GİRİŞ
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticaret suçu, ülkemizde işlenen suçlar arasında yer almakta ve en çok yargılanan suçlardır. Anayasamızın 58. maddesinin 2. fıkrasında yer verildiği üzere gençleri alkol bağımlılığı, uyuşturucu, suç, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için devletin gereken tedbirleri alma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu anlamda cezai düzenlemeler ile uyuşturucuyla mücadele yolu seçilerek ağır müeyyideler söz konusu olmaktadır. Madde kullanımı failine karşı kamu davası açılmasını beş yıl süreyle erteleme kararına izin veren bir düzenleme içermektedir.
Çalışmamızın konusu TCK md. 188'de tanımlanan "uyuşturucu veya uyarıcı madde imalatı ve ticareti" suçları ile sınırlıdır. Ancak kimi durumlarda, diğer suçlardan da bahsedilecek ve karşılaştırmalar yapılacaktır. Nitekim başka bir kişiye uyuşturucu veya uyarıcı madde verme eylemleri veya bunların oluşumu açısından bir miktar uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma ve uyuşturucu veya uyarıcı suçlar için temel kriterler açısından uygulamada farklı yorumlar gündeme gelmektedir. Bu çalışmamızın amacı, TCK’nın 188. maddesinde düzenlenen uyuşturucu veya uyarıcı madde üretimi ve ticareti suçlarına ilişkin genel ve teorik açıklamalarla birlikte diğer uyuşturucu ya da uyarıcı suçlar ile karşılaştırma yapmaktır.
I. UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDE İMAL VE TİCARET SUÇLARIYLA İLGİLİ GENEL BİLGİLER VE KORUNAN HUKUKİ DEĞER
1. Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Tanımı
Uyuşturucu kavramı, "drouge" için Fransızca kelime olarak kullanılmaktadır. Uyuşturucu kelimesi, Yunancada "uyku" anlamına gelen kelimeden türemiştir. Uyuşturucu ve uyarıcı madde tanımının yapılmadığı anlaşılmaktadır ancak uluslararası mevzuat ve kanunlarla sayma yöntemi uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ne olduğunu ortaya koymaktadır. Burada akla gelen ilk düzenleme 1961 Tekli Uyuşturucu Maddeler Sözleşmesi ile yapılmış ve sözleşmede yer alan tablo 1 ve 2'de listelenen maddeler arasında uyuşturucu veya uyarıcı olup olmadığına göre karar verileceği belirtilmiştir[1]. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 188, 190 ve 191 inci maddelerine bakıldığında, uyuşturucu veya uyarıcı maddeler ile 188'in birinci ve üçüncü fıkralarında tanımlanan fiillere tabi maddeler için herhangi bir tanım yapılmadığı görülmektedir[2].
2. Ceza Kanunlarındaki Düzenlemeler
Kanunda 765 ve 5237 sayılı kanunlarda yer alan düzenlemelere yer verilmeden önce 1987 yılında Dönmezer'in kanunlarda yapılan sürekli değişikliklere ilişkin görüşünün paylaşılması uygun olacaktır. Bu açıklamalar ışığında; bazı yönetmeliklerdeki uyuşturucu veya uyarıcı çeşitliliğinin artması gibi nedenler dışında, sadece uyuşturucu veya uyarıcılarla mücadeleye yönelik yeni düzenlemelerin yapılmasının uygun olmadığı ve bu nedenle sayma yönteminin yetersiz olduğu unutulmamalıdır[3].
Öncelikle uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı ve kullanıcıları konusunda suç ve ceza politikası oluşturmaya yönelik çalışmalar yapılmalı ve bu çalışmalar neticesinde gerekli görülmesi halinde suç ve ceza belirlenmelidir. Bu bakımdan Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi'nin 2019 raporunda da işlenen İzlanda Model Raporu dikkat çekicidir ve diğer ülkeler için bir öneri niteliğindedir. 765 Sayılı Kanun Md. 403 yönetmeliğinde mevcut düzenlemenin aksine ilaçlar veya uyarıcı maddeler tek tek sayılıyordu. Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ithalatı, ihracatı, satışı, satış için tutulması, satış ve tedariki için araç olarak kullanılması, kullanım yeri ve imkanı sağlanması veya halkın ilgisini kullanımını kolaylaştırma eylemleri dahil edilmiştir[4].
Yeni düzenlemede, kullanım yeri ve imkanı sağlayarak halkı cezbetmek ve cezbetmek olarak değerlendirebileceğimiz "teşvik" eylemi TCK md.190'da düzenlenmiştir. 2005’te yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanunun "Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin üretimi ve ticareti" başlığı altında düzenleme bulan 188. maddesinin birinci fıkrasında; önceki kanundaki hükümden farklı olarak aynı fıkrada "imalat, ithalat ve ihracat" isteğe bağlı hareketler yer almış ve on yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası öngörülmüştür[5].
765 sayılı Kanunda ise faillere imalat ya da ithalattan on ila yirmi yıl, ihracattan altı ila on iki yıl hapis cezası verilmekteydi. 765 Sayılı Kanunda suç konusu sadece "uyuşturucu" olarak belirtilmiş olmakla birlikte 5237 sayılı Kanunda "uyuşturucu veya uyarıcı madde" ibaresi yer almaktadır. 765 sayılı Kanun döneminde, narkotik ilaçlar kavramı geniş anlamda hem narkotik hem de uyarıcı özelliklere sahip maddelere atıfta bulunmak için kullanılsa da, uyarıcıyı ifade etmek için makale metninde "uyarıcı" terimi de yer almıştır[6].
