12.05.2022 tarihli ve 7406 sayılı kanun değişikliyle, Türk Ceza Kanununun "Hürriyete Karşı Suçlar" başlığının 123. maddesinde müstakil bir suç olarak tanımlanmaya başlayan ısrarlı takip suçu yürürlüğe girmeden önce konuyla ilgili "https://hukukihaber.net/israrli-takibe-iliskin-kanuni-bir-iktibas-onerisi… " 20.12.2020 tarihli olarak kaleme aldığım yazıda Alman Ceza Kanunundan ilgili maddenin iktibas edilebileceği, düzenlemenin bu hususta yoğunlaşan toplumsal ihtiyaç olduğunu ifade etmiştim. İlgili yazıda da yer alan bir diğer hususu, aynı suçları tekraren işleyen şüpheliler hakkında verilen tutuklama veya tahliye kararları çerçevesinde oluşan cezasızlık algısına ilişkin Adalet Bakanlığınca düzenleme yapılacağına ilişkin gelişmeler karşısında tekraren ifade etmek isterim.
Mevcut ceza-infaz kanunlarının yetersizliği, belli suçları tekraren işleyen faillerin tutuklanmamasının yaratacağı olumsuz durumlar ve yaşanan mağduriyetlere çözüm olabilmesi için ceza kanunu ve ceza muhakemesi kanununda değişikliğe gidilmesinin düşünüldüğü ve bu değişikliğin mevcut şartlar altında gerekli olduğu açıktır. Burada bir iktibas önerisi olarak Alman Ceza Muhakemesi Kanunu 112/a’ya değinmek faydalı olacaktır. Alman Ceza Muhakemesi Kanunu (StPO) m. 112/a; “(1) Şüpheli’nin; 1. Alman Ceza Kanunu 174, 174a, 176 ilâ 179’uncu maddelerinde veya 238 inci madde 2 ve 3 üncü fıkralarında gösterilen suçlardan birini veya 2. Alman Ceza Kanunu 89a, 125a maddelerinde, 243, 244, 249 ilâ 255, 260, 263, 306, ilâ 306c veya 316a maddelerinde gösterilen veya Uyuşturucu Maddeler Kanunu 29 uncu madde 1 inci fıkra 1, 4, 10 uncu bentleri veya 3 üncü fıkra, 29a madde 1 inci fıkrasında, 30a madde 1 inci fıkrasında gösterilen ve hukuk düzenini ağır şekilde tehlikeye düşüren bir suçu, birçok kez veya zincirleme şekilde, işlediği hususunda kuvvetli şüphe varsa ve belirli olaylar şüphelinin, şüphelinin mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden önce, aynı tür önemli başka suçları tekrar işleyeceği veya suçun zincirleme bir şekilde işlenmeye devam edeceği konusunda tehlike bulunduğunu ortaya koyuyorsa ve tutuklama, tehdit eden bu tehlikeyi önlemek için gerekliyse ve 2 numaralı bende giren hallerde bir seneden fazla hapis cezasına hükmedilmesi bekleniyorsa, tutuklama sebebi yine gerçekleşmiş sayılır. 1 inci cümle 2 numaralı bendine giren hallerde, fiili işleme konusundaki kuvvetli şüphe konusunda bir değerlendirme yapılırken, kesin hükümle sonuçlanmış davanın konusunu teşkil eden veya etmiş fiiller de nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Görüleceği üzere Alman Ceza Muhakemesi Kanununda bir tutuklama nedeni olarak failin kanunda sayılı suçları mükerrir olarak işlemiş olması veya aynı suçu işlemeye devam edeceği hususlarında kuvvetli şüphenin varlığı durumu ifade edilmiştir. Burada sayılı suçlar Alman Ceza Kanunu (StGB) md. 174’te düzenlenen “Himayesine Verilen İnsanın Cinsel İstismarı” (5237 sayılı TCK md. 103, 104) , md. 174/a’da düzenlenen “Mahpusların, bir makamın kararı ile muhafaza altında tutulan veya kurumlarda bulunan hasta ve yardıma muhtaç kişilerin cinsel istismarı” (5237 sayılı TCK md. 103) , md. 176’da düzenlenen “Çocukların Cinsel İstismarı” (5237 sayılı TCK md. 103) , md. 179’da düzenlenen “Kendisini Savunamayacak Bir Hâlde Bulunan Kişilerin Cinsel Yönden İstismarı” (5237 sayılı TCK md. 102/3-a) , m. 238’de düzenlenen “Israrlı Bir Şekilde İzleyerek Rahatsız Etme Suçu” (5237 sayılı TCK md. 123), nitelikli yağma, hırsızlık, dolandırıcılık ve uyuşturucu madde ticareti gibi suçlardır. Bu suçlara ilişkin verilecek tutuklama kararına ilişkin Ceza Muhakemesi Kanununun 100. maddesinde gerçekleştirilecek ve “kesin hükümle sonuçlanmış davanın konusunu teşkil eden fiillerin” tutuklama kararı açısından Sulh Ceza Hâkimi tarafından göz önünde bulundurulabilmesine ilişkin benzer bir düzenlemenin cezasızlık algısı ile mücadelede ve tutuklama kararının doğru hukuki zeminde verilebilmesi açısından önemli sonuçlarının olabileceği açıktır.