetli evrakın zayi olduğu veya zıyanın ortaya çıktığı anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi, senedin iptaline karar verilmesini isteyebilir.”
Yargıtay kararlarına göre çek iptali davasının keşideci tarafından açılamadığı görülmektedir. Zira uygulamada da keşideci tarafından açılan iptal davaları reddedilmektedir.
YARGITAY 11.H.D. E.2014/6648 K.2014/12228 T. 26.06.2014 : “Dava, çek iptali istemine ilişkin olup, TTK’nın 651. maddesi uyarınca çek iptali davasını ancak hamil açabilir, keşideci açamaz.”
YARGITAY 11.H.D. E.2005/13399 K.2007/437 T.18.01.2007 : “651. maddenin 2. Fıkrasında yer alan “zayi olduğu […] anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi” demektedir. 759. Maddenin 2. Fıkrası da “poliçe elinde iken zıyaa uğradığını” demektedir. Buradan çekin hamilini anlamak gerekecektir. Dolayısıyla bu davayı ancak çekin hamili açabilecek, çeki keşide eden (düzenleyen) ya da bir 3. kişi tarafından bu dava açılamayacaktır.”
Çekin zayi olduğu anda iptal davası açabilmek için çekin meşru hamili olmak gerekecektir. Ancak hak sahibi yani çekin hamili olduğunun nasıl ispatlanacağı kanunda açıkça düzenlenmemiştir. Zayi olan bir çek üzerinde hak sahibi olunduğunu kesin olarak ispatlamak mümkün değildir. Bu sebeple Yargıtay yaklaşık ispatı kabul etmektedir. Çekin fotokopisinin ya da çeke ilişkin hak sahipliğinin gösterilebildiği bir işlemin mahkemeye sunulması halinde yaklaşık ispatın gerçekleştiği kabul edilmiştir.
YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2016/3882 K. 2017/6192 T. 15.11.2017 : “...Esasen hasımsız olarak açılan bu davada iptal talebinde bulunan şahsın ispat etmesi gereken husus zilyedi bulunduğu çekin rizası hilafına elinden çıkmasıdır. Ancak, iptal davasında kesin ispat aranmayıp çekin kaybolduğunun "kuvvetle muhtemel" olduğunu göstermesi yeterlidir.
Davacı, çeklerin lehtarı ve hamili olduğunu ileri sürerek iptalini talep ettiği çeklere dair bilgileri mahkemeye bildirmiştir. Davacının daha fazlasını ispata zorlanması, zayi sebebiyle çek iptali hükümlerinin uygulanmasını imkânsız hale getirecektir. Kaldı ki, dosya kapsamında davacının iddiasının aksini kanıtlayacak somut bir delil bulunmamaktadır.”
Zayi hallerinde , iptal davasının devam ettiği süreçte çekin kullanılması, telafisi güç veya imkansız sonuçlar doğmasına sebep olabilir. Bu nedenle mahkemeden ödeme yasağı talep edilmesi gerekmektedir. Ödeme yasağı talebinde çek bedelinin %15 i kadarının teminat olarak mahkeme veznesine yatırılması veya teminat mektubu olarak sunulması istenmektedir.
Çekin zayi nedeniyle iptali için TTK 35. maddeye göre Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilmesi gerekecektir. Bu ilan Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde 3 defa yapılacaktır.
Türk Ticaret Kanunu 762. madde :
“Senedin ibrazına ilişkin ilanın 35 inci maddede yazılı gazetede üç defa yapılması gerekir.
Mahkeme gerek gördüğü takdirde, ayrıca uygun göreceği diğer şekillerde de ilanlar yapılmasına karar verebilir.”
Davaya konu çekin başkasının eline geçmiş olması ihtimali nedeniyle iptal kararı verilmeden önce mahkeme; ilan yolu ile çeki eline geçireni belirli bir süre içinde çeki getirmeye davet ve aksi takdirde senedin iptaline karar verileceğini ihtar eder.
Türk Ticaret Kanunu 761. madde:
“Poliçeyi getirme süresi en az üç ay ve en çok bir yıldır.
Vadesi gelmiş poliçelerde zamanaşımı, üç ayın geçmesinden önce gerçekleşirse, mahkeme üç aylık süre ile bağlı değildir.
Süre, vadesi gelen poliçeler hakkında birinci ilan gününden, vadesi gelmeyen poliçeler hakkında vadenin gelmesinden itibaren işler.”
İptal kararıyla birlikte davacı, zayi edilen senedin zilyedi olduğunu ispatlamış olup çeki ibraz etmeden yalnızca iptal kararını göstererek hakkını ileri sürebilmektedir.Bu durumda hakkın senetle arasındaki mevcut sıkı bağın mahkeme kararıyla çözüldüğünü ve hakkın senetten ayrı olarak ileri sürüldüğünü görmekteyiz.
İptal kararı, iyiniyetli üçüncü kişinin alacaklılık sıfatını yitirmesine yol açmaz. Ancak iptal kararı, maddi hukuk açısından alacaklının kim olduğunu göstermez. Bu kararla senedi elinde bulunduran üçüncü kişinin hakkının sona erdiği, artık davacının hak sahibi olduğu sonucuna da varılmaz. Eğer ki çek, üçüncü bir şahsın elindeyse bu şahsın alacaklı sıfatı, verilen iptal kararına rağmen devam eder. Bu sebeple, çekin meşru hamili olan zilyedi ya senedin iptali kararının iptalini ya da iptal kararından doğan hakların kendisine devrini isteyebilir.
Sonuç olarak zayi nedeniyle iptal kararı alındığında borçlu , iptal kararını ibraz eden davacıya ödeme yaparak borcundan kurtulabilir. İptal kararı verildikten sonra fakat daha davacı bir talepte bulunmadan önce, senede zilyet olan üçüncü şahıs , senedi ibraz ederek ödeme talebinde bulunursa borçlu tarafından yapılması en mantıklı olan şey senet bedelini tevdi etmektir. (TBK m.107) Bu sayede , borçlu borcundan kurtulurken senedin zilyedi ile iptal kararı alan davacı, içlerinden hangisinin haklı olduğunun tespiti için mahkemeye başvurabilir. Aynı zamanda senet hamili, iptal kararı alan davacıya ödemenin yapılmaması için tedbir mahiyetinde ödeme yasağı kararı alıp bunu tebliğ ettirmesi de mümkündür.
Söylemek gerekir ki çekin herhangi bir suretle zayi olması halinde hızlı bir şekilde aksiyon alınması ve hukuki süreç başlatılması gerekmektedir. Bu şekilde olası hak kayıplarının önüne geçilmesi sağlanabilir.