5237 sayılı Kanunun 188/3. maddesinde ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak uyuşturucu veya uyarıcıları satma, satışa sunma, başkalarına verme, devretme, saklama, satın alma, kabul etme, bulundurma durumları suç olarak tanımlanmıştır, ve ceza beşe beştir. on beş yıl hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası olarak tanımlanıyor. Maddede fiiller daha geniş ele alınmış ve bedelsiz devredilmesi, bu suretle devralma, nakil ve arabuluculuk fiilleri bunların satın alınması, satılması, devredilmesi veya temini de suç sayılmıştır. Eylemlerin yaptırımı, dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ve her bir gram ve uyuşturucu maddenin bir kısmı için elli bin lira ağır para cezası olarak belirlenmiştir[7].
3. Suçla Korunan Hukuki Değer
Ceza Kanununda bir eylemi suç olarak cezalandırmanın ölçüsü, eylemin topluma ciddi zarar veya zarar verme tehlikesine yol açmasıdır. Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımının ve arzının Ceza Kanunumuzda suç sayılmasının nedeni; kişiye zararlı olmasının yanı sıra toplumun geleceğine, ortak değerlerine, ahlakına ve genel sağlığına da büyük zararlar vereceği endişesidir. Uyuşturucu veya uyarıcı madde üretimi ve ticareti suçları Türk Ceza Kanunu'nun "Halk Sağlığına Karşı Suçlar" başlığı altında incelendiğinden, bu düzenleme ile halk sağlığının korunmasının ve uyuşturucuların kolay erişilebilirliğinin amaçlandığı bir gerçektir. ve uyarıcılar bir yandan uyuşturucu kullanmayanların bu maddelere ulaşmasını zorlaştırmakta ve bu maddelere ulaşarak sağlıklarını bozma riski oluşturmaktadır[8].
Uyuşturucu veya uyarıcılar dış ticarete konu olursa, aşırı gelir elde etme olasılığı ve bu suçun teknoloji ile kolaylaştırılması uluslararası suç oranını artırmış ve devletleri bu suça karşı ortak bir tutum benimsemeye sevk etmiştir. Yapılan eylemler neticesinde sadece uyuşturucu veya uyarıcı kullanan kişiler değil, toplumu oluşturan bireyler de etkilenmekte, suçun işlenmesinin tüm insan sağlığının tehdit altında olduğunu kabul ederek, korunan hukuki değeri vardır. Burada "tüm insanlık" teriminin kullanılması özellikle TCK md. 188/1 açısından farklı bir anlam taşımaktadır. Uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminin yanı sıra, uyuşturucu ithalatı ve ihracatı kanun koyucu tarafından, uluslararası boyutta suç sayılmaktadır. suç da gündemde, hatta TCK md. 188/2'ye göre ihracat-ithalat kesintisi bile, insanlığı tehdit ettiği bir gerçektir[9].
II. UYUŞTURUCU VEYA UYARICI MADDEYİ İMAL, İHTAL YA DA İHRAÇ SUÇU
1. Suçun Temel Unsurları
1.1. Maddi Unsur
Ruhsatsız veya ruhsata aykırı uyuşturucu veya uyarıcıların üretimi, ithalatı veya ihracatı Türk Ceza Kanunu'nun 188. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiştir. Suçun cezalandırılması için zarar ve tehlikeye yol açmaya çalışılmadığı için bu suçların "soyut tehlike suçu" kapsamında değerlendirildiği söylenmelidir. Kanun koyucu, TCK md. 188/1. maddesinde imalat, ithalat ve ihracat işlemlerini isteğe bağlı hareket olarak düzenlemiştir. Buna göre suçun oluşması için tek bir fiilin yapılması yeterlidir ve tümünün işlenmesi aranmaz[10].
1.2. Manevi Unsur
TCK'nın 188/1 maddesinde düzenlenen suçun manevi unsuru kasıt olup, Kanun maddesinde ayrı bir amaç veya amaç yer almamaktadır. Ancak gerekçede bu suçun kazanç elde etmek için işlenmesi gerektiği ve bu nedenle hapis ve adlî para cezaları yaptırımlar arasında yer alır. Sadece imalat değil, ithalat ve ihracatı da içeren gerekçede gerekçede, bu suç kazanç elde etme amacıyla işlenmiştir ifadesini içermesine rağmen, söz konusu durum madde metnine yansımamış, kanun koyucu fiilini düzenlemiştir. Kanun maddesinde bu konuda "kullanmak" veya "satmak" gibi bir ayrım yoktur. Bu durumda, suçun ihtiyari fiilleri sayılan üretim, ithalat ve ihracat açısından özel bir kasta ihtiyaç duyulmaz[11].
Suçun maddi unsurlarında hata; somut bir olayda suçun maddi unsurları hakkında bilgisizlik, eksik veya yanlış bilgi anlamına gelir. TCK'nın 30/1 maddesi uyarınca failin suç veya fiil ile ilgili bir hata yapması durumunda bu hata bu hatayı ortadan kaldırmaktadır. Buna göre örneğin; ithal ettiği maddenin uyuşturucu veya uyarıcı olduğu yanılgısına düşen failin hata hükümlerinden yararlanması ve davranışının manevi bir unsurun bulunmaması nedeniyle suç teşkil etmediği kabul edilmelidir. Kimyager failin çalıştığı fabrikanın ilaç üretme ruhsatına sahip olduğu düşünülerek ilaç üretimi durumunda hata ile ilgili kurallar çerçevesinde sorun çözülüyor. Bu durumda fail, suçun maddi unsurunda hata yaptığı için kasten hareket etmiş sayılmaz. Laboratuvarda veya evde kilo verme ilaçları yapma fikri ile bitkileri karıştırırken çok meraklı bir kişinin ilaç yaptığı gerçeği, kast elementinin yokluğundan dolayı imal edilmiş olarak nitelendirilmemelidir.
