MAKALE

Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Suçlarında Uyuşturucu Madde Miktarının Suçun Niteliğine Etkisi: Hukuki Çerçeve ve Güncel Yargı Kararları

Abone Ol

Giriş

Uyuşturucu madde suçları, modern hukuk sistemlerinde ciddi yaptırımlara tabi tutulan ve toplumun genel sağlığı ile güvenliğini tehdit eden önemli bir suç türüdür. Bu suçlar, özellikle genç nüfus üzerinde yarattığı olumsuz etkiler ve organize suç örgütlerinin finans kaynağı olması nedeniyle dünya genelinde sıkı bir şekilde düzenlenmiştir. Türkiye'de de uyuşturucu madde suçları, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ve ilgili diğer mevzuatla kapsamlı bir şekilde ele alınmaktadır. Bu düzenlemelerde, uyuşturucu maddenin türü, miktarı, kullanım amacı ve suçun işleniş şekli gibi çeşitli faktörler suçun niteliğini ve cezasını belirlemede kritik rol oynar.

Uyuşturucu madde suçlarının hukuki düzenlemesi, suçun niteliği, işlendiği ortam, failin amacı ve uyuşturucu madde miktarı gibi unsurlar üzerinden yapılır. Bu unsurlar arasında, özellikle uyuşturucu maddenin miktarı, suçun "kullanmak için bulundurma" mı yoksa "ticaret" mi olduğu konusunda belirleyici bir faktördür. Uyuşturucu madde miktarının suçun niteliğine etkisi, sadece cezanın ağırlığını değil, aynı zamanda failin suçlu sayılıp sayılmayacağını da belirleyebilir. Bu nedenle, uyuşturucu madde miktarının doğru bir şekilde tespit edilmesi ve değerlendirilmesi, adaletin sağlanması açısından hayati öneme sahiptir.

Uyuşturucu madde miktarı ile ilgili değerlendirmeler, uyuşturucu maddenin farklı türleri ve bunların kullanım amaçlarına göre değişkenlik gösterebilir. Örneğin, esrar, kokain, eroin gibi yaygın maddelerle ilgili olarak, belirli bir miktarın üzerinde bulundurulması, kullanmak amacıyla değil, ticaret amacıyla hareket edildiği yönünde kuvvetli bir karine oluşturur. Bu tür durumlarda, failin savunması ve diğer delillerin değerlendirilmesi suretiyle, suçun niteliği netleştirilir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, kişisel kullanım sınırını aşan miktarlarda uyuşturucu bulundurma durumunda, bu maddenin ticaretinin yapıldığına hükmedilir.

Uyuşturucu madde suçları, toplumun genel sağlığı üzerinde ciddi tehdit oluştururken, aynı zamanda toplumsal huzuru ve güvenliği de olumsuz etkiler. Bu suçların cezalandırılması, sadece bireyleri korumakla kalmaz, aynı zamanda toplumun geneline yönelik bir caydırıcılık işlevi de görür. Bu nedenle, uyuşturucu madde suçlarına ilişkin hukuki düzenlemeler ve bu düzenlemelerin yargı organları tarafından uygulanması, son derece dikkatli ve titiz bir şekilde ele alınmalıdır. Özellikle uyuşturucu madde miktarının suçun niteliğine etkisi konusunda yapılan değerlendirmeler, failin suçlu sayılıp sayılmayacağına ve cezalandırılma biçimine doğrudan etki eder.

Bu makalede, uyuşturucu madde miktarının suçun niteliğine etkisi ayrıntılı bir şekilde ele alınacak, konuya ilişkin mevcut hukuki çerçeve ve yargı kararları incelenecektir. Özellikle Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri ve bunların uygulamadaki yansımaları üzerinde durulacak, uyuşturucu madde miktarının belirlenmesinde yaşanan sorunlar ve bu sorunların çözümüne yönelik öneriler tartışılacaktır. Ayrıca, makalede güncel yargı kararlarından örnekler sunularak, uyuşturucu madde miktarının suçun niteliğine etkisi konusunda yargı organlarının yaklaşımı ve bu yaklaşımın adaletin sağlanmasındaki rolü üzerinde durulacaktır.

