Hakaret suçu, cezai sistemimizce düzenlenmiş ve Türk Ceza Kanununda yer alan suç tiplerinden biridir. Bu suç tipi kişinin birey olmasından kaynaklı olup kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Her ceza korunan bir hukuksal yarara yönelik geliştirilmiştir. Hakaret suçu ise şerefe karşı suçlar alt başlığında düzenlenmiş olup burada korunan hukuksal yarar kişinin onur ve şerefidir. Şeref kavramı ise ‘Başkasının, birine gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, onur. Toplumca benimsenmiş iyi şöhret.’ Şeklinde tanımlanmaktadır . Esasında, şeref kavramı genel itibariyle karma bir hukuksal yararı temsil etmektedir. Şöyle ki, gerek kişinin kendine karşı beslediği iç saygıyı, içsel değeri gerekse toplumsal olarak görmüş olduğu dış değeri yani dış şerefi temsil etmektedir. Buna göre çeşitli yollar ile kişinin şerefine ve onuruna karşı yapılan olumsuz nitelikte ki sözlü fiiller hakaret suçu kapsamında değerlendirilebilmektedir. TCK madde 125 uyarınca hakaret suçu;
‘’(1) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.’’
Hakaret Suçunun Faili ve Mağduru
- İşbu madde uyarınca hakaret suçunun faili; özel bir kıstas aranmaksızın herkes olabilmektedir. Fail yönünden herhangi bir özellik aranmamıştır. Yalnız hakaret suçunun basın yoluyla gerçekleştirilmesi halinde eser sahibinin belli şartlar dahilinde sorumlu tutulacağı 5187 sayılı Basın Kanunu m.11 uyarınca belirlenmiştir. Tüzel kişiler bu suçun faili olamamaktadır.
- İşbu madde uyarınca hakaret suçunun mağduru; herkes olabilmektedir çünkü ilgili kanun maddesi ‘bir kimseye’ şeklinde tanımlamış olduğundan suçun mağduru olurken de herhangi bir özellik aramamıştır. Esas ola mağdurun açık bir biçimde belirlenebilir bir kişi olmasıdır. Yani mağdurun kim olduğunun kullanılan sözler ile anlaşılıyor olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra TCK cumhurbaşkanına hakareti m.299’da düzenlemiştir. Ölülerin arkasından suçun işlenmesi halinde ise hakaret suçu, ölmüş kişinin hatırasına hakaret niteliği taşıyacağından sebeple TCK m.130/1’de ayrıca düzenlenmiştir.
Hakaret Suçunun Maddi Unsurları
1. Bir kişinin şerefine ve onuruna karşı olup, saygınlığını rencide edebilecek nitelikteki bir fiilin var olması hakaret suçunun maddi unsurlarından en önemlisidir. Hareketin niteliksel açıdan bu özelliği taşıyor olması yeterlidir, mağdurun esas anlamda şeref ve onurunun ya da saygınlığının zedelenmiş olması aranmaz. Yargılama çerçevesinde esas alınacak nokta ise toplumun değer yargılarıdır.
2. Hakaret suçunun meydana gelebilmesi için somut bir fiil veya olgu isnad edilmesi yahut sövme fiilinin yapılması gerekmektedir. Suç tipinin bir diğer önemli maddi unsuru budur. Buna göre, somut bir fiil ya da olgu isnad edilmesi hakaret suçunun maddi unsurunu meydana getiren seçimlik hareketlerden biridir. Somut bir olgu isnadı kanıtlanabilir ya da doğruluğu sınanabilir bir hususun mağdura yüklenmesi durumunu temsil eder. Sövmek ise bir diğer seçimlik hareket olup, değer yargılara yönelik fiiller ile meydana gelir. Kişinin değer yargılarına yönelik sözlü olabileceği gibi, el-kol hareketi ya da yüzüne tükürme şeklinde gerçekleşen fiiller de sövme olarak nitelendirilir. Sövme sözsel olmasının dışında el-kol hareketleriyle de gerçekleşebileceğinden belirtmekte fayda var ki ihmali bir hareket ile meydana gelmeyecektir. Yalnızca icrai bir hareketin var olması gerekmektedir.