1.3. Hukuka Aykırılık
Uyuşturucu veya uyarıcı üretimi, ithalatı veya ihracatı suçunda meşru müdafaa, hakkın kullanılması ve ilgili kişinin rızası gibi hukuka aykırı sebepler söz konusudur. Kanun koyucu; ruhsatsız uyuşturucu veya uyarıcıların üretimini, ithalatını veya ihracatını suç olarak düzenlediğinden, Sağlık Bakanlığı 2313 ve 3298 sayılı kanunlar ile üretim, ihracat ve ithalat kanunlarına göre bu konuda lisans ve izinler vermeye yetkili kılınmıştır. Ruhsat gereğince bu durumda hakkın TCK 26/1 maddesine göre kullanılması nedeniyle fiil suç teşkil etmez[12].
2. Suçun Nitelikli Halleri
Türk Ceza Kanunun 188 inci maddesinin 4 üncü fıkrasının (a) bendi, suçun konusunu teşkil eden maddeye göre cezanın ağırlaştırılması unsurunu düzenler. Buna göre; TCK md. 88/1 'de tanımlanan fiillere konu maddelerin eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya baz morfin olması halinde faile verilecek ceza yarı oranında artırılır. TCK'nın 188/4-a maddesi 04.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6638 sayılı Kanun ile getirilmiş ve bundan önce kanun koyucu sadece "eroin, kokain, morfin veya basmorfin" maddelerini fıkrasına eklemişti. 188. maddenin 4. maddesi. 6638 sayılı Kanun ile makale metnine sentetik kannabinoid (ve türevleri) eklenmiş ve bu makale kamuoyunda “bonsai” olarak da bilinen ilacı karşılamaktadır[13].
Görülebileceği gibi; 6638 Sayılı Kanun ile sayım işleminden vazgeçilmemiş ve daha önce bahsedilen maddelere bir yenisi olan "sentetik kannabinoid ve türevleri" eklenmiştir. Buna göre; TCK md. 188 / 4-a'da sayılanlar dışındaki uyuşturucu veya uyarıcılar, faile ne kadar zarar verirse verilsin nitelikli olarak kabul edilemez. Bu nokta doktrinde eleştirilmektedir. Bu düzenleme neticesinde, suça konu olan afyonun morfin elde edilmesinde kullanılmasına rağmen TCK md. 188 / 4-a uyarınca bir artışa neden olmayacağı anlaşılmaktadır. Nitekim Yargıtay 10. Ceza Dairesinin ayrı ayrı kararları da böyledir[14].
6545 sayılı Kanunla değişik TCK md.188/5 yönetmeliğine göre; nitekim TCK md.188 / 1-4'te tanımlanan suçların üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde ceza yarı oranında artırılacak, suç işlemek üzere kurulmuş bir örgütün faaliyetleri kapsamında ise ceza yarı yarıya artırılacaktır. bir kat artırılabilir. TCK md. 88 / 1-4'te tanımlanan suçların 6545 sayılı Kanun öncesinde üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmiş olması şartlı bir unsur olarak düzenlenmemiş, sadece cezada artış yapılmasına hükmedilmiştir. Suç, suç örgütünün faaliyetleri çerçevesinde işlenmişse, artış oranı cezanın yarısı olarak belirlendi. 6545 ise TCK md. 37 / 1'e göre, suçların birlikte işlenmesi halinde yarı yarıya, örgütsel faaliyet çerçevesinde suç işlenmesi halinde bir kat artış öngörülmekte ve faillere daha ağır yaptırımlar uygulanmaktadır[15].
Örneğin TCK'nın 188/5. maddesinde belirtilen üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte kullanılması hâlinde geçen TCK'nın 37/1 maddesi kapsamında "birlikte" kelimesini "müşterek suçlu" olarak kabul ederek, TCK'nın 188 / 1-3. maddesi mahiyetinde failin fiilini ifade eder. Suç ortakları md. 39. maddeye göre TCK md. 188 / 5'in "yardımcı" olarak katılması durumunda uygulama alanı bulamayacağı unutulmamalıdır. Türk Ceza Kanunun 188. maddesinin 8. fıkrasında; maddede tanımlanan suçların "hekim, diş hekimi, eczacı, kimyager, veteriner hekim, sağlık memuru, laboratuar, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hemşire, sağlık kuruluşu, kimyager veya ilaç ticaret sorumlusu" tarafından işlenmesi halinde öngörülür. İlk bakışta, hükümde sayılan mesleklerden birine sahip olmayan ancak mesleğini icra eden ancak mesleğinin icrası sırasında uyuşturucu veya uyarıcı madde üretimi veya kaçakçılığı suçlarından herhangi birini işlememiş veya bunlara katılmamış suç ortağı Kararın ifade ve gerekçesine göre ceza yarı oranında artırılır. gerekli kabul edilebilir[16].