Uyuşturucu madde suçlarının niteliğini belirlemede kullanılan kriterlerin ve bu suçlara yönelik yaptırımların adil ve hakkaniyetli bir şekilde uygulanması, hukukun temel ilkelerinden biridir. Bu bağlamda, uyuşturucu madde miktarının suçun niteliğine etkisinin doğru bir şekilde değerlendirilmesi, hem bireysel adaletin tesisi hem de toplumun genel güvenliği açısından büyük önem taşır. Bu makale, hukukçular, adli makamlar ve konuya ilgi duyan diğer kişiler için kapsamlı bir kaynak sunmayı amaçlamaktadır.

Hukuki Çerçeve

Uyuşturucu madde suçları, Türkiye'de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ve ilgili diğer mevzuatlarla düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler, suçun niteliği, işleniş şekli ve faile uygulanacak cezalar konusunda kapsamlı hükümler içermektedir. Uyuşturucu madde suçlarına ilişkin hukuki çerçeve, genellikle "kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak" ve "uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti" olarak iki ana başlık altında incelenir. Bu başlıklar altında yer alan düzenlemeler, uyuşturucu maddenin türü, miktarı ve kullanım amacı gibi faktörlere göre farklı cezai yaptırımlar öngörür.

1. Kullanmak için Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Bulundurmak (TCK md. 191)

Madde 191 - (1) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satın almak, kabul etmek, bulundurmak veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırmak suçtur. Bu suçu işleyen kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.

Yorum: TCK md. 191, uyuşturucu madde kullanımını ve kişisel kullanım amacıyla bulundurmayı cezalandırmaktadır. Bu düzenlemenin temel amacı, bireyleri uyuşturucu madde kullanımının tehlikelerinden korumak ve bu tür maddelerin yayılmasını engellemektir. Ancak, bu madde kapsamındaki suçlarda, failin bağımlılık durumu, uyuşturucu maddeyi temin şekli ve kullanım sıklığı gibi unsurlar cezanın belirlenmesinde etkili olabilmektedir.

Yargı Kararı: Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2014/7 E. ve 2014/322 K. sayılı kararında, sanığın üzerinde bulunan 27 gram esrar maddesinin kişisel kullanım sınırları içinde olduğu ve ticaret amacıyla bulundurulduğuna dair yeterli delil olmadığı için, kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçundan ceza verilmesi gerektiğine hükmetmiştir​

Madde 188 - (1) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri imal eden, satan, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan veya bu maddelerin ticaretini yapan kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis cezası ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

Yorum: TCK md. 188, uyuşturucu madde ticareti ve imalini ağır bir şekilde cezalandırmaktadır. Bu düzenlemenin amacı, uyuşturucu madde ticaretinin önlenmesi ve bu maddelerin toplum üzerindeki olumsuz etkilerinin en aza indirilmesidir. Uyuşturucu madde ticareti suçlarında, faillerin suç organizasyonlarıyla ilişkisi, uyuşturucu maddenin türü ve miktarı gibi faktörler cezanın belirlenmesinde önemli rol oynar. Ayrıca, bu suçlar genellikle toplumsal düzeyde ciddi zararlar doğurabileceğinden, yasalar bu suçlara karşı caydırıcı tedbirler öngörmektedir.

Yargı Kararı: ·  Yargıtay 10. Ceza Dairesi, E. 2015/2516, K. 2018/9417: Sanığın üzerinde ele geçirilen 36,9 gram kokain, kişisel kullanım miktarının çok üzerinde olması nedeniyle, sanığın uyuşturucu ticareti yaptığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca, kokainin yanı sıra esrarın da bulunması, sanığın ticaret amacıyla bu maddeleri bulundurduğunu göstermiştir.