3. Hakaret suçunun bir diğer maddi özelliği ise huzurda yahut gıyapta gerçekleşebilir nitelikte olmasıdır. Suçun huzurda hakaret olarak değerlendirilebilmesi için mağdur şahsın doğrudan kendisinin haberdar olması gerekmektedir. Yüz yüze olunması şartı aranmaz. Önemli nokta herhangi bir aracının devrede olmaması, fail ve mağdurun direkt olarak arasında var olan bir suç hali bulunmasıdır. Sadece mağdurun hakareti duyması suçun gerçekleşmiş olması anlamına geldiği gibi başkaları tarafından da hakaretin duyulmuş olması aleni bir bicide hakaret suçunun işlendiği anlamına gelmektedir ve cezada arttırım sebebidir. Gıyaben hakaret halinde ise suçun mağdurunun direkt olarak değil aracılar vasıtasıyla suç durumundan haberdar olmuş olması gerekmektedir. Fakat gıyaben işlenen hakaret suçu TCK uyarınca ‘’Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.’’ Şeklinde düzenlenmiş olduğundan cezalandırılabilmesi için 3 kişi tarafından duyulmuş, öğrenilmiş olması gerekmektedir.
Hakaret Suçunda Şikayet ve Zamanaşımı
Hakaret suçunun kamu görevlisine karşı işlendiği haller dışında kalan hallerde suç şikayete tabii tutuluştur. Kamu görevlisine yönelik işlenmesi hali kanun hükmünce nitelikli hal olarak da değerlendirilmiş olup, şikayete tabii değildir. Bu gibi durumlarda savcılık resen soruşturma açabimektedir. Hakaret suçu bakımında uzlaşma da aynı şekilde kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçunun işlenmesinin haricinde meydana gelmektedir. Yani hakaret suçu, suçun öğrenildiği tarihten itibaren 6 aylık zamanaşımı süresi içerisinde şikayette bulunulması ile öncelikle uzlaşma prosedürüne, uzlaşma prosedürünün uygulanmasıyla şikayetin ortadan kalkmamasıyla yargı konusu olabilecektir. Aksi halde resen yalnızca kamu görevlileri adına inceleme alanına girmektedir.
Hakaret Suçunda Özel Haksız Tahrik Düzenlemesi ve Karşılıklı Hakaret Sebebiyle Cezasızlık Yahut Cezai İndirim
Hakaret suçuna ilişkin cezai değerlendirmede haksız tahrik halinin var olması durumunda cezai indirim hali söz konusu olacaktır. Söz konusu hallerde durumun gerçekleşme biçimi ve ortaya koyduğu sonuç itibariyle değerlendirilmesi neticesinde indirim hali var olabileceği gibi cezai halin tamamen ortadan kalkması sonucuna da varılabilir. Mevcut özel haksız tahrik indirimi hali hazırda bir fiile tepki olarak hakaret suçunun ortaya çıkması anlamı taşımaktadır. Bu hal TCK m. 129’da şu şekilde düzenlenmiştir;
‘’ (1) Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
(2) Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez.
(3) Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.’’
İşbu kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere kanun çerçevesinde belirlenmiş hallerde cezada indirim yahut cezasızlık meydana gelebilmektedir. Ceza halinin ortadan kalkması için kişinin suçu kasten yaralama suçuna tepki olarak işlemiş olması gerekmektedir. Suçun karşılıklı olması halinde ise ceza vermekten de vazgeçilebileceği gibi tarafların her ikisine yahut tekine de ceza verilebilir. Ancak söz konusu ceza 3’te 1’ine kadar indirilebilecektir.