Paragrafta sayılan meslekleri icra edenler; meslekleri ve bilgi birikimleri nedeniyle bu maddeleri üretebilirler. Ayrıca bu meslekler, uyuşturucu veya uyarıcı uyuşturucu üretimi ve kaçakçılık suçlarının işlenmesini kolaylaştırmaktadır. Bunun dışında mesleğe duyulan güvenin kötüye kullanılması, elbette TCK'nın md. 188/8. Maddesinde ağırlaştırıcı bir ceza hali olarak tanımlanan devletin düzenlenmesinin bir başka nedenidir. Ancak bu sebep, mesleği ile ilgisiz uyuşturucu veya uyarıcı uyuşturucu kaçakçılığına karışılmaması ve 188. maddede sayılan suçlardan birinin işlenmesinde maddenin son fıkrasında yer alan mesleklerden birinin aranması gerekir. Fıkrada belirtilen niteliklere sahip olmayanlar veya bu sıfatlara sahip olanların yardımcı kadrosu olarak bulunanlar tarafından suç işlenmesi halinde bu kişiler için cezai sorumluluk gündeme getirilmez[17].
Bu meslek sahiplerinin cezalandırılabilmeleri için resmi bir kurumda çalışmaları zorunlu değildir. Özel bir kuruluşta veya serbest olarak çalışabilirler. Ancak fail, suçun işlendiği sırada bu mesleklerden birini icra ediyor olmalıdır. Yani mesleğini icra eden kişi, fiil işlendiği sürece o işe devam etmeli, emekli olduktan veya mesleği bıraktıktan sonra da eylemde bulunmamalıdır[18].
3. Kusur ve Diğer Şartlar
Kusurları ortadan kaldıran veya azaltan nedenlerle, yaşın küçük olması, akıl hastalığı, sağır ve dilsiz, geçici nedenler, hukuka aykırı bağlayıcı emirler, yükümlülükler, meşru savunmada sınırları aşma gibi nedenlerle uyuşturucu veya uyarıcı üretmek mümkündür haklı gerekçeler, baskı ve şiddet, sindirme ve tehditler ve haksız tahrik. İhracat veya ithalat açısından özel bir durum söz konusu değildir. Sağlık durumu nedeniyle uyuşturucu veya uyarıcı üretmek, yurt dışından bir kişiye uyuşturucu veya uyarıcı madde göndermek veya sağlık durumu nedeniyle yurt dışından temin etmek için acil uyuşturucuya ihtiyaç duyan kişi, TCK'nın 27/1 maddesinde tanımlanan cezai sorumluluğu ortadan kaldıran nedenlerle sınırın kasıtlı olarak aşılması halinde, eylem ihmal yoluyla işlenmiş olsa dahi uyuşturucu veya uyarıcı suçlarda ceza şartı mümkün değildir[19].
3.1. Etkin Pişmanlık
Uyuşturucu veya uyarıcı madde üretme, ithal etme veya ihraç etme suçunda etkin pişmanlık davaları TCK md. 192'nin 1. ve 3. fıkralarında düzenlenmiş olup, bu davalar hem cezayı kaldıran hem de kanun koyucu tarafından verilen cezayı azaltan nedenler olarak yer almaktadır. Buna göre maddenin 1, 2 ve 4. fıkralarında failin cezasını kaldıran kişi; 3. fıkrada, cezada indirim yapılmasını gerektiren durumlar düzenlenmiştir. TCK'nın 192. maddesinde tanımlanan etkin pişmanlık kurumunun, Kanunun genel hükümlerinde yer alan ve TCK'nın 36. maddesinde düzenlenen "gönüllü vazgeçme" kurumundan farklı olduğunu belirtmeliyiz. Gönüllü feragatte fail, suçun icra fiillerinden vazgeçmek veya suçun tamamlanmasını veya sonucun kendi gayretiyle gerçekleşmesini engellemek zorunda iken; etkili pişmanlıkla, yaptırım işlemleri tamamlanmış ve bir sonuç oluşmuştur. TCK'nın 192. maddesinde, suç meydana geldikten sonra yargı merciine yardım edilerek failin ceza almaması veya daha az ceza alması sağlanmaktadır[20].
Fail tarafından sağlanan yardım ve hizmet, diğer suç ortaklarının gün ışığına çıkarılmasına yönelik olmalıdır. Aksi takdirde fail, adı verilen kişilere karşı suç veya iftira kastı varsa, indirim nedeninden yararlanamayacaktır. Yine failin suçun her halükarda ortaya çıkacağını anladığı anda yaptığı açıklamalar, cezada indirim sebebi olarak değerlendirilmeyecektir[21].
Suç ortağı kavramı, uyuşturucuyu veya uyarıcıyı imal etme, ithal etme veya ihraç etme suçuna katılan veya başka bir uyuşturucu suçu işleyen bir kişi olarak anlaşılmalıdır; "tutuklama" sözcüğü, suç ortaklarının yakalanması veya kim olduklarının belirlenmesi olarak da kabul edilmelidir. Fail, suç ortağı uyuşturucuyu satın aldığı veya sattığı kişinin veya başka bir uyuşturucu suçlunun tutuklanmasına veya tespitine katkıda bulunduğunda indirimden yararlanacaktır[22].
4. Suçun Özel Görünüş Şekilleri
4.1. Teşebbüs
Teşebbüs, TCK'nın 35. maddesinde suçu tamamlamak için harekete geçmesine rağmen failin kontrolü dışındaki nedenlerle bunu yapmaması olarak tanımlanmıştır. İşletmenin şartları kısaca; kasıtlı işlenen suçun varlığı ve bu suçu işleme kastı, infaz niteliğindeki fiillerin gerçekleştirilmesi, infaza uygun eylemlerle doğrudan kasıtlı suçun başlatılması ve failin icra işlemlerini gereği gibi yerine getirememesi failin elinde olmayan nedenlere veya yaptırım işlemlerini tamamlamış olmasına rağmen sonuca ulaşamamadır. Uyuşturucu veya uyarıcı maddenin üretilmesi, ithal edilmesi veya ihraç edilmesi suçunun teşebbüse uygun olup olmadığı ve hangi durumlarda işletmenin hükümlerinin uygulanacağı her bir fiil açısından ayrı ayrı incelenmelidir[23].