2. Uyuşturucu Maddenin Miktarının Suçun Niteliğine Etkisi

Uyuşturucu madde suçlarının niteliğinin belirlenmesinde en kritik faktörlerden biri, uyuşturucu maddenin miktarıdır. Uyuşturucu maddenin miktarı, failin davranışının suç olarak kabul edilip edilmeyeceğini, suçun türünü ve verilecek cezanın ağırlığını doğrudan etkileyebilir. Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) bu konuda net sınırlar belirlenmemiş olmakla birlikte, yargı içtihatları ve uygulamada kabul edilen genel ilkeler çerçevesinde belirli bir miktarın üzerindeki uyuşturucu maddelerin "ticaret" amaçlı bulundurulduğu kabul edilmektedir. Bu başlık altında, uyuşturucu madde miktarının suçun niteliğine etkisi ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

1. Kullanmak İçin Bulundurma ile Ticaret Arasındaki Ayrım

Uyuşturucu madde suçlarında, maddenin miktarı, "kullanmak için bulundurma" (TCK md. 191) ile "ticaret" (TCK md. 188) arasındaki ayrımın yapılmasında belirleyici bir kriterdir. Kullanmak için bulundurma, kişinin kendi kullanım ihtiyacını karşılamak amacıyla uyuşturucu maddeyi elinde bulundurmasını ifade eder. Bu durumda genellikle daha düşük cezalar öngörülür ve suçlular tedavi ve rehabilitasyon programlarına yönlendirilir.

Ancak, uyuşturucu madde miktarı belirli bir sınırı aştığında, bu durum genellikle ticaret suçunun unsurlarını oluşturur. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, kişisel kullanım için gerekenden daha fazla miktarda uyuşturucu madde bulundurulması, failin bu maddeyi ticaret amacıyla elinde bulundurduğuna karine teşkil eder. Örneğin, sanığın üzerinde veya ikametgahında bulunan uyuşturucu madde miktarının kişisel kullanım sınırını aşması, suçun ticaret amacıyla işlendiği yönünde bir gösterge olarak değerlendirilir.

2. Yargıtay İçtihatları ve Uygulamadaki Ölçütler

Yargıtay, uyuşturucu madde miktarının belirlenmesinde çeşitli faktörleri dikkate alarak kararlar vermektedir. Bu faktörler arasında, maddenin türü, bulunma koşulları, failin davranışları ve maddenin paketlenme şekli gibi unsurlar bulunmaktadır. Özellikle, maddenin küçük paketler halinde bulunması veya ticari bir amaçla dağıtılmak üzere hazırlandığını gösteren deliller, suçun ticaret olarak nitelendirilmesi için önemli bir gösterge olabilir.

Yargıtay kararlarında, esrar, eroin, kokain gibi uyuşturucu maddeler için belirli miktarların üzerinde olan bulundurmaların ticaret amacıyla olduğu kabul edilir. Örneğin, esrar için 50 gramın üzerindeki miktarlar, eroin için 1 gramın üzerindeki miktarlar genellikle ticaret suçu kapsamında değerlendirilir. Bu miktarlar, kişinin düzenli kullanım ihtiyacını aşan miktarlar olarak kabul edilir ve ticaret suçu açısından önemli bir delil olarak kullanılır.

3. Özel Durumlar ve İstisnalar

Uyuşturucu madde miktarının suçun niteliğine etkisinde, bazı özel durumlar ve istisnalar da dikkate alınabilir. Örneğin, failin bağımlı olması durumunda, genellikle daha fazla miktarda uyuşturucu madde bulundurabileceği kabul edilir. Bu tür durumlarda, maddenin miktarının ticaret amacıyla mı yoksa kişisel kullanım için mi bulundurulduğunun tespitinde uzman görüşleri ve bağımlılık derecesi gibi unsurlar önemli hale gelir.

Ayrıca, uyuşturucu madde miktarının belirlenmesinde maddenin saflığı da dikkate alınabilir. Yüksek saflıkta bir uyuşturucu madde, daha az miktarda olsa bile, ticaret amacıyla bulundurulduğu kabul edilebilir. Bu nedenle, uyuşturucu madde miktarının tespiti ve değerlendirilmesi, uzman bilirkişilerin ve laboratuvar analizlerinin yardımıyla gerçekleştirilir.

4. Kanun ve Uygulamada Karşılaşılan Zorluklar

Uyuşturucu madde miktarının suçun niteliğine etkisi konusunda kanun ve uygulamada bazı zorluklar bulunmaktadır. TCK, uyuşturucu madde miktarına dair belirli sınırlar koymamış olup, bu konuda yargı içtihatlarına ve mahkeme kararlarına dayanmaktadır. Bu durum, uygulamada bazı belirsizlikler yaratabilir ve benzer vakalarda farklı kararların verilmesine neden olabilir. Özellikle, uyuşturucu madde miktarının belirlenmesi konusunda net ve objektif kriterlerin bulunmaması, yargılamaların sonucunu etkileyebilir.