Failin uyuşturucu üretimi için kullanılan malzemelerin toplanıp üretilmesinden sonra tutuklanması, uyuşturucu üretme girişimi olarak değerlendirilmelidir. Örneğin yukarıda açıklanan ilaç veya uyarıcı üretim biçimlerinden biri olan ancak üretim tamamlanmadan yakalanan damıtma yöntemini başlatan kişinin eylemi, üretim girişimi olarak değerlendirilmelidir. Teşebbüs edilen imalat suçundan bahsedilebilmesi için öncelikle el konulan araç ve gereçlerin istenilen ilacın veya uyarıcı maddenin üretimine uygun olması gerekir. Bu madde ve araçların üretime uygun olması ve üretime yönelik yürütme işlemleri başlamış ancak henüz ilaç veya uyarıcı elde edilmemişse işlem girişim aşamasında kalmış sayılmalıdır[24].
Üretime gelince bir diğer görüş ise, ilacın veya uyarıcının üretiminde kullanılan maddenin temin edilmesinin TCK md. 188/7'de bağımsız bir suç olarak görülmesi dolayısıyla üretime teşebbüs edilmesinin mümkün olmamasıdır. Ancak yukarıda da bahsettiğimiz gibi farklı üretim yöntemleri bulunmaktadır. TCK md. Üretimin teşebbüse uygun olmadığı ve fiilin zaten suç olarak düzenlendiği görüşüne katılmıyoruz, çünkü üretim kanununun icra işlemleri md. 188/7 kapsamına girmeyen fiilleri işleyerek başlatılabilir. Ayrıca, çoğaltmaya teşebbüs niteliğindeki fiil Türk Ceza Kanunun 188/7. maddesinde suç olarak düzenlenmesine rağmen, entelektüel cemaat hükümlerine göre daha fazla ceza gerektiren fiil cezalandırılacaktır[25].
4.2. İştirak
TCK'nın 37/1 maddesinin gerekçesine göre, "(…) suçun hukuki tanımında öngörülen fiili gerçekleştiren faildir; suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi halinde bunların her biri kişiler müşterek fail olarak sorumlu tutulacaktır. Suça konu isteğe bağlı eylemler birden fazla fail tarafından işlenirse ortak acentelik esasına göre sorumlu tutulur. Suç tanımında birlikte hareket edenlerin her birinin "ortak fail" olarak değerlendirildiği, ortak faillerin birlikte suç işlemeye karar veren, eylemi birlikte gerçekleştiren kişiler olduğu belirtildi. suçun işlenmesinde başka bir kişiyi araç olarak kullanan kişi ve eylem üzerinde ortak kontrole sahip olmaktır[26].
Müşterek fail sayılmayan ancak 39. maddede belirtilen fiilleri yapanlar, "yardım" sıfatıyla, imalat, ihracat veya ithalat suçunu işleme niyet ve kararıyla sorumlu tutulacaklardır. Suç işleme niyeti olmayan fail için uyuşturucu veya uyarıcı madde. Öncelikle, onu alan kişinin TCK 38. madde uyarınca "azmettirici" olacağını belirtmek isteriz. İlacın veya uyarıcının ülkeye girişinden sonra ülke içinde bir yerden başka bir yere taşınmasına yardımcı olan fail, TCK md.188 / 1'e göre taşımacılık hareketine yardımcı olmaktan sorumlu tutulacaktır[27].
Uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde birlikte hareket eden faillerin sorumlulukları, örneğin kenevir ekimi, TCK 37/1 maddesi gereğince gündeme gelecek ve yine ithalat ve ihracat aşamalarını takip eden failler birlikte ortak fiil uyarınca aynı ceza ile cezalandırılır. Yukarıda da bahsedildiği gibi kişi sayısı önemlidir ve suç üç veya daha fazla faille işlenirse ceza yarı oranında artırılır[28].
4.3. İçtima
Öncelikle TCK'nın 188. maddesinde farklı maddelerde düzenlenen suçları işleyen faillerin iki ayrı suçtan cezai sorumlulukları söz konusu olacaktır. Örneğin ithal edilen ilacı bir kişinin satması durumunda hem TCK'nın 188/1 maddesinde tanımlanan ithalat hem de TCK'nın md. 188/3 hükmü uygulanacaktır. Yine failin TCK md. 188/1 uyarınca üretilen veya ülkeye getirilen uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kullanması durumunda TCK md. 191/1 uyarınca sorumluluk da gündeme gelecektir, başka bir deyişle, fail hakkında gerçek hükümler uygulanacaktır. Failin TCK md. 188/1'de sayılan seçimlik işlemlerin bir kaçını veya tamamını birlikte işlemesi halinde tek bir suç için cezai sorumluluk doğar. Ancak failin ithal edilen narkotik veya uyarıcı maddeyi ihraç etmesi durumunda transit geçiş olmaması halinde failin hem ithalat hem de ihracat için ayrı ayrı cezalandırılacağı kanaatindedir[29].
Failin, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ihracat için gümrük yetkililerine beyan edilmesinden sonra yakalanması durumunda fail, biri ihraç teşebbüsü, biri zilyetlik veya devir işlemi olmak üzere iki farklı suç işlemiş sayılır. TCK'nın 44. maddesine göre fikri yayma hükümleri uygulanarak faile daha ağır bir ceza verilecektir. Yine Yargıtay, yurtdışında uyuşturucu veya uyarıcı madde almaya çalışırken gümrük sahasında yakalanan failin hem uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi tek bir hareketle naklettiğini hem de ihraç etmeye çalıştığını ve uygulanacak hükmü kabul eder. TCK'nın 44. maddesi uyarınca iki durumda daha ağır cezalar verilecektir[30].
Başlangıçta ithalat niyetiyle hareket eden failin niyeti, ithalat sırasında veya sonrasında değişebilir. Örneğin ithal edilen narkotik veya uyarıcı madde bir süre saklandıktan sonra sevk edilebilir veya satışa çıkarılabilir. Bu durumlarda, failin yenilenen niyeti, önceki suç kastı dışında, yeni bir suç kastı olduğu gerekçesiyle sadece fail hakkında uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etmek değildir; aynı zamanda nakliye veya satışa sunma eylemleri nedeniyle ayrı sorumluluk ön plana çıkacaktır[31].
TCK md. 188 / 1'de tanımlanan üretim ve ihracat süreçlerinin birlikte, isteğe bağlı hareketler için sosyal kurallara uygun olarak gerçekleştirilmesinde, tüketilen-tüketilen norm ilişkisi, sorumluluk tek bir eylemden doğacak; ancak TCK md. 61/1 uyarınca cezanın belirlenmesi noktasında hâkimin alt sınırdan uzaklaşma kararı gündeme gelebilir. Yargıtay 10. Ceza Dairesinin görüşü bu yöndedir; bu görüşe göre Yargıtay, üretilen ilacın satılması halinde tüketici-tüketilen norm ilişkisine göre tek bir eylemin cezalandırılmasının uygun olacağı kanaatine varmıştır[32].
Tüketici-tüketilen norm ilişkisinde; diğer bazı normlarla ortaklaşa korunan hukuki değerleri koruyarak diğer normları tükettiği ve dolayısıyla bu değerlere zarar veren fiillere tek bir ceza öngördüğü hallerde ceza normundan bahsedilmekte ve tüketilen norm, kendi içinde bağımsızlığını kaybederek çözülmektedir. Tüketici normu ve Yargıtay 10. Ceza Dairesi kararının konusudur. somut olay, tüketilen, tüketilen norm ilişkisi kapsamında değerlendirilmiş ve failin yalnızca uyuşturucu veya uyarıcı üretimi nedeniyle cezalandırılması gerektiği sonucuna varmıştır[33].
5. Yaptırım
TCK md. 188/1'de tanımlanan imalat, ithalat ve ihracat işlemlerine yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve iki bin günden yirmi bin güne kadar adli para cezası verilmesi öngörülüyor. TCK md. 188 / 4-a'da sayılan nitelikli devletin varlığı halinde, TCK md. 188/5 uyarınca üç veya daha fazla kişi tarafından fiil işlenmesi hâlinde ceza yarı oranında artırılır. Eylemlerin örgüt faaliyetleri çerçevesinde suç işlemek amacıyla işlenmesi halinde yarı oranında artırılır. Suç, TCK md.188 / 8'de sayılan meslek mensupları tarafından işlendiğinde hapis cezalarının yarı yarıya artırılacağı öngörülüyor. Fiil konusunun TCK'nın 188/7. Maddesinde sayılan maddeler olması hâlinde sekiz yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmi bin güne kadar adlî para cezası öngörülüyor[34].
TCK md. 188 / 1'de sayılan fiillerden yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezası; TCK'nın 188/3. maddesinde on yıldan az olmamak üzere (uyuşturucu veya uyarıcı veren veya satan kişi çocuk ise on beş yıldan az olmamak üzere) hapis cezası öngörülürken, bunun uygun olmadığını ifade etmek isteriz. 1. ve 3. fıkralarda olup olmadığına bakılmaksızın fiilleri aynı cezayla cezalandırmaktır[35].
Ayrıca TCK md. 188/1'de öngörülen hapis cezasının alt ve üst sınırlarının TCK md. 188/3'ten daha yüksek olduğu da bir gerçektir. 765 sayılı Kanunun ilk değişikliğinde 403 md, TCK md. 88/1 ve TCK md. 188/3 aleyhine yapılacak isteğe bağlı davalar, 09.07.1953 tarih ve 6123 sayılı kanunda yapılan değişiklik, aynı ceza ile daha düşük ve tek bir paragrafta üst sınırlar. Üretim, ithalat ve ihracat ile ülke içinde üretim, ithalat ve ihracat suçunu oluşturan isteğe bağlı fiiller 5237 sayılı Kanunda olduğu gibi farklı ceza alt ve üst sınırları ile farklı hükümlere dahil edilmiştir[36].
06.06.1991 tarihli ve 3756 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğe göre yıl olarak belirlenen 765 sayılı Kanunun 765. maddesinde, ancak ilaç veya uyarıcı maddenin imal edildikten veya ithal edildikten sonra yurt dışına çıkarılması durumunda fail, imalat ve ithalat için de cezalandırılacaktır. Ancak bu yöndeki düzenleme 5237 Sayılı Kanun ile sonlandırılmış; imalat, ithalat ve ihracat eylemleri aynı alt ve üst ceza sınırlarına tabi tutulmuş ve bu eylemlerin cezası, ülke içinde uyuşturucu veya uyarıcı madde kaçakçılığına konu eylemlerden daha ağır düzenlenmiştir. TCK'nın 189. maddesi uyarınca suçun tüzel kişinin faaliyetleri çerçevesinde işlenmesi hâlinde tüzel kişiye bunlara özgü güvenlik tedbirleri uygulanacaktır[37].
SONUÇ
Geçmişten bu yana uyuşturucu veya uyarıcı madde tüketimi devam etmekte ve bu konu ulusal ve uluslararası raporlara da yansımaktadır. Ayrıca uyuşturucu veya uyarıcılar bir gelir kaynağı olarak görülmekte ve bunların üretimi ile iç ve dış ticareti de önemli ölçüde yapılmaktadır. Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı ile işlenen suç ve suç türleri arasında da çeşitli ve karmaşık bir ilişki vardır. Bu maddelerin kötüye kullanımı ile belirli suç türleri arasındaki bağlantıların çeşitliliği, uyuşturucu ve suç arasındaki ilişkinin tanımında daha iyi anlaşılacaktır. Uyuşturucu kullanıcıları ve bağımlıları genellikle düşük gelirli sınıflara üye olduklarından, belirli bir yaşam tarzı, tarz, bir uyuşturucu alt kültürü ve dolayısıyla toplum dışına atılmış ve her türlü suçu işlemeye hazır insan gruplarını benimsemeleri zorunludur.
Kanunumuzda narkotik veya uyarıcı madde tanımı konusunda net bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak 24.06.1933 tarihinde 2435 sayılı Resmi Gazete'de yürürlüğe giren 2313 sayılı Narkotik Maddelerin Kontrolü Kanununda da narkotik maddelerin sayım yönteminin belirlendiği görülmektedir. Yine 19.06.1986 tarih ve 19139 sayılı Resmi Gazete'de yürürlüğe giren 3298 sayılı Narkotik İlaçlar Kanununda; haşhaş kapsülleri ham afyon, tıbbi afyon ve morfin kalitesine sahip afyon alkaloidleri, tuzları, esterleri ve eterleri; Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca belirlenecek koka yaprağı ve alkaloidleri, tuzları, esterleri ve eterleri ile diğer narkotik maddelerin alım, satım, imalat, ithalat ve ihracatının yapılması kanunun 1inci maddesinde yer almaktadır. Cumhurbaşkanınca belirlenen esaslara uygun olarak, uyuşturucu veya uyarıcı tanımı yapılmamıştır.
Kanun koyucu; kanunda uyuşturucu veya uyarıcı maddeler için bir tanım yapılmamasının nedeninin, uyuşturucu veya uyarıcı madde ve aynı etkiye sahip uyuşturucu ve sentetiklerin kötüye kullanılmasına yaptırım uygulayarak güçlü bir sosyal savunmanın sağlanması olduğunu belirtti. Dünya Sağlık Örgütü uyuşturucularla da ilgilenir; merkezi sinir sistemini etkileyerek fiziksel ve / veya psişik bağımlılığa neden olan bitkisel veya sentetik kökenli tüm maddeler olarak tanımlanır ve bazı durumlarda tek konu ve bazı durumlarda aynı kişinin farklı şeyleri kullanması gibi çift özneli tutku yaratır. uyuşturucu ve kaçınılmaz uyuşturucu ihtiyacı veya arzusu, kullanılan miktarı artırma eğilimi, psikolojik ve fiziksel bağımlılık maddeler olarak tanımlanmaktadır. Çalışmamıza dahil ettiğimiz kanun değişikliği önerilerinin dışında, uyuşturucu veya uyarıcı uyuşturucu üretim ve kaçakçılığı suçlarının önlenmesi ve azaltılması, bir yandan daha az ceza gerektiren düzenlemelerin yapılması açısından gerçekçi bir mücadele yapılması gerekmektedir. Uyuşturucu veya uyarıcı suçlarla ilgili bazı isteğe bağlı eylemler ise, mücadelenin sadece ceza artışına indirgenmemesi gerektiği açıktır.
KAYNAKÇA
AKKAYA, Çetin: Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Suçları, Adalet Yayınevi, 2. Baskı, Ankara, 2013.
ALBAYRAK, Mustafa: Notlu - Atıflı - Uygulamalı Türk Ceza Kanunu Öz Kitap, 13. Baskı, Ankara, Adalet Yayınevi, 2014.
ATEŞ, Neslihan: Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanma Suçu (TCK md.191), İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul Ceza Hukuku ve Kriminoloji Arşivi, 2019.
BALCI, Murat: Türk Ceza Kanununda Uyuşturucu Madde Ticareti Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2009.
ÇAKIR, Kerim: Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Ticareti Suçlarında Etkin Pişmanlık (TCK md. 192), 8. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali - Ceza Hukuku ve Sağlık Perspektifinden Uyuşturucu Sorunu (Ed. Prof. Dr. Adem Sözüer), İstanbul, 2018.
DEMİREL, Muhammed : “Uyuşturucu Madde Ticareti Suçlarında Alıcı Kılığına Giren Kolluk Görevlisinin Hukuki Niteliği ve Cezalandırılabilirliği”, Ceza Hukuku Dergisi, Seçkin Yayıncılık, Y. 13, S. 36, 2018, s. 101-159.
DURSUN, Selman: “Türk Ceza Hukukunda Uyuşturucu veya Uyarıcı Maddelerin Kullanımına Dair Düzenlemelerin Gelişimi: Suç Olmaktan Çıkarma ve Diversiyon (Cezalandırmadan Sapma) Eğilimleri”, Adalet İstanbul Dergisi, Ümit Matbaacılık, Y. 6, S. 13, 2019, s. 70-73.