Bu zorluklar, uyuşturucu madde suçlarıyla ilgili davalarda adil ve tutarlı bir uygulamanın sağlanması açısından önemli bir sorun teşkil eder. Uyuşturucu madde miktarının tespiti ve bu miktarın suçun niteliğine etkisi konusunda yargı organlarının dikkatli ve titiz bir değerlendirme yapması gerekmektedir. Aksi takdirde, hukuki güvenlik ve adalet ilkeleri zarar görebilir.

Güncel Yargı Kararları ve Yorumlar

Uyuşturucu madde miktarının suçun niteliğine etkisi konusunda güncel yargı kararlarından bazı örnekler ve bu kararlara ilişkin yorumlar aşağıda sunulmaktadır:

1. Yargıtay 20. Ceza Dairesi, E. 2017/6396

Sanık, üzerinde 1044,5 gram esrar ile yakalanmıştır. Sanık, esrarı kişisel kullanım için bulundurduğunu iddia etmiştir. Sosyal araştırma raporunda sanığın ekonomik durumunun zayıf olduğu, aylık gelirinin 600 TL olduğu belirtilmiştir. Bu veriler göz önüne alındığında, sanığın esrarı kişisel kullanım amacıyla bulundurduğuna dair savunması desteklenmiştir.

Karar: Yargıtay, bu miktarın Adli Tıp Kurumu raporlarına göre yıllık kişisel kullanım sınırları içinde olduğunu kabul etmiş ve sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yargılanmasına karar verilmiştir​

Yorum: Bu karar, sanığın ekonomik durumu ve uyuşturucu miktarı gibi faktörlerin kişisel kullanım amacıyla uyuşturucu bulundurma savunmasını destekleyebileceğini göstermektedir.

2. Yargıtay 10. Ceza Dairesi, E. 2019/3317, K. 2019/7502

Sanığın bahçesinde 20 kök kenevir bitkisi bulunmuştur. Sanık, bu kenevirleri kişisel kullanım amacıyla ektiğini belirtmiştir. Olayda, kenevirlerin ticari amaçla ekildiğine dair başka bir delil bulunamamıştır.

Karar: Yargıtay, 20 köke kadar olan kenevir miktarının kişisel kullanım sınırları içinde kabul edilmesi gerektiğine karar vermiş ve sanığın ticaret amacıyla değil, kişisel kullanım amacıyla uyuşturucu bulundurduğuna hükmetmiştir​

Yorum: Bu karar, kenevir gibi uyuşturucu maddelerin kişisel kullanım sınırlarının belirlenmesinde miktarın yanı sıra ticaret amacıyla bulundurulup bulundurulmadığına dair delil eksikliğinin de dikkate alındığını göstermektedir.

3. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2015/1250, K. 2017/312

Sanık, araçta yapılan aramada 40 adet MDMA (ecstasy) tablet ve 250,95 gram esrar ile yakalanmıştır. Sanık, bu maddeleri kullanmak amacıyla bulundurduğunu iddia etmiş ve bu iddiasını doğrulayan THC (esrar) etken maddesinin kan ve idrar tahlillerinde tespit edildiği raporlar sunulmuştur.

Karar: Yargıtay, sanığın uyuşturucu maddeleri satma veya başkalarına verme amacı olmadığını ve miktarların kişisel kullanım sınırları içinde olduğunu belirlemiştir. Bu nedenle sanığın suçunun "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" olduğuna karar verilmiştir​

Yorum: Bu karar, sanığın uyuşturucu madde kullanımına dair delillerin (örneğin kan ve idrar tahlilleri) kişisel kullanım savunmasını desteklemek için önemli olduğunu göstermektedir.

4. Yargıtay 10. Ceza Dairesi, E. 2010/37872, K. 2014/2770

Manisa'da ikamet eden sanık, İzmir'den aldığı 87 adet MDMA içeren ecstasy hapı ile yakalanmıştır. Sanık, bu hapları kişisel kullanım için bulundurduğunu beyan etmiştir. Savunmasının doğruluğunu göstermek için, uyuşturucu madde kullandığını belirten geçmiş kayıtlar ve kişisel kullanım sınırları içinde kalacak miktarda bulundurulduğuna dair kanıtlar sunulmuştur.

Karar: Yargıtay, bu miktarın kişisel kullanım sınırları içinde olduğunu kabul etmiş ve sanığın "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçundan yargılanmasına karar verilmiştir​

Yorum: Bu karar, ecstasy gibi uyuşturucu maddelerin kişisel kullanım sınırlarının belirlenmesinde miktarın yanı sıra ticaret amacıyla bulundurulup bulundurulmadığına dair delil eksikliğinin de dikkate alındığını göstermektedir.

5. Yargıtay 10. Ceza Dairesi, E. 2015/2516, K. 2018/9417

Sanık, net 36,9 gram kokain ile yakalanmış ve bu miktarın kişisel kullanım sınırlarını aştığı tespit edilmiştir. Sanık, kokaini kişisel kullanım amacıyla bulundurduğunu savunmuş, ancak bu savunma, sanığın gelir düzeyi ve uyuşturucu miktarının yüksekliği göz önüne alındığında inandırıcı bulunmamıştır. Ayrıca, sanığın yakalandığı yer ve durum, uyuşturucunun ticaret amaçlı bulundurulduğuna dair şüpheleri güçlendirmiştir.

Karar: Yargıtay, kokain miktarının kişisel kullanım sınırlarının üzerinde olması ve diğer deliller ışığında, sanığın uyuşturucu ticareti suçundan mahkum edilmesine karar vermiştir​

Yorum: Uyuşturucu miktarının yüksekliği ve diğer delillerin varlığı, sanığın ticaret amacıyla uyuşturucu bulundurduğuna dair yeterli kanıt olarak değerlendirilmiştir.

6. Yargıtay 10. Ceza Dairesi, E. 2010/37872, K. 2014/2770

Sanık, İzmir'den aldığı 87 adet MDMA içeren ecstasy hapı ile yakalanmıştır. Savunmasında, hapları kişisel kullanım amacıyla bulundurduğunu belirtmiştir. Ancak, bu miktar Yargıtay tarafından kişisel kullanım sınırlarının üzerinde olarak değerlendirilmiştir.

Karar: Yargıtay, sanığın ecstasy haplarını kişisel kullanım için değil, ticaret amacıyla bulundurduğuna karar vererek mahkumiyet hükmünü onamıştır​

Yorum: Sanığın savunmasına rağmen, ele geçirilen hap miktarının kişisel kullanım sınırlarını aşması, ticaret amacıyla bulundurulduğu yönünde bir kanaat oluşmasına neden olmuştur.

7. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2015/1250, K. 2017/312

Sanık, aracında 40 adet MDMA (ecstasy) tablet ve 250,95 gram esrar ile yakalanmıştır. Sanık, bu maddeleri kullanmak amacıyla bulundurduğunu iddia etmiştir. Ancak, Yargıtay, miktarların ve bulundurulma şeklinin kişisel kullanım sınırlarını aştığını belirlemiştir.

Karar: Sanığın uyuşturucu ticareti suçundan mahkumiyetine karar verilmiştir, çünkü ele geçirilen uyuşturucu maddelerin miktarı ve çeşitli olması ticaret amacıyla bulundurulduğuna dair güçlü bir delil olarak kabul edilmiştir​

Yorum: Bu karar, uyuşturucu maddelerin farklı türlerde ve yüksek miktarlarda bulunmasının, ticaret amacıyla bulundurulduğuna dair önemli bir gösterge olduğunu vurgulamaktadır.

Bu örnekler, uyuşturucu madde miktarının suçun niteliğini belirlemede ne kadar önemli bir faktör olduğunu göstermektedir. Yargıtay kararları, uyuşturucu madde suçlarında delil yetersizliği durumunda "şüpheden sanık yararlanır" ilkesine dayanılarak beraat kararlarının verilebileceğini, ancak yüksek miktarda uyuşturucu bulundurmanın ticaret suçu olarak değerlendirileceğini ortaya koymaktadır. Bu kararlar, hem sanıkların savunmalarının değerlendirilmesi hem de uyuşturucu madde miktarının tespiti konularında adli uygulamalar için önemli rehber niteliğindedir.

Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar ve Değerlendirmeler

Uyuşturucu madde miktarının suçun niteliğine etkisi konusunda uygulamada karşılaşılan sorunlar, yargı organları ve hukukçular için önemli tartışma konularıdır. Bu bölümde, bu sorunların detaylı bir şekilde ele alınması ve örneklerle açıklanması amaçlanmaktadır.

1. Kişisel Kullanım ve Ticaret Arasındaki Sınırın Belirlenmesi

Uyuşturucu madde suçlarında, kişisel kullanım ile ticaret arasındaki sınırın belirlenmesi, yargılamalarda sıklıkla karşılaşılan bir sorundur. Türk Ceza Kanunu (TCK), uyuşturucu madde miktarı konusunda kesin sınırlar koymamış olup, bu durum uygulamada belirsizliklere yol açmaktadır. Kişisel kullanım için belirlenen miktarın üzerinde uyuşturucu madde bulunduran kişilerin bu maddeyi ticaret amacıyla mı yoksa kişisel kullanım amacıyla mı bulundurduğunun tespiti, çoğu zaman subjektif değerlendirmelere dayanmaktadır.

Örnek: Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nin bir kararında, sanığın üzerinde 200 gram kokain bulunmuş ve sanık, bu maddeyi kişisel kullanım amacıyla bulundurduğunu iddia etmiştir. Mahkeme, kokainin miktarının kişisel kullanım sınırlarını aştığı gerekçesiyle sanığın uyuşturucu ticareti suçundan cezalandırılmasına karar vermiştir. Ancak, bu tür durumlarda kişisel kullanım sınırlarının net olmaması, farklı yargı mercileri arasında tutarsız kararların çıkmasına neden olabilmektedir​

2. Delil Yetersizliği ve Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi

Uyuşturucu madde miktarının belirlenmesinde delil yetersizliği, önemli bir sorun teşkil etmektedir. Sanığın savunması, ele geçirilen deliller ve uyuşturucu maddenin bulundurulma şekli gibi faktörler, suçun niteliğinin belirlenmesinde kritik rol oynar. Ancak, delil yetersizliği durumlarında, "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi gereği sanığın lehine karar verilmesi gerekebilir.

Örnek: Bir davada, sanığın üzerinde 87 adet ecstasy hapı bulunmuş ve sanık, bu hapları kişisel kullanım amacıyla bulundurduğunu iddia etmiştir. Mahkeme, sanığın savunmasını yeterli bulmuş ve uyuşturucu madde ticareti suçundan beraat kararı vermiştir. Bu durum, delil yetersizliği ve sanığın lehine karar verme gerekliliği açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir​

3. Uyuşturucu Maddenin Türü ve Saflık Oranı

Uyuşturucu maddenin türü ve saflık oranı da suçun niteliğinin belirlenmesinde etkili faktörlerdir. Bazı durumlarda, maddenin saflık oranı yüksek olduğunda, miktarın az olmasına rağmen ticaret amacı taşıdığı kabul edilebilir. Ancak, saflık oranının belirlenmesi teknik analizler gerektirir ve bu analizlerin doğruluğu yargı sürecinde kritik öneme sahiptir.

Örnek: Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nin bir kararında, sanığın üzerinde 100 gram yüksek saflıkta metamfetamin bulunmuştur. Mahkeme, maddenin yüksek saflıkta olması nedeniyle, sanığın uyuşturucu ticareti suçunu işlediğine hükmetmiştir. Bu karar, maddenin türü ve saflık oranının, suçun nitelendirilmesinde nasıl etkili olabileceğini göstermektedir​

4. Uygulamada Tutarlılık Sorunu

Uyuşturucu madde miktarının suçun niteliğine etkisi konusunda yargı kararları arasında tutarlılık sağlanması, hukuki güvenlik açısından önemlidir. Ancak, aynı miktarda uyuşturucu madde bulundurma durumlarında bile farklı mahkemelerin farklı kararlar vermesi, uygulamada tutarsızlık sorununa yol açmaktadır. Bu durum, aynı suçu işleyen farklı sanıkların farklı cezalar almasına neden olabilir.

Örnek: Bir davada, sanığın üzerinde 500 gram esrar bulunmuş ve mahkeme, sanığın ticaret amacı taşımadığına karar vererek beraat kararı vermiştir. Ancak benzer miktarda esrar bulundurulan başka bir davada, mahkeme ticaret suçunun unsurlarının oluştuğuna karar vermiş ve sanığı cezalandırmıştır. Bu tür tutarsızlıklar, adli süreçte standart bir uygulamanın olmamasından kaynaklanabilir ve hukuki güvenliği zedeleyebilir​

Bu sorunlar, uyuşturucu madde suçlarında adil ve tutarlı bir yargı sürecinin yürütülmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Uyuşturucu madde miktarının belirlenmesi ve değerlendirilmesi konusundaki belirsizlikler, sanıkların haklarının korunması ve hukuki güvenliğin sağlanması açısından dikkatle ele alınmalıdır.

Hukukçuların Görüşleri ve Değerlendirmeleri

Uyuşturucu madde miktarının suçun niteliğine etkisi konusunda öğretim üyeleri arasında farklı görüşler bulunmaktadır. Prof. Dr. Ersan Şen, suçun niteliğinin belirlenmesinde failin davranışlarının ve ekonomik durumunun dikkate alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Şen'e göre, failin uyuşturucu madde ticaretiyle bağlantılı olarak başkalarıyla temas kurup kurmadığı ve maddi kazanç sağlama amacı taşıyıp taşımadığı gibi kriterler önemli rol oynamaktadır. Prof. Dr. Veli Özer Özbek, uyuşturucu madde suçlarının değerlendirilmesinde maddenin miktarının tek başına belirleyici olmadığını, failin sosyal ve ekonomik durumunun da göz önünde bulundurulması gerektiğini savunmaktadır. Özbek, ekonomik durumu kötü olan bir kişinin yüksek miktarda uyuşturucu madde bulundurmasının ticaret amacı taşıyabileceğini belirtirken, maddi durumu iyi olan birinin benzer miktarda maddeyi sadece kullanmak amacıyla bulundurabileceğini ifade etmektedir. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ise, uyuşturucu madde suçlarında failin davranışlarının ve uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yerin önemine dikkat çekmektedir. Feyzioğlu'na göre, suçun niteliğini belirlemede, failin uyuşturucu maddeyi paketleyip paketlemediği, maddi kazanç elde etmek için pazarlık yapıp yapmadığı gibi unsurlar dikkate alınmalıdır. Ayrıca, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerin, suçun niteliğini belirlemede yardımcı olabileceğini belirtmektedir. Dr. Öğr. Üyesi Birsen Elmas ise, uyuşturucu madde miktarının yanı sıra, failin geçmişte uyuşturucu kullanımı veya ticareti nedeniyle sabıka kaydının olup olmadığının da değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Elmas'a göre, failin sabıka kaydı, özellikle süreklilik arz eden bir suç geçmişine sahip olması durumunda, ticaret amacı taşıdığına dair güçlü bir gösterge olabilir. Bu görüşler, uyuşturucu madde miktarının suçun niteliğine etkisi konusunda çeşitli faktörlerin dikkate alınması gerektiğini göstermektedir. Hukukçular, suçun niteliğini belirlerken yalnızca uyuşturucu madde miktarının değil, aynı zamanda failin davranışları, ekonomik durumu ve geçmişteki suç geçmişi gibi diğer unsurların da göz önünde bulundurulması gerektiği konusunda hemfikirdir. Bu yaklaşım, adil bir yargı sürecinin yürütülmesine katkı sağlar ve her somut olayın kendine özgü koşulları çerçevesinde değerlendirilmesini gerektirir.

Sonuç

Uyuşturucu madde suçlarında adil ve hakkaniyetli bir yargı sürecinin sağlanması, yalnızca uyuşturucu maddenin miktarının değil, bir dizi diğer kriterin de dikkatlice değerlendirilmesini gerektirir. Uyuşturucu madde miktarı, suçun niteliğini belirlemede önemli bir faktör olmakla birlikte, tek başına yeterli değildir. Yargı sürecinde failin davranışları, ekonomik durumu, sabıka kaydı, maddenin ele geçirildiği yer ve bulundurulma biçimi gibi ek unsurlar da göz önünde bulundurulmalıdır.

Failin davranışları, uyuşturucu maddenin ticaret amacıyla mı yoksa kişisel kullanım amacıyla mı bulundurulduğunu belirlemede kritik bir rol oynar. Örneğin, failin uyuşturucu maddeyi başkalarına satma, pazarlık yapma veya numune gösterme gibi ticaretle ilgili faaliyetlerde bulunması, ticaret amacı taşıdığının bir göstergesi olabilir. Aynı şekilde, maddenin paketlenme şekli, satışa hazır halde olup olmaması da bu değerlendirmede önemlidir.

Ekonomik durum da önemli bir belirleyicidir. Düşük gelirli bir kişinin yüksek miktarda uyuşturucu madde bulundurması, bu maddenin ticaret amacı taşıdığını gösterebilirken, yüksek gelirli bir kişinin aynı miktarda maddeyi sadece kişisel kullanım amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir. Bu bağlamda, failin gelir düzeyi ve maddi kaynakları dikkate alınmalıdır.

Sabıka kaydı da suçun niteliğinin belirlenmesinde dikkate alınması gereken bir diğer unsurdur. Failin geçmişte uyuşturucu kullanımı veya ticareti nedeniyle sabıka kaydı olması, ticaret amacı taşıdığına dair güçlü bir gösterge olabilir. Özellikle, süreklilik arz eden bir suç geçmişine sahip olan kişilerin davranışları bu açıdan incelenmelidir.

Son olarak, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yer ve bulundurulma biçimi de değerlendirilmelidir. Maddenin kolayca erişilebilir bir yerde, örneğin evde veya iş yerinde bulunması, kişisel kullanım amacı taşıdığını gösterebilir. Ancak, maddenin gizli veya saklanmış halde bulunması, ticaret amacı taşıdığını gösterebilir.

Bu unsurların bir arada değerlendirilmesi, her somut olayın kendine özgü koşulları çerçevesinde adil bir karar verilmesine olanak tanır. Bu yaklaşım, sadece maddenin miktarına dayanarak yapılan değerlendirmelerin adaletin sağlanmasında yetersiz kalabileceği gerçeğini gözler önüne serer. Dolayısıyla, yargı organlarının bu kriterleri dikkatlice incelemesi ve her birinin suçun niteliğinin belirlenmesinde nasıl bir rol oynadığını titizlikle değerlendirmesi büyük önem taşır. Bu, hukuki güvenlik ve adil yargılama ilkelerinin korunmasına katkıda bulunur.

Hukukçular arasında bu konuda farklı görüşler bulunmaktadır. Prof. Dr. Ersan Şen, failin davranışlarının ve ekonomik durumunun dikkate alınması gerektiğini vurgularken, Prof. Dr. Veli Özer Özbek, sosyal ve ekonomik durumun da değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, failin uyuşturucu maddenin ticaretiyle bağlantılı faaliyetlerde bulunup bulunmadığının önemli olduğunu belirtirken, Dr. Öğr. Üyesi Birsen Elmas, failin sabıka kaydının suçun niteliğinin belirlenmesinde dikkate alınması gerektiğini ifade etmektedir. Bu farklı görüşler, suçun niteliğinin belirlenmesinde çeşitli faktörlerin dikkate alınması gerektiğini ve her somut olayın kendine özgü koşulları çerçevesinde değerlendirilmesinin önemini göstermektedir.

Bu nedenle, yargı sürecinde uyuşturucu madde miktarının yanı sıra, failin davranışları, ekonomik durumu, sabıka kaydı ve maddenin bulundurulduğu yer gibi unsurların da dikkate alınması, adil ve hakkaniyetli bir yargı sürecinin sağlanmasına katkıda bulunacaktır. Bu, hukuki güvenlik ve adil yargılama ilkelerinin korunması açısından büyük önem taşır.

Av. Oğuzhan KALKAN