GÜNAY, Erhan: Uyuşturucu Madde Suçları ve Cezaları, 2. Baskı, Ankara, Seçkin Yayınevi, 1999.
GÜNGÖR, Şener, KINACI, Ali: Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerle İlgili Suçlar, Ankara, Yetkin Yayıncılık, 2001.
KOCA, Mahmut, ÜZÜLMEZ, İlhan: Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 12. Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2019.
KURT, Şahin, KURT, Ela: Uygulamada Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Suçları ve İlgili Mevzuat, Ankara, Adalet Yayınevi, 2007.
ÖZBEK, Veli Özer, DOĞAN Koray, BACAKSIZ Pınar: Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınları, Ankara, 2019.
PARLAR, Ali, DEMİREl, Güleç: Türk Ceza Kanununda Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Suçları, Bilge Yayınevi, 2015.
SEVÜK YOKUŞ, Handan: Uyuştucu veya Uyarıcı Madde Kullanılmasına İlişkin Suçlar, Seçkin Yayınları, Ankara, 2007.
TEZCAN, Durmuş, ERDEM, Mustafa Ruhan, ÖNOK, Murat: Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin, 17. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, 2019.
YURTCAN, Erdener: Yargıtay Kararları Işığında Uyuşturucu Suçları (Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar), Seçkin Yayınları, 6. Baskı, Ankara, 2021.
--------------
[1] ALBAYRAK, Mustafa: Notlu - Atıflı - Uygulamalı Türk Ceza Kanunu Öz Kitap, 13. Baskı, Ankara, Adalet Yayınevi, 2014.
[2] ALBAYRAK, 2014.
[3] ÇAKIR, Kerim: Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Ticareti Suçlarında Etkin Pişmanlık (TCK md. 192), 8. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali - Ceza Hukuku ve Sağlık Perspektifinden Uyuşturucu Sorunu (Ed. Prof. Dr. Adem Sözüer), İstanbul, 2018.
[4] GÜNAY, Erhan: Uyuşturucu Madde Suçları ve Cezaları, 2. Baskı, Ankara, Seçkin Yayınevi, 1999.
[5] GÜNAY, 1999.
[6] DEMİREL, Muhammed : “Uyuşturucu Madde Ticareti Suçlarında Alıcı Kılığına Giren Kolluk Görevlisinin Hukuki Niteliği ve Cezalandırılabilirliği”, Ceza Hukuku Dergisi, Seçkin Yayıncılık, Y. 13, S. 36, 2018, s. 101-159.
[7] DEMİREL, 2018.
[8] ATEŞ, Neslihan: Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanma Suçu (TCK md.191), İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul Ceza Hukuku ve Kriminoloji Arşivi, 2019.
[9] GÜNGÖR, Şener, KINACI, Ali: Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerle İlgili Suçlar, Ankara, Yetkin Yayıncılık, 2001.
[10] SEVÜK YOKUŞ, Handan: Uyuştucu veya Uyarıcı Madde Kullanılmasına İlişkin Suçlar, Seçkin Yayınları, Ankara, 2007.
[11] TEZCAN, Durmuş, ERDEM, Mustafa Ruhan, ÖNOK, Murat: Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin, 17. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, 2019.
[12] DURSUN, Selman: “Türk Ceza Hukukunda Uyuşturucu veya Uyarıcı Maddelerin Kullanımına Dair Düzenlemelerin Gelişimi: Suç Olmaktan Çıkarma ve Diversiyon (Cezalandırmadan Sapma) Eğilimleri”, Adalet İstanbul Dergisi, Ümit Matbaacılık, Y. 6, S. 13, 2019, s. 70-73.
[13] DURSUN, 2019.
[14] KURT, Şahin, KURT, Ela: Uygulamada Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Suçları ve İlgili Mevzuat, Ankara, Adalet Yayınevi, 2007.
[15] PARLAR, Ali, DEMİREl, Güleç: Türk Ceza Kanununda Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Suçları, Bilge Yayınevi, 2015.
[16] YURTCAN, Erdener: Yargıtay Kararları Işığında Uyuşturucu Suçları (Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar), Seçkin Yayınları, 6. Baskı, Ankara, 2021.
[17] KOCA, Mahmut, ÜZÜLMEZ, İlhan: Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 12. Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2019.
[18] KOCA, ÜZÜLMEZ, 2019.
[19] BALCI, Murat: Türk Ceza Kanununda Uyuşturucu Madde Ticareti Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2009.
[20] BALCI, 2009.
[21] ÖZBEK, Veli Özer, DOĞAN Koray, BACAKSIZ Pınar: Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınları, Ankara, 2019.
[22] BALCI, 2009.
[23] BALCI, 2009.
[24] KOCA, ÜZÜLMEZ, 2019.
[25] PARLAR, DEMİREl, 2015.
[26] KOCA, ÜZÜLMEZ, 2019.
[27] ALBAYRAK, 2014.
[28] DEMİREL, 2018.
[29] DEMİREL, 2018.
[30] SEVÜK YOKUŞ, 2007.
[31] YURTCAN, 2021.
[32] ÇAKIR, 2018.
[33] ALBAYRAK, 2014.
[34] AKKAYA, Çetin: Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Suçları, Adalet Yayınevi, 2. Baskı, Ankara, 2013.
[35] AKKAYA, 2013.
[36] SEVÜK YOKUŞ, 2007.
[37] KOCA, ÜZÜLMEZ, 